Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

3102-) Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâ-me Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fetih yılında Mekke'nin yukarısın-daki Kedâ yolundan girmiş. Hişâm ki: «Babam Mekke'ye her iki yoldana girerdi. Ama ekseriya Kedâ'dan girerdi.» hadisi Buhârî «Hacc» ve «Megâzî» bahislerinde, Ebû Dâvûd , Tirmizî ve Nesâî «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir. babası Urve'nin ekseriya Kedâ'dan yani yukarki yoldan girmesi evinin oraya daha yakın olmasındandır. Aksi takdirde Mekke'ye girip çıkma hususunda iki yoldan birini tercih etmediği nefs-i rivâyetten anlaşılmaktadır. Hazret-i Urve'nin Mekke'-ye her iki yoldan girip çıkması halka kolaylık gösterme maksadıyladır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekkeye Yukarki Yoldan Girip Aşağıki Yoldan Çıkmanın Ve Bir Yere Başka Yoldan Girip Başka Yoldan Çıkmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3103-) Bana Züheyr b. Harb ile Ubeydullah b. Saîd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya yani El-Kattân, Ubeydullah'tan rivâyet etti. ki): Bana Nâfi', İbn Ömer'den naklen haber verdi ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceyi sabaha kadar Zû tavâ'da geçirmiş; sonra Mekke'ye girmiş. Nâfi': «Abdullah da bunu yapardı» demiş. İbn Saîd'hı rivâyetinde: «Hattâ sabah namazını kıldı» kaydı vardır. Yahya yahut sabahlayın caya kadar dedi şeklinde rivâyet etmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekkeye Girmek İstenildikte Zü Tavada Gecelemenin, Oraya Girmek Îçin Yıkanmanın Ve Mekkeye Gündüz Girmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3104-) Bize Ebû'r-Rabî' Ez-Zehrânî rivâyet etti. ki): Bize Hammâd rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb Nâfi'den rivâyet etti ki, İbn Ömer Zû Tavâ'da gecelemeden ve sabahlayıp da yıkanmadan Mekke'ye gelmezmiş» Sonra Mekke'ye gündüzün girer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen onun da böyle yanşadığını söylermiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekkeye Girmek İstenildikte Zü Tavada Gecelemenin, Oraya Girmek Îçin Yıkanmanın Ve Mekkeye Gündüz Girmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3105-) Bize Muhammedu'bnü-ishâk El-Müseyyebî rivâyet etti. ki): Bana Enes yani İbn Iyâz, Mûsâ b. Ukbe'den, o da Nâfi'den naklen rivâyet etti. Nâfi'e de Abdullah anlatmış ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye gelirken Zû Tavâ'ya iner, orada geceler hattâ sabah namazını kılarmış. Resûlüllah' (sallallahü aleyhi ve sellem)'in burada namaz kıldığı yer sarp bir' tepenin üzerinde imiş. Sonradan orada yapılan mescidde değil ondan daha aşağıda sarp bir tepenin üzerinde imiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekkeye Girmek İstenildikte Zü Tavada Gecelemenin, Oraya Girmek Îçin Yıkanmanın Ve Mekkeye Gündüz Girmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3106-) Bize Muhammed b. İshâk El-Müseyyebî rivâyet etti. ki): Bana Enes yani İbn Iyâz, Mûsâ b. Ukbe'den, o da Nâfi'den naklen rivâyet etti. Nâfi'a da Abdullah haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi ile uzun dağın arasındaki dağın iki tepesini Kabe'ye doğru karşısına almış oraya (sonra) kurulan mescidi tepe tarafındaki mescidin soluna almış. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namaz kıldığı yer ondan daha aşağıda kara tepenin üzerindeymiş. Tepeden on arşın yahut ona yakın bir mikdâr aşağı imiş. Sonra insanın kıblesine düşen uzun dağın iki tepesine karşı namaz kılmış. hadîsi Buhârî «Kitâbü’l-Hacc» ile «Kitâbü's-Salât»da tah-rîc etmiştir. Tepe mânâsına gelir. Dağın yüksek yeri ve dağa giden yolun giriş yeri, boğaz mânâlarına gelir. Burada ondan mürâd dağın tepesidir. Hazret-i Abdullah'in ibâdet için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namaz kıldığı yerleri araştırdığı ve oralarda namaz kıldığı meşhurdur. Bu sebepledir ki, Zû tava'daki mescidin tam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namaz kıldığı yere yapılmadığının farkına varmış ve bunu bildirmiştir. rivâyetlerden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Mekke’ye gündüz girdiği anlaşılıyorsa da başka rivâyetler gece dahi girdiğini ifâde etmektedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekkeye Girmek İstenildikte Zü Tavada Gecelemenin, Oraya Girmek Îçin Yıkanmanın Ve Mekkeye Gündüz Girmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3107-) Bize Ebî Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Hümeyr rivâyet etti. H. İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah Nafi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Beyti ilk defa tavaf ederken üç defa ramel yapar, dört defa da alelade yürürmüş. Safa ile Merve arasında sa'y yaparken dahi Mesîl vadisinde hızlı yürürmüş. Bunu İbn Ömer de yaparmış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3108-) Bize Muhammed b. Abbâd rivâyet etti. ki): Bize Hatim yani İbn İsmail, Mûsa b. Ukbe'den, o da Nafi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye ilk geldiğinde hacc ve ömre için tavaf ederken Beyti üç defa hızlıca dolaşır sonra dört defa alelade yürürmüş. Sonra iki rekât namaz kılar; arkasından Safa ile Merve arasında sa'y yaparmış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3109-) Bana Ebû't-Tâhir ile Harmeletu'bnu Yahya rivâyet ettiler, Harmele dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. Ona da Salim b. Abdillâh haber vermiş ki, Abdullah b. Ömer şunu söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Mekke'ye geldiğinde ilk tavafını yaparken Hacer-i Esved'i istilâm buyurarak yedi tavafın üçünde ram el yaparken gördüm.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3110-) Bize Abdullah b. Ömer b. Ebân El-Cu'fî rivâyet etti. ki): Bize İbn'l-Mübârek rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer (radıyallahü anh)’dan naklen haber verdi. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) Hacer-i Esved'den Hacer-i Es-ved'e kadar üç defa ramel yaptı dört defa da alelade yürüdü.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3111-) Bize Ebû Kâmil El-Cahderî rivâyet etti. ki): Bize Süleym b. Ahdar rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah b. Ömer, Nâfi’den naklen rivâyet etti ki, İbn Ömer hacerden hacere ramel yapmış ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bunu yaptığını söylemiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3112-) Bize Abdullah b. Meslemete'bni Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Malik rivâyet etti. H. Yahya b. Yahya da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Mâlike, Ca'fer b. Muhammed'den dinlediğim, onun da babasından, onun da Câbir b. Abdillâh (radıyallahü anhüma)'dan naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Câbir: «Ben (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üç tavafda Hacer-i Esved'den başlıyarak yine ona varıncaya kadar ramel yaptığını gördüm.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3113-) Bana Ebû't-Tâhir rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana Mâlik ile İbn Cüreyc, Ca'fer b. Muhammed'den, o da babasından, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç tavaf da hacerden hâcere ramel yapmış. Bu hadîsi Buhârî hacc bahsinde tahrîc etmiştir. de görüldüğü vecihle ramel sık sık adımlarla hızlıca yürümek ve yürürken omuzları sallamaktır. Habeb dahi bu mânâya gelir. Yedi tavafın ilk üçünde ramel ile yürümek müstehabdır. tavaftan murâd arkasından Safa ile Merve arasında sa'y yapılan tavâfdır. Bu da tavâf-ı kudüm ile tavâf-ı ifâza'da mütesav-verdir. Tavâf-ı vedâda sa'y yoktur. Ramel bir defaya mahsus olmak üzere meşru' kılınmıştır. Kadınlara tavaf ve sa'y esnasında ramel meşru' değildir. Bu hususta ulemâ müttefiktir. Sâfâ ile Merve arasındaki Mİ çukurudur. Buradan geçerken hızlıca yürümek bilittifâk müstehabdır. Hadîs-i şerîfd Safa ile Merve arasındaki sa'ye de mecazen tavaf denilmişdir. Çünkü sıfatları başka başka olsa da tavafla sa'yin her ikisinde hızlı yürüme vardır. secdeden murâd iki rek'ât namazdır. Bu namazın ulemâdan bâzılarına göre vacip, bâzılarına göre sünnet olduğunu yukarıda görmüştük. Hadîs-i şerîfde tavafla sa'y arasında tertîb vâcib olduğuna delîl vardır. Yani evvelâ tavaf sonra sa'y yapılacaktır. Cumhûru ulemâ'ya göre evvelâ sa'yi yapıp sonra tavaf etmek caiz değildir. Nevevî bu hususta seleften bâzılarının zayıf bir hilafı bulunduğunu kaydediyor. Esved'den murâd Kabe'nin bir köşesinde bulunan Hacer-i Esved'dir. Tavafa başlarken bu taşı istilâm etmek biliîtifâk tavafın sünnetlerindendir. Ramel dahi bu taştan başlıyarak yine onda bitirmek suretiyle yapılır. Rivâyetlerin bazılarındaki «Hacerden hacere» tâbirinden murâd budur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3114-) Bize Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyn El-Cahderî rivâyet etti. ki): Bize Abdülvâhid b. Ziyâd rivâyet etti. ki): Bize Cüreyrî, Ebû't-Tufeylî'den rivâyet etti. Şöyle dedi: İbn Abbâs'a: Ne buyurursun. Beyti şu üç tavaf ramel ve dört tavaf âdî yürüyüş meselesi sünnet midir? Kavmin bunun sünnet olduğunu söylüyorlar, dedim. İbn Abbâs: doğru söylemişler hem yanlış!» cevâbını verdi. (Bu) hem doğru söylemişler hem yanlış sözünün manası nedir? dedim, İbn Abbâs şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye geldi de müşrikler: Hakıykaten Muhammed İle ashabı yıllıktan Beyti tavaf edemiyorlar, dediler. Ona haset ediyorlardı. Bunun tilerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına öç tur ramel yapmalarını, dört tur da alelade yürümelerini emir buyurdu. İbn Abbâs'a: Bana Sala ile Merve arasında vasıtaya binerek sa'y yapmayı haber ver. Bu da sünnet midir? Zİrâ kavmin hunun sünnet olduğunu söylüyorlar, dedim. İbn Abbâs: Hem doğru söylemişler hem yanlış cevâbını vedi. Ben: (Bu) hem doğru söylemişler hem yanlış sözünün mânâsı nedir? dedim. İbn Abbâs şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına halk üşüştüler, işte Muhammed! İşte Muhammed! diyorlardı. Hattâ evlerden genç kızlar bile çıkmışlardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda halk dövülemezdi. Başına birçok kimseler toplanınca hayvana bindi ama yürüyerek sa'y yapmak efdaldır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3115-) Bize Muhammedu'bnü'l-Mûsennâ rivâyet etti. ki): Bize Yezid rivâyet etti. ki): Bize Cüreyrî bu isnâdla bu hadîsin mislini, haber verdi. Yalnız o: «Mekkeliler hasetçi bir kavim idiler» dedi. «Ona haset ederlerdi» demedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3116-) Bize İbn Ebi Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, İbn Ebî Hüseyin'den, o da Ebû't-Tufeyl'den naklen "rivâyet etti. Şöyle dedi: İbn Abbâs'a: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Beyti tavaf ederken ve Safa ile Merve arasında ramel yaptığını, bunun sünnet olduğunu söylüyorlar, dedim. İbn Abbâs: Hem doğru söylemişler hem yanlış cevâbını verili.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3117-) Bana Muhammed b. Râfİ' rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Âdem rivâyet etti. ki): Bize Züheyr, Abdülmelik b. Saîd b. Eheer'den, o da Ebû't-Tufeyl'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: İbn Abbâs'a: Btn. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i gördüğümü sannediyorum, dedim. İbn Abbâs: O halde onu bana tavsif et, dedi. Onu Merve'de dişi bir deve üzerinde gördüm. Etrafına birçok insanları toplanmışlardı dedim. Bunun üzerine İbn Abbâs: İşte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) odur. Halk onun huzurundan kovulmaz ve zorlanmazlardı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3118-) Bana Ebû'r-Rebî-Ez-Zehrânî rivâyet etti. ki): Bize Hammâd yani İbn Zeyd, Eyyûb'dan, o da Saîd b. Cübeyr'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbıyla Mekke'ye geldi. Kendilerini Yesrib'in sıtması zayıflatmıştı. Müşrikler: Yarın size öyle bir kavim gelecek ki sıtma kendilerini bitirmiş. Ondan çok elem çekmişler dediler. Ve hicrin arkasına oturdular. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de müşrikler müslümanların celâdetini görsünler diye ashâbma tavafın üç turunda ramel yapmalarını, iki köşe arasında da adî yürüyüşle yürümelerini emir buyurdu. Bunun üzerine müşrikler: Sıtmanın kendilerini bitirdiğini söylediğiniz adamlar bunlar mı? Bunlar filân ve filândan daha sağlammışlar, dediler. İbn Abbâs (sözüne devamla): (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ashabına bütün turlarda ramel yapmalarını emir buyurmaktan men edtn say ancak anlara acıması olmuştur.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3119-) Bana Amru'n-Nâkıd ile İbn Ebî Ömer ve Ahmed b. Abde hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. İbn Abde ki): Süfyân, Amr'dan, o da Atâ'dan, o da İbn Abbâs tan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs: (sallallahü aleyhi ve sellem) Beyti ancak müşriklere kuvvetini göstermek İçin ramel ve hızla tavaf etmiştir.» demiş. hadîsi Buhârî hacc bahsinin bir-iki yerinde ve «Kitâbü’l-Megâzî»de; Ebû Dâvûd ile Nesâî hacc bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. diyor ki: «İbn Abbâs’ın bu hadîsi bundan önceki rivâyetlerle nesh edilmiştir. Çünkü İbn Abbâs hadîsi Hicretin yedinci yılında Mekke fethedilmezden önce îfâ olunan kaza Ömresine aittir. O zaman müslümanlar bedenen zayıf idiler. Tavaf esnasında ramel yapmaları kuvvetli görünmek içindi. Buna iki rüknü Yemânî'den gayrı yerlerde muhtaçtılar. Çünkü müşrikler Hicr denilen yerde oturuyor, rükn-ü yemânî denilen iki köşe arasında müslümanları görmüyor, diğer köşeler arasında tavaf ederken görüyorlardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hicretin onuncu yılında Veda haccını îfâ ettiği vakit Hacer-i Esved'ten başlıyarak yine Haceri Esved'e kadar ramel yapmışdır. Binâenaleyh bu son fi'liyle amel etmek vâcib olur.» bahsettiği nesh bir tur tavafın yarısında ramel yapıp yarısında yapmamaya aittir. Çünkü İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîsinde iki rüknü yemânî arasında ramel yapılmaıyacağı bildirilmektedir. Bu mes'ele İmâm Nevevî'nin dediği gibi nesh edilmiştir. Bugün tavafın ilk üç turunda Hacer-i Esved'den başlayarak yine onda bitmek suretiyle ramel yapılır. Hatîm denilen yerin içidir. Hatîm Kâbe-i Muazzama'nin altın oluk tarafındaki yarım duvarla çevrilmiş yerdir. Vaktiyle bu yer Kabe'den ma'dûd idi. Hükmen yine Kabe'nin içinden sayıldığı cihetle tavaf Hatîmin arkasından yapılır Abbâs (radıyallahü anh): «Hem doğru söylemişler, hem yanlış» sözü ile Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fi'li olduğunu doğru söylemişler, fakat bunun bir sünnet-i müekkede olduğu iddiasında hatâ etmişler demek istemiştir. Çünkü ona göre ramel meselesi senelerce tekrarı matlûb olan bir iş değil, küffâra kuvvetli görünmek için yalnız o seneye mahsustur. Hazret-i İbn Abbâs'in mezhebi bu ise de sahabe ve tabiîn ile onlardan sonra gelen bütün ulemâ bu hususta ona muhalefet ederek tavafın ilk üç turunda ramelin sünnet olduğunu söylemişlerdir. Bu sünneti terkeden faziletten mahrum kalır. Bununla beraber tavafı yine de sahihtir. Kurban lâzım gelmez. b. Zübeyr'e göre ramel tavafın yedi turunda da sünnetdir. Basrî, Sevrî ve Mâlikiler'den Abdülmelik b. Mâcişûn'a göre tavaf esnasında rameli terk edene kurban kesmek lâzım gelir. Vaktiyle İmâm Mâlik'in dahi buna kail olduğu, fakat sonra rücû ettiği söylenir. ulemâ'nin delili Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in veda haccında tavafın ilk üç turunu ramel ile yapıp geri kalan dört turunda alelade yürümesi ve sonra: fiillerini nasıl yapacağınızı benden alın» buyurmuş olmasıdır. Abbâs (radıyallahü anh) kendisine Safa ile Merve arasında vâsıtaya binerek sa'y yapmanın hükmü sorulduğu ve «Kavmin bunun sünnet olduğunu söylüyorlar» denildiği vakit yine: «Hem doğru söylemişler, hem yanlış» diye cevap vermiştir. Gerçi ibarede «Ke-zebû» lâfzı kullanılmıştır. Bunun asıl mânâsı «yalan söylemişler» demek ise de bu gibi yerlerde mezkûr kelimenin hatâ mânâsında kullanıldığını kitabımızın baş taraflarında görmüştük. Hazret-i İbn Abbâs bu sözüyle: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hayvan üzerinde sa'y yaptığını doğru söylemişler, fakat bunun yürümekten efdal olduğunu söylemekte hatâ etmişler. Çünkü yürümek daha faziletlidir.» demek istemiş ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in özürden dolayı hayvana bindiğine işaret etmiştir. Ulemâ bu kavlinde İbn Abbâs (radıyallahu anh) ile beraberdir. Yani Safa ile Merve arasında vâsıtaya binerek sa'y yapmak caiz ise de sa'yi yürüyerek yapmak efdaldir. kelimesi bâzı nüshalarda şeklinde rivâye4 Mânâsı «kendilerine surat aşılmazdı» demektir. Kâdi İyâz bu rivâyetin daha doğru olduğunu söylemiştir. Medîne-i Münevvere'nin câhiliyyet devrindeki ismidir. Hadîs-i şerifin muhtelif rivâyetleri vardır. İsmâîlî'nin rivâyetinde: «Müşrikler: Size çıplak bir kavim gelecek demişler. Onların bu sözünü Allah Peygamberine bildirmiş, o da ashabına hem ramel yapmalarım, hem de âdi yürüyüşle yürümelerini emir buyurmuşdu» denilmiş: İbn Mâce'nin rivâyetinde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hudeybiye'den sonraki Ömresi için Mekke'ye girmek istediği vakit ashabına: Yarın kavminiz sizi görecektir. Ama sizi zinde görmelidirler buyurmuş, Mescid-i Haram'a girdikleri vakit ashâbıyla beraber Hacer-i Esved'i istilâm ederek ramelle tavaf etmişlerdir.» buyrulmuş; Taberânî'nin rivâyetinde: (sallallahü aleyhi ve sellem) ömreye niyet edince Mekkelilerin ashabı hakkında zayıflamışlar diye söz ettiklerini duymuş ve Mekke'ye vardık&ı ashabına: Haydi bakalım kollarınızı, paçalarınızı sıvayın da ramelle yürüyün! Tâ ki kavminiz kuvvetli olduğunuza kaani olsun, buyurmuşdur.» denilmektedir. Bir rivâyette ashabın ramel yaptığını gören Küreyş kâfirlerinin: «Bunlar ceylânlar gibi adamlarmış» dedikleri bildirilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavaf İle Ömrede Ve Haccın İlk Tavafında Ramelin Müstehab Oluşu Bâbı
3120-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Leys haber verdi. H. Kuteybe de rivâyet etti. ki): Bize Leys, İbn Şihâb'dan, o da Salim b. Abdillâh'dan, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Abdullah: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beyî'ten İki rükn-ü Yemân'dan başka bir meshederken görmedim.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda İki Rükn-ü Yemaniyi İstilam Etmenin Müstehab Oluşu, Diğer İki Rüknün İstilamı Gerekmediği Bâbı
3121-) Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele rivâyet ettiler. Ebû't-Tâhîr dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana -Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Sâlim'den, o da babasından naklen haber verdi. Babası (Abdullah): (sallallahü aleyhi ve sellem), beytin rükünlerinden rükn-ü Esved ile ondan sonra gelen Cumahlıların evleri tarafındaki rükünden başka bir yeri istilâm etmezdi.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda İki Rükn-ü Yemaniyi İstilam Etmenin Müstehab Oluşu, Diğer İki Rüknün İstilamı Gerekmediği Bâbı
3122-) Bize Muhammedü'bnu’l-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Hâlid b. Haris, Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da Abdullah’dan naklen rivâyet etti. Abdullah, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Hacer-i Esved ile Rükn-ü Yemânî'den başka hiç bir yeri istilâm etmezdiğini söylemiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda İki Rükn-ü Yemaniyi İstilam Etmenin Müstehab Oluşu, Diğer İki Rüknün İstilamı Gerekmediği Bâbı
3123-) Bize Muhammedü'bnü'l Müsennâ ile Züheyir b. Harb ve Ubeydullah b. Saîd hep birden Yahya el-Kattân'dan rivâyet, ettiler. İbn’l-Müsennâ dedi ki: Bize Yahya, Ubeydullahdan rivâyet etti. ki): Bana Nâfi İbn Ömer'den rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: iki rüknü (yani) Rükn-ü Yemani ile Hacer-i Esvedi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in istilâm buyurduğunu gördüm göreli ine şiddette ne de serbest zamanda istilâmı terketmedim.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda İki Rükn-ü Yemaniyi İstilam Etmenin Müstehab Oluşu, Diğer İki Rüknün İstilamı Gerekmediği Bâbı
3124-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyir hep birden Ebû Hâlid'den rivâyet ettiler. Ebû Bekir dedi ki: Bize Ebû Hâlid-i Ahmar, Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den naklen rivâyet etti. Nâfi' şöyte demiş: Ömer'in eliyle Hacer-i Esved'i istilâmda bulunduğunu gördüm. Sonra elini öptü ve: Ben, bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığını gördüm göreli terk etmedim! dedi.» hadîsi Buhârî ile Nesâî «Hac» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Rükn-ü Yemânî'den murâd: Hacer-i Esved'in bulunduğu köşe ile ondan sonra gelen köşedir. Esved: Kâbe-i Muazzama'nın şarkında ve kapısının yanındaki köşededir. Asıl rükn-ü Yemânî , ondan sonraki köşenin ismidir. Araplar, tağlîb tarikiyle anne ile babaya ebeveyn; güneşle aya: Kamereyn, dedikleri gibi, bu iki rükne de «Yemâniyeyn» adını vermişlerdir. iki rüknüne de Şâmiyyeyn adı verilmiştir. Esved'in bulunduğu rükne: Rükn-ü Esved de derler. de beyân olunduğu vecîhle Rükn-ü Esved'in iki fazilet ve meziyeti vardır. Bunlardan biri mezkûr köşenin Hazret-i İbrâhim (aleyhisselâm)’ın kurduğu temel üzerinde bulunması, diğeri de Haceri’l Esved'in kurduğu temel üzerinde bulunması, diğeri de Hacerü’l- Esved'in bu köşede olmasıdır. Yemânî'nin bir fazileti vardır. O da İbrahim (radıyallahü anh)’in kurduğu temel üzerinde bulunmasıdır. rükünlerde bu meziyetler yoktur. sebepledir ki Hacer-i Esved istilâm ve öpülmek husûsiyetleriyle temayüz etmişdir. Rükn-ü Yemânî'de bir fazilet olduğu için, o yalnız istilâm olunur. iki rükünde husûsî fazilet bulunmadığı sebeple, onlar ne istilâm olunur, ne de öpülürler. diyor ki: «İki Rükn-ü Yemânî'yi istilâm etmenin müstehab olduğunda ümmetin bütün ulemâsı müttefiktir. Öteki rükünlere istilâm yapılamıyacağma da cumhûr-u ulemâ ittifak etmişlerdir. selefden Bazıları, onlara istilâmı da müstehab saymışlardır. Hasan ve Hüseyin ile Abdullah b. Zübe-yir, Câbir b. Abdillâh, Enes b. Mâlik, Urvetü'bnü ez-Zübeyir ve Ebû'ş-Şa'sâ Câbir b. Zeyd (radıyallahü anhüm) hazerâtı bunlar meyânindadır. Ebû Tayyib'in beyânına göre şehirler İmâmlarıyla fukahâ, geri kalan iki rüknün istilâm edilmiyeceğine bilittifâk kaail olmuşlardır. bâbda sahabe ile Tabiîn arasında bir gûnâ hilaf vâkî olmuşsa da onlardan sonra hilaf kalmamış ve bütün ulemâ mezkûr iki rüknün istilâm edilmiyeceğine ittifak eylemişlerdir.» meshetmekten murâd: İstilâmdır. şiddetde ne de serbest zamanda istilâmı terketmedim.» cümlesinden murâd: «Tavaf esnasında kalabalık olsun obuasın istilâmı terketemedim.» demektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda İki Rükn-ü Yemaniyi İstilam Etmenin Müstehab Oluşu, Diğer İki Rüknün İstilamı Gerekmediği Bâbı
3125-) Bana Ebû't-Tâhir rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bize Amr b. Haris haber verdi. Ona da Katâdetü'bnü Diâme, ona da Ebû't-Tufeyl-i Bekri rivâyet etmiş ki kendisi (Ebû't-Tufeyl), İbn Abbâs'i: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, iki rükn-ü yem anîden başkasını istilâm ederken görmedim.» derken işitmiş. Abbâs hadîsini Buhârî, Ebû'ş-Şa'sâ'dan şu lâfızlarla tahrîc etmiştir: Bu beytin bir yerine istilâmdan kim çekinir? Muâviye (radıyallahü anh) da bütün rükünleri istilâm ederdi! demiş İbn Abbâs (radıyallahü anh): Bu iki rükün istilâm olunmazlar... mukaa İtelesin de bulunmuş. Bunun üzerine Ebû'ş-Şa'sâ: Beyt-i şerifin hiç bir yeri terkedilemez. İbn Zübeyir (radıyallahü anh) bütün rükünleri istilâm ederdi! demiş. Ahmed b. Hanbel'in «Müsned»inde Hazret-i Ebû't -Tufeyil'den rivâyet edilen bir hadîsde Ebû't-Tufeyil (radıyallahü anh) şöyle demektedir: «İbn Abbâs ve Muâviye ile beraberdim. Muâviye hiç bir rüknü istilâm etmeden geçmezdi. İbn Abbâs ona: Bu iki rükün istilâm olunmaz!» dedi.» hadîsi Tirmizî ile Hâkim dahi rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda İki Rükn-ü Yemaniyi İstilam Etmenin Müstehab Oluşu, Diğer İki Rüknün İstilamı Gerekmediği Bâbı
3126-) Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus ile Amr haber verdiler. H. Hârûn b. Saîd El-Eylî dahi rivâyet etti.- ki): Bana İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Amr, İbn Şihâb'dan, o da Sâlim'den naklen haber verdi. Sâlim'e de babası rivâyet etmiş. ki: Ömerü'-bnü'l-Hattâb, Hacer (-i Esved)'i öptü, sonra şunu söyledi: pekâlâ bilirim ki sen, bir taşsın! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın, seni öptüğünü görmeseydim, seni öpmezdim.» kendi rivâyetinde şunu da ziyâde etmiş: dedi ki: Bana, bunun mislini Zeydü'bnu Eşlem, babası Es-lem'den rivâyet etti.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda Hacer-i Esvedi Öpmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3127-) Bize Muhammed b. Ebi Bekir El-Mukaddemi rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Ömer Hacer-i Esved'i öperek: seni öpüyorum ve senin bir taş olduğunu pekâlâ biliyorum. Amma Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'l seni öperken gördüm.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda Hacer-i Esvedi Öpmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3128-) Bize Halef b. Hişâm ile El-Mukaddemî, Ebû Kâmil ve Kuteybetü'bnu Saîd hep birden Hammâd'dan rivâyet ettiler. Halef dedi ki: Bize Hammâd b. Zeyd, Âsım-ı Ahvel'den, o da Abdullah b. Sercis'den naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Dazlağı yani Ömerü'bnu'l-Hattâb'ı Hacer-i Esved'i öperken gördüm. Hem şunları söylüyordu: seni Öpüyorum, senin bir taş olduğunu, zarar ve fayda vermediğini de pekâlâ biliyorum. Eğer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in seni öptüğünü görmüş olmasaydım, seni ben de öpmezdim.» ile Ebû Kâmil'in rivâyetinde: gördüm.» ifâdesi vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda Hacer-i Esvedi Öpmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3129-) Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, Züheyir b. Harb ve İbn Nümeyir hep birden Ebû Muâviye'den rivâyet ettiler. Yahya dedi ki: Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Abis b. Kabı a'dan naklen haber verdi. Abis şöyle dedi: Hacer-i Esved'i Öperken gördüm; şöyle diyordu: — «Ben, seni öpüyorum, ama bir taş olduğunu da biliyorum! Eğer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seni öperken görmüş olmasaydım, ben de Öpmezdim.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda Hacer-i Esvedi Öpmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3130-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyir b. Harb, hep birden Veki'den rivâyet ettiler. Ebû Bekir dedi ki: Bize Vekî', Süfyân’dan, o da İbrahim b. Abdila'lâ'dan» o da Süveyd b. Gafele'den naklen rivâyet etti. Süveyd Şöyle dedi: Ömer'i, Hacer-i Esved'i öpüp kucaklarken gördüm. Hem: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i sana îtinâ ederken gördüm! dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda Hacer-i Esvedi Öpmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3131-) Bana, bu hadisi Muhammedü'bnu'l-Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahmân, Süfyân'dan bu isnadla rivâyette bulundu. O: ben, Ebû'l-Kâsım (sallallahü aleyhi ve sellem)'i sana îtina ederken gördüm,..» dedi; kucakladı.» demedi. hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî «Hacc» bahsinde tahric etmişlerdir. sarihleri Hazret-i Ömer'in «Bilirim, sen zarar ve fayda vermeyen bir taşsın.» sözünden neyi kasdettiğini tâyîn hususunda hayli söz etmişlerdir. Cerîri Taberî'ye göre Ömer (radıyallahü anh)'ın bunu söylemesine sebep: Müslümanların putperestlik devrinden yeni kurtulmuş olmalarıdır. Ömer (radıyallahü anh) şayet Hacer-i Esved'i öperse câhillerin bu işin eski hâl üzere devâm ettiği zannına kapılmalarından korkmuş ve istilâmdan maksadının yalnız Allah'ı ta'zîm ve Peygamberi (sallallahü aleyhi ve sellem)'in emrine itaat olduğunu, bunun Allah'ın ta'zîminî emrettiği hacc şeâirinden mâdût bulunduğunu, kendi istüâmının cahiliyet devrindeki putperestlik olmadığını anlatmak istemiştir. Çünkü cahiliyet devrinde Araplar putların, insanı Allah'a yaklaştırdığına inanırlardı. (radıyallahü anh) bu îtikaada muhalif hareket etmek gerektiğine, ibâdetin faydası, zararı olmayan şeyleri yaratan Allah-u Azîmü'ş-Şân'a yapılacağına embîhde bulunmuştur. Taberîde şunları söylemiştir: «Hazret-i Ömer'in bu sözü, âsârı tetîk ve mânâlarını araştırmak istemektir. Hacer-i Esved'in öpüldüğünü, ancak bunun hissen veya aklen zahir olan bir sebebi bilinmediğin görünce, bu hususta re'y ve kıyâsı bırakmış, ramelde olduğu gibi sırf sünnete tabî olmuştur.» diyor ki: Ömer'in sözünde fıkıh itibârı ile şu hükümler vardır:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Tavafda Hacer-i Esvedi Öpmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3132-) Bana Ebû't-Tâhir ile Harmeletü'bnu Yahya rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Ubeydullah b. Abdillâh b. Utbe'den, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) veda haccında rüknü bir baston ile istilâm ederek, deve üzerinde tavaf eylemiş. hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Ucu kıvrık sopa yani «Baston» demektir. üzerinde giden bir kimse bununla yere düşen eşyasını kaldırır. Battal (? — 444): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hayvan üzerinde tavaf ederek bastonla istilâmda bulunması, rahatsızlığından dolayı olabilir» diyor. Ebû Dâvûd'un rivâyetinde «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) rahatsız olarak Mekke'ye geldi de hayvanı üzerinde tavaf etti. Rükne vardığı zaman onu bastonla istilâm etti. Tavafını bitirdikte hayvanını çöktürdü ve iki Tek'ât namaz kıldı.» denilmektedir. beyânına göre Şâfiîler'ce tavafı yürüyerek yapmak efdaldır. Hayvan üzerinde tavaf, ancak hastalık gibi bir özür sebebiyle yahut cevazını beyân için yapılır. hayvan üzerinde tavaf etmekte kerahet yoksa da evlânın hilâfınadır. İmâmü'l-Haremeyn (419-478): «Bir kimse mescidi pisleyeceğinden emin olmadığı hayvanı mescide sokar da pisletmemek imkânı bulursa bu caizdir. Aksi takdirde o hayvanı mescide sokmak mekruhtur-» demiştir. üzerinde tavaf hususunda erkekle kadın müsavidir. Omuzlar üzerinde taşınarak tavaf ettirilen kimse dahi hayvana binmiş hükmündedir. İmâm Ahmed ile Pâvûd-u Zahirî ve İbn Münzir'in kavilleri de budur. A'zam'la İmâm Mâlik'e göre bir Özürden dolayı hayvan üzerinde tavaf etmek caizdir. Özürsüz olursa kurban kesmek îcâb eder. A'zam'a. göre Mikke'de bulunduğu müddetçe tavafı iade eder. Yürümeye kudreti varken sürünerek tavaf etmek sahih olmakla beraber mekruhtur. yürümekle sürünmek arasında fark görmemişlerdir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hayvan üzerinde yaptığı tavafın, ya kalabalık sebebiyle yahut caiz olduğunu göstermek için veya hastalığından dolayı bir özüre mebnî olduğunu söylerler. bu hadîsle istidlal ederek devenin bevli temiz olduğunu söylemişlerdir. A'zam, İmâm Şafiî ve diğer ulemâya göre devenin bevli necistir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Deve Ve Şaire Üzerinde Tavafın Ve Hayvan Üzerinde Bulunan Bir Kimsenin Hacer-i Esvedi Baston Ve Benzeri Bir Şey İle İstilam Etmesinin Cevazı Bâbı
3133-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Alîyyu'bnü Müshir, İbtıi Cüreyc'den, o da Ebû'z-Zübeyir'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir (radıyallahü anh) Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) , Veda Haccında Beyt-i şerifi hayvanı üzerinde tavaf etti. Halk kendisini görsünler de suâl sorsunlar diye yüksek yerde bulunmak için Hacer-i Esved'i bastoniyle istilâm etti. Çünkü halk etrâfına üşüşmüşlerdi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Deve Ve Şaire Üzerinde Tavafın Ve Hayvan Üzerinde Bulunan Bir Kimsenin Hacer-i Esvedi Baston Ve Benzeri Bir Şey İle İstilam Etmesinin Cevazı Bâbı
3134-) Bize Alîyyu'bnü Hasrem rivâyet etti. ki): Bize Îsâ b. Yûnus, İbn Cüreyc'den naklen haber verdi. H. Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed yani İbn Bekir haber verdi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Ebû Zübeyir haber verdi. Kendisi Câbir b. Abdillûh'ı şunu söylerken işitmiş ; (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccında Beyt-i şerifi ve Safa ile Merve arasını, halk kendini görsünler de suâl sorsunlar diye yüksekte bulunmak için hayvanı üzerinde tavaf etti. Çünkü halk etrafına üşüşmüş terdi.» Haşrem yalnız: «Ona sorsunlar diye...» ifâdesini zikretmedi. hadîs, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hayvan üzerinde tavaf etmesinin sebebini beyân etmektedir. bunu caiz olduğunu bildirmek için yaptığını söylemişlerdir. da işaret ettiğimiz vecihle Ebû Dâvûd'un «Sünen» inde rivâyet ettiği bir hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu tavafında hasta olduğu bildirilmiştir. Buhârî , bu mânâya işaret olmak üzere hastanın hayvan üzerinde tavafına bir bahis tahsis etmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu sebeplerin hepsinden dolayı hayvan üzerinde tavaf etmiş olması da ihtimâl dahilindedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Deve Ve Şaire Üzerinde Tavafın Ve Hayvan Üzerinde Bulunan Bir Kimsenin Hacer-i Esvedi Baston Ve Benzeri Bir Şey İle İstilam Etmesinin Cevazı Bâbı
3135-) Bana Hakem b. Mûsâ El-Kantarî rivâyet etti. ki): Bize Şuayb b. İshâk, Hişâm b. Urve'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe (radıyallahü anha): (sallallahü aleyhi ve sellem), halk kendisinden menedilmesin diye Kabe'nin etrafında devesi üzerinde tavaf efti. Rüknü istilâm ediyordu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Deve Ve Şaire Üzerinde Tavafın Ve Hayvan Üzerinde Bulunan Bir Kimsenin Hacer-i Esvedi Baston Ve Benzeri Bir Şey İle İstilam Etmesinin Cevazı Bâbı
3136-) Bize Muhammedü'bnu'l-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Dâvûd rivâyet etti. ki): Bize Ma'rûf b. Harrebûz rivâyet etti. ki: Ebû't-Tufeyl'i şunu söylerken işît- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Beyti tavaf ederken gördüm,- rüknü elindeki baston ile istilâm ediyor ve bastonu öpüyordu.» tim:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Deve Ve Şaire Üzerinde Tavafın Ve Hayvan Üzerinde Bulunan Bir Kimsenin Hacer-i Esvedi Baston Ve Benzeri Bir Şey İle İstilam Etmesinin Cevazı Bâbı
3137-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Muhammed b. Abdirrahmân b. Nevfel'den dinlediğim, onun da Urve’den, onun da Zeyneb binti Ebî Seleme'den, onun da Ümmü Seleme'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Ümmü Seleme şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e rahatsızlığımdan şikâyet ettîm de: Hayvana binerek halkın arkasından tavaf et! buyurdular. de (o suretle) tavaf ettim. O anda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Beyt-i şerifin yanı başında namaz kılıyor ve Tür sûresini okuyordu.» Seleme hadîsini Buhârî «Kitâbu's-Salât»ın bir-iki yerinde ve «Kitâbu't-Tefsîr» ile «Kitâbü'l-Hacc»da; Ebû Dâvûd ile Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbü'l-Hacc»da muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Deve Ve Şaire Üzerinde Tavafın Ve Hayvan Üzerinde Bulunan Bir Kimsenin Hacer-i Esvedi Baston Ve Benzeri Bir Şey İle İstilam Etmesinin Cevazı Bâbı
3138-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye, Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Urve şöyle dedi: Ben Öyle zannediyorum ki bir adam Safa ile Merve arasında sa'y . yapmasa, zarar etmez! dedim. Âişe; Niçin? diye sordu. Çünkü Allahü teâlâ: ki Safa İle Merve Allah'ın şeâirindendir ilâh." Süre-i Bakara âyet 158 buyuruyor; dedim. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha) şunu söyledi: Allah Safa ile Merve arasında sa'y yapmayan bir kimsenin ha canı da örn resini de tamam kabul etmez. Eğer mes'ele senin dediğin gibi olsaydı âyet-i kerime (Onların arasında sa'y yapmaması, ona zarar etmez!) seklinde olurdu. Sen, bu âyetin ne hususta nâzil olduğunu bilir misin? Âyet-i kerîme şu hususta nâzil olmuştur: devrinde Ensâr deniz kenarında bulunan iki put için tel biye getirirlerdi. Bunlara îsâd ve Naile denilirdi. (Mekke'ye) gelerek Safa ile Merve arasında sa'y yaparlar, bilâharu traş olurlardı. İslâmiyet gelince câhiliyet devrinde bakarak Safa Uf Merve arasında sa'y yapmaktan çekindiler. sebeple Allah (azze ve celle) ki Safa ile Merve, Allah'ın seâirindendir.) âyet-i kerîmesini sonuna kadar inzal buyurdu. Bir daha Ensâr e* tavaf ettiler.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Safa İle Merve Arasındaki Sayin Bir Rükün Olduğunu, Haccın Ancak Onunla Sahih Olabileceğini Beyan Bâbı
3139-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. ki): Bize Hişâm b. Urve rivâyet etti. ki): Bana babam haber verdi. ki): «Âişe'ye: Ben, Safa ile Merve arasında sa'y yapmamakta, kendim için bir beis görmüyorum! dedim. Âişe: Niçin? diye sordu: Çünkü Allah (azze ve celle)-. ki Safa ile Merve, Allah'ın şeâirindendir,.) » dedim. üzerine Âişe: Mes'ele senin dediğin gibi olsa, âyet-i kerime: kimseye Safa İle Merve arasında tavaf etmemekte bir beis yoktur!) seklinde inerdi. Bu âyet-i kerîme Ensâr’dan bir takım insanlar hakkında nâzil olmuştur. Câhiliyet devrinde bunlar ihrama girerken Menât için telbiye getirirlerdi. Bu sebeple Safa ile Merve arasında sa'y yapmak onlara helâl değildi. (Bu zevat) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte, hacca geldikleri vakit, bunu kendisine andılar, Allahü teâlâ da bu âyeti indirdi. yemin ederim ki Safa ile Merve arasında sa'y yapmayan kimsenin haccını, Allah kabûl etmez!»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Safa İle Merve Arasındaki Sayin Bir Rükün Olduğunu, Haccın Ancak Onunla Sahih Olabileceğini Beyan Bâbı
3140-) Bize Amru'n-Nâkıd ile İbn Ebi Ömer hep birden İbnİ Uyeyne'den rivâyet ettiler, İbn Ebî Ömer ki): Bize Süfyân rivâyet etti. ki): Zührî'yi Urvetü'bnü'z-Zübeyir'den naklen rivâyet ederken dinledim. Urve şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe'ye: Ben, Safa ile Merve arasında sa'y yapmayan bir kimseye bir şey lazım geldiğini zannetmiyorum. Onların arasında sa'y yapmamış olmama da aldırış etmiyorum! dedim. Âişe: Ne çirkin söz söyledin, ey kız kardeşim oğlu! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sa'y yapmış, Müslümanlar da bunu îfâ etmişlerdir. Binâenaleyh bu, bir sünnet olmuştur. Safa ile Merve anısında sa'y yapmayanlar ancak Müşellel'deki azgın Menâta telbiye getirenlerdir. İslâmiyet gelince biz, bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sorduk. Bunun üzerine Allah (azze ve celle), ki Safa ile Merve, Allah'ın şeâirindendir. İmdi her kim Beyti hacceder yahut ömre yaparsa, bunların arasında sa'y yapmasından beis yoktur.) âyet-i kerîmesini indirdi. dediğin gibi olsaydı, âyet-i kerîme: kim sa'y yamamakta bir beîs yoktur.) şeklinde inerdi; dedi.» dedi ki: «Ben, bunu Ebû Bekir b. Abdirrahman b. Haris b. Hişam'a söyledim de onun hoşuna gitti ve şöyle dedi: İşte ilim budur! Vallahi ben, ulemâda» bir takım kimseleri şunu söylerken İşittim: Araplardan Safa ile Merve arasında sa'y yapmayanlar: İta iki taş arasındaki sa'yimiz câhiliyet devrinden kalma bir âdettir.) derlerdi. Ensardan diğer bir takım Araplar: ancak beyti tavaf etmeye memur olduk. Safa ile Merve arasında sa'y yapmakla me'mûr değiliz!) diyorlardı. üzerine Allah (azze ve celle): ki Safa ile Merve, Allah'ın şeâirindendir.) âyet-i kerîmesini indirdi.» Bekir b. Abdirrahmân: «Zannederim bu âyet her iki fırka hakkında nâzil olmuşdur.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Safa İle Merve Arasındaki Sayin Bir Rükün Olduğunu, Haccın Ancak Onunla Sahih Olabileceğini Beyan Bâbı
3141-) Bana Muhammed b. Râfî rivâyet etti. ki): Bize Huceyn b. Müsemmâ rivâyet etti. ki): Bize Leys, Ukayl'den, o da İbn Şihâb'dan naklen rivâyet etti. ki): Bana Urvetü'bnuz Zübeyir haber verdi; sordum...» diyerek hadisi, yukarki hadîs tarzında rivâyet etmiş, şunları da söylemiştir: bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sorarak: Ya Resûlallah! Biz Safa ile Merve arasında sa'y yapmaktan çekiniyoruz! dedikleri vakit. Allah (azze ve celle) de: ki Safa ile Merve, Allah'ın şeâirindendir. İmdi her kim Beyti hacceder yahut ömre yaparsa bunların arasında sa'y yapmasından beis yoktur) âyet-i kerimesini indirdi, Âişe: Gerçekten (sallallahü aleyhi ve sellem) , Safâ ile Merve arasındaki sa'yî» sünnet (olarak meşru) kılmıştır. Binâenaleyh onların arasındaki sa'yi terketmek kimsenin hakkı değildir! dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Safa İle Merve Arasındaki Sayin Bir Rükün Olduğunu, Haccın Ancak Onunla Sahih Olabileceğini Beyan Bâbı
3142-) Bize Harmeletu'imu Yahya rivâyet etti. (Dedi i): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan, o da Urvetü'bnu'z-Zübeyir'den naklen haber verdi. Urveye de Âişe haber vermiş ki: Müslüman olmazdan evvel Ensâr ile Gassân Menât için telbiye getirirler, Safa ile Merve arasında sa'y yapmaktan çekinirlermiş. Bu, onların babalarından kalma bir âdetiymiş. Menât için ihrama giren, Safa île Merve arasında sa'y yapmazmış. İslâmiyeti kabul ettikleri vakit bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sormuşlar da Allah Resûlüllah bu bâbda: ki Safa ile Merve, Allah'ın şeairindendir. İmdi her kim Beyti hacceder yahut ömre yaparsa, onların arasında sa'y yapmasında bir beis yoktur. Kim kendiliğinden bir hayır işlerse bilmeli ki, Allah şükrü kabul eden ve bilendir.) âyet-i kerîmesini indirmiş. hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinin bir-iki yerinde; Nesâî «Hacc» ile «Tefsir» bahislerinde tahrîc etmişlerdir. birinci rivâyetinde deniz boyunda İsaf ve Naile adlarında iki put bulunduğu bildirilmekteyse de Kâdi Iyâz bunun hatâ olduğunu söylemiş, deniz tarafındaki putun şâir rivâyetlerde de bildirildiği vecihle Menât olduğunu bildirmiştir. Amr b. Lühey tarafından Müşellelin deniz tarafına dikilmiş bir puttur. devrinde Ezd ve Gassân kabileleri hacc için bu puta telbiye getirirlermiş. Kudeyd yakınında bulunan bir tepedir. Deniz kenarında İsaf ile Naile isimlerinde put yoktur. Şaîre'nin cem'idir. Nişane, alâmet, demektir. ile Merve'nin şeâirden sayılmaları ibâdet edilecek yerler oldukları içindir. ki Hazret-i Urve âyet-i kerimeden Safa ile Mervi- arasındaki sa'yin vâcib olmadığını anlamıştır. Ona göre âyetten murad: Sa'yi Urketmekten dolayı bir şey lâzım gelmemesidir. Hazret-i Âişe bu mânâyı kabul etmemiş, âyetten muradın sa'yi terk değil, sa'yi yapmak olduğunu bildirmiş ve şayet sa'yin terki murâd edilse âyet-i kerîmede: «Tavaf etmemekte beis yoktur,» buyurulması îcâb ettiğini söylemiştir. Urvenin te'vili «Cünah» tâbiri yoktur. Ekseriyetle mubah olan şeylerde kullanıldığına nazarandır. (radıyallahü anha) , kendisine âyette vücûba veya adem-i vü-cûba âit bir şey-bulunmadığını, mezkûr kelimenin vacibin sukutu hakkında nass olmadığını anlatmak istemiştir. sebeple âyet-i kerîmenin Ensâr hakkında nâzil olduğunu da bildirmiştir. şâzz bir kıraata göre âyet-i kerîme Hazret-i Âişe'nin . dediği gibi «Onların arasında tavaf etmemekte bir beis yoktur.» de okunmuşsa da Taberî buradaki «Lâ» kelimesinin ziyâde olduğunu binâenaleyh bu kırâata göre de mânânın «Onların arasında sa'y etmekte beis yoktur.» demek olduğunu söylemiştir. , şâz kırâatların. meşhur olan kırâata muhalif mânâlarının hüccet olmadığını nakletmiştir. Ona göre âyette sa'yi müstehab görenlere de delil yoktur. Çünkü âyetteki tetavvu'dan murâd sa'y değil; hacc ve ömrenin aslıdır. İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyetine göre vaktiyle Safa üzerinde erkek suretinde bir put varmış; buna İsaf denilirmiş. Merve üzerinde de kadın suretinde bir put olup Naile adını taşırmış. Kitabın züûmlarınca güyû bunlar vaktiyle ınsanmışlar. Kâbe'de zina ettikleri için Allah, onları taşa kalbetmiş de, ibret için Safâ ve Merve üzerine çıkarılmışlar. Aradan uzun müddet geçince câhilıyet devri halkı bunlara tapmaya başlamışlar, onlara tavaf ederken elleriyle dokunurlarmış. gelince bu putlar kırılmıştır. Müslümanlar bunlar sebebiyu- Safa ile Merve arasında sa'y yapmaktan çekinmiş. Nihayet âyet inerek sâ'ym meşru olduğunu beyân buyurmuştur. Âişe'nin «Binâenaleyh bu bir sünnet olmuştur. murâd: Meşru kılınmıştır, demektir. bu sözü «Haccın rüknü, olmuştur.» mânâsına almış, Bazıları da: «Buradaki sünnetten murâd farzdır.» demişlerse de Ayni , buna itiraz etmiş ve sünnet lâfzından rükün mânâsı çıkarılamıyacağını, aksi taktirde sünnetle rükün arasında bir fark kalmayacağını söylemiştir. Çünkü rükün: Bir şeyin mâhiyetinde dâhil olan malzemedir. ile Merve arasındaki sa'yin ise haccın mâhiyetinde dâhil olduğuna kaail olan yoktur. Âişe'nin sözü nihayet sa'yin vâcib kuvvetinde bir sünnet-i müekkede olduğunu göstermektedir ki, Hanefiîler’in kavli de budur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Safa İle Merve Arasındaki Sayin Bir Rükün Olduğunu, Haccın Ancak Onunla Sahih Olabileceğini Beyan Bâbı
3143-) Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye, Asımdan, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes (radıyallahü anh) Şöyle dedi: Safa ile Merve arasında sa'y yapmaktan çekinirdi. Nihayet: (Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah'ın şeârindendir. İmdi her kim beyti hacceder yahut ömre yaparsa, onların arasında sa'y yapmasında bir beis yoktur.) âyet-i kerîmesi nâzil oldu.» hadîsi Buhârî «Hacc» ve «tefsir» bahislerinde; Tirmizî «Tefsir» bahsinde; Nesâî de «Haco bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. rivâyetinde hadîs "şöyledir: Asım ki: «Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’e: «Siz Safa ile Merve arasında sa'y yapmayı eyi görmez mi idiniz? diye sordum. Evet! Çünkü o câhiliyyet devrinin şeârindendi. Nihayet Allah: (Şüphesiz ki Safa ile Merve Allah'ın şeârindendir. İmdi her kim beyti hacc eder veya ömre yaparsa onların arasında sa'y yapmasında bir beis yoktur.) âyet-i kerimesini indirdi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Safa İle Merve Arasındaki Sayin Bir Rükün Olduğunu, Haccın Ancak Onunla Sahih Olabileceğini Beyan Bâbı
3144-) Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyir haber verdi. O da Câbir b. Abdillâh’ı: (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ashabı Safa ile Merve arasında bir sa'yden başka sa'y yapmadılar.» derken işitmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Sayin Tekerrür Etmediğini Beyan Bâbı
3145-) Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Muhammed tf; Bekr haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc bu isnâdla bu hadîsin mislini haber verdi. Ve: bir tavaf, birinci tavafını yaptı...» Dedi. hadîs, hacc ile ömrede sa'ym tekrar edümiyeceğine delildir. bu husustaki kavillerini geçen rivâyetlerde görmüştük. Bazıları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hacc-ı kıran yaptığına bununla istidlal etmişler; ve Kıranda bir tavaf ile bir sa'yin kâfi geleceğini söylemişlerdir. Hanefîler'e göre kıranda iki tavif ve iki sa'y lâzımdır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Sayin Tekerrür Etmediğini Beyan Bâbı
3146-) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybetü'bnu Saîd ve İbn Hucr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail rivâyet etti. H. Yahya b. Yahya da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize İsmail b. Ca'fer, Muhammed b. Ebî Harmele'den, o da İbn Abbâs'ın azatlısı Küreyb'den, o da Üsâmetü'bnü Zeyd'den naklen haber verdi. Üsâme şöyle dedi: (çekilirken) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terkisine bindim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müzdelife yakınındaki sola giden dağ yoluna varınca devesini çökertti de küçük abdest bozdu. Sonra geldi. Ben, kendisine abdest suyu döktüm. Hafif bir abdest aldı. Sonra: (Haydi) namaza ya Resûlallah! dedim. O: Namaz ilerde kılınacaktır! buyurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanına binerek Müzdelife'ye geldi ve namazı (orada) kıldı. Sonra Müzdelife sabahı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in terkisine Fadl bindi.» hadîsi Buhari «Hacc» ve «Abdest- bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Dağ yolu, demektir. ondan murâd: Hacıların geldiği malûm yoldur. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in aldığı hafif abdestten murâd ne olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır. göre âdetinden az su kullanmıştır. takımları bundan, abdestin lügat mânâsını anlamış ve «bâzı âzâsını yıkamıştır.» Demişlerse de bu kavil ihtimâlden uzaktır. Üsâme'nin su dökmesi ve akabinde: abdesti taharetlenmek mânâsına alanlar da olmuştur. bu daha garîbdir. namaza ya Resûlallah!» demesi, onun abdest aldığına delildir. Zîrâ abdest almamış olsa Üsâme'nin onu namaza davet etmesine imkân yoktur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hafif abdest almasını Müzdelife'ye hareket için acele ettiğine hamleylemişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem):' «Namaz ilerde kılınacaktır.» sözüyle, namaz yerinin Müzdelife olduğuna işaret buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Telbiyeyi Bayram Günü Cemre-i Akabede Taş Atmağa Başlayıncaya Kadar Devam Ettirmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3147-) Küreyb dedi ki: Bana da Abdullah b. Abbâs, Fadl'dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemreye varıncaya kadar tel biye getirmeye devam etmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Telbiyeyi Bayram Günü Cemre-i Akabede Taş Atmağa Başlayıncaya Kadar Devam Ettirmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3148-) Bize İshâk b. İbrahim ile Aliyyu'bnu Hasrem ikisi birden İsâ b. Yûnus'dan rivâyet ettiler. İbn Hasrem dedi ki: Bize Îsâ, İbn Ctireyc'den naklen haber verdi. ki): Bana Atâ' haber verdi. ki): Bana İbn Abbâs haber verdi ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Müzdelife'den Fadl'ı terkisine almış. şunu da söylemiş: Bana İbn Abbâs haber verdi. Ona da Fadl haber vermiş ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cemre-i Akabe'de tasları atıncaya kadar telbiyeye devam etmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Telbiyeyi Bayram Günü Cemre-i Akabede Taş Atmağa Başlayıncaya Kadar Devam Ettirmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3149-) Bize Kuteybe'tü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. İbn Rumh da rivâyet etti. ki): Bana Leys, Ebû'z-Zübeyir den, o da İbn Abbâs'ın azatlısı Ebû Mâbed'den, o da İbn Abbâs'dan, o da Fadl b. Abbâs'dan naklen haber verdi. Fadl, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terkîsindeymiş. Arafe gecesi ve Müzdelife sabahı halk yola çekildikleri vakit Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: Sükûneti muhafaza edin! buyurduğunu söylemiş. (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin yularım kasıyormuş. Mina'dan mâdût olan Muhassir'e girince: Cemrede atılacak ufak taşları toplayın! buyurmuşlar. «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemre-i Akabe'de taşlarını atıncaya kadar telbiyeye devam buyurdu.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Telbiyeyi Bayram Günü Cemre-i Akabede Taş Atmağa Başlayıncaya Kadar Devam Ettirmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3150-) Bana, bu hadîsi Züheyir b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyir bu isnâdla haber verdi. Yalnız o, hadîsde: (sallallahü aleyhi ve sellem) cemre-i Akabe taşlarını atıncaya kadar telbiyeye devam etti.» cümlesini söylememiş; kendi rivâyetinde: (sallallahü aleyhi ve sellem), insanın ufak taş atması gibi eliyle işaret bu yürüyordu.» ifâdesini ziyâde etmiştir. hadîs, telbiyenin bayram günü cemre-i Akabe'de teş atıncaya kadar devam ettiğine delildir. A'zam ile İmâm Şafiî, Sevrî, Ebû Sevr ve Sahabe ile Tabiin'den birçok ulemânın kavilleri budur. Basri'ye göre Arafe günü sabah namazında telbiye kesilir. Alî, İbn Ömer ve Âişe (radıyallahü anha) ile İmâm Mâlik ve Medine fukahâsının cumhûru telbiyenin, Arafe günü güneşin zevaline kadar devam ettiğine kaail olmuşlardır. göre vakfeye başlayınca telbiye kesilir. Ahmed, İshâk ve Seleften bâzılarına göre telbiye cemre-i Akabe'de taş atmak sona erinceye kadar devam eder. ulemâ'nın delilleri bu hadîs ile ondan sonra gelen hadîslerdir. , muhaliflerin bir delîli olmadığını söylüyor. bir rivâyette: (sallallahü aleyhi ve sellem) cemre-i Akabe'de taş atıncaya kadar telbıyeye devam etti.» denilmiştir. Bu cümle İmâm Ahmed ile İshâk'a delil olabilirse de cumhûr-u ulemâ rivâyetlerin arasını bulmak için: murâd: Taşları atmaya başlamaktır.» demişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Sükûneti iltizâm edin!» buyurması, o gece yolda riâyeti gereken edep ve terbiyeye irşâd içindir kalabalık yerlerin hükmü de buna kıyâs olunur. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in taş atar gibi eliyle işâret buyurması, îzâh ve beyân içindir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Telbiyeyi Bayram Günü Cemre-i Akabede Taş Atmağa Başlayıncaya Kadar Devam Ettirmenin Müstehab Oluşu Bâbı
3151-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû'l-Ahvas, Husayn'dan, o da Kesir b. Müdrik'den, o da Abdurrahmân b. Yezîd'den naklen rivâyet etti. Abdurrahmân Şöyle dedi: Müzdelife'deyken Abdullah şunları söyledi: Ben kendisine Bakara sûresi indirilen zâtın bu makaamda: (Tekrar îcâbet sana yâ Rabbî! Tekrar îcâbet sanal) derken işittim. Bize Süreye b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Hü-seyn rivâyet etti. ki): Bize Hüsayn, Kesir b. Müdrik-i Eşcai'den, o da Abdurrahmân b. Yezidden naklen haber verdi ki Abdullah, Müz-delife'den akın ettiği vakit tel biye getirmiş. (Bunu görünce) acaba bu adam bedevi midir? diyenler olmuş. Bunun üzerine Abdullah: Bu insanlar unuttular mı yoksa saptılar mı? Ben kendisine Bakara sûresi indirilen zâtı bu yerde: İcabet sana yâ Rabbî! Tekrar icabet sanal» buyururken işittim!» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Telbiyeyi Bayram Günü Cemre-i Akabede Taş Atmağa Başlayıncaya Kadar Devam Ettirmenin Müstehab Oluşu Bâbı