Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

6984-) Bize Ümeyye b. Bistam El-Ayşî rivâyet etti. ki): Bize Yezid (yani İbn Zürey') rivâyet etti. ki): Bize Ravh b. Kasım, Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke yolunda yürüyordu. Derken Cümdan denilen dağın yanından geçti. Ve: Bu Cümdan'dır. Müferridler geçmiştir.» buyurdu. Ashab: Müferridler nedir ya Resûlallah? dediler. çok zikreden erkek ve kadınlardır.» buyurdular. kelimesi müfridler şeklinde de rivâyet olunmuştur. Bu kelimeyi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): çok zikreden erkek ve kadınlardır.» diye tefsir buyurmuştur. İbn Kuteybe ile başkalarının beyânına göre müferrid yahut müfrid asıl itibariyle akranları ölüp münferid kalanlar demektir. İbn’l-A'rabî bu kelimenin yalnız bir yere çekilip fakih olan Allah'ın emir ve nehiylerine riâyet eden mânâsına geldiğini söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Allahü Teâlâyı Zikretmeye Teşvik Bâbı
6985-) Bize Abru'n-Nâkıd ile Züheyr b. Harb ve İbn Ebî Ömer, toptan Süfyân'dan rivâyet ettiler. Lâfız Amr'ındir. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû'z-Zînad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre’den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti: doksan dokuz ismi vardır. Onları kim ezberlerse cennete girer. Hem Allah tektir. Teki sever.» buyurmuşlar. Ebî Ömer'in rivâyetinde: «Onları kim sayarsa...» denilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Allahü Teâlânın İsimleri Ve Onları Ezberleyenleri Faziletleri Hakkında Bir Bab
6986-) Bana Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzak rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer Eyyûb'dan, o da İbn Sîrîn'den, o da Ebû Hüreyre'den, bir de Hemmad b. Münebbih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: Allah'ın doksandokuz ismi vardır. Bir müstesna yüz isimi Bunları kim sayarsa cennete girer.» Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ettiği hadîsde: tektir, teki sever...» cümlesini ziyâde etmiştir. hadîsi Buhârî «Kitâbu'ş-Şurût» ve «Kitâbu't-Tevhid.'de; Tirmizî «Kitâbu'd-Deavât»'de; Nesâî «Kitâbu'n-Nuût.'da muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Kuşeyrî: «İsmin müsemma demek olduğuna bu hadîste delil vardır. Çünkü müsemmadan başka olsa bu isimler başkasına da verilebilirdi. Halbuki Allahü teâlâ Esma-yı Hüsnâ'nın kendisine mahsus olduğunu bildiriyor.» diyor. Hattabî ile diğer bazı ulemânın beyanlarına göre bu hadîs Allahü teâlâ’nın en meşhur isminin «Allah» olduğuna delildir. Çünkü diğer isimler ona izafe edilmişlerdir. Allah'ın ism-i A'zam olduğu da rivâyet edilmiştir. bu hadîsin münhasıran doksandokuz ismi ilâhî olduğuna delâlet etmediğini ittifakla söylemişlerdir. Yani Allahü teâlâ’nın doksandokuz isminden başka ismi yok demek değildir. Hadîsten maksat bu doksando-kuzu ezberleyip okuyanın cennete gireceğini haber vermektir. Bundan dolayıdır ki, bir hadîsde: kendine verdiğin her isimle niyazda bulunurum.» denilmiştir. Hafız Ebû Bekr, İbn'l-Arabî bâzı ulemâdan Allah'ın bin ismi olduğunu rivâyet etmiştir. bir rivâyetinde: isimleri kim sayarsa, cennete girer.» buyurulmuştur. Ulemâ buradaki saymaktan ne kastedildiği hususunda ihtilâf etmişlerdir. Buhârî ile diğer bazı muhakkik ulemâya göre bunun mânâsı; kim ezberlerse demektir. Bu mânâ daha zahir görünmektedir. Çünkü diğer rivâyette: «Bunları kim ezberlerse...» denilmiştir. Bazıları: Bundan murad; dua ederken bunları kim sayarsa demektir, mütalâasında bulunup; bir takımları da bunlara kim takat getirirse, yani güzelce riâyet ederek muktezasınca hareket ederse mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Bu hususta daha başka kaviller de vardır. Tek demektir. Allah hakkında bu kelimenin mânâsı: Birdir; şerîki, nâzîri yoktur demektir. Allahü teâlâ’nın vitri sevmesi, birçok ibâdet ve amellerde- tek olana daha çok fazîlet vermesidir. Bundan dolayı namaz günde beş vakit emrolunmuş; taharet üçer, tavaf yedi, sa'y yedi, teşrik günlerinde şeytan taşlaması yedi ve istinca üç defa meşru' olmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Allahü Teâlânın İsimleri Ve Onları Ezberleyenleri Faziletleri Hakkında Bir Bab
6987-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. üarb hep birden İbn Uleyye'den rivâyet ettiler. Ebû Bekr ki): Bize îsmaıl b. Uleyye, Abdü’l-Aziz b. Suheyb'den, o da Enes'den, naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): dua ettiği zaman duada kesinlik göstersin! Allahım, dilersen bana ver! demesin. Çünkü Allah'ı zorlayacak yoktur.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Duada Dilersen Demeyip Kesinlik Gösterme Bâbı
6988-) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbn Ilucur rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize (yani İbn Ca'fer) Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): dua ettiği vakit: Allahım, dilersen beni affet! demesin. Lâkin isteği kesinleştirsin ve rağbeti büyültsün. Çünkü Allah'a verdiği bir şey büyük gelmez.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Duada Dilersen Demeyip Kesinlik Gösterme Bâbı
6989-) Bize İshâk b. Mûsa El-Ensârî rivâyet etti. ki): Bize Enes b. Iyaz rivâyet etti. ki): Bize Haris (bu zat İbn Abdirrahman b. Ebî Zübab'dır), Atâ' b. Mînâ'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ı kat'iyyen: Allahım, dilersen beni affet! Allahım, dilersen bana rahmet et! demesin. Duada kesinlik göstersin. Çünkü Allah dilediğini yapandır. Onu zorlayacak yoktur.» hadîsi Buhârî ile Tirmizî «Kitâhu'd-Deavât.'da; Nesâî «El-Yevm ve'l-Leyle»'de tahric etmişlerdir. azimden murad kesinlik ve cezimle istemek, Allah'ın dilemesine ta'lik etmemektir. Bazıları azmin icabet hususunda Allah'a Hüsn-ü zanda bulunmak olduğunu söylemişlerdir. Rabbi, dilersen bana şunu ver, gibi muallak duanın mekruh olmasının sebebi dilersen tâbiri mecbur edilmesi mümkün olan kimseler hakkında kullanıldığındandır. Allahü teâlâ bundan münezzehtir. Vermek veya vermemek hususunda onu kimse icbar edemez. Hadîsin sonunda onu zorlayacak yoktur, buyurulmasının mânâsı da budur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Duada Dilersen Demeyip Kesinlik Gösterme Bâbı
6990-) Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize İsmail (yani İbn Uleyye) Abdü'l-Aziz'den, o da Enes'den naklen'rivâyet etti. Şöyle dedi: îlesûlülîah (sallallahü aleyhi ve sellem): başına gelen bir zarardan dolayı kat'iyyen ölüm istemesin, istemekten başka çâre yoksa: Allahım, benim için hayat hayırlı ise beni yaşat, vefat daha hayırlı ise beni öldür! desin.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Başına Gelen Bir Zarardan Dolayı Ölümü İstemenin Keraheti Bâbı
6991-) Bize İbn Ebî Halef rivâyet etti. - ki): Bize Ravh rivâyet etti, ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H. b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Affan rivâyet etti. ki): Bize Hammad (yani İbn Seleme) rivâyet etti. Her iki râvi Sâbit'ten, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Yalnız o burada: «Kendisine isabet eden bir zarardan» demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Başına Gelen Bir Zarardan Dolayı Ölümü İstemenin Keraheti Bâbı
6992-) Bana Hâmid b. Ömer rivâyet etti. ki): Bize Abdü'l-Vâhid rivâyet etti. ki): Bize Âsim, Nadr b. Enes'den rivâyet etti. Enes o gün sağ idi. Enes şöyle dedi: Eğer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): biriniz ölümü temenni etmesin...» buyurmasaydı ben onu temenni ederdim, demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Başına Gelen Bir Zarardan Dolayı Ölümü İstemenin Keraheti Bâbı
6993-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. İdris, İsmail b. Ebî Hâlid'den, o da Kays b. Ebî Hâzim'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Habbâb'ın yanına girdik, karnına yedi dağlama yapmıştı. Eğer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi ölüm duasından nehyetmeseydi ölmek için dua ederdim, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Başına Gelen Bir Zarardan Dolayı Ölümü İstemenin Keraheti Bâbı
6994-) Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne ile Cerîr b. Abdi'l-Hamîd ve Vekî' haber verdiler. H. İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. Ubeydullah b. Muâz ile Yahya b. Habîb de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Mu'temir rivâyet etti. H. Muhammed b. Râfi' dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi İsmail'den bu isnadla rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Başına Gelen Bir Zarardan Dolayı Ölümü İstemenin Keraheti Bâbı
6995-) Bize Muhammed b. Râü' rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzak rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmam: Ebâ Hüreyre'nin, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bize rivâyet ettikleri şunlardır, diyerek bir takım hadîsler zikretmiştir. Onlardan biri de şudur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ölümü temenni etmesin. O kendisine gelmezden önce, onu dua etmesin; çünkü biriniz öldüğü vakit ameli kesilir. Ve çünkü rnü'mine ömrü ancak hayır ziyâde eder.» buyurdular. rivâyetleri Buhârî «Kitâbu'd-Deavât»'da tahric etmişlerdir. bir cemaata göre başa gelen zarardan murad; dünyevî zarardır. Uhrevî bir zarardan korkan kimsenin ölümü istemesi yasak değildir. Meselâ: Dininde fitneye düşeceğinden endişe eden bir kimse ölümü isteyebilir. Nitekim selefden birçok kimseler bunu yapmışlardır. Ölümü temenni etmekle, ölmek için dua etmek arasında umum ve hususu mutlak vardır. Dua etmek daha ehasdır. Yani her dua temenni fakat her temenni dua değildir. hadîsler hastalık, fakirlik veya düşman korkusu gibi dünyevî bir meşakkat sebebiyle ölümü istemenin mekruh olduğuna delildirler. Başına belâ gelen kimse sabredemiyecekse Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in talim buyurduğu vecihle: Benim için hayat hayırlı ise beni yaşat, vefat daha hayırlı ise öldür.» diye dua edecektir. Mamaafih efdal olan Allah'ın kaza ve kaderine razı olarak sabretmek ve sükûn içinde bulunmaktır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Başına Gelen Bir Zarardan Dolayı Ölümü İstemenin Keraheti Bâbı
6996-) Bize Heddâb b. Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize Katâde, Enes b. Mâlik'den, o da Ubâde b. Sâmit'den naklen rivâyet etti ki: Nebîyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hoş görmez.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: «her Kim Allaha Kavuşmayı Dilerse, Allah Da Ona Kavuşmayı Diler Ve Her Kim Allaha Kavuşmayı Hoş Görmezse, Allah Da Ona Kavuşmayı Hoş Görmez» Hadisi Bâbı
6997-) Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşar da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şube Katâde'den rivâyet etti. ki): Ben Ertes b. Mâlik'i, Ubâde b. Sâmit'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet ederken dinledim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: «her Kim Allaha Kavuşmayı Dilerse, Allah Da Ona Kavuşmayı Diler Ve Her Kim Allaha Kavuşmayı Hoş Görmezse, Allah Da Ona Kavuşmayı Hoş Görmez» Hadisi Bâbı
6998-) Bize Muhammed b. Abdillah Er-Ruzzî rivâyet etti. ki): Bize Hâlid b. Haris El-Hüceymî rivâyet etti. ki): Bize Saîd Katâde'den, o da Zürara'dan, o da Sa'd b. Hişâm'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim Allah'a kavuşmayı dilerse, Allah (da) orsa kavuşmayı diler; ve her kim Allah'a kavuşmayı hoş görmezse, Allah (da) ona kavuşmayı hoş görmez.» buyurdu. Ben: Yâ Nebiyyallah! Ölümden hoşlanmadığı için mi? O halde hepimiz ölümden hoşlanmıyoruz! dedim. Bunun üzerine: değil! Lâkin mü'mine Allah'ın rahmeti, rıdvanı ve cenneti müjdelendiği vakit, Allah'a kavusmayı diler. Allah (da) ona kavuşmayı diler. Kâfir ise Allah'ın azabı ve hışmı ile müjdelendiği vakit, Allah'a kavuşmaktan hoşlanmaz. Allah (da) ona kavuşmaktan hoşlanmaz.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: «her Kim Allaha Kavuşmayı Dilerse, Allah Da Ona Kavuşmayı Diler Ve Her Kim Allaha Kavuşmayı Hoş Görmezse, Allah Da Ona Kavuşmayı Hoş Görmez» Hadisi Bâbı
6999-) Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bekr rivâyet etti. ki): Bize Saîd Katâde'den bu isnadla rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: «her Kim Allaha Kavuşmayı Dilerse, Allah Da Ona Kavuşmayı Diler Ve Her Kim Allaha Kavuşmayı Hoş Görmezse, Allah Da Ona Kavuşmayı Hoş Görmez» Hadisi Bâbı
7000-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ali b. Müshir, Zekeriyya'dan, o da Şa'bi'den, o da şureyh b. Hânî'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim Allah'a kavuşmayı dilerse Allah (da) ona kavuşmayı diler. Ve her kim Allah'a kavuşmayı hoş görmezse, Allah (da) ona kavuşmayı hoş görmez, ölüm Allah'a kavuşmaktan öncedir.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: «her Kim Allaha Kavuşmayı Dilerse, Allah Da Ona Kavuşmayı Diler Ve Her Kim Allaha Kavuşmayı Hoş Görmezse, Allah Da Ona Kavuşmayı Hoş Görmez» Hadisi Bâbı
7001-) Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. ki): Bize Zekeriyya, Âmir'den rivâyet etti. ki): Bana şureyh b. Hâni' rivâyet etti. Ona da Âişe haber vermiş ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yukarki hadîsin mislini buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: «her Kim Allaha Kavuşmayı Dilerse, Allah Da Ona Kavuşmayı Diler Ve Her Kim Allaha Kavuşmayı Hoş Görmezse, Allah Da Ona Kavuşmayı Hoş Görmez» Hadisi Bâbı
7002-) Bize Saîd b. Amr El-Eş'asî rivâyet etti. ki): Bize Abser Mutarrifden, o da Âmir'den, o da şureyh b. Hâni'den, o da Ebû. Hüreyre'den naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim Allah'a kavuşmayı dilerse, Allah (da) ona kavuşmayı diler; ve her kim Allah'a kavuşmayı hoş görmezse, Allah (da) ona kavuşmayı hoş görmez.» buyurdu. Bunun üzerine ben Âişe'ye gelerek: Ey mü'minlerin annesi! Ben Ebû Hüreyre'yi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir hadîs rivâyet ederken dinledim. Eğer (mesele) öyleyse biz helâk olduk demektir, dedim. Âişe: Helâk olan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözüyle helâk olmuştur! Ne o? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim Allah'a kavuşmayı dilerse, Allah (da) ona kavuşmayı diler; ve her kim Allah'a kavuşmayı hoş görmezse, Allah (da) ona kavuşmayı hoş görmez...» buyurmuş. Halbuki bizde ölümden hoşlanan hiç bir kimse yoktur, dedim. Âişe: Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) söyledi. Ama o seni» anladığın mânâda değildir. Lâkin göz yukarıya dikildiği, göğüs alıp vermeye başladığı, tüyler dikenlendiği ve parmaklar yumulduğu zaman, o anda her kim Allah'a kavuşmayı dilerse Allah (da) ona kavuşmayı diler; ve her kim Allah'a kavuşmayı hoş görmezse; Allah (da) ona kavuşmayj hoş görmez mânâsmadır, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: «her Kim Allaha Kavuşmayı Dilerse, Allah Da Ona Kavuşmayı Diler Ve Her Kim Allaha Kavuşmayı Hoş Görmezse, Allah Da Ona Kavuşmayı Hoş Görmez» Hadisi Bâbı
7003-) Bize bu hadîsi İshak b. İbrahim El-Hanzalî de rivâyet etti. ki): Bana Cerir, Mutarrifden bu isnadla Abser'in hadîsi gibi haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: «her Kim Allaha Kavuşmayı Dilerse, Allah Da Ona Kavuşmayı Diler Ve Her Kim Allaha Kavuşmayı Hoş Görmezse, Allah Da Ona Kavuşmayı Hoş Görmez» Hadisi Bâbı
7004-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Âmir El-Eş'arî ve febû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Usâme Bureyd den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Mûsa'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. kim Allah'a kavuşmayı dilerse, Allah (da) ona kavuşmayı diler; ve her kim Allah'a kavuşmayı hoş görmezse, Allah da ona kavuşmayı hoş görmez.» buyurmuşlar. hadîsin Ubâde ve Ebû Mûsa rivâyetlerini «Kitâlu'r-Rikâk»'da; Ubâde rivâyetini Tirmizi «Kitâbu'z-Zühd» ve «Kitâbu'l-Cenâiz»'de tahric etmişlerdir. rivâyetlerdeki hoşlanmama tâbirinden anlaşılan mânâ: Son nefes-deki tevbenin kabul edilmiyeceğidir. Çünkü o anda artık her insana öldükten sonra varacağı yer bildirilir. Saadete kavuşacak olanlar bir an evvel ölümü ve Allah'a kavuşmayı, bu suretle Allah'ın kendilerine ihsan edeceği nimetlere nail olmayı arzu ederler. Allah da onlara kavuşmayı diler. Yani onlara bol bol ihsan ve ikramda bulunur. Cehenneme gidecek olanlar ise varacakları yerin şiddet ve azabını bildikleri için Allah'a kavuşmayı istemezler. Allah da onlara kavuşmayı istemez. Bunun mânâsı: Onları rahmetinden ve ikramından uzaklaştırır; ama bunu kendilerine murad etmez demektir. Nefesin göğüsde kalkıp konmasıdır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: «her Kim Allaha Kavuşmayı Dilerse, Allah Da Ona Kavuşmayı Diler Ve Her Kim Allaha Kavuşmayı Hoş Görmezse, Allah Da Ona Kavuşmayı Hoş Görmez» Hadisi Bâbı
7005-) Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Ala' rivâyet etti. ki): Bize Veki', Cafer b. Bürkan'dan, o da Yezid b. Esam'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: ki Allah: Ben kulumun bana olan zannının yanındayım; bana dua ettiği zamanda ben onunla beraberim buyuruyor.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Zikir Dua Ve Allahü Teâlâya Yaklaşmadın Fazileti Bâbı
7006-) Bize Muhammed b. Beşşâr b. Osman el-Ahdî rivâyet etti. ki): Bize Yahya (yani İbn Saîd) ile İbn Ebî Adiy, Süleyman'dan (bu zat Et-Teymî'dir), o da Enes b. Mâlik'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. (Şöyle buyurmuşlar): (azze ve celle) Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım; bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim, buyurdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Zikir Dua Ve Allahü Teâlâya Yaklaşmadın Fazileti Bâbı
7007-) Bize Muhammed b. Abdil-A'lâ El-Kaysî rivâyet etti. ki): Bize Mu'temir, babasından bu isnadla rivâyet etti. Ama: «O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim...» cümlesini anmadı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Zikir Dua Ve Allahü Teâlâya Yaklaşmadın Fazileti Bâbı
7008-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Küreyb'indir. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet eüi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: (azze ve celle): Ben kulumun zannının yanındayım. Beni zikrederken de onunla beraberim. O beni gönlünden zikrederse, ben de onu nefsimde zikrederim. Beni bir cemaat içinde zikrederse; ben onu o cemaattan daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim. Bana bir kar;ş yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım; bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim, buyuruyor.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Zikir Dua Ve Allahü Teâlâya Yaklaşmadın Fazileti Bâbı
7009-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Veki' rivâyet etti. ki): Bize A'meş Ma'rur b. Süveyd'den, o da Ebû Zer'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: (azze ve celle): Her kim bir hayırla gelirse, ona bu hayrın on misli vardır. Ziyade de veririm. Ve her kim bir kötülükle gelirse, onun cezası kötülüğün mislidir. Yahut affederim. Bana kim bir karış yaklaşırsa, ben ona bir cırsın yaklaşırım; bana kim bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Her kim bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim. Ve her kim bana hiç bir şeyi şerik koşmamak şartıyle yer dolusu günahla gelirse, ben kendisini o günahın misli mağfiretle karşılarım, buyuruyor.» dedi ki: Bize Hasen b. Bişr rivâyet etti. ki): Bize bu hadîsi Veki' rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Zikir Dua Ve Allahü Teâlâya Yaklaşmadın Fazileti Bâbı
7010-) Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den bu isnadla, bu hadîsin mislini rivâyet etti. Yalnız o: «Onun için on misli vardır. Yahut ziyade ederim...» dedi. hadîslerin izahı bahsin başında geçti. hayrın on misli yahut daha ziyâdesinin verilmesinden murâd Allah'ın lûtfu keremiyle bu on mislin mutlaka verileceğidir. Ziyâdesi yedi yüz misline kadar hattâ daha fazla katlanarak Hakk Teâla'nın iradesine göre bazı kimselere verilecektir. yahut Kırâb dolmaya yaklaşan demektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Zikir Dua Ve Allahü Teâlâya Yaklaşmadın Fazileti Bâbı
7011-) Bize Ebû'l-Hattab Ziyâd b. Yahya El-Hassânî rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ebî Adiy, Humeyd'den, o da Sabit'-ten, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müslümanlardan zayıflamış da kuş yavrusu gibi olmuş bir zatı dolaştı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: bir şeyle dua ediyor yahut ondan bir şey istiyor muydun?» diye sordu. O zât: Evet! Allah'ım, bana âhirette ne ile ceza vereceksen, onu bana dünyada peşin ver, diyordum, cevâbını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Sen buna takat getiremezsin —yahut senin buna gücün yetmez— Allah'ım bize dünyada iyilik, âhirette de iyilik ver. Ve bizi cehennem azabından koru! deseydin ya!» buyurdu. Müteakiben Allah'a onun için dua etti. Allah da şifâsını verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Dünyada Azabın Peşin Verilmesi İçin Dua Etmenin Keraheti Bâbı
7012-) Bize bu hadîsi Âsim b. Nadr Et-Teymî rivâyet etti. ki): Hâlid b. Hârıs rivâyet etti. ki): Bize Humeyd bu isnadla: «Bizi cehennem azabından koru...» cümlesine kadar rivâyet etti, ziyâdeyi anmadı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Dünyada Azabın Peşin Verilmesi İçin Dua Etmenin Keraheti Bâbı
7013-) Bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Affân rivâyet etti. ki): Bize Hammâd rivâyet etti. ki): Bize Sabit, Enes'den naklen haber verdi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dolaşmak üzere ashabından bir zâtın yanına girmiş. (Adamcağız) Kuş yavrusu gibi olmuş... Humeyd'in hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuştur. Yalnız o: «Allah'ın azabına sen takat getiremezsin.» demiş. «Müteakiben onun için Allah'a dua etti. Allah da şifasını verdi...» cümlesini anmamıştır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Dünyada Azabın Peşin Verilmesi İçin Dua Etmenin Keraheti Bâbı
7014-) Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Salim b. Nuh El-Attâr, Saîd b. Ebi Arûbe'den, o da Katâde'den, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsi rivâyet etti. murad ne olduğu hususunda birçok kaviller vardır. Bunların en güzeli hasenenin dünyada ibâdet ve afiyet, âhirette de cennet ve mağfiret mânâsına gelmesidir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Dünyada Azabın Peşin Verilmesi İçin Dua Etmenin Keraheti Bâbı
7015-) Bize Muhammed b. Hatim b. Meyimin rivâyet etti. ki): Bize Beliz rivâyet etti. ki): Bize Vûheyb rivâyet etti. ki): Bize Süheyl babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: ki: Allah Tebareke ve Teâla'nın bir takım seyyar fazla melekleri vardır. Bunlar zikir meclislerini araştırırlar. İçerisinde zikir olan bir meclis buldular mı onlarla beraber otururlar. Ve kanatlarıyle birbirlerini kuşatırlar. Ta ki kendileriyle alt semanın arası dolar. Cemaat dağıldıkları vakit yükselir ve gökyüzüne çıkarlar. Allah (Azze ve Ce'le) onları bildiği halde kendilerine: Nereden geldiniz? diye sorar. Onlar da: Senin yeryüzündeki bazı kullarının yanından (geldik), onlar sana tesbih ediyor, tekbîr, tehlilde bulunuyor, sana hamdediyor ve senden istiyorlar, cevabını verirler. Teâla Hazretleri: Benden ne istiyorlar? diye sorar: Senden cennetini istiyorlar, derler. Onlar benim cennetimi gördü mü? der. Hayır yâ Rabbî! cevabını verirler. Acaba cennetimi görmüş olsalar ne yaparlar? der. Melekler: Senden eman dilerler, derler. Benden neden eman dilerler? Diye sorar. Senin cehenneminden yâ Rabbi! diye cevap verirler. Onlar benim cehennemimi görmüşler mi? der. Hayır! cevabını verirler. Acaba cehennerıimi görmüş olsalar ne yaparlar? der. Senden mağfiret dilerler, derler. O da: Ben onları mağfiret ettim, ne diledilerse kendilerine verdim. Ve onları eman diledikleri şeyden kurtardım, buyurur. Bunun üzerine melekler: Ya Rabbİ! İçlerinde filân var, günahı çok bir kul. O ancak oradan geçerken onlarla beraber oturdu, derler. Teâla Hazretleri: Onu da affettim. Onlar öyle bir cemaat ki, onlarla düşüp kalkan şakı'olmaz, buyurur.» Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'd-Deavatn'da tahric etmiştir. Seyyara: Yeryüzünde seyahat eden meleklerdir. Fudul kelimesi Fudl, Fadl ve Fudaîâ şekillerinde rivâyet olunmuştur. Bu rivâyetlerin hepsine göre mânâsı hafeza ve diğer meleklerden ziyâde olan meleklerdir. Seyyara da bunlardır. Vazifeleri yoktur. Yalnız zikir halkalarım araştırır ve teftiş ederler. şerif, zikrin faziletine ve suleha ile düşüp kalkmanın bereketine delildir. Kâdî Iyâz zikrin iki çeşit olduğunu söyler. Bunların biri kalble, diğeri dil iledir. Kalble zikir dahi iki nev'idir. Bir Allah Teânın azametini yerle göklerdeki âyetlerini düşünmektir ki, bu zikirlerin en yükseğidir. Hadîsden murad da odur. İkincisi emir veya nehye imtisal ederken kalbiyle Allah'ı zikretmektir. Allah'ı dille anmak zikirlerin en zayıfıdır. Bununla beraber onda da büyük fazilet vardır. Nitekim bu hususta birçok hadîs-i şerifler vârid olmuştur. Meleklerin zikr-i kalbiyi yazıp yazmadıkları ihtilaflıdır. Bazılarına göre yazarlar, Allahü teâlâ onlara bir alâmet yaratmıştır. Bununla kalbin zikrini bilirler. Bir takımları yazmadıklarına kail olmuşlardır. Çünkü kalbden geçenleri Allah'dan başka bilen yoktur. «Doğrusu onlar bunu yazarlar ve kalbin huzuru ile birlikte dille yapılan zikir sadece kalble yapılan zikirden efdaldır.» diyor.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Zikir Meclislerinin Fazileti Bâbı
7016-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize İsmail (yani; İbn Uleyye) Abdü'l-Aziz'den (bu zât İbn Suheyb'dir) rivâyet etti. ki): Katâde, Enes'e: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ekseriyetle hangi duayı okurdu? diye sordu. Enes: Ekseriyetle yaptığı duada: Bize dünyada iyilik, âhirette de iyilik ver. Ve bizi cehennem azabından koru!» diyordu. ki: Enes dahi bir istek duasında bulunmak murâd ederse bu duayı okur, herhangi bir duâ yapmak isterse, o hususta bununla duâ ederdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Allahım! Bize Dünyada İyilik, Âhirette De İyilik Ver Ve Bizi Cehennem Azabından Koru, Diye Dua Etmenin Fazileti Bâbı
7017-) Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivâyet etti, (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Rabbimiz! Bize dünyada iyilik, âhirette de iyilik ver! Ve bizi cehennem azabından koru!» derdi. hadîsi Buhârî «Kitâbu't-Tefsir» ve «Kitâbu'd-Dâvûd'da; Ebû Dâvud «Namaz» bahsinde tahric etmişlerdir. birçok mânâları vardır. Şeyh İmâdüddin İbn Kesir: «Dünya hususunda hasene kelimesi afiyet, geniş ev, güzel zevce, itaatli evlât, bol rızk, faydalı ilim, sâlih amel, rahat vâsıta ve zikri cemil gibi, bütün dünyevî isteklere şâmildir. Âhiret hakkında hasenenin ise en yüksek derecesi cennete girmek ve bunun tabilerinden olan arasatta en büyük korkudan emin olmak, kolay hesab vermek ve şâiredir.» demiştir. dolayıdır ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ekseri zamanlarında bu duayı okumuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Allahım! Bize Dünyada İyilik, Âhirette De İyilik Ver Ve Bizi Cehennem Azabından Koru, Diye Dua Etmenin Fazileti Bâbı
7018-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e Sümey'den dinlediğim, onun da Ebû Sâlih'den, onun da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse günde yüz defa, bir Allah'dan başka İlâh yoktur. Onun şeriki yoktur; mülk onundur, hamd de ona mahsustur. Hem o her şeye kadirdir, derse, o kimse için on köle dengi sevab olur. Ve kendisine yüz hasene yazılır. Yüz günahı da silinir. Bu onun İçin o gün akşamlayıncaya kadar şeytandan mahfaza olur. Onun yaptığından daha faziletli bir iş kimse yapamaz. Meğer ki, onun yaptığından fazla yapsın. Ve bir kimse günde yüz kere Allah'ı hamdeyle birlikte tenzih ederim derse; günahları denizin köpüğü kadar bile olsa sâkıt olur.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7019-) Bana Muhammed b. Abdi’l-Melik El-Emevî rivâyet etti. ki): Bize Abdü’l-Aziz b. Muhtar, Süheyl'den, o da Sümey'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse sabahladığı ve akşamladığı zaman yüz defa Allah'ı hamdeyle birlikte tenzih ederim, derse; kıyâmet gününde hiç bir kimse onun getirdiğinden daha faziletli bir şey getiremez. Meğer ki; biri onun dediği kadar yahut fazlasını getirmiş ola.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7020-) Bize Süleyman b. Ubeydillah Ebû Eyyûb El-Gaylânî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Âmir (yani; El-Akadî) rivâyet etti. ki): Bize Ömer (bu zât İbn Ebî Zâide'dir), Ebû İshâk'dan, o da Amr b. Meymûn'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bİr kimse on defa yalnız, Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur. Onun şerîki yoktur. Mülk onundur. Hamd de ona mahsûsdur. Hem o her şeye kadirdir, derse, İsmail oğullarından dört kişi âzad etmiş gibi olur. ki): Bize Ebû Âmir rivâyet etti. ki): Bize Ömer rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Ebi's-Sefer, Şa'bî'den, o da Rabî' b. Hüseym'den bunun mislini rivâyet etti. ki): Ben Rabi'a: Bunu kimden işittin? diye sordum: Amr b. Meymûn'dan! dedi. Bunun üzerine Amr b. Meymûn'a gelerek: Bunu kimden işittin? diye sordum. İbn Ebî Leylâ'dan! dedi. Hemen İbn Ebî Leylâ'ya gelerek: Bunu kimden işittin? diye sordum. Ebû Eyyûb El-Ensârî'den (işittim). Onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet ediyordu, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7021-) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr ile Züheyr b. Ebû Küreyb ve Muhammed b. Tarif El-Beceli rivâyet ettiler. ki) Bize İbn fudayl, Umara b. El-Ka'ka'dan, o da ebu Zür'a'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. demiş) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : kelime vardır ki dile hafif, mizanda ağır, Allah'a makbuldürler: (Bunlar) Allah'ı hamdiyle birlikte tenzih ederim. Büyük Allah'ı tenzih ederim (kelimeleridir).» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7022-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem),: tenzih ederim, hamd Allah'a mahsustur ve Allah'dan başka ilâh yoktur. Allah her şeyden büyüktür, demem benim için üzerine güneş doğan her şeyden daha makbuldür.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7023-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ali b. Mûshir ile İbn Nümeyr, Mûsa El-Cühenî'den rivâyet ettiler. H. Muhammed b. Abdıllah b. Nümeyr de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Mûsa El-Cühenî, Mus'ab b. Sa'd'dan, o da babasından naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bir bedevi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Bana söyleyeceğim bir söz Öğret! dedi. Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur. Onun şeriki yoktur. Allah en büyüktür. (Onu) büyük olarak anarım. Allah'a çok hamdolsun, âlemlerin Rabbi olan Allah'ı tenzih ederim. Güç ve kuvvet ancak aziz, hakim olan Allah'a mahsustur de!» buyurdu. Bedevi: Bunlar Rabbını için; ya kendim için ne diyeceğim? diye sordu. «Allahım! Beni affet! Bana acı! Bana hidayet ver! Ve beni nzıklandır! buyurdular. «Bana afiyet ver kelimesine gelince (bunda) ben tevehbüm ediyorum ve bilmiyorum.» demiş. İbn Ebî Şeybe kendi hadîsinde Mûsa'nın sözünü anmamıştır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7024-) Bize Ebû Kâmil El-Cahderî rivâyet etti. ki): Bize Abdü'l-Vâhid (yani; İbn Ziyad) rivâyet etti. ki): Bize Ebû Mâlik El-Eşcaî babasından rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müslüman olan bir kimseye: Beni affet; bana acı; bana hidâyet ver ve beni nzıklandır!» demesini Öğretirdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7025-) Bize Saîd b. Ezber El-Vâsıtı rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. ki): Bize Ebû Mâlik EL-Eşcaî babasından rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bir kimse müslüman olduğu vakit Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona namazı öğretir, sonra şu kelimelerle duâ etmesini emir buyururdu: Beni affet; bana acı; bana hidâyet ve afiyet ver ve beni nzıklandır!»:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7026-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti. ki): Bize Ebû Mâlik babasından naklen haber verdi. Ki babası Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den dinlemiş. Ona bir adam gelmiş de: Ya Resûlallahî Rabbimden isteyeceğim vakit ne demeliyim? diye sormuş: Beni affet; bana acı; bana afiyet ver ve beni nzıklandır, de!» buyurmuş ve baş parmağından maada parmaklarını toplamış: bunlar senin için dünyanı ve âhiretini (bir araya) toplar.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7027-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Mervân ile Ali b. Müshir, Mûsa El-Cühenî'den rivâyet ettiler. H. Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Mûsa El-Cûhenî Mus'ab b. Sa'd'dan rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanaldaydık: her gün bin sevab kazanmaktan âciz midir?» buyurduHKen-disine beraberinde oturanlardan biri: Bizden birimiz bin sevabı nasıl kazanır? diye sordu: kere tesbih çeker ve kendisine bin sevab yazılır. Yahut ürerinden bin günah indirilir.» buyurdular. rivâyetleri Buhârî «Kitâbu'd-DeavâU'da; Ebû Hüfeyre rivâyetini «Kitâbu Bed-il-Halk»'da; Tirmizî «Kîtâbu'jj Deavâu'da; İbn Mâce «Kİtâbu Sevabu't-Tesbih»'de muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. «Lâilâhe illallah» teshilinde «Sühlıûnullah» dernek olduğunu evvelce görmüştük. Sübhanallah'ın mânâsı Allahü Teâla’yı şânına lâyık olmayan sıfatlarla noksanlıklardan tenzih etmektir. şerif günde yüz defadan fazla tehlilde bulunanın fazla sevab kazandıracağını göstermektedir. Demek oluyor ki, yüz adedi ziyadeyi iptal eden ve bu sebeple namaz rekâtlarının sayısı gibi riâyeti gereken hudut değildir. Buradaki ziyâdeden murad tehlilden başka hayır amelleri de olabilir. Hattâ ziyâdenin tehlil veya başka dualar yahut hem tehlil, hem de başka hayr işleri olması muhtemeldir. Nevevî bu ihtimâli daha kuvvetli görmektedir. Hadis mutlakdır. Binâenaleyh yüz tehlili arka arkaya getirmekle ayrı ayrı zamanlarda getirmek arasında fark yoksa da, bütün gününe mahfaza olması için toptan bir defada sabahleyin getirmek efdaldır. zahirine bakılırsa, teşbihin tehlilden efdal olduğu anlaşılır. Fakat Kâdi Iyâz tehlilin daha faziletli olduğunu söylemiştir. Nitekim bu kavli te'yicl eden rivâyetler de vardır. Bazıları tehlilin ism-i A'zam olduğunu söylemişlerdir. Kelime-i İhlâs da tevhiddir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Tehlil, Tesbih Ve Duanın Fazileti Bâbı
7028-) Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ve Muhammed b. Alâ' El-Hemdâni rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındir.' (Yahya: Ahberanâ; ötekilerse: Haddesena tâbirlerim kullandılar. Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Ebû Sâlib'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse bir mü'minden dünya sıkıntılarından bir sıkıntı giderirse; Allah ondan âhiret sıkıntılarından bir sıkıntı giderir. Bir kimse başı sıkılana kolaylık gösterirse, Allah ona dünya ve âhirette kolaylık verir. Ve bir kimse bir müslümanı (n günahını) Örtbas ederse, Allah da onu dünya ve âhirette Örtbas eder. Kul din kardeşinin yardımında oldukça, Allah da kulun yardımindadır. Ve her kim bir yol tutarak, o yolda ilim ararsa, bu sebeple Allah ona cennete götüren bir yol müyesser kılar. Bir kavm Allah'ın evlerinden bir evde toplanarak kitâbullahı okurlar ve onu aralarında müzâkere ederlerse; üzerlerine sekinet iner. Allah'ın rahmeti onları kaplar. Melekler de etraflarını kuşatırlar. Allah onları kendi nezdindekilere anar. Bir kimseyi ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandıramaz.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Kurân Okumak Ve Zikirde Bulunmak İçin Toplanmanın Fazileti Bâbı
7029-) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize habam rivâyet etti. H. bu hadîsi Nasr b. Alî El-Cehdamî de rivâyet etti. 1 ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet ettiller ikî râvî demişler ki: Bize A’meş rivâyet etti. ki) ; Bize İbn Nümeyr, Ebû Sâlih'den rivâyet etti. Ebû Üsâme’nin hadîsinde: «Ebû Muâviye hadîsinde olduğu gibi, bize Ebû Sâlih, Ebû Hüreyre'den rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: ...» ibaresi vardır. Şu kadar var ki, Ebû Üsâme hadîsinde başı sıkılana kolaylık zikredilmemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Kurân Okumak Ve Zikirde Bulunmak İçin Toplanmanın Fazileti Bâbı
7030-) Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. ki): Ben Ebû İshâk'ı, Ebû Müslim El-Egar’dan rivâyet ederken dinledim. (Şöyle dedi): Ben Ebû Hüreyre ile Ebû Saîd'i Hudrî aleyhine şehâdet ederim ki, kendileri Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğuna şehâdet etmişlerdir: kavm Allah (azze ve celle)'yi zikir için otururlarsa, onları melekler kuşatırlar, rahmet kaplar, üzerlerine sekinet iner ve onları Allah kendi nezdindekilere anar.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Kurân Okumak Ve Zikirde Bulunmak İçin Toplanmanın Fazileti Bâbı
7031-) Bu hadîsi bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Abdurahman rivâyet etti. ki): Bize Şu'be bu isnadda bu hadîsin benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Kurân Okumak Ve Zikirde Bulunmak İçin Toplanmanın Fazileti Bâbı
7032-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Merhum b. Abdi’l-Aziz, Ebû Neâmete's-Sa'dî'den, o da Ebû Osman'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Muâviye Mescidde bir halkanın yanına çıktı da: Sizi (buraya) ne oturttu? diye sordu. Allah'ı zikretmek için oturduk, dediler. Allah aşkına mı; sizi ancak bu mu oturttu? dedi. Vallahi bizi ancak bu oturttu, cevâbını verdiler. Beri bakın, ben sizi itham ettiğim için yemin ettirmedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den benden daha az hadîs rivâyet etmek hususunda benim mertebemde hiç bir kimse yoktur. Gerçekten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından müteşekkil bir halkanın yanına çıktı da: (buraya) ne oturttu?» diye sordu. Ashab: Allah'ı zikretmeye, bizi İslâm'a hidâyet buyurduğu ve onlunla bize imtihanda bulunduğu için ona hamdetmeye oturduk, dediler. aşkına mı? Sizi ancak bu mu oturttu?» buyurdu. Vallahi bizi ancak bu oturttu, dediler. bakın! Ben sizi itham ettiğim için yemin ettirmedim. Lâkin şu var ki; bana Cibrîl geldi de Allah (azze ve celle)'nin sizinle meleklere iftihar ettiğini haber verdi.» buyurdular. Hüreyre rivâyeti hakkında İmâm «Bu hadîs bütün ilimleri, kaideleri ve âdabı bir araya toplayan büyük bir ha-dîsdir.» diyor. Hadîsin bölümleri evvelce izah edilmişti. Hadîs-i şerif, Müslümanların hacetlerini görmenin onlara ilim, mal, yardım ve nasihat gibi şeylerle faydalı olmaya çalışmanın kusurlarını örtbas etmenin faziletine ödelildir. Asıl itibariyle vakar, itminan ve mehabet mânâlarına gelirse de, Kâdi Iyâz burada ondan murad rahmettir, demiştir. Mamaafih Nevevî, Kâdî'nin bu tefsirini zayıf bulmuş, ona vakar ve itminan mânâsı vermenin daha güzel olduğunu söylemiştir. Bu hadîs Mes'ud'da toplanarak Kur'ân okumanın faziletine delildir. Cumhûrun mezhebi budur. İmâm Mâlik'in bunu kerih gördüğü rivâyet olunmuşsa da Malikiye ulemâsından bazıları onun sözünü te'vil etmişlerdir. Bu fazileti ihraz için medrese, kışla ve şâire gibi yerlerde toplanmak da mescid hükmündedir. kimseyi ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandırmaz...» cümlesinden murad: Soy ve sülâlesinin şerefine güvenerek amelde kusur eden kimse, amel edenler mertebesine ulaşamaz, demektir. teâlâ’nın meleklere iftiharda bulunması Kur'ân okuyanların faziletini onlara bildirerek haklarında medh-ü senada bulunmasıdır Allâhi tâbiri yemin ifade eder. İstifham hemzesi kasem harfinden be deldir. Tıybî bu kelimenin «Allahc» şeklinde mansub okunacağını söyle mistir. Bu takdirde harf-i cer atılmış, sonra kelime fiile bitiştirilmiş, faka fiilde hazfedilmiş olur. Cümle «etuhlfûnellahe» takdirindedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Kurân Okumak Ve Zikirde Bulunmak İçin Toplanmanın Fazileti Bâbı
7033-) Bize Yahya b. Yahya ile Kuteybe b. Saîd ve Ebû'r-Rabi' El-Atekî toptan Hammad'dan rivâyet ettiler. Yahya dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd, Sâbit'ten, o da Ebû Bürde'den, o da Egar El-Müzenî'den — bu zatın sahâbîliği vardı — naklen haber verdi. Ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): şu ki, bazen kalbınıe gaflet çöküyor ama ben Allah'a günde yüz defa istiğfar ederim.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: İstiğfarın Ve Onu Çok Yapmanın Müstehab Oluşu Bâbı