Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

7738-) Bana Ebû Kâmil El-Cahderî de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Avâne A'meş'den, o da Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti ki, Abdullah b. Übey İbn Selûl'un Müseyke denilen bir cariyesi vardır. Ümeyme denilen bir cariyesi daha varmış. İbn Selûl bunları zinaya zorlamış. Onlar da bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e şikâyet etmişler. Bunun üzerine Allah: fuhşa zorlamayın!» âyet-i kerîmesini gafurdur, rahimdir» kavli kerimine kadar inzal buyurmuş. hadîsdeki «lehünne» kelimesi âyetten değildir. Hadîsi izah için getirilmiştir. Bundan murad; Allah'ın afvu mağfireti cariyelere mahsus olduğunu bildirmektir. Çünkü zinaya zorlanan onlardır. Buradaki afvu mağfiretin zinaya zorlayan câriye sahiplerine şumûlü yoktur. Âyet-i kerimedeki: olmak isterlerse...» kaydı ekser ahvâle göre getirilmiş bir kaydı vukûîdir. Çünkü zorlamak ancak iffetini muhafaza edenler hakkında mütesavverdir. İffetli olmak istemeyenler kendi arzularıyle zina ederler, onları bu işe zorlamaya hacet yoktur. Âyet-i kerîmeden maksad: Kadın iffetli olsun, olmasın zorla zina ettirilmesinin haram olduğunu beyândır. Namuslu olmak istemeyen bir kadını zinaya zorlamak ona sevmediği biriyle zina ettirmekle tasavvur olunur. Gerek isteyerek, gerekse mecbur edilerek yapılsın, zinanın bütün nevileri kat'iyetle haramdır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Teâlâ Hazretlerinin: «cariyelerinizi Fuhşa Zorlamayın» Âyet-i Kerimesi Hakkında Bir Bab
7739-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. İdris, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Ebû Ma'mer'den, o da Abdullah'dan naklen Allah (azze ve celle)'nin: o kimselerdir ki, dua ederler, Rablerinden vesileyi dileyerek her bîri ona daha yakın olmak islerler." Sûre-i İsra, âyet: 57. Âyet-i kerîmesi hakkında rivâyette bulundu. Şöyle dedi: Cinlerden bir cemâat müslüman olmuşlardı. Bunlara tapanlar vardı. Tapanlar ibâdetleri üzere kaldılar, cinlerden bu cemâat müslüman oldu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Teâlâ Hazretlerinin: «bunlar O Kimselerdir Ki, Dua Ederler Rablerinden Vesileyi Dilerler:..» Âyet-i Kerimesi Hakkında Bir Bab
7740-) Bana Ebû Bekr b. Nâfi' El-Abdî rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman rivâyet etti. ki): Bize Süfyan, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Ebû Ma'mer'den, o da Abdullah'dan: o kimselerdir ki, dua ederler. Rablerinden vesileyi dilerler.,.» âyeti hakkında rivâyette bulundu. Abdullah Şöyle dedi: İnsanlardan bir cemâat, cinlerden bir cemaata taparlardı. Derken cinlerden olan cemâat müslüınanliği kabul etti. İnsanlar İbâdetlerinde sabit kaldılar. Bunun üzerine: öyle kimselerdir ki, dua ederler; Rablerinden vesileyi dilerler.» âyeti indi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Teâlâ Hazretlerinin: «bunlar O Kimselerdir Ki, Dua Ederler Rablerinden Vesileyi Dilerler:..» Âyet-i Kerimesi Hakkında Bir Bab
7741-) Bu hadîsi bana Bişr b. lîâlid de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed (yani; İbn Ca'fer), Şu'be'den, o da Süleyman'dan naklen bu isnadla haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Teâlâ Hazretlerinin: «bunlar O Kimselerdir Ki, Dua Ederler Rablerinden Vesileyi Dilerler:..» Âyet-i Kerimesi Hakkında Bir Bab
7742-) Bana Haccâc b. Şâir dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdû's-Samed b. Abdi'l-Varis rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet etti. ki): Bize Hüseyin, Katâde'den, o da Abdullah b. Ma'bed Ez-Zimmânfden, o da Abdullah b. Utbe'den, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen: öyle kimselerdir ki, dua ederler; Rablerinden vesileyi dilerler.» âyeti hakkında rivâyette bulundu. Abdullah Şöyle dedi: Bu âyet Arablardan bir cemâat hakkında inmiştir. Bunlar cinlerden bir taifeye taparlardı. Derken cinliler müslümanlığı kabul etti de, onlara tapan insanların haberi bile olmadı. Bunun üzerine: öyle kimselerdir ki, dua ederler; Rablerinden vesileyi dilerler.» âyeti indi. hadîsi Buhârî ile Nesâî «Tefsir» bahsinde tahric etmişlerdir. vesileden murad; yakınlıktır. Bu yakınlığı dileyenler müslüman olan cinlerdir. Cinlere tapan insanlarsa onlara tapmakta devam etmişlerdir. Cinlerin buna rızâları yoktur, çünkü müslüman olmuşlardır. İbn Abbâs hazretlerinden meşhur olan rivâyet bu ise de, yine ondan bir rivâyete göre bu âyet Hazret-i Üzeyr, Hazret-i İsa ve annesi Meryem'e tapanlar hakkında nâzil olmuştur. Âyet-i kerîmenin sonundaki: mabudlardan her biri Allah'a daha yakrn olmaya çalışır.» buyurulmasi, âyetin bunlara tapanlar hakkında indiğini te'yid eder.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Teâlâ Hazretlerinin: «bunlar O Kimselerdir Ki, Dua Ederler Rablerinden Vesileyi Dilerler:..» Âyet-i Kerimesi Hakkında Bir Bab
7743-) Bana Abdullah b. Muti' rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym, Ebû Bişr'den, o da Saîd b. Cübeyr'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): İbn Abbâs'a: Tevbe sûresi nedir? diye sordum, Tevbe mi? Bilâkis o fâdîhadır. Onlardan bazıları, onlardan bazı lan sözü, ine ine halk bu sûrede bizden zikredilmedik kimse kalmayacak zannettiler. Enfal sûresi nedir? dedim. O, Bedir süresidir! cevâbını verdi. Yâ Haşr sûresi? dedim. O sûre Benî Nadr hakkında inmiştir, cevabını verdi. hadîsi Buhârî «Kitâbu't-Tefsir»'de tahric etmiştir. Fâdıha: Kepaze eden, demektir. Tevbe sûresinde: «Onlardan bazıları Peygambere eziyet verirler.» «Onlardan bazıları sadakalar hakkında sana göz kırparlar.» «Onlardan bazıları bana müsade et, derler, ilâh...»gibi âyetlerle birçok kimselerin ayıpları beyân edildiği için İbn Abbâs (radıyallahü anh) Tevbe sûresine bu ismi vermiştir. Saîd, İbn Abbâs (radıyallahü anh)'a bu sûrelerin nüzul sebeplerini sormuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Berae, Enfal Ve Haşr Süreleri Hakkında Bir Bab
7744-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Alî b. Müshir, Ebû Hayyan'dan, o da Şa'bî'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ömer, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberi üzerinde hutbe okuyarak Allah'a hamdü sena etti. Sonra şöyle dedi: Bundan sonra! Dikkat edin ki, şarabın haram kılınması indiği gün olmuştur. O beş şeyden olur: Buğdaydan, arpadan, kuru hurmadan, kuru üzümden ve baldan. Hamr, aklı örten, şeydir. Üç şey de var ki, ey cemâat ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bunlar hakkında bize bilgi vermiş olmasını dilerdim. Bunlar dede, kelâle ve rîbâ bablarından bazı bablardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Şarabın Haram Kılınmasının Nüzulu Hakkında Bir Bab
7745-) Bize Ebû Küreyb de rivâyet etti. ki): Bize İbn İdris haber verdi. ki): Bize Ebû Hayyân, Şa'bî'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ben Ömer b. Hattab'ı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberi üzerinde şunu söylerken işittim: Bundan sonra! Ey cemâat! Gerçekten şarabın haram kılınması inmiştir. O beş şeyden olur; Üzümden, kuru hurmadan, baldan, buğdaydan ve arpadan. Hamr, aklı örten şeydir. Üç şey de var ki, ey cemâat! Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bunlar hakkında bize kendisinde karar kılacağımız bilgi vermiş olmasını dilerdim. (Bunlar) Dede, kelâle ve ribâ bablarından bazı bablardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Şarabın Haram Kılınmasının Nüzulu Hakkında Bir Bab
7746-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. Uleyye rivâyet etti. H. İsbak b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize İsa b. Yûnus haber verdi, iler iki râvi Ebû Hayyan'dan bu isnadla yukarkilerin hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. Yalnız İbn Uleyye'nin hadîsinde İbn İdris'in dediği gibi «Üzüm»; İsa'nın hadîsinde ise İbnû Müshir'in dediği gibi «Kuru üzüm» denilmiştir. hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Eşribe», «Kitabu't-Tefsir» ve «Kitâbu'l-i'tisam»'da tahric etmiştir. şerîf: İbn Mâce'den gayri diğer sahîh sahipleri de tahric etmişlerdir. Hazret-i Ömer'in şarabın haram kılınması inmiştir. Sözünden muradı Mâide süresindeki şarab âyetidir. Hattâbî diyor ki: «Ömer (radıyallahü anh)'ın bu hadîsde şarab yapılan beş şeyi sayması, onun zamanında bu isimler meşhur olduğu içindir. Bunlar Medine'de umumî olarak bulunmuyorlardı. Buğday, kıymetli bal da onun gibi hattâ daha nâdir bulunuyordu, Ömer (radıyallahü anh) kendilerinden sarab yapılan şevlerin bilinenlerini saymış; pirinç ve saire gibi bu mânâda olanlpn da onlar mesabesinde tutmuştur.» Hazret-i Ömer'in üç şey hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beyanatta bulunmuş olmasını istemesi, onun beyânı ictibad mahzurundan salim olduğu içindir. Zîra içtihadda hatâ olabilir. Müctehid hatâ ettiği takdirde dahi bir ecir kazanırsa da. iki ecirden mahrum olur. Nasla amel ise. mahz-ı isabettir. Ömer (radıyallahü anh)’ın saydığı üç şeyden biri. dedenin mirasçı olmasıdır. Dedenin kardeşi hacbedip etmemesi, kardeşle mahcûb olun olmaması ve alacağı mirasın mikdârı hususunda ashâb-ı kirâm çok ihtilâf etmişlerdir. Meselenin tafsilâtı fıkıh kitaplarındadır. kelâle meselesidir. Kelâle evlâdı ve babası olmayan kimsedir İbn Abbâs'dan bir rivâyete göre sâdece evlâdı olmayandır. Bazıları kelâlenin üç mânâya geldiğini söylerler. Bunlar:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Şarabın Haram Kılınmasının Nüzulu Hakkında Bir Bab
7747-) Bize Amr b. Zürâra rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym, Ebû Hâşim'den, o da Ebû Miclez'den, o da Kays b. Ubad'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ebû Zer'i: Rableri hakkında mücâdele eden iki hasımdır." Sûre-i Hac, âyet: 19. Âyeti, Bedir gününde mübarezeye çıkan Hamza, Alî, Ubeyde b. Haris, Rabia’nın iki oğlu Utbe ile Şeybe ve Velîd b. Utbe hakkında nâzil olmuştur, diye yemin ederken işittim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Teâlâ Hazretlerinin: «bunlar Rableri Hakkında Mücadele Eden İki Hasımdır...» Âyeti Hakkında Bir Bab
7748-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Veki' rivâyet etti. Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman rivâyet etti. Her iki râvi Süfyan'dan, o da Ebû Hâşim'den, o da Ebû Miclez'den, o da Kays b. Ubad'dan naklen rivâyet etmişlerdir. Kays şöyle dedi: Ben Ebû Zer'i: iki hasımdır...» âyetinin indiğine yemin ederken işittim... Hüseyin'in hadîsi gibi nakletmiştir. hadîsi Buhârî «Kitabu’l-Megazî» ile «Kitabu't-Tefsir»'de; Nesâî «Kitabu's-Siyer»'de tahric etmişlerdir. kerîmedeki iki hasımdan murad; iki fırkadır. Hadîs-i şerifte iki tarafın mûbarizleri sayılmıştır. Bunlar müslümanlar tarafından Hamza, Ali ve Ubeyde b. Haris; küffar tarafından Utbe , Şeybe ve Velîd'dir. Hazret-i Hamza, Şeybe'nin karşısına çıkarak onu tepelemiş, Hazret-i Ali de Velid’le mübareze ederek onun işini bitirmiştir. Yalnız, Hazret-i Ubeyde, Utbe ile mübareze ederken yaralanmış, harbden dönerken bu yaradan vefat etmiştir. Hazret-i Hamza ile Ali (radıyallahü anh) onun mübarizini de tepelemişlerdir. bu hadis hakkında söz etmişse de, Nevevî onun itirazını reddetmiş, hadîsde hiç bir za'f ve iztırab olmadığını bildirmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tefsir
Konu: Teâlâ Hazretlerinin: «bunlar Rableri Hakkında Mücadele Eden İki Hasımdır...» Âyeti Hakkında Bir Bab