Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
3916-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb ve İshâk b. İbrâhîm rivâyet ettiler. İshâk (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Vekî', Süfyân'dan o da İbn Tâvûs'dan, o da babasından, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti, dediler. İbn Abbâs şunu söylemiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim bir yiyecek safın alırsa, onu ölçmeden satmasın!»buyurdular. diyor ki: «İbn Abbâs'a: Niçin? diye sordum. Görmüyor musun, altınla alış veriş yapıyorlar, yiyecek ise muahhar; dedi.» Küreyb (mürce') kelimesini söylemedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3917-)
Bize Abdullah b. Meslemete'l-Ka'nabî rivâyet etti. ki): Bize Mâlik rivâyet etti. H. Yahya b. Yahya da rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim bir yiyecek satın alırsa, onu tamamen tesellüm etmedikçe satmasın!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3918-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum, İbni Ömer: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında yiyeceği satın alır da, onu satmadan evvel aldığımız yerden başka bir yere götürmemizi emredecek birini bize gönderirdi.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3919-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki) ; Bize Alî b. Müshir, Ubeydullah'dan rivâyet etti. H. Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim bir yiyecek satın alırsa, onu tamamen tesellüm etmedikçe satmasın!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3920-)
İbn Ömer Şöyle dedi: «Biz zahireyi de hayvanla gelenlerden göz karan ile satın alırdık; sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi zahireyi aldığımız yerden götürmeden satmaktan nehî buyurdu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3921-)
Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana Ömer b. Mulıammed, Nâfi'den, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim bir yiyecek satın alırsa, onu tamamiyle tesellüm edîp eline almadan satmasın!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3922-)
Bize Yahya b. Yahya ile Alî b. Hucr rivâyet ettiler. Yahya: Bize İsmail b. Ca'fer haber verdi, dedi. Ali ise: (Bize İsmail, Abdullah b. Dinar'dan naklen rivâyet etti.) ifâdesini kullandı. Abdullah b. Dînâr, İbn Ömer'i şunu söylerken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim bir yiyecek satın alırsa, onu teslim almadan satmasın!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3923-)
Bize Ebû Bekr b. Kbi Şeybe rivâyet etti. (Dodi ki): Bize Abdülâla, Ma'mer'den, o da Zührî'den, o da Sâlim'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde ashâb göz karariyle bir yiyecek satın aldıkları vakit onu başka yere nakletmeden olduğu yerde satarlarsa bundan dolayı dayak yerlermiş.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3924-)
Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki): Bana Salim b. Abdillâh haber verdi ki, babası şunu söylemiş: insanları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde görmüşümdür. Yiyeceği göz karariyle satın alırlarsa, bulundukları yerde sattıklarından dolayı dayak yerlerdi. Bu hâl onu evlerine götürünceye kadar devam ederdi. Şihâb Şöyle dedi: «Bana Ubeydullah b. Abdillâh b. Ömer rivâyet etti ki, babası yiyeceği göz karariyle satın alır; müteakiben evine götürürmüş.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3925-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyr ve Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Zeyd b. Hubâb, Dahhâk b. Osman'dan, o da Bükeyr b. Abdillâh b. Eşecc'den, o da Süleyman b. Ye-sâr'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim bir yiyecek satın alırsa onu ölçmeden satmasın!» buyurmuşlar. Bekr'in rivâyetinde (iştira yerine) «ihtiyâ'» kelimesi kullanılmıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3926-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Haris El-Mahzûmî haber verdi. ki): Bize Dahhâk b. Osman, Bükeyr b. Abdillâh b. Eşecc'den, o da Süleyman b. Yesâr'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyette bulundu. Ebû Hüreyre Mervan'a: Sen ribâ satışım helâl yaptın; demiş. Mervân: Ne yapmışım? diye sormuş. Ebû Hüreyre: Sened satışım helâl yaptın; halbuki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tesellüm etmeden yiyecek satmayı yasak etmişti; cevâbını vermiş. diyor ki: «Bunun üzerine Mervân halka hutbe îrâd ederek sened satışını yasakladı.» (b. Yesâr): «Ben muhafızların bu senedleri halkın elinden aldıklarını gördüm.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3927-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Ravh haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr rivâyet etti ki, Câbir b. Abdillâh’ı şunu söylerken işitmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yiyecek satın alırsan, onu tamamen tesellüm etmedikçe satma!» buyururlardı. hadîsin bâzı rivâyetlerini Buhârî «Büyü'» ve «Muharibin» bahislerinde: Ebû Dâvûd ile Nesâî «Buyû'»da muhtelif lâfızlarla muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. bütün rivâyetleri satın alınan bir malın tesellüm etmeden başkasına satılamayacağını göstermektedir. Yalnız bâzı rivâyetlerde tesellüm yerine (kabz). bazılarında da (istifa) kelimeleri kullanılmıştır. ikisi de malı tesellüm etmek, eline almak manasınadır. Yalnız bâzı ulemâ aralarında fark görmüş kabz kelimesinin daha ziyade mânâ ifâde ettiğini söylemişse de Aynî buna i'tirazla bilâkis istifa kelimesinin daha manâlı olduğunu bildirmiş; misâl olarak da: Müşteri malın bir kısmım alır; bir kısmını satıcı parasını elde edinceye kadar teslim etmezse buna kısmen kabz denilebileceğini, fakat istifa nâmı verilemeyeceğini; çünkü istifâ hakkın tamamını almak demek olduğunu beyân etmiştir. Ona göre bu kelimeler mânâca fark olduğunu göstermek için değil, rivâyet farkını bildirmektedirler. Ölçüsüz, tartısız ve takdîrsiz olarak göz karariyle yapılan satıştır. Bu kelime cüzâf ve cezâf şekillerinde de okunabilirse de meşhur olan kıraati cizâftır. Lügatet kitâb, mahkeme hücceti ve borç senedi mânâlarına gelir. Burada ondan murâd: Âmir tarafından me'mura verilen maaş senedidir. Bu senede: «Filâna şu kadar zahire veya para verilsin» diye yazılmıştır. Senedi alan onda yazılı olan şeyleri tesellüm etmeden başkasına satar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Satılık Malın Teslim Almadan Satılmasının Batıl Oluşu Bâbı
3928-)
Bana Ebırt-Tâhir Ahmed b. Amr b. Şerh rivâyet etti. ki): Bize İbn Velıb haber verdi. ki): Bana İbn Cüreyc rivâyet etti. Ona da Ebû'z-Zübeyr haber vermiş. ki: Câbir b. Abdillâh'ı şunu söylerken işittim: (sallallahü aleyhi ve sellem) kilesi bilinmeyen kuru hurma yığınını, ölçeği belli kuru hurma ile satmaktan nehî buyurdu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Mikdarı Meçhul Olan Hurma Yığınını Hurma İle Satmanın Haram Kılınması Bâbı
3929-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Kavli b. Übâde rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. O da Câbir b. Abdillâh'ı yukarıkî hadîste olduğu gibi: (sallallahü aleyhi ve sellem) nehî buyurdu...» derken işitmiş. Yalnız o, hadîsin sonundaki «Kuru hurma» tâbirini zikretmemiştir. Yığın demektir. Hadîs-i şerif miktarı belli olmayan hurmanın, miktarı malûm hurma ile satılmasını sarahaten haram kılmaktadır. Ulemâ buradaki mumâseletin bilinmemesi hakîkaten fazlalık mânâsında olduğunu söylemişlerdir. Zira hurma da ribeviyyât denilen şeylerden biridir. Bunlar cinsi cinsine satıldıkları vakit birinin diğerinden fazla olması caiz değildir. Birbirlerine müsâvî olmaları nass-ı hadîsle beyan bu-vurulmuştur. Nitekim yeri gelince görülecektir. İki hurmadan birinin miktarı bilinmeyince müsavat da tahakkuk edemez. Buğdayla buğdayın. arpa ile arpanın ve diğer ribevî eşyanın cinsi cinsine satışları dahi hurma ile hurmayı satmanın hükmü gibidir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Mikdarı Meçhul Olan Hurma Yığınını Hurma İle Satmanın Haram Kılınması Bâbı
3930-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem): veriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkça, biri diğerine karşı muhayyerdir. Yalnız muhayyerlik şartiyle yapılan satış müstesna!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Veriş Yapanlara Hıyar-ı Meclisin Sübütü Bâbı
3931-)
Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya yani El-Kattân rivâyet etti. H. Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti. H. İbn Nümeyr dahi rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. râvilerin hepsi Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da İbnİ Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyette bulunmuşlardır. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Veriş Yapanlara Hıyar-ı Meclisin Sübütü Bâbı
3932-)
Bana Züheyr b. Harb ile Aliy b. Hucr da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmâîl rivâyet eyledi. H. Ebû'r-Rabî' ile Ebû Kâmil dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammâd yani İbn Zeyd rivâyet etti. Bunlar toptan Eyyûb'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyette bulunmuşlardır. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Veriş Yapanlara Hıyar-ı Meclisin Sübütü Bâbı
3933-)
Bize İbn Müsennâ ile İbn Ebî Ömer de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdülvehhâb rivâyet etti. ki): Ben Yahya b. Saîd'den dinledim H. İbn Râfi’ dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Füdeyk rivâyet etti. ki): Bize Dahhâk haber verdi. Bunların ikisi de Nâfi’den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen Mâlik'in Nâfi'den naklettiği hadîs gibi rivâyette bulunmuşlardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Veriş Yapanlara Hıyar-ı Meclisin Sübütü Bâbı
3934-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Muhammed b. Rumh dahi rivâyet etti. ki): Bize Leys, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) naklen haber verdi ki: kişi alış veriş yaparlarsa beraber bulunup birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe onlardan her biri muhayyerdir. Meğer ki, biri diğerini muhayyer bıraka! Şayet biri diğerini muhayyer bırakrı da, bu şartla alış veriş yaparlarsa bey' vâcib olmuştur. Alış verişi yaptıktan sonra ayrılırlar da ikisinden biri satıştan vazgeçmezse yine bey' vâcib olmuştur.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Veriş Yapanlara Hıyar-ı Meclisin Sübütü Bâbı
3935-)
Bana Züheyr b. Harb ile İbn Ebî Ömer ikisi birden Süfyân'dan rivâyet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize Süfyân b. Uyeyne, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. ki): Bana Nâfi' yazdırdı; kendisi Abdullah b. Ömer'i şunu söylerken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); veriş yapan iki kişi bey'i tamamladılar mı birbirlerinden ayrılmadıkça yahut satışları muhayyerlik şartiyle olmadıkça, her biri satış akdinde muhayyerdir. Satışları muhayyerlik şartiyle yapılmışsa bey' vâcib olmuştur.» buyurdular. Ebî Ömer kendi rivâyetinde şunu ziyâde etti: «Nâfi' dedi ki: İbn Ömer bir kimse ile alış veriş yapar da satışı bozmak İstemezse kalkarak biraz yürür, sonra onun yanına dönerdi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Veriş Yapanlara Hıyar-ı Meclisin Sübütü Bâbı
3936-)
Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve İbn Hucr rivâyet ettiler. Yahya b. Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize İsmâîl b. Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan naklen ıivâyet etti, dediler. İbn Dînâr, İbn Ömer'i şunu söylerken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): veriş yapan herhangi İki kimse arasında birbirlerinden ayrılmadıkça satış yoktur. Ancak muhayyerlik şartiyle yapılan satış müstesna!» buyurdular. hadîsi Buhârî «Büyü'» bahsinde muhtelif tariklerden rivâyet ettiği gibi, Nesâî «Büyü'» ile «Şurut» bahislerinde; İbn Mâce «Ticâret»de tahrîc etmişlerdir. Muhayyerlik yani alıp almamak hususunda serbest olmaktır. Hıyar-ı meclis: Akid halindeki muhayyerliktir. vacib olmasından murâd: Kat'îleşmesidir. hadîs alış veriş yapanların satış akdinden sonra birbirlerinden ayrılmadan akdi bozup bozmamakta muhayyer olduklarına delildir. Ancak buradaki ayrılmanın bedenen mi yoksa kavlen mi olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır. Nehaî, bir rivâyette Sevrî, Rabîa, İmâm Mâlik, İmâm A'zam ve İmâm Muhammed ayrılma dan muradın kavli olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre satıcı: «Sattım», müşteri de: «Aldım» dedi mi, iş bitmiş ve iki taraf birbirinden ayrılmış sayılır. Artık hiç birine muhayyerlik hakkı kalmaz. Müşteri o malı ancak görmek, kusursuz olmak veya muhayyer kalmak gibi bir şartla aldığı zaman sahibine iade edebilir. İmâm Ebû Yûsuf'a göre muhayyerliğe mâni' olan ayrılık, icâb yapıldıktan sonra kabul vaki' olmadan tarafların bedenen birbirlerini terketmeleridir. Kiramdan Alî b. Ebî Tâlib, Abdullah b. Ömer', Abdullah b. Abbâs, Ebû Hüreyre ve Ebû Berzete'l-Eslemî (radıyallahü anh) hazerâtiyle tabiînden Tâvûs, Saîd b. Müseyyeb, Atâ, Kâdî Şureyh, Hasan-ı Basrî, Şa'bî, Zührî, Evzâî, İbn Ebî Zi'b , Süfyân b. Uyeyne, diğer ulemâdan İmâm Şafiî, İbn Mübarek, Alî b. Medînî, Ahmed b. Hanbel, İshâk b. Râhuye, Ebû Sevr, Ebû Ubeyd, Muhammed b. Cerîri Taberî, hadis İmâmlarından Buhârî ve başkalarına göre alıcı ile satıcının ayrılmalarından murâd; Bedenen birbirlerinden uzaklaşmalarıdır. Zâhirîler'in mezhebi de budur, Bu zevat alıcı ile satıcı bedenen birbirlerinden ayrılmadıkça akdîn tamam olmadığına kaildirler. ekseri rivâyetlerinde ayrılma için (teferruk), bâzılarında da (iftirak) kelimeleri kullanılmıştır. Bâzı lügat âlimleri bunların arasında mânâca fark görmüş, teferrukun bedenen, iftirakm ise kavlen birbirinden ayrılmak mânâlarına geldiklerini söylemişlerdir. Aynî'nin üstadı Zeynüddîn: «Bu da ayrılığın bedenî olduğunu söyleyen cumhûrun mezhebini te'yid eder.» demiştir. Fakat İbn'l-Arabî bu farkı kabuî etmemiş; Kur'ân-ı Kerîm'de buna şâhid bulunmadığı gibi, iştikakın da te'yîd etmediğini bildirmiştir. «Ancak muhayyerlik şartiyle yapılan satış müstesna!» cümlesi hakiında Nevevî şunları söylüyor: «Ulemamız ile diğer ulemânın beyanlarına göre burada üç kavil vardır. Bunların esah olanı, muhayyerliğin akid tamamlandıktan sonra o meclisten ayrılmadan sübût bulmalıdır. Mesele şöyle takdir edilir: Alıcı ile satıcıya birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerlik vardır. Ancak birbirlerine muhayyerliği yalnız akid meclisinde tanırlar da akdi muteber sayarlarsa o zaman satış sırf O esnadaki muhayyerlikle tamam olur; ve muhayyerlik birbirlerinden ayrılıncaya kadar devam etmez. kavle göre istisnanın mânâsı: Bu hükümden ancak üç gün yahut daha az müddet muhayyerlik şartiyle yapılan satış müstesnadır; demektir. Bu takdirde muhayyerlik tarafların birbirinden ayrılmaları ile sona ermez; şart koşulan müddet geçinceye kadar devam eder. kavle göre istisnanın mânâsı: Ancak meclis muhayyerliği , bulunmamak şartiyle yapılan satış müstesnadır; demektir. Bu takdirde satış nefs-i akidle tamam olur; muhayyerlik yoktur. Satışın bu suretle sahih olacağını söyleyenlerin te'vîli budur. Ulemâmızca esah olan kavle göre bu şartla satış bâtıldır. İşte bu hadîs hakkındaki hilafın hülâsası budur. Ulemâmız bilîttifak birinci kavli tercih etmişlerdir. İmâm Şâfiî'den nassan nakledilen kavil de budur. Öteki kavilleri birçokları bâtıl saymış; kaillerini hatâya nisbet etmişlerdir..-» bundan sonra muhaddislerden Beyhakî ile Tirmizî'nin de bu kavli tercih ettiklerini söylemiş; İbn Münzir'in bu tefsiri Sevrî ile Evzâî, Süfyân b. Uyeyne, Abdullah b. Hasan el-Anberî, İmâm Şafiî ve İshâk b. Râhuye'den naklettiğini bildirmiştir. Nevevî'nin beyânına göre ; «Meğer ki, biri diğerim muhayyer bıraka!» cümlesinin mânâsı: Birinin diğerine: «Satışın geçerli olduğunu ihtiyar et!» demesidr. Şayet ihtiyar ederse akid tamamdır. Bir şey söylemeden susarsa muhayyerlik hakkı devam eder. Satışı sözle ihtiyar edenin muhayyerliğinin sona erip ermeyeceği hususunda şafiîler'den iki kavil rivâyet olunmuştur. Bunların esah olanına göre muhayyerliği sona erer; hadîsin zahiri buna delildir. (319-388) diyor ki: «Bu hadîs hıyar-ı meclisin sübûtu hakkında en açık delildir; ve hadîslerin zahirine muhalif olan her te'vîli iptal etmektedir. Hadîsin sonundaki (satışı yaptıktan sonra ayrılırlar-sa...) cümlesi de böyledir. Bu sözde muhayyerliği kesen ayrılığın bedeni olduğuna açık beyân vardır; zîra ayrılık sözle olur mânâsına gelse hadisin bir faydası kalmaz.» Hattâbî'nin bu sözlerine cevap vermiş; hadîsin taraflardan biri İcâbı yaptıktan sonra ötekinin muhayyer kalması, akdi isterse kabul, dilerse reddetmesi hususundaki hıyar-ı meclis hakkında en açık bir delil olduğunu, yoksa iki taraf icâb ve kabulü yaptıktan sonra akid tamam olduğu için muhayyerlik kalmayacağını, ancak ortada kusur sebebiyle muhayyerlik gibi bir şart varsa ona riâyet edileceğini bildirmiş; buna delîl olarak da Nesâî'nin tahrîc ettiği Hazret-i Semûra hadîsini göstermiştir. Mezkûr hadîste: veriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkça ve her biri satıştan dilediğini almadıkça muhayyerdirler.» buyurulmuştur. (238-321): «Bu hadîsteki (Her biri satıştan dilediğini almadıkça) ifâdesi alış veriş yapanların muhayyerliği akidden Önce olduğuna delildir. Alanla satan arasında akid, müşterinin razı olacağı hususta yapılacak; onun rızâ göstermediği başka bir şeye aid olmayacaktır. Çünkü bu hadîsteki ayrılmayı bedenen ayrılmak mânâsına alanlar arasında müşterinin satılan maldan istediği miktarı alıp kalanını bırakamayacağı, malı ya tamamen alması yahut tamamen terk etmesi gerektiği hususunda hiç bir hilaf yoktur. diyor, ki bu da alış veriş yapanların birbirlerinden ayrılmalarından murâd, bedenen değil kavlen olduğunu gösterir. «Her te'vîli iptal etmektedir.» sözü Hanefîler'ce müsellem değildir. Çünkü bir nass hakkında iki te'vîl birbirine zıd düşerse o nassla amel edilmeyip kıyasa baş vurulur; ve bey' icâre gibi akidler nikâh akdine kıyâs olunurlar; zîra hepsi îcâb ve kabulle tamam olurlar. Nikâhta akidden sonra bedenen ayrılmak şart değildir, binâenaleyh burada da öyledir. Mâlik: «Alış veriş yapanların birbirlerinden ayrılmaları hususunda malûm bir had ve muayyen bir vakit yoktur. Bu, üzerine satış akdi tevakkuf eden bir meçhuliyettir ki, mülâmese ve münâ-beze satışları ile meçhul bir müddete kadar muhayyer kalmak şartiyle yapılan satışa benzer; böyle bir satış kat'î surette fâsiddir.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Veriş Yapanlara Hıyar-ı Meclisin Sübütü Bâbı
3937-)
Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd, Şu'be'den rivâyet etti. H. Amr b. Alî rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd ile Abdurrahmân b. Mehdî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Şu'be, Katâde’den, o da Ebû'l-Halîrden, o da Abdullah b. Hâris'den, o da Hakîm b. Hi-zâm'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti: veriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler. Eğer doğru söyler ve (her şeyi) beyân ederlerse satışlarında kendilerine bereket verilir; yalan söyler ve (hakikati) gizlerlerse satışlarının bereketi gider.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Verişte Ve Beyanda Doğruluk Bâbı
3938-)
Bize Amr b. Alî rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahmân b. Mehdî rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm, Ebû't-Teyyâh'dan rivâyet etti. ki: Abdullah b. Hâris'i, Hakîm b. Hizâm'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivâyet ederken dinledim. b. Haccâc der ki: «Hakîm b. Hizam Kâ'be'nin İçinde doğmuş ve yüz yirmi sene yaşamıştır.» hadîsi Buhârî «Büyü'» bahsinin bir iki yerinde; Ebû Dâvûd ile Tirmizî «Buyû'»da; Nesâî «Büyü'» ve «Şurût» bahislerinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. murâd: Malın veya ona bedel verilen şeyin kusurunu ve şâir îzâha muhtaç yerlerini bildirmektir. Alış verişi yapanlar buna riâyet ederlerse yaptıkları alış verişin bereketini görürler; gerek satılan malın gerekse ona mukabil verilen semenin hayır ve menfaati çoğalır; riâyet etmedikleri takdirde o işten bir hayır ve bereket görmezler. Biri riâyet eder; diğeri etmezse, riâyet etmeyen hayır görmez. Hadîsin zahiri bunu İktizâ ederse de doğru söyleyenin yine de ötekinin şerrine uğramasından korkulur. şerîf hüküm itibariyle bundan önceki Bâbın rivâyetleri gibidir. Yani bu rivâyetlerle istidlal eden cumhûru ulemâ: «Ahş verişte muhayyerlik, iki tarafın bedenen birbirlerinden ayrılmasına kadar devam eder.» demiş; Hanefîler'le diğer bir takım ulemâ ise bunu kabul etmeyerek, akdin icâb ve kabul ile tamam olduğunu, akdi yapanlardan birine hıyar-ı meclis denilen meclis muhayyerliği tanımanın öteki tarafın hakkını iptal edeceğini, bu ise Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «İslâm'da zarar ve mukabele bizzarar yoktur.» hadîsiyle nehî buyurulmuş olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre bu hadîsler hıyâr-ı kabule hamledilirler. Filvaki' taraflardan biri diğerine satılan malın kabulü hususunda muhayyerliği şart koşarsa, satış meclisinde bulundukları müddetçe her birine muhayyerlik hakkı sabit olur. Meclisten murâd akdi yaparken bulundukları vaziyettir. Meselâ akdi otururken yaparlarsa bu hâl bir meclis, ayakta yapmaları dahi bir meclis sayılır. Vaziyeti değiştirmek meclisin sona ermesi mânâsına gelir. Şu halde oturanın kalkması, ayakta olanın yürümesi veya satıştan başka bir işle meşgul olması meclisi bozar. Hanefîler bu hususta bâzı âyetlerle de istidlal etmiş; ezcümle: "Akidleri îfâ edin!" Âyet-i Kerime âyet-i kerîmesi üzerinde durmuş; ve: «Satış da ifâsı gereken bir akiddir; muhayyerlik isbâtı buna münâfîdir.» demişlerdir. Fakat Şâfiîler'den Nevevî bunu kabul etmeyerek: «Bu sahîh hadîsler onların kavlini. reddetmektedir; bunlara verecek sahîh cevaplan da yoktur.» diyor. hadîs müslümana dürüstlüğün vâcib olduğuna da delildir. Bu bâbta asıl olan dürüstlüktür. Cerîr (radıyallahü anh): (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, söz dinleyip itaat edeceğime dâir bey'atte bulundum. Bana her müslümana karşı dürüst hareket etmemi şart koştu.» demiştir. Bu hususta başka hadîsler de vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Verişte Ve Beyanda Doğruluk Bâbı
3939-)
Bize Tahyâ b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve İbn Hucr rivâyet ettiler. Yahya b. Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı, ötekiler: Bize İsmail b. Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan naklen rivâyet etti, dediler, İbn Dinar, İbn Ömer'i şunu söylerken işitmiş: adam alış verişte aldanırdığını Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e andı da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): alış veriş yaparsan: Aldatmaca yok! de.» buyurdular. Attık o zât alış veriş yaparken: Aldatmaca yok! derdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Verişte Aldanan Kimse Bâbı
3940-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Vekî' rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. H. Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. râvilerin ikisi de Abdullah b. Dinar'dan bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Onların hadîsinde: «Artık o zât alış veriş yaparken: Aldatmaca yok! derdi.» ibaresi yoktur. hadîsi Buhârî «Büyü'» ve «Terkü’l-Hıyel» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Buyû'»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hâlini arzeden zât Habbân b. Münkız el-Ensârî (radıyallahü anh)'dır. Uhud ve ondan sonraki harblere iştirak etmiş; Hazret-i Osman zamanında yüz otuz yaşında vefat etmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bulunduğu bir gazada kaleden atılan bir taşla başı yarılmış; bu sebeple aklı ve dili bozulmuşsa da tamamen şuurunu kaybetmemişti. Yalnız dili peltek kaldığı için (Lâ hılâbe) sözünü (Lâ hıyâbe), bir rivâyete göre de (Lâ hizâbe) şeklinde söylermiş. Dârekutnî gözlerinin de görmediğini rivâyet etmiştir. hılâbe» aldatmak yok! mânâsına gelir. Bundan maksad: Beni aldatman sana helâl değildir, yahud beni aldatman hükümsüzdür, demektir. Bazıları bu sözü «lâ hıyâne» şeklinde rivâyet etmişlerse de Kâdî Iyâz bunun tashîf olduğunu söylemiştir. beyânına göre bir rivâyette Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu zâta satın aldığı her malda üç gün de muhayyerlik vermiştir. Fakat bu rivâyet sabit olmamıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Alış Verişte Aldanan Kimse Bâbı
3941-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem) meyveyi olgunlaştığı anlaşılıncaya kadar satmayı yasak etti. Bundan satanı da alanı da nehî buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3942-)
Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den; o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3943-)
Bana Alî b. Hucr Es-Sa'dî ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail, Eyyûb'dan, o da Nafi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) meyvesi olgunlasın caya kadar hurmayı, dânesi beyazlaşıp afetten emin oluncaya kadar başağı satmaktan men' etti. (Bundan) satıcıya ia, müşteriyi de nehî buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3944-)
Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. Dedi ki: Bîre Cerîr, Tahyâ b. Saîd'den, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): olgunluğu zuhur edip âfetten kurtuluncaya kadar satmayın!» buyurdular. Ömer: «Olgunluğu zuhur etmek; Meyvenin kızarması ve sarar-masıdır.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3945-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdülvehhab, Yahya'dan bu isnâdla: «Olgunluğu zuhur edinceye kadar.» diye rivâyet etti; ondan sonrasını zikretmedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3946-)
Bize İbn Râfi' rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Füdeyk rivâyet etti. ki): Bize Dahhâk, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Abdülvehhab hadisinin mislini haber verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3947-)
Bize Süveyd b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Hafs b. Meysera rivâyet etti. ki): Bana Mûsâ b. Ukbe, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Mâlik ile Ubeydullah hadîsi gibi rivâyette bulundu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3948-)
Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb ve Kuteybe b. Hucr rivâyet ettiler. Yahya b. Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize İsmâîl yani İbn Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan rivâyet etti; o da İbn Ömer'i şunu söylerken işitmiş, dediler: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : meydana çıkıncaya kadar meyveyi satmayın!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3949-)
Bana bu hadîsi Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahmân, Süfyân'dan rivâyet etti. H. İbn Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. Her iki râvi Abdullah b. Dinar'dan bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. Şu'be hadîsinde şunu ziyâde etmiştir: «İbn Ömer'e: Onun olgunlaşması nedir? diye soruldu. İbn Ömer: Âfeti gider; dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3950-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hayseme Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3951-)
Bize Ahmed b. Yûnus dahi rivâyet etti. ki): Bize Züheys' rivâyet etti. ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) olgunlasın caya kadar meyveyi satmaktan nehî buyurdu; yahut bizi nehî buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3952-)
Bize Ahmed b. Osman En-Nevfelî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Âsim rivâyet etti. H. Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Ravh rivâyet etti. Ebü Âsim ile Kavh demişler ki: Bize Zekeriyyâ b. İshâk rivâyet etti. ki): Bize Amr b. Dînâr rivâyet etti. O da Câbir b. Abdüllâh'ı şunu söylerken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) olgunluğu meydana çıkıncaya kadar meyveyi satmaktan neni buyurdu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3953-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Amr b. Mürra'dan, o da Ebû'l-Bahterî'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: İbn Abbâs'a hurma satışını sordum da: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sahibi yiyinceye yahut yenilinceye ve tartılıncaya kadar hurmayı satmaktan nehî buyurdu; dedi. Bunun üzerine ben: Tartılacak ne demek? diye sordum. İbn Abbâs'ın yanında bulunan bir adam: Göz kararı ile ölçülünceye kadar; dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3954-)
Bana Ebû Küreyb Muhammed b. Alâ' rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Fudayl, babasından, o da İbn Ebî Nu'm'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem): olgunlukları zuhur edinceye kadar satın almayın!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3955-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî'den naklen haber verdi. H. İbn Nümeyr ile Züheyr b. Harb da rivâyet ettiler. Lâfız onlarındır. (Dediler ki): Bize Süfyân rivâyet etti. ki): Bize Zührî, Sâlim'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), olgunluğu anlaşılıncaya kadar meyve satışından ve yaş hurmayı kuru hurma mukabilinde satmaktan nehî buyurmuşlar,
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3956-)
İbn Ömer Şöyle dedi: Bize Zeyd b. Sabit de anlattı ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ariyye (denilen) hurmaların satışına ruhsat vermiş. Nümeyr kendi rivâyetinde: «Satılmasını» tâbirini ziyâde etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3957-)
Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele rivâyet ettiler. Lâfız Harmele'nindir. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki): Bana Saîd b. Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahmân rivâyet ettiler ki, Ebû Hüreyre şunları söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): zahir oluncaya kadar meyveyi satın almayın! Kuru hurma mukabilinde yaş hurmayı da satın almayın!» buyurdular. Şihâb: «Bana Salim b. Abdillâh b. Ömer dahi babasından, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin tamamiyle mislini rivâyet etti.» demiş. Bâbın hadîslerinden Abdullah b. Ömer ile Câbir (radıyallahü anh) rivâyetlerini Buhârî ile Ebû Dâvûd «Kitâbü’l-Buyû'»da; ayrıca Câbir (radıyallahü anh) rivâyetini İbn Mâce «Ticâret»de; İbn Abbâs (radıyallahü anh) rivâyetini Buhârî «Buyû'»da tahrîc etmişlerdir. Bu hususta başka ashâb-ı kirâmdan da rivâyetler vardır. hepsi meyveyi kemâle gelmeden satmanın memnu' olduğunu göstermektedir. Kemâle gelmekten murâd: Sarı renkli meyvelerin sararması, kırmızı olanların kızarması, hububat ve sebzelerin de faydalanılır hâle gelmesidir. Bununla beraber mesele selef ulemâ arasında ihtilaflıdır. İmâm Leys ile Mâlikîler'e göre kemâle gelmekten maksat: Meyvelerin cinsidir. Şu halde bir beldenin bahçelerinden birinde meselâ; kirazlar kızarsa, o beldenin bütün meyve cinslerini —henüz kemâle gelmemiş olsalar bile— satmak caizdir. Yalnız Mâli kîler meyvelerin birbiri ardından olgunlaşmasını şart koşmuşlardır. Ahmed b. Hanbel meyvelerin ayrı ayrı her bahçede hattâ bir rivâyete göre her ağaçta müstakillen kemâle gelmesi lâzım geldiğini söylemiştir. her cins meyve ayn ayrı nazar-ı i'tibâra alınır. Hanef iler bu tafsilâta lüzum görmemişlerdir. meyvelerin satışı hususunda şâfiîler'den İmâm Nevevî şunları söylüyor: «Bir kimse meyveyi, derhal toplamak şartiyle henüz kemâle gelmeden satsa, satış bilittifak sahihtir. Ulemâmız diyorlar ki: Meyveyi toplamayı şart koşsa da sonra toplamasa satış sahihtir. Satıcı müşteriye o meyveyi toplatır. Alanla satanın meyveyi ağaçta bırakmak hususunda anlaşmaları da caizdir. Meyveyi ağaçta bırakmak şartiyle satmak icmâan bâtıldır. Zira çok zaman meyve kemâle gelmeden telef olur. Bu takdirde satıcı, dîn kardeşinin malını haksız yere yemiş olur. Lâkin meyveyi derhal toplamayı şart koşarsa bu zarar ortadan kalkar. Toplamayı şart koşmayıp mutlak olarak satarsa bizim mezhebimizle cumhûra göre satış bâtıldır. İmâm Mâlik'in kavli de budur. Ebû Hanîfe meyveyi toplama şartının vâcib olduğunu söylemiştir.» Aynî İmâm Nevevî'nin icmâ' iddiasını kabul etmemiş; bu meselede ulema arasında kuvvetli ihtilâf olduğunu kaydettikten sonra şunları söylemiştir: «İbn Ebî Leylâ ile Sevrî meyveyi olgunlaşmadan satmanın mutlak surette caiz olamayacağına kaildirler; bu babta icmâ' nakleden zât vehme kapılmıştır. Yezîd b. Ebî Habîb ise bu satışın mutlak surette hatta meyveyi ağaçta bırakmak şartiyle dahi caiz olduğunu söylemiştir; bu hususta icmâ' nakleden de vehmetmiştir.» bâbtaki tafsilât şöyledir: Sevrî. İbn Ebî Leylâ, İmâm Şafiî, İmâm Mâlik, İmâm Ahmed ve İshâk: Kızarmadıkça yahut sararmadıkça ağaç üzerindeki meyveyi satmak caiz değildir; demişlerdir. İmâm A'zam, İmâm Ebû Yûsuf ve İmâm Muhammed'e göre ise ağaçta meyve zuhur ettikten sonra olgunlaşmadan satmak caizdir. İmâm Mâlik ile İmâm Ahmed'in birer kavilleri de budur. Hanefîler'inbu bâbtaki delili Buhârî'nin Hazret-i Abdullah b. Ömer'den rivâyet ettiği bir hadîstir. Mezkûr hadîste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): kim tohumladığı bir hurmayı satarsa, o hurmanın meyvesi satana aiddir; meğer ki müşteri şart koşmuş ola.» buyurmuşlardır. ,hadîsin Tirmizî rivâyetinde şu ziyâde de vardır: «Ve her kim bir köle satar; kölenin de malı bulunursa onun malı salana aiddir; meğer ki, müşteri şart koşmuş ola!» «Bu hadîs hasen sahihtir.» demiştir. vechine gelince: Hadîs-i şerîf olgunlaşmadan meyve satmanın mubah olduğunu gösteriyor. Çünkü satışa şart koşulmaksızın dahil olmayan birşeyin şart koşulursa satılabileceğine delâlet ediyor. Burada şart koşulmadan satışa dâhil olmayan şey olgunlaşmamış meyvedir. Bâbımız hadîslerinden murâd: Ağacın meyvesini henüz meyve haline gelmeden satmaktır. Bu takdirde satıcı elinde mevcut olmayan bir şeyi satmış olur ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buna men' etmiştir. beyanına göre ulemâdan bir cemaat bu hadîslerdeki nehyin tahrîm için değil, bir meşveret ve nasihat kabilinden olduğunu söylemişlerdir. Ashâb-ı kirâmdan bazıları hurmalarım kemâle gelmeden satar; sonra bir âfet dolayısiyle hurma olmayınca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda birbirlerinden hak dâva ederlerdi. Bu hususta Buhârî, Nesâî ve Beyhakî Hazret-i Zeyd b. Sabit'den bir hadîs rivâyet etmişlerdir. Mezkûr hadîste Zeyd (radıyallahü anh) Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde halk kemâle gelmeden meyve satarlardı. Meyveler devşirilip hesaplaşma zamanı gelince müşteri: Yemişlere çürüme, küf ve balsıra arız oldu derdi. Yani bir takım afetler sayarak bunlarla ihticâc ederlerdi. Bu hususta huzuru risâlet penahilerinde dâvalar çoğalınca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) meşveret kabilinden: Meyvenin olgunluğu anlaşılmadan satış yapmayın! buyurdular.» İbn Ömer'in bir rivâyetinde (arâyâ) satışına ruhsat verildiğinden bahsedilmektedir. Arâyâ: Ariyyenin cem'idir. Satışı haram kılınanlardan hâriç kalan hurma demektir. Bunu şöyle îzâh ederler: Müzâbene yani ağaç üzerindeki hurmayı kuru hurma mukabilinde satmak yasak edilince bu meyanda ariyyeye müsaade buyurulmuştur. Ariyye, hurma ağacı ve parası olmayan ihtiyaç sahibi bir kimsenin çoluğuna çocuğuna taze hurma tattırmak maksadiyle elindeki kuru hurmayı verip göz kararı ile ağaçtaki taze hurmadan o miktar hurma satın almaktır. Esîr «En-Nihâye» adlı eserinde beş vesk (kile)’den az olmak şartiyle buna ruhsat verildiğini söyler. "Nitekim bundan sonraki bâbda ariyye meselesi delilleriyle görülecektir. İbn Ömer'in bir rivâyetinde zikri geçen başak satışı hakkında Nevevî şunları söylüyor: «Bu hadîste İmâm Mâlik ile Kûfeliler'e ve ekser-i ulemâya delil vardır. Onlara göre daneleri katılaşan başağı satmak caizdir. Bizim mezhebe gelince: Bu hususta mezhebimizde tafsilât vardır. Başak arpa ve mısır gibi daneleri görünen hububattan ise satılması caizdir. Buğday gibi daneleri kavuzlu olup döğülmek suretiyle temizlenenlerden ise bu hususta şafiî'nin iki kavli vardır. Yeni mezhebine göre caiz değildir, ki esah olan da budur. Eski mezhebine göre caizdir. katılaşmadan hububatı satmak caiz değildir; meğer ki derhal biçmek şartiyle satıla. danesi katılaşmadan tarla İle birlikte şartsız olarak satmak —tarlaya tebean— caizdir. Olgunlaşmadan meyveyi ağacına tebean şartsız satmak da caizdir. Sebzelerin hükmü de böyledir. Onları da tarladan ayrı olarak satmak ancak kaldırmak suretiyle caiz olur. Olgunlaşmadan karpuz ve emsali şeyleri satmak dahi aynı hükme tâbidir. Bu meselenin feri'leri çoktur.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Meyveleri Olgunlaştıkları Görünmeden Önce Koparmayı Şart Koşmaksızın Satmaktan Nehi Bâbı
3958-)
Bana Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. Dedi ki: Bize Huceyn b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Leys, Ukayl'den, o da İbn Şihâb'dan, o da Saîd b. Müseyyeb'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) miizâhene ve münâkale satışından nehî buyurmuş. Müzâbene: Hurmanın yemişinin kuru hurma mukabilinde satılması; muhâkale de: Ekinin buğday mukabilinde satılması ve yerin buğday mukabilinde kiralanmasıdır. Şöyle dedi: Bana Salim b. Abdillâh, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki: «Olgunlaştığı zahir olmadıkça meyveyi satın almayın; kuru hurma mukabilinde taze hurmayı da satın almayın!» buyurmuşlar. Salim şunu söyledi:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Arıyyeler Müstesna Olmak Üzere Kuru Hurma Mukabilinde Yaş Hurma Satmanın Haram Kılınması Bâbı
3959-)
Bana Abdullah, Zeyd b. Sâbit'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan sonra ariyyenin taze veya kuru hurma mukabilinde satılmasına ruhsat vermiş, bundan başkasına ruhsat vermemiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Arıyyeler Müstesna Olmak Üzere Kuru Hurma Mukabilinde Yaş Hurma Satmanın Haram Kılınması Bâbı
3960-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den, onun da Zeyd b. Sabi t'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem) ariyye sahibine onu göz kararı ile kuru hurma mukabilinde satmak için ruhsat verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Arıyyeler Müstesna Olmak Üzere Kuru Hurma Mukabilinde Yaş Hurma Satmanın Haram Kılınması Bâbı
3961-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Yahya b. Saîd'den naklen haber verdi. ki): Bana Nafi' haber verdi ki, Abdullah b. Ömer'i, Zeyd b. Sâbit'den naklen rivâyet ederken dinlemiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ailenin göz karariyle kuru hurma mukabilinde alarak taze tâze yiyecekleri ariyye hakkında ruhsat vermiş.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Arıyyeler Müstesna Olmak Üzere Kuru Hurma Mukabilinde Yaş Hurma Satmanın Haram Kılınması Bâbı
3962-)
Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdülvehhâb rivâyet etti. ki): Yahya b. Saîd'i: Bu isnadla bu hadîsin mislini bana Nâfi' haber verdi; derken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Arıyyeler Müstesna Olmak Üzere Kuru Hurma Mukabilinde Yaş Hurma Satmanın Haram Kılınması Bâbı
3963-)
Bize bu hadîsi Yahya b. Yahya da rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym, Yahya b. Saîd'den naklen bu isnadla haber verdi. Yalnız o: «Ariyye, bir kavme tahsis olunan hurmalıktır. Onlar da onu göz karariyle kuru hurma mukabilinde satarlar.» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Arıyyeler Müstesna Olmak Üzere Kuru Hurma Mukabilinde Yaş Hurma Satmanın Haram Kılınması Bâbı
3964-)
Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir rivâyet etti. ki): Bize Leys, Yahya b. Saîd'den, o da Nâfi'den, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti. (Abdullah Şöyle dedi: Bana Zeyd b. Sabit rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), mukabilinde göz ka-rariyle kuru hurma vermek suretiyle (yapılan) ariyye satışına ruhsat vermiş. şöyle dedi: «Ariyye, bir kimsenin çotuğuna çocuğuna taze hurma yedirmek için birkaç hurma ağacının yemişini göz kararı ile kuru hurma vererek satın almasıdır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Arıyyeler Müstesna Olmak Üzere Kuru Hurma Mukabilinde Yaş Hurma Satmanın Haram Kılınması Bâbı
3965-)
Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah rivâyet etti. ki): Bana Nâfi', İbn Ömer'den, o da Zeyd b. Sâbit'den naklen rivâyette bulundu ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ariyyeler hakkında göz karariyle ölçerek satışa ruhsat vermiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Arıyyeler Müstesna Olmak Üzere Kuru Hurma Mukabilinde Yaş Hurma Satmanın Haram Kılınması Bâbı