Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

3866-) Bana bu hadîsi İbrahim b. Dînâr da rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah b. Mûsâ rivâyet etti. ki): Bize Şeybân, A'meş'den bu isnâdla rivâyette bulundu. Yalnız o: «Kendini âzâd edenlerin izni olmaksızın başkasiyle muvâlât yaparsa...» dedi. beyânına göre bu hadîsteki diyetten murâd: Gerek kasden gerekse hataen Öldürülen bir insanın kıymetini katilin âkılesi yani mîras Bâbında asabe olan baba ve oğullarının ödemesidir. Diyet meselesi kabile ve oymaklara göre değişmez. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in her oymağa diyetlerini tesbît etmesinden maksad: Oymaklar arasında hukukî yönlerden birliği te'mîn etmektir. Çünkü İslâm'dan önce Araplar arasında vuku' bulan harpler dolayısiyle kan dâvaları ve diyet ödeme âdetleri vardı. Allahü teâlâ bu âdetleri kaldırarak onları birbirlerine ısındırmıştır. rivâyetler âzâd edilen bir köle veya cariyenin kendisini âzâd edeni bırakıp da başkasına intisab ile velâ hakkını ona devretmesinin haram olduğunu göstermektedir. «Bunu yapmak, köleye ihsanda bulunan kimsenin hakkını yemek olacağı için haramdır. Çünkü velâ' neseb gibidir; binâenaleyh bir insanın babasından başkasına intisâb ile nesebini zayi etmesi nasıl haramsa, bunu zâyî etmek de öylece haramdır.» diyor. bu hadîsteki: «Âzâd edenlerin izni olmaksızın» kaydına bakarak, izin verdikleri takdirde bu işin caiz olacağına kail olmuşlarsa da cumhûru ulemâ bunu kabul etmemişlerdir. Onlara göre izin verilse de verilmese de kölenin başkalarına intisabı caiz değildir. Hadîsteki kayd ihtirazı değil vukûîdir. Yani köle bu işi ekseriyetle sahiplerinden izin istemek suretiyle yaptığı için «izni olmaksızın» denilmiştir. Binâenaleyh mefhumu muhalifi mu'teber değildir. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de: üvey kızlarınızla evlenmek de haram kılınmıştır.» bir âyette de: açlık sebebiyle Öldürmeyin!» buyurulmuştur. murâd: Üvey kızlarınız evinizde değillerse onlarla evlenebilirsiniz; açlık korkusu yoksa çocuklarınızı öldürebilirsiniz demek değildir. Üvey kızlar ekseriyetle üvey babalarının yanında bulundukları ve Araplar çocuklarını ekseriyetle açlık korkusundan öldürdükleri için vakıa olduğu gibi ifade buyurulmuştur. Bunların âyet ve hadîslerde emsâli çoktur; ve hiçbirinin mefhûmu muhalifi mu'teber değildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Âzad Edilen Kimsenin Kendini Âzad Edenlerden Başkasını Veli İttihaz Etmesinin Haram Kılınması Bâbı
3867-) Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. ki): Bize A'meş, İbrâhîm-i Teymî'den, o da babasından naklen rivâyet etti. ki): Bize Alî b. Ebî Tâlib hutbe îrâd etti de şunları söyledi: kim bizde Allah'ın kitabı ile —kılıcının kılıfında asılı bir sahî-feye işaret ederek— şu sahîfeden başka okuduğumuz bir şey bulunduğunu söylerse muhakkak yalancıdır. Bu sahîfede develerin yaşlan ile yaralara âid bâzı şeyler vardır. Yine bu sahîfede şu hadîs de vardır: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: Ayr ile Sevr (dağları) arası haremdir. Binâenaleyh bir kimse orada bir bid'at işler yahud bid'atçıyı barındırırsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun! Allah kıyâmet gününde onun farz veya nafile hiç bir ibâdetini kabul etmeyecektir. Müslümanların zimmeti birdir. Onun uğrunda en aşağı (mertebede olan) dan dahi gayret gösterir. Her kim babasından başkasının oğlu olduğunu iddia eder; yahud (bir köle) sahiplerinden başkasına intisâb ederse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun da üzerine olsun! Kıyâmet gününde Allah onun farz veya nâfile hiç bir ibâdetini kabul etmeyecektir.» hadîsi Buhârî: «Hacc» ve «İ'tîsâm» bahislerinde tahrîc etmiştir. Kitabımızın «Hacc» bahsinde «Medine'nin fazileti» Bâbında dahi geçmişti. Şerhi için oraya bakmalıdır. Burada yalnız bâzı cümlelerini îzâhla iktifa edeceğiz. murâd: Diyet olarak verilenlerdir. Hazret-i Alî'nin sahîfesinde bunların kaçar yaşında olmaları lâzım geldiği bildiriliyormuş. Gazab ve reddetmek; hayırdan uzaklaştırmaktır. Fakat burada ondan maksad, Medîne'de günah işleyen bir müslümanın ebediyyen cennet yüzü görmemesi değil, cennete doğrudan doğruya gireme-yip bir müddet âzâb olunmasıdır. Yani bu lanet kâfirler hakkında vârid olan lanetle aynı mânâda değildir. Onlar rahmet-i İlâhiyyeden tamamen mahrum kalacak ve ebediyyen cennet yüzü görmeyeceklerdir. Farz olan ibâdettir. Adl'den murâd ise nafiledir. Bunun aksini iddia edenler de olmuştur. Esmaî'ye göre sarf: Tevbe; adi de fidye mânâsına gelir. Bazıları: «Allah hiç bir ibâdetini kabul etmez.» demek onun ibâdetini rizâsiyle kabul etmez manasınadır; yoksa ibâdetiyle hak ettiği mükâfatını verir.» demişlerdir. Bu iki kelimenin mânâları hakkında daha başka birçok sözler söylenmiştir. zimmeti kâfirleri koruyacaklarına dâir verdikleri sözdür. Buna emân vermek denir. Bir müslüman, kâfirin birine emân verirse bütün müslümanların bu söze riâyet etmeleri gerekir; artık o kâfire hiç bir müslüman tasallut edemez.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Âzad Edilen Kimsenin Kendini Âzad Edenlerden Başkasını Veli İttihaz Etmesinin Haram Kılınması Bâbı
3868-) Bize Muhammed b. Müsennâ el-Anezî rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd, Abdullah b. Saîd yani İbn Ebî Hind'den rivâyet etti. ki): Bana İsmail b. Ebî Hakîm, Saîd b. Mercan e'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyette bulundu. kimse mü'min bir rakabe âzâd ederse. Allah o rakabenin her uzvu mukabilinde kendisinin bir uzvunu cehennemden âzâd eyler.» buyurmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Âzadın Fazileti Bâbı
3869-) Bize Dâvûd b. Ruşeyd rivâyet etti. ki): Bize Velîd b. Müslim, Muhammed b. Mutarrif Ebû Gassân-ı Medenî'den, o da Zeyd b. Eslem'den, o da Alî b. Hüseyn'den, o da Saîd b. Mercâne'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse bir rakabe âzâd ederse, Allah o rakabenin her uzvu mukabilinde o kimsenin âzasından bir uzvu hatta fercine mukabil fercini cehennemden âzâd eyler.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Âzadın Fazileti Bâbı
3870-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize ,Leys, İbn Hâd'dan, o da Ömer b. Alî b. Hüseyn'den, o da Saîd b. Mercâne'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şunu söylemiş: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: kimse mü'min bir rakabe âzâd ederse, Allah o rakabenin her uzvuna mukabil cehennemden bir uzuv âzâd eyler. Hattâ fercine mukabil fercinİ bile âzâd eder.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Âzadın Fazileti Bâbı
3871-) Bana Humeyd b. Mes'ade rivâyet etti. ki): Bize Bişr b. Mufaddal rivâyet etti, ki): Bize Âsim yani İbn Muhammed el-Umerî rivâyet etti. Kardeşini kasdederek dedi ki: Bize Vâkid rivâyet etti. ki): Bana Alî b. Hüseyn'in arkadaşı Saîd b. Mercâne rivâyet etti. ki): Ben Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): müslüman bir kimse bir müslümam âzâd ederse Allah o müslümanın her uzvuna mukabil o kimsenin bir uzvunu cehennemden kurtarır» buyurdular. Saîd ki: «Ben bu hadîsi Ebû Hüreyre'den işittiğim vakit hemen giderek Alî b. Hüseyn'e anlattım. Bunun üzerine Alî, İbn Ca'fer'in on bin dirhem yahut bin altın verdiği bir kölesini âzâd etti.» hadîsi Buhârî ve «Keffârâtü'l-Eymân» bahislerinde; Tirmizî «Eyman»da; Nesâî «Itk»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Tirmizî bu bâbda Âige, Amr b. Anbeze , İbn Abbâs, Vasile b. Eska', Ebû Ümâme. Ukbe b. Âmir ve Kâ'b b. Mürra (radıyallahü anh) dan da hadîsler rivâyet edildiğini söylemiştir. Bu rivâyetleri kimlerin tahrîc ettiğini Aynî beyân etmiş ve şöyle sıralamıştır:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Âzadın Fazileti Bâbı
3872-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Cerîr, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir evlâd babanın hakkını ödeyemez. Meğer ki, onu köle olarak bulup da satın ala ve âzâd eyleye!» buyurdular. Ebi Şeybe'nin rivâyetinde: babasına ihsanda bulunamaz» buyuruhnuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Babayı Âzad Etmenin Fazileti Bâbı
3873-) Bize bu hadîsi Ebû Kureyb de rivâyet etti. ki): Bize Vekî' rivâyet etti. H. İbni Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. Amru'n-Nâkıd dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Ahmed Ez-Zübeyrî rivâyet etti. râvilerin hepsi Süfyân'dan, o da Süheyl'den naklen bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmiş; ve: «Çocuk babasına ihsanda bulunamaz...» demişlerdir. babaya ihsanı, onun hukukuna riâyet etmek, hizmetinde bulunmak, hürmet göstermekle olur. Babayı köle olarak bulup âzâd etmek bunların başında gelir. satın alınan yakın akrabanın âzâdı hakkında ihtilâf etmişlerdir. Zahirîler bu hadîsin mefhûmu ile istidlal ederek: «Mü-cerred satın almakla hiç bir köle veya câriye âzâd olmaz; âzâd etmek şarttır.» demişlerdir. ulemâya göre ise usûl ve furû' denilen anne ve babalar ile çocuklar mücerred satın almakla âzâd olurlar; onları âzâd etmeye lüzum yoktur. Anne ve babalarda bütün nineler, dedeler; çocuklarda bütün torunlar dahildir. Bu bâbda müslim, gayri müslim, uzak veya yakın hısım, mirasçı olan ve olmayan arasında fark yoktur. Hulâsa neseb çizgisi yukarıdan aşağı doğru her halde âzâd olur. Bu cihet ittifâkîdir. Bunlardan mâada akrabanın satın almakla âzâd olup olmayacağı ihtilaflıdır. İmâm A'zam: «Nikâhı birbirine haram olan bütün akraba satın almakla âzâd olur.» demiştir. Şâfiîler'e göre usûl ve fürû'dan başka hiç bir akraba satın almakla âzâd olmaz. İmâm Mâlik satın almakla usûl ve fürû' ile birlikte kardeşlerin de âzâd olacağına kaildir. İkinci bir rivâyete göre Hazret-i Mâlik bu meselede İmâm A'zam'la; üçüncü bir rivâyete göre de İmâm Şafiî ile beraberdir. bu hadîsi te'vîl etmişlerdir. Onlara göre akrabayı satın almakla azadına sebep olduğu için alan kimse hakkında mecazen âzâd etmek tâbiri kullanılmıştır

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Babayı Âzad Etmenin Fazileti Bâbı
3874-) Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Muhammed b. Yahya b. Habbân'dan dinlediğim, onun da A'rac’dan, onun da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem) mülâmese ile münâbezeden ne-hî buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Mülamese Ve Münabeze Satışının İptali Bâbı
3875-) Bize Ebû Küreyb ile İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Vekî', Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Mülamese Ve Münabeze Satışının İptali Bâbı
3876-) Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize İbn Nümeyr ile Ebû Üsâme rivâyet ettiler. H. Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. Muhammed b. Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Ab-dülvehhâb rivâyet etti. râvilerin hepsi Ubeydullah b. Ömer'den, o da Hubeyb b. Abdir-rahmân'dan, o da Hafs b. Âsım'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Mülamese Ve Münabeze Satışının İptali Bâbı
3877-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Yâkûb yani İbn Abdirrahmân, Süheyl b. Ebî Sâlih'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Mülamese Ve Münabeze Satışının İptali Bâbı
3878-) Bana Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize Ab-dürrezzak rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Amr b. Dînâr, Ata' b. Mînâ'dan naklen haber verdi. Amr Atâ'yı Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ederken dinlemiş. Ebû Hüreyre şunları söylemiş: nevi' satış yasak edildi: Müjâseme ile münâbeze. Mülâmese: Alanla satandan her birinin hiç düşünmeden diğerinin elbisesine dokunması (ile); münâbeze ise her birinin elbisesini diğerine atması ve hiç birinin arkadaşının elbisesine bakmaması (suretiyle yapılan satış) dır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Mülamese Ve Münabeze Satışının İptali Bâbı
3879-) Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yâhyâ rivâyet ettiler. Lâfız Harmele'nindir. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki): Bana Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkas haber verdi ki, Ebû Saîd-i Hudrî şunları söylemiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) hizi iki (nev'i) satış ve iki (nev'i) giyinişten nehyetti. Satışta mülâmese ile münâbezeden nehî buyurdu. Mülâmese: Bir kimsenin geceleyin yahut gündüzün eliyle başkasının elbisesine dokunması ve onu ancak bu suretle kabul etmesidir. Münâbeze ise: İki kimsenin elbiselerini elleriyle birbirlerine atması; ve bakmadan, rizâ göstermeden bunun satış sayılma sidir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Mülamese Ve Münabeze Satışının İptali Bâbı
3880-) Bana bu hadîsi Amru'n-Nâkıd da rivâyet etti. ki): Bize Kakûb b. İbrâhîm b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bize babam, Sâlih’den, o da İbn Şihâb'dan naklen bu isnâdla rivâyette bulundu. Hüreyre rivâyetini Buhârî «Setri avret, namaz, oruç» ve «Büyü'» bahislerinde; Tirmizî ile Nesâî «Buyû'»da; İbn Mâce «Namaz, Ticâret» ve «Libâs»da muhtelif râvilerden muhtelif lâfızlarla tahrîc ettikleri gibi: Said rivâyetini Buhârî «Buyû'f, libâs» ve «İstî'zân» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Buyû'»da; İbn Mâce «Ticâret» ve «Libâs»da rivâyet etmişlerdir. Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyetindeki mülâmese ve münâbeze tefsiri, Buhârî Jnin rivâyetlerinde yoktur. Bu tefsir yalnız Müslim ile Nesâî'nin rivâyetlerinde mevcuttur. Zahire bakılırsa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözü gibi görünüyorsa da Nesâî'nin rivâyetinde onun başkasına âit olduğuna işaret edilmiştir. Bu hususta en akla yakın ihtimâl sahâbînin sözü olmasıdır. Ebû Saîd rivâyetini Buhârî dahi tefsîrli rivâyet etmiştir. Ancak Aynî buradaki tefsîrin de râvi Zührî tarafından yapılan bir idrâc olması ihtimâli üzerinde durmaktadır. rivâyetleri mülâmese ve münâbeze adı verilen iki nevi' satışın müslümanlara yasak edildiğini bildirmektedir, müşareket Bâbından bir kelimedir; münâbeze de öyledir. Binâenaleyh bir işin iki kişi tarafından ortaklaşa yapıldığını gösterirler. Lems: Dokunmak; nebz de: Atmak mânâlarına geldiğine göre mülâmese suretiyle yapılan satışta iki taraf satılık mala dokunacak; münâbezede de iki taraf malı birine atacak demektir. bu hususta birbirine yakın tefsirlerde bulunmuşlardır. İmâm A'zam'dan bir rivâyete göre mülâmese satıcının müşteriye: «Şu malı sana şu kadara satıyorum; sana dokundum mu satış tamam olmuştur.» Yahut müşterinin satıcıya: «Şu malı senden şu kadara alıyorum; sana dokundum mu satış tamamdır.» demesi ile olur. Bazıları mülâmeseyi: «Ben senin elbisene dokundum; sen de benim elbiseme dokundun mu satış tamam olacak; demek suretiyle yapılan satıştır.» şeklinde izah etmiş; bir takımları da: «Müîâmese: Bir elbiseye dürülü olarak dokunmak ve onu gördüğünde muhayyerlik hakkı kalmamak şartiyîe satın almaktır. Yahut: Elbiseye dokundum mu satış tamamdır; diyerek yapılan be-yi'dir.» demişlerdir. rivâyet olunduğuna göre mülâmese: Bir kimsenin gece veya gündüz birinin elbisesine dokunmasiyle bitmiş sayılan satıştır. bu. hususta şâfiîler'den üç vecih rivâyet ediyor: Mülâmese: Müşterinin bir elbiseye dürülü iken yahut karanlıkta dokunması; satıcının da: Bu malı sana dokunman görmek yerini tutmak ve gördüğün zaman muhayyerliğin kalmamak şartiyîe sattım; demesi suretiyle yapılan satıştır. Mülâmese: Mala dokunmayı satış saymakla yapılır. Mülâmese: Müşteri mala ne zaman dokunursa o mecliste muhayyerlik hakkı kalmamak şartiyîe yapılan satıştır. gelince: Bu hususta dahi üç vecih vardır: Münâbeze: Malı atmanın satış sayılması şartiyîe yapılan bey'dir. İmâm Şafiî'nin te'vîli budur. «Bu malı sana sattım; onu sâna attığımda muhayyerliğin kalmayacak; satış tamam olacak!» diyerek yapılan satıştır. Münâbezeden murâd: Taş atmak suretiyle yapılan satıştır. Bunun şekli az sonra görülecektir. ile münâbeze câhiliyyet devri muâmelâtındandırlar. Aldatma ve kumar mânâlarını tezammun ettikleri için İslâmiyet bunları men' etmiştir. Binâenaleyh ikisi de bâtıldır. Çünkü satışta şart olan iki tarafın rızası, malın iyice görülüp malûm olması, îcâb ve kabul gibi şeyler bunlarda yoktur. meclisinde olmayan bir şeyi sıfatiyle satmak da bu kabildendir. Eğer o mal tavsif edildiği gibi çıkarsa müşteriye muhayyerlik yoktur; malı kabul etmesi lâzım gelir; tavsif edildiği gibi çıkmazsa muhayyerlik hakkı sabit olur. İmâm Ahmed ile İshâk’ın mezhepleri budur. Mezkûr kavil İbn Şîrîn, Eyyûb, Haris, Hakem ve Hammâd'dan rivâyet olunmuştur. İmâmlarına göre gâib bir malı sıfatlı ve sıfatsız satmak caizdir. Müşteriye de malı gördüğü zaman muhayyerlik vardır. Bu kavil İbn Abbâs (radıyallahü anh) ile İbrâhîm Nehâî, Şa'bî', Hasan-ı Basrî, Mekhûl, Evzâî ve Süfyân'dan rivâyet olunmuştur. Bazıları Hanefîler'in bu hususta çürük bir hadîsle istidlalde bulunduklarına işaret etmişlerse de Aynî, hadîs ilminde en büyük söz sahiplerinden biri olan Tahâvî'nin sahih bir rivâyetini göstererek bunlara cevap vermiştir. Tahavî'nin rivâyetine göre: Hazret-i Talha, Osman b. Affan (radıyallahü anh) dan bir mal satın almış. Osman'a: Sen aldandın! demişler. O da: Bana muhayyerlik hakkı vardır; çünkü görmediğim bir malı sattım; demiş. Talha dahi bana muhayyerlik vardır; çünkü görmediğim bir malı satın aldım; demiş. Bunun üzerine Cübeyr b. -Mut'im'i aralarına hakem ta'yîn etmişler. Cübeyr, Talhâ'ya muhayyerlik olduğuna; Osman’ın bu hakka sahip olmadığına hükmetmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Mülamese Ve Münabeze Satışının İptali Bâbı
3881-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. İdrîs ile Yahya b. Saîd ve Ebû Üsâme, Ubeydullah'dan rivâyet ettiler. H. Züheyr b. Harb da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Yahya b. Saîd, Ubeydullah'dan rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zinâd, A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şunu söylemiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) taş atımı satışı ile aldatma satışım yasak etti.» hadîsin şerhinde Nevevî şunları söylemiştir: Taş atımı satısı hakkında üç te'vîl vardır. Birinci te'vîle göre bu satış: Şu attığım taş hangi elbiseye isabet ederse sana onu sattun; yahut: Şu arazîden, attığını taşın vardığı yere kadarım sana sattım, diyerek yapılır. te'vîle göre.: Şu malı sana elimdeki taşı atıncaya kadar muhayyer kalman şartiyle sattım; diyerek yapılır. Üçüncü te'vîle göre: Taş atmayı satış saymakla olur. Bu takdirde satıcı: Şu elbiseye taş attın mı, sana şu kadara satılmış sayılacak; der. " satışının yasak edilmesine gelince: Bu hadîâ alış veriş bahsinin kaidelerinden büyük bir kaidedir. Bundan dolayıdır ki, İmâm Müslim orlu Ön plânda zikretmiştir. Kaçak köle ile ma'dûm, mechûl, teslimi imkânsız, henüz tamamen satıcının milkine, geçmemiş malların, büyük sudaki balıkların, hayvan memesindeki sütün, ana karnındaki yavrunun, bir yığın zahirenin mübhem bir kısmının, ta'yîrı etmeksizin, herhangi elbisenin veya sürüden bir koyunun ve benzerlerinin satışı gibi birçok meseleler bu hadîste dâhildir. Bu satışları hepsi bâtıldır. Çünkü hacet olmadığı halde müşteriyi aldatmayı tezammun ederler. İhtiyâç mess ettiği zaman biraz zarara tahammül olunur. Binanın temelini bilmemek, gebe veya memesinde süt bulunan hayvanı satmak bu kabildendir; çünkü binanın temeli dış kısımlara tâbi'dir; bu satışı meşru' kabul etmeye ihtiyaç- vardır; zira temeli görmek mümkün değildir. Hayvan hakkında da aynı şeyler söylenebilir. ulemâsı biraz aldanmayı tezammun eden satışların-caiz olduğuna ittifak etmişlerdir. Meselâ: İçindeki pamuğu görmeden pamuklu bir cübbeyi satın almak caizdir; halbuki yalnız içindeki pamuğu satmak caiz değildir. Bir haneyi veya hayvanı yahut elbiseyi bir aylığına kiraya vermek bilittifak caizdir; halbuki ay bâzan otuz, bâzan yirmi dokuz çeker. Hamamda para ile yıkanmak dahi ittifâkan caizdir. Halbuki gerek su harcamakta gerekse hamamda durmak hususunda herkes bir değildir. Sakadan para ile su içmek de böyledir; çünkü içilen suyun miktarı belli değildir. Bunun aksini alırsak, ulema ana karnındaki yavrunun ve havadaki kuşun satılamayacağına da ittifak etmişlerdir. Onlar aldatmah satışın caiz olup olmayacağı hususunda arzettiğimiz esasa bakılacağını yani zarar az olur, kaçınılmasına kolaylıkla imkân bulunmaz; satışı da ihtiyaç görülürse bey'in caiz olacağını, aksi takdirde satışa cevaz verilemeyeceğini söylemişlerdir. olmayan bir malın satılması gibi, ihtilaflı meseleler hep bu kaideye iptinâ ederler. Bu gibi meselelerde ulemadan bazıları aldanmayı zararsız görerek yok hükmünde tutmuş; ve satışın sahîh olduğunu söylemiş; diğerleri aldanmayı fazla görerek satışın butlanına kail olmuşlardır. münâbeze ve taş atımı gibi haklarında hususî deliller vârid olan satışların hepsi aldatma satışında dahildirler. Bunların ayrı ayrı ele alınması câhiliyyet devrinin meşhur satış şekilleri olmalarındandır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Taş Atımı Satışı İle İçinde Aldatma Olan Satışın Butları Bâbı
3882-) Bize Yahya b. Yahya ile Muhammed b. Rumh rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Leys haber verdi. H. Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti. ki): Bize Leys, Nâfi'den, o da Abdullah'dan, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki, gebe devenin yavrusunun gebeliğine kadar şartiyle yapılan satıştan nehî buyurmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Gebe Devenin Yavrusunun Gebeliğine Kadar Vade İle Yapılan Satışın Haram Kılınması Bâbı
3883-) Bana Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Yahya yani el-Kattân, Ubeydullah'dan rivâyet etti. ki): Bana Nâfi', İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: devri insanları deve etlerini birbirlerine gebe devenin yavrusu gebe kalıncaya kadar (va'de ile) satarlardı. Gebe devenin yavrusunun gebeliği (nden murâd: devenin doğurması, sonra doğurduğu yavrunun da gebe kalmasıdır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müslümanları bundan nehî buyurdu.» hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd ve Nesâî dahi «Buyu'» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Ebû Dâvûd'un rivâyetinde satışın tefsiri yoktur. Esîr'in beyânına göre (habel) kelimesi masdardır. Burada mahmule yani hayvanın karnındaki yavruya habel denilmiştir; buna (hami) dahi denilir. Kelimenin sonundaki (ta) müennes alâmetidir, mübalağa için getirildiğini söyleyenler de vardır. Terkîbdeki birinci habel-den murâd: Devenin karnındaki yavru, ikincisinden murâd da yavrunun yavrusudur. ulemâsı habel kelimesinin yalnız insanlar hakkında kullanıldığında ittifak etmişlerdir. Onlara göre hayvanlar hakkında (hami) denilir. Ebû Ubeyd, hayvanlar hakkında bu hadîsten maada hiç bir yerde habel denilmediğini söylemiştir. Erkek veya dişi bir deve demektir. Burada devenin zikredilmesi başka hayvanların bu hükümde dâhil olmadığım anlatmak için değil, misâl kabîlindendir; yoksa şâir hayvanlar da hüküm i'tibâriyle deve gibidir. memnu' olan bu satıştan ne kasdedildiğini ta'ynı hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bir cemaate göre maksat: Gebe olan deve doğurup onun yavrusu da doğuruncaya kadar beklemek şartiyle yapılan satıştır. Nitekim hadîste de bu suretle tefsir olunmuştur. İmâm Mâlik ile Şafiî'nin ve onlara tâbi' olanların mezhepleri budur. Bir takım ulemâ: «Bu satıştan murâd: Hâmile olan devenin yavrusunu hemen o anda satmaktır.» demişlerdir. Ebû Ubeyde Muammer b. Müsenna ile arkadaşı Ebû Ubeyd el-Kâsım'inve diğer lügat ulemâsının kavilleri de budur. İmâm Ahmed ile İshâk b. Râhuye dahi buna kail olmuşlardır. Mezkûr kavl lügate daha muvafık görülmüşse de râvi İbn Ömer (radıyallahü anh) hadîsi birinci kavle uygun olarak tefsir etmiştir. Usûl-i fıkıh ulemasının muhakkıklarına göre zahire muhalif olmamak şartiyle râvinin tefsiri tercîh olunur. Maamafih hadîsdeki: «Câhiliyyet devri insanları ilâh...» şeklindeki tefsir cümlesinin müdrec olduğunu, bu sözü Hazret-i İbn Ömer değil, râvi Nâfi'nin söylediğini iddia edenler de vardır. hayvanın karnındaki yavru büyüyüp doğuruncaya kadar beklemek şartiyle satış yapmak her iki tefsire göre bâtıldır. Çünkü birinci tefsire göre meçhul vadelidir; binâenaleyh sahîh değildir. İkinciye göre ma'dûm, meçhul ve henüz Mâlik olmadığı, teslimden de âciz bulunduğu bir şeyi satmaktır; bu da caiz değildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Gebe Devenin Yavrusunun Gebeliğine Kadar Vade İle Yapılan Satışın Haram Kılınması Bâbı
3884-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nafi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); bâzınızın satışı üzerine satış yapmasın!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3885-) Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Yahya, Ubeydullah'dan rivâyet etti. ki): Bana Nârı', İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi: kimse dîn kardeşinin satışı üzerine satış yapmasın,- onun dünürlüğü üzerine dünür göndermesin! Dîn kardeşi kendisine izin verirse o başka!» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd ve Nesâî «Büyü'» bahsinde; İbn Mâce «Ticâret»de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Bazıları: «Satmaz; dünür göndermez» şeklinde haber sî-gasiyle vârid olmuştur; maksat yine nehîdir; hattâ bu hususta haber sî-gası daha beliğdir. Başkasının satışı üzerine satış, müşteriye muhayyerlik müddeti içinde: «Bu satışı boz; ben sana bu malın mislini daha ucuza satacağım.» Yahut: «Aynı fiyatla ben sana daha iyisini vereceğime gibi sözler söylemekle olur. Bu haram olduğu gibi, müşterinin aynı şekilde teklifte bulunarak: «Bu satışı boz, ben bu malı senden daha pahalıya satın alacağım.» demesi de haramdır. şerîf'te:«Dîn kardeşinin satışı üzerine satiş yapmasn...» bu-yurulduğuna bakılırsa gayr-i müslimin satışı üzerine satışta beis olmayacağı anlaşılır. Nitekim Evzâî ile Şâfiîler'den Ebû Abd b. Cüveyriye buna kail olmuşlardır. Fakat cumhûru ulemâya göre bu hususta müslim ile gayr-i müslim arasında fark yoktur. Hadîsteki (kardeş) kaydı, ihtirâzî değil vukûîdir; binâenaleyh mefhumu muhalifi mu'teber değildir. Zimmînin zimmî üzerine satış yapması da bilic-mâ' mekruhtur. diyor ki: «Ulemâ dîn kardeşinin satış ve alışı üzerine alış veriş ve pazarlık yapmanın memnu' olduğuna ittifak etmişlerdir. Buna muhalefet ederek akid yapan âsî olur; ama beyi' yine de mün'akid olur. İmâm Şafiî, Ebû Hanîfe ve diğer ulemânın mezhepleri budur. Bâvûd-u Zahirî bu satış mün'akid olmadığına kaildir. İmâm Mâlik'den her iki mezhebe uyan iki kavil rivâyet olunmuştur. Mâlikîler'den cumhûruna göre fiyat arttıran hakkında bu satış mubahtır. Şafiî, seleften bâzılarının bunu kerih gördüklerini söylemiştir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3886-) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve İbn Hucr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail yani İbn Ca'fer, Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir kimse dîn kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasın!» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3887-) Bana bu hadîsi Ahmed b. İbrahim ed-Devrakî de rivâyet etti. Dedi ki: Bana Abdüssamed rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ala' ile Süheyl'den, onlar da babalarından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3888-) Bize bu hadisi Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdüssamed rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyette bulundu. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3889-) Bize Ubeydullah b. Muâz dahi rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Adiy yani' İbn Sâbit'ten, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir kimsenin dîn kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasını yasak etmiş. rivâyetinde «Dîn kardeşinin sîmesi üzerine...» denilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3890-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlike': Ebü'z-Zinâd'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan, onun da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): gelenler satış için karşılanmaz! Birbirimizin satışı üzerine satış yapmayınız, müşteri kızıştırmayın! Şehirli köylü nâmına satış yapmasın! Develerle koyunların sütlerini memelerinde biriktirmeyin! Böyle yaptıktan sonra o hayvanları satın alan, onları sağdıktan sonra iki re'yden birinde muhayyerdir. Razı olursa kabul eder; olmazsa hayvanı bir Ölçek hurma ile birlikte İade eyler.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3891-) Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Adîy yani İbn Sâbit'ten, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) binek gelenleri karşılamayı, şehirlinin köylü nâmına satış yapmasını, kadının kız kardeşinin boşanmasını istemesini, müşteri kızıştırmayı, hayvan sütünü memede biriktirmeyi ve bir kimsenin dîn kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlıkta bulunmasını nehî buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3892-) Bu hadîsi bana Ebû Bekr b. Nâfi de rivâyet etti. ki): Bize Gunder rivâyet etti. H. bunu Muhammed b. Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Vehb b. Cerîr rivâyet etti. H. Abdülvâris b. Abdissamed de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi: Bize Şu'be bu isnâdla rivâyette bulundu, demişlerdir. ile Vehb'in rivâyetlerinde: «Nehyedildi» denilmiş; Abdüssa-med rivâyetinde ise: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nehî buyurdu.» ifâdesi kullanılmış; hadîs, Muâz'ın Şu'be'den naklettiği tarzda rivâyet olunmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3893-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e ; Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müşteri kızıştırmaktan nehî buyurmuşlar. Ebû Hüreyre rivâyetini biraz lâfız farkiyle Buhârî «Buyu» ve «Şurût» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Tirmizî bir kısmını «Buyu'» bir kısmını «Nikâh»da; Nesâî «Nikâh»da; İbn Mâce bir kısmını «Nikâh»da, bakîsini «Ticâret»de muhtelif râvilerden tahrîc ettikleri gibi, İbn Ömer (radıyallahü anh) rivâyetini dahi Buhârî: «Büyü'» ve «Terkü'l-Hıyel» bahislerinde; Nesâî «Buyû'»da; İbn Mâce «Ticâret»de rivâyet etmişlerdir. Ahmed b. İbrahim'den tahrîc ettiği rivâyetin senedinde Alâ' ile Süheyl'in babalarından nakilleri hakkında: tâbirinin kullanılması müşkül sayılmıştır. Çünkü bu tâbir iki râvinin kardeş olduklarını ve bir babadan rivâyette bulunduklarını gösteriyor; halbuki râviler kardeş değillerdir. Alâ'nın babası Abdurrahmân, Süheyl'in ise Ebû Salih'tir. Binâenaleyh her râvinin kendi babasından rivâyet ettiği anlaşılıyorsa da tâbir buna müsaid değildir; onun yerine: demek îcâbederdi. Fakat rivâyet ekseri nüshalarda buradaki gibi zaptolunmuştur. Onun için ulemâdan Bazıları bu kelimenin « ...... » şeklinde okunmasını tavsiye etmişlerdir. Bu takdirde (eb) kelimesi (ebâni) şeklinde tesniye yapılmış olur, ki buna kail olanlar da vardır. veya Sîme: Pazarlık demektir. Dîn kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık etmekten murâd: Satıcı ile alıcı malın fiyatı üzerinde anlaştıktan sonra henüz satış yapmadan başka birinin araya girmesi ve satıcıya: «Ben bu malı daha fazlaya satın alırım.» Yahut müşteriye: «Ben sana bu maldan daha âlâsını, bundan ucuza veririm.» demesidir. üzerinde anlaştıktan sonra bu şekilde araya girmek haramdır. Fakat fazla fiyat verenler arasında satılan bir malda pazarlığa girişmek haram değildir; zîra fiyat üzerinde henüz kimse ile anlaşma olmamıştır. Bundan evvelki bâbda da görüldüğü vecihle dîn kardeşinin satışı üzerine satış ve pazarlığı üzerine pazarlık yapmak haram olmakla beraber İmâm A'zam'la İmâm Şafiî'ye ve diğer birçok ulemâya göre yapılan satış yine de muteberdir; yalnız araya giren âsî olur. gelenleri karşılamaktan maksat: Şehirlinin, pazara hayvanla mal getiren köylüyü kasaba dışında karşılaması ve elindeki malı ucuza almak için o malın geçimi olmadığını söyleyerek aldatmasıdır. yahut Neceş: Lügatte bir şeyi methetmek, ballandıra ballandıra Öğmektir. Bâzılarına göre insanlan bir şeyden nefret ettirerek rağbetlerini başka şeye yöneltmektir. Bir takım ulema bunun esâs itibariyle hîle ve aldatma mânâsına geldiğini, daha başkaları heyecanlandırmak, kızıştırmak demek olduğunu söylemişlerdir. Burada ondan maksat müşteri kızıştırmak yani malı almağa niyeti olmadığı halde fiyatı arttırmaktır. köylü namına satış yapması: Geçer fiyatla malını satmak için şehire gelen köylüye: «Bu malı benim yanımda bırak da ben onu senin nâmına daha yüksek fiyatla tedricen satayım.» diyerek malını almasıdır. Bu da haramdır; ancak satış sahihtir. Çünkü buradaki nehî akde râci' değildir. Bazıları: «Şehirlinin köylü nâmına satış yapmasından murâd simsarlıktır.» demişlerdir. Bu takdirde nehî bütün alış verişlere âmin ve şâmil olur. sütünü memesinde biriktirmeye Araplar tasriye derler. Sütü biriktirilen hayvana da musarrât adı verilir. Hayvanı satarken müşteriyi aldatmak için sütünü memesinde biriktirmek müteaddit rivâyetlerle yasak edilmiştir. Tahâvî bu bâbtaki hadîsi sekiz tarîkten tahrîc etmiştir. Hadîsin zahirine bakılırsa müşteri ancak hayvanı sağdıktan sonra muhayyer olacak gibi görünüyorsa da cumhûr-u ulemâya göre hileyi anladığı zaman sağmamış bile olsa kendisine muhayyerlik sabit olur. Onlar hadîsteki sağmak kaydının ihtirâzî olmadığına kaildirler. kız kardeşinin boşanmasını istemesi, onun yerine kendisi varmak içindir. Kız kardeş tâbiri hakikî kardeşe ve dîn kardeşine hattâ gayr-i müslimeye şâmildir. Bâzılarına göre bunun sureti: Bir kadınla evlenmek isteyen adama o kadının: «Nikâhın altındaki kadını boşamak şartiyle seninle evlenirim.» demesidir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın Ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı
3894-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Zaide rivâyet etti. H. İbn Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Yahya yani İbn Saîd rivâyet etti. H. İbn Nümeyr dahi rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. râvilerin hepsi Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer' den naklen rivâyet etmişlerdir ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) pazara gelmeden malların karşılanmasını nehî buyurmuştur. lâfzı İbn Nümeyr'indir. Öteki râviler: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) karşılamadan nehî buyurdu.» demişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Celeb Malları Karşılamanın Haram Kılınması Bâbı
3895-) Bana Muhammed b. Hatim ile İshâk b. Mansûr hep birden İbn Mehdî'den, o da Mâlik'den, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen, İbn Nümeyr'in Ubeydul-lah'dan rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulundular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Celeb Malları Karşılamanın Haram Kılınması Bâbı
3896-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Mübarek, Teymî'den, o da Ebû Osman'dan, o da Abdullah (b. Mes'ûd) dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti ki, satılık malları karşılamaktan nehî buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Celeb Malları Karşılamanın Haram Kılınması Bâbı
3897-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym, Hişâm'dan, o da İbn Sîrîn'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) celeb malları karşılamaktan nehî buyurdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Celeb Malları Karşılamanın Haram Kılınması Bâbı
3898-) Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Hişâm b. Süleyman, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. ki): Bana Hişâm el-Kurdûsi, İbn Şîrîn'den naklen haber verdi. ki: Ben Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): malı karşılamayın; kim karşılar da ondan bir şey satın alırsa, sahibi pazara geldiği vakit muhayyer olur.» buyurdular. hadîsin İbn Mes'ûd' rivâyetini Buhârî ile Tirmizî «Büyü'» bahsinde; İbn Mâce «Ticâret-de tahrîc etmişlerdir. şerîf muhtelif lâfızlarla rivâyet olunmuştur. Bâzı rivâyetlerde: gelenleri karalamayın!» malı karşılamayın!» başkalarında: mallan karşılamaktan nehî buyurdu.» rivâyette: «Pazarı karşılamayın!» denilmiştir, fakat mânâ birdir. Satmak için celbedilen maldır. Bu rivâyetler hâriçten pazara celbedilen malları pazar yerine gelmeden karşılayıp satın almanın haram kılındığına delildirler. Nitekim İmâm Mâlik ile İmâm Şâfiinin ve cumhûrun mezhepleri de budur. Yalnız İmâm Şafiî'-ye göre bu alış veriş haram olmak için karşılayıcının hükmü bilmesi şarttır. Bir kimse karşılamak niyetiyle değil de tesadüfen şehir hâricinde celeb mallan görse de satın alsa haram işlemiş olup olmayacağı hususunda Mâlikîlerl'e Şâfiîler'den ikişer kavil rivâyet olunmuştur. A'zam'la Evzâî, şehir halkına zarar vermemek şartiyle celeb malı karşılayıp satın almakta beis görmemişlerdir. Zarar verdiği takdirde karşılama onlara göre mekruh olur, Zahirîler’den İbn Hazm'e göre ne suretle olursa olsun celeb karşılamak caiz değildir. «Buradaki nehyin hikmeti, mal celbedenlerin aldanmaktan korunmasıdır.» demişlerdir. (453-536) diyor ki: «Şehirlinin bedevi nâmına satış yapması şehirlilere merhameten yasak edilmiştir. Burada bedevi zarar çekmektedir. Halbuki celeb karşılaması bedevinin aldatılmaması için nehî buyurulmuştur. Bundan dolayıdır ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) . Mal sahibi pazara geldiği vakit muhayyer olur; buyurmuştur? denilirse cevap şudur: gibi meselelerde şeriat insanların maslahatım gözetir. Maslahat bir kişiyi cemâate değil, bilâkis cemâati bir kişiye tercihi iktizâ eder. Be-devî malını kendi sattığı takdirde o malı bütün pazar halkı ucuz alacağı ve bu suretle bütün belde halkı faydalanacağı için şeriat belde halkının maslahatını bedevinin istifâdesinden üstün tutmuş; celeb karşılama meselesinde ise yalnız karşılayan istifâde edeceği, bu da bir kişinin malından bir kişinin istifâdesi demek olacağı için celeb karşılamanın mubah kılınmasında bir maslahat görülmemiştir Bahusus buna ikinci bir sebep daha munzam olmaktadır ki, o da malı yalnız karşılayan alacağı için pazar halkının eline geçmemesi ve ucuzlamaması; bu suretle zarar görmeleridir. Halbuki pazar halkı sayı itibariyle mal karşılayanlardan da çokturlar. Bu sebeple şeriat burada da cemâatin maslahatını ferde tercih etmiş oluyor; binâenaleyh iki mesele arasında tenakuz yoktur. Hikmet ve maslahat hususunda ikisi de birdir.» pazara geldiği vakit muhayyer olur.»cümlesi hakkında Nevevî şunları söylemiştir: «Ulemâmız pazara gelip fiyatı öğrenmeden satıcıya muhayyerlik olmadığına kaildirler. Pazara geldiği vakit karşılayıcıya sattığı malın o beldede geçen fiyattan ucuza gittiğini görürse kendisine muhayyerlik sabit olur. Bu hususta karşılayıcının yalan veya doğru söylemiş olmasının farkı yoktur. Malının o yerde geçen fiyatla veya daha pahalıya satıldığını anlarsa iki vecih vardır. Esah olan veçhe göre aldanma olmadığı için muhayyerlik yoktur. İkinci veçhe göre muhayyerlik sabittir, zira hadîs mutlaktır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Celeb Malları Karşılamanın Haram Kılınması Bâbı
3899-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkıd ve Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân, Zührî'den, o da Saîd b. Müseyyeb'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ref eden Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bedevî nâmına satış yapmasın!» buyurmuşlar. «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet olundu ki: Şehirlinin bedevî nâmına satış yapmasını nehî buyurmuşlar.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Şehirlinin Bedevi Namına Satış Yapmasının Haram Kılınması Bâbı
3900-) Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, İbn Tâvûs'dan, o da babasından, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi, İbn Abbâs şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) pazara binek gelenleri karşılamaktan ve şehirlinin bedevi nâmına satış yapmasından nehî buyurdu.» (Tâvûs) ki: «İbn Abbâs'a: Şehirlinin bedevi namına sözünün mânâsı nedir? dedim. Ona simsar olmasın (demektir), cevâbını verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Şehirlinin Bedevi Namına Satış Yapmasının Haram Kılınması Bâbı
3901-) Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hay seme, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Şehirlinin Bedevi Namına Satış Yapmasının Haram Kılınması Bâbı
3902-) Bize Ahmed b. Yûnus da rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den rivâyet etti, Câbir şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bedevi nâmına satış yapmasın! Bırakın insanları Allah birbirlerinden rizıklandırsın!» buyurdular. Yahya'nın rivâyetinde: «Rızıklandırılsın» denilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Şehirlinin Bedevi Namına Satış Yapmasının Haram Kılınması Bâbı
3903-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkid rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Şehirlinin Bedevi Namına Satış Yapmasının Haram Kılınması Bâbı
3904-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym, Yûnus'dan, o da İbn Sîrîn'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. Enes şöyle dedi: kardeşi veya babası da olsa bedevî namına satış yapması bize yasak edildi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Şehirlinin Bedevi Namına Satış Yapmasının Haram Kılınması Bâbı
3905-) Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Adiy, İbn Avn'dan, o da Muhammed'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Şehirlinin Bedevi Namına Satış Yapmasının Haram Kılınması Bâbı
3906-) Bize İbn Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Muâz rivâyet îtti. ki): Bize İbn Avn, Muhammed'den rivâyet etti. ki): Enes b. Mâlik şunu söyledi: bedevî nâmına satış yapması bize yasak edildi.» hadîsin İbn Abbâs (radıyallahü anh) rivâyetini Buhârî «Büyü'» ve «İcâre» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Buyû'»da; İbn Mâce «Ticâret»de; Enes (radıyallahü anh) rivâyetini de Buhârî, Ebû Dâvûd ve Nesâî «Büyü’» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. bâdiyeli nâmına satış yapması ücret mukabili sattığı zaman mekruhtur. Çünkü böyle bir satış ona yardım için değil, para kazanmak maksadiyle yapılır. Ücretsiz satması yardım kabîlindendir;. binâenaleyh caiz olması gerekir. İbn Abbâs (radıyallahü anh)'nın: «Ona simsar olmasın!» sözü de mefhumu muhalifiyle buna delâlet eder; yani simsarlık değil de yardım için satarsa caiz olur. Aslında bir işe bakan, muhafaza eden demektir; sonradan alış veriş işlerine bakan dellâl mânâsında kullanılmıştır. bâdiyeli nâmına ücret mukabili satış yapamadığı gibi, alış da yapamaz. Mâlikîler'den İbn Habîb: «Bedevî nâmına satın almak dahi onun nâmına satış yapmak gibidir.» demiştir, Maamâfih satın alma meselesi ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bazıları bedevî nâmına yapılan satışı da alışı da kerîh görmüşlerdir. Bunların delili (bey') kelimesinin lügatte hem satmak hem de satın almak mânâlarına gelmesidir. Bu kavil Hazret-i Enes'den de rivâyet olunmuştur. takımları bedevî nâmına satın almayı caiz görmüşlerdir. Onlar hadîsin zahirine bakarak: «Nehî ancak satış hakkında vârid olmuştur.» demişlerdir. Bu kavil Hasan-ı Basrî'den rivâyet olunmuştur. İmâm Mâlik bir yerde satın almayı ister lehde ister aleyhde olsun tecviz etmemiş; başka bir yerde lehde satın almaya cevaz vermiştir. Leys ile İmâm Şafiî'nin kavilleri de budur. (-786): «Bir kimse bu bâbdaki nehye muhalefet ederek bedevi nâmına satış yapsa, bu iş haram olmakla beraber satış sahihtir.» diyor. Aynî, Şâfiîler'inbu hükmüne şaşmış; ve şunları söylemiştir: «Şâfiîler'in bu hükmü acâibtir; zîra onlara göre nehî, hükmü mutlak surette yok eder. Şu halde nasıl oluyor da haram olmakla beraber satış sahihtir diye biliyorlar! Bu söz ancak Hanefîler'in kaidesine göre doğrudur. Yine Kirmanı: Ebû Hanife şehirlinin bedevi nâmına mutlak surette satış yapabileceğine kaildir. Delili (Din nasihattir.) diyor. Ben derim ki: Ebû Hanîfe'nin sözü mutlak değildir; satış ancak taraflardan birine zarar vermediği zaman caizdir.» «Şehirlinin bâdiyeli nâmına satış yapması kerâhet-i tenzî-hiyye ile mekruhtur.» demişlerse de Nevevî bu sözün delilsiz bir dâvadan ibaret olduğunu söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Şehirlinin Bedevi Namına Satış Yapmasının Haram Kılınması Bâbı
3907-) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Dâvûd b. Kays, Mûsâ b. Yesâr'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyette bulundu. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim sütü biriktirilmiş bir koyun satın alırsa, hemen onu götürüp sağsın! Eğer sütünden memnun kalırsa mükînde bırakır; aksi takdirde hayvanı, beraberinde bir ölçek kuru hurma ile iade eder.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Memesinde Süt Biriktirilen Hayvanı Satmanın Hükmü Bâbı
3908-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Yâkûb yani İbn Abdirrahmân el-Kaarî, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Her kim sütü biriktirilmiş bir koyun satın alırsa öç gün muhayyerdir; onu isterse milkinde tutar; dilerse iade eder; beraberinde bir ölçek de kuru hurma iade eder.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Memesinde Süt Biriktirilen Hayvanı Satmanın Hükmü Bâbı
3909-) Bize Muhammed b. Amr b. Cebele b. Ebî Revvâd rivâyet etti. ki): Bize Ebû Âmir yani el-Akadî rivâyet etti. ki): Bize Kurre, Muhammed'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. kim sütü biriktirilmiş bir koyun satın alırsa üç gün muhayyerdir; şayet iade ederse onunla birlikte buğday olmayan bir ölçek zahire de iade eder.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Memesinde Süt Biriktirilen Hayvanı Satmanın Hükmü Bâbı
3910-) Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Eyyub'dan, o da Muhammed'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şunu söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim sütü biriktirilmiş bir koyun satın alırsa, iki görü; arasında muhayyerdir. İsterse milkinde tutar; dilerse hayvanı ve bir ölçek buğday değil, kuru hurma iade eder.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Memesinde Süt Biriktirilen Hayvanı Satmanın Hükmü Bâbı
3911-) Bize bu hadîsi İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. ki): Bize Abdülvehhâb, Eyyûb'dan bu isnâdla rivâyette bulundu. Yalnız o: «Her kim koyun satın alırsa o kimse muhayyerdir.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Memesinde Süt Biriktirilen Hayvanı Satmanın Hükmü Bâbı
3912-) Bize Muhammed b. Râfi" rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih’den rivâyet etti. Hemmâm: Ebû Hüreyre'nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bize rivâyet ettiği şudur, diyerek bir takım hadîsler zikretmiş ezcümle şunu söylemiştir: Ebû Hüreyre dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): memesinde sütü biriktirilen yeni doğurmuş bir deve yahut sütü biriktirilen bir koyun satın alırsa, onu sağdıktan sonra iki görüş arasında muhayyerdir. Ya hayvanı alsın yahut onu bir ölçek kuru hurma ile birlikte iade ersin!» buyurdu. hadîsini bütün «Kütüb-ü Sitte» sahipleri muhtelif lâfızlarla muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Şafiî'nin tefsirine göre musarrât: Müşteriyi aldatmak için satıştan önce memeleri bağlanarak birkaç gün sağılmayan, bu suretle sütü biriktirilerek müşteriye sütlüymüş gibi gösterilen hayvandır. Bu kelimenin toplamak mânâsına gelen (sarer)’den mi yoksa aynı mânâda kullanılan (tasriye)’den mi alındığı hususunda ihtilâf vardır. Buhârî (tasriye)’den alındığına işaret etmiş; Buhârî sârini Aynî: «Sahîh olan da budur.» demiştir. Yeni doğurmuş iki veya üç aylık sütlü devedir. hadîs etrafında çok sözler söylenmiş; her taife kendi mezhebini haklı göstermeğe çalışmıştır. Şâfiîyye ulemâsından İmâm Nevevî şu îzâhâtı vermektedir: bir hayvanı satın alan müşterinin aldatıldığını anladığı zaman, hayvanı derhal mi yoksa üç gün müddetle mi İade hususunda muhayyer bırakıldığında ulemâmız ihtilâf etmişlerdir. Bazıları bu hadîslerin zahirlerine bakarak üç gün muhayyer bırakılacağını söylemişlerse de esah olan kavle göre muhayyerlik fevrî yani o ana mahsustur. Ulemâ bazı rivâyetlerdeki üç gün kaydını müşterinin o hayvanın musarrât olduğunu ancak üç gün içinde anlaması hâline hamlederler. Çünkü bu iş ekseriyetle üç günden az bir müddette anlaşılmaz. Hayvanın sütü ikinci gün bir parça azalırsa bu o gün az otlamak gibi bir arızadan ileri gelebilir; fakat üç gün aynı şekilde devam edince musarrâf olduğu anlaşılır. Bir de müşteri hayvanı sağdıktan sonra sahibine iade etmek isterse sağdığı süt az olsun çok olsun, hayvan ister deve, ister koyun veya sığır olsun onunla birlikte bir ölçek de kuru hurma verir. Bizim mezhebimiz budur. İmâm Mâlik ile Leys, İbn Ebî Leylâ, îmanı Ebû Yûsuf, Ebû Sevr ve muhaddislerin fukahâsı dahi buna kaildirler. Sahîh ve sünnete muvafık olan da budur. Ulemâmızdan Bazıları verilecek bir ölçek zahirenin hurmaya mahsus olmadığını, o yerde geçen zahireden bir ölçek verileceğini söylemişlerdir. Hanîfe, Irak ulemâsından bir taife, Mâlikîler'den Bazıları ve garîb bir rivâyete göre İmâm Mâlik hayvan iade edilirken bir ölçek hurma verilmeyeceğine kail olmuşlardır. Zira bir kimsenin malı telef edildiği zaman kaide şudur: Telef edilen mal mis-Üyâttan ise sahibine o malm misli; değilse kıymeti verilir. Bunlardan başka mallar bu kaideye muhaliftir. buna cevap vermiş ve: Bir mesele hakkında sünnet vârid oldu mu ona makûl ile i'tirâz olunamaz; demişlerdir. ölçek hurma ile takyîd buyurulmasınm hikmetine gelince: O zaman müslümanların ekseriyetle yiyecekleri bu olduğu içindir. Bir daha da şerîatin hükmü bu şekilde devam etmiştir. Sütün misli veya kıymeti değil de azma çoğuna bir ölçek hurma ile mukabele edilmesi, müracaat için bir merci' olsun ve bununla muhasamat ortadan kalksın di-yedir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) muhasamatı kaldırmağa ve buna sebep olan şeyleri menetmeye çalışırdı. Bâzan memesinde süt biriktirilen hayvan bâdiye ve köylerde, bâzan da kıymet bilen mûtemed kimse bulunmadığı yerlerde satılabilir. Süt telef edilir; az mı çok mu olduğunda niza' çıkabilir. İşte şeriat müslümanlara münâkaşa götürmeyen bir esas vaz' etmiştir ki, o da bir Ölçek kuru hurmadır. Bunun nazırı diyet meselesidir. Diyet yüz devedir. Niza' kesmek için bu sayı Öldürülen kimsenin hâline göre değişmez...» izahatından sonra Hanefiyye ulemâsından Buhârî şârihî Aynî'nin bu hadîs hakkındaki bâzı sözlerini görelim. Aynî şöyle diyor: hadîsle ameli terk etmenin en kuvvetli vechi onun sekiz suretle kaidelere muhalif olmasıdır. Şöyle ki:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Memesinde Süt Biriktirilen Hayvanı Satmanın Hükmü Bâbı
3913-) Bize Yöhyâ b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hâmmâd b. Zeyd rivâyet etti. H. Ebû'r-Rabî' el-Atekî ile Kuteybe de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hanıma d, Affir b. Dinar'dan, o da Tâvûs'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim bir yiyecek satın alırsa, onu tamamiyle teslim almadıkça satmasın!» buyurmuşlar. Abbâs: «Zannederim her şey bunun gibidir.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3914-) Bize İbn Ebî Ömer ile Ahmed b. Abde rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyân rivâyet etti. H. Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Vekî', Süfyân yani Sevrî'den rivâyet etti. Her iki râvi Amr b. Dinar'dan bu isnâdla bu hadîsin benzerini rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3915-) Bize İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. Rafi’ ve Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. İbn Bâfi' (Bize rivâyet etti) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Abdürrezzâk haber verdi, dediler. Abdürrezzâk: Bize Ma'mer, İbn Tâvûs'dan, o da babasından, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi, demiş. İbn Abbâs şunu söylemiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim bir yiyecek satın alırsa, onu teslim almadıkça satmasın!» buyurdular. Abbâs: «Zannederim her şey (in hükmü) yiyecek gibidir.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı