Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

3203-) Bana Selemetü'bnü Şebîb rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma kil yani İbn Ubeydil-lâh El-Cezerî, Ebû'z-Zübeyirden, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): tek, cemre taşları tek. Safa ile Merve arasında (yapılan) say'ak Tavaf da tek'dir. Biriniz istincâ ettiği zaman, tek adet taşlarla taharetlensin.» buyurdular. îyâz diyor ki: «Hadîsin sonundaki: istincâ ettiği zaman tek taşlarla tehâretlensin!) cümlesi tekrar için değildir. Birinci istincâdan murâd: Fiil; ikinciden murâd İse taşların sayısıdır. Şeytan taşlamaktaki tek adetten murâd: Onların yedi olmasıdır. Tavaf ile sa'y dahi böyledir. ise tek adet üçtür. Eğer bu miktarla temizlik hâsıl olmazsa fazla taş kullanmak îcâb eder. taşla temizlik hâsıl olursa ziyâde lâzım değildir. Fakat çift taşla temizlenirse sayıyı tek yapmak için bir taş daha kullanmak müstehabdır. Hattâ bir kavle göre vâcibdir. ulemâ arasında meşhur olan kavil vâcib olmasıdır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Cemre Taşlarının Yedi Adet Olacağını Beyan Bâbı
3204-) Bize Yahya b. Yahya ile Muhammed b. Rumh rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Leys haber verdi. H. Kuteybe dahi rivâyet etti. ki): Bize Leys, Nâfi'den rivâyet etti ki, -Abdullah Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) traş oldu. Ashabından bir taife de traş oldu. Bâzdan saçlarını kısalttılar.» (İbn Ömer) şunu da söylemiş: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir veya iki defa: Allah, traş olanlara rahmet buyursun! dedi, sonra: Saçını kısaltan la ra da!., buyurdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
3205-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem): Yâ Rabbî! Traş olanlara rahmet buyurl dedi. Ashâb: Ya Resûlallah! Saçlarını kısaltanlara da!., dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (tekrar) Yâ Rabbî! Traş olanlara rahmet buyur! dedi. Ashâb; Ya Resûlallah! Saçlarını kısaltanlarada!., dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Saçını kısaltanlara da!., buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
3206-) Bize Ebû İshâk İbrahim b. Muhammed b. Süfyân, Müslim b. Haccâc'dan naklen haber verdi. ki): Bize İbn Nümeyir rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah b. Ömer, Nâfî'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allah traş olanlara rahmet buyursun!» demiş. Ashâb: «Ya Resûlallah! Ya saçlarını kısaltanlara da!..» demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine): «Allah traş olanlara rahmet buyursun!» demiş. Ashâb: «Ya Resûlallah! Saçlarını kısaltanlara da!..» demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (tekrar): «Allah traş olanlara rahmet buyursun!» demiş. Ashâb: «Ya Resûlallah! Saçlarını kısaltanlara da!..» demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Saçlarını kısaltanlara da!..» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
3207-) Bize, bu hadîsi İbn'l-Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdülvahhâb rivâyet etti. ki: Bize Ubeydullah bu isnâdla rivâyette bulundu. O, bu hadîsde şunu da söyledi: defada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Saçlannı kısaltanlara da!., buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
3208-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyir b. Harb, İbn Nümeyir ve Ebû Küreyb toptan İbn Fudayl'dan rivâyet ettiler. Züheyir dedi ki: Bize Muhammed b. Fudayl rivâyet etti. ki): Bize Umara, Ebû Züva'dan, o da Ebû. Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem): Yâ Rabbî! Traş olanlara mağfiret buyur! dedi. Ashâb: Ya Resûlallah! Saçlarını kısaltanlara da!., dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine): Yâ Rabbî! Traş olanlara mağfiret buyurl dedi. Ashâb: Ya Resûlallah! Saçlarını kısaltanlara da!., dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (tekrar) Yâ Rabbîl Traş olanlara mağfiret buyur! dedi. Ashâb: Ya Resûlallah! Saçlarını kısaltanlara da!.. dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) , (en sonunda): Saçlarını kısaltanlara da!., buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
3209-) Bana Ümeyyetü'bnü Bistâm rivâyet etti. ki): Bize Ye-zi' b. Zürey' rivâyet etti. ki): Bize Ravh, Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den aklen Ebû Zür'anın, Ebû Hüreyre'den rivâyet ettiği hadîs mânâsında hadîste bulundu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
3210-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Vekî' ile Ebû Dâvûd-u Tayâlisî, Şu'be'den, o da Yahya b- Husayn’dan, o da ninesinden naklen rivâyet ettiler ki, Yahya'nın ninesi- Veda haccında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i traş olanlara üç, saçını kestirenlere bir defa duâ ederken işitmiş. «Veda haccında." dememiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
3211-) Bize Kuteybetü'bnu Saîd rivâyet etti. ki): Bize Yâkûb yani İbn Abdirrahmân El-Kaarî rivâyet etti. H. Kuteybe de rivâyet etti. ki): Bize Hatim yani İbn İsmail rivâyet etti. râvilerin ikisi de Mûsâ b. Ukbe'den, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etmişler ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda haccında başını traş ettirmişdir. Ömer hadisini Buhârî ile Ebü Dâvud; Ebû Hüreyre hadisini Buhârî «Hacc» bahsinde tahric etmişlerdir. bâbda Kütüb-i Sitte'de İbn Ömer, Ebû Saîd-ı Hudrî, Ümmü'l-Husayn ve İbn Abbâs (radıyallahü anh) hazerâtından rivâyetler olduğu gibi İmâm Ahmed b. Hanbel «Müsned»inde Ebü Meryem'den; İbn Ebî Şeybe, Habeşî b. Cünâde'den hadîsler rivâyet etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in traş olanlara üç, saç kısaltanlara bir defa olmak üzere nerede duâ ettiği ihtilaflıdır. Abdilberr'e göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu duayı Hudeybiye'de yapmıştır. ; «Sahîh ve meşhur kavle göre bu duâ Veda haccındaydı.» diyor. îyâz: Aynı duayı iki yerde de yapmış olmasının ihtimâlden uzak olmadığını söylemiştir. «Hadîslerin arasım bulmak için doğrusu Kâdı'nın söylediğidir.» demektedir. Bâbımız hadîsinde duanın Veda haccında, İbn İshâk'in Hazret-i İbn Abbâs'dan rivâyet ettiği bir hadîsde Hudeybiye'de yapıldığı bildirilmektedir. diyor ki: «Ashâb-ı kirâm’ın âdetleri başlarında saç bırakmak ve saçlarını zînetlemekti. İçlerinde traş olanlar azdı. Onlar, bunu bir nev'î şöhret addeder ve traş olmak kendilerine ağır gelirdi. Bu sebeple bir kısmı saçlarını kısaltmış, bir kısmı da traş olmuşlardı. İşte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in traş olanlara rahmet duasında bulunması nihayet ötekilere de acıyarak duayı umûmîleştirmesi bundandır.» kirâm'ın: «Saçlarını kısaltanlara da!..» sözleri, mahzûf bir cümle üzerine ma'tûftur. Cümle: «Saçlarını kısaltanlara da rahmet buyur! de.» takdirindedir. Bu gibi atıflara atf-ı telkînî derler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in traş olması hususunda muhtelif cihetlerden söz etmişlerdir. Şöyle ki:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
3212-) Bize Yahya b. Yahya' rivâyet etti. ki): Bize Hafs b. Gıyâs, Hişâm'dan, o da Muhammed b. Şîrîn'den, o da Enes b. Mâlik’den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Atina'ya varmış. Müteakiben cemreye giderek orada taş atmış. Sonra Mina'daki menziline gelmiş ve kurban kesmiş. Arkasından berbere: Al! diye evvelâ sağ tarafma, sonra sol tarafına işaret buyurmuş. saçları halka dağılmaya başlamış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Bayramı Günü Sünnetin Evvela Taş Atmak, Sonra Kurban Kesmek, Sonra Traş Olmakdan İbaret Bulunduğunu, Traş İşine Traş Olan Kimsenin Başının Sağ Tarafından Başlanacağını Beyan Bâbı
3213-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şey be ile İbn Nümeyir ve Ebû KÜreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hafs b. Gıyâs, Hişâm'dan bu isnâdla rivâyet etti. Ebû Bekir kendi rivâyetinde: Hâ! diyerek eliyle sağ tarafa şöyle işaret buyurdu. Mü-teâbiken saçlarını yanındakiler arasında taksim etti. Sonra berbere (başının) sol tarafına işaret buyurdu, berber orasını da traş etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) , bunu Ümmü Süleym'e verdi.» dedi. Küreyb'in rivâyetinde ise râvi: «Sağ taraftan başladı ve saçları birer ikişer kıl olmak üzere halk arasında dağıttı. Sonra sol tarafa işaret buyurdu; bunda da öteki (taraf) gibi yaptı, sonra: Ebû Tâlha burada mı? diye sordu ve bu saçları Ebû Tâlha'ya verdi.» demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Bayramı Günü Sünnetin Evvela Taş Atmak, Sonra Kurban Kesmek, Sonra Traş Olmakdan İbaret Bulunduğunu, Traş İşine Traş Olan Kimsenin Başının Sağ Tarafından Başlanacağını Beyan Bâbı
3214-) Bize Muhammedü'bnu'l-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Abdül'a'lâ rivâyet etti. ki): Bize Hişâm, Muhammenden, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Cemre-i Akabede taş attıktan sonra develerin yanına giderek onları boğazlamış. Haccâm oturuyormuş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle basına işaret buyurmuş, o da sağ tarafını traş etmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu, yanındakilere taksim etmiş. Sonra: Öbür tarafı da traş et! buyurmuş. Müteakiben: Ebû Tâlha nerede? diyerek, bunu da ona vermiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Bayramı Günü Sünnetin Evvela Taş Atmak, Sonra Kurban Kesmek, Sonra Traş Olmakdan İbaret Bulunduğunu, Traş İşine Traş Olan Kimsenin Başının Sağ Tarafından Başlanacağını Beyan Bâbı
3215-) Bize İbn Ebi Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. ki): Ben, Hişâm b. Hassân'ı, İbn Şîrîn'd en, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verirken işittim; Enes (radıyallahü anh) Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) , Cemrede taşlarını çttığı, kurbanını da keserek traş olduğu vakit (başının) sağ tarafını berbere uzattı, o da, onu traş etti. Sonra Ensâr'dan Ebû Tâlha'yı çağırarak bu saçları ona verdi. Bilâlure (başının) sol tarafını da berbere uzattı ve: Traş et! buyurdu, berber o tarafı da traş etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu saçları Ebû Tâlha'ya vererek: Bunları, halk arasında taksim et! buyurdular.» hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Vudû'da tahrîc etmiştir. rivâyetinde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başım traş ettiği zaman saçından ilk alan Ebû Tâlha olmuştu.» denilmektedir. sitte sahipleri, bu hadîsi Buhârî'ninkine uymayan bir sened ve metinle tahrîc etmişlerdir. bâzı rivâyetlerinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in başından kesilen saçları Hazret-i Ebû Tâlha'ya, bâzılarında ise Hazret-i Ümmü Süleym'e verdiği ifâde olunmaktadır. rivâyetler zahiren birbirine muhalif gibi görünseler de hakîkatta aralarında tenakuz yoktur. arasım bulmak için: «Ebû Tâlha'ya başının her iki tarafından kesilen saçları vermiş, Ebû Tâlha (radıyallahü anh) bunların sağ taraftan kesilenlerin yine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emriyle halk arasında tevzî etmiş, sol tarafından kesilenlerin de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emriyle zevcesi Ümmü Süleym'e vermiştir.» denilir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Bayramı Günü Sünnetin Evvela Taş Atmak, Sonra Kurban Kesmek, Sonra Traş Olmakdan İbaret Bulunduğunu, Traş İşine Traş Olan Kimsenin Başının Sağ Tarafından Başlanacağını Beyan Bâbı
3216-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Îsâ b. Tâlha b. Ubeydillâh'dan, onun da Abdullah b. Amr b. As'dan naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudu: Abdullah b. Amr Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) \edk hakkında kendisine halk (bilmediklerini) sorsunlar diye Mina'da halka karşı durdu. Derken bir adam gelerek: Ya Resûlallah! Hiç anlamadın, kurban kesmeden traş oluverdim! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kurbanını kes, zararı yok! dedi. Sonra başka bir adam daha geldi ve: . Ya Resûlallah! Hiç anlamadım, taş atmadan kurban kesiverdim! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ona da: At zarân yok! buyurdular.» (radıyallahü ahh) ki: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e evvel ve âhirine sorulduysa, soranların her birine: Bunu yap; Zarar etmez! buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Kesmeden Traş Olan Yahut Taş Atmadan Kurban Kesenler Bâbı
3217-) Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki): Bana İsa b. Tâlhate't-Teymî rivâyet etti. Kendisi Abdullah b. Amr b. As'ı şöyle derken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin üzerinde durdu; halk, kendisine suâl sormaya başladılar. Bazıları: Ya Resûlallah! Ben taş atmanın, kurban kesmekten önce olduğunu bilmiyordum; bu sebeple kurbanımı taş atmazdan önce kestim! diyor; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: At; zararı yok! buyuruyor; kimisi; Ben, kurban kesmenin, traş olmazdan önce olduğunu bilmiyordum, onun için kurban kesmeden traş oldum! diyor; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Kes; zararı yok! Duyuruyordu. gün insanın unuttuğu veya bilmediği şeylerden birini diğerinden evvel yapmak gibi bir şey sorulup da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: Bunu yapın, zararı yok! sözünden başka bir şey söylediğini işitmedim.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Kesmeden Traş Olan Yahut Taş Atmadan Kurban Kesenler Bâbı
3218-) Bize Hasenti'l-Hülvânî rivâyet etti. ki): Bize Ya'kûb rivâyet etti. ki): Bize babam, Sâlih'den, o da İbn Şihâb'dan, Yûnus'un Zührî'den sonuna kadar rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulundu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Kesmeden Traş Olan Yahut Taş Atmadan Kurban Kesenler Bâbı
3219-) Bize AKyyu'bnü Haşrem rivâyet etti. ki): Bize Îsâ, İbn Cüreyc'den naklen haber verdi. ki): İbn Şihâb'ı şunu söylerken işittim: Bana, Isâ b. Tâlha rivâyet etti. ki): Bana Abdullah b. Amr b. Âs rivâyet etti ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Kurban Bayramı günü hutbe okurken bir adam kalkarak yanına gelmiş ve: Ya Resûlallah! Ben, filân ve filân işin filân ve filândan önce yapılacağını zannetmiyordum! demiş. Sonra bir başkası gelerek: Ya Resûlallah! Ben filân işin filân ve filân işlerden önce yapılacağını sanıyordum! diyerek bu üç şeye işaret etmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Yap, zararı yok! buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Kesmeden Traş Olan Yahut Taş Atmadan Kurban Kesenler Bâbı
3220-) Bize, bu hadîsi Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bekr rivâyet etti. H. Saîd b. Yahya El-Emevî de rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet etti. Bunlar hep birden İbn Cüreyc'den bu isnadla rivâyet etmişlerdir. Muhammed b. Bekr'in rivâyeti İsa'nın rivâyeti gibidir. Yalnız: üç şey'e işaret etmiş.» sözü müstesna! O, bunu söylememiştir. El-Emevî'ye gelince: Onun rivâyetinde: «Kurban kesmeden traş oldum; taş atmadan kurban kestim!» ve benzeri cümleler vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Kesmeden Traş Olan Yahut Taş Atmadan Kurban Kesenler Bâbı
3221-) Bize, bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyir b. Harb da rivâyet ettiler. Ebû Bekir dedi ki: Bize İbnİ Uyeyne, Zührî'den, o da Îsâ b. Tâlha'dan, o da Abdullah b. Amr'dan naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir adam gelerek: Ben, kurban kesmeden traş oldum! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kes, zararı yok! buyurdu; adam: Ben, taşları almadan kurban kestim! dedi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Taşları at, zararı yok! buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Kesmeden Traş Olan Yahut Taş Atmadan Kurban Kesenler Bâbı
3222-) Bize İbnİ Ebî Ömer ile Abd b. Humeyd, Abdurrazzâk'dan, o da Ma'mer'den, o da Zührî'den bu isnâdla: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı Mina'da dişi bir deve üzerinde gördüm; ona bir adam geldi...» diye İbn Uyeyne hadîsi mânâsında rivâyette bulundular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Kesmeden Traş Olan Yahut Taş Atmadan Kurban Kesenler Bâbı
3223-) Bana Muhammed b. Abdillâh b. Kuhzâz rivâyet etti. ki): Bize Alîyyu'bnü Hasen, Abdullah b. Mübârek'den rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ebî Hafsa, Zührî'den, o da Îsâ b. Tâlha'dan o da Abdullah b. Amr b. Âs'dan naklen haber verdi. Abdullah Şöyle dedi: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den dinledim, kendisi bayram günü cemrede» dururken yanına bir adam geldi ve: Ya Resûlallah! Ben, taşlarımı atmadan traş oldum! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): At, zararı yok ! buyurdu. Bir başkası gelerek: Ben, taşlarımı atmadan kur'ıan kestim! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Taşlarını at, zararı yok! buyurdu. Bir başkası daha gelerek: Ben, taşlarımı atmadan, Beyt-i şerife giderek tavâf-ı ifA'zamı yaptım! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine): Taşlarını at, zararı yok! buyurdular. Hâsılı o gün kemlisine bir şey sorulup da: zararı yok! demekten başka bir şey söylediğini görmedim.» hadîsi Buhârî «Kitâbu’l-ilim», «Kitâbü’l-Hacc» ve -Kitâbu'n-Nüzûr-da; Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbü'l-Hacc»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. , bu hadîsi üç vecihle rivâyet etmiştir. Birinci vecih, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in veda haccındaki vakfesi; vecih Hazret-i Abdullah'in onu hutbe okurken görmesi; vecih de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in devesi üzerinde bulunması hakkındadır. gün Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sorulan şeylerden murâd: Şeytan taşlamak, kurban kesmek, traş olmak ve tavafa ait suâllerdir. îyâz'in beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in her suâle: «Yap, zararı yok!» diye cevap vermesi, ibâha mânâsına alınmıştır. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu emri: Bu işi, evvelce yaptığın gibi yapman câizdir.» Yahut: her zaman yapabilirsin, günahı yoktur!» mânâsına gelir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Kesmeden Traş Olan Yahut Taş Atmadan Kurban Kesenler Bâbı
3224-) Bize Muhammed b. Hâtim rivâyet etti. ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Tavus, babasından, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kurban kesmek, traş olmak, taş atmak (ve bunlarda) takdim te'hîr yapmak hususunda suâller sorulmuş da: yoktur!» cevâbını vermiş. hadîsi Buhârî ve Nesâî hacc bahsinde tahrîc etmişlerdir. Takdim te'hirden murâd kurban kesmekle traş olmak ve şeytan taşlamak fiillerinde tertibe riâyet etmemektir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunda beis olmadığını beyan buyurmuştur. Tahâvî'ye göre bu sözde iki ihtimal vardır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu ya kolaylık olmak üzere mubah kYİmıştir; binâenaleyh hacılar mezkûr üç fiilden dilediklerini evvel, dilediklerini sonra yapabilirler. Yahut o gün yaptıklarından dolayı kendilerine bir günah olmadığını anlatmak istemiştir. Çünkü ashâb bunu kasden değil bilmeyerek yapmışlardı. Yapılan iş sünnete muhâlifdi. Hüküm bu ikinci ihtimâle göre verilmiştir. Yani bilmeyerek hacc fiillerinde takdîm ve te'hîr yapanlar mazur sayılmışlardır. Bu kavli te'yîd eden rivâyetler de vardır. İmâm Züfer'e göre böylesi üç kurban keser. Bunların biri kıran için, ikisi de kurban kesmeden traş olmanın cezasıdır. Nehai'ye göre kurban kesmeden traş olana bir kurban lâzım gelir. Ömer İbn Abdilberr diyor ki: «Taş atmadan kurban kesene bir şey lâzım gelmeyeceği hususunda ihtilâf bilmiyorum. Ulemâ taş attıktan sonra traş olmadan tavâf-ı ifâzayı yapanlar hakkında ihtilâf etmişlerdir. Ömer böyle bir kimsenin Mina'ya dönerek traş olmasına, sonra tekrar Mekke'ye giderek tavâf-ı ifâzayı yapması lüzumuna kaailmiş. Mâlik, Şafiî ve şâir fukahâya göre tavâf-ı ifâ'ayı yaparak traş olmak yahut saç kısaltmak kâfidir. Bundan dolayı bir şey lâzım gelmez.» delili İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîsidir. Bu hadîsde: kimse haccına ait bir amelî vaktinden evvel veya sonra yaparsa, bundan dolayı kan akıtsın.» buyurulmuştur. , Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in «Zararı yok!» sözünü: «Yaptığınızdan dolayı size bir günah yoktur. Çünkü siz, bunu kasten değil; bilmeyerek yapmışsınızdır.» mânâsına te'vîl etmişlerdir. Nitekim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e soran zâtın «Bilmiyordum.» demesi de bu te'vîli te'yîd eder. Alî (radıyallahü anh)'dan rivâyet edilen bir hadis-i şerif, bu dheti daha da tasrîh etmektedir. sahih bir isnâdla tahrîc ettiği bu hadisde şöyle denilmektedir: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i haca esnasında bir adam kendisine suâl sorarak: Ben şeytan taşladım ve tavâf-ı ifA'zamı yaptım, fakat unuttum da traş olmadım! dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Traş oluver, zararı yok! luyurdu. Sonra bir adam daha gelerek: Ben şeytan taşladım, traş oldum ama kurban kesmeye unuttum! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kurbanını kes, zararı yok! buyurdular.» rivâyet gösteriyor ki, Allahü teâla'nın bu zevattan affettiği günah unutmaları ile bilmemelerinden ileri geliyormuş. Çünkü soranlar Bedevîdiler. Hac ibâdetlerini bilmiyorlardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara unutmaları ve cehaletleri sebebiyle yaptıklarından dolayı günah olmadığını anlatmak istemiştir. Yoksa muradı: Bundan sonra da bu şekilde hareket etmeniz mubahtır, mânâsına gelmez. kavlini te'yîd eden başka rivâyetler de vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurban Kesmeden Traş Olan Yahut Taş Atmadan Kurban Kesenler Bâbı
3225-) Bana Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah b. Ömer, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kurban Bayramı günü tavâf-ı ifâzayı yapmış, sonra dönerek öğleyi Mina'da kılmış. ki: «İbn Ömer Kurban Bayramı günü tavafı ifâzayı yapar, sonra dönerek öğleyi Mina'da kılar; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in de bunu böyle yaptığını söylerdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf-ı İfazayı Bayram Günü Yapmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3226-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize İs-hâk b. Yûsuf El-Ezrak rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Abdülâziz b. Rüfey'den naklen haber verdi. ki): Enes b. Mâlik'e sordum: Bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den anladığım bir şeyi haber ver, Terviye günü öğle namazını nerede kıldı? dedim. Enes (radıyallahü anh): Mina'da! cevâbını verdi. Yâ Nefr günü ikindiyi nerede kıldı? dedim. Ebtah'daî cevâbını verdi. Sonra: Amirlerin ne yapıyorsa sen de onu yap! dedi. hadîsini Buhârî hacc bahsinin bir-iki yerinde, Tirmizî ile Nesâî dahi hacc bahsinde tahrîc etmişlerdir. günü: Hacıların Mina'dan döndükleri gündür. Mekke ile Mina arasındaki geniş yerdir. Burada ondan murâd El-Muhassab'dır. ne yaparsa sen de onu yap» sözü Hazret-i Enes'indir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf-ı İfazayı Bayram Günü Yapmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3227-) Bize Muhammed b. Mihrân Er-Râzî rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk, Ma'mer'den, o da Eyyûb'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekir ve Ömer Ebtah'a inerlermiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3228-) Bana Muhammed b. Hatim b. Meymûn rivâyet etti. ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. ki): Bize Sahr b. Cüvey-riye, Nâfi'den naklen rivâyet etti ki İbn Ömer (radıyallahü anh) El-Mu-hassab'a inmeyi sünnet sayar; Nefr günü Öğleyi El-Muhassab'da kılarmış. Nâfi': «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ondan sonra Hulefâ-i Râşidîn Muhassab'e inmişlerdir.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3229-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdullab b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize Hişâm, babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: inmek sünnet değildir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in oraya inmesi (Medine'ye dönerken) yola çıkmak için daba kolayına geldiğindendir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3230-) Bize bu hadîsi (yine) Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Hafs b. Gıyâs rivâyet etti. H. bu hadîsi Ebû'r-Rabî' Ez-Zehrânî de rivâyet etti. ki): Bize Hammâd yani İbn Zeyd rivâyet etti. H. bu hadîsi Ebû Kâmil dahi rivâyet etti. ki) ; Bize Yezîd b. Zürey' rivâyet etti. ki): Bize Habîb El-Muallim rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Hişâm'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3231-) Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Sâlim'den naklen haber verdi ki Ebû Bekir, Ömer ve İbn Ömer Ebtaha inerlermiş. ki: «Bana Âişe'den naklen Urve de haber verdi ki Âişe (radıyallahü anha) bunu yapmaz. (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in oraya inmesi ancak yola çıkması için kolayına gelen bir yer olduğundandır.) dermiş.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3232-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim, İbn Ebî Ömer ve Ahmed b. Abde rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Amr'dan, o da Atâ'dan, o da İbn Abbâs’dan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs (radıyallahü anh): kalmak bir şey değildir. O ancak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in indiği bir menzildir.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3233-) Bize Kuteybetübnü Saîd ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ve Züheyr b. Harb toptan İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Züheyr ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Salih b. Keysân'dan, o da Süleyman b. Ye-sâr'dan naklen rivâyet etti. ki): Ebû Râfî' şunu söyledi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mma'düM çıktığı vakit Ebtah'a inmemi bana emir buyurmadı. Ama ben (kendiliğimden) giderek oraya onun çadırını kurdum. Müteakiben o da oraya gelerek konakladı.» Ebû Bekir Salih'in rivâyetinde şunları söyledi: « ki: Süleyman b. Yesâr'dan dinledim.» rivâyetinde: «Ebû Râfi'den naklen o, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in eşyasına bakmaya me'mûrdu, dedi.» ibaresi vardır. Âişe ile İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîslerini Buhârî, İbn Abbâs hadîsini Nesâî ile Tirmizî hacc bahsinde tahrîc etmişlerdir. Tirmizî, İbn Abbâs hadîsi hakkında: «Bu hadîs hasen sahîhdir.» demiştir. Ömer (radıyallahü anh) hadîsini Tirmizî dahi rivâyet etmiş ve bu bâbda Hazret-i Âişe ile Ebû Râfi' ve İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan da rivâyetler bulunduğunu söylemiştir. (radıyallahü anha) hadîsini bütün kütüb-ü sitte İmâmları tahrîc etmişlerdir. Bu bâbda Ebû Hüreyre, Ebû Üsâme ve Enes (radıyallahü anh) hazerâtından da rivâyetler vardır, Ebû Hüreyre rivâyeti kitabımızda az sonra görülecektir. Diğerlerini Buhârî tahrîc etmiştir. ki, Mina'dan Mekke'ye dönerken El-Muhassabsa inmek İbn Ömer hadîsine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Hulafâ-i Râşidin'in âdetleri imiş. Bunu İbn Ömer (radıyallahü anh) da yaparmış. Fakat Hazret-i Âişe ile İbn Abbâs (radıyallahü anh) rivâyetlerinden bunun sünnet olmadığı, Resûlüllah, (sallallahü aleyhi ve sellem)'in oraya tesadüfen indiği anlaşılmaktadır. Bu suretle oraya inmenin müstehab olup olmadığında Ashâb-ı kirâm ihtilâf etmiş oluyorlar. Filhakika Hulefâ'-i Râşidin hazeratı Mina'dan dönüşte el-Muhassab'e inmiş, İbn Abbâs, Âişe ve kızkardeşi Esma (radıyallahü anh) orada inmemişlerdir. Bu husûsda ulemâ dahi ihtilâf etmişlerdir. Hattâbî'ye göre Mina'dan dönerken El-Muhassab denilen yerde bir müddet kalmak hacc ibâdetlerinden ma'-dûd değildir. Abdûlazîm El-Mûnzirî ise bilâkis oraya inmenin bütün ulemâya göre müstehab olduğunu söylemiştir. Fakat Münzir'in iddiası söz götürür. Çünkü Tirmizî oraya inmemiş bütün ulemâya göre değil, ulemâdan, bâzılarına göre müstehab olduğunu söylemiş. Nevevî dahi bu yere inmenin İmâm Şafiî ile İmâm Mâlik ve cumhûra göre müstehab olduğunu bildirmiştir ki, doğrusu da budur. Ulemâdan Urvetü'bnü-Zübeyr ile Saîd b. Cübeyr'in mezheblerine göre El-Muhassab denilen yere inmek müstehab değildir. İbrahim Nehaî'ye, Saîd b. Cübeyr'in buraya inmediği söylenmiş de şu cevâbı vermiş: «Evvelce Saîd bunu yapardı, sonra oraya inmemeyi daha muvafık buldu.» Ulemâdan bâzılarına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in El - Muhassab'da hayvanından inerek bir müddet kalması ilk zamanlarda ibâdetlerini gizli gizli yaparken şimdi aşikâr ibâdet edebildiğine ve müşriklerin İslâmiyeti söndürmek azminde bulunmalarına rağmen Allah'ın bu dîni muzaffer kılmasına şükür içindir. Aynî diyor ki: «El-Muhassab'a inmenin hacc ibâdetleri ile alâkası olmadığı kararlaşınca acaba oradan geçen herkesin bu yere inmesi müstehab mıdır? Değil midir? Mutlak surette müstehab olduğunu söylemek caiz olduğu gibi, kalabalık cemaat hâlinde oradan geçenlere müstehabdır, demek de caizdir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3234-) Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vefab haber verdi. ki): Bana Yûnus, İleni Şihâb'dan, o da Ebû Selemete'bnü-Abdirrahman b. Avf'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki, şöyle buyurmuşlar: inşaallah Benî Kinâne'nin Hayfına, küfr üzere ahd ü peymân verdikleri yere ineceğiz.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3235-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Velîd b. Müslim rivâyet etti. ki): Bana Evzâî rivâyet etti. ki): Bana Zührî rivâyet etti. ki): Bana Ebû Seleme rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hüreyre rivâyet etti. ki): Mina'da bulunduğumuz sırada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize hitaben: «Yarın biz Benî Kinâne'nin Hayfma, küfr üzere ahd ü peymân ettikleri yere ineceğiz.» buyurdular; sebebi Kureyş'le Benî Kinâne'nin, Benî Hâşim'le Benî Muttalih aleyhine onlarla kız alıp-vermemek Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kendilerine teslim edinceye kadar alış-verişte bulunmamak üzere ahd ü peymân etmiş olmalarıdır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu yerden El-Muhassab'ı kasdetmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3236-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Şe-bâbe rivâyet etti. ki) ; Bana Verkaas, Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac’dan. o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki, Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah fütuhat verirse inşaallah Hayf (yani) müşriklerin küfr ahdü peymân ettikleri yerdir» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî hacc, hicret ve megâzî bahislerinde tahrîc etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in «İnşaallah» demesi bu bâb-daki âyet-î kerîmeye imtisâ endir. Dağ eteği mânâsına gelir. Benî Kinâne hayfından murâd El-Muhassab denilen yerdir. Vaktiyle müşrikler burada müslümanlara karşı boykota karar vermişlerdi. Tabakât ve Siyer kitaplarının beyânına gb're Kureyş kâfirleri müslümanlara reva gördükleri bütün zulüm ve eziyetlere rağmen müslümanlığın her gün biraz daha ilerlediğini görüyor, kin ve hiddetlerinden ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Habeş imparatoru Necâşî müslümanları himaye etmiş müşriklerin murahhaslarını haybet ve hüsranla geri çevirmişti. Müşrikler buna pek ziyâde hiddetlendiler ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i öldürmeye ittifak ederek aralarında bir misaknâme yazdılar. Bu misâka göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin kabilesi olan Benî Hâşimle alış-veriş yapmıyacaklar, onlardan kız alıp vermeyecekler, Hazret-i Peygamber'i teslim etmedikçe kendilerine hiç bir nevi gıda maddesi vermiyeceklerdi. Mîsâknâmeyi Mansûr b. İkrime yazmış, fakat derhal eli kurumuştu. Mîsâknâmeyi Kabe duvarına astılar. Ve Benî Hâşim'i kendilerine babalarından miras kalan Şı'b-ı Ebü Tâlip denilen vadide muhasara altına aldılar. Bu hâdise nübüvvetin derhal eli kurumuştu. Mîsâknâmeyi Kabe duvarına astılar. Ve Benî Abdü'l Muttalib bu vadide üç sene mahsur kalmışlardır. Bu müddet zarfında müslümanların pek ziyâde müşkilât çektikleri hattâ bâzan ağaç yaprakları yedikleri rivâyet olunur. İbn Sa'd mezkûr vak'ayı anlatırken.'çocukların açlıktan feryâd-ü figân ettiklerini ve seslerinin uzaklardan duyulduğunu kaydeder. Kureyş kâfirleri ise bu elenınâk manzaradan memnun kalıyorlardı. Ebû Leheb, elden gelen her türlü zulüm ve şenaati icra için Kureyş'e yardım ediyordu. Nihayet zulm-ü istisâf dayanılmaz bir dereceye varınca Teâlâ hazretleri Peygamber-i zîşânma müşriklerin yazdığı ahidnâmeyi kurtlar, yediğini yalnız Allah (azze ve celle)'nin zikredildiği yerlerin sağlam kaldığını vahy suretiyle bildirdi. Bir rivâyette müşrikler ahidnâmenin üzerine üç mühür vurmuşlardı. Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz bu hâdiseyi amcası Ebû Tâlib'e haber verdi. O da Kureyş kâfirlerine giderek şunları söyledi: «Kardeşim oğlunun bana haber verdiğine göre Allahü teâlâ sizin ahidnâmenize kitap kurtları musallat etmiş, bu kurtlar ahidnâmedeki zulm ve cefâyr. ait yerleri yemiş, Allahü teâlâ’nın zikredildiği yerler sağlam kalmıştır. Kardeşim oğlu bana hiç bir zaman yalan söylememiştir. Eğer bunda da doğru söylüyorsa bu kötü fikrinizden vazgeçin. Yalan söylediği meydana çıkarsa onu size teslim ederim. Siz de kendisini ya öldürür yahut sağ bırakırsınız...» . «Bize karşı hakikaten insaf gösterdin!» dediler. Bir de baktılar ki hâdise tamamen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in haber verdiği gibi imiş. Hayretler içerisinde kalarak Ebû Tâlib'e verdikleri söze pişman oldular. Bunun üzerine Ebû Tâlib: «Mes'ele anlaşılmışken biz hâlâ neden haps ediliyor; muhasarada kalıyoruz.» dedi. Kureyş'ten bâzı kimseler de Benî Hâşim'e yaptıklarından pişmanlık duydular. Mut'ım b. Adiyy, Adiyy b. Kays, Zem'atü'bnü Esved, Ebû'l-Buhterî b. Hâşim ve Zuheyr b. Ebî Ümeyye bunlar meyânında idi. Derhal silâhlanarak Benî Hâşim'le Benî Muttalib'in bulundukları yere gittiler ve onları mahsur bulundukları yerden çıkardılar. Kureyş küffarı bunu görünce Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin kendilerine asîâ teslim edilmeyeceğini anlayarak bir daha sukût-u hayâle uğradılar. Benî Hâşim ile Benî Muttalib mahsur bulundukları şı'b'dan ancak nübüvvetin onuncu yılında kurtulabilmişlerdi. Bir rivâyette ahidnâmeyi Mut'ım b. Adiyy yırtmıştır. İşte bu vak'aya istinaden ulemâdan Bazıları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in El-Muhassab'e inmesini Allah'ın lütf-u ihsanlarına karşı bir şükrân-ı nimet diye tefsîr etmişlerdir. Bu ha-dısdeki yarından murâd Zülhicce'nin onüçüncü günüdür. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sözü bayram sabahı söylediğine göre o gün için yarın demek mecazdır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Nefr Günü El-muhassabe İnerek Orada Namaz Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3237-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize İbn Nümeyr ile Ebû Üsâme rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Teşrik Günlerinde Birkaç Gece Minada Kalmanın Vücübu, Sikaye Vazifesi Görenler İçin Bunun Terkine Ruhsat Verilmesi Bâbı
3238-) Bize. İbn Nümeyr de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah rivâyet etti. ki): Bana Nâfi', İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Abbâs b. Abdil Muttalib şakiliği dolayisıyle Mina gecelerinde Mekke'de kalmak üzere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den itin istemiş. O da kendisine izin vermiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Teşrik Günlerinde Birkaç Gece Minada Kalmanın Vücübu, Sikaye Vazifesi Görenler İçin Bunun Terkine Ruhsat Verilmesi Bâbı
3239-) Bize bu hadîsi İshâk b. İbrâhîm de rivâyet etti. ki): Bize Îsâ b. Yûnus haber verdi. H. bu hadîsi Muhammed b. Hatim ile Abd b. Humeyd dahi hep birden Muhammed b. Bekir'den rivâyet ettiler. (Dediler ki).: Bize İbn Cüreyc haber verdi. (Îsâ ile İbn Cüreyc'in) ikisi birden Ubeydullah b. Ömer'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. hadîsi Buhârî hacc bahsinin bir-iki yerinde tahrîc etmiştir. Su için yapılan havuz, vb.'dir. Bu kelime başka yerlerde sulamak mânâsına mastar olarak, bâzan da maşraba mânâsında kullanılmıştır. İbn-i Esîr'in beyânına göre sakîlik, Kureyş kabilesinin hacılara kuru üzüm şerbeti sunmasından ibaretti. Gerek câhiliyet gerekse İslâmiyet devirlerinde bu vazife Hazret-i Abbâs b. Abdil-muttalib'e aitti. Atâ'dan bir rivâyete göre sikâye hacılara zemzem suyu dağıtmaktır. Rivâyete nazaran vaktiyle bu vazifeyi Abd-i Menâf görürmüş. Bu maksatla tulumlarla Mekke'ye su taşır, Kabe avlusundaki deriden kaplara doldurur; sonra o suyu hacılara dağıtırmış. Ondan sonra bu vazife, oğlu Hâşim'e, ondan da Ab-dülmüttalib'e intikâl etmiş. Zemzem kuyusu kazılınca Abdüîmuttalib kuru üzüm satın alır, onu zemzem suyuna atarak şerbet yapar ve hacılara dağıtırmış. Abdülmuttalib'ten sonra sikâye vazife oğlu Abbâs'a geçmiş, İslâmiyet onu bu halde bulmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu vazifeyi onda bırakmış. Bir daha şikâyet vazifesi asırlar boyunca Abbâs oğullarında kalmış. gecelerinden murâd Zilhicce'nin onbir, oniki ve on-üçüncü geceleridir. diyor ki: «Bu hadîs iki meseleye delâlet etmektedir: biri teşrik günlerinde geceleri Mina'da geçirme meselesidir. Bunun vacip veya sünnet olması ihtilaflıdır. Ebû Hanîfe'ye göre sünnettir. Diğer ulemâ vâcib olduğunu söylemişlerdir. İkinci mesele sikâye vazifesini görenlerin Mina'da yatmayarak geceleyin zemzem suyu çekmek için Mekke'ye gitmeleridir. İmâm Şâfiî’ye göre bu mesele yalnız Abbâs'a mahsus değil aynı vazifeyi gören herkese şâmildir. Ulemâmızdan Bazıları bu ruhsatın yalnız Abbâs'a, diğer Bazıları da Hazret-i Abbâs sülâlesine mahsûs olduğunu söylemişlerdir.» göre Mina gecelerinde orayı terketmek mekruhtur. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve keza Hazret-i Ömer mezkûr gecelerde oralarda kalmışlardır. Hattâ Hazret-i Ömer orada yat-mayanları cezâlandırırmış. Mamafih o gecelerde kasden başka yerde yatanlara bir şey lâzım değildir. Bazıları mezkûr gecelerde Mina'da yatmanın Hanefîler'e göre sünnet olduğunu söylemişlerdir. Zahirîler'in de kavli budur. Kurtubî böyle bir kavlin İbn Abbâs ile Hasan-ı Basrî'den de rivâyet olunduğunu, söylemiştir. İbn Battal: «Mezkûr kavli İbn Uyeyne Hazret-i Ömer'le İbn Abbâs (radıyallahü arih)'dan rivâyet etmiştir.» diyor. Yine Kurtubî'nin beyânına göre teşrik gecelerinde Mina'da kalmak bilittifâk haccın sünnetlerinden dir. Bundan yalnız sikâye vazifesi görenlerle çobanlar müstesnadır. Bir gece yahut bütün teşrik gecelerinde Mina'da kalmayıp acele Mekke'ye dönenlere İmâm Mâlik'e göre kurban lâzım gelir. Sefâkusî: «Misia'da gecelemek emrolunmuştur. Aksi takdirde Hazret-i Abbâs ile başkalarına ruhsata hacet kalmaksızın Mekke'ye dönmek caiz olurdu." diyor. Bu hususta birçok kaviller daha vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Teşrik Günlerinde Birkaç Gece Minada Kalmanın Vücübu, Sikaye Vazifesi Görenler İçin Bunun Terkine Ruhsat Verilmesi Bâbı
3240-) Bana Muhammedu'bnu-Münhâl Ed-Darîr rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Zürey rivâyet etti. ki): Bize Kumeyd-i Tavîl, Bekr b. Abdillâh El-Müzenî'den rivâyet etti. ki): Ben Kabe'nin yanında İbn Abbâs'la birlikte oturuyordum. Derken ona bir bedevî gelerek şunları söyledi: neden amcanız oğullarını hacılara bal ve süt sunarken görüyorum, siz ise üzüm şerbeti sunuyorsunuz. Bunu ihtiyâcınızdan dolayı mı yoksa bahîllikten mi yapıyorsunuz?» İbn Abbâs şu mukabelede bulundu: hamdolsun hiç bir ihtiyâcımız yok. Bahîl de değiliz, (Ama) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasında Üsâme olduğu halde devesi üzerinde geldi de su istedi. Biz de kendisine bir kap üzüm şerbeti getirdik. O bunu içti. Ve artanını Üsâme'ye sundu. (Bize de): «İyi yaptınız! Hoş ettiğiniz! Hep böyle yapın! buyurdular. Binâenaleyh biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emir buyurduğu bir şeyi değiştirmek istemeyiz. hadis sikâye vazifesinin faziletine ve sikâye şerbeti içmenin rnüs-tehab olduğuna delildir. diyor ki: «Ulemâmız hacı olsun-olmasın herkesin Hazret-i Abbâs sikâyesinin şerbetinden içmeyi bilittifak müstehab görmüşlerdir. Delilleri bu hadisdir. Sikâye şerbeti kuru üzüm vb. ile tad-landırılan, tadı hoş olup, sarhoşluk vermeyen sudur. Ama üzerinden uzun zaman geçer de müskir olursa içilmesi haramdır.» şerif sikâyecilere olsun, şâir iyilik edenlere oîsun teşekkür ve senada bulunmanın müstehab olduğuna delildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Teşrik Günlerinde Birkaç Gece Minada Kalmanın Vücübu, Sikaye Vazifesi Görenler İçin Bunun Terkine Ruhsat Verilmesi Bâbı
3241-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hayseme, Abdülkerim'den, o da Mücâhid'den, o da Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan, o da Alî'den naklen haber verdi. Ali (radıyallahü anh) Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) develerine bakmamı, etleriyle, derilerini ve çullarını tasadduk etmemi, kasaba bunlardan bir şey vermememi bana emir buyurdu ve: Ona biz kendimizden (bir şeyler) veririz.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hedy Kurbanlarının Etlerini, Derilerini Ve Çullartını Tasadduk Hakkında Bir Bab
3242-) Bize bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkid ve Züheyr b. Harb da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Uyeyne Ab-dülkerîm-i Cezerî'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hedy Kurbanlarının Etlerini, Derilerini Ve Çullartını Tasadduk Hakkında Bir Bab
3243-) Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Süfyân haber verdi. Yine İshâk b. İbrahim ki): Bize Muâz b. Hişâm haber verdi. ki): Bana babam haber verdi. Her iki râvî İbn Ebî Ne-cîh'dan, o da Mücahid'den, o da İbn Ebî Leylâ'dan, o da Alî'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyette bulunmuşlardır. İkisinin hadisinde de kasap ücreti yoktur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hedy Kurbanlarının Etlerini, Derilerini Ve Çullartını Tasadduk Hakkında Bir Bab
3244-) Bana Muhammed b. Hatim b. Meymûn ile Muhammed b. Merzûk ve Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Abd (bize haber verdi) lâbîrinİ kullandı. Ötekiler: Bize Muhammed b. Bekr rivâyet etti dediler. (Muhammed Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Hasen b. Müslim haber verdi, ona da Mücâhid, Mücâhid'e de Abdurrahman b. Ebî Leylâ, ona da Aliyyu'bnü-Ebî Tâlib haber vermiş ki: Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) develerine bakmasını ve bütün develerinin etlerini, derilerini, çullarını fakirlere taksim etmesini, bunlardan kasaplık hakkı olarak bir şey vermemesini kendisine emir buyurmuş.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hedy Kurbanlarının Etlerini, Derilerini Ve Çullartını Tasadduk Hakkında Bir Bab
3245-) Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bekr rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Abdülkerim b. Mâlik El-Cezerî haber verdi. Ona da Mücâhid haber vermiş. Ona da Abdurrahman b. Ebî Leylâ, ona da Aliy-yÜ'bnü Ebî Tâlib haber vermiş ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine yukarki hadîsdekinin mislini emir buyurmuş. hadîsi Buhârî hacc bahsinin bir-iki yerinde ve Kitâbu'l-Vekâle de; Ebû Dâvûd ile İbn Mâce hacc bahsinde, ayrıca İbn Mâce «Kitabu'l-Edâhî»de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Bu rivâyetlerde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kurbân ettiği develerin sayısı bildirilmemişse de başka rivâyetlerden yüz deve kurban ettiği anlaşılmaktadır. Kitabımızda geçen bir rivâyete göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) develerin altmış üçünü bizzat kendisi boğazlamış, geri kalanını boğazlamak İçin Hazret-i Ali’yi vazîfelendirmiştir. Kasaplık etmek, ise: Kasabın ücret olarak aldığı baş ve bacak gibi şeylerdir. İbn Cevzî'nin beyânına göre cizâra kasaplık sanatıdır diyenler olmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hedy Kurbanlarının Etlerini, Derilerini Ve Çullartını Tasadduk Hakkında Bir Bab
3246-) Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki) ; Bize Mâlik rivâyet etti. H. Yahya b. Yahya da rivâyet etti. Bu lâfız onundur, ki): Mâlik'e, Ebû'z-Zübeyr'den dinlediğim, onun da Câbir b. Abdillâh'tan rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Câbir:: senesinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikle yedi kişi için bir deve, yine yedi kişi için bir sığır kurban ettik.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurbanda Ortaklık Ve Sığırla Deveden Herbirinin Yedi Kişiye Kafi Gelmesi Bâbı
3247-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki) ; Bize Ebû Hayseme, Ebû'z-Zübeyr'den. o da Câbir'den naklen haber verdi. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurbanda Ortaklık Ve Sığırla Deveden Herbirinin Yedi Kişiye Kafi Gelmesi Bâbı
3248-) Bize Ahmed b. Yûnus da rivâyet etti. ki): Bize Zübeyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacca telbiye getirerek yola çıktık. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize deve ile sığırda ortak olmamızı, içimizden her yedi kişinin bir deveye iştirâk etmemizi emir buyurdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurbanda Ortaklık Ve Sığırla Deveden Herbirinin Yedi Kişiye Kafi Gelmesi Bâbı
3249-) Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Veki' rivâyet etti. ki): Bize Azratübnu Sabit, Ebü'z-Zübeyr'den, o da Câbir b. Abdullah'tan naklen rivâyet etti. Câbir (radıyallahü anh) Şöyle dedi: «Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacc ettik de deveyi yedi kişi, sığın dahi yedi kişi nâmına kurban kestik.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurbanda Ortaklık Ve Sığırla Deveden Herbirinin Yedi Kişiye Kafi Gelmesi Bâbı
3250-) Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki Câbir b. Abdillâh'ı şunu söylerken işitmiş: « Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yaptığımız hacc ve ömrede her yedi kişi, bir devede ortak olduk.» Bunun üzerine bir adam Câlir'e: Bedene'de dahi cezûr'da olduğu gibi ortaklık sahih midir? diye sordu. Câbir. (radıyallahü anh): O ancak bedenelerden ma'dûdtur cevâbını verdi. Câbir Hudeybiye'de bulunmuştu: Biz o gün yetmiş bedene boğazladık; her yedi kişi, bir ledenedc ortak olduk, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurbanda Ortaklık Ve Sığırla Deveden Herbirinin Yedi Kişiye Kafi Gelmesi Bâbı
3251-) Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. (Deri: ki): Bize Muhammed b. Bekr rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bize Ebû'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir b. Abdillâh'ı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in haccını anlatırken dinlemiş. Câbîr (radıyallahü anh) Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize ihramdan çıktığımız vakit hedy kurbanı kesmemizi ve bir kurbanda birkaç kişinin ortak olmasını emir buyurdu.» Bu hadîsde beyân edildiğine göre bu hâdise Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbına hacclarından hılle çıkmalarını emir buyurduğu zaman olmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurbanda Ortaklık Ve Sığırla Deveden Herbirinin Yedi Kişiye Kafi Gelmesi Bâbı
3252-) Bize Tabya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym, Abdülmelik'ten, o da Atâ'dan, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen haber verdi, Câbîr (radıyallahü anh): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le birlikte ömreye temettü' yapar ve bir sığın yedi kişi nâmına keser onda ortak oturduk.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kurbanda Ortaklık Ve Sığırla Deveden Herbirinin Yedi Kişiye Kafi Gelmesi Bâbı