Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

7287-) Bize İbn Müsenna ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler kj): Bize Abdurrahman (yani; İbn Mehdi) Süfyan'dan rivâyet etti. H. Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Yahyâ b. Âdem, Ammâr b. Ruzeyk'dan rivâyet etti. Her iki râvî Mansur'dan, Ce-rir'in isnadıyle onun hadîsi gibi rivâyet etmişlerdir. Şu kadar var ki, Süfyan’ın hadîsinde: cinlerden bir arkadaşı, meleklerden de bir arkadaşı vekil kılınmıştır.» ibaresi vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Şeytanın Aldatması, Çetelerini İnsanlara Fitne Vermek İçin Göndermesi Ve Her İnsanla Beraber Bir Şeytanın Bulunması Bâbı
7288-) Bana Harun b. Saîd El-Eyîî rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Ebû Sahr, İbn Kuseyt'dan naklen haber verdi. Ona da Urve, ona da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Âişe rivâyet etmiş ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin Âişe'nin yanından çıkmış. Âişe ki: Ben onukıs-kandim. Az sonra gelerek benim ne yaptığımı gördü. Ve: ne oldu ya Âİşe! Kıskandın mı?» diye sordu. Bana ne olacak, benim gibisi, senin gibi bir zâtı kıskanmaz dedim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sana şeytanın mı geldi?» dedi. Ben: Ya Resûlallah! Benimle beraber şeytan mı var? diye sordun «Evet!» dedi. Yâ her insanla birlikte? dedim. «Evet!» cevâbını verdi. Seninle de mi ya Resûlallah? dedim. Lâkin Rabbîm onun hakkında bana yardım etti, tâ ki müsluman oldu.» buyurdular. hadîslerin birinci rivâyeti Arab yarımadasında şeytana ibâdet edecek kimse kalmadığını bildirmektedir. «Bu hadîs Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mûcizelerindendir.» diyor. Filhakika Arab yarımadasında o günden bugüne müslüman olmayan yoktur. Fakat şeytan her ne kadar müslümanlan dinlerinden döndüremiyeceğini anlamışsa da aralarında fitne ve fesad saçmak için dâima koşmuş ve hâlen çalışmaktadır. Hükümdarın tahtı demektir. Şeytanın tahtından murad; bulunduğu merkezdir. Hadîs-i şerîf şeytanın merkezi su üzerinde bulunduğunu anlatmaktadır. nâm eserde şöyle deniliyor: «Şeytanın tahtını su üzerine koyması hakikî olabilir. Allahü teâlâ istidrac için ona bu kudreti vermiştir. Fakat bu söz onun şiddetli azgınlığını ve ordusu arasında emrini ge-jirdiğini temsil de olabilir. Her iki takdire göre de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu tumturaklı ibareyi (yani; tahtının su üzerinde oluşunu) onunla istihza için kullanmışa benziyor. Çünkü aynı ibare Allah hakkında kullanılmış (Ve onun arşı su üzerindeydi) buyurulmuştur.» Feesleme» kelimesi «Feeslemü» şeklinde de okunmuştur. Bu takdirde cümlenin mânâsı ben ondan kurtuldum, demek olur. Ulema bu iki rivâyetin hangisi tercih edileceğinde ihtilâfa düşmüşlerdir. Hattâbî: Sahih ve muhtar olan refî' rivâyeti (yani; eşlemü) dır.» demiş; Kâdî Iyaz ise «esleme» rivâyetinin muhtar olduğunu söylemiştir. Çünkü bundan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bana hayırdan başka bir sey emretmiyor.» buyurmuştur. Eslemenin mânâsında da ihtilâf vardır. Bazıları bunun teslim oldu mânâsına geldiğini söylemiş; bir takımları da Müslüman ve Mü'min oldu mânâsında kullanıldığını bildirmişlerdir. Hadîsin zahir mânâsı da budur. Iyâz Şöyle deditir: «Bilmiş ol ki, ümmet Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cismivle, fikriyle ve diliyle şeytandan masum ve mahfuz olduğuna İttifak etmiştir.» hadisler şeytanın vesvesesinden fitne ve igvasından korunmak gerektiğine işaret etmektedirler. Şeytanın dâima bizimle beraber olduğunun bildirilmesi imkân nisbetinde ondan korunalım diyedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Şeytanın Aldatması, Çetelerini İnsanlara Fitne Vermek İçin Göndermesi Ve Her İnsanla Beraber Bir Şeytanın Bulunması Bâbı
7289-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys Bükeyr'den, o da Büsr b. Saîd'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti ki, şöyle buyurmuşlar: hiç bir kimseyi ameli kurtarmayacaktir.» Bir adam: Seni de mi ya Resûlallah! diye sormuş. de! Meğer ki, Allah kendinden bir rahmeîle beni örtmüş ola. Lâkin doğruyu dileyin!» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7290-) Bana bu hadîsi Yûnus b. Abdi’l-A'la Es-Sadefî de rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana Amr b. Haris, Bükeyr b. Eşec'den naklen bu isnadla haber verdi. Yalnız o: «Kendinden bir rahmet ve fadlile...» demiş. «Lâkin doğruyu dileyin..."» cümlesini anmamıştır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7291-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Hammad (yani; İbn Zeyd) Eyyûb'dan, o da Muhammed'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. (Şöyle buyurmuşlar): bir kimseyi ameli cennete koymaz.» Bunun üzerine: Seni de mi ya Resûlallah? denilmiş. de! Meğer ki, Rabbim beni rahmetiyle örte.» buyurmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7292-) Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Adiy, İbn Avn'dan, o da Muhammed'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir kimse yoktur ki, kendisini ameli kurtarsın!» buyurdu. Seni de mi ya Resûlallah? dediler. (Evet!) Benî de! Meğer ki, Allah kendinden bir mağfiret ve rahmetle beni sarmış ola!» buyurdu. Avn eliyle şöyle yapmış ve taşına işaret ederek: Beni de! Meğer ki, Allah kendinden bir mağfiret ve rahmetle beni örtmüş ola!» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7293-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Cerir, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir kimseyi ameli kurtaracak değildir.» buyurdu. Ashab: Seni de mi ya Resûlallah! dediler. (Evet!) Beni de! Meğer ki, Allah kendinden bir rahmet İle imdadıma yetişe!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7294-) Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Abbâd Yahya b. Abbâd rivâyet etti. ki): Bize İbrahim b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bize İbn Şihab Abdurralunan b. Avf'ın azatlısı Ebû Ubeyd'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hiç birinizi ameli cennete koyacak değildir.» buyurdu. Ashab: Seni de mi ya Resûlallah! dediler, (Evet!) Beni de! Meğer ki, Allah kendinden bir fadl-u rahmetle beni örte!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7295-) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. ki) ; Bize babam rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ve doğruyu arayın! Bilmiş olun ki, sîzden hiç bir kimse ameliyle kurtulacak değildir.» buyurdu. Ashab Ya Resûlallah! Sen de mi? dediler. (Evetl) Ben de! Meğer ki, Allah kendinden bir rahmet ve fad! ile beni Örtmüş ola.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7296-) Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7297-) Bize İshak b. İbrahim rivâyet etti, ki): Bize Cerir, A'meş’den iki isnadla birden İbn Nûmeyr'in rivâyeti gibi rivâyette bulundu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7298-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti. O: size!» cümlesini de ziyâde etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7299-) Bana Seleme b. Şebîb rivâyet etti. ki) ; Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti, ki): Bize Ma'kil Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i hiç bir kimseyi ameli cennete koyamaz. Onu cehennemden de koruyamaz. Beni de (öyle)! Ancak Allah'dan bir rahmetle (olursa) o başka!» buyururken işittim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7300-) Bize İshak b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Abdû’l-Aziz b. Muhammed haber verdi. ki): Bize Mûsa b. Ukbe haber verdi. H. Muhammed b. Hatim dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Vûheyb rivâyet etti. ki): Bize Mûsa b. Ukbe rivâyet etti. ki): Ebû Seleme b. Abdirrahman b. Avf'ı, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Âişe'den rivâyet ederken dinledim. Âişe şöyle diyormuş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): arayın, yaklaşın ve müjde size! Çünkü hiç bir kimseyi ameli cennete koyacak değildir.» buyurdu Ashab: Seni de mi ya Resûlallah? dediler. (Evet!) Beni de! Meğer ki, Allah kendinden bir rahmetle beni örtmüş ola. İyi bilin ki, Allah'a en makbul amel az da olsa en devamlı yapılandır.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7301-) Bize bu hadîsi Hasen El-Hulvânî de rivâyet etti. ki): Bize Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bize Abdü’l-Aziz b. Muttalib, Mûsa b. Ukbe'den tu isnadla rivâyet etti.'Ama «Müjdeleyin...» sözünü anmadı. rivâyetleri Buhârî «Kitâbu'r-Rikâk»'da; Hazret-i Âişe rivâyetini Nesâî yine «Kitâlıu'r-Rikâk»'da tahric etmişlerdir. arayın, yaklaşın...» cümlesinden murad: Doğruyu arayın, onunla amel edin. Bunu yapamazsanız hiç olmazsa ona yaklaşın, demektir. Buradaki doğruluk, her işte ifratla tefrit arasında orta yolu tutmaktır. Müjdeden murad da amelin karşilığındaki cevabdır. Velev ki az olsun. hadîsler hiç bir kimsenin ibâdet ve taatlarıyle sevabı ve cenneti hak etmediğine, bunların ancak Allah tarafından bir ikram ve ihsan olmak üzere verildiğine delâlet etmektedirler ki, ehl-i sünnetin mezhebi de budur. Ehl-i Sünnete göre akıl; sevab, azab gibi şeyleri isbat etmediği gibi, bir şeyi vâcib veya haram da kılamaz. Allah'ın teklif ettiği şeylerde aklın hiç bir dahlü tesiri yoktur. Bunlar ancak şeriatla sabit olur. Yine ehl-i sünnetin mezhebine göre Allah'a vâcib olan bir şey yoktur. Bütün dünya ve âhiret âlemi onun milk ve sultanındadır. Dilediğini yapmakta tamamiyle serbesttir. Bütün muti ve sâlih kullarını azab etmiş olsa, bu onun bir adaleti; ikram ve ihsan buyurarak cennetine koysa, bu da onun fadlu keremidir. Bu hal kâfirler hakkında da böyledir. Ancak kâfirleri cennete koymıyacağmı haber vermiştir. Şu halde mü'minleri rahmetiyle cennete koyacak, kâfirleri de adaletiyle ebediyyen cehennemde azâb edecektir. fırkalarından Mutezile, şer'î hükümleri akılla isbata kalkışırlar ve: «Amellerin sevabını vermek, kulun yararına olanı yaratmak Allah'a vâcibdir...» derler. Onların bu bâtıl iddiasına göre Cenab-ı Hak (hâşâ) onların düşündüğü gibi yaratmaya mecburdur. Bu çirkin iddia bütün şer'î delillere muhâlifdir. şöyle bir sual hatıra gelebilir. Kur'ân-ı Kerîm'de: sebebiyle cennete girin.» ameller sebebiyle mirasa olduğunuz cennet işte budur.» Ve emsali âyetlerde cennete ameller sayesinde girileceği bildiriliyor. Bu hadîslerle âyetler arasında çatışma yok mudur? Hayır, yoktur. Gerçi âyetler ameller sebebiyle cennete girileceğini bildiriyorsa da, o amellere muvaffak kılan, hidâyet veren ve onları kabul eden Allah'dır. Bu cihet onun sırf bir rahmeti ve fadlu keremidir. Binâenaleyh hiç bir kimse mücerret ameliyle cennete giremez denilebilir. Hadîslerden murad da budur. diyor ki: «Hiç bir kimse cehennemden kurtulmak için ameline güvenmemeüdir. Çünkü amel ancak Allah'ın tevfiki ile meydana gelir. Günâhı terk etmek de Allah'ın korunmasıyle olur. Bütün bunlar Allah'ın fadlu rahmetiyle meydana gelir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Hiç Bir Kimsenin Cennete Ameliyle Değil, Allahü Teâlânın Rahmetiyle Gireceği Bâbı
7302-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki) ; Bize Ebû Avâne, Ziyâd b. Ilâka'dan, o da Muğira b. Şu'be'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ayakları şişinceye kadar namaz kılmış. Kendisine: Sen hâlâ bu külfete katlanıyor musun? Halbuki Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını atfetmiştir, denilmiş. Bunun üzerine: «Şükreden bir kul olmayayım mı?» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Amelleri Çok Yapmak Ve İbadet Hususunda Güç Sarfetmek Bâbı
7303-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbnü Nümeyr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyan Ziyâd b. Ilâka'dan rivâyet etti. O da Muğîra b. Şu'be'yi şöyle derken İşitmiş: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ayakları şişinceye kadar namaz kıldı. Ashab: Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını atfetmiştir, dediler. O: bir kul olmayayım mı?» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Amelleri Çok Yapmak Ve İbadet Hususunda Güç Sarfetmek Bâbı
7304-) Bize Harun b. Mâruf ile Harun b. Saîd El-Eylî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bire İfenü Vehb rivâyet etti. ki): Bana Ebû Sahr, İbn Kuseyt'den, o da Urve b. Zübeyr'den, o da Âişe’den naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaı kıldığı vakit ayaklan patlayacak derecede ayakta dururdu, Âişe: Ya Resûlüllahî Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarım sana bağışladığı halde yine bunu mu yapıyorsun? demiş. Bunun üzerine: Âişe! Şükreden bir kul olmayayım mı?» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Teheccüd», «Rikak» ve «Tefsir» bahislerinde- Tirmizî ile İbn Mâce «Namaz» bahsinde; Nesâ1 «Namaı» ve «Tefsir» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Ebû Ya'lâ ve Taberânî, Hazret-i Enes'den; Taberânî, İbn Mes'ud ile Nu'man b. Beşir'den bu mânâda hadîsler rivâyet etmişlerdir. Iyâz'ın beyânına göre şükür: îyilik eden kimsenin iyi-'ligini bilerek onu söylemektir. İyiliğin karşılığındaki mükâfata da şüküı denilmiştir. Çünkü bu mükâfat o kimseyi övmeyi tazammun eder. Kulur Allahü teâlâ'ya şükretmesi: Nimetlerini itiraf ederek ona senada bulun mak ve ibâdetlerine devam etmekle olur. Kullarının fiillerine karşı Allah'ın şükrü ise, onlara mükâfat vermek ve sevablarını katlamaktır. Allah'ın şekür ismi bu mânâyadır. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: bir kul olmayayım mı?» buyurmasından murad: Allah'u beni affetmesi, ona şükür için kalkıp teheccüd namazı kılmama sebebdiı Onu nasıl bırakabilirim, demektir. (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sözüyle: «Teâlâ Hazretleri bana bunca nimetler ihsan etmiş; iki cihanın hayrını bana tahsis buyuı muş iken, ben ona şükretmeyeyim mi?» demiş gibidir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Amelleri Çok Yapmak Ve İbadet Hususunda Güç Sarfetmek Bâbı
7305-) Bîze Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Veki' ile Ebû Muâviye rivâyet ettiler. H. İbn Nümeyr de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Şakîk'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Abdullah'ın kapısı yanında oturduk, onu bekliyorduk, derken yanımızdan Yezid b. Muâviyete'n-Nehaî geçti. Bize şunun yerini bildir, dedik. Hemen onun yanına girdi. Ve az sonra Abdullah yanımıza çıkarak: Ben sizin burada olduğunuzu haber aldım. Ama yanınıza çıkmama sizi bıktırırım endişesi mani' oldu. Gerçekten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi bıktırır endişesiyle bazı günler va'z hususunda bizden söz alırdı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Vazda İktisad Bâbı
7306-) Bize Ebû Saîd El-Eşec rivâyet etti. ki): Bize İbn İdris rivâyet etti, H. Mincab b. Haris Et-Temîmî de rivâyet etti. ki): Bize İbn Müshir rivâyet etti. H. İshak b. İbrahim ile Ali b. Haşrem de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsa b. Yûnus haber verdi. H. İbn Ebî Ömer dahi rivâyet etti. ki): Bize Süfyan rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. İbn Müshir'den rivâyetinde şunu zîyâde etti: «A'meş dedi ki: Bana Amr b. Murra dahi Şakîk'dan, o da Abdullah'dan naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Vazda İktisad Bâbı
7307-) Bize İshak b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Cerir, Mansûr'dan naklen haber verdi. H. İbn Ebî Ömer dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Fudayl b. Iyâd, Mansûr'dan, o da Ebû Vâil Şakîk'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Abdullah "bize her perşembe günü müzâkere yapardı. Bir adam kendisine: Yâ Ebâ Abdirrahman! Biz senin konuşmam seviyor, onu arıu ediyoruz. Bize her gün konuşmuş olmanı diliyoruz, dedi. Bunun üzerine Abdullah şunu söyledi; Sizinle konuşmaktan beni men eden sizi bıktırırım korkusudur, Gerçekten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi bıktırır endişesiyle bazı günler va'z hususunda tizden soz alırdı. hadîsi Buhârî «KitâbuM-ilim»'de tahric etmiştir. Abdirrahman, Hazret-i Abdullah b. Mesud'ur künyesidir. havvelûnâ» kelimesinin meşhur mânâsı bizden söz alırdı, de mektir. Bazıları bunun bizi ıslâh ederdi, mânâsına geldiğini; bir takımlar va'z için bize anîden gelirdi, demek olduğunu söylemişlerdir. bir insanın hizmet işini kapadığı gibi hapsederdi...» mânâsına geldiğini söyleyenler de vardır. şerif cemaatı bıktırmamak için va'zı fazla uzatmayıp orta hâle dikkat etmenin lüzumuna delildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kıyâmet Cennet Cehennem...
Konu: Vazda İktisad Bâbı
7308-) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Hammad b. Seleme, Sabit ile Humeyd'den, onlar da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hoşa gitmeyen şeylerle sarılmış; cehennem de şehvetlerle sarılmıştır.»; buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Bab
7309-) Bana Zülıeyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Şebâbe rivâyet etti. ki): Bana Verkâa' Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti. hadîsi Buhârî «Kitâbu'r-Rikâk»'da tahric etmiştir. beyânına göre hadîs-i şerif Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fasîh, bedi' ve cevâmiu'l-kelim sözlerindendir. Cevâmiu'l-kelim çok mânâ ifade eden az sözler manasınadır. Böyle sözler yalnız Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e mahsustur. Burada bu kabilden bir temsil yapmıştır. mânâsı şudur: Cennete ancak bu hoşa gitmeyen şeyleri yapmakla, cehenneme de şehvetler sebebiyle varılır. Bunlar cennetle cehennemi sarmış, perde arkasında bırakmıştır. Hoşa gitmeyen şeylere göğüs gererek cennetin perdesini yırtan, oraya girecek şehvetlerine kapılıp günah işleyenler de cehennemin perdesini yırtarak cehenneme girecektir. Buradaki hoşa gitmeyen şeylerden maksat, icrası nefse ağır gelen şeylerdir. İbâdetlere devam, onların güçlüklerine katlanmak, öfkeyi yenerek affetmek, sadaka vermek, kötülük yapana iyilikte bulunmak, nefsin arzularına sabırla karşı gelmek gibi şeyler bunda dahildir. murad ise: «Zina, içki, gıybet gibi haram olan şeyleri yapmaktır. Yiyip içmek gibi mubah olan şehvetler bunda dahil değildir. Maamafih onlarda da ifrat dereceye varmak mekruhdur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Bab
7310-) Bize Saîd b. Amr El-Eş'asî ile Züheyr b. Harb rivâyet et-tiler. (Züheyr: Haddesena; Said İse: Ahberana tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Süfyân, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Ilürey-re'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber verdi. (Şöyle buyurmuşlar): (azze ve celle): Ben sâlih kullarıma hiç bir gözün görmediği, kulağın işitmediği ve insan kalbinden geçmeyen şeyler hazırladım, buyurdu.» Allah'ın kitabında bunun şahidi: bir nefis onların yaptıklarına karşılık, kendilerine saklanan ferahfeza şeyleri bilemez." Süre-i Secde, âyet: 17 âyet-i kerîmesidir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Bab
7311-) Bana Harun b. Saîd El-Eylî rivâyet etti. ki): Bize İbnu Vehb rivâyet etti. ki): Bana Mâlik Ebû'z-Zinad'dan, o da Araç-dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: (azze ve celle): Ben sâlih kullarıma —size Allah in bildirdikleri bir tarafa — zuhru ahiret olmak üzere hiç bir gözün görmediği, kulağın işitmediği ve insan kalbinden geçmeyen şeyler hazîrladım, buyurdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Bab
7312-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti, H. İbn Nümeyr de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: (azze ve celle): Ben sâlih kullanma zahru âhiret olmak üzer — Allah'ın size bildirdikleri bir tarafa— hiç bir gözün görmediği, kulağı işitmediği ve İnsan kalbinden geçmeyen şeyler hazırladım, buyuruyor.» «Hİç bir nefis onlar için saklanan ferahfeza şeyleri bilmez.» âyetini okudu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Bab
7313-) Bize Harun b. Ma'ruf ile Harun b. Saîd El-Eyli rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Ebû Sahr rivâyet etti. Ona da Ebû Hazini rivâyet etmiş. ki): Ben Sehl b. Sa'd Essâidî'yi şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir meclisinde bulundum İti, orada cenneti sonuna kadar vasfeyledi. Sonra hadîsinin nihayetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir gözün görmediği, kulağın işitmediği ve insan kalbinden geçmeyen şeyler vardır.» buyurdu. Sonra şu âyeti okudu: yanları yataklardan uzak kalır. (Azabından) Korkarak, (sevabına) tama’ ederek Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rıziklardan da başkalarına infâk ederler. Hİç bir nefis onların yaptıklarına karşılık olarak kendilerine saklanan ferahfeza şeyleri bilemez." Sûre-i Secde, âyet: 16-17. hadîsi Buhârî «Kitâbu'BedMl-Halk» ile «Kitâbu't-Tefsir»'de; Tirmizî de «Kitâbu't-Tefsir»'de tahric etmişlerdir. Bırak, demektir. Bazıları, «başka» mânâsına geldiğini, bir takımları da, «nasıl» demek olduğunu söylemişlerdir. diyor ki: «Allah'ın cennetliklere hazırladığı nimetlerin hepsini değil, bir tanesini bile bilen yoktur. Bunu ne bir mukarreb melek bilir, ne de nebiyyi mürsel! Teâlâ Hazretleri bunları bütün mahlûklarından gizlemiştir. Yalnız kendisi bilir. Bu hazırlıkların ötesinde istenecek bir şey yoktur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Bab
7314-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys Saîd b. Ebi Saîd El-Makburî'den, o da bahasından, o da Ebû Hüreyre’den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki, şöyle buyurmuşlar: cennette bir ağaç vardır. Binek giden onun gölgesinde yüz sene yürür bitiremez.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: «cennette Bir Ağaç Vardır, Binek Giden Kimse Gölgesinde Yüz Sene Yürür De Yine Bitiremez...» Hadisi Bâbı
7315-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Muğıra (yani; İbn Abdirrahman El-Hizami) Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti ve: «Onu bitiremez...» cümlesini ziyâde etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: «cennette Bir Ağaç Vardır, Binek Giden Kimse Gölgesinde Yüz Sene Yürür De Yine Bitiremez...» Hadisi Bâbı
7316-) Bize İshak b. İbrahim El-HanzaH rivâyet etti. ki): Bize Mahzûmî haber verdi. ki): Bize Vüheyb Ebû Hâzim'den, o da SeM b. Sa'd'dan, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. (Şöyle buyurmuşlar): cennette bir ağaç vardır. Binek giden onun gölgesinde yüz sene yürür bitiremez.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: «cennette Bir Ağaç Vardır, Binek Giden Kimse Gölgesinde Yüz Sene Yürür De Yine Bitiremez...» Hadisi Bâbı
7317-) Ebû Hazim dedi ki: Ben bu hadîsi Nu'man b. Ebî Ayyaş Ez-Zürakîye anlattım da, şöyle dedi: Bana Ebû Saîdî Hudrî, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet etti: cennette bir ağaç vardır. İdınana çekilmiş sür'atli bir at'a binen yüz sene yürür, onun gölgesini bitiremez.» buyurmuşlar. rivâyetleri Buhârî «Kitâbu't-Tefsir» ile «Kitâbu'r-Rİkak»'-da tahric etmiştir. gölgesinden murad; dallarının kapladığı yerlerdir. Bu ağacın Tuba ağacı olduğu söylenir. idınana çekilmesi evvelâ semizleyinceye kadar besleyip sonra muhtelif vasıtalarla yağını eritinceye kadar zayıflatmaktır. Bu suretle hayvanın et ve sinirleri kuvvetlenir. Koşmaya hazırlanmış olur. Cevad: İyi cins koşu atı, demektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: «cennette Bir Ağaç Vardır, Binek Giden Kimse Gölgesinde Yüz Sene Yürür De Yine Bitiremez...» Hadisi Bâbı
7318-) Bize Muhammed b. Abdirrahman b. Selim rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Mübarek rivâyet etti. ki): Bize Mâlîk b. Enes haber verdi. . Harun b. Saîd El-Eylî de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Abdullah b. Vehb rivâyet etti. ki): Bana Mâlîk b. Enes, Zeyd b. Eslem'den, o da Ata' b. Yesar'dan, o da Ebû Saîdî Hudrî'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: ki, Allah cennetliklere: Ey cennetlikler! diyecek. Onlar 6a: Sana iki defa icabet ederiz ey Rabbimiz! Seni iki defa tes'îd eyleriz. Hayır senin yed-i kudretindedir, cevabını verecekler. Bunun üzerine: Razı oldunuz mu? diye soracak. Onlar: Neden razı olmayacakmişız yâ Rab! Bize mahlûkatından hiç birine vermediğini verdin, diyecekler. Teâla Hazretleri: Size bundan daha kıymetlisini vereyim mi? diyecek. Onlar: Yâ Rabbi! Bundan daha kıymetli ne olabilir, mukabelesinde bulunacaklar. O da: Size rıdvanımı helâl kılıyorum, ondan sonra sîze ebediyyon gazab etmem, buyuracaktır.» bu hadîsi dahi «Kitâbu'r-Rikâk»'da ve «Kitâbu't-Tevhid»'de; Tirmizî «Kitabu’l Sıfatı'l-Cennet»'de; Nesâî -Kitabu'n-Nuût»'da tahric etmişlerdir. rıdvanımı helâk kılıyorum...» cümlesinden murad; size rızâmı indiriyorum, demektir. Çünkü Allah'ın rızası her saadet ve mutluluğun sebebidir. Bu hadîs dahi cennetliklere verilen nimetlerin daha ötesi dü-şünülemiyecek kadar çok ve muhtelif olduğuna delildir. defa icabet ederiz...» sözünden murad; ne olduğunu evvelce görmüştük. Kısacası bu söz bizirn: «Efendim, hazırım, buyurun...» tâbirlerimizin yerinde kullanılır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetliklere Rıdvanın Helal Kılınması Ve Kendilerine Ebediyen Gadab Olunmaması Bâbı
7319-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Ya’kub (yani; İbn Abdirrahman El-Kaârî) Ebû Hâzim'den, o da Sehl b. Sa'd'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): şüphe yok ki, cennetlikler cennette köşkleri sizin semâda yıldızı gördüğünüz gîbi göreceklerdir.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetliklerin Köşk Sahiblerini Gökte Yıldız Görülür Gibi Görmeleri Bâbı
7320-) Râvî Dedi ki, ben bunu Nu'man b. Ebî Ayyaş'a anlattım da, şunu söyledi. Ben Ebû Saîdî Hudrî'yi şöyle derken işittim: «Doğu yahut batı ufkunda sizin parlak yıldızı gördüğünüz gibi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetliklerin Köşk Sahiblerini Gökte Yıldız Görülür Gibi Görmeleri Bâbı
7321-) Bize du hadîsi İshak b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Mahzûmî haber verdi. ki): Bize Vüheyb, Ebû Ilâzim'den iki isnad-la birden Yakub'un hadîsi gibi rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetliklerin Köşk Sahiblerini Gökte Yıldız Görülür Gibi Görmeleri Bâbı
7322-) Bana Abdullah b. Ca'fer b. Yahya b. Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Ma'n rivâyet etti. ki): Bize Mâlik rivâyet etti. H. Harun b. Saîd El-Eylî de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Abdullah b. Vehb rivâyet etti. ki): Bana Mâlik b. Enes, Safvan b. Süleym'den, o da Atâ' b. Yesâr'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: cennetlikler üzerindeki köşk sahiplerini sizin doğu veya batı ufkunda kavuşmakta olan parlak yıldızı gördüğünüz gibi görürler. Çünkü aralarında fark vardır.» Ashab: Ya Resûlallah! Bunlar Peygamberlerin yerleridir. Başkaları onlara ulaşamaz, demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki: Onlar Allah'a iman ve Peygamberleri tasdik eden bir takım adamlardır.» rivâyetleri Buhârî «Kitâbu'r-Rikak» ile «Kitâbu Bedil-Halk»'da tahric etmiştir. Büyük bir yıldızdır. Ona, inci gibi beyaz olduğu için dürrî denilmiştir. Bazıları parlaklığından dolayı dürrî nâmı verildiğini söylemişlerdir. Batmaya yaklaşan manasınadır. (sallallahü aleyhi ve sellem) yemin ettikten sonra, ashâb-ı kirâmın dedikleri gibi, cennet köşklerinin sâdece peygamberlere mahsus olmadığını, bunlara Allah'ın lutf-u keremiyle imanı bütün Peygamberleri yakînen tasdik etmiş, kullarına da nasib edeceğini bildirmiştir. Gerçi cennetliklerin hepd rnü'min ve mu'saddık iseler de köşk sahipleri hakkıyle iman ve hakkıyle tasdik sıfatında başkalarından ayrılacaklardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetliklerin Köşk Sahiblerini Gökte Yıldız Görülür Gibi Görmeleri Bâbı
7323-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Ya’kub (yani; İbn Abdirrahman) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: beni en çok sevenlerinden bazıları, benden sonra gelecek bir takım İnsanlardır. Bunlardan her biri ailesini ve malını feda ederek beni görmüş olmayı arzu edecektir.» hadîsde:«Ümmetimin beni en çok sevenlerinden Bazıları...» denildiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sonra geleceklerin onu ashâb-ı kirâmdan daha çok sevmeleri düşünülemez. Hadîs-i şerîf «Beni en çok seven ümmetimin bazıları ashâb-ı kirâmdır; bazıları da onlardan sonra gelecektir. Bunlar imkân bulsalar Mâlik oldukları her şey verip beni görmek isteyeceklerdir.» manasınadır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemi Ailesi Ve Malı Karşılığında Görmek Dileyen Kimse Hakkında Bir Bab
7324-) Bize Ebû Osman Saîd b. AbdÜ-Cebbar El-Basri rivâyet etti. ki): Bize Hammad b. Seleme, Sâbîl El-Bünânî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: cennette bir çarşı vardır ki, ona her hafta gelirler. Derken şimal rüzgârı eserek yüzlerine ve elbiselerine vurur. Bu suretle güzellik ve cemalleri artar da, ailelerinin yanına güzellik ve cemalleri artmış olarak dönerler. Aileleri kendilerine: Vallahi bizden ayrılalı güzellik ve cemâliniz artmış, derler. Onlar da: Vallahi sizin dahi bizim arkamızdan güzellik ve cemâliniz artmiş, derler.» hadîsdeki çarşıdan inurad; cennetliklerin toplandığı yerdir. Oraya hafta mikdarı zaman geçtikçe toplanırlar. Cennette güneş, gece ve gündüz olmadığı için orada hakikatte hafta yoktur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şimal rüzgârını hassaten zikretmesi Arablarca yağmur getiren rüzgâr olduğu içindir. Arablar bu rüzgârı beklerlerdi. Bir hadîsde bu rüzgâra şimal rüzgârı yerine müsîre denilmiştir. Müşire, hareket getiren mânâsına gelir. Cennetliklerin yüzlerine cennetin mis kokusunu ve sair nimetlerini serptiği için ona bu isim verilmiştir. nâm eserde şöyle deniliyor: «Buraya cennetlikler toplanır, etraflarım melekler sararlar, onlara göz görmemiş, kulak işitmemiş ve insan hatırına gelmemiş nimetler getirirler. Onlar bu nimetlerden istediklerini parasız alırlar, bu da orada duyulan lezzetlerden bir nev'idir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetin Çarşısı Ve Cennetliklerin Orada Nail Oldukları Nimetlerle Cemal Hakkında Bir Bab
7325-) Bana Amru'n-Nâkid ile Ya'kub b. İbrahim Ed-Devrakî hep birden İbn Uleyye'den rivâyet ettiler. Lâfız Ya'kub'undur. (Dediler ki): Bize İsmail b. Uleyye rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb, Muhammed'den naklen haller verdi. (Şöyle dedi): Ashab ya iftihar ettiler yahut müzâkere (de): Cennette erkekler mi daha çok yoksa kadınlar mı (meselesini konuştular) Bunun üzerine Ebû Hüreyre: Ebû'l-Kaâsım (sallallahü aleyhi ve sellem): cennete ilk girecek zümre Bedir gecesindeki ay suretinde, ondan sonra girecek olanlar gökyüzündeki parlak yıldızların ziyası suretinde olacak. Her bîrine iki zevce verilecek ki, bacaklarının ilikleri etin arkasından görünecek. Cennette bekâr olmayacak.» buyurmadi mı? dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennette Ayın Bedir Gecesindeki Suretinde İlk Giren Zümre İle, Bunların Sıfatları Ve Zevceleri Bâbı
7326-) Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti, ki): Bize Süfyân, Eyyûb'dan, o da İbn Sîrîn'den naklen rivâyet ettir (Şöyle dedi): Erkeklerle kadınlar cennette hangileri daha fazla olacakları hususunda münâkaşa ettiler de Ebû Hüreyre'ye sordular. O da şunu söyledi: Ebû’l-Kaâsim buyurdular ki... İbn Uleyye'nin hadîsi gibi rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennette Ayın Bedir Gecesindeki Suretinde İlk Giren Zümre İle, Bunların Sıfatları Ve Zevceleri Bâbı
7327-) Bize Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti. ki): Bize Abdû’l-Vâhid (yani; İbn Ziyad) Umara b. Ka'kâ'dan rivâyet etti. ki): Bize Ebû Zür'a rivâyet etti. ki): Ben Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Cennete ilk girecekler...» buyurdu. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennette Ayın Bedir Gecesindeki Suretinde İlk Giren Zümre İle, Bunların Sıfatları Ve Zevceleri Bâbı
7328-) Bize Kuteybe b. Saîd ile Züheyr b. Harb da rivâyet ettiler. Lâfız Kuteybe'nindir. (Dediler ki): Bize Cerîr, Umâra'dan, o da Ebû Zûr'a'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; cennete ilk girecek zümre Bedir gecesindeki ay suretinde, onlardan sonra girecekler gökyüzünde en parlak yıldızın ziyası suretinde olacaklar. Büyük, küçük abdest bozmayacaklar, burun atmayacaklar ve tükürmeyeceklerdir. Tarakları altın, terlen misk, buhurdanlıkları ad ağacı, zevceleri büyük gözlü hurilerdir. Ahlâkları, babaları Âdem suretinde altmış arşın semâya yükselmiş bir adamın ahlâkı olacaktır.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennette Ayın Bedir Gecesindeki Suretinde İlk Giren Zümre İle, Bunların Sıfatları Ve Zevceleri Bâbı
7329-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş’den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): cennete İlk girecek zümre, Bedir gecesindeki ay suretinde, sonra onların ardından girecekler, gökteki en ziyadar yıldız suretinde olacak, bundan sonra onlar menzil sahibi olacaklardır. Büyük ve küçük abdest yapmayacaklar, burun atmayacaklar ve tükürmeyeceklerdir. Onların tarakları altın, buhurdanlıkları öd ağacı, terleri misk, ahlâkları babaları Âdem boyunda altmış arşın uzun bir adamın ahlâkı olacaktır.» buyurdular. Ebî Şeybe: «Bir adamın ahlâkı üzere...» dedi. Ebû Kûreyb ise: «Bir adamın hilkati üzere...» dedi. İbn Ebî Şeybe: «Babalarının suretinde...» dedi. hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Enbiya»'da tahric etmiştir. Zümre, cemaat demektir. Iyâz diyor ki: «Bu hadîsin zahirine bakılırsa, cennette kadınlar erkeklerden daha çok olacaktır. Başka bir hadîsde ise cehennemde kadınların daha çok olacağı bildirilmiştir. Bunların mecmuundan çıkarılan mânâ Hazret-i Âdem zürriyetinin kadınlarının erkeklerden fazla olmasıdır. Bunlar sâdece Beni Âdem kadınlarıdır. Yoksa cennette bir erkeğe birçok huriler verileceği hususunda hadîsler vârid olmuştur.» Cennete ilk giren kafilenin ayın ondördüne benzetilmesi yuvarlaklığı İtibariyle değil, nuru itibariyledir. El Mirkat nâm eserde: «Her halde güneş suretinde cennete girmek Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'e mahsusdur.» deniliyor. Cennetliklerin büyük ve küçük abdest bozmamaları, burun atmamaları, tükürmemden buna ihtiyaçları olmadığındandır. Çünkü onların içlerinde, ağızlarında ve burunlarında fasit maddeler bulunmayacaktır. Cennet temizdir. Temizler yeridir. Orada kir, pas, necâset bulunmayacaktır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennette Ayın Bedir Gecesindeki Suretinde İlk Giren Zümre İle, Bunların Sıfatları Ve Zevceleri Bâbı
7330-) Bize Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzak rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih’den rivâyet etti. Hemmâm: Bize Ebû Hüreyre'nin, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettikleri şunlardır, diyerek bir takım hadîsler zikretmiştir. Onlardan biri de şudur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): girecek ilk zümrenin suretleri Bedir gecesindeki ay gibi olacaktır. Orada tükürmeyecekler, burun atmayacaklar ve büyük abdest bozmayacaklardır. Kapları ve tarakları altınla gümüşten, buhurdanlıkları öd ağacından olacaktır. Terleri miskdir. Her birine iki zevce verilecektir ki, gözellikten baldırlarının iliği etin arkasından görülecektir. Aralarında anlaşamamazlik ve küsüşme olmayacaktır. Kalbleri bir kalb olacak, sabah-akşam Allah'a tesbihde bulunacaklardır.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetin Ve Cennetliklerin Sıfatları, Cennetliklerin Orada Sabah, Akşam Teşbihleri Hakkında Bir Bab
7331-) Bize Osman b. Ebi Şeybe ile İshak b. İbrahim rivâyet ettiler. Lâfız Osman'ındır. (Osman: Haddesena; İshak ise: Ahberana tâbirlerini kullandılar. Dediler ki): Bize Cerir, A'mes'den, o da Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: ki, cennetlikler orada yiyip-içerler, fakat tükürmezler; büyük-küçük abdest bozmazlar ve burun atmazlar.» buyururken işittim. Ashab: O halde yenilen şey ne olacak? diye sordular. ve misk sızıntısı gibi ter! Kendilerine nefes ilham olunur gibi tesbih ve tahmid ilham olunur.» buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetin Ve Cennetliklerin Sıfatları, Cennetliklerin Orada Sabah, Akşam Teşbihleri Hakkında Bir Bab
7332-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kûreyb de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den bu isnadla: «Misk sızıntısı gibi...» cümlesine kadar rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetin Ve Cennetliklerin Sıfatları, Cennetliklerin Orada Sabah, Akşam Teşbihleri Hakkında Bir Bab
7333-) Bana Hasan b. Ali El-Hulvânî ile Haccâc b. Şâir de ikisi birden Ebû Âsım'dan rivâyet ettiler. Hasan dedi ki: Bize Ebû Âsim, İbnû Cüreyc'den rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir b. Abdillah'ı şunu söylerken işitmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ı orada yeyip-içerler ama büyük abdest bozmazlar; burun atmazlar, küçük abdest de bozmazlar. Lâkin o yedikleri misk sızıntısı gibi Üîr geğirti olur. Kendilerine nefes almak İlham edildiği gibi, tesbih ve hamd ilham olunur.» buyurdular. der ki: Haccac'ın hadîsinde «zâke» yerine «zâlike» denilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetin Ve Cennetliklerin Sıfatları, Cennetliklerin Orada Sabah, Akşam Teşbihleri Hakkında Bir Bab
7334-) Bana Saîd b. Yahya El-Ümevî de rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet etti. ki): Bize İbn Güreye rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini haber verdi. Şu kadar var ki, o: nefes almak ilham edildiği gibi, tesbih ve tekbirde ilham edilir.» demiştir. Hüreyre rivâyetini Buhârî «Kitâbu'l-Enbiya»'da tahric etmiştir. Sünnet vel-cemaatın mezhebine göre, cennetlikler cennetin hatır ve hayâle gelmeyen nimetlerinden yiyip içerler. Muhtelif nimetlerden tıev'ilerine göre daimî surette lezzet alırlar. Onların bu hâli dünya nimetleri şeklinde tecelli ederse de, nimetler arasındaki lezzet ve nefaset farkı pek büyük olduğundan, dünya nimetleri onlara sadece ismen uymuş olurlar. Cennetlikler abdest bozmamak, burun atmamak gibi husûsatta da dünyadaki hallerinden ayrılırlar. Gerek bu hadîsler, gerekse Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri cennet nimetlerinin ebedî olup, bitip tükenmeyeceğine delildirler. rivâyetlerdeki ikişer zevceden murad; dünya kadınlarıdır. Hadîs-deki: «Sabah, akşam tesbîhde bulunmak...» tâbirinden murad; o mikdar demektir. Zira az yukarda işaret ettiğimiz gibi, cennette güneş doğması, güneş batması gibi şeyler yoktur. «yülhemûne» cümlesi «tülhemûne» şeklinde de rivâyet olunmuştur. Bu takdirde mânâ şöyle olur. Onlara tesbih ve tahmid, size nefes almak ilham edildiği gibi ilham olunur. â': Geğirmek demektir. Geğirmek, insan doyduğu vakit solukla beraber içinden çıkan sesdir. Yalnız Cennetteki geğirmek dünyadaki' gibi nahoş olmayacaktır. Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir. Cennet teklif yeri olmadığı halde, neden cennetliklere tesbih ve tahmidde bulunmaları ilham olunacaktır? Buradaki teşbih, nimet ve lezzet teşbihidir. Cennetlikler bunu mükellef oldukları için değil, Allahü teâlâ'yı görmekle duyacakları lezzet ve mehabbetden dolayı yapacaklardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetin Ve Cennetliklerin Sıfatları, Cennetliklerin Orada Sabah, Akşam Teşbihleri Hakkında Bir Bab
7335-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti, ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivâyet etti, ki): Bize Hammâd b. Seleme, Sâbit'den, o da Ebû Râfi'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: giren nimet görür, fakirlik görmez; elbisesi eskimez, gençliği de tükenmez.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetliklerin Nimetlerinn Devamı Ve Teâlâ Hazretlerinin: «kendilerine; İşte Size Cennet!
7336-) Bize İshâk b. İbrahim ile Ahd b. Humeyd rivâyet ettiler. Lâfız İshak'ındır. (Dediler ki) ; Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Sevrî şunu söyledi: Bana da Ebû İshâk rivâyet etti ki, kendisine Egar, Ebû Saîd-i Hudrî ile Ebû Hüreyre'den, onlar da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etmişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: dellal: Gerçekten sizin için sağlamlık vardır. Artık ebediyen hasta olmayacaksınız. Sizin için hayat vardır. Artık ebediyen Ölmeyeceksiniz. Sizin için gençlik vardır. Artık ebediyen ihtiyarlamıyacaksınız. Sizin için ni-metpezîr olmak vardır. Artık ebediyen fakirlemeyeceksiniz diye nida edecektir.» (azze ve celle)'nin: İşte size cennet! Siz ona amellerinizle mirasçı oldunuz." Sûre-i Araf, âyet: 43. âyet-i kerîmesinin mânâsı budur. be's, be'sa; fakirlik şiddeti hâl mânâsına gelen kelimelerdir. hadîsler dahi cennete girecek bahtiyarların hallerini anlatmaktadır. Cennete girenler daimî nimetler içinde safa sürecek, hastalık görmeyecek, ihtiyarlamayacak, gençliklerinin baharında ebedî bir hayat süreceklerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Cennetliklerin Nimetlerinn Devamı Ve Teâlâ Hazretlerinin: «kendilerine; İşte Size Cennet!