Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

6070-) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki) Bize Hammad b. Seleme, Sabit El-Bünânî'den, o da Enes b. Mâlik’den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): gece ben uyuyan kimsenin gördüğü yerde kendimizi Ukbe b. Râfi'in evinde imişiz gördüm. Bize İbn Tâb hurmasından hurma getirdiler. Ben bunu, yükselmenin dünyâda bizim için, âhirerte akıbetin de bizim olduğuna ve dînimizin tamamlandığına yordum.» buyurdular. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in rü'yâsında gördüğü hurma İbn Tâb hurması nâmiyle meşhurdur. Arablar-buna Rutâb- ı İbn Tâb, Temrü İbn Tâb, Azk.ı İbn Tâb, Urcur u İbn Tâb isimlerini vermişlerdir. İbn Tâb, Medîneli bir zattır. Hurma ona izafe edilmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in rü'yasını dünyada yükseliş diye te'vil etmesi İbn Râf'in evinde gördüğü için tefeül yoluyla olsa gerektir. Çünkü Râfi' yüksek demektir. Dinin kemâlini de İbn Tâb kelimesinden tefe'ül etmiş olacaktır. radaki «tâbe» fiilinden: Kemâle erdi, hükümleri kararlaştı, kaideleri hazırlandı mânâsı kastedilmiştir. Tabe: Aslında güzel oldu, demektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Rüyası Bâbı
6071-) Bize Nasr b. Alî El-Cehdamî rivâyet etti. ki): Bana babam haber verdi. ki): Bize Sahr b. Cüveyriye Nâfi'den rivâyet etti. Ona da Abdullah b. Ömer rivâyet etmiş ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: rü'yada bir misvakla misvaklanırken gördüm. Derken beni iki adam çektiler. Biri diğerinden daha büyüktü. Ben de misvakı küçük olana verdim. Bana: Büyük, denildi. (Bu sefer) Ben de onu büyüğe verdim.» hadîsi Buhârî «Sivak» bahsinde tahric etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'ç misvak'ı büyüğe vermeyi emreden Cebrail (aleyhisselâm)'dır. Nitekim hadisin bazı rivâyetlerinde sarahaten bildirilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Rüyası Bâbı
6072-) Bize Ebû Âmir Abdullah b. Berrad El-Eş'arî ile Elû Küreyb Muhammed b. Alâ' rivâyet ettiler. Lafızları birbirine yakındır. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme Büreyd'den, o da dedesi Ebû Bürde'den, o da Ebû Mûsa'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: kendimi Mekke'den hurmali bir yere hicret ediyorum gördüm. Zannım bu yerin Yemame yahut Hecer olacağına gitti. Bir de baktım Yesrib şehri imiş. Bu rü'yamda bir kılıç salladığımı da gördüm. Kılıcın başı koptu. Bir de baktım bu Uhud Harbi gününde mü'minlerin başına gelen musîbettir. Sonra onu tekrar salladım ve en güzel şekline döndü. Bir de baktım bu Allah'ın getirdiği fetih ve mü'minlerin bir yere toplanmasıd;r. Bu rü'yâda bir takım ineklerle Allah'ın yaptığının daha hayırlı olduğunu gördüm. Bir de baktım ki bunlar Uhud gününde mü'minlerden bir cemaattır. Ve hayr Allah'ın sonradan getirdiği hayır; ve Allah'ın bize sonradan Bedir gününde getirdiği sıdkın sevabıdır.» hadîsi Buhârî «Menâkıb», «Meğâzi», «Alâmâtü'n-Nübüvve» ve «Ta'bir» bahislerinde; Nesâî ile İbn Mâce de «Kitâbür-Rü'ya»'da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Yemen'de bir şehirdir. Bahreyn'in payitahtıdır. Medine'nin eski ismidir. Bu hususta hac bahsinde izahat geçmişti. beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in rü'yasını bu şekilde tefsir etmesi kılıç yardımcıya delâlet ettiği içindir. Çünkü bir insan düşmana kılıcıyle nasıl hücum eder. Başka yerlerde kılıç oğul, baba, amca veya kardeş, zevce gibi şeylere tefsir edilir, Bazan da me'murluğa, emânete, kişinin diline ve hüccetine, bir zâlimin tasallutuna delâlet eder. Bu hükümler görende, yahut gördüşü şeyde bulunan bazı mânâlara göre karine ile verilir. başkaları «Bu rü'yada bir takım inekler gördüm» cümlesine: «Kesilen inekler» kaydını ziyâde etmişlerdir. Rü'yanın te'vîli de bu ziyâde ile tamam olur. Zira inekleri kesmek Uhud gazasında sahabenin şehîd edilmeleridir. hayırdır...» cümlesini ekseri ulemâ Allah'ın sevabı daha hayırlıdır. Yani Allah'ın şehidlere verdiği sevab dünyada yaşamalarından daha hayırlıdır, şeklinde tefsir etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Rüyası Bâbı
6073-) Bana Muhammed b. Sehl Et-Temîmî rivâyet etti. ki): Bize Ebû'l-Yeman rivâyet etti. ki): Bize Şuayb, Abdullah b. Ebî Hüseyin'den, naklen haber verdi. ki): Bize Nâfi' b. Cübeyr İbn Abbâs'dan rivâyet etti. İbn Abbâs şöyle dedi: Müseylemetü'l-Kezzâb Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Medine'ye geldi de: Muhammed kendisinden sonra bu işi bana bırakırsa ona tâbi olurum demeye başladı. Medine'ye kendi kavminden birçok insanlar arasında gelmişti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberinde Sabit b. Kays b. Şemmas olduğu halde onun yanına geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elinde bir hurma dalı parçası vardı. Arkadaşlarının içindeki Müseyleme'nin başına durarak: şu parçayı istemiş olsan onu sana vermem. Ben Allah'ın senin hakkındaki emrine tecavüz edemem. (Bana itaattan) geri dönersen Allah mutlaka seni tepeteyecektir. Öyle zannediyorum ki sen, hakkında bana ne gösterildi ise gösterilmiş olan kimsesin. İşte Sabit benden ötürü sana cevap verecek.» buyurdu. Sonra ondan ayrıldı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Rüyası Bâbı
6074-) İbn Abbâs ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Sen, hakkında bana ne gösterildi ise gösterilmiş olan kimsesin.» sözünü sordum da Ebû Hüreyre bana haber verdi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: defa ben uyurken elimde altından iki bilezik gördüm. Bunların hâli beni meşgul etti. Derken rü'yamda bana onları üfürmem vahy edildi. Ben de üfürdüm de uçtular. Ben bunları benden sonra çıkacak iki yalancı (peygamber) diye te'vil ettim. Bunlardan birisi San'a'nın reisi Ansi, diğeri Yemame'nin reisi Müseyleme idi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Rüyası Bâbı
6075-) Bize Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmam: Ebû Hüreyre'nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bize rivâyet ettikleri şunlardır, diyerek bir takım hadîsler rivâyet etmişlerdir. Bunlardan bîri de şudur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); defa ben uyurken bana yerin hazîneleri getirildi ve (getiren) ellerime altından İki bilezik koydu. Bunlar benim nazarımda büyüdüler ve beni meşgul ettiler. Bunun üzerine bana onları üfürmem bildirildi. Ben de üfürdüm ve gittiler. Ben bunları aralarında bulunduğum iki yalancı: San'a'nın reisi ile Yemame'nin reisi diye tevıl ettim.» buyurdular. ile Esved' El- Ansi ikisi de yalancı peygamberlerdendir. Müseylime Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sonra onun yerine geçmek şartı ile kendisine tâbi olacağını söylüyormuş. Bu niyetini bildirmek üzere Medîne'ye gelmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Müseylime'nin yanına gelmesini ulemâ muhtelif şekillerde izah etmişlerdir. Bâzılarına göre müslüman olurlar ümidiyle ve kendisine vahy olunanı bildirmek maksadıyle gerek Müseylime'nin, gerekse yanındakilerin gönüllerini almak için gitmiştir. Bir takımları Müseylime'nin gelişine mükâfat olarak gittiğini söylemişlerdir. Çünkü Müseylime uzak yerden gelmişti. Müseylime o zaman henüz müslüman görünüyordu. Küfrü irtidadından sonra meydana çıkmıştır. Başka bir hadîste de Müseylime'nin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldiği bildirilmektedir. Şu halde görüşmenin iki defa vuku bulmuş olması ihtimâli vardır. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Müseylim e'ye: «Ben Allah'ın senin hakkındaki emrine tecâvüz edemem.» buyurmasının mânâsı: Senin istediklerine yani seni kendi yerime bırakmaya yahut Peygamberlik vazifesinde kendime ortak yapmaya razı olamam. Razı olursam Allah'ın bu husustaki emirlerine karşı çıkmış sayılırım, demektir. nüshalarda hadisin bu cümlesi: Allah'ın senin hakkındaki emrine tecâvüz edemezsin.» denilmiştir. Ki: Kâdî Iyâz bunun da sahih olduğunu söyler. Mânâsı: Sen Allah'ın senin hakkında takdir ettiği hüsran ve helâke karşı gelemezsin. Yahut senin hakkındaki takdir ettiği şekaveti bozamazsın, demektir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Müseylime'ye: Bana tâbi olmaktan geri kalırsan Allah seni tepeler demiş ve onun bir mucizesi olarak Müseylime, Yemâme harbinde tepelenmiştir. b. Kays Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hatibi idi. Ona gelen hey'etlerin hatiblerine Sabit cevap verirdi. Bu sefer de onu göstermesi bundandır. bunları benden sonra çıkacak iki yalancı (peygamber) diye te'vil ettim.» cümlesindeki çıkıştan murad onların şan ve şevketlerinin meydana çıkması yahut Peygamberlik iddiaları ve muharebeleridir. Yoksa Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında kendileri meydanda idi. (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bu bilezikleri üfür diye emir buyurularak onları üfürmesi ve uçmaları bu yalancıların iddialarının mahvu müzmahü olacağına delildir. Nitekim öyle de olmuştur. Bu da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir mûcizesidir. yerin hazineleri getirildi.» cümlesinden murad yeryüzünün birçok beldelerini fethederek mallarım alacağım ve o yerleri kendi milk ve sultanına katacağını bildirmektedir. Bu da böylece olmuştur. Bir mucizedir. Ansî de Yemen'de zuhur eden fitnede uyurken tepelenmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Rüyası Bâbı
6076-) Bize Muhammed b. Beşşar rivâyet etti. ki): Bize Vehb b. Cerir rivâyet etti. ki): Bize babam Ebû Raca' El-Utâridî’den, o da Semûra b. Cündeb'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazını kıldı mı yüzünü cemaata doğru çevirir ve: biriniz dün akşam rü'ya gördü mü?» diye sorardı. hadîs zevalden önce bile dün akşama Arapça bâriha denileceğine delildir. Ulemâdan Sa'leb ile diğer Bazıları bâriba kelimesinin ancak zevalden sonra kullanılabileceğini söylemişlerdir. «İhtimal bunlar kelimenin hakikatini kasdetmişlerdir. Bu o kelimenin mecazen zevalden Önce kullanılmasına mâni değildir. Böylece hadisi mecaza hamletmiş olurlar. Aksi takdirde mezhebleri bu hadîsle bâtıl olur.» diyor.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Rüyası Bâbı
6077-) Bize Muhammed b. Mihran Er-Râzî ile Muhammed b. Abdirrahman b. Sehm hep birden Velid'den rivâyet ettiler. İbn Mihran dedi ki: Bize Velid b. Müslim rivâyet etti. ki): Bize Evzâî Ebû Ammar Şeddat'tan rivâyet etti ki: Ebû Ammar Vasile b. Eskaı şöyle derken işitmiş: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: ki Allah Kinâne'yi İsmail oğullarından seçmiştir. Kureyş'i Kinâne'den seçmiş; Kureyş'den de Benî Hâşim'i seçmiştir. Beni de Benî Hâ-şim'den seçmiştir.» buyururken işittim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Nesebi Ve Peygamberlik Gelmezden Önce Taşın Ona Selam Vermesi Bâbı
6078-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Ebî Bükeyr İbrahim b. Tahman'dan rivâyet etti. ki): Bana Simâk b. Harb Câbir b. Semûra'dan rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Mekke'de bir taş bilirim. Peygamber olarak gönderilmezden önce bana selâm veriyordu. Ben onu şimdi (de) pek âlâ biliyorum.» buyurdular. diyor ki: «Ulemâmız bu hadîsle Kureyş'den olmayan Arabların Kureyş kabilesine küfü’ olmadıklarına, Benî Haşim'den olmayan Kureyşliler'in de; Benî Hâşim'e küfü' sayılamıyacaklarına, yalnız Benî Muttalib ile Benî Hâşim'in bir kabile olduklarına istidlal etmişlerdir. Nitekim bu cihet sahîh bir hadîste sarahaten bildirilmiştir. » ikinci rivâyeti Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir mucizesini isbat etmektedir. Bu hadîs bazı cansızların temyiz sahibi olduklarını gösteriyor ki; Teâlâ Hazretlerinin taşlar hakkında onlardan bazıları Allah korkusundan aşağı yuvarlanırlar." Sûre. âyet-i kerîmesiyle; "Hiç bir şey yok ki, onun hamdi ile tesbih etmesin." Sûre. kavli kerîmine muvafıktır... Bu âyet üzerinde meşhur hilaf vardır. Sahîh kavle göre hakikaten her şey Allah'ı tesbih eder. Allah eşyada hâline göre temyiz halkeder. Taşın Hazret-i Mûsâ'nın elbisesini kaçırması, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile zehirli kolun konuşması, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) çağırdığı vakit iki ağaçtan birinin diğerine yürümesi ve emsali hep bu kabildendir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Nesebi Ve Peygamberlik Gelmezden Önce Taşın Ona Selam Vermesi Bâbı
6079-) Bana Hakem b. Mûsâ Ebû Salih rivâyet etti. ki): Bize Hikl (yani İbn Ziyad) Evzâî'den rivâyet etti. ki): Bana Ebû Ammâr rivâyet etti. ki): Bana Abdullah b. Ferruh rivâyet etti. ki): Bana Ebû Hüreyre rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kiyâmet gününde Âdem oğullarının efendisi, kendisinden ötürü ili; kabiri yanlan ve ilk şefaat isteyen ve kendisine ilk şefaat hakkı verilen olacağım.» buyurdular. beyânına göre Seyyid; hayır hususunda kavminden üstün olan kimsedir. Başkaları onu: Baş sıkısında kendisine koşulan ve herkesin işini gören, kötülükleri insanlardan def eden kimsedir diye tarif etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem) insanların hem dünyada hem âhirette ulusu ve efendisi olduğu halde burada kıyâmet gününde diye takyid etmesinin sebebi kıyâmette büyüklüğü herkes tarafından kabul edileceği, ona karşı gelen tek bir kimse kalmayacağı içindir. Halbuki dünyada böyle değildir. Dünyada ululuk hususunda küffârm kırallan ve müşriklerin reisleri kendisi ile münazaada bulunmuşlardır. Bu takyid Teâlâ Hazretlerinin mülk kimindir, Kahhar olan bir Allah'ında" Sûre. âyeti celîlesine yakındır. Halbuki bundan önce de mülk Allah'a mahsustu, lâkin dünyada mülkü iddia edenler, yahut mecazen mülk kendilerine izafe edilenler vardı. Âhirette bütün bunlar bitmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem) iftihar için, Ben Âdemoğullarının efendisiyim, dememiştir. Çünkü meşhur bir hadîste: Âdemoğullarının efendisiyim; iftihar değil» buyurmuştur. Ulemâ burada bu sözü iki sebepten dolayı söylediğini beyân etmişlerdir: nimetini anlat da anlat" Sûre-i Duhâ. emrine imtisal için yani tahdîsi nimet kabîlindendir. Bu söz ümmetine tebliği vâcib olan beyandan ma'duddur. Tâ ki bilerek itikad etsinler ve icâbında hareket ederek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e mertebesine göre ta'zimde bulunsunlar. hadîs Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bütün mahlûklar üzerine taidil edildiğine delildir. Çünkü ehl-i sünnetin mezhebine göre insanlar meleklerden efdal, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ise hem insanlardan, hem de meleklerden efdaldir. Gerçi bir hadîste: arasında üstünlük çıkarmayın!» buyurulmuştur. Fakat bu hadîse beş suretle cevap verilmiştir:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Bütün Mahluklardan Üstün Yaratılışı Bâbı
6080-) Bana Ebû'r-Rabi Süleyman b. Dâvud El-Atekî rivâyet etti. ki): Bize Hammad (yani İbn Zeyd) rivâyet etti. ki): Bize Sabit, Enes'den naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) m istemiş, kendisine geniş bir kab içinde su getirmişler, cemâat da abdest almaya başlamışlar. Enes ki: Ben altmışdan seksen kişiye kadar tahmin ettim. Suya bakıyordum. Parmaklarının arasından kaynıyordu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Mucizeleri Hakkında Bir Bab
6081-) Bana İshâk b. Mûsâ El-Ensârî de rivâyet etti. ki): Bize Ma'n rivâyet etti. ki): Bize Mâlik rivâyet etti. H. Ebû't-Tâhir de rivâyet etti. ki): Bize İbn Vebb Mâlik b. Enes'den, o da İshâk b. Abdillah b. Ebî Talhâ'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi ki: Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i gördüm. İkindi namazının vakti gelmişti. Cemâat abdest suyu arıyor, fakat bulamıyorlardı. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e abdest suyu getirdiler ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu kabın içine elini koydu. Cemaata da ondan abdest almalarını emir buyurdu. Enes ki: Suyu gördüm parmaklarının altından kaynıyordu. Cemâat, a'ödest aldılar. Hattâ son neferine kadar abdest aldılar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Mucizeleri Hakkında Bir Bab
6082-) Bana Ebû Ğassan El-Mismaî rivâyet etti. ki): Bize Muâz (yani İbn Hişam) rivâyet etti. ki): Bana babam Katâde'den rivâyet etti. ki): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti ki: Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı ile birlikte Zevrâ'da içinde su bulunan kab istedi. Râvi ki: Zevrâ' Medine'de çarşı ile mescidin yanında bir yerdedir ve avucunu suya koydu. Derken parmaklarının arasından kaynamağa başladı ve bütün ashabı abdest aldılar. Râvi ki: Ben Kaç kişi idiler yâ Ebû Hamza? diye sordum. Üç yüz kişi kadardılar! cevâbını verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Mucizeleri Hakkında Bir Bab
6083-) Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. ki): Bize Said Katâde'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Zevra'da imiş. Kendisine bir kabla su getirmişler. Parmaklarını örtmüyormuş. Yahut parmaklarım Örtecek kadarmış... sonra râvi Hişâm’ın hadîsi gibi nakletmiştir. hadîsi Buhârî «Kitabü't-Vuzu'» ve «Kitabu Alâmâtin-Nübüvve»'de; Tirmizî «Menâkıb» bahsinde; Nesâî de «KitabÜ't-Tahara»'da muhlelü râvilerden tahrîc etmişlerdir. Tirmizî onun hakkında Hasen sahih bir hadîstir.» demiştir. diyor ki: «Bu Bâbın hadislerinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in parmaklarının arasından su kaynayıp çoğalması ve yemeği çoğaltması görülecektir. Bunların hepsi açık bir takım mucizeler olup Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den muhteln yerlerde ve çeşitli hallerde görülmüş; mecmuu tevatür derecesine varmıştır. Suyu çoğaltma mucizesini sahih olarak Enes İbn Mes'ûd, Câbir ve Imran b. Husayn rivâyet etmişlerdir...» (sallallahü aleyhi ve sellem)’in parmakları arasından suyun kaynaması hususunda iki kavil vardır. Ekser ulemâya göre su bizzat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in parmaklarından çıkmıştır. Ulemâ bu mucizenin taştan su kaynama mucizesinden daha büyük olduğunu söylemişlerdir. İkinci kavle göre; ihtimal Cenâb-ı Hak kaptaki suyu çoğaltmış ve su yükseldikçe kaynar gibi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in parmaklarından dökülmüştür. Bu şekillerin her ikisi de açık birer mucizedir. Orada hazır bulunan ashabın sayısı bir rivâyette altmışla seksen arası, diğer rivâyete göre üçyüz kadardır. Rivâyetlerin ikisi de Hazret-i Enes'den nakledildiğine göre ulemâ su kavnama mucizesinin ayrı ayrı iki yerde vuku bulduğuna kail olmuşlardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Mucizeleri Hakkında Bir Bab
6084-) Bana Seleme b. Şebîb rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kıl, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti ki: Ümmü Mâlik Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Je tir tulumunun içinde yağ hediye edermiş. Az sonra oğulları gelir, ondan katık isterlermiş, halbuki evlerinde bir şey bulun-mazmış. Bu sefer Ümmü Mâlik, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gider onda yağ bulurmuş. Böylece o kab evinin katığını idare etmiş durmuş. Nihayet onu sıkmış ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelmiş. (O kendisine): sıktın mı?» diye sormuş. Ümmü Mâlik: Evet! demiş. (sıkmadan) bıraksaydın hazır bulunmakta devam ederdi.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Mucizeleri Hakkında Bir Bab
6085-) Bana Seleme b. Şebib rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kıl Ebû’z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti ki: Bir adam yiyecek istemek için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelmiş. O da kendisine yarım kile arpa vermiş, adam ile karısı ve misafiri bundan yemekte devam etmişler. Nihayet arpayı ölçmüş ve arkacığından Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelmiş: Ölçmeyeydin ondan yer dururdunuz ve sizin İçin hazır bulunurdu.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Mucizeleri Hakkında Bir Bab
6086-) Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Ali El-Hanefî rivâyet etti. ki): Bize Mâlik (bu zât İbn Enes'dir.) Ebû'z-Zübeyr El-Mekkî'den rivâyet etti. Ona da Ebû't-Tufeyl Âmir b. Vasile haber vermiş, ona da Muâz b. Cebel haber vermiş. Muâz Şöyle dedi: Tebük gazası yılında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte yola çıktık. Namazları cem' ediyordu. Öğle ile ikindiyi beraberce, akşamla yatsıyı beraberce kıldı. Bir gün olunca namazı geciktirdi. Sonra çıkarak öğle ile ikindiyi beraber kıldı. Sonra içeri girdi. Biraz sonra çıkarak akşamla yatsıyı beraberce kıldı. Sonra şöyle buyurdu ; yarın inşaallah Tebük kaynağına varacaksınız. Siz ona kuşluk zamanı olmadan varmayacaksınız. İmdi ona sizden kim varırsa ben gelinceye kadar suyundan hiç bir şeye dokunmasın!» biz kaynağa vardık. Bizden önce ona iki adam varmış. Kaynaktan fotin bağı kadar su akıyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o iki adama: suyundan bir şeye dokundunuz mu?» diye sordu. Evet! cevâbını verdiler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara sitem etti. Onlara Allah'ın dilediği kadar söz söyledi. Sonra cemâat elleriyle kaynaktan azar azar su aldılar. Hattâ bir şeyin içinde su toplandı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun içinde ellerini ve yüzünü yıkadı. Sonra suyu kaynağa iade etti. Hemen kaynak şarıl şarıl su akıttı. Yahut bol su akıttı. —Râvi Ebû Alî bu iki kelimeden hangisini söylediğinde şekketmiştir.— Hatta cemâat su aldılar. Sonra: Muâz! Ömrün vefa ederse burasının bahçelerle dolduğunu görmen yakındır.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Mucizeleri Hakkında Bir Bab
6087-) Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Amr b. Yahya'dan, o da Abbâs b. Sem b. Sa'd Es-Sâidî'den, o da Ebû Hümeyd'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'lc birlikte Tebük gazasına çıktık. Ve Vâdi'l-Kura'da bir kadının bahçesine geldik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bahçeyi tahmin edin!» buyurdu. Biz de onu tahmin ettik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu on kile olarak tahmin etti. Ve (kadına): biz sana donünceye kadar bunu belle!» dedi. Ve yürüdük Nihayet Tebûk'e geldik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): akşam sizin üzerinize şiddetli bir rüzgâr esecek. O rüzgârda sizden kimse ayağa kalkmasın. Kimin devesi varsa ipini sağlam bağlasın!» buyurdu. Arkacıgından şiddetli bir rüzgâr esti. Derken bir adam ayağa kalktı ve rüzgâr onu götürerek Tayyî' dağlarına attı. Eyle hükümdarı İbn’l-Almâ'ın elçisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir mektup getirdi. Ona bir de beyaz katır hediye etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dahi kendisine cevap yazdı ve bir elbise hediye etti. Sonra yola revan olduk, nihayet Vadi'l-Kura'ya geldik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadına bahçesini sordu ; mahsulü kaç kileye baliğ oldu?» dedi. Kadın: On kileye! cevâbını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'. acele ediyorum. Sizden kim dilerse benimle beraber acele gelsin. İsteyen kalsın!» buyurdu. Biz de yola çıktık. Medine'ye yaklaştığımızda: Tâbe! Ve işte Uhud! O bizi seven bir dağdır. Biz de onu severiz,» buyurdu. Sonra ilâve etti: Ensar hanelerinin en hayırlısı Benî Neccar hanesidir. Sonra Benî Abdil-Eşhel hanesi, sonra Benî Abdil-Haris b. Hazrec hanesi, sonra Benî Sâide hânesidir. Ensârın her hanesinde hayır vardır.» Az sonra Sa'd b. Ubade'ye yetiştik. Ebû Üseyd (ona): Görmedin mi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ensâr hanelerinin hayırlılarını söyledi de bizi en sona bıraktı, dedi. Bunun üzerine Sa'd Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ya yetişerek: Ya Resûlallah! Ensar hanelerinin hayırlılarını söylemiş; bizi ev sona bırakmışsın! dedi. o da: hayalılardan olmanız yetişmiyor mu?» buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Mucizeleri Hakkında Bir Bab
6088-) Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Affan rivâyet etti. H. İshâk b. İbrahim de rivâyet etti, ki): Bize Muğîre b. Selemete'l-Mahzumî haber verdi. iki râvi demişler ki: Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Amr b. Yahya bu isnadla: hanelerinin her birinde hayır vardır.» cümlesine kadar rivâyet etti. Ondan sonraki Sa'd b. Ubâde kıssasını anmadı. Vüheyb'in hadîsinde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona memleketinin idaresini verdiğini yazdı.» ifâdesini ziyâde etmiştir. Vüheyb'in hadîsinde «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de ona yazdı.» cümlesini anmamıştır. rivâyetlerden Ebû Humeyd hadîsini Buhârî «Kitabu'z-Zekât», «Kitâbu’l-Hacc» ve «Kitabu'l-Meğâzî»'de; Ebû Dâvud «Haraç» bahsinde rivâyet ettikleri gibi, Ebû Üseyd hadîsini Buhârî, Tirmizî ve Nesâî «Menâkıb» bahsinde muhtelif râvilerden tabrîc etmişlerdir. beyânına göre Ümmü Mâlik'in tulumu sıkmasıyle yağ bereketinin gitmesi ve ondan sonraki rivâyette adamın arpayı ölçmesiyle zahirenin bitmesinin hikmeti bu fiillerin tevekkül ve teslime aykırı olmalarıdır. Yani Allah'ın rızkına tevekkül ettikleri müddetçe rızık devam etmiş, kendi güç ve kuvvetlerine güvenerek işi ele almaya ve Allah'ın hükmündeki esrarı anlamaya kalkışınca bu nimetlerin ellerinden alınmalarıyla cezalandırılmışlardır. Altmış sa' demektir. Bu miktar tahminen onbeş teneke eder. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o zâta yarım vesk arpa verdiğine göre bugünkü hesapla aşağı yukarı yedi teneke arpa vermiş demektir. İşte günlerce kendisinin, ailesinin ve misafirlerinin yemekle bitiremedikleri zahire budur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu zâta arpayı ölçmemiş olsa bitmeyip onları beslemekte devam edeceğini bildirmiştir. ki: Gerek Ümmü Mâlik'in yağında gerekse bu zatın ırpasında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) açık birer mucize göstermiştir. Bundan sonraki rivâyetlerde dahi mucizeler görmekteyiz. Tebük'ün ayakkabı bağı kadar ince akan kaynağının şarıl şarıl akan bir dereye inkılâb etmesi; hattâ kimse yerinden kalkmasın diye tenbihde bulunduğu halde bir adam rüzgâr anında ayağa kalktığı için kendisine bir ;ezâ olmak üzere rüzgâr tarafından Tayyî dağlarına atılması, kalının bahçesinden "on vesk (takriben yüz elli teneke) meyve çıkacağını tahmin buyurması ve neticede bahçeden o kadar meyve toplanması birer mucizedir. ; Medîne'ye on dört konak mesafede Medine İle Şam arasında bir şehirdir. Dimeşk’le aralarında on bir konak mesafe olduğu söylenir. Tebük gazası Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iştirak ettiği son gazadır. Sıcağın çok şiddetli olduğu ve meyvelerin kemâle erdiği bir zamana tesadüf etmiş, fakat bu gazada çarpışma olmamıştır. Kicaz’ın Şam tarafına düşen eski bir şehirdir.'Eyle de Misir'la Mekke arasında bir sahil şehridir. Buranın hükümdarı Yuhanna b. Ru'be Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir mektup ve hediye olarak bir de beyaz katır göndermiştir. Bu hayvanın ismi Düldül'dür. Hadîsin zahirine bakılırsa Düldül bu gazada hediye edilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ondan başka bir katırı -'bulunduğu da rivâyet olunmamıştır. Şu halde burada zahiren bir tearuz göze çarpmaktadır. Şöyle ki; Tebük gazası hicretin dokuzuncu senesinde olmuştur. Halbuki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Haneyn gazasına bu hayvanın üzerinde çıkmıştır. Vak'a sahîh hadîslerle rivâyet edilmiş ve şöhret bulmuştur. Huneyn gazası hicretin sekizinci yılında Mekke'nin fethinden sonra olmuştur. îyâz bu çelişikliği gidermek için şunu söylemiştir: «O halde hayvanın hediye edilmesi Tebük gazasından Önceye hamledilir. Zaten hediye meselesi elçinin gelmesi üzerine (vav) ile atfedilmiştir. Bu edat tertib iktiza etmez.» dağının Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i sevmesi meselesi hac bahsinin sonunda geçmişti. hanelerinden murad kabilelerdir. Bunların içinden Benî Neccâr'in en faziletli olması İslâm'ı ilk kabul edenler oldukları ve dinde güzel eserler bıraktıkları içindir. dağları: Ece ve Selma isminde iki dağdır. Bunlara AMâlika denilen kavmden bir erkekle kadının ismi verildiği söylenir. Hadîsin bir rivâyetinde rüzgâr iki adam sürüklemiştir. Bunlar Benî Saide kabilesinden iki zât olup, biri haceti için gitmiş ve gittiği yerde tıkanmış kalmış. Öteki devesini aramaya çıkmış. Onu da rüzgâr Tayyi dağlarına atmış. Bu hâdise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e haber verilince: size yanında arkadaşı olmaksızın kimse dışarı çıkmasın demedim mi?» buyurmuş. Sonra gittiği yerde tıkanıp kalan zata duâ etmiş, o hemen şifa bulmuş. Öteki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Tebük’den döndüğünde yetişmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Mucizeleri Hakkında Bir Bab
6089-) Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer Zührî'den, o da Ebû Seleme’den, o da Câbir'den naklen haber verdi. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Allahü Teâlâ’ya Tevekkülü Ve Allahın Onu İnsanlardan Koruması Bâbı
6090-) Bana Ebû İmran Muhammed b. Cafer b. Ziyad da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize İbrahim (yani İbn Sa'd) Zührî'den, o da Sinan b- Ebî Sinan Ed-Düelî'den, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte Necid tarafına gazaya gittik. Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e diken ağacı çok olan bir vadide yetiştik. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ağacın altına indi de kılıcını onun dallarından birine astı. Cemâat da ağaçlarla gölgelenmek için vadiye dağıldılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: ben uyurken bana bir adam geldi. Ve kılıcı aldı Hemen uyandım. Adam başımda duruyordu. Hiç anlamadım, kılıç sıyrılmış olarak elinde idi. Ve bana: Seni benden kim men eder? dedi. Ben: Allah! dedim. Sonra ikinci defa (tekrar): Seni benden kim men eder? dedi. Ben (yine) Allah! dedim. Bunun üzerine kılıcı kınına iade etti. Ve hemen oturdu.» Ondan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona kötü bir şey söylemedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Allahü Teâlâ’ya Tevekkülü Ve Allahın Onu İnsanlardan Koruması Bâbı
6091-) Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî ile Ebû Bekr b. İshâk da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. ki): Bize Şuayb, Zührî'den naklen haber verdi. ki): Bana Sinan b. Ebî Sinan Ed-Duelî ile Ebû Seleme b. Abdirrahman rivâyet ettiler. Onlara da Câbir b. Abdillah El-Ensârî —ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından idi— haber vermiş ki: Kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte Necid tarafına bir gazaya gitmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dönünce o da beraberinde dönmüş. Bir gün kendilerine sıcağın şiddeti gelip çatmış... râvi İbrahim b. Sa'd ile Ma'mer'in hadîsi gibi nakletmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Allahü Teâlâ’ya Tevekkülü Ve Allahın Onu İnsanlardan Koruması Bâbı
6092-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Affan rivâyet etti. ki): Bize Eban b. Yezid rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Ebî Kesîr, Ebî Seleme'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte geldik. Zatü'r-Rika denilen yere ulaştığımızda... Zührî’nin hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuş. Fakat «Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona kötü bir şey söylemedi.» cümlesini anmamıştır. hadîsi Buhârî «Kitabü'l-Meğâzî»'nin bir iki yerinde ve «Kitabü't-Tıb»'da tahrîc etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelen adamın ismi Gûres yahut Garves'dir. Kâdî îyâz her iki şeklini söyledikten sonra doğrusu Garves'dir, demiştir. Hattâbı, Guveyris olduğunu söylemiştir. Bu adama Dü'sûr denildiğini söyleyenler de vardır. İbn İshâk diyor ki: «Küffâr Dü'sûr'a Muhammed yalnız kaldı, şunun işini bitiriver, dediler, Dü'sûr onların reisi idi. Cesur bir adamdı. Yanına keskin bir kılıç alarak geldi ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in başına dikilerek: Seni benden kim men eder? dedi. Hemen Cibrîl (aleyhisselâm) göğsünden itti ve elinden kılıç düştü. Bu sefer onu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) aldı ve: asıl seni benden kim men eder?» dedi. Dü'sûr: Hiç kimse! cevâbını verdi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: işine git!» dedi. Dü'sûr dönüp giderken: Sen benden daha hayırlısın, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: buna senden daha hak sahibiyim.» buyurdu. Sonra Dü'sûr müslüman oldu. Hadîsin bir lâfzında Dü'sûr: Ben de Allah'tan başka ilâh olmadığına ve senin Resûlüllah olduğuna şehâdet ediyorum, demiş. Sonra kavmine giderek onları İslâm'a davet etmiştir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Allahü Teâlâ’ya Tevekkülü Ve Allahın Onu İnsanlardan Koruması Bâbı
6093-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Âmir El-Eş'arî ve Muhammed b. Alâ' rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Âmir'indir. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme Büreyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Mûsa'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den. naklen rivâyet etti: Allah (azze ve celle)'nin beni hidâyet ve ilimle göndermesinin misâli bir yere isabet eden yağmur gibidir. Bu yerin bir kısmı güzeldir. Şüyu kabul eder, ot ve birçok çimen bitirir. Bir kısmı da çoraktır. Suyu tutar. Allah onunla da insanlara fayda verir. Ondan su içerler, hayvan sularlar, hayvan otlatırlar. Yerin başka bir kısmına da yağmur isabet eder, ancak o sadece düz yerdir. Ne su tutar, ne de çimen bitirir, işte Allah'ın dinince fakih olan ve Allah'ın benimle gönderdiği şeyden kendisine fayda verdiği; öğrenip öğreten kimsenin misâli ile bu hususta kibirinden baş kaldırmayanın ye benim kendisiyle gönderildiğim Allah'ın hidâyetini İcabul etmeyenin misâli budur.» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî ile Nesâî «Kitabü'l-ilim»'de tahrîc etmişlerdir, Yağmur demektir. Uşbt tela', kele' ve haşiş kelimeleri ot mânâsına gelirlerse de haşiş kuru ota, uşb ve kela' yaş ota mahsusturlar. Kele' ise yaş ve kuru ota ıtlak edilir. Kîân: Kâm cem'idir. Düz ve yalabık yerler demektir. Bazıları nebat olmayan yer mânâsına geldiğini söylemişlerdir ki; burada murad da odur. diyor ki: «Bu hadîsten maksad Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in getirdiği doğru yolu yağmurla temsildir. Mânâsı şudur: Yeryüzü üç nevidir. İnsanlar da öyledir. Bir nevi yağmurdan faydalanır. Kurumuşken dirilerek çimen bitirir, insanlar, hayvanlar ve ekinler ondan istifâde eder. İnsanların birinci nev'i de öyledir. Kendilerine hidâyet ve ilim yetişir, onu bellerler. Kalbler dirilir. Onunla amel eder ve başkasına öğretirler. Bu suretle hem kendileri faydalanır, hem başkalarını faydalandırırlar. Yerin ikinci nev'i kendisi için faydalanmayı kabul etmeyendir. Lâkin kendisinde başkası için fayda vardır. O da suyu tutması dır. Böylece ondan insanlar ve hayvanlar faydalanırlar. İnsanların ikinci nev'i de böyledir. Belleyişli kalbleri vardır. Lâkin dürüst anlayışları, mânâ ve hükümleri çıkaracak olgun akılları yoktur. Tâat ve amelde ictihad edemezler. Bunlar ilmi ve hidâyeti istifâde etmek isteyen biri gelip isteyinceye kadar muhafaza ederler. Gelen onlardan alıp istifâde eder. Bu gibiler de kendilerine ulaşan ilimle başkasına fayda verirler. Yerin üçüncü nev'i hiç bir şey yetiştirmeyen şabh ve tuzlu yerdir. Bu ne sudan istifâde eder, ne de başkası istifâde etsin diye suyu tutar. İnsanların üçüncü nev'i de böyledir. Bunların ne belleyişli kalbleri vardır, ne de anlayışlı akılları... İlmi işittikleri vakit ondan faydalanmazlar. Başkaları faydalansın diye bellemezler.» ki Nevevî gerek yerin, gerekse insanların üçer kısmını beyan etmiş. Yalnız hadîsin hangi cümlesi benzetilen kısmın hangi cümlesine misal olduğunu beyan etmemiştir. Diğer ulemâ hadîsi üç nev'e tatbik hususunda ihtilâf etmişlerdir. «El-Mebârik» ismindeki eserin sahibi «Allah'ın dininde fâkih olan» cümlesinden «öğrenip, öğreten» ibaresine kadar olan kısmı yerin birinci nev'ine misal; «kibirinden baş kaldırmayanın» ibaresini ikinci nev'e; «Allah'ın hidâyetini kabul etmeyen» cümlesini de üçüncü nev'e misal göstermiştir. Bazıları: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) burada insanların en yüksek ve en aşağı tabakalarını zikretmiş, bunların arasındakini anlaşıldığı için hazfetmiştir.» demişler. Kirmanı gibi bir takımları da hadîste birinci ismi mesule atfedilen mevsûlan hazfedildiğini söylenişlerdir. İbare şöyle takdir edilir: İşte Allah’ın dininde fakih olanın misâli ve işte kendisine ilim fayda verenin misâli ilâh... Böylece insanların üç kısmı da zikredilmiş olur. Yalnız aralarında tertib yoktur. Çünkü Allah'ın dininde fakih olanlar yerin ikinci nev'ine; ilmi öğrenip öğretenler birinci nev'ine, kibirlilerse üçüncü nev'ine misaldirler. şerîf'te ilmin envâı vardır. Darb-ı mesel öğrenip öğretmenin fazileti, bunlara şiddetle teşvik ve ilimden yüz çevirenleri zem bunlardandır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Hidayet Ve İlimle Gönderildiğnin Misalini Beyan Bâbı
6094-) Bize Abdullah b. Berrad El-Eş'âri ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Küreyb'indir. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme Bü-teyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Mûsa'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Söyle buyurmuşlar: benim ve Allah'ın benimle gönderdiği şeyin misâli bir adamın misâli gibidir. Ki: Kavmine gelir de: Ey kavmim, ben orduyu iki gözümle gördüm. Ben gerçekten soyunmuş uyarıcıyım. Kurtulmaya bakın! der. Kavminden bir taife ona itaat eder. Ve gecelikle yola düşerek yavaş yavaş giderler. Onlardan bir taife de onu yalanlayarak yerlerinde sabahlarlar ve ordu sabah baskım yaparak onları helâk eder. Köklerini kurutur, işte bana itaat edip getirdiğime tâbi olanlarla, bana isyan edip getirdiğim hakkı yalanlayanların misâli, budur.» hadîsi Buhârî «Rikak» ve «î'tisam» bahislerinde tahrîc etmiştir. uyarıcıdan murad: Korkunç haber getirendir. Eskiden Araplar'ın âdetine göre bir adam bir cemâati korkutmak ve kendilerine korkunç bir haber vermek isterse elbisesini çıkarır, şayet uzakta ise bu elbise ile kendilerine işarette bulunur. musibet haberi verdiğine işaret ederdi. Bunu ekseriyetle bir cemâatin öncüsü ve gözcüsü yapardı. Böyle yapması: Gören daha iyi far-ketsin, daha çok şaşsın ve manzara daha çirkin olsun diyedir. Bu şekil o cemâati düşman için hazırlanmaya daha çok teşvik eder. Bazılarına göre bunun mânâsı: «Ben, kendisine düşman yetişip, elbisesini alan uyarıcıyım. İşte sizi çıplak olarak uyarıyorum.» demektir. nıühletihim» tâbiri Müslim'in bütün nüshalarında burada olduğu gibidir. «Ekem'ü beyne's-Sahiheyn» nâm eserde ikisinin de doğru olduğunu söylüyor.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetine Olan Şefkati Ve Onları Zarar Verecek Şeylerden Kendilerini Sakındırmaları Hususundaki Mübalağası Bâbı
6095-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Muğîre b. Abdirrahman El-Kureşî, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ümmetimin misâli ancak ve ancak ateş yakan bir adamın misâli gibidir. Ki: Hayvanlar ve pervaneler onun içine düşmeye başlarlar. Ben sizin eteklerinizden tutuyorum, sizse onun içine atılıyorsunuz.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetine Olan Şefkati Ve Onları Zarar Verecek Şeylerden Kendilerini Sakındırmaları Hususundaki Mübalağası Bâbı
6096-) Bize bu hadîsi Amru'n-Nakıd ile İbn Ebî Ömer de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân, Ebû'z-Zinad'dan, bu isnadla bu hadîsin benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetine Olan Şefkati Ve Onları Zarar Verecek Şeylerden Kendilerini Sakındırmaları Hususundaki Mübalağası Bâbı
6097-) Bize Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih’den naklen haber verdi. Hemmam: Ebû Hüreyre'nin: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bize rivâyet ettikleri bunlardır diyerek bir takım hadîsler rivâyet etmiştir. Onlardan biri de şudur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): misâlim ateş yakan bir adamın misâli gibidir. Ateş etrafındaki şeyleri aydınlatınca pervaneler ve şu ateşteki hayvanlar içine düşmeye başlarlar. Adam onları men etmeye başlarsa da onlar kendisine galebe çalarak ateşe atılırlar. İşte benimle sizin misâliniz budur. Ben ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum: Ateşten beri gel! Ateşten beri gel! diyorum. Sİz bana galebe çalarak onun içine atılıyorsunuz.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetine Olan Şefkati Ve Onları Zarar Verecek Şeylerden Kendilerini Sakındırmaları Hususundaki Mübalağası Bâbı
6098-) Bana Muhammed b. Hâtim rivâyet etti. ki): Bize İbn Mehdi rivâyet etti. ki): Bize Selîm, Said b. Mînâ'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); sizin misâliniz, ateş yakan bir adamın misâli gibidir ki; hemen cırcırlarla pervaneler İçine düşmeye başlarlar. O bunları kovar. Ben de ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum. Halbuki siz elimden kaçıyorsunuz.» buyurdu. hadîsi Buhârî «Rikak» bahsinin bir iki yerinde tahrîc etmiştir. diyor ki: «Bu hadîsten maksat şudur: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) câhillerle muhaliflerin günahları ve şehvetleri sebebiyle âhiret ateşine düşüşlerini ve bu husustaki hırslarını pervanelerin dünya ateşine düşüşlerine benzetmiştir. Çünkü pervanede akıl ve temyiz yoktur. Günahkârlar dahi Peygamberler (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerini men etmiş ve eteklerinden tutmuş olduğu halde, elinden kaçmışlardır. Şu halde her iki fırka kendini helâk etmek için hırslı ve bu hususta gayret sarfetmiş demektir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetine Olan Şefkati Ve Onları Zarar Verecek Şeylerden Kendilerini Sakındırmaları Hususundaki Mübalağası Bâbı
6099-) Bize Amr b. Muhammed En-Nâkıd rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar; diğer peygamberlerin misâli bir bina inşâ eden; onu iyi ve güzel yapan adamın misâli gibidir ki: İnsanlar o binayı dolaşmaya başlarlar. Bundan daha güzel bînâ görmedik, yalnız şu kerpiç müstesna, derler. İşte o kerpiç benim.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Son Peygamber Oluşunun Beyanı Bâbı
6100-) Bize Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize Abdürezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih’den rivâyet etti. Hemmam Ebû Hüreyre'nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bize rivâyet ettikleri bunlardır diyerek bir takım hadîsler rivâyet etmiştir. Onlardan biri de şudur: Ve Ebû'l-Kasım (sallallahü aleyhi ve sellem): benden önce geçen peygamberlerin misâli, bir takım evler inşâ eden, onları iyi, güzel ve mükemmel yapan, ancak köşelerinden bir köşesinde bir kerpiç yeri bırakan bir adamın misâlidir. Ki: İnsanlar dolaşmaya ve binayı beğenmeye başlarlar. Hem şurayc bir kerpiç koysan da binan tamam olsaydı ya derler. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) der ki: İşte o kerpiç benim.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Son Peygamber Oluşunun Beyanı Bâbı
6101-) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbn Hucr' da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail (yani İbn Cafer) Abdullah b. Dinar'dan, o da Ebû Sâlih Semman'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): benden Önce geçen peygamberlerin misâli bînâ inşâ edip onu iyi ve güzel yapan, yalnız köselesinden bir köşede bir kerpiç yeri bırakan bir adam gibidir. Ki: İnsanlar o binayı dolaşırlar ve beğenirler de, şu kerpiç konsaydı ya, derler. İşte o kerpiç benim, peygamberlerin sonu da benim.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Son Peygamber Oluşunun Beyanı Bâbı
6102-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ve Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Said'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: «Benimle peygamberlerin misnü...» Verâni yukardaki hadîs gibi rivâyette bulunmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Son Peygamber Oluşunun Beyanı Bâbı
6103-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Affân rivâyet etti. ki): Bize Selim b. Hayyan rivâyet etti. ki): Bize Saîd b. Mîna' Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: diğer peygamberlerin misâli bir ev inşa ederek onu tamamlayan ve mükemmelleştiren yalnız bir kerpiç yeri müstesna bırakan adamın misâli gibidir ki: İnsanlar o eve girmeye ve ona şaşmaya başlarlar. Ama şu kerpicin yeri boş olmasa derler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurmuşlar ki: İşte o kerpicin yeri benim. Geldim ve peygamberlerin sonunu getirdim.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Son Peygamber Oluşunun Beyanı Bâbı
6104-) Bu hadîsi bana Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize İbn Mehdî rivâyet etti. ki): Bize Selim bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Ve «Etemmelıâ» yerine «Ahsenehâ» dedi. hadîsi Buhârî «Kitabu'l-Menâkıb»'de, Nesâî «Tefsir» de, Tirmizî «Emsal» bahsinde tahrîc etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in burada bir teşbihi temsili yaptığı görülüyor. Bu teşbihin hususiyeti müşebbehin bütün hallerinden bir vasıf alınarak müşebbehün bihin hallerinden bir vasfa benzetmektir. Burada da şöyle denilir: Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) peygamberleri ve onların getirdiklerini güzel ahlâka irşad meselelerini sağlam temel üzerine bütün teferruatıyle mükemmel ve güzel bir şekilde kurulan yalnız bir kerpiç yeri eksik bırakılan binaya benzetmiştir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildiğine göre o binanın kusurunu tamamlayan kerpiç odur. Hadîs-i şerif anlatmayı kolaylaştırmak için darb-ı mesel getirmenin caiz olduğuna, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şâir peygamberlerden efdaliyetine ve Allahü teâlâ'nın onunla peygamberler dizisine son verdiğine delildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Son Peygamber Oluşunun Beyanı Bâbı
6105-) Müslim der ki: Bana Ebû Üsâme de rivâyet olundu. Bunu ondan rivâyet edenlerden biri de İbrahim b. Said'dir. Buyurmuşlar ki: Allah (azze ve celle) kullarından bir ümmete rahmet etme-yİ dilerse o ümmetten evvel peygamberinin ruhunu kabzeder de onu o ümmet için bir öncü ve dümdar yapar. Bir ümmetin de helâkini dilerse onu peygamberi sağ iken azâb eder. Ve peygamberin gözünün önünde onu helâk eder. Ümmeti onu tekzîb edip emrine isyan ettikleri için onları helâk etmekle peygamberini de memnun eder.» ile Kâdî Iyâz bu hadîsin «Sahîh-i Müslim’deki münkaü hadîslerden olduğunu söylemişlerdir. Çünkü Müslim onu Ebû Üsâme'den kim rivâyet ettiğini söylememiştir. Fakat Nevevî bunu kabul etmemiş, kendilerine şöyle cevab vermiştir: «Bu hakîkatta inkıta değil, sadece meçhulün rivâyetidir. Maamafih bazı mu'temed nüshaların haşiyesinde Ebû Üsâme'den rivâyet edenin kim olduğu da bildirilmiştir. demiştir ki: Bize Muhammed b. Müseyyeb El-Erğiyânî rivâyet etti. ki): Bize İbrahim b. Said El-Cevherî bu hadîsi isnâdıyle Ebû Üsâme'den rivâyet etti.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Allahü Teâlâ Bir Ümmete Rahmet Dilediği Zaman Evvela O Ümmetin Peygamberinin Ruhunu Kabzetmesi Bâbı
6106-) Bana Ahmed b. Abdillah b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Zaide rivâyet etti. ki): Bize Abdü'l-Melik b. Umeyr rivâyet etti. ki): Cündebi şunu söylerken işittim: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i: «Ben havzın başına sizden önce varacağım» buyururken işittim:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6107-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Veki' rivâyet etti. H. Ebû Küreyb de rivâyet etti. ki): Bize İbn Bişr rivâyet etti. Her iki râvi Mis'ar'dan rivâyet etmişlerdir. H. Ubeydullah b. Muâz dahi rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. Muhammed b. Müsenna da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. iki râvi demişler ki: Bize Şu'be rivâyet etti. Her iki râvi Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Cündeb'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. hadîsi Buhârî «Kitâbu'r-Rıkakf'da tahrîc etmiştir. Bir yere gidenlerden önce varıp onlar için hazırlıkta bulunan kimsedir. Burada ondan murad sevab ve şefaatdır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine şefaatçi olmak için Havz-ı Kevser'in başına onlardan önce varacaktır. Iyâz diyor ki: «Havz hadîsleri sahihtir. Havza iman farzdır. Bunu tasdik imandandır. Ehl-i Sünnet ve’l-cemâat'a göre havza zahirî mânâsına göre inanılır. Te'vîle gidilmez. Bu hususta ihtilâf yoktur. Havz hadîsi mütevatirdir. Çünkü onu sahabeden elliden fazla kimse nak-letmişlerdir.» Müslim onu Abdullah b. Amr, Âişe, Ümmü Seleme, Ukbe b. Âmir, İbn Mes'ûd, Huzeyfe, Harise b. Vehb, Müstevrid, Ebû Zer, Sevban, Enes, Câbir ve İbn Semûra hazeratından rivâyet etmiştir. Müslim'den başkaları ise Ebû Bekr, Zeyd b. Erkam, Ebû Ümâme, Abdullah b. Zeyd, Ebû Berze, Süveyd b. Ha bele, Abdullah b. Suna-bıhi, Bera' b. Âzib, Esma binti Ebî Bekir, Havle binti Kays vb. den rivâyet etmişlerdir. Buhârî ile Müslim onu Hazret-i Ebû Hüreyre'den de rivâyet etmişlerdir. Başkaları Ömer b. Hattâb, Âiz b. Ömer ve diğer sahabeden rivâyetler tahrîc etmişlerdir. Ebû Bekr, Beyhakî bunları «El ba'sü ve'n-Nüşür» adlı kitabında isnadlarıyla ve muhtelif tarikleriyle bir araya toplamıştır. Iyâz: «Bunların bazısında hadîsin mütevâtir olmasını gerektiren mânâlar mevcuttur.» demektedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6108-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Yâkub (yani İbn Abdirrahman El-Karî) Ebû Hâzim'den, rivâyet etti. ki):Ben Sehl'i şunu söylerken işittim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: havzın başına sizden önce varacağım, kim gelirse ondan içecek ve kim içerse ebediyen susamayacaktır. Muhakkak benim üzerime beni îo-nıyan, benim de kendilerini tanıdığım bir takım kavimler gelecek, sonra benimle onların arasına girilecektir.» buyururken işittim. Hazım ki: Ben bu hadîsi cemaata rivâyet ederken Ku'-man b. Ebî Ayyaş işitti de: Sehl'i böyle derken mi dinledin? diye sordu. Ben de: Evet! cevâbını verdim. ki): Ben de Ebû Saîd-i Hudrî üzerine gehâdet ederim. Onun ziyâde ederek şöyle dediğini dinledim bendendir (diyeceğim). Sen onların senden sonra ne yaptıklarını bilmezsin, denilecek. Ben de: Benden sonra yolunu değiştiren uzak olsun, uzak olsun! diyeceğim.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6110-) Bize Harun b. Saîd El-Eylî de rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Üsâme, Ebî Hâzim'den, o da Sehl'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi. Bir de Nu'man b. Ebî Ayyaş'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Ya'kub'un hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6111-) Bize Dâvûd b. Amr Ed-Dabbî rivâyet etti. ki): Bize Nâfi b. Ömer El-Cümahî, İbn Ebî Müleyke'den rivâyet etti. ki): Abdullah b. Amr b. Âs şunu söyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): havzım bir aylık yol mesâfesindedir. Onun köşeleri düzdür. Suyu gümüşten daha beyaz, kokucu miskden daha güzeldir. Bardakları gökyüzünün yıldızları gibidir. Ondan kim içerse bir daha ebediyyen susamaz.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6112-) Râvi diyor ki: Esma' binti Ebî Bekr de şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): havzın başında olacağım. Tâ ki sizden yanıma gelenleri göreyim. Bana yaklaşan bazı insanlar yakalanacak. Ben: Yârabbi! (bunlar) benden ve benim ümmetimdendir, diyeceğim. Bana: Sen duymadın mı, onlar senden sonra ne yaptılar. Vallahi onlar senden sonra geriye dönmekte devam ettiler, denilecek.» buyurdu. diyor ki: İbn Ebî Müleyke: «Allahmı, biz geriye dönmekten yahut dinimizde fitneye uğramaktan sana sığınırız.» derdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6113-) Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Süleym, İbn Hüseyin'den, o da Abdullah b. Ubeydillah b. Ebî Müley-ke'den naklen rivâyet etti ki: Kendisi Âişe'yi şunu söylerken işitmiş: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ashabının arasında olduğu halde şöyle buyururken işittim: havzın başında olacağım. Sizden bana gelenleri gözeteceğim. Vallahi bana yakın gelmiş bir takım adamlar bölünecektir. Ben: Ey Rab-bını (bunlar) benden ve benim ümmefimdendir, diyeceğim. Teâlâ Hazretleri de: Sen onların senden sonra ne yaptıklarını bilmezsin. Onlar gerisi geriye dönmekte devam ettiler, diyecektir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6114-) Bana Yûnus b. Abdi’l-A'lâ Es-Sadefî rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana Amr (bu zât İbn'l-Hâris'dir) haber verdi. Ona da Bükeyr Kasım b. Abbâs El-Hâşimî’den, o da Ümmü Seleme'nin azatlısı Abdullah b. Râfi'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Ümmü Seleme'den naklen rivâyet etmiş ki: Şöyle dedi: Halkın havzdan bahsettiklerini işitiyordum, ama bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işitmemiştim. Yine bundan bahsedilen bir gündü. Câriye başımı tarıyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i işittim: nas!» diyordu. Hemen cariyeye: Benim işimi sonraya bırak! dedim, Ama o erkekleri çağırdı, kadınları çağırmadı ki! dedi. Ben insanlardanım, dedim. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): sizin için havzın başına Önce varacağım. Bana bakın! Sakın biriniz gelip de kaybolmuş deve kovulur gibi benden koğulmasın. Ben de: Bu neden dolayı demiyeyim. Arkasından: Sen hakikaten bunların senden sonra neler icâd ettiklerini bilmezsin! denilmesin. Ben de: olsun! demiyeyim.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6115-) Bana Ebû Ma'ner-Rakâşî ile Ebû Bekr b. Nâfi' ve Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Âmir (bu zat Abdü'l-Melik b. Amr'dır) rivâyet etti. ki): Bize -Eflah b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Râfi' rivâyet etti. ki): Ümmü Seleme kendisi taranırken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i minber üzerinde: insanlar!» derken işittiğini ve başım tarayan cariyeye: Başımı topla! dediğini. Bükeyr'in Kasım b. Abbâs'dan rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulundu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6116-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys Yezid b. Ebî Habib'den, o da Ebû'l-Hayr'dan, o da Ukbe b. Âmir'den naklen rivâyet etti ki: Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (evinden) çıkarak Uhud şehidlerine cenaze namazını kıldı. Sonra minbere çıktı da şunları söyledi: sizin için dündarım. Ben sizin üzerinize şahidim. Ben vallahi şimdi havzımi görmekteyim. Bana gerçekten yer hazinelerinin anahtarları yahut yerin anahtarları verilmiştir. Ve ben vallahi sizin benden sonra şirk koşacağınızdan korkmuyorum. Lâkin sizin dünya hakkında yarış edeceğinizden korkuyorum.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6117-) Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Vehb (yani İbn Cerir) rivâyet etti, ki): Bize babam rivâyet etti, ki): Ben Yahya b. Eyyûb'u, Yezid b. Ebî Habib'den, o da Mer-sed'den, o da Ukbe b. Âmir'den naklen rivâyet ederken dinledim. Ukbe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud şehidlerinin üzerine cenaze namazı kıldı. Sonra (gelip) Minbere çıktı. Dirilerle ölülere veda eden gibi hutbe okudu. Ve: havzın başına sizden Önce varacağım. Gerçekten onun genişliği Eyle İle Cuhfe arası gibidir. Ben sizin benden sonra şirk koşacağınızdan korkuyor değilim. Lâkin ben sizin dünya hakkında yarışa girişeceğinizden ve birbirinizle çarpışıp sizden öncekilerin helâk olduğu gibi helâk olacağınızdan korkuyorum.» buyurdular. «Bu benim Resûlüllah. (sallallahü aleyhi ve sellem)'i minber üzerinde son görüşüm oldu.» demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6118-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb ve İbn Nümeyr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da şekîk'den, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): havzın başına sizden önce varacağım. Ve bir takım kavimler hakkında münakaşa edeceğim. Sonra onlar üzerine bana galebe çalınacak. Ben: Yâ Rabbî (bunlar benim) ashabını! Ashabını! diyeceğim. Bunun üzerine: Sen onların senden sonra neler icad ettiklerini bilmezsin, denilecek.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6119-) Bize bu hadîsi Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim de Cerir'den, o da A'meş'den bu isnadla rivâyette bulundular. Yalnız o: «Ashabını! Ashabını!» ifadesini anmamıştır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6120-) Bize yine Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim ikisi birden Cerir'den rivâyet ettiler. H. İbn Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. Bu râviler toptan Muğîre'den, o da Ebû Yâil'den, o da Abdullah'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen A'meş'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. benim Muğîre'den rivâyet ettiği hadîste «Ebû Vâil'den dinledim.» cümlesi vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı