Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

12-) Hazret-i Âişe hadîsini Ebû Ya'lâ El-Mavsılî tahrîc etmişdir. Bu hadîsde dahi güneşin, şeytanın boynuzları arasından doğduğu bildirilmektedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: İçinde Namaz Kılınmakdan Nehy Edilen Vakitler Bâbı
12-) Câbir hadîsini Taberâni «El - Evsât» adlı eserinde İbn Mes'ûd hadisi gibi rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: İnsanlar İçin Dilenmenin Çirkinliği Bâbı
12-) Nesâî, Hazret-i Âişe (radıyallahü anha)'dan'şu hadîsi rivâyet etmiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) azimetle emretmek sizin halkı Ramazan'da Teravih kılmaya teşvik buyurur ve: Ramazanda îmân ve ihtisâpla teravih kılan kimsenin geçmiş günahları affolunur» derdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ayının Fazileti Bâbı
12-) Ishâk b. Râhuye: «Bu sözle zıhâr keffâreti lâzım gelir.» demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Boşama
Konu: Karısını Kendine Haram Edip De Boşamayı Niyet Etmeyan Kimseye Keffaret Vacib Olması Bâbı
13-) Münkeri gidermek için mübalağa ve şiddet göstermek gerekir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Velanın Yalnız Âzad Edene Mahsus Olması Bâbı
13-) Hürmüz yahut Keysân hadisini Tahâvî rivâyet etmiştir. Hadisin râvîsi Atâl b. Sâib (radıyallahü anh) şunları söylemiştir: Alî (radıyallahü anh)’ın kızı Ümmü Gülsüm girdi de dedi ki: Hürmüz yahut Keysân nâmındaki bir azatlı kölemiz bana haber verdi. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanından geçiyordum, beni çağırdı. Yanına geldiğimde: Fülân! Biz ehl-i beyt sadaka yemekten nehiy olunduk. Bir kavmin azatlısı da kendilerinden sayılır. Binâenaleyh sadaka yeme.» buyurdular. hadîsi İmâm Ahmed «Müsned»'inde tahrîc etmiş, kölenin isminin Mihrân olduğunu söylemiş; Beğavi aynî hadisde Hürmüz, İbn Ebi Şeybe, Keysân, Abdurrazzâk ise Meymûn veya Mihrân şeklinde zaptetmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İle Beni Haşim Ve Benil - Muttalibden İbaret Olan Âline Zekat Almanın Haram Kılınması Bâbı
13-) Ebû Ümâme hadîsini Haris b. Muhammed b. Ebî Üsâme tahrîc etmişdir. Bunda dahi güneşin, şeytanın boynuzları arasından doğduğu bildirilmekde ve her kâfirin o güneşe secde ettiği beyân olunmaktadır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: İçinde Namaz Kılınmakdan Nehy Edilen Vakitler Bâbı
13-) Hazret-i Âişe (radıyallahü anha) hadîsini Tirmizî «El-İlelû'l-Kebîr» adlı eserinde rivâyet etmiştir. hadîslerin ekserisi mânâ itibariyle Bâbımız hadîsleri gibidir. Yalnız bazılarında sevâb derecesi farklı gösterilmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «Benim şu mescidim» diyerek işaret buyurması katlama sevabın onun zamanındaki mescide mahsus olduğunu gösterir. Sonraları Hulefâ-i Râşidin zamanında yapılan ilâvelerde kılman namaz için bu derece sevab yoktur. Nevevî'nin kavli budur. Fakat Mescid-i Haram böyle değildir. Ona sonradan yapılan ilâvelerde kılman namazın hükmü içinde kılman namaz gibidir. şerif'de «Yalnız Mescid-i Haram müstesna» buyrulmak suretiyle yapılan istisnanın hükmü ulemâ aracında İhtilaflıdır. Mâlikîler'den Ebû Bekir Abdûllah b. Nafi'a göre bu istisnanın mânâsı: Mescid-i Nebevî'de kılman namaz sair mescidlerde kılman namazdan bin kat, Kâbe'de kılman namazdan ise bin kattan biraz aşağı olmak üzere faziletlidir, demektir. Mâlikî'ye ulemasından bir cemaatın mezhebleri budur. Hattâ bazıları bu kavli İman-ı Mâlik'den rivâyet etmişlerdir. fukahaya göre Kâbe'de kılman namaz Mescid-i Nebevi'de kılman namazdan daha faziletlidir. Hadîslerin zahiri de bunu göstermektedir. Hattâ Hazret-i Ömer'in minber üzerinde: «Mescid-i Haram'da kılman bir namaz, başka mescidlerde kılman namazdan yüzbin derece daha faziletlidir.» dediği ve orada bulunanlardan buna kimsenin itiraz etmediği rivâyet olunur. bu babdaki ihtilâfı Mekke ile Medine'nin faziletleri hakkındaki ihtilâfa racidîr. Cumhûr ulemaya göre Mekke Medine'den faziletli olduğu gibi, Kabe de Mescid-i Nebevi'den daha faziletlidir. İmâm-ı Mâlik ile bir takım ulemaya göre bilakis Medine Mekke'den, Mescid-i Nebevi de Kabe'den faziletlidir. Iyâz: «Ulemâ Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kabrinin bulunduğu yerin dünyanın en faziletli yeri olduğuna, Mekke ile Medine'nin dahi yeryüzünün en faziletli mahalleri bulunduğuna İttifak etmiş, yalnız kabr-i şerifin yerinden sonra bu iki beldenin hangisi faziletli olduğunda ihtilâf eylemişlerdir» demektedir. yerlerde kılınacak namazdan murad ne olduğu dahi ihtilaflıdır. Hanefîlerden Tahâvi'ye göre namazdan murâd farz namazlardır. Şâfiîler'le Mâlikîler ;den bazılarına göre ise farz veya nafile bütün namazlardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekke Ve Medinenin İki Mescidinde Namaz Kılmanın Fazileti Bâbı
13-) Taberânî'nin yine «El-Evsat» nâm eserinde rivâyet ettiği İbn Abbâs hadîsinde: oğlunun vücudundaki her mafsala karşı, her gün bir sadaka vermesi îcâb eder. Sana, bunların hepsinden dolayı iki rek'ât kuşluk namazı yeter! buyurdular.» denilmişdir. Bu hadîs az sonra Bâbımızda da gorülecekdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Duha Namazının Müstehab, En Azının İki En Mükenmelinin Sekiz; Ortasının Dört Yahut Altı Rekat Oluşu Ve Bu Namaza Devama Teşvik Bâbı
13-) Ümmü'l-Mü'minin Meymune (radıyallahü anh) hadisini İbn Ebü Hatim «El - İlel»inde rivâyet etmiştir. Hazret-i Meymûne: (sallallahü aleyhi ve sellem) oruçlu iken öperdi.» demiştir. Zür'abu rivâyetin yalnış olduğunu, hadîsi Hazret-i Meymûne değil Âişe (radıyallahü anha) rivâyet ettiğini, Sevrî ve diğer ulemânın rivâyetleri bu tarzda olduğunu söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlu Îken Öpmenin, Şehvetini Harekete Getirmeyen Kimselere Haram Olmadığını Beyan Bâbı:
13-) Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. (Dedi ki;) Bize Ömer b. Ali b. Mukaddem , Süfyan b. Hüseyin'den naklen haber verdi. Süfyân Şöyle dedi: Bana İlyâs b. Muvâviye sordu. ki: Gerçekten ben senin Kur'ân ilmine pek düşkün olduğunu görüyorum. Bana bir sûre oku ve tefsir et ki, ben de ilmini bir göreyim.» de istediğini yaptım. Bunun üzerine bana şunları söyledi: söyleyeceklerimi iyi belle! Sakın hadîse şenaat yapmayasın! Çünkü şeni' hadisleri kim nakletti ise mutlaka şahsen rezîl olmuş; hadîsi hususunda da yalancı sayılmıştır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Mukaddime
Konu: Her İşittiğini Söylemekten Nehîy Bâbı
13-) Zevalden başlar; güneş kavuşuncaya kadar devam eder. Bu kavil Hasan-ı Basrî'den rivâyet olunmuşdur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cuma
Konu: Cuma Günündeki İcabet Saati Hakkında Bir Bab
13-) Cenaze işlerine bakmak.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
13-) Ecnebi kadınlara karşı terbiyeli davranmak, bilhassa zarurette onlarla başbaşa kalındığı zaman Hazret-i Safva in yaptığı gibi, edeb ve terbiyeye riâyet etmek gerekir,

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: İfk Hadisi Ve Zina İsnadında Bulunan Kimsenin Tevbesinin Kabulu Hakkında Bir Bab
13-) Taberânî'nin, Ümmü Hanî (radıyallahü anh)'dan rivâyet ettiği bir hadisde şöyle buyurulmaktadır: Ramazan ayını ibâdetle ihya ettikçe asla kepaze olmıyacaklardır.» Ashâbtan: Ramazan ayını boşuna geçirmekde ümmetinin ne kepazeliği olur Ya Resûlallah? diyenler bulundu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Onun hürmetini çiğnemek...» buyurdular. hadîsde: Ramazan ayından korunun. Zîrâ o ayda işlenen hayırlı ameller başka aylarda görülmedik bir şekilde katlanır. Kötülükler de öyledir.» ifâdesi de vardır. isnadına Îsâ b. Süleyman El-Curcâni vardır. Bu zâtı İbn Hibbân mevsuklardan, İbn Maîn ise zayıflardan saymıştır. bâzılarında «Gök kapıları açılır.»; diğer bâzılarında «Cennet kapılan açılır.» buyurulmuştur. Zahiren bu rivâyetler birbirlerine muarız gibi görünürlerse de, hakîkatta aralarında hiç bir zıddiyet ve münâfaat yoktur. Zîrâ gök kapılan semâdadır, cennet semânın üstünde olduğu için ona bu kapılardan çıkılır. kapılarından murâd da: Cennet kapılarıdır. diyor ki: «Bu kapıların açılmasının faydası: meleklere huç tutan kulların fiillerini göstererek o fiilleri beğendirmek ve bunun Allah ındinde pek büyük bir mertebe olduğunu bildirmektir. de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in haberlerine istinaden gök kapılarının açılacağına inanan mükellef bir kulun neşâtı artar. lîu hakikati hulûs-i kalple kabul eder.» bukağılanması hususunda Huleymî şunları söylemiştir: «İhtimâl ki şeytanlardan murâd: Semâdan meleklerin sırlarını çalanlardır. Bunların Ramazan günlerinde değil de sadece Ramazan gecelerinde bağlanmaları muhtemeldir. Çünkü şeytanların bu güruhu Kur'ân-ı Kerîm inerken sır çalmaktan menedilmişlerdi. Binâenaleyh muhafazada mubağlağa göstermek için bağlanmaları artırılmış olabilir. Bu sözden şeytanların müslümanları başka aylarda olduğu gibi adam akıllı ifsat edememeleri de kastedilmiş olabilir. Çünkü müslümanlar Ramazanda oruçla, Kur'ân okumak ve zikretmekle meşgul olurlar. Bu gibi şeyler ise şeytanları inkisâr-ı hayâle uğratır.» Bazıları şeytanlardan murâd: Onların azgın takımı olduğunu söylemişlerdir. takdirde: «Şeytanlar Ramazanda bağlanıyor da neden yine bir çok kimseler günah işliyorlar?» şeklinde bir suâle meydan kalmaz. Çünkü bağlanmayan bir çok şeytanlar vardır, âsîleri yoldan çıkarmaya onlar kâfîdir. maksat: Ramazan ayında kötülüklerin azalmasıdır. Nitekim bunu hepimiz müşâhade etmekteyiz; kaldı ki bütün şeytanlar Ramazan'da bağlanmış bile olsa insanları yoldan çıkaracak başka sebepler yine mevcuttur. Nefs-i emmâre ile kötü âdetler ve insan şeytanları bunlardandır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ayının Fazileti Bâbı
13-) İsimleri verilmeyen iki zât hadîsini Sahiheyn râvîleri nak-letmişlerdir. Mezkûr hadîsde iki zâtın Haccatü’l-Vedâ' da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sadaka taksîm ederken onun yanına gelerek sadaka istedikleri, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları tepeden tırnağa süzdükten sonra kendilerini güçlü kuvvetli bulduğu ve: size sadaka veririm ama bu sadaka zenginin ve kazanmaya kudreti olanın nasibi yoktur.» Buyurduğu bildirilmektedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: İnsanlar İçin Dilenmenin Çirkinliği Bâbı
13-) İhlâs ve samimiyet. Riya ve nifakı terketmek bunda dâhildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
13-) Kadınlar için dellâllık edenler başka!..

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Fitneye Sebep Olmamak Şartı Île Kadınların Mescidlere Çıkmaları, Fakat Koku Sürünerek Çıkmamaları Bâbı
13-) - Malı yerinde harcamak. îsraf ve tebzirde bulunmaktan kaçınmak bunda dahildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
13-) İbn Abbâs (radıyallahü anh) ile bâzı tabiîne göre bu söz yemindir; yemîn keffâreti vermek îcâbeder.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Boşama
Konu: Karısını Kendine Haram Edip De Boşamayı Niyet Etmeyan Kimseye Keffaret Vacib Olması Bâbı
14-) Kocası dururken cariyeye kitabet akdi yapmak caizdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Velanın Yalnız Âzad Edene Mahsus Olması Bâbı
14-) Bu söz bir kimsenin kendine ekmekle suyu haram etmesi ka-bîlindendir. Binâenaleyh lağvdir; hiç bir hüküm îcabetmez. Mesrûk, Şa'bî ve Mâlikîler'den Ebû Seleme ile Esbağ’ın kavilleri de budur. bu kaviller sözün hurre olan zevceye söylendiğine göredir. Bir adam cariyesine: «Sen bana haramsın» derse İmâm Şafiî, niyetine göre hüküm verileceğine kail olmuş; ve: «Âzâd maksadı ile söylerse câriye âzâd olur; cariyeyi kendine haram etmek isterse yemîn keffâreti vermesi lâzım gelir; fakat sözü yemîn sayılmaz. Hiç bir şey niyet etmezse sahîh kavle göre yine yemîn keffâreti vermek îcâb eder.» demiştir. Mâlik'e göre câriye hakkında- bu söz lağvdır; hiç bir şey icâbetmez. Iyâz'iri beyanına göre umumiyetle ulemâ mücerret kendine haram etmekle yemîn keffâreti lâzım geldiğine kaildirler. A'zam: «Câriye olsun, yemek veya başka bir şey olsun erkeğin kendine haram ettiği şey haram olur. Sözünden dönmedikçe buna bir hüküm terettüb etmezse de döndüğü vakit yemîn keffâreti vermesi îcâbeder.» demiştir. Şâfiîler ve diğer birçok ulemâ, karısı ile cariyesinden başka bir şeyi kendine haram eden kimseyi bir şey lâzım gelmediğine, bu sözün lağv olacağına kaildirler. Bu bâbda ümmül veled olan cariyeler de diğerleri gibidir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Boşama
Konu: Karısını Kendine Haram Edip De Boşamayı Niyet Etmeyan Kimseye Keffaret Vacib Olması Bâbı
14-) Amru'bnü Anbese hadîsini Abd b. Humeyd tahrîc etmişdir. diğer hadîsleri kimler tarafından tahrîc edildiklerini bildir-memişdir. Güneşin aydınlık vermesidir. Bu kelime hem sûlâsî mücer-red; hem de sülâsî mezîd olarak kullanılır. Mezîd kullanılırsa, mânâsı: Yükseldi ve ziyâlandırdı; mücerred olarak kullanılırsa hem doğdu; hem ziyâlandırdı mânâlarına gelebilir. sülâsîden okuyanlar, hadîsin bütün rivâyetlerini «Güneş doğuncaya kadar...» mânâsına hamletmek mecburiyetindedirler. Sülâsî mezîdden yani if'âl Bâbından okuyanlar için Kâdi İyâz, güneş doğarken namaz kılmakdan meneden hadîslerle, bir de güneşin hâcibi yani kenarı göründüğü vakit iyice aydınlığı zuhur edinceye kadar namaz kılmakdan nehiy eden hadîslerle İstidlal etmiş ve şöyle dedidir: «Bütün bunlar gösteriyor ki Öteki rivâyetlerde güneşin doğmasından murâd: yükselmesi ve ziyadar etmesidir. Yoksa mücerred kenarının görünmesi, murâd değildir.» Kâdi İyâz’ın bu sözlerini sahîh bulmakda ve rivâyetlerin arasını cem' etmek için böyle demekden başka çâre olmadığını söylemektedir. ilere göre mezkûr rivâyetlerden murâd: güneşin aydın-. lık vermesi değil; mücerred doğmasıdır. Bu sözün ihtiyata daha muvafık olduğu beyândan müstağnidir. boynuzlarından muradın ne olduğu ulemâ aarasında ihtilaflıdır. Bâzılarına göre şeytanın boynuzlan, ona tâbi olanlardır. takımları: «Bundan murâd: şeytanın kuvvet ve galebesi, fitne ve fesadının yayılmasıdır.» derler. da: «İki boynuzdan murâd: Başın iki yanıdır. Cümleden zahirî mânâsı kastedilmişdir.» derler. Nevevî bu sözü daha kuvvetli bulmaktadır. Ulemâ bunu şöyle îzâh ederler: Güneş doğarken ve batarken şeytan başını güneşe yaklaştırır. Ve güneş tepesinden doğar. Sanki iki boynuzu varmış da, onların arasından doğarmış gibi gözükür. Bu suretle güneşe tapanlar adetâ ona secde etmiş gibi olurlar. Ve şeytanın onlar üzerindeki tesallutu artar. İşte namaz kılanı şeytanın tesallutundan kurtarmak için bu gibi zamanlarda namaz kılmak, mekruh görülmüşdür. Bu mes'ele bil-münâsebe evvelce görülmüşdür.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: İçinde Namaz Kılınmakdan Nehy Edilen Vakitler Bâbı
14-) Nesâî'nin «Es-Sünenü’l-Kübrâ» adlı eserinde tahrîc ettiği Hazret-i Alî hadîsinde: ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kuşluk zamanı, namaz kılardı.» denilmişdir. Hadîsin isnadı, iyidir. Ayni hadîsi İmâm Ahmed ile Ebû Ya'lâ' dahi tahrîc etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Duha Namazının Müstehab, En Azının İki En Mükenmelinin Sekiz; Ortasının Dört Yahut Altı Rekat Oluşu Ve Bu Namaza Devama Teşvik Bâbı
14-) Ücretle def çalarak yasçüık yapanlar başkadır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Fitneye Sebep Olmamak Şartı Île Kadınların Mescidlere Çıkmaları, Fakat Koku Sürünerek Çıkmamaları Bâbı
14-) Günahlarına pişman olup tevbe etmek.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
14-) Borcunu ödemek.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
14-) Ruşeyd b. Mâlik hadîsini yine Tahâvl tahric etmiştir. Bu hadiste Hazret-i Ruşeyd şöyle demektedir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idik, kendisine bir tabak üzerinde hurma getirdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun sadaka mı yoksa hediye mi olduğunu sordu. Getiren zât sadakadır deyince hurmayı cemâatin önüne koydu. Torunu Hasan da önünde yuvarlanıyordu. Çocuk bir hurma alarak ağzına attı ise de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) derhâl parmağını onun ağzına soktu ve çocuğa zahmet vermeden yavaşçacık hurmayı çıkararak attı. Sonra: Biz Âl-i Muhammed sadaka Yemeyiz.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İle Beni Haşim Ve Benil - Muttalibden İbaret Olan Âline Zekat Almanın Haram Kılınması Bâbı
14-) Bana Ebû’t-Tâhir ile Harmeletü'bnü Yahya dahi rivâyet ettiler ki: Bize İbn Vehb haber vererek şunu söyledi: Bana Yunus İbn Şihâb'dan o da Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den naklen haber verdi ki, Abdullah b. Mes'ud: Eğer bir kavme, akıllarının ermeyeceği bir hadîs rivâyet edersen, o hadîs onların bazısı için ancak bir fitne olur.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Mukaddime
Konu: Her İşittiğini Söylemekten Nehîy Bâbı
14-) İmâmın minbere çıkmasından başlar; namaza başlayıncaya kadar devam eder. İbn Münzîr bu kavli dahi Hasan-ı Basrî'den rivâyet etmişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cuma
Konu: Cuma Günündeki İcabet Saati Hakkında Bir Bab
14-) - Selâm almak.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
14-) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in azatlısı Meymûnebinti Sa'd (radıyallahü anh) hadîsini İbn Mâce tahric etmiştir. Meymûne (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ikisi de oruçlu oldukları halde, zevcesini öpen bir adamın hükmü soruldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «ikisinin de oruçları bozulur, buyurdu.» demiştir. Darakutnî bu hadîsin sabit olmadığını söylemiş, Süheyli ile Beyhakî dahi ayni kanaatda olduklarını bildirmişlerdir. Mezkûr hadisi Buhârî dahi münker saymıştır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlu Îken Öpmenin, Şehvetini Harekete Getirmeyen Kimselere Haram Olmadığını Beyan Bâbı:
14-) Ebû Said-i Hudrî hadisini Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Hibbân tahric etmişlerdir. Bu hadîsde Ebû Said Şöyle deditir: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kimse bir okiyye kıymetinde mala sahip olur da yine dilenirse dilencilikte ısrar etmiş olur. Buyurdular. Bunun üzerine ben: Benim Yakute ismindeki devem bir okiyyeden fazla eder. —Bir rivâyette kırk dirhemden fazla eder— diyerek döndüm ve ondan bir şey istemedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir okiyye kırk dirhem ederdi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: İnsanlar İçin Dilenmenin Çirkinliği Bâbı
14-) Musibet anında istirca müstehabdır. (İstirca): Biz Allabmız ve biz ancak ona döneceğiz mânâsına gelen: înnâlillahi... âyetini okumaktır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: İfk Hadisi Ve Zina İsnadında Bulunan Kimsenin Tevbesinin Kabulu Hakkında Bir Bab
15-) Sehl bin Hanzaliye hadîsini Ebû Davûd ile İbn Hibban rivâyet etmişlerdir. Sehl (radıyallahü anh) Şöyle dedi: «Uyeynetü'bnü Huşayn ile Akra' b. Habis Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek bir şey istediler. O da istediklerini verdi... Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim geçineceği kadar malı varken dilencilik ederse ancak ve ancak ateşini çoğaltmış olur. buyurdu. Ashâb: Ya Resûlallah geçineceği şeyden murâd nedir? diye sordular. Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah ve akşam yiyeceği kadar malı olmaktır. Buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: İnsanlar İçin Dilenmenin Çirkinliği Bâbı
15-) Ensar’dan olup ismi bilinmeyen ve zevcesinden rivâyet eden zatın hadîsini İmâm Ahmed tahric etmiştir. Hadis uzundur. Bu hadisde dahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in oruçlu iken öper-dığinden bahsedilmektedir. çıplak olarak teni tene değtirmektir. Burada ondan murad elle dokunmaktır. kelimesi «Erab» şeklinde de rivâyet olunmuştur. Ekser-i ulemâ bu kelimeyi «İrb» şeklinde rivâyet etmişlerdir. iki şekle göre eh «hacet» mânâsına gelirse de, «Erab» uzv-u mahut mânâsında da kullanılır. beyânına göre Âişe (radıyallahü anha) 'nın sözünden çıkan mana şudur: oruçlu iken zevcelerinizi öpmekten sakınmanız îcob eder. Bu hususta kendinizi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gibi sanmayın. Çünkü o nefsine maliktir, Öpmekle şehvete gelerek inzal vaki olacağından korkmaz. Bil'akis inzal vaki olmıyacağından emindir. Sizler bundan emin olamazsınız. Binaenaleyh sakınmalısınız.» Âişe'nin gülmesine gelince: Bazıları bunun muhalefet edenlere şaşmasından ileri geldiğini, bir takımları kendisine şaştığı için güldüğünü söylemişlerdir. Zira bir kadının bilhassa kendinden bahseden utanılacak bir hâli erkeklere söylemesi şaşılacak bir şeydir. Lâkin Hazret-i Âişe hadîsi tebliğ etmek için buna mecbur kalmış ve kendisini muz-tar bırakan bu hale şaşmıştır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ındinde nail olduğu yüksek mertebeye sevindiği için güldüğünü söylemişlerdir. İyaz: «İhtimal ki kıssanın sahibi kendisi olduğuna tembih için gülmüştür. Taâ ki hadisine daha belîğ bir şekilde îtimad hâsıl olsun.» demiştir. bu hadîsin hükmü hakkında ihtilâf etmişlerdir. Şurey, İbrahim Nehaî, Şa'bi, Ebû Kılâbe, Muhammedü'bnü'l-Hanefiiye, Mesrûk b. Ecda' ve Abdullah b. Şubrume oruçlu bir kimsenin zevcesini öpemiyeceğine kaail olmuşlardır. Öperse onlara göre her ikisinin oruçları bozulur. Delilleri Meymûne binti Sa'd hadisidir. hadîs hakkında söylenenleri az yukarda görmüştük. Abdilberr'in beyânına göre Ashâb-ı kirâm’dan Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Ömer ve Urvetü'bnü Zübeyr (radıyallahü anh) hazerâtı oruçlu bir kimsenin zevcesini öpmesini kerih görürlermiş. Mâlik Ramazanda oruç tutan genç ve ihtiyarın zevcelerini öpmelerini mekruh addetmiştir. Bir rivâyete göre İbn Abbâs (radıyallahü anh) bu hususta ihtiyara ruhsat vermiş, gencin öpmesini kerih görmüştür. îyâz alel'ıtlak oruçlu bulunan herkesin zevcesini öpebileceği ne kaail olanlar bulunduğunu bildirmiştir. Bu kavil Sahabe ve Tabiîn'den bir cemaata nisbet olunur. İmâm Ahmed, İshak ve Dâvud-u Zahirî'nin mezhepleri de budur. bazıları bunu alel'ıtlak kerih görmüşlerdir. İmâm Mâlik'in meşhur olan kavli budur. öpmeyi gençler için kerih, ihtiyarlar için mubah görmüşlerdir. Bu kavil İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunmuştur ki, Ebû Hanîfe, Şafiî, Sevrî ve Evzaî'nin mezhepleri de budur. Mezkûr kavli Hattâbi, İmâm Mâlik'den de rivâyet etmiştir. takımları öpmenin nafile oruçda mubah, farz oruçda haram olduğunu söylemişlerdir. kavil İmâm Mâlik'den dahi rivâyet olunur. «Öpmek şehveti tahrik ediyorsa ule-mâmızca esah olan kavle göre haramdır. Maamâfih kerâhet-i tenzihiye ile mekruh olduğunu söyliyenler vardır.» diyor. fıkıh kitaplarındadır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlu Îken Öpmenin, Şehvetini Harekete Getirmeyen Kimselere Haram Olmadığını Beyan Bâbı:
15-) Meymûn yahut Mihrân hadîsini Abdurrazzâk rivâyet etmiştir. Az yukarıda buna işaret etmiştik.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İle Beni Haşim Ve Benil - Muttalibden İbaret Olan Âline Zekat Almanın Haram Kılınması Bâbı
15-) İcabet saati: İmâmın minbere çıktığı zamandır. Bu kavil de Hasan-ı Basrî'den rivâyet olunmuşdur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cuma
Konu: Cuma Günündeki İcabet Saati Hakkında Bir Bab
15-) Bana Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. Dediler ki: bize Abdullah b. Yezid rivâyet etdi. ki: Bana Saîd b. Ebi Eyyûb rivâyet etti. ki: Bana Ebû Hâni , Ebû Osman Müslim b. Yesâr'dan o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki şöyle buyurmuşlar: Ümmetimin sonunda öyle bir takım insanlar zuhur edecek ki, size ne sizin ne de babalarınızın işitmediği şeyleri rivâyet edecekler. Aman onlardan sakının»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Mukaddime
Konu: Zayıf Râvilerden Rivâyette Bulunmaktan Nehîy Ve Rivâyetleri Alırken İhtiyat Gösterilmesi Bâbı.
15-) Muamelâtta doğru hareket ederek ribâdan kaçınmak.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
15-) Cariyenin kocası kitabet bedelini ödemek için çalışmaktan onu men' edemez.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Velanın Yalnız Âzad Edene Mahsus Olması Bâbı
15-) - Aksırana teşmit eylemek. (Yani: yerhamükâllah demek)

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
15-) Bir takımları erkek ve kadınlara ücret mukabilinde çeşitli o-yunlar kıvırır, şarkılar okur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Fitneye Sebep Olmamak Şartı Île Kadınların Mescidlere Çıkmaları, Fakat Koku Sürünerek Çıkmamaları Bâbı
15-) Müslim'in rivâyet ettiği Zeydü'bnü Erkanı hadîsinde: (sallallahü aleyhi ve sellem), kuşluk namazı kılardı.» deniliyor. Bu hadîsin isnadı güzeldir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Duha Namazının Müstehab, En Azının İki En Mükenmelinin Sekiz; Ortasının Dört Yahut Altı Rekat Oluşu Ve Bu Namaza Devama Teşvik Bâbı
15-) istenmeden yemin etmek caizdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: İfk Hadisi Ve Zina İsnadında Bulunan Kimsenin Tevbesinin Kabulu Hakkında Bir Bab
15-) Allah'dan korkmak.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
16-) Hüseyin b. Ali (radıyallahü anh) hadisini İmâm Ahmed b. Hanbel «Müsned»'inde rivâyet etmiştir. Mezkûr hadîsin râvisi Rabia şunları söylemiştir: b. Alîye: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den neler hatırlıyorsun?» diye sordum; şunları söyledi: Rafa çıkarak bir hurma aldım ve ağzıma attım. (Bunu gören) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) At onu! Çünkü bize sadaka yemek helâl değildir; buyurdular.» diyor ki: «Üstadımız Zeynüddîn şunu söyledi: Zahire bakılırsa hurma hikâyesi Hazret-i Hasan’la Hüseyin’in ayrı ayrı şâhid oldukları iki vak'adır. Hasen hurma serilen bir yerden geçerken; Hüseyin ise bir rafta bulunan hurmadan birer tane alarak yemek istemişlerdir.» kâh» yahut «kın kıh» kelimeleri çocukları pis şeyleri yemekten menetmek için söylenirler. «Bırak» yahut «at» mânâsına gelirler. aslen bu sözün fârisi olduğunu, sonradan arapçalaştırıldığını söylemiştir. sadakadan bir şey yemediğimizi bilmiyor musun?» cümlesi: muhâtab bilmese bile haram olduğu herkezçe malûm olan şeyleri ifâde için kullanılır. Bu söz: «Acâip, bunun haram olduğu ap açık meydanda iken sen nasıl bilmiyorsun?» takdirindedir. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'den murâd: İmâm A'zam ile İmâm Mâlik'e göre yalnız Beni Haşim'dir. Şafiîye göre Beni Hâşim ile Benî Muttalib’dir. bâzılarının mezhebi de budur. beyânına göre ulemâdan Bazıları: «Al-i Muhammed'den murâd: Bütün Kureyş kabilesidir.» demişlerdir. Esbağ: «Bunlar Beni Kusayy'dır.» diyor. Haşim: Âl-i Alî, Âl-i Abbâs, Âl-i Ca'fer, Al-i Akîl, Âl-i Haris b. Abdil-muttalib kollarına ayrılırlar. Hâşim: Abd-i Menâf b. Kusayy' dır. hususta bir çok sözler söylenmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İle Beni Haşim Ve Benil - Muttalibden İbaret Olan Âline Zekat Almanın Haram Kılınması Bâbı
16-) Benî Esed kabilesinden ismi verilmeyen zât'ın hadisini Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Bu hadis biraz lafız farkı ile Ebû Said hadisi gibidir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: İnsanlar İçin Dilenmenin Çirkinliği Bâbı
16-) İmâmın minbere çıkmasından başlar, namaz edâ edilinceye kadar devam eder.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cuma
Konu: Cuma Günündeki İcabet Saati Hakkında Bir Bab
16-) Cariyenin kocası köle ise, karısını kitabet akdi yapmaktan men' edemez. Nitekim bir cariyenin sahibi, köle ile evli bulunan câriyesini âzâd edebildiği gibi, hür ile evli cariyesini de kocasına satabilir. Velev ki, bu yaptığı aradaki nikâhın iptaline müncer olsun.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Velanın Yalnız Âzad Edene Mahsus Olması Bâbı