Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

1786-) Bana, Ebû'r-Rabî' Ez-Zehrânî rivâyet etti. ki): Bize, Hammâd rivâyet etti. ki): Bize, Eyyûb ile Büdeyl, Abdullah b. Şakîk'dan, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti ki, bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Ben soranla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) arasında olduğum hâlde- suâl sordu ve: Yâ Resûlallah! gece namazı nasıl kılınır? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ikişer kılınır. Sabah olacağından korkarsan bir rek'ât (daha) kıl. Ve namazının sonunu vitir yap!» buyurdular. sene sonra ben yine o yerde iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e biri suâl sordu. Ama o adammıydı, başka birimiydi bilemiyorum. Ona da ayni şey'i söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1787-) Bana, Ebû Kâmil rivâyet etti, dedi ki: Bize Hammâd rivâyet etti. ki): Bize, Eyyûb ile Büdeyl ve Imrânü'bnü Hudeyr, Abdullah b. Şakîk'dan, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiler. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1788-) Bize Muhammed b. Ubeyd El-Guberî dahi rivâyet etti. ki): Bize, Hammâd rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb ile Zübeyrü'bnü Hırrît, Abdullah b. Şakîk'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiler. İbn Ömer: «Bir adam, Peygamrer (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordu. .» demiş. Mezkûr râvîler yukarki hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Yalnız bunların ikisinin hadîsinde dahi «hâdiseden bir sene sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir adam suâl sordu...» cümlesi ile ondan sonrası yokdur. hadîsi Buhârî «Ebvâbü’l-Vitr» de; Ebû Dâvûd ile Nesâî de «Kitâbu's-Salât» da muhtelif râvîlerden tahric etmişlerdir. «Mu'cem» inde Resûlülah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e suâl soran zâtın Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)' olduğu bildirilmişdir. Ancak Abdullah b. Şakîk rivâyetinde; Hazret-i Abdullah b. Ömer'in hadîsin râvîlerinden biri olduğu hattâ soran zâtla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arasında bulunduğu görülüyor ki, bu takdirde soranın başkası olması lâzım gelir. Filhakika Muhammedü'bnü Nasr «Ahkâmü’l-Vitr» nâm eserinde Hazret-i Abdullah b. Ömer'den rivâyet ettiği bir hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e suâl soran zâtın bir bedevi olduğunu kaydetmişdir. diyor ki: «Mes'ele soran zâtların müteaddid olduğuna ham-ledilirse, itiraz yokdur. Ama soran ayni zât ise Hazret-i İbn Ömer'in o zât hakkında bir defa bir adam, başka bir defa bir bedevi; demiş olması caizdir. Soran zâtla birlikde kendisinin sormuş olması da mümkündür.» suâl gece namazının kaç rek'ât olduğuna dâirdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cevaben: «ikişer ikişerdir.» buyurması, bunu gösterir. Çünkü cevap suâle mutabık olmak icâb eder. bir rivâyetinde Hazret-i İbn Ömer'e «ikişer ikişerdir.» sözünün ne demek olduğu sorulmuş, İbn-Ömer: «iki rek'âtda bir selâm verirsin.» cevâbını vermişdir. Bazıları: «Bu hadîsde (ikişerin mânâsı her iki rek'âtda te-şehhüd okumakdır.) diyen bâzı Hanefîlere red cevâbı vardır. Çünkü hadîsin râvîsi o hadîsden murâd ne olduğunu daha iyi bilir. Akla gelen mânâ râvînin tefsir ettiğidir. Zira dört rek'âtlı namazlara ikişer denilmez.» şeklinde mütâlâada bulunmuşlardır. bunlara, şu cevâbı veriyor: «Buna kaail olan Hanefî'nin sözü selâmın nefyini (yani verilmemesini) îcâb etmez; onun maksadı her iki rek'ât arasında mutlaka teşehhüd yapılması lâzım geldiğini anlatmakdır. iki rek'âtda bir selâm verip vermemesi mes'elesi ise ayrı bir bahis-dir. Hem dört rek'âtlı namazlara selâmdan kat-i nazar —ikişer rek'ât kı-lınmalar-ma bakarak, onlarda— ikişer ikişer kılınır denilebilir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1789-) Bize Hârûn b. Ma'rûf ile Süreye b. Yûnus ve Ebû Kii-reyb, toptan İbn Ebî Zâîde'den rivâyet ettiler. Hârûn dedi ki: Bize İbn Ebî Zaide rivâyet etti. ki): Bana Âsım-ı Ahvel, Abdullah b. Şakîk’den, o da İbn Ömer'den naklen haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): sabah olmadan acele kılın!» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1790-) Bize, Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize, Leys rivâyet etti. H. İbn Rumh dahi rivâyet etti. ki): Bize, Leys Nâfi'den naklen haber verdi ki, İbn Ömer: «Her kim geceleyin namaz kılarsa namazının sonunu vitir yapsın! Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu emrederdi.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1791-) Bize, Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize, Ebû Üsâme rivâyet etti. H. İbn Nümeyr dahi rivâyet etti. ki): Bize, babam rivâyet etti. H. Züheyr b. Harb ile İbn'l-Müsennâ da rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Yahya rivâyet etti. Bu râvîlerin hepsi Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etmişlerdir ki, Efendimiz: (sallallahü aleyhi ve sellem): kıldığınız namazınızın sonunu vitir yapın!» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1792-) Bana Hârûn b. Abdillâh rivâyet etti. ki): Bize, Haccâc b. Muhammed rivâyet etti. ki): İbn Cüreyc şunları söyledi: Bana, Nâfi' haber verdi ki, İbn Ömer şöyle diyormuş: kim geceleyin namaz kılarsa sabah olmazdan önceki son namazını vitr yapsın! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ashabına böyle emrederdi.» hadîsi Buhârî «Vitir» bahsinde; Ebû Dâvûd «Namaz» bahsinde tahrîc etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1793-) Bize, Şeybân b. Ferrûh rivâyet etti. ki): Bize, Abdul vâris, Ebû't-Teyyâh'dan rivâyet etti. ki: Bana, Ebû Miclez, lb-ni Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namazı gecenin sonunda bir rek'âtdir.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1794-) Bize, Muhammedü'bnÜ'l-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. İbn'l - Müsennâ dedi ki: Bize, Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize, Şu'be, Katâde'den, o da Ebû Miclez'den naklen rivâyet etti. Ebû Miclez Şöyle dedi: Ben İbn Ömer'i, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinledim. Efendimiz: - «Vitir namazı gecenin sonunda bir reic'âtdır.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1795-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Ab-dii's-Samed rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize Katâde, Ebû Micles'den rivâyet etti. Ebû Miclez Şöyle dedi: İbn Abbâs'a vitr'i sordum. Şu cevâbı verdi: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): gecenin sonunda bir relc'âtdır.» buyururken işittim. Ömer'e sordum. O da: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: gecenin sonunda bir relc'âtdır.» buyururken işittim; dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1796-) Bize, Ebû Küreyb ile Hârûn b. Abdillâh rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Ebû Üsâme, Velîd b. Kesîr'den rivâyet etti. ki: Bana, Ubeydullah b. Abdillâh b. Ömer rivâyet etti. Onlara da İbn Ömer rivâyet etmişki, bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde iken ona nida ederek: Yâ Resûlallah! Gece namazını nasıl vitir yapacağım? demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim namaz kılarsa ikişer ikişer kılsın. Sabahlıyacağını hissederse, bir rek'ât kılar; bu rek'ât ona kıldığı rek'âtlan vitr yapac.» buyurmuşlar. Küreyb: «Ubeydullah b. Abdillâh.» dedi; İbai Ömer'i söylemedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1797-) Bize, Halef b. Hişâm ile Ebû Kâmil rivâyet ettiler. Dediler ki, bize Hammad b. Zeyd, Enes b. Sîrîn'den rivâyet etti. ki: İbn Ömer'e sordum: söyle bana sabah namazından önceki iki rek'âtda ki-râeti uzatayımmı? dedim; İbn Ömer, şu cevâbı verdi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin ikişer rek'ât olarak namaz kılar; bir rek'âtla da vitr yapardı. Ben: Sana bunu sormamıştım.» dedim, İbn Ömer: Sen hakîkaten kalın kafalı bir adamsın. Hadîsi sana tekmillememe müsaade etsene!» dedi. Ve (söze yeniden başlayarak): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin namazı ikişer rek'ât olarak kılar; bir rek'âîla da vitir yapardı. Sabah namazından önce sanki eli kulağında ezan okuyormuş gibi (süratle) İki rek'ât namaz kılardı.» dedi. «Sabandan önceki iki lek'âti haber ver.» dedi; namazı zikretmedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1798-) Bize, İbnü'l-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize, Şu'be, Enes b. Sîrîn'den rivâyet etti. Enes: «Ben, İbn Ömer'e sordum...» diyerek yukarkî hadîsin mislini rivâyet etmiş ve: sonunda bir rek'atla vitir yapardı.» cümlesini ziyâde eylemiş. hadîsde: «Sus be! Sen hakîkaten kalın kafalıymışsın!» ifâdesi de vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1799-) Bize, Muharamedü'bnu'l-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize, Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize, Şu'be rivâyet etti. ki): Ben, Ukbetü'bnü Hureys'i dinledim; dedim ki: İbn Ömer'i şunu rivâyet ederken dinledim: (sallallahü aleyhi ve sellem): namazı ikişer rek'âidır. Sabahlamakda olduğunu gördüğün vakit bir rek'âfla vitr yapıver!» buyurdular. Ömer'e: «İkişer ikişer ne demekdir?» diye sordular; İbn Ömer: Her iki rek'âtda bir selâm vermekdir... dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1800-) Bize, Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet ettî. ki): Bize, Abdül'a'lâ b. Abdil'alâ, Ma'mer'den, o da Yahya b. Ebî Kesîr'den, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Said'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Sabahlamadan önce vitr'i kılın! buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1801-) Bana, İshâk b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bana, Ubeydullah, Seyhan'dan, o da Yahya'dan naklen haber verdi. ki: Bana Ebû Nadrate'l - Avakî haber verdi. Onlara da Ebû Saîd haber vermiş ki, Ebû Saîd ve arkadaşları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e vitr'i sormuşlar; o da: sabah'dan önce kılın!» buyurmuşlar. hadislerle kimlerin, ne şekilde istidlal ettikleri ve keza gece namazı ikişer rek'ât kılınarak, bir rek'âtla vitir yapmakdan ne murâd edildiği, bunlardan önceki hadîslerin şerhlerinde görüldü. İri yan demekdir. Bu sözle İbn Ömer (radıyallahü anh) kendisine suâl sorup da neticeyi beklemeden lâf eden Enes b. Sîrîn'in gabâvet ve nezaketsizliğine işaret etmişdir. Ayni hadîsde zikri geçen ezân'dan murâd, Kâdi İyâz'a göre ikaametdir. beh» Sus ve vazgeç mânâsına kullanılan bir ism-i fiil'dir. İbn Sikkit bunun bir şey'i büyütmek için kullanıldığını söyler. Bu mânâda lisânımızda «Hele hele», «bak bak» gibi sözler kullanılır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Nafilesinin İkişer İkişer, Vitrin İse Gecenin Sonunda Bir Rekat Olarak Kılınması Bâbı
1802-) Bize, Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize, Hafs ile Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir şöyle deniş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim gecenin sonunda kalkamıyacağından korkarsa, vitir namazını gecenin evvelinde kılıversin! Gecenin sonunda kalkacağını ümîd eden de vîtr'i gecenin sonunda kılsın! Zîra gecenin sonunda kılınan namaz şâhidlîdir; bu daha faziletlidir.» buyurdular. Muâviye (naeş'hûde yerme) mahdura demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: «gecenin Sonunda Kalkamayacağından Korkan, Vitri Evvelinde Kılsın!»
1803-) Bana, Selemetü'bnü Şebîb rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kil yani İbn Ubeydullâh, Ebû'z - Züfeeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ı gecenin sonunda kalkamayacağından korkarsa, vitri kılsın sonra yarsın! Kim geceleyin kalkacağına güveniyorsa, o da vîtr'i gecenin sonumda kılsın! Çünkü gecenin sonundaki kırâaf şâhidlidir; bu daha fazîletlidîr.» buyururken işittim. hadîsin şerhi dahi az yukarıda geçmiş ve cumhûr-u ulemânın onun zahiri ile amel ettikleri görülmüşdü. ile mahdûra, ayni mânâya gelirler. İkisi de şâhid olunmuş; yanında bulunularak görülmüş mânâlarına gelir. Kur'ân'ından muradın; sabah namazı olduğunu bu namazda, rahmet meleklerini hep birlikte hâzır bulunduklarını, gecenin sonunda namaz kılmanın bundan dolayı efdal olduğunu dahi yukarıda gö'rmüşdük.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: «gecenin Sonunda Kalkamayacağından Korkan, Vitri Evvelinde Kılsın!»
1804-) Bize, Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize, Ebû Âsim haber verdi. ki): Bize, İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den naklen haber verdi. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah en faziletlisi kunût'u uzun olandır.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Namazın En Faziletlisi Kunutu Uzun Olandır Hadisi Bâbı
1805-) Bize, Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Ebû Muâviye rivâyet etti. ki): Bize, A'meş, Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hangi namaz daha faziletlidir diye sordular (da): uzun olan!.» buyurdu. Bekr: «Bize, Ebû Muâviye, A'meş'den rivâyet etti.» dedi. kunût'dan murâd; kıyam yani ayakta durmakdır. diyor ki: «Benim bildiğime göre buradaki kunût'dan murâd, bütün ulemânın ittifakı ile kıyâm'dir. Bu hadîsde Şâfiîye ve onunla beraber olup da uzun uzadiya ayakta durmanın çok rükû' ve sücûd yapmakdan efdal olduğunu söyliyenlere delildir.» bu bâbdaki ihtilâflarını dahi az yukarıda görmüşdük.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Namazın En Faziletlisi Kunutu Uzun Olandır Hadisi Bâbı
1806-) Bize, Osman b- Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: gecede öyle bir saat vardır ki, müslüman bir kimse o saafa rastlar da Allah'dan dünyâ ve âhiret işlerine âid bir hayır" isterse, o isteğini Allah kendisine verir. Bu her gece (böyle) dir.» buyururken i-şittim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecede Duaların Kabul Edildiği Bir Saat Bulunduğuna Dair Bab
1807-) Bana, Selemetü'bnü Şebîb rivâyet etti. ki): Bize Ha sen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kil, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): gecede öyle bir saat vardır ki, müslüman bir kul o saata rastlar da ANah'dan bir hayır isterse, o hayrı Allah kendisine verir.» buyurmuşlar. hadîs her gece duaların kabul edildiği bir icabet saati bulunduğunu mutlak bir sûretde ifâde etmektedir. Binâenaleyh o saata tesadüf etmek ümidi ile mü'minlerin geceleri ibâdet ve tâatla ihya etmeleri gerektiğine teşvik sayılır. Gecenin gündüzden daha faziletli olduğunu iddia edenler bu hadîsle istidlal ederler. Zîra her gecede bir icabet saati vardır. Gündüzün ise yalnız cuma gününde vardır. Aşağıdaki rivâyetler ise mezkûr saatin gecenin son üçte birinde yahut gece yarısından sonra olduğuna işaret etmektedirler.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecede Duaların Kabul Edildiği Bir Saat Bulunduğuna Dair Bab
1808-) Bize, Yafaya b. Yafaya rivâyet etti. ki: Mâlik'e, İbn Şihâb'dan duyduğum, onun da Ebû Abdillâh El-Egarr ile Ebû Seleme-te'bni Abdirrahmân'dan, onların da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettikleri şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: Tebâreke ve Teâlâ Hazretleri her gece, gecenin son üçte biri kaldığında alt semâya nüzul eder de: Hani bana duâ eden, onun duasını kabul edeyim! Hani benden istek isteyen, istediğini vereyim! Hani benden mağfiret dileyen, onu mağfiret edeyim! buyurur.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecenin Sonunda Zikir Ve Duaya Teşvik Ve O Zamandaki İcabet Bâbı
1809-) Bize, Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize, Ya'kûb -ki İbn Abdirrahmân-ı Kaarî'dir- Süheyl b. Ebî Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki, şöyle buyurmuşlar: her gece, gecenin ilk üçte biri geçtiğinde alt semâya nüzul eder de; Melik ben'im! Melik ben'imü... Var mı bana duâ eden, onun duasını kabul eyleyeyim! Var mı benden isteyen; istediğini vereyim; Var mı benden mağfiret dileyen, onu affedeyim! buyurur. Ve (bu hâl) tâ tanyeri ağırıncaya kadar böylece devam eder.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecenin Sonunda Zikir Ve Duaya Teşvik Ve O Zamandaki İcabet Bâbı
1810-) Bize, İshâk b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bize Ebû’l-Mugîre haber verdi. ki): Bize, Evzâî rivâyet etti. ki): Bize, Yahya rivâyet etti. ki): Bize, Ebû Selemete'bnü Abdirrahmân, Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yansı yahut üçte ikisi geçtiği zaman Allah Tebâreke ve Teâlâ alt semâya nüzul eder de: Var mı isteyen? kendisine verilecek! Duâ eden var mı? duası kabul edilecek! İstiğfarda bulunan var mı? kendisine mağ-firet olunacakdır! buyurur. (Bu) tâ sabah aydınlayıncaya kadar (böyle devam eder.)» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecenin Sonunda Zikir Ve Duaya Teşvik Ve O Zamandaki İcabet Bâbı
1811-) Bana, Haccâc b. Şâir rivâyet etti. ki): Bize, Ebû'l -Müverri' Muhâdır rivâyet etti. ki): Bize, Sa'd b. Saîd rivâyet etti. ki: Bana, İbn Mercâne haber verdi. ki: Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): gece yarısı yahut gecenin son üçfe birinde alt semâya nüzul ederek: Bana kim duâ eder ki, ona icabet edeyim yahut benden kim bir şey diler ki, ona vereyim; buyurur. Sonra yoksul ve zâlim olmayan (Allah)'a kim ödünç verecek! der.» buyurdular. der ki: İbn Mercâne, Saîd b. Abdîllâh'dir. Mercâne, Saîd'in annesidîr.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecenin Sonunda Zikir Ve Duaya Teşvik Ve O Zamandaki İcabet Bâbı
1812-) Bize, Hârûn b. Saîd el-Eylî rivâyet etti. ki): Bize, İbn Vehb rivâyet etti. ki: Bana, Süleyman b. Bilâl, Sa'd b. Saîd'den bu isnâdla haber verdi; şunu da ziyâde etti: «Sonra Allah Tebâreke ve Teâlâ iki yedini yayarak yoksul ve zâlim olmayana kim ödünç verecek; der.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecenin Sonunda Zikir Ve Duaya Teşvik Ve O Zamandaki İcabet Bâbı
1813-) Bize, Ebû Şeybe'nin iki oğlu Osman ve Ebû Bekr ile İs-hâk b. İbrahim El - Hanzalî rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Şeybe oğullarınındır. Zshâk (bize haber verdi.) tâbirini kullandı, ötekiler: Bize, Cerîr, Mansûr'dan, o da Ebû Ishâk'dan, o da Ebû Müslim-i Egarr’dan, o da Ebû Saîd ile Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti; dediler. Ebû Saîd ile Ebû Hüreyre şöyle dediler: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ki Allah mühlet verir. Tâ ki gecenin ilk üçte biri gittiği vakit alt semâya nüzul buyurarak: Var mı istiğfar eden! Var mı tevbe eyleyen! Var mı isteyen! Var mı duada bulunan! der. (Bu) tâ fecir aydınlayıncaya kadar (böyle devam eder.)» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecenin Sonunda Zikir Ve Duaya Teşvik Ve O Zamandaki İcabet Bâbı
1814-) Bize, bu hadîsi Muhammedü'bnü’l-Müsennâ ile İbn Beşşâr dahi rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize, Şu'be, Ebû Ishâk'dan bu isnâdla rivâyet etti. Şu kadar var ki, Mansûr'un hadîsi daha tamam ve daha uzundur. hadîsi Buhârî «Kitâbu't-Teheccüd» ile «Kitâbu't-Tevhîd» de; Ebû Dâvûd «Namaz» ve «Sünnet» bahislerinde, Tirmizî «Namaz» bahsinde; Nesâî «Kitâbu’l-Nuût» da; İbn Mâce de «Namaz» bahsinde tahrîc etmişlerdir. «Ebû Hüreyre hadîsi sahîh bir hadîsdir.» de-mişdir. buradaki rivâyetlerinden do anlaşılacağı vechle Teâlâ Hazretlerinin alt semâya nüzulü muhtelif şekillerde ifâde olunmuşdur. Birinci rivâyetde bunun gecenin son üçte biri kaldığı zaman, ikincide ilk üçte biri geçtiği zaman, üçüncüde yansı veya üçte ikisi geçtiği zaman, dördüncüde yarısında yahut son üçte birinde, beşincide ilk üçte biri geçtiği zaman vuku' bulduğu bildirilmektedir. Biribirine muarız görünen bu rivâyetlerin arası şöyle bulunmuşdur. Muhaddisinden Tirmizî gibi bazıları birinci rivâyeti tercih etmiş; ve bu rivâyet için esah tâbirini kullanmışdır. Rivâyetlerden biri esâh olunca, diğerleri sahih olarak kalır. Binâenaleyh hepsi doğrudur. İyâz tercih ettiği rivâyet hakkında: «Sahih» tâbirini kullanmışdır. Bu tâbir, geri kalan rivâyetlerin zayıf olmasını iktizâ eder. Ancak Nevevî (631-676) hadîsin muhtelif rivâyetlerini İmâm Müslim'in sahih senedlerle tahrîc ettiğini söyliyerek Kâdı’nın sözünü reddetmişdir. Nevevî'ye göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu rivâyetlerdeki vakitlerin birini bir def â, diğerini de başka bir def'â söylemiş olmasını; Ebû Hüreyre'nin bunların hepsini işiterek nakletmiş olmasını muhtemel görmektedir. bu hadîsi tahrîc ettikden sonra bu bâbda Alîyü'-bnü Ebî Tâlib, Ebû Saîd-i Hudrî, Rifâatü'l-Cühenî, Cübeyrü'bnü Mut'im, İbn Mes'ûd, Ebû'd-Derdâ' ve Osman b. Ebî'l-Âs bunlardan maada Câbir b. Abdi İlâh, Ubâdetü'bnü's- Sâmit, Ukbetü'bnü Âmir, Amru'bnü Anbese, Ebû'l-Hattâb, Ebû Bekr-i Sıddîk, Enes b. Mâlik, Ebû Mûse'l-Eş'arî, Muâz b. Cebel, Ebû Sa'lebe, Âige, ,İbn Abbâs ve diğer ashâb-ı kirâm'dan da rivâyetler bulunduğunu söylemiş, bunların hadîslerini şöyle sıralamışdır:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecenin Sonunda Zikir Ve Duaya Teşvik Ve O Zamandaki İcabet Bâbı
1815-) Bize, Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki: Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Humeyd b. Abdirrahmân'dan, onun da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim ramazdanda imân ve ihtisâbia gece namazı kılarsa, o kimsenin geçmiş günahları affolunur.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Teravih Demek Olen Keyam-ı Ramazana Teşvik Bâbı
1816-) Bize, Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk haber verdi. ki): Bize, Ma'mer, Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi, Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına azimetle emretmeksizin ramazanda gece namazına kendilerini teşvik eder ve: kim ramazanda îmân ve ihtisâbia gece namazı kılarsa, o kimsenin geçmiş günahları affolunur.» buyururdu. İşte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hâl bu merkezde iken vefat etti. Ondan sonra Ebû Bekr'-in hilâfetinde ve Ömer'in hilâfetinin ilk zamanlarında bu iş ayni minval üzere devam etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Teravih Demek Olen Keyam-ı Ramazana Teşvik Bâbı
1817-) Bana, Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti. ki): Bana, babam, Yahya b. Ebi Kesir'dan rivâyet etti. ki: Bize, Ebû Selemete'bnü Abdirrahmân rivâyet etti. Onlara da Ebû Hüreyre rivâyet etmiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim ramazanda îmân ve ihrisâbla oruç tutarsa, o kimsenin geçmiş günahları affolunur. Ve her kim Kadir Gecesinde îmân ve ihfisâbla namaz kılarsa, o kimsenin de geçmiş günayları affolunur.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Teravih Demek Olen Keyam-ı Ramazana Teşvik Bâbı
1818-) Bana, Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bana Verkaa', Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. Efendimiz: kim Kadir Gecesinde namaz kılar âar (zannederim îmân ve İhti-sâbla ona rastlarsa dedi) o kimseye mağfiret olunur.» buyurmuşlar. hadîsleri Buhârî «îmân» ve «Oruç» bahislerinde, tahrîc ettiği gibi Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce dahi rivâyet etmişlerdir. bâzılarında ramazanın kıyamından, bâzılarında da sıyâmmdan bahsedilmekde ve her ikisi hakkında da: «îmânla ihtisâbla...» tâbirleri kullanılmaktadır. Bu tâbirlerden murâd: «Her kim hak olduğunu tasdik ederek ve riya için değil de Allah'ın rızâsını hesaba katarak namaz kılar ve oruç tutarsa, geçmiş günâhları affolunur.» demekdir. bazen insan bir şey'in doğru ve hak olduğuna inanarak, onu yapar. Lâkin ihlâs ve. samimiyetle değil riya ve gösteriş için yahut korku v,s. den dolayı yapar, böylesinin sevabı yokdur. hesaba katmak, Allah rızâsı için yapmak mânâlarına gelir. kaaîm olmanın mânâsı, ramazan gecelerinde namaz kıl-makdır. . bundan murâd teravih namazı olduğunu söylemiş; Bazıları yalnız terâvih'e mahsûs değil, geceleri ne zaman namaz kılınsa bu fazîlet hâsıl olur; demişlerdir. namazının sünnet olduğunda ulemâ müttefikdir. Yalnız efdal olan hakkında ihtilâf etmişlerdir. İmâm A'zam , İmâm Şafiî ve ekseriyetle şâir Şâfiiyye ulemâsına, İmâm Ahmed b. Hanbel ile Mâlikîlerden İbn Abdilhakem'e göre terâvih'i mescidlerde cemaatla kılmak efdaldır. Netekim Hazret-i Ömer ile diğer ashâb-ı kirâm onu, bu şekilde kılmışlar; müslüman-lar da böyle kılmaya devam etmişlerdir. İmâm Mâlik, İmâm Ebû Yûsuf, Tahâvî ve Şâfiîler ile şâir mezhepler ulemâsından bâzılarına göre terâvîh'i evlerde yalnız kılmak daha faziletlidir. Çünkü Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): namaz müstesna olmak üzere namazın en faziletlisi, kişinin evinde kıldığı namazdır.» buyurmuşlardır. oruç rivâyetine göre acaba oruç ismi verilebilecek en az mik-dâr meselâ bir gün tutmakla va'dedilen sevaba nail olunur mu, olunmaz mı? Zahire bakılırsa olunmaz. Çünkü bütün ramazan günlerini oruçla geçirmeyen kimseye örf-ü âdetde oruç tuttu denilmez. Oruç tuttu denilebilmek için bütün ramazan günlerini oruçlu geçirmek icâb eder. Fakat hastalık veya benzen bir sebepden dolayı mâzûr olup da oruç tutmaya niyet ettiği hâlde, tutamıyan kimse hükümde dâhildir.. Yani o kimse, va'd edilen sevaba nail olur. Netekinı bir kimse hastalıkdan dolayı namazını oturarak kılsa, kendisine ayakta kılanlar sevabı verileceğini ulemâ-i kirâm beyân etmişlerdir. gecesi hakkındaki sevaba nail olmak için ulemâdan bâzılarına göre bütün geceyi ibâdet ve tâatla ihya etmek şart değildir. Yatsının farzını kılmak bile o geceye va'd buyurulan sevaba nail olmaya kâfidir. Fakat zahire bakılırsa o gecenin sevabına nail olabilmek için bütün geceyi ibâdetle ihya etmek şarttır. Bir günün yalnız bir kısmında veya o günün ekserisinde oruç tutmakla bir kimse oruç tutmuş sayılamıyacağı gibi, Kadir gecesinin bir kısmında ibâdet yapmakla dahi, o gece ihya edilmiş sayılamaz.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Teravih Demek Olen Keyam-ı Ramazana Teşvik Bâbı
1819-) Bize, Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki: Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Urve'den, onun da Âişe'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece mescidde namaz kılmış, cemâatda ona uymuşlar. Sonra ertesi gece yine (u şekilde) namaz kılmış. Derken cemâat çoğalmış. Üçüncü yahut dördüncü gece cemâat yine toplanmış. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların yanına çıkmamış. Sabahlayınca (cemaata): gördüm! Benim için de sizin yanınıza çıkmaya bir mâni yokdu. Yalnız bu namazın, size farz kılınacağından endîşe ettim.» buyurmuşlar. «Bu ramazanda idî.» demişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Teravih Demek Olen Keyam-ı Ramazana Teşvik Bâbı
1820-) Bana, Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize, Atdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana, Yûnus b. Yezîd, İbn Şi-hâb'dan naklen haber verdi. ki: Bana, Urvetü'bnü'z-Zübeyr haber verdi, ona da Âişe haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin (evden) çıkarak mescidde namaz kılmış. Bâzı kimseler de, onun namazına uyarak namaz kılmışlar. Derken halk bu mes'ele üzerinde lâf etmeye başlamışlar. Bu sebeple evvelkilerden daha çok cemâat toplanmış. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikinci gece dahi mescide çıkmış ve cemâat da ona uyarak namaz kılmışlar. Cemâat (yine) bunun üzerinde lâf etmeye başlamışlar. Derken üçüncü gece mescidin cemâati çoğalmış ama Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine çıkarak cemaata namaz kıldırmış. Dördüncü gece olunca artık rnoscid cemâati almaz olmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de, cemaata çıkmamış. Bunun üzerine cemâatden bâzı kimseler: namaza! diye seslenmeye başlamışlar. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine onların yanına çıkmamış. Nihayet sabah namazına çıkmış. Sabah namazını eda edince, cemaata doğru dönmüş; sonra şehâdet getirerek, şöyle buyurmuşlar: sonra (malûmunuz olsun ki) akşam ki hâliniz bana gizli kalmış değildir. Lâkin ben gece namazın size farz kılınır da, onu kılamazsanız diye endîşe ettim.» hadisi Buhârî «Kitâbü'l-Cum'a», «Kitâbu't-Teheccüd» ve «Kitâbü's-Siyâm» da muhtelif râvîlerden tahrîc etmişdir. Ahmed b. Hanbel'in tahrîc ettiği rivâyetde: «Mescid, cemaatla doldu taştı...» denilmişdir. Bu hadîs'in Zeyd b. Satait rivâyetinde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde kendişine hasırdan bir hücre yaptı da, orada birkaç gece namaz kıldı. Nihayet cemâat onun yanına toplandılar. Sonra bir gece sesini işitmediler. Ve uyuduğunu zannederek yanlarına çıkması için öksürmeye başladılar. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): olduğunuzu gördüğüm fi'liniz devam etmektedir. O derece ki, üzerinize farz olur diye korktum. Farz olursa, onu yapmazsınız. Binâenaleyh ey cemâat! (onu siz) evlerinizde kılın! Çünkü farz namaz müstesna olmak üzere kişinin en faziletli namazı evinde kıldığıdır, buyurdular.» Hadîsi Ebû Dâvûd dahi tahrîc etmişdir. Rivâyetleri çok ve muhtelifdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cemaata birkaç gece kıldırdığı bu namaz terâvîhdir. Netekim bunu bir rivâyetde Hazret-i. Âişe dahi tasrîh etmişdir. rivâyetlerde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cemaata kaçar rek'ât namaz kıldırdığı büdiriîmemişdir. İbn Huzeyme ile İbn Hibbân’ın rivâyet ettikleri Câbir (radıyallahü anh) hadîsinde ramazanda sekiz, rek'ât namaz kıldırdığı, sonra vitir yaptığı bildirilmişdir. namazının yirmi rek'ât ve cemaatla kılınması Hazret-i Ömer zamanında-kararlaştırılmadır. Bu husûsda Buhârî'nin «Terâvîh» bahsinde İbn Şihâb tarîki ile Abdurrahman b. Abdülkaarî'den şöyle bir haber rivâyet edilmektedir: «Abdurrahman ki: Ramazanda bir gece Ömerü'bnü’l-Hattâb ile birlikde mescide çıktım. Bir de baktık cemâat darmadağın olmuş. Kimisi yalnız kılıyor; kimisi birkaç kişiye İmâm olmuş namaz kıldırıyor. Bunları görünce Ömer: Aklıma, şöyle bir şey geliyor: Bu cemâati bir İmâmın arkasına toplasam hakîkaten pek güzel bir iş olacak! dedi. Sonra irâde buyurarak cemâati Übeyyü'bnü Kâ'b'ın başına topladı. Sonra başka bir gece yine Ömer'le beraber mescide çıktım. Cemâat İmâmlarına uymuş namaz kılıyorlardı. Ömer, onları görünce: Bu ne güzel bid'at!. dedi. Ve gecenin sonunda terâvîh kılanları kasdederek: Bunu kılmadan uyuyanların (sonrakalkip) kıldıkları ise şimdi kılanlarınkinden daha da güzel! dedi. Cemâat terâvîh'i gecenin evvelinde kılarlardı.» diyor ki: «Ömer (radıyallahü anh) bu işi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: Kitâbullah'ı en güzel okuyanları İmâm olur...) hadîsi ile âmel ederek yapmadır.» rivâyetde erkeklere Hazret-i Übeyy'in, kadınlara da Temîm–i Dârî (radıyallahü anh)'ın İmâm oldukları bildiriliyor. Bunun ayrı ayrı vakitlerde olması muhtemeldir. Ömer'in başka bir gece mesciddekilerin hâlini teftîş için çıkması gösteriyor ki, kendisi bu cemaata devam etmemişdir. Herhalde onun mezhebi terâvih'in evde ve bilhassa gecenin sonunda kılınması efdal olduğu merkezinde imiş. (radıyallahü anh)’ın buna bid'at demesi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnet olarak kararîaştırmamış olduğundandır. Teravih Hazret-i Ebû Bekir zamanında da cemaatla kılınmamışdı. Yalnız Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu namaza rağbet göstermişdi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında olmayan bir şey'i îcâd etmek demekdir. Ve biri bid'at-ı hasene, diğeri bid'at-ı seyyie olmak üzere başlıca iki nevidir. Sonra bunlarda nevi'lere ayrılmış ve bid'atlar: Vâcib, mendûb, mubah, mekruh ve haram olmak üzere beş kısım olmuşlardır. Meselâ: İlimleri bellemek için tedvin ve mülhidlere delille redd cevabı vermek vacib, mekteb yapmak mendûb çeşitli yemekler ve kıymetli elbise mubahtır. Makruh ile haram bid'a'ta misâl vermeye lüzum yoktur. Onlar malûmdur. makbul ve güzel şeylerden sayılabilen bid'atlara bid'at-i hasene; şer'an çirkin sayılanlara da bid'at-i seyyie derler. terâvih'in müstehab olan rek'ât sayısı hakkında ihtilâf etmiş; ortaya bir çok kaviller çıkmişdir. Ezcümle: Bâzılarına göre vitirle beraber kırkbir rekât kılınır. Medîneli'lerin mezhebi, budur. Abdilberr «El-istizkâr» adlı eserinde Esved b. Yezîd'in terâvih'i kırk; vitr'i de yedi rek'ât üzerinden kılardığını rivâyet etmiş, vitir namazının kırk rek'âtda dâhîl olduğunu söylememişdir. takımları terâvih'in otuzsekiz rek'ât olduğunu söylerler. Bu kavil İmâm Mâlik'den nakledilmişdir. Ona göre otuzsekiz rek'ât teravinden sonra İmâm cemaata bir rek'ât da vitir namazı kıldırır. Mâmâfîh İmâm Mâlik'in meşhûr kavline göre -teravih namazı otuzaltı rek'ât olup, üç rek'âtlık vitir namazı da bunda dâhildir. Bazıları -Medîne'lilere göre terâvih'in otuzaltı rek'ât olduğunu söylerler. Ancak üç rek'âtlık vitir namazı bunda dâhil değildir. Vitr'le beraber terâvih'in sayısı otuzdokuz olur. in otuzdört, yirmisekiz, yirmidört ve yirmi rek'ât olduğunu söyliyenler de vardır. göre terâvih'in rek'ât sayısı yirmidir. ulemânın ve İmâm Şafiî ile ekseri fukahânın mezhepleri de budur. Bazıları terâvih'in onaltı rek'ât olduğunu, bir takımları onüç, daha başkaları onbir rek'ât olduğunu söylemişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Teravih Demek Olen Keyam-ı Ramazana Teşvik Bâbı
1821-) Bize, Muhammed b. Mihrân Er-Râzî rivâyet etti. ki): Bize, Velîd b. Müslim rivâyet etti. (Dedi fei): Bize, Evzâî rivâyet etti. ki): Bana, Abde, Zırr'dân riyâyet etti. ki: Ben, Übeyyü'bnü Kâ'b'ı anlatırken işittim: (Übeyy'e: Abdullah b. Mes'ûd: Bütün sene gece namazı kılan kimsenin kadir gecesine isabet ettiğini söylüyor, demişlerdi.) Bunun, üzerine Übeyy: «Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemîn ederim ki, kadir gecesi ramazandadır.» dedi, inşaallah diyerek istisna yapmaksızın yemîn etti. Ve: «Vallahi onun hangi gece olduğunu pek âlâ biliyorum. Kadir gecesi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bize namaz kılmamızı emir buyurduğu gecedir. O da ramazanın yirmiyedinci gününün gecesidir. O gecenin alâmeti, sabahında güneşin ziyâsız olarak bemlıeyaz doğmasıdir.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Teravih Demek Olen Keyam-ı Ramazana Teşvik Bâbı
1822-) Bize, Muhammedü'bnü'l - Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Muhammedü'bnü Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize, Şu'be rivâyet etti. ki: Abdetü'bnü Ebî Lübâbe’yi Zirr b. Hubeyş'den, o da Übeyyü'bnü Kâ'b'dan naklen rivâyet ederken dinledim. Zırr Şöyle dedi: «Übeyy Kadir gecesi hakkında: Vallahi onu ben pek âlâ biliyorum. bildiğine göre o, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bize namaz kılmamızı emrettiği gecedir; o (ramazanın) yirmiyedinci gecesi-dir; dedi.» Şu'be şu cümlede şekketmişdir: «O, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bize emrettiği gecedir.» Şu'be:«Bu cümleyi bana. Übey'den bir arkadaşım da rivâyet etti.» demişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Teravih Demek Olen Keyam-ı Ramazana Teşvik Bâbı
1823-) Bana, Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bana, babam rivâyet etti. ki): Bize, Şu'be bu îsnâdla, bu hadîsin benzerini rivâyet etti. Yalnız râvî: «Ancak Şu'be şekketmişdir...» cümlesi ile ondan sonrasını zikretmemişdir. hadîs Kadir gecesini, o gecenin zamanını ve alâmetini bildirmektedir. mezkûr gece hakkında ihtilâf etmişlerdir. Bâbımız hadîsine göre «Kadir» gecesi, ramazanın yirmiyedinci gecesidir. Buna kaail olanlar bulunduğu gibi ramazan’ın ilk gecesi, yirmibir, yirmiüç, yirmibeş, yir-midokuzuncu gecesi olduğunu söyleyenler hattâ ramazanın son gecesidir diyenler de bulunmuşdur.' Bazıları sayılan bu tek adedlerin çiftlerinde, bir takımları bütün senede; Bazıları da bütün ramazanda olduğunu söylemişlerdir. A’zam'a göre «Kadir» gecesi ramazandadır. Yalnız bâzı sene daha evvel, bâzı sene sonra gelebilir. İmâm Ebû Yûsuf'la Muhammed'e göre «Kadir» gecesi yer değiştirmez. Lâkin ne zaman olduğu belli değildir. Bazıları «İmâm Ebû Yûsuf'la Muhammed'e göre «Kadir» gecesi ramazanın yarısından sonra gelir.» demişlerdir. Şâfiîye göre bu gece ramazanın son on günü içersindedir. Yer değiştirmez ve kıyâmete kadar devam edecekdir. Bekr-i Râzî: Kadir gecesi aylardan birine mahsûs değildir.» demiş; Hanef ilerin de buna kaail olduğunu söylemiş-dir. Filhakika Kâdıhân: «Ebû Hanîfe'nin meşhur kavline göre «Kadir» gecesi bütün senenin içinde döner. Ve bazen ramazana, bâzan da başka aylara rastlar.» demiştir. kirâmdan İbn Mes'ûd ile İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)'nm; Tabiînden îkrime ve başkalarının kavileri de budur. kirâmdan Abdullah b. Zübeyr'e göre «Kadir gecesi ramazanın onyedinci gecesinde, Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)'a göre yirmibirinci gecesindedir. İmâm Şafiî'nin mezhebi de budur. gecesinin Şaban ayının yarısında olduğunu söyliyenler bulunduğu gibi Şîî'ler onun kaldırıldığını iddia etmişlerdir. Bu kavli Ha-nef îler'e nisbet eden olmuşsa da doğru değildir. nazaran Abdullah b. Hanbes şöyle dedi: «Ebû Hüreyre'ye: Halk, «Kadir» gecesinin kaldırıldığını söylüyorlar? dedim: Ebû Hüreyre: Onu söyliyen yalan yapmış; cevâbını verdi.» gecesinin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında yalnız bir sene olduğunu söyliyenler de bulunmuşdur. «Kadir» gecesinin yalnız bu ümmete mahsûs olduğunu, başka ümmetlerde böyle bir gece bulunmadığını söylemişlerdir. Mâlikî-lerden İbn Habib ile başkaları bu kavli kat'î olarak kabul etmişlerdir. Ayni kavli Cumhûr-u ulemâya nisbet edenler de vardır. «Kadir» gecesi hakkında kırkbeş kadar kavil vardır. Bununla beraber mefhûm-u aded sahîh bir delîl olmadığı için ona itibar yokdur. Binâenaleyh hadîsler arasında münâfaat bulunmamaktadır. rivâyete göre İmâm Şâfiî: «Bence Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine nasıl sorulursa; Öyle cevap verirdi. «Kadir» gecesini filân gecede arayalım mı? diyenlere: Onu filân gecede arayın derdi.» demişdir. Ulemânın ekserisi onun yirmiyedinci ramazan gecesi olduğnu söylemişlerdir. «Kadir» gecesinin sabahında güneşin zıyasız olarak doğmasından murâd - Tybî'nin beyanına göre- güneş doğarken insanın gözüne gelen iplik gibi ince ziyaların görülmemesidir. Bazıları: «Buna sebeb, o gece yeryüzüne ineri sayısız meleklerin kanatları ile güneşin ziyasını örtmeleridir.» demişlerdir. Fakat: «O gecenin nuru güneşin ziyasına galebe çalmışdır.» demeyi daha münasib görenler de vardır. Kadir gecesine âid hadîslerin mühim bir kısmı oruç bahsinde gelecekdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Teravih Demek Olen Keyam-ı Ramazana Teşvik Bâbı
1824-) Bana Abdullah b. Hâşim b. Hayyân El-Abdî rivâyet etti. ki) ; Bize, Abdurrahmân yani İbn Mehdî rivâyet etti. ki): Bize, Süfyân, Selemetü'bnü Küheyl'den, o da Küreyb'den, o da İbnİ Abbâs'dan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs şöyle dedi «Bir gece teyzem Meymûne'nin yanında kaldım. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin kalkarak hacetine gitti. Sonra yüzünü ve ellerini yıkadı. Sonra uyudu, sonra kalkarak su tulumuna gitti. Ve onun ağız ipini çözdü; sonra iki abdest arası (yani haddinden fazla, lüzumundan az dökmemek şartı ile) bir abdest aldı. Suyu çok dökmedi fakat her yere ulaştırdı. Sonra kalkarak namaz kıldı. Ben de kalktım ve onun için uyanırdığımı zannetmesin diye şöyle bir gerindim ve abdest aldım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kıldı. Ben de sol tarafına durdum. O, elimden tutarak beni sağ tarafına çevirdi. Bu şekilde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in tam onüç rek'ât namazı tamam oldu. Sonra uzanıp yattı ve uyudu, hattâ horladi. Zâten uyuduğu vakit horlardı. Müteakiben Bilâl gelerek kendisine sabah namazını haber "verdi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen kalktı ve namaz kıldı; ama abdest almadı. Duasında şu cümleler vardı: Benim kalbınıe nur, gözüme nûr, kulağıma nur, sağıma nur, soluma nûr, üstüme nûr, altıma nûr. Önüme nûr ve arkama nûr ver! benim nurumu büyült!» «Tâfcûtda yedi kelime daha vardı, (onları unuttum.) dedi. Sonra Abbâs oğullarından birine rastladım da onları bana söyledi ve: sinirimi, etimi, kanımı, saçımı ve tenimi diye anlattı. İki haslet daha söyledi.» hadîsi Buhârî «Kitâbu'd-Deavât» da; Ebû Dâvûd «Kitâbü’l-Edeb» de; Tirmizî «Kitâbû'ş - Şemail» de; Nesâî «Namaz» bahsinde; İbn Mâce de «Kitâbü't-Tahâre» de muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. murâd: insanın bedenidir. Çünkü rûh'a nisbetle beden tâbut gibidir. Tâbutun hakikati: üzerinde cenaze taşman tahtadan yapma âletdir. göre tâbûtdan murâd; göğüsdür. Çünkü göğüs kalbin tâbutu mesabesindedir. İbn Battal dahi ayni şey'i söylemiş ve şunları ilâve etmişdir: «Netekim ilmi ezberlemiyen kimse için:-Onun ilmi tâbuta tevdî' edilmişdir; derlet.» Bazıları: «Tâbût'dan mur'âd: kaburga kemikleri ile onların ihtiva ettiği kalp ve şâir âzadır. Bunlara tâbut denilmesi içersinde eşya muhafaza edilen sandığa benzediğin dendir.» demişlerdir. göre tâbûtdan murâd, sandıkdır. Küreyb'in yedi şey'i hatırlayamamasi, o anda hatırında olmayıp evdeki sandığında yazılı bulunduğundandır. Sonra Abbâs oğullarından birine tesadüf ettiğini soyliyen zât Seleme tü'bnü Küheyl'dir. Tesadüf ettiği zâtın ismi de Alîyyü'bnü Abdillâh b. Abbâs'dır. «tâbûtdaki yedi şeyden murâd, yedî nurdur. Bunlar Benî İsrâîl'in Tâbut'unda yazılı bulunan nurlardı.» demişlerdir. iki hasletden murâd: Kirmânî'ye göre vücûdun iç yağları ile kemiklerdir. Bazıları:. «Bundan murâd kemikler ile kabirdir.» demişlerdir. Battal: «Ben, bu hadîsi Alî b. Abdillâh b. Abbâs'in babasından rivâyet ettiğini gördüm...» diyerek hadîsi uzun uzadıya rivâyette bulunmuşdur. O rivâyetde: «Yâ Rabbî! Benim kemiklerime nûr ve kalbınıe nûr ver!» ifâdesi vardır. Bir takımları iki hasletden, dil ile nefsin kasdedildiğini söylerler. hadîsdeki nurdan murâd, hakkı beyân ve bütün hâllerde muvâf-fakiyyete mazhar olmakdır. diyor ki: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem),'in teker teker her âzâ için Allah'dan nûr istemesi marifet ve tâat nurları ile süslenmesi içindir. Çünkü şeytanlar insanı altı cihetden vesvese ile kuşatırlar. Onlardan kurtulmak, bu altı ciheti nurlarla tıkamak sayesinde mümkin olur.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1825-) Bize, Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki: Mâlike, Mahrametü'bnü Süleyman'dan dinlediğim, onun da İbn Abbâs'ın âzâdlısı Küreyb'den naklettiği, Küreyb'e de İbn Abbâs’ın haber verdiği şu hadîsi okudum: İbn Abbâs bir gece teyzesi Ümmü’l-Mü'minîn Meymûne'nin yanında kalmış. İbnİ Abbâs diyor ki: yastığa aykırı uzandım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile zevcesi ise uzunluğuna yattılar. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyudu. Gece yarısı yahut ondan az önce veya az sonra uyandı. Ve yüzünden eliyle uykuyu silmeye başladı. Sonra Âli Imrân sûresinin sonlarındaki on âyeti okudu. Ve asılı duran bir tuluma davrandı. Ondan abdest aldı. Abdestini de güzel aldı. Sonra kalkarak namaz kıldı. Abbâs diyor ki: Ben de kalkarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yaptığı gibi yaptım. Sonra (onun yanına) giderek yanıbaşına durdum. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): elini başımın üzerine koydu ve sağ kulağımdan tutarak onu büktü. Müteakiben iki rek'ât namaz kıldı. Sonra iki rek'ât daha, sonra iki rek'âf daha, sonra iki rek'ât daha' sonra iki rek'ât daha, sonra İki rek'ât daha kıldı. Sonra vitr yaptı, onra uzanıp yattı. Nihayet müezzin gelince kalkarak hafif iki rek'ât dahi kıldı. Sonra (mescide) çıkarak sabah namazını kıldı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1826-) Bana, Muhammed b. Selemete'l-Mûrâdî rivâyet etti. ki): Bize, Abdullah b. Vehb, Iyâz b. Abdillâh El-Fihıî'den, o da Mahrametü'hnü Süleyman'dan bu isnâdla rivâyet etti. Şunu da ziyâde eyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) su kabına giderek misvak tutundu ve abdest aldı. Abdesti yerli yerince aldı. Suyu pek az döktü. Sonra beni dürttü, ben de kalktım...» Hadîsin geri kalan kısmı Mâlik'in hadîsi gibidir. rivâyetdeki «Ard» kelimesini Dâvûdî «Urd» şeklinde zab-tetmişdir. Ard: Genişlik; Urd: kenar demekdir. Doğru olan rivâyet Nevevî'nin de beyân ettiği gibi «Ayn» iri fethi ile «Ard» rivâyetidir. Yastık demekdir. Kâdi İyâz bâzı ulemâdan onun burada döşek mânâsına geldiğini rivâyet etmişdir. Çünkü Hazret-i İbn Abbâs: (sallallahü aleyhi ve sellem): ile zevcesi uzunluğuna yattılar.» demişdir. Fakat Nevevî bu kavlin zayif yahut bâtıl olduğunu söylemektedir. Filhakîka Ebû Zür'a'nın «El-ilel» adlı eserinde tahrîc ettiği bir rivâyette İbn Abbâs (radıyallahü anh) şunları söylemiştir: Meymune'ye gelerek: ben bu gece sizde yatmak istiyorum, dedi. O: bizde nasıl yatacaksın, yalnız bir döşeğimiz var! dedi. Benim sizin döşeğinize ihtiyacım yok! elbisemin yarısını altıma döşerim. Yastığa gelince: Ben de başımı sizin başınızla birlikte arkadan yastığa koyarım, dedim. Az sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi. Meymune ona benim söylediklerimi anlatınca: «Bu, Kureyşin şeyhidir.» buyurdular. Şerifden de anlaşılacağı vecihle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Me'ymûne (radıyallahü ahha) İbn Abbâs’ın teyzesidir. Hadîs cima' olmadığı takdirde bir kimsenin zevcesi ile onun yakın akrabasından bir sabinin —velev mümeyyiz olsun— yanında yatabileceğine delildir. İyâz diyor ki: «Bu hadîsin bir rivâyetinde İbn Abbâs: Ben, teyzemin hayızlı bulunduğu bir gecede onun evinde kaldım; demişdir. Bu kelime her ne kadar rivâyet itibârı ile sahîh değilse de mânâ itibârı ile pek güzeldir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ailesine ihtiyâcı olduğu bir gecede ne- İbn Abbâs teyzesinin yanında kalmak ister, ne buna babası müsâde eder...»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1827-) Bana, Harun b. Saîd El-Eylî rivâyet etti. ki): Bize, İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bize, Amr, Abdurabbih b. Saîd’den, o da Mahrametü'bnü Süleyman'dan, o da İbn Abbâs'ın âzâdlısı Küreyb'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki, Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Meymûne'nin yanında geceledim. O gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yanında idi. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest aldı. Sonra kalkarak namaz kıldı. Ben de kalkarak sol tarafına durdum. Ama Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) , beni (utarak sağına durdurdu. Müteakiben o gece önüç rek'ât namaz kıldı, onra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyudu, hattâ harladı. Uyuduğu zaman horlardı. Sonra (namaza davet etmek için) ona müezzin geldi, o da (mescide) çıkarak namaz kıldı. Faka tabdost almadı.» ki: «Ben, bu hadîsi Bükeyru'bnü'l-Eşecc'e söyledim; o da: Bana, Küreyb onu rivâyet etti; dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1828-) Bize, Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize, İbn Ebî Füdeyk rivâyet etti. ki): Bize, Dahhâk, Mahrametü'bnü Süleyman'dan, o da İbn Abbâs'ın âzâdlısı Küreyb'den, o da İbn Abbâs’dan naklen haber verdi. İbn Abbâs şöyle dedi: «Bir gece teyzem Meymûne binü'l-Hâris'in yanında kaldım. Ona: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktığı vakit beni uyandırıver; dedim. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı. Ben de kalkarak sol tarafına durdum: (sallallahü aleyhi ve sellem) elimden tutarak beni sağ tarafına durdurdu. Bundan sonra artık ben uyukladım mı kulağımın yumuşağını tutardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onbir rek'âî namaz kıldı. Sonra elleriyle dizlerini dolaylayarak oturdu; hattâ oturduğu yerde uyurken ben nefesini işitiyordum. Sabah olduğunu anlayınca hafif iki rek'âî namaz kıldı.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1829-) Bize, İbn Ebî Ömer ile Muhammed b. Hatim, İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. İbn Ebî Ömer dedi ki: Bize, Süfyân, Amr b. Dînâr'dan. o da İbn Abbâs'ın âzâdlısı Küreyb'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki, İbn Abbâs teyzesi Meymûne'nin yanında gecelemiş. (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin kalkarak asılı duran su tulumundan hafif bi rabdest almış. (Râvî Dedi ki. İbn Abbâs, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in abdest alışını tavsif etti. Ve onu hafif tutuyor; (suyu az döküyordu.) Abbâs ki: Bunun üzerine ben de kalkarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığı gibi yaptım. Sonra gelip sol tarafına durdum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): arkasından geçirerek sağ tarafına durdurdu. Ve namazını kıldı. Sonra yana yaslandı ve uyudu. Hattâ horladı. Sonra ona Bilâl gelerek namaz vaktini haber verdi. Bunun üzerine mescide çıkarak sabah namazını kıldı. Fakat abdest almadı.» «Bu hâl Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e mahsûsdur. Çünkü biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gözleri uyur, kalbi uyumazdığım duyduk.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1830-) Bize, Muhammed b. Beşşâr rivâyet, etti. ki): Bize, Muhammed (yani İbn Ca'fer) rivâyet etti. ki): Bize, Şu'be, Seleme'den, o da Küreyb'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs şöyle dedi: Meymûne'nin evinde geceledim de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nasıl namaz kıldığını gözetledim. Derken kalktı bev! etti. Sonra yüzünü ve ellerini yıkadı. Sonra uyudu. Bilâhare kalkarak su tulumuna gitti. Ve onun ipini çözdü. Sonra tasa yahut çanağa su döktü. Tulumun (ağzınt) da eliyle kabın üzerine eğdi. Sonra israfla taktır arası güzel bir abdest aldı. Sonra kalkarak namaz kıldı. Ben de kalktım, yanına geldim. Ve soluna durdum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni tutarak sağ tarafına durdurdu. Böylece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı onüç rek'âtda tamam oldu. Sonra uyudu; hattâ horla-dı. Biz, onun uyuduğunu horlamasından ânlardık. Sonra namaza çıktı; ve (sabah) namaz (ını) kıldı Namazında yahut sücûdunda: Rabbî! Benim kalbınıe nûr, kulağıma nûr, gözüme nûr, sağıma nur, soluma nûr, önüme nûr, arkama nûr, üstüme nûr, altıma nûr ve bana nûr ver; yahut beni nûr eyle!» derdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1831-) Bana, İshâk b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bize, Nadr b. Şü-meyl rivâyet etti. ki): Bize, Şube haber verdi. ki): Bize, Se-lemetü'bnü Küheyl, Bükeyr'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti. ki: «Müteakiben Küreyb'e rastladım da, şunları söyledi: İbn Abbâs: Ben, teyzem Meymûne'nin yanındaydım. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi... dedi. Sonra Gunderin hadîsi gibi rivâyetde bulundu. (Hadîsin sonunda, o) şekketmedi. Ve: (Benî nûr eyle) dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1832-) Bize, Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Hennâd b. Serîy rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Ebû'l - Ahvas, Saîd b. Mesrûk'dan, o da Selemetü'bnü Küheyl'den, o da İbn Abbâs’ın âzâdlısı Ebû Rişdîn'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs şöyle dedi: Meymûne'nin yanında geceledim...» Râvî hadisi anlattı yalnız yüzle ellerin yıkandığını söylemedi. Ancak: tuluma gelerek, ipini çözdü ve israfla taktır arasında orta bir abdest aldı. Sonra yatağına gelerek uyudu. Bilâhare bir daha kalktı ve yine tuluma gelerek ipini çözdü ve öyie bir abdest aldı ki, abdest ona derler!... dedi. Ve: «Bana pek büyük bir nûr İhsan eyle!» ifadesini söyledi: «Beni nûr eyle!...» cümlesini söylemedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1833-) Bana, Ebû't-Tâhîr rivâyet etti. ki): Bize, İbn Vehb, Abdurrahmân b. Selmân El - Hacri'den, o da Ukayl b. Hâlid'den naklen rivâyet etti. Ukayl'e de Seleme'tübnü Küheyl, Ona da Küreyb rivâyet etmiş ki, İbn Abbâs bir gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında kalmış. Abbâs ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkarak tuluma gitti. Ve ondan su döktü de abdesf aldı. Fakat abdestte suyu ne çok döktü, ne de az... Râvî hadîsi böylece rivâyet etmişdir. Bu hadîsde: (sallallahü aleyhi ve sellem), o gece ondokuz kelimelik bir duâcla bulundu.» ifâdesi de vardır. ki: «Onları, bana, Küreyb söyledi. Ben, onların onikisini belledim; geri kalanını unuttum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Rabbî! Benim kalbınıe nûr, dilime nûr, kulağıma nûr, gözüme nûr, üstüme nûr, altıma nûr, sağıma Nûr, soluma nur, önüme nûr, arkama nûr, nefsime nûr ver! Bana büyük bir nûr ihsan eyle) buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1834-) Bana, Ebû Bekr b. İshâk rivâyet etti. ki): Bize, İbn Ebî Meryem haber verdi. ki): Bize, Muhammed b. Ca'fer haber verdi. ki): Bana, Şerîkü'bnü Ebî Nemir, Küreyb'den, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi ki, İbn Abbâs şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in geceleyin nasıl namaz kıldığını göreyim diye nevbefînin Meymûne'de olduğu bir gece onun evinde yattım Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ailesi ile bir müddet konuşdukdan sonra uyudu...... Ve Râvî hadîsi (bu minval üzere) hikâye etmiştir. Bu hadîsde: «Sonra kalkarak abdest aldı ve misvaktandı.» ibaresi de vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
1835-) Bize, Vâsıl b. Abdilalâ rivâyet etti. ki): Bize, Muhammed b. Fudayl, Husayn b. Abdirrahmân'dan, o da Habîb b. Ebî Sâbit’den, o da Muhammed b. Alîy b. Abdillâh b. Abbâs'dan, o da babasından, o da Abdullah b. Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki, Abdullah b. Abbâs, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında uyumuş. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyanarak misvaklanmış ve abdest almış. (Abdest alırken) şu âyetleri okuyormuş: şüphe yok ki göklerle yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün biribirinİ tâkîb edişinde akıl sahipleri için ibretler vardır." Al-i Imrân sûresi, âyet: 190. (İbn Abbâs Dedi ki) İşte bu âyetleri tâ sûrenin sonuna kadar okudu. Sonra kalkarak iki rek'ât namaz kıldı. Ama bu ilri rek'âtda kıyamı, rükû'u ve sücûdu uzattı. Sonra oradan ayrılarak uyudu. Hattâ horladı. Bunu üç defa yaptı, (yani) altı rek'ât namaz kıldı. Hepsinde misvaklamyor; abdest alıyor ve bu âyetleri okuyordu. Sonra üç rek'âtla vitr yaptı. Derken müezzin ezan okudu; o da namaza çıktı. Şu duayı okuyordu: benim kalbınıe nûr, dilime nûr, kulağıma nûr, gözüme nûr, arkama nûr, Önüme nûr, üstüme nûr, altıma nûr kalk eyle! Yâ Rabbî! Bana nûr ver!...»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı