Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
4066-)
Bana arkadaşlarımızdan birçok kimseler rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmâîl b. Ebî Üveys rivâyet etti. ki): Bana kardeşim, Süleyman yani İbn Bilâl'den, o da Yahya b. Saîd'den, o da Ebû'r-Ricâl Muhammed b. Abdirrahmâıvdan naklen rivâyet etti ki, annesi Amra binti Abdirrahmân şunları söylemiş: Ben Âişe'yi şöyle derken işittim: (sallallahü aleyhi ve sellem) kapıda yüksek sesle konuşan davacı sesleri işitti. Bir de baktı ki, biri diğerinden borcunu indirmesini istiyor; ondan bir şey hakkında hoş muamele rica ediyordu. O da: Vallahi yapamam, diyordu. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanlarına çıkarak: o iyilik yapmayacağına Allah'a yemin veren?» diye sordu. O zât: Benim yâ Resûlallah! (Borç indirimi ile hoş muameleden) hangisini dilerse onun olsun! dedi. hadîs İmâm Müslim'in «Sahîh»inde maktu' olarak rivâyet ettiği on iki hadisten biridir. Kâdî Iyâz bu hususta şunları söylemiştir: «Râvi (Bana birçok kimseler rivâyet etti) yahut (bana sika bir zat rivâyet etti) veya (bana arkadaşlarımızdan bâzısı rivâyet etti) derse o hadis, bu fennin ulemasınca ne maktû'dur; ne de mürsel veya mu'dal; belki meçhul bir kimseden rivâyet kabîlindendir.» Kâdî'nin sözünü tasdik ettikten sonra: «Lâkin ne olursa olsun bu hadîs başka bir tarîkten sabit olmasa bu metinde bu rivâyetle ihticâc olunamazdı. Ama başka tarikten sabit olmuştur. Buhârî onu «Sahîh»mde İsmâîl b. Ebî Üveys'den rivâyet etmiştir. İhtimâl Müslim (birçok kimseler) sözü ile Buhârî ve başkalarım kasdetmiştir. Müslim bu İsmâîl'den «Hacc» bahsinde ve «Cihâd»m sonunda vasıtasız olarak rivâyette bulunmuştur. ..» diyor. Hadîsi Nesâî dahi rivâyet etmiştir. gibi rivâyetlere Bazıları «munkati'» Bazıları «muallâk» demiş; Ebû Dâvûd ise onları «mürsel» saymıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Borcun Bir Kısmını Hesabdan Düşmenin Müstehab Oluşu Bâbı
4067-)
Bize Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki): Bana Abdullah b. Kâ'b b. Mâlik rivâyet etti. Abdullah ona babasından naklen haber vermiş ki, babası, İbn Ebî Hadred'de olan bir alacağını Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında mescidde ondan istemiş. Bu münasebetle gürültü kaldırmışlar: hattâ Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evinde olduğu halde seslerini duymuş da yanlarına çıkmış; odasının kapı perdesini faile açmış. Ve Kâ'b b. Mâlik'e seslenerek: Kâ'b!» demiş. Kâ'b: Lebbeyk yâ Resûlallah! mukabelesinde bulunmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona eliyle: Alacağının yansını bırak, diye işaret etmiş. Kâ'b: Bıraktım yâ Resûlallah! demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebî Hadred'e: borcunu öde!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Borcun Bir Kısmını Hesabdan Düşmenin Müstehab Oluşu Bâbı
4068-)
Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Osman b. Ömer haber verdi. ki): Bize Yûnus, Zührî’den, o da Abdullah b. Kâ'b b. Mâlik'den naklen haber verdi. Ona da Kâ'b b. Mâlik haber vermiş ki, kendisi İbn Ebî Hadred'de olan bir alacağını istemiş... Râvî, İbn Vehb hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Borcun Bir Kısmını Hesabdan Düşmenin Müstehab Oluşu Bâbı
4069-)
Müslim der ki: Leys b. Sa'd da rivâyet etti. ki): Bana Ca'fer b. Rabîa, Abdurrahman b. Hürmüz'den, o 4a Abdullah b. Kâ'b b. Mâlik'den, o da Kâ'b b. Mâlik'den naklen rivâyet etti ki, Kâ'b'ın, Abdullah b. Ebî Hadred-i Eslemî'de alacağı varmış. Bir ara ona tesadüf ederek yakasına yapışmış. Ve konuşmuşlar; hattâ sesleri yükselmiş. Derken yanlarına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uğramış ve: Kâ'b!» demiş; ve eliyle: Yansım bırak der gibi işaret buyurmuş. O da alacağının yarısını almış; yarısını bırakmış. hadîsi Buhârî «Salât», «Sulh», «Eşhas» ve «Mülâzeme» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Kadâyâ»da; İbn Mâce «Ahkâm» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Yarı ve cüz' mânâlarına gelir. Burada yarı mânâsına kullanılmıştır. Nitekim rivâyetlerin birinde tasrîh de edilmiştir. bir rivâyetinde; «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanlarına çıkmış» denilmiş; diğer rivâyette bunun yerine: «Yanlarına uğramış» ifâdesi kullanılmıştır. Halbuki çıkmak başka uğramak başkadır. Bu ciheti nazar-ı itibara alan bâzı ulema iki rivâyetin arasım bulmuş ve: »-ihtimâl Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) evvelâ onlara tesadüf ederek yanlarına uğramış; sonra Kâ'b (radıyallahü anh) hasınını muhakeme için getirdiğinde yüksek sesle konuştuklarını duyunca yanlarına çıkmıştır.» demişlerdir. Aynî'ye göre rivâyetlerin arasını bulmak için ; «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların seslerim işitince evinden çıkmış ve yanlarına uğramıştır.» demek daha muvafıktır; çünkü hadîsler birbirini tefsir ederler. Bu hâl muhtelif yollardan rivâyet olunan bir hadîste çok vâki' olur. veya Secf: Perde demektir. Bazılarına göre kapının iki kanadı verine takılan iki parça perdedir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Borcun Bir Kısmını Hesabdan Düşmenin Müstehab Oluşu Bâbı
4070-)
Bize Ahmed b. Abdillâh b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd rivâyet etti. ki): Bana Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm haber verdi. Ona da Ömer b. Abdilâziz, ona da Ebû Bekr b. Abdirrahman b. Haris b. Hişâm haber vermiş, ki Ebû Bekr, Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu (yahut şöyle buyururken işittim): kimse İflâs eden bir adamın (veya iflâs eden bir insanın) elinde İken malına olduğu gibi yetişirse, ol mal İçin o kimse başkasından daha haklıdır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Sattığı Malı İflas Eden Müşterinin Elinde Bulan Kimsenin Onu Dönebileceği Bâbı
4071-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hüseyin haber verdi. H. Kuteybe b. Saîd ile Muhammed b. Rumh da hep birden Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. Ebû'r-Rabî' ile Yahya b. Habîb el-Hârisî dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammâd yani İbn Zeyd rivâyet etti. H. Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti. H. Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdül-vehhâb, Yahya b. Saîd ve Hafs b. Giyâs rivâyet ettiler. râvilerin hepsi Yahya b. Saîd'den bu isnâdla Züheyr hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuşlardır. İçlerinden İbn Rumh kendi rivâyetinde: bir kimsenin iflâsı teşhir edilirse...» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Sattığı Malı İflas Eden Müşterinin Elinde Bulan Kimsenin Onu Dönebileceği Bâbı
4072-)
Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Hişâm b. Süleyman —ki İbn İkrime b. Hâlid el-Mahzûmî'dir— İbn Cüreyc’den rivâyet etti. ki): Bana İbn Ebî Hüseyn rivâyet etti. Ona da Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm haber vermiş; ona da Ömer b. Abdilâzîz, Ebü Bekr b. Abdirrahmân’ın hadîsinden, o da Ebû Hüreyre'nin hadîsinden, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen, malından olan bir kimsenin elinde meta' bulunduğu zaman (ne yapılacağı) hakkında rivâyette bulunmuş; ama elde bulunan malın o malı satan sahibine mahsus olduğunu ayırmamıştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Sattığı Malı İflas Eden Müşterinin Elinde Bulan Kimsenin Onu Dönebileceği Bâbı
4073-)
Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer ile Abdurrahmân b. Mehdî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Nadr b. Enes'den, o da Beşîr b. Nehîk'den, o da Ebû Hüreyre'den, oo da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyette bulundu: kimse iflâs eder de biri malını aynen (onun yanında) bulursa o mal (ı almay) a (başkasından) daha haklıdır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Sattığı Malı İflas Eden Müşterinin Elinde Bulan Kimsenin Onu Dönebileceği Bâbı
4074-)
Bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize İsmâîl b. îbrâhîm rivâyet etti. ki): Bize Saîd rivâyet etti. H. Züheyr b. Harb dahi rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet etti. iki râvi Katâde'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmiş ve: kimse o malda alacaklılardan daha ziyâde hak sahibidir.» demişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Sattığı Malı İflas Eden Müşterinin Elinde Bulan Kimsenin Onu Dönebileceği Bâbı
4075-)
Bana Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef ile Haccâc b. Şâir de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Selemete’l-Huzâî rivâyet etti. (Haccâc: Mansûr b. Seleme, dedi.) ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Huseym b. Irâk'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse iflâs eder de, biri malını onun elinde aynen bulursa, o mal (ı almay) o (başkasından) daha haklıdır.» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Kitâbül-istikrâz»da; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî «Buyû'»da; İbn Mâce «Ahkâm»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. şerif Şâfiiler'e göre satış; Hanefîler'ce ise gasb, emanet ve emsali hakkında; vârid olmuştur. Bu bâbta: İbn Huzeyme, İbn Hibbân ve İmâm Mâlik dahi hadisler rivâyet etmişlerdir. Bir mal satın alıp da iflâs eden yahut Ödemeden ölen ve aldığı mal olduğu gibi durduğu halde başka malı olmayan bir kimse hakkında ulema ihtilâf etmişlerdir. b. Ebî Rabâh, Urvetü'bnü Zübeyr, Tâvûs, Şa'bî, Evzâî, Ubeydullah b. Hasen, İmâm Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel, İshâk ve Dâvûd-u Zahirî bu hadisin zahiri ile istidlal ederek: «Bir adam iflâs eder de elinde satın aldığı bir maî bulunursa, o malı satan şahıs malını almaya diğer alacaklılardan daha haklıdır.» demişlerdir. Ebû Ömer İbn Abdilberr, Hicaz fuka-hâsı île muhadişlerin, bâzı feri' meselelerinde ihtilâf etmekle beraber bu hadisin umumu ile istidlal hususunda ittifak hâlinde olduklarını kaydettikten sonra şunları söylemiştir: «Sattığı malı olduğu gibi müflisin elinde bulan bir kimse malını geri almak ister de diğer alacaklılar buna razı olmaz, ona malının parasını ceplerinden vererek o malı kendileri almak ister; alırken fazlasına da el koyarlarsa caiz olur mu olmaz mı meselesinde Mâlik Me Şafiî ihtilâf etmişlerdir. İmâm Mâlik: Alacaklıların buna hakkı vardır; onlar malın parasını verirlerse mal sahibi malını geri alamaz, demiş; Şafiî ise bu hususta alacaklılara söz hakkı olmadığını söylemiş ve ; Bu malı müflis ile mirasçılarının almaya haklan yoksa alacaklıların hiç de olmaz; burada ancak malı satana muhayyerlik vardır, isterse malını ahr; dilerse almaz da diğer alacaklılarla birlikte o mala ortak olur; çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o malda sahibine, alacaklılardan daha fazla hak tanımıştır; demiştir. Ebû Sevr ile İmâm Ahmed'in ve bir cemaatin kavilleri de budur. Şafiî, mal sahibi parasının bir kısmını alırsa ne hüküm verileceğinde de ihtilâf etmişlerdir. İbn Vehb ile başkalarının Mâlik'den rivâyetlerine göre mal sahibi dilerse'aldığı meblağı iade ederek malını alabilir. Şafiî Şöyle deditir: Satılan mal bir köle olur da yarı parasını aldıktan sonra iflâs vuku' bulursa, kölenin yansı sahibinin olur; zîra para kölenin aynına mukabildir. Kalan yansım da alacaklılar nâmına satar. Aldığı paradan bir şey iade edemez; çünkü alacağını almıştır. İmâm Ahmed'in kavli de budur. tevkif edilmeden ve mahkemece iflâsına hüküm verilmeden ölmesi hâlinde dahi ihtilâf etmişlerdir. İmâm Mâlik, müflisin ölü hükmünde olmadığını, ölüm hâlinde mal sahibi malını aynen bulduğu takdirde diğer alacaklılarla beraber olacağın;, iflâs halininse böyle olmadığını söylemiştir. İmâm Ahmed'in kavli de budur. nâm eserde: Hadîsin muktezâsı, mal sahibinin dönebil-mesidir; ister paranın bir kısmım almış olsun; çünkü hadîs mutlaktır; deniliyor. Şafiî'nin yeni kavli budur. Eski kavlinde buna muhalefet etmiş, sadece paranın kalan kısmında alacaklılarla ortak olacağını söylemiştir.» hadîsin: «Bir kimse malını olduğu gibi bulursa...» cümlesiyle istidlal ederek mal sahibinin malını alabilmesi için onu olduğu gibi, hiç değişmemiş bulmasını şart koşmuşlardır. Mal azalmak gibi zâtında yahut sıfatlarından birinde değişikliğe uğramışsa, sahibi diğer alacaklılarla beraber olur. Buhârî şârihi Aynî, Şâfiîler’den birinin bu bâbta uzun tafsilât verdiğini söylemiş ve bu tafsilâtı kitabında nakletmiştir. Nehâî. Hasan-ı Basrî, bir rivâyette Şa'bî, Vekî' b. Cerrah, Abdullah b. Şubrume , Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf, Muhammed b. Hasen ve Züfer'e göre malı satan kimse sair alacaklılar gibidir, Ömer b. Abdilâzîz'den sahih senetle rivâyet olunmuştur ki: kimse sattığı malın parasından bir miktarını alır da sonra müşteri iflâs ederse, satanla diğer alacaklılar müsavî olur.» demiştir. Zührî'nin kavli de budur. Böyle bir kavil Hazret-i Alî'den de rivâyet olunmuştur. Katâde'nin Ha1Iâs b. Amr vasıtasiyle Ali (radıyallahü anh) dan tahrîc ettiği bu rivâyette: satan onu olduğu gibi bulursa, alacaklılarla beraber olur.» denilmektedir. Hazret-i Ali'nin bu sözü: «Bu hususta sahabeden Osman'ın kavline muhalefet eden bilmiyoruz.» diyen İbn Münzir'in kavlini reddeder. Hazret-i Osmanin kavli şudur: Bir kimse birindeki alacağını aldıktan sonra hâkim borçluyu müflis ilân etse, artık o kimsenin aldığı kendinindir. Çünkü hassaten alacaklıların o mala karışma, haklan yoktur. Kim hak isbât ederse o alır. Fakat sattığı malı aynen müflisin elinde bulan onu almaya diğer alacaklılardan daha haklıdır. İşte İmâm Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel bu kaville amel etmişlerdir, ler'den Tahâvî Bâbımız hadîsi hakkında şunları söylemiştir: «Bu hadîste bir kimsenin aynen kendi malını bulmasından bahsediliyor; halbuki satılmış mal artık satanın kendi malı değildir; bu mal satmazdan önce onun idi. Bir adamın kendi malı ancak ondan gasber dilen yahut ödünç veya emaneten verdiği şeylerdir. Bu gibi mallarda o kimse diğer alacaklılardan daha haklı olur. Hadîs-i şerîf işte bu mânâda vârid olmuştur. Nitekim Hazret-i Semuratü'bnü Cündeb'den rivâyet olunan bir hadîs de buna delâlet etmektedir. Hadîs şudur: Resûlüllah " (sallallahü aleyhi ve sellem) ; kimsenin eşyası çalınır yahut kaybolur da, onu bir adamın elîn-de olduğu gibi bulursa, o kimse aynen o eşyayı almaya en ziyade hak sahibidir. Müşteri parasını satıcıdan geri alır.» buyurdular.) hadîsi Taberân'î dahi tahrîc etmiştir. Hadîs-i şerif, Ebû Hüreyre hadîsinden murâd: Emânet, ödünç ve mağsub gibi mallar olduğunu beyan ediyor; böyle bir malı sahibi, olduğu gibi bir kimsenin elinde bulursa almağa hakkı vardır. Diğer alacaklıların onda hakkı yoktur; zîra sahibinin miîkinde bakîdir; gâsıbm ve keza hırsızın elinde bulunması zulüm ve tecâvüz yolu ile olduğu için milkiyet ifâde etmez. Ama malı satarak müşteriye'teslim etmek böyle değildir. Satış, malı sahibinin milkinden çıkarır velev ki parasını almamış olsun.» Hazret-i Semûra hadîsinin râvilerinden Haccâc b. Ertat hakkında söz edenler olmuşsa da yersizdir. Ondan İmâm A'zam, Sevrî, Şu'be ve İbn Mübarek gibi büyükler hadîs rivâyet etmiş; Iclî , Ebû Zür'a, İbn Hibbân ve Hatîb gibi birçok hadis uleması onun sika. sadûk, fakîh ve hafız olduğunu söylemişlerdir. beyânına göre kendilerinde teassub eseri görülen bâzı zevat Hane filer hakkında âdaba aykırı sözler söylemişlerdir. Meselâ: Kurtubî; «Hanef iler'den Bazıları bu hadisi hiç bir esasa dayanmayan bir takım te'vîllerce tefsire kalkışmışlardır.» demiş; «Hanefîler onu zaif ve merdûd bir takım te'vîllerle tefsir ettiler.» mütâleasında bulunmuş: İbn Battal: Hanefîler satıcının alacaklılarla müsavi olduğunu söylerler. Tefsir hadîsini kıyâsla reddederek: Satılan mal müşterinindir; parası da onun zimmetindedir, derler.» şeklinde söze başlayarak Hanefîler'e cevaplar vermiş; hattâ «Tevdîh» sahibi: «Ebû Hanîfe bu hadisi, içinde satış zikredilmemiştir bahanesiyle gasb ve emânete hamletmiş; onu zaif, merdûd te'vîllerle tefsir etmiş; Alî ile İbn Mes'ûd'dan rivâyet olunan sübût bulmamış bir şeye takılmış kalmıştır..,» diyecek kadar ileri gitmiştir. Hanefîler tarafından bu zevatın her birine ilmî ve rcmknf cevaplar vermiştir. Bunlar «Umdetül-Kaarî»nin «İstikraz» bahsinde görülebilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Sattığı Malı İflas Eden Müşterinin Elinde Bulan Kimsenin Onu Dönebileceği Bâbı
4076-)
Bize Ahmed b. Abdillâh b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bize Mansûr, Ribl b. Hırâş’dan rivâyet etti. Onlara da Huzeyfe rivâyet etmiş. ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: sizden öncekilerden bir adamın ruhunu karşıladılar da: "Hayır nâmına bir şey İşledin mi?" diye sordular. O zât: Yok (işlemedim) cevâbını verdi. Düşün! dediler. Adam: Ben insanlara veresiye mal verir; hizmetkârlarıma: Fakire mühlet vermelerini, zengine de müsamahakâr davranmalarını emrederdim; dedi. (azze ve celle): "O kulumu affedin!"» buyurur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Fakire Mühlet Vermenin Fazileti Bâbı
4077-)
Bize Alî b. Hucr ile İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler. Lâfız İbn Hucr'undur. (Dediler ki): Bize Cerir, Mugîre"den, o da Nuaym b. Ebî Hrâd'den, o da Bibi b. Hırâş'dan naklen rivâyet etti. Ribt şöyle demij: ile Ebû Mes'ûd bir araya geldiler de Huzeyfe şunları söyledi: Bir adam Rabbine kavuştu. Rabib ona: Ne yaptın? diye sordu. Adam: Hayır nâmına hiç bir şey yapmadım; ancak ben servet sahibi bir adamdım. Bu sebeple insanlardan alacak isterdim. Ama miimkin olanı alır; olmayana da müsamaha gösterirdim; cevabını verdi. (Teâlâ Hazretleri meleklerine): affedin!» buyurdu. Mes'ûd: «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i böyle buyururken işittim, demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Fakire Mühlet Vermenin Fazileti Bâbı
4078-)
Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Abdülmelik b. Umeyr'den, o da Rib'î b. Hırâş'dan, o da Huzeyfe'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki: Bir adam ölmüş de cennete girmiş. Kendisine: (Dünyada) ne yapıyordun? diye sormuşlar. Ya hatırlamış yahut hatırlatılmış da: Ben insanlarla alış-veriş yapardım. Fakire mühlet verir; para pul hususunda müsamaha gösterirdim; cevâbını vermiş. Bu sebeple de affolunmuş. . üzerine (orada bulunan) Ebû Mes'ûd: «Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ben -de işittim.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Fakire Mühlet Vermenin Fazileti Bâbı
4079-)
Bize Ebû Saîd-i Eşecc rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hâlid-i Ahmar, Sa'd b. Târık'dan, o da Rib'î b. Hırâş'dan, o da Huzeyfe'den naklen rivâyet etti. Huzeyfe şöyle dedi: (in huzurun)a kullarından Allah'ın kendisine mal verdiği bir kul getirilmiş de ona: Dünyada ne yaptın diye sormuş. Kullar Allah'dan hiç bir söz gizleyemezler ya! O kul: Yâ Rabbi! Bana malını verdin. Bu sebepten insanlarla alış veriş yapıyordum. Âdetim (alış verişte) müsamaha göstermek idi. Binâenaleyh zengine kolaylık gösterir; fakre de mühlet verirdim; demiş. Bunun üzerine Allah (azze ve celle): buna senden daha layı ki m; kulumu affedin!» buyurmuş. üzerine Ukbetü'bnü Âmir-i Cühenî ile Ebû Mes'ûd-i Ensârî: «Biz bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ağzından işittik.» demişler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Fakire Mühlet Vermenin Fazileti Bâbı
4080-)
Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekr b. Ebt Şeybe, Ebû Küreyb ve İshâk b. İbrâhîm rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Ebû Muâviye, A'meş’den, o da Şakîk'den, o da Ebû Mes'ûd'dan naklen rivâyet etti, dediler. Ebû Mes'ûd şunu söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: Önceki ümmetlerden bir zât (kabirde) hesaba çekildi; ama hayır namına hiç bir şeyi bulunmadı. Yalnız insanlarla düşüp kalkardı; zengindi. Hizmetkârlarına fakiri (borcundan) affetmelerini emreylerdi. Allah (azze ve celle): Bİz buna ondan daha lâyıkız; onu affedin! buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Fakire Mühlet Vermenin Fazileti Bâbı
4081-)
Bize Mansûr b. Ebî Müzâhim ile Muhammed b. Cafer b. Ziyâd rivâyet ettiler. Mansûr: Bize İbrahim b. Sa'd, Zühri'den rivâyet etti, dedi. İbn Ca'fer ise: Bize İbrahim —ki İbn Sa'd'dır— İbn Şi-hâb'dan, o. da Ubeydullah b. Abdillâh b. Utbe'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi, ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar; dedi: bir adam insanlara borç para verir; hizmetkârına: Bir fakîre varırsan onu affediver; umulur ki Allah da bizi affeder; derdi. Nihayet bu zât Allah'a kavuştu; Allah da onu affetti.»:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Fakire Mühlet Vermenin Fazileti Bâbı
4082-)
Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. Ona da Ubeydullah b. Abdillâh b. Utbe rivâyet etmiş. Ubeydullah da Ebû Hüreyre'yi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bu hadisin mislini irâd buyururken işittim; derken dinlemiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Fakire Mühlet Vermenin Fazileti Bâbı
4083-)
Bize Ebul-Heysem Hâlid b. Hidâş b. Aclân rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da Yahya b. Ebî Kesîr'den, o da Abdullah b. Ebî Katâde'den naklen rivâyet etti, ki Ebû Katâde bir borçlusunu aramış da borçlu ondan gizlenmiş. Sonra onu bulmuş. Borçlu: Ben fakirim, demiş. Ebû Katâde: Allah'a yemin eder misin? diye sormuş. Borçlu: Billahi, diye yemin etmiş. Ebû Katâde: Zîrâ ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: kimi Allah'ın kıyâmet gününün dehşetinden kurtarması memnun ederse fakire nefes aldırsın; yahut alacağını ona bağışlasın!» buyururken işittim; demiş. işi; deş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Fakire Mühlet Vermenin Fazileti Bâbı
4084-)
Bu hadîsi bana Ebû't-Tâhir de rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Cerîr b. Hâzim, Eyyûb'dan naklen bu hadîsin benzerini haber verdi. Huzeyfe rivâyetini Buhârî «Kitâbü’l-Buyû'», «Benî îsrâîl» ve «İstikraz» bahislerinde; İbn Mâce «Ahkâm»da; Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyetini Buhârî «Büyü'» ve «Benî İsrâîl», bahislerinde; Nesâî «Buyû'»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Fetânın cem'idir. Fetâ: Hür veya köle hizmetçi demektir. Rivâyetlerdeki tecevvüz ve tecâvüz tâbirleri: Alacak isterken müsamaha göstermek; affetmek mânâlarmadır. hadîsler borçlu fakire mühlet vermenin ve borcunun ya tamamını vâhut bir kısmını bağışlamanın; borç isterken zengin, fakır kim olursa olsun herkese müsamaha göstermenin faziletine delildirler. zenginliğin hududunu tâyinde ihtilâf etmişlerdir. Bazıları: Nafakası üzerine vacib olan kimselerin geçimini te'mîn eden zengin sayılır, demişlerdir. Sevrî, İbn Mübarek, İmâm Ahmed ve İshâk'a göre elli dirhem gümüşe veya o kıymette altına sahip olan zengin sayılır. İmâm Şafiî: «Bir kimse bâzan kazandığı bir dirhemle zengin, bâzan da bedenen zayıf ve aile efradı kalabalık olması sebebiyle bin dirhem kazansa fakır olur.» demiştir. Bir takımları zenginliği zekâttaki nisâb miktarına Mâlik olmakla, Bazıları da zekât almağa ehil olmamakla tahdîd etmişlerdir. Elbisesinden, meskeninden, hizmetçisinden, borcundan ve aile nafakasından İazla malı bulunan kimsedir; diyenler de olmuştur. göre zenginlik üç mertebedir: Zekât îcâbeden zenginlik; Sâdaka-i fıtır ve kurban îcâbeden, zekât almayı haram kılan zenginlik; ve Dilenmeyi haram kılan zenginlik. Bazıları bunu elli dirhem, kıymetinde malı olmakla tahdîd etmişlerse de ekseriyete göre günlük yiyeceğini ve avret yerini örtecek elbisesini te'mîn eden kimseye dilenmek haramdır. Kazanmaya kudreti olan fakirin hükmü de budur. diyor ki: «Bütün bunlar dilemesi ve sadaka alması caiz olup olmayan kimse hakkındadır. Burada yani fakire mühlet verilmesi hususunda îtimad edilen cihet zenginliğin, fakirliğin Örfü âdete râci' olmasıdır. Emsaline nisbetle vakti hâli yerinde plan, zengin; böyle olmayan fakirdir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Fakire Mühlet Vermenin Fazileti Bâbı
4085-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Malik'e, Ebû’l-Zinâd'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan, onun da Ebû Hüreyre’den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): borcunu sallantıda bırakması zulümdür. Biriniz bir zengine havale olunursa, havaleyi kabul etsin!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Zenginin Borcunu Sallantıda Bırakmasının Haram Kılınması; Havalenin Sahih Oluşu Ve Zengine Havale Edildiği Zaman Onu Kabulün Îstihbâbı
4086-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Îsâ b. Yûnus haber verdi. H. Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. Her iki râvi birden: Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti. hadîsi Buhârî «Havale» bahsinin iki yerinde; Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce «Buyû'»da muhtelif râvilerden tah-rîc etmişlerdir. bâbda İbn Mâce, Hazret-i Abdullah b. Ömerden; Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce, Şerîd b. Süveyd (radıyallahü anh)'dan; Bezzâr , Hazret-i Câbir'den hadîsler rivâyet etmişlerdir. Aslında demiri uzatmak için yaymaktır. Burada ha bugün vereceğim ha yarın diyerek borcu sonraya bırakmak; müddetini uzatmaktır. «Matl: ödemesi gereken borcunu, imkânı varken ödememektir.» demiştir. Ezherî'ye göre matl müdâfaadır. Ganîye izafe edilmesi masdarm faile izâfesidir. Bâzan masdar me'fûle de izafe olunursa da burada mânâ: ödemeye iktidarı olan zenginin borcunu ödemeyip sallantıda bırakmasıdır. Âcizin hükmü böyle değildir. Mâmâfîh burada masdarın mef'ûlüne muzâf olduğunu söyleyenler de vardır. Bu takdirde mânâ şöyle olur: Alacaklı zengin bile olsa borcu ödemek îcâbeder; onun zenginliği, hakkının geciktirilmesine sebep teşkil edemez. Zengine olan borcun hâli böyle olunca fakire olan borç meselesi evleviyette kalır. Görülüyor ki, masdarı mef'ûlüne muzâf kabul edenlerin kavli tekellüf ve teassüften hâlî değildir. şerifte zenginin borcunu ödemeyip sallantıda bırakmasının zulüm olduğu bildiriliyor. Kurtubî'nin ta'rîfine göre lügatte zulüm: Bir şeyi îcâbettiği yere koymamaktır; şerîatte ise haram ve mez-mûm olan şeydir. Mâlikîler'den Sühnûn: «Zengin bir adam borcunu ödemeyip sallantıda bırakırsa şehâdeti kabul olunmaz; çünkü kendisine zâlim adı verilmiştir.» demiştir. Bazıları İmâm Şafiî'ye göre bu işi tekrarlamış olmak şartiyle şehâdeti reddedildiğini söylemişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Zenginin Borcunu Sallantıda Bırakmasının Haram Kılınması; Havalenin Sahih Oluşu Ve Zengine Havale Edildiği Zaman Onu Kabulün Îstihbâbı
4087-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Veki' haber verdi. H. Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd rivâyet etti. râviler hep birden İbn Cüreyc'den, o da Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyette bulunmuşlardır. Câbir: (sallallahü aleyhi ve sellem) suyun fazlasını satmaktan nehî buyurdu.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Kırda Çimen Otlatmak İçin Muhtac Olunan Suyun Fazlasını Satmanın, Onu Vermekten İmtina Etmenin Ve Erkek Hayvanın Çiftleşmesi Mukabilinde Ücret Almanın Haram Kılınması Bâbı
4088-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Bavh b. Ubâde haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki, kendisi Câbir b. Abdillâh'ı şunları söylerken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) devenin çiftleşmesini satmaktan, suyu- ve ziraat yapmak için yeri satmaktan nehî buyurdu. (Evet) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) işte bunları nebi buyurdu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Kırda Çimen Otlatmak İçin Muhtac Olunan Suyun Fazlasını Satmanın, Onu Vermekten İmtina Etmenin Ve Erkek Hayvanın Çiftleşmesi Mukabilinde Ücret Almanın Haram Kılınması Bâbı
4089-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Ben Mâ-Jik'e okudum. H. Kuteybe de rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. râvilerin ikisi de Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüre yre'den naklen rivâyet etmişlerdir ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ottan menedilmeye varacağı için suyun fazlası (başkasına) men'edilmez.» buyurmuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Kırda Çimen Otlatmak İçin Muhtac Olunan Suyun Fazlasını Satmanın, Onu Vermekten İmtina Etmenin Ve Erkek Hayvanın Çiftleşmesi Mukabilinde Ücret Almanın Haram Kılınması Bâbı
4090-)
Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele rivâyet ettiler. Lâfız Har-mele'nindir. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki) ; Bana Saîd b. Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahmân rivâyet ettiler ki, Ebû Hüreyre şunu söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): otu menetmiş olacağınız için, suyun fazlasını başkasından esirgemeyin!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Kırda Çimen Otlatmak İçin Muhtac Olunan Suyun Fazlasını Satmanın, Onu Vermekten İmtina Etmenin Ve Erkek Hayvanın Çiftleşmesi Mukabilinde Ücret Almanın Haram Kılınması Bâbı
4091-)
Bize Ahmed b. Osman En-Nevfelî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Âsim Dahhâk b. Mahled rivâyet etti. ki): Bize İbn Cü-reyc rivâyet etti. ki): Bana Ziyâd b. Sa'd haber verdi. Ona da Hilâl b. Üsâme, ona da Ebû Seleme b. Abdirrahmân haber vermiş ki, kendisi Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ot satılmış olacağı için, suyun fazlası satılamaz.» buyurdular. hadîsin Hazret-i Ebû Hüreyre rivâyetini Buhârî «Kitâbü’l-Müsâkaat» ile «Terkü'l-Hıyel»de, Nesâî «İhyâü'l-MevâUda tahrîc ettikleri gibi, diğer Kütüb-ü Sitte sahipleri de rivâyet etmişlerdir. İbn Mâce'nin tahrîc ettiği bir rivâyette: şey vardır ki, bunları başkasına vermemek olmaz: Su, ot ve ateş!» buyurulmuştur. İbn Merdeveyh'in tefsirinde Hazret-i Vasile b. Eska'dan şu hadîs rivâyet olunmuştur: (sallallahü aleyhi ve sellem): kullarından suyun fazlasını, otu ve ateşi esirgemeyin, zîra Allah bunları kuvvetlilere menfaat, zayıflara kuvvet olmak üzere yaratmıştır.» Yaş olsun kuru olsun ot manasınadır. Kuru ota Araplar ha-Şİş ve heşîm; yaş ota da uşb ve rutb derler. rivâyetlerde: Fazla suyu satmak, hayvanı çiftleştirmek için kiraya vermek ve ziraat için yeri kiralamak yasak edilmektedir. suyun satilamamasına sebep, dolayısiyle merayı satmış olmaktır. Bu mesele şöyle îzâh olunur: Bir kimse kendine milk olmak üzere kırda mera kenarında bir su kuyusu kazar. Kuyudan ihtiyacına yetip artacak kadar su çıkar. Etrafındaki merada ise başka su yoktur. Hayvan sahipleri sürülerini bu merada otlatabilmek için bu kuyudan istifade etmeye mecburdurlar. Aksi takdirde meradan istifâde edemezler; çünkü hayvanları susuzluktan ölür. Bu hâl karşısında suyu vermemek, hayvanların otlamasına mâni' olmak mânâsına geleceği için fazlasını parasızca hayvan sahiplerine vermek emrolunmuştur. İbn Bezîze fazla suyu ihtiyaç sahiplerinden esirgemenin büyük günahlardan sayılacağını söylemiştir. son rivâyetinde: ot satılmış olacağı için, suyun fazlası satılamaz.» buyurulmuştur. Zîra kuyu sahibi suyun'fazlasını parasız vermezse o merada hayvan otlatmağa imkân kalmayacaktır. Şu halde hayvan otlatabilmek için suyu satmak, milki olmayan merayı satmak gibidir. nehyin tahrîm mi yoksa tenzih mi ifâde ettiğinde ihtilâf olunmuştur. Tıybî: «Suyun milk olup olmamasını da bu esâsa bina etmişlerdir; evlâ olan: Nehyi kerahete hamletmektir.» diyor. Şafiîler'in «Et-Tevdîh» adlı fıkhında bu mesele hakkında şu îzâhât verilmiştir: «Buradaki nehî İmâm Mâlik ile Evzâi"ye göre tah-rîme hamledilmiştir. Hattâbî ile İbn Tîn bu kavli Şâfii'den de nakletmişlerdir. Bazıları su vermeyi müstehap görerek nedb mânâsına hamletmişlerse de bizce esah olan kavle göre ekin için değil hayvanlar için suyu vermek vaciptir.» Bu meselede Hanefîler'in mezhebi de budur. sahibinin suyu ihtiyâcına sarf etmek hususunda haklı olduğu ittifâkî bir meseledir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) suyun fazlasını esirgemekten menetmiştir. Fazlası olmayan su bu nehîde dahil değildir. Kaplara doldurulan suyun fazlasını vermek vâcib değildir; meğer ki suyu isteyen muztar kalmış, ola! diyor ki: «Kuyu sahibinin ihtiyacından artan suyunu ekin sulamak için başkasına vermesi vâcib değil; hayvan sulamak için vermesi vaciptir. Vücubun da şartları vardır. Bunların birincisi: Hayvan sahibinin mubah su bulamaması; ikincisi: Suyun hayvan ihtiyacı için verilmesi; üçüncüsü.: Kuyu sahibinin ihtiyacı olmamasıdır.» ve hayvanlarına su verilir. O yerde oturmak isteyenler hakkında iki vecih vardır. Birinci veçhe göre onlara su vermek vâcib değildir; zira orada kalmalarına zaruret yoktur. Esah olan ikinci veçhe göre ise vaciptir. Bu takdirde su için onlardan para alınıp alınmayacağı hususunda da iki kavil vardır. Esah olan kavle göre para alınmaz; çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) suyun fazlasını satmayı yasak etmiştir. çiftleşmesini satmak...»dan murad: Boğa ve aygır gibi hayvanları çiftleştirmek için kiralamaktır. İmâm A'zam, Şafiî, Ebû Sevr ve diğer bir takım ulema bunun bâtü ve haram olduğunu söylemişlerdir. Hayvanı kira ile alan kimse onu kendi hayvanı ile çiftleştirse bile hiç bir ücret vermesi lâzım gelmez; çünkü satılan şey meçhul ve teslimi, imkânsızdır. ve tabiînden bir cemaat, İmâm Mâlik ve diğer bâzı ulemâ malûm bir müddet yahut malûm sayıda çiftleştirme için hayvan kiralanabileceğine kail olmuşlardır. Onlara göre bu bir ihtiyaç ve menfaattir; bu bâbtaki nehl tenzihe hamledilir. için yeri satmak» arazîyi kâra vermektir. Ulemânın bu husustaki kavillerini «Yeri kiraya verme» bahsinde görmüştük.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Kırda Çimen Otlatmak İçin Muhtac Olunan Suyun Fazlasını Satmanın, Onu Vermekten İmtina Etmenin Ve Erkek Hayvanın Çiftleşmesi Mukabilinde Ücret Almanın Haram Kılınması Bâbı
4092-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Ebû Bekr b. Abdirrahmân'dan, onun da Ebû Mes'ûdu Ensârî'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resüllallah (sallallahü aleyhi ve sellem), köpeğin parasını, fahişenin mehrini ve kâhinin ücretini yasak etmişler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeğin Parası, Kahinin Ücreti Ve Fahişenin Mehrinin Haram Kılınması; Ve Kediyi Satmaktan Nehi Bâbı
4093-)
Bize Kuteybe b. Saîd ile Muhammed b. Rumh, Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti. Her iki râvi Zührî'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. İbn Rumh'un rivâyet ettiği Leys hadîsinde «Leys'in Ebû Mes'ûd'dan işittiği» zikredilmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeğin Parası, Kahinin Ücreti Ve Fahişenin Mehrinin Haram Kılınması; Ve Kediyi Satmaktan Nehi Bâbı
4094-)
Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd El-Kattân, Muhammed b. Yûsui'dan rivâyet etti, ki): Sâib b. Yezîd'i, Bati' b. Hadîc'den naklen rivâyet ederken işittim. ki): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i: en kötüsü fahişenin mehr-i, köpeğin parası ve haccâmın kazancıdır.» buyururken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeğin Parası, Kahinin Ücreti Ve Fahişenin Mehrinin Haram Kılınması; Ve Kediyi Satmaktan Nehi Bâbı
4095-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Velîd b. Müslim, Evzâî'den, o da Yahya b. Ebî Kesîr'den naklen haber verdi. ki): Bana İbrahim b. Kaarız, Sâib b. Yezîd'den rivâyet etti, ki): Bana Râfi' b. Hadîc, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet etti. parası habistir; fahişenin mehri habistir; haccâmın kazancı da habistir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeğin Parası, Kahinin Ücreti Ve Fahişenin Mehrinin Haram Kılınması; Ve Kediyi Satmaktan Nehi Bâbı
4096-)
Bize İshâk b. İbrâhîm rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer, Yahya b. Ebî Kesîr'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet eyledi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeğin Parası, Kahinin Ücreti Ve Fahişenin Mehrinin Haram Kılınması; Ve Kediyi Satmaktan Nehi Bâbı
4097-)
Bize İshâk b. İbrâhîm rivâyet etti. ki): Bize Nadr b. Şü-meyl haber verdi. ki): Bize Hişâm, Yahya b. Ebî Kesîr'den rivâyet etti. ki): Bana İbrahim b. Abdillâh, Sâib b. Yezîd'den rivâyet etti. ki): Bize Râfi' b. Hadîc, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bu hadîsin mislini rivâyet etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeğin Parası, Kahinin Ücreti Ve Fahişenin Mehrinin Haram Kılınması; Ve Kediyi Satmaktan Nehi Bâbı
4098-)
Bana Seleme b. Şehîb rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kil, Ebû'z-Zübeyr'den rivâyet etti. ki): Cabir'e (satılan) köpekle kedinin paralarını sordum: (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan menetti.» dedi. hadîsin Ebû Mes'ûd-u Ensâri rivâyetini Buhârî «Büyü'», «İcâre», «Talâk» ve «Tıbb» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Kitâbü'l-Buyû'»da; Tirmizî «Büyü'» ile «Nikâh» bahislerinde; Nesâî «Nikâh» ve «Sayd»da; İbn Mâce «Ticârât»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Tirmizî bu bâbda: Ömer, Ali, İbn Mes'ûd, Câbir, Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, İbn Ömer ve Abdullah b. Ca'fer (radıyallahü anhûm) hazerâtından da hadîsler rivâyet olunduğunu söyle-. miş; kendisi Bâbımız rivâyetlerinden Sâib b. Yezîd'in Râfi' b. Hadîc'den naklettiği hadîsi de tahrîc etmiştir. Mezkûr hadîsi Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce dahi rivâyet etmişlerdir: sarihi Aynî, Tirmizî'nin işaret ettiği zevatın hadîslerini ve bu hadîsleri kimlerin tahrîc ettiğini göstermiş; bu bâbda: Ebû Cuheyfe, Abdullah b. Amr, Enes b. Mâlik, Sâib b. Yezîd ve Meymûne binti Sa'di (radıyallahü anhüm)'dan da hadîsler rivâyet olunduğunu söylemiştir. Hülâsası şudur: Ömer hadîsini Taberânî «El-Kebîr»inde; Ali (radıyallahü anh) hadîsini İbn Adiy «El-Kâmil» adlı eserinde tahrîc etmişlerdir. İbn Mes'ûd hadîsini kimin tahrîc ettiği beyan edilmemiştir. (radıyallahü anh) hadîsini Müslim,- Ebû Dâvûd ve Tirmizî tahrîc etmişlerdir. Bâbımızın son rivâyeti bu hadîstir. Hüreyre hadîsini Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim; İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîsini Ebû Dâvûd ile Nesâî; İbn Ömer hadî'sini İbn Ebî Hatim tahrîc etmişlerdir. Fakat İbn Ömer rivâyeti hakkında: «Bu hadîs münkerdîr.» denilmiştir. b. Ca'fer hadîsini İbn Ebî Adiy «El-Kâmil» nâm eserinde rivâyet etmiştir; bu hadîs de zaîftir. Cuheyfe hadîsini Buhârî, Abdullah b. Amr hadîsini Hâkim «El-Müstedrek» adlı eserinde; Enes (radıyallahü anh) hadîsini İbn Adiy; Sâib b. Yezîd hadîsini Nesâî, Meymûne hadîsini de Taberâhî tahrîc etmişlerdir. Bu rivâyetlerin bâzılarında az çok ziyadeler vardır. Fakat köpek satmanın, fahişe mehrinin, kâhin ücretinin ve haccâmın kazancının yasak edilmesi hususunda hemen hepsi müttefiktir. mehrinden murâd: zinâ mukabilinde yahut haram olan nikâh karşılığında ona verilen paradır. Buna mehir denilmesi şeklen benzediği içindir. Hattâbî'nin beyânına göre kâhin: Gelecekte olacak şeyleri ve sırlan bildiğini iddia eden kimsedir. Çalınan şeyleri ve bunları kimin çalıp nereye götürdüğünü bilmekle meşgul olanlara «Arrâf» denir. Araplar arasında birçok kâhinler vardı. Bunların Bazıları gaibten kendilerine haber getiren cinnî arkadaşları olduğunu söyler; bir takımları gaib İşlerini anlamak için kendilerine hâs bir anlayışa sahip olduklarını iddia ederlerdi. Müneccimlere kâhin, tabîblere arrâf ve kâhin diyenler de vardır. Bunlar nehîde dâhil değillerdir. Bahşiş, rüşvet mânâlarına gelir. Burada maksat, kâhine verilen ücrettir. Bu kelime: Kızının mehrinden babasının kendine pay ayırması mânâsında da kullanılır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeğin Parası, Kahinin Ücreti Ve Fahişenin Mehrinin Haram Kılınması; Ve Kediyi Satmaktan Nehi Bâbı
4099-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem) köpeklerin öldürülmesini emir buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4100-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Usâme rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet eyledi. İbn Ömer şunu söylemiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) köpeklerin öldürülmesini emir buyurdu ve köpekler Öldürülsün diye Medine'nin nahiyelerine haber gönderdi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4101-)
Bana Humeyd b. Mes'ade rivâyet etti. ki): Bize Bişr yani İbn Mufaddal rivâyet etti. ki): Bize İsmail yani İbn Ümeyye, Nâfi'den, o da Abdullah'dan naklen rivâyette bulundu. Abdullah Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) köpeklerin öldürülmesini emir buyurur; biz de Medine ve etrafına sökün ederek öldürmedik köpek bırakmazdık. Hattâ çöl halkından bir kadıncağızın ardından giden köpeğini bile öldürürdük.-
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4102-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Zeyd Amr b. Dinar'dan, o da İbn Ömer'den naklen haber verdi kij Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) av köpeği yahut koyun veya hayvan köpeği müstesna olmak üzere köpeklerin öldürülmesini emir buyururdu. üzerine İbn Ömer'e: Ebû Hüreyre (yahut ekin köpeği) diyor; demişler. İbn Ömer: «Şüphesiz Ebû Hüreyre'nin ekini var!» cevâbını vermiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4103-)
Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef rivâyet etti. ki): Bize Ravh rivâyet etti. H. İshâk b. Mansûr da rivâyet etti. ki): Bize Ravh b. Ubade haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki, Câbir b. Abdillâh'ı şunu söylerken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize köpekleri öldürmeyi emir buyurdu. Hatta kadın köpeği ile çölden gelirdi de biz o köpeği bile Öldürürdük. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) köpekleri öldürmeyi yasak etti ve: Hâlis siyahını, iki noktalısını öldürmeye bakın; çünkü o şeytandır; buyurdu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4104-)
Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ebû't-Teyyâh'dan rivâyet etti. O da Mutarrif b. Abdillah'ı İbn Mugaffel'den naklen rivâyet ederken dinlemiş. İbn Mugaffel ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) köpekleri öldürmeyi emreyledi. Sonra: onların ne işine giriyor!» buyurdu. Sonra av köpeği ile çoban köpeği hakkında ruhsat verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4105-)
Bana bu hadîsi Yahya b. Habîb de rivâyet etti. ki): Bize Hâlid yani İbn Haris rivâyet etti. H. Muhammed b. Hâtinı dahi rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd rivâyet etti. H. Muhammed b. Velîd de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. H. İshâk b. İbrahim dahi rivâyet etti. ki): Bize Nadr haber verdi. H. Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Vehb b. Cerîr rivâyet etti. râvilerin hepsi Şu'be'den bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. Hatim, Yahya'dan rivâyet ettiği hadîsinde: «Koyun köpeği ile av ve ekin köpekleri hakkında ruhsat verdi.» dedi. hadîsin Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) rivâyetini Buhârî «Bed'ü’l-Halk»;, Nesâî ile İbn Mâce «Sayd» bahislerinde tahrîc etmişlerdir. Mâlik ile mezhebi uleması ve diğer birçok zevat bu hadîslerde istisna edilen köpeklerden maadasının öldürülebileceğine kail olmuşlardır. Onlara göre öldürmekten istisna edilenlerden geriye kalan köpekler hakkındaki öldürme emri mensûh değil, muhkemdir. Kâdi Iyâz: «Bence köpek edinmek evvelâ umumî surette yasak edilmiş; ve bütün köpeklerin öldürülmesi emrolunmuş; sonra kara köpeklerden maadasının öldürülmesi yasaklanmış, fakat av köpeği ile hayvan ve ekin bekçiliği yapan köpeklerden bıska herhangi bir köpeğin edinilmesi menedil-miştir.» diyor. Nevevî, Kâdî'nin bu sözünü hadîslerin zahirine uygun bulmaktadır. Gerçi İbn Mugaffel hadîsinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): onların ne işine giriyor!» buyurmuştur. Bunun mânâsı «Öldürmesinler hayvanları!» demektir; ve âmindir, yani kara köpeği de şâmildir; fakat kara köpeğin öldürülmesi icâbettiği, önceki rivâyetten anlaşıldığı için İbn Mugaffel hadîsi o rivâyetle tahsis edilmiş demektir. köpeğin öldürüleceğinde bütün ulemâ müttefiktir. Zararı olmayan köpeklerin öldürülüp öldürülemeyeceği ihtilaflıdır. Şafilerden îmamülharemeyn şunları söylemiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) evvelâ bütün köpeklerin Öldürülmesini emir buyurmuş; sonra bu hükmü neshederek kara köpekten maadasını Öldürmeyi yasak eylemiş; bilâhare şerîat —kara olsun olmasın— bütün zararsız köpeklerin öldürülmemesi hususunda karar kılmıştır.» îmamülharemeyn İbn Mugaffe (radıyallahü anh) dan rivâyet olunan şu hadîsle istidlal etmiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem): köpekler de ümmetlerden bir ümmet olmasa idi, ben onların öldürülmesini emrederdim!» Bu hadîsi «Sünen» sahipleri rivâyet etmişlerdir. Ebû Hüreyre hakkında gerek İbn Ömer (radıyallahü anh)'nın: «Şüphesiz onun ekini var!» demesi, gerekse müteakib rivâyetlerin birinde Sâlim'in: «Ebû Hüreyre: Yahut ekinlik köpeği derdi; kendisi çiftçi idi.» sözü onun rivâyetini gevşetmek yahut rivâyeti hakkında şüpheye düşürmek için değildir. Bu sözlerden murâd Hazret-i Ebû Hüreyre'nin çiftçi olması dolayısiyle bu hususa dikkatli davranarak herkesten iyi bellediğini anlatmaktır. Zîra bir şeyin içinde bulunan kimsenin onu herkesten iyi bilmesi âdettir. Hüreyre (radıyallahü anh)’in rivâyet ettiği ziyadeyi İbn Mugayfel , Süfyân b. Ebî Züheyr ve İbn Hakem de zikretmişlerdir. Binâenaleyh bu hususta Hazret-i Ebû Hüreyre yalnız değildir. Kaldı ki, yalnız başına da rivâyet etse rivâyeti yine makbuldür. Hâlis, koyu kara demektir. Aynî bunu «faydadan uzak, zarara yakın şeytan» diye ta'rîf etmiştir. iki noktalısından murâd: Gözlerinin üstünde iki nokta gibi beyazı olanıdır. Ahmed b. Hanbel ile Şafiîler'den Bazıları bu hadîsle istidlal ederek hâlis siyah renkli köpeğin avcılıkta kullanılamıyacağına kail olmuş: «Çünkü siyah köpek şeytandır; helâl olan av şeytanın değil, köpeğin avladığıdır.» demişlerdir. ulemâya göre sair köpekler gibi kara köpeğin de avda kullanılması helâldir. Hadîste ona şeytan denilmesi köpek cinsinden olmadığını anlatmak için değildir. Bundan dolayıdır ki, beyaz köpeğin ağzını soktuğu kab nasıl yıkanırsa kara köpeğinkini de yıkamak îcâb eder. İmâm A'zam, Mâlik ve Şafiî'nin mezhepleri de budur. Ömer İbn Abdilberr şöyle diyor: «Bizim ihtiyar ettiğimiz vecih şudur ki, zarar vermedikçe hiç bir köpek Öldürülmez. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) canlı mahluku silâha hedef yapmaktan nehî buyurmuştur. Köpeği sulama hadîsi vardır; bir hadîste «Her hararetli ciğeri sulama mukabilinde ecir vardır.» buyurulmuştur. Bir de bütün şehirlerde, bunca ulema ve alenî ma'sıyete, mün-kerâta asla göz yummayan zevat olduğu halde köpek öldürme işi terk edilegelmiştir. Ben müslümanların fukahâsından hiç birinin köpek edinmeyi adaleti cerhe sebep saydığını, hiç bir hâkimin köpek sahibinin şehâdetini reddettiğini bilmiyorum. Yalnız Şafiî mezhebine göre ihtiyaç yokken köpek edinmek haramdır.» Abdilberr, köpeklerin öldürülmesi emrinden etlerinin de yenilemiyeceğine istidlal etmiş ve: «Güvercinin kesilmesi, köpeklerin ise öldürülmesi Bâbında Ömer'le Osman'dan gelen rivâyeti görmüyor musun?» diyerek eti yenilen hayvan hakkında (kesmek) yenilmeyen hakkında ise (öldürmek) tâbirleri kullanıldığına işaret etmiştir. bu hadîsler hakîkaten eti yenilen hayvanla yenilmeyenin aynı hükümde olmadığına delâlet etmektedir; zîra kesilip yenilen hayvanın öldürülmesi için emir vermek caiz değildir. köpeği şeytan kabul edenlere bu hadîslerde delîl yoktur. Çünkü Teâlâ Hazretleri kötülüğü iyiliğine galebe çalan insanlara da şeytan ismini vermiş; bununla beraber Öldürülmelerini emir buyurmamıştır. denilmesi hususunda Nevevî bir şey söylememiştir. Aynî behîmi şeytan diye tefsir ettikten sonra şöyle mütâlea-da bulunuyor: «Bu gibi şeyler tefekkür ve teemülle anlaşılamaz; bunlara kıyas yolu ile de erişilemez; şeriat sahibinden ne gelmişse onda karar kılınır. Filhakika İbn Abdilberr, Hazret-i İbn Abbâs'dan: cinlerdendir; onlar cinlerin zayıf olanlarıdır.) hadîsini rivâyet etmiş; bir rivâyette: karaları ile alacaları cinlerdendir.) denilmiştir. İbnü'l-A'râbî: Köpekler cinlerin sefîl ve zayıf olanlarıdır; diyor...» ki, Aynî hadîsin müteşâbihattan olduğuna işaret etmek istiyor. Bizce en salim yol da budur. Mâmâfîh yukarıda da arzettiğimız vecihle köpeğe, şerri hayrından fazla olmasına bakarak cin denilmiş olması ihtimalinden de bahsetmiştir. Abdilberr'in bahsettiği «Köpeği sulama» hadîsini Buhârî «Bed'ü'l-halk» bahsinde Hazret-i Ebu Hüreyre'den rivâyet etmiştir. Hadîs şudur: (sallallahü aleyhi ve sellem): Fahişe bir kadın bir kuyu başında susuzluktan dilini çıkarmış soluyan ve ölümle pençeleşen bir köpeğin yanına uğradı. Hemen ayakkabısını çıkararak baş Örtüsü île bağladı ve hayvana su çıkardı; bu sebeple de günahları affolundu; buyurdular.» Arabı diyor ki: «Kopeği sulama hadisinin köpekleri öldürme yasağından evevi de, sonra da varid olması ihtimâli vardır. Evvel varıd oldu ise bu husustaki yasağı neshedemez; çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün çöldeki köpekleri değil, yalnız Medine'nin köpeklerini öldürmeyi emir buyurmuştu. Neshedilen de budur, Çöllerdeki köpekler hakkında ne öldürme emri vardır, ne de nesih. Hadîsin zânirı dam bunu göstermektedir. Bir de köpeği öldürmek vâcib olsa sulaması icab etmezdi. Susuzluk hararetiyie ölüm bir araya getirilemez Nitekim bu, âsî olan kâfire bile yapılmaz; isyanı olmayan köpeğe nasıl tatbik edilebilir!..» bahih hadîste vârid olduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem);Yahûdilerin katlini emir buyurduğu zaman susuzluktan şikâyet etmişler de: üzerine kılıcın harareti ile susuzluğun hararetini bir araya getirmeyin!) buyurmuş; yuhudiler su verildikten sonra öldürülmüşlerdir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4106-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadisi okudum. İbn Ömer şunu söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); köpeği ile av köpeği müstesna, her kim köpek edinirse amelinden her gün iki kîrât eksilir.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4107-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ve İbn Nümeyr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân, Zührî'den, o da Sâ-lim'den, o da babasından, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyette bulundu. veya çoban köpeği müstesna, bir kimse köpek edinirse ecrinden her gün iki kîrât eksilir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4108-)
Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve İbn Hucr rivâyet ettiler. Yahya b. Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı, ötekiler: Bize İsmâîl yani İbn Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan naklen rivâyet etti ki, Abdullah, İbn Ömer'i şunu söylerken işitmiş dediler: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):. yahut çoban köpeği müstesna, bir kimse köpek edinirse amelinden her gün İki kîrât eksilir.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4109-)
Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve İbn Hucr rivâyet ettiler. Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize İsmail, Muhammed'den yani İbn Ebî Harmele'den, o da Salim b. Abdillâh'dan, o da babasından, naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yahut av köpeği müstesna, bir kimse köpek edinirse amelinden her gün bir kîrât eksilir.» buyurmuş; dediler. ki: «Ebû Hüreyc: Yahut ekinlik köpeği, dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4110-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Vekî' haber verdi. ki): Bize Hanzale b. Ebî Sülyân, Sâlim'den, o da babasından, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyette bulundu: yahut çoban köpeği müstesna, bir kimse köpek edinirse amelinden her gün iki kîrât eksilir.» buyurmuşlar. ki: «Ebû Hüreyre: Yahut ekinlik köpeği, derdi. Kendisi arazî sahibi- idî.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4111-)
Bize Dâvûd b. Ruşeyd rivâyet etti. ki): Bize Mervân b. Muâviye rivâyet etti. ki): Bize Ömer b. Hamza b. Abdillâh b. Ömer haber verdi. ki): Bize Salim b. Abdillâh, babasından naklen rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yahut avcı köpeği müstesna, herhangi bir hâne halkı köpek edinirlerse amellerinden her gün iki kîrât ekşitir.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4112-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfız İbn Müsennâ'nındır. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'-fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Ebû'l-Hakem’den naklen rivâyet etti. ki): Ben İbn Ömer'i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyette bulunurken İşittim: yahut koyun veya av köpeği müstesna, bir kimse köpek edinirse ecrinden her gün bir kîrât eksilir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4113-)
Bana Ebû't-Tâhir Üe Harmele rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb’dan, o da Saîd b. Müseyyeb'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi: kimse av, koyun veya araz? köpeği olmayan bir köpek edinirse gerçekten o kimsenin ecrinden her gün iki kîrât eksilir.» buyurmuşlar. Ebû't-Tâhir'in hadîsinde «Arazî köpeği» yoktur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4114-)
Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki) ; Bize Abdurrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): av veya ekinlik köpeği müstesna, bir kimse köpek edinirse ecrinden her gün bir kîrât eksilir.» buyurdular. şunu söylemiş: «İbn Ömer'e Ebû Hüreyre'nin sözünü andılar da: Allah Ebû Hüreyre'ye rahmet eylesin, ziraat sahibi idi; dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4115-)
Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Hişâm-ı Destevâî rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Ebi Kesîr, Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse (kapısında) köpek tutarsa amelinden her gün bir kırât eksilir; yalnız ekinlik veya koyun köpeği müstesna!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Müsâkaat
Konu: Köpeklerin Öldürülmesini Emir; Bu Emrin Neshedildiğini, Av, Ekin, Hayvan Ve Emsali Şeyler İçin Beslenenler Müstesna Olmak Üzere Köpek Edinmenin Haram Kılındığını Beyan Bâbı