Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

6171-) Bize Abd b. Humeyd rivâyei etti. ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer Zührî'den naklen haber verdi. ki): Bana Ebû Seleme, Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu Ve Bunun Fazileti Bâbı
6172-) Bize Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim ikisi birden Cerir'den rivâyet ettiler. H. İshâk b. İbrâhim ile Alî b. Haşrem dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. H. Ebû Küreyb Muhammed b. Ala da rivâyet etti. ki): Bize Muâviye rivâyet etti. H. Ebû Saîd El-Eşec dahi rivâyet etti, ki): Bize Hafs (yani Gıyâs) rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den, o da Zeyd b. Vehb Ebû Zıbyan'dan da Cerir b. Abdillah'dan naklen rivâyet etmişlerdir. Şöyle dedi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -«Her kim insanlara merhamet etmezse Allah (azze ve celle) de ona etmez.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu Ve Bunun Fazileti Bâbı
6173-) Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Veki' ile Abdullah b. Nümeyr, İsmail'den, o da Kays'dan, o da Cerir'den, (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu Ve Bunun Fazileti Bâbı
6174-) Ebû Bekr de. Ebi Şeybe ile İbn Ebî Ömer ve Ahmed b. Abde rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyan Amr'dan, o da Nâfi' b. Cübeyr'den, o da Cerir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen A'meş'in hadîsi gibi rivâyette bulundu. hadîsleri Buhârî «Kitâbu’l-Edeb»'de tahric etmiştir. beyanına göre çocuklara ve zayıflara merhamet meselesi umumî olup, bütün insan ve hayvanlara şâmildir. Yani mü'min olsun, kâfir olsun bütün insanlara, kendinin olsun olmasın bütün hayvanlara acımayan, hayvanı doyurup sulamayan, yükünü hafifletmeyen ve İnsafsızca döğen kimse âhirette Allah'ın rahmetine nail olmayacaktır. rivâyetlerdeki rahmet cümleleri her iki fiilin refi ve cezmi ile rivâyet olunmuştur. Merfu' okunduğuna göre cümle başındaki (men) mev-sule; meczum okunduğuna göre ise şartıyye olur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu Ve Bunun Fazileti Bâbı
6175-) Bana Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bhe babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be Katade'den rivâyet etti, Katade, Abdullah b. Ebî Utbe'yi Ebî Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet ederken dinlemiş. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çok Utanması Bâbı
6176-) Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ ve Ahmed b. Sinan da rivâyet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize Abdurrahman b. Mehdi, Şuffae'den, o da Katade'den naklen rivâyet etti. ki): Ben Abdullah b. Ebî Utbey'i şöyle derken işittim. Ebû Said-i Hudrî'yi dinledim. Şunu söylüyordu: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) perdesi içindeki bakireden dahs utangaçtı. Bir şeyden hoşlanmadı mı onu yüzünden anlardık.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çok Utanması Bâbı
6177-) Bize Züheyr b. Harb ile Osman b. Ebî Şeybe rivâyet ettiler, (Dediler ki): Bize Cerir A'meş'den, o da Şakîk’den, o da Mesrûk’dan naklen rivâyet etti. Mesrûk Şöyle dedi: Muâviye Kûfe'ye geldiği vakit Abdullah b. Amr'ın yanına girdik de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i andı. Ve: Çirkin konuşmaz, çirkin şeye Özenmezdi, dedi. Şunu da ilâve etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): sizin ahlâkı en güzel olanlarınız, en hayırlilannızdandır.» buyurdular. «Muâviye'yle beraber Kûfe'ye geldiği vakit.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çok Utanması Bâbı
6178-) Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivâyet ettiler. H. İbn Nümeyr dahi rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. Ebû Saîd El-Eşecc de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hâlid (yani El-Ahmer) rivâyet etti. râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. rivâyetleri Buhârî «Kitâbu’l-Menâkıb»'de tahric etmiştir. Kötü olacağı beklenen yahut terki fiilinden daha hayırlı sayılan bir şey yapılacağı zaman insanın yüzüne arız olan bir inceliktir diye tarif olunur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'ın hududuna (cezalarına) aid olmayan yerlerde bakire bir kız gibi utanır, hoşlanmadığı bir şeyi söyledi diye kimseyi muaheze buyurmazdı. Gerek sözünde, gerek fiilinde kat'iyyen bir şey bulunmazdı. Hiç bir kimsenin kusurunu yüzüne vurmazdı. Bundan dolayıdır ki: Hazret-i Ebû Saîd: «Bir şeyden hoşlanmadı mı onu yüzünden anlardık» demiştir. Yani utandığından dolayı hoşlanmadığı şeyi söylemez, yüzünün rengi değişir, hoşlanmadığını bundan anlardık, demek istemiştir. Kötü ve çirkin iş yapan, çirkin söz söyleyen demektir. Müte-fehhiş ise fesadçılığı sebebiyle bu kötülükleri yapmaya özenen kimsedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çok Utanması Bâbı
6179-) Bana Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hayseme, Simâk b. Harb'den naklen haber verdi. ki): Câbir b. Semûra'ya: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in meclislerinde bulunuyor muydun? diye sordum. Evet! Çok defalar! Sabah namazını kıldığı namazgahından, güneş doğuncaya kadar kalkmaz; güneş doğdu mu kalkardı. Ashab konuşurlar ve câhiliyyet işlerini ele alırlar da gülerlerdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de tebessüm buyururdu, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Tebbessümü Ve Güzel Geçimi Bâbı
6180-) Bize Ebû'r-Rabi' El-Ateld ile Hâmid b. Ömer, Kuteybe b. Saîd ve Ebû Kâmil toptan Haramad b. Zeyd'den rivâyet ettiler. Ebû'r-Kabı' dedi ki: Bize Hammâd rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb, Ebû Kılâbe'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seferlerinden birinde idi. Enceşe denilen kara bir hizmetçi de develeri sürüyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona Enceşe! Sırçalar için develeri yavaş sür!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kadınlara Merhameti Ve Kadınların Hayvanlarını Sürenlere Onlara Acımalarını Emir Duyurması Bâbı
6181-) Bize Ebû'r-Rabi' El-Atekî ile Hâmid b. Ömer ve Ebû Kâmil dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammâd Sâbit'ten, o da Enes'den naklen bu hadîsin benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kadınlara Merhameti Ve Kadınların Hayvanlarını Sürenlere Onlara Acımalarını Emir Duyurması Bâbı
6182-) Bana Amru'n-Nâkıd ile Züheyr b. Harb da ikisi birden İbn Uleyye'den rivâyet ettiler. Züheyr ki): Bize İsmail rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb Ebû Kılâbe'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zevcelerinin yanına gelmiş. Enceşe denilen bir sürücü hayvanlarını sürüyormuş. Bunun üzerine: sana yâ Enceşe! Sırçaların hayvanlarını yavaş sür!:» Buyurmuşlar. Râvi diyor ki.: Ebû Kılâbe şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Öyle bir söz söyledi ki, onu sizden biriniz söylese kendisini ayıplardınız.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kadınlara Merhameti Ve Kadınların Hayvanlarını Sürenlere Onlara Acımalarını Emir Duyurması Bâbı
6183-) Bize Yahya b. Yahya dahi rivâyet etti. ki): Bize Yezid b. Zürey' Süleyman Et-Teymî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kadınlara Merhameti Ve Kadınların Hayvanlarını Sürenlere Onlara Acımalarını Emir Duyurması Bâbı
6184-) Bize Ebû Kâmil de rivâyet etti. ki): Bize Yezid rivâyet etti ki): Bize Teymî, Enes b. Mâlik'den rivâyet etti. (Şöyle dedi) . Kes Ümmü Süleym Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte idi. Onların develerini bir sürücü sürüyordu. Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem): Enceşe! Sırçaların hayvanlarını yavaş sür!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kadınlara Merhameti Ve Kadınların Hayvanlarını Sürenlere Onlara Acımalarını Emir Duyurması Bâbı
6185-) Bize İbn Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdüssamed rivâyet etti. ki): Bana Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize Katâde Enes'den rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in güzel sesli bir deve sürücüsü vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: ol ya Enceşe! Sırçaları kırma!» buyurdular. (Bununla) Zayıf kadınları kastediyordu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kadınlara Merhameti Ve Kadınların Hayvanlarını Sürenlere Onlara Acımalarını Emir Duyurması Bâbı
6186-) Bize bu hadîsi İbn Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize Ebû Dâvud rivâyet etti. ki): Bize Hişâm, Katâde'den, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Ama «Güzel sesli sürücüsü» ifadesini anmadı. hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Edeb»'de tahric etmiştir. Kavârir: Kâruranın cenVidir. Kârûra cam sırça demektir. Kadınlar zaafları ve çabuk kırılmaları sebebiyle sırçaya benzetilmişlerdir, Kâdî Iyâz'in beyânına göre ulema bu hususta ihtilâf etmişlerdir. Birçoklarına göre develeri süren Enceşe güzel sesli idi. Develeri sürerken recez denilen şiir nev'inden kadınlara ait parçalar okurdu. Binaenaleyh kadınlar bunu işitip de kalblerine fitne düşmesin diye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu bundan men etmiştir. Zira Arapların meşhur meselelerindendir: Şarkı zinanın muskasıdır derler. Kâdî Iyâz bu tevcihi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in maksadına ve sözünün muk-tezasına daha muvafık bulmuştur. Diğer bir takım ulemâya göre hadîsten maksat develeri yavaş sürmektir. Çünkü develer sürücünün şarkı söylediğini işitince bundan zevk ve şevk duyarak hızlanırlar. Ve üzerindeki insanları sarsarak yorarlar. İşte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e nceşe'yi bunun için men etmiştir. Çünkü kadınlar şiddetli hareketten bîtab düşer; zarar görürler. Kılâbe'nin «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öyle bir söz söyledi ki, onu sizden biriniz söylemiş olsa kendisini ayıplardınız.» sözüne gelince. Bundan maksad «Müslim» şârihi Übbî'ye göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ln: için develeri yavaş sür!» Ve diğer rivâyetteki: kırma!» sözleridir. diyor ki: «Bu lâtif ve beliğ bir istiaredir. Niçin ayıp görülsün dersen, ben de derim ki: Belki ayıplayan istiarenin şartı kavimler arasında açık ve aşikâr olmasıdır da ona bakmıştır. Sırça ile kadın arasında açık olarak benzerlik yoktur. Fakat hak şudur ki: Bu söz son derece güzel ve kusursuzdur. İstiarede vech-i şebehin açık olması zâtı itibariyle lâzım değildir. Onu açık kılan karinelerden hâsıl açıklık kâfidir. Nitekim bu bahiste de'öyledir. İhtimal ki: Ebû Kılâbe'nin maksadı da bu istiarenin belagatta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gibi zevattan sâdır olduğu için güzel sayıldığını, belagatı olmayanlardan sâdır olsa cemaatın onu ayıplıyacaklannı anlatmaktır. Onun makamına lâyık olan da budur.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kadınlara Merhameti Ve Kadınların Hayvanlarını Sürenlere Onlara Acımalarını Emir Duyurması Bâbı
6187-) Bize Mücahid b. Mûsa ile Ebû Bekr b. Nadr b. Ebi'n-Nadır ve Harun b. Abdillah toptan Ebû'n-Nadır'dan rivâyet ettiler. Ebû Bekr ki): Bize Ebû'n-Nadır (yani Hâşim b. Kaâsım) rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Muğîra Sâbit'ten, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazını kıldığı vakit Medine'nin hizmetçileri içlerinde su bulunan kaplarıyle gelirlerdi. Kendisine hiç bir kab getirilmezdi ki, içine elini daldırmasın. Çok defa soğuk sabahda gelirler ve yine elini o kaplara daldırırdı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin İnsanlara Yakın Olması Ve Onunla Teberrükte Bulunmaları Bâbı
6188-) Bize Muhammed b. Râfi rivâyet etti. ki): Bize Ebû'n-Nadr rivâyet etti. ki): Bize Süleyman Sâbit'ten, o da Enes’den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Vallahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i gördüm. Berber kendisini tıraş ediyordu. Ashabı etrafını sarmıştı. Bir kılın bir adamın elinden başka bir yere düşmesini istemiyorlardı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin İnsanlara Yakın Olması Ve Onunla Teberrükte Bulunmaları Bâbı
6189-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Yezid b. Hârun Hammâd b. Seleme'den, o da Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki: Bir kadimi: aklında bir şey varmış ve: Yâ Resûlüllah! Benim sana (danışacak) bir hacetim var, demiş. Bunun üzerine: Ummü filân, yollardan hangisini dilersen bak da senin için hacetini göreyim.» buyurmuşlar ve onunla yollardan birine çekilerek kadın hacetini arzetmiş. (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına daima yakın bulunur, onların haklarını gözetir, sorularına cevab verir, fiil ve hareketçine uymalarım kolaylaştırırdı. Ashabı Kutun da unun mübarek eli dokunan au ile teberrük etmek için soğuk günlerde bile sabah namazından sonra hizmetçilerini su kaplarıyle göndererek elini kaba sokmasıni rica ederlerdi. Tıraş olurken kesilen saçlarını toplarlardı. Nevevî «Ülû’l-Emir» olanlara yaraşan da budur, diyor. (sallallahü aleyhi ve sellem)'a fetva sormağa gelen kadın Hazret-i Hadîce'nin baş tarayıcısı Ümmü Züfer'di. Kadının hacetini gizli söylemek istediği anlaşılıyordu. Onun için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yol seçmesini söyleyerek onunla yol üzerinde konuştu. Ve fetvasını verdi. Bu, ecnebi bir kadınla başbaşa kalmak manâsına gelmez. Çünkü herkesin gelip geçtiği bir yol üzerinde konuşumuştur. Yalnız kadın söyleyeceğini gizli söylemek istediği için sesi işitilmesin diye insanlardan birkaç adım uzağa çekilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin İnsanlara Yakın Olması Ve Onunla Teberrükte Bulunmaları Bâbı
6190-) Bize Kuteybe b. Saîd, Mâlik b. Enes'den ona okunanlar meyanında rivâyet etti. H. Yahya b. Yahya da rivâyet etti. ki): Mâlik'e İbn Şihab’dan dinlediğim, onun da Urve b. Zübeyr'den, onun da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Âişe'den naklettiği şu hadîsi okudum: Âişe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki şey arasında muhayyer bırakılırsa günah olmamak şartıyle onların kolay olanını seçerdi. Şayet günah ise insanların ondan en uzak olanı idi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi için intikam almamıştır. Meğer ki, Allah (azze ve celle)’nin hürmeti çiğnenmiş olsun!

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Günahlardan Uzak Bulunuşu, Mubahın En Ehvenini Seçmesi, Allahın Haram Kıldığı Şeyler Çiğnendiğinde Onun Namına İntikam Alması Bâbı
6191-) Bize Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim de hep birden Cerir'den rivâyet ettiler. H. Ahmed b. Abde dahi rivâyet etti. ki): Bize Fudayl b. Iyâz rivâyet etti. iki râvi Mansûr'dan, o da Muhammed'den rivâyet etmişlerdir. Fudayl'ın rivâyetinde «İbn Şihâb'dan» Cerir'in rivâyetinde ise: «Muhammed Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den» ifadesi vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Günahlardan Uzak Bulunuşu, Mubahın En Ehvenini Seçmesi, Allahın Haram Kıldığı Şeyler Çiğnendiğinde Onun Namına İntikam Alması Bâbı
6192-) Bana bu hadîsi Harmele b. Yahya da rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus İbn Şihâb'dan bu isnadla Mâlik'in hadîsi gibi haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Günahlardan Uzak Bulunuşu, Mubahın En Ehvenini Seçmesi, Allahın Haram Kıldığı Şeyler Çiğnendiğinde Onun Namına İntikam Alması Bâbı
6193-) Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) biri diğerinden daha kolay olan iki şey arasında muhayyer bırakılırsa günah olmamak şartıyla onların en kolayını seçerdi: Şayet günah ise insanların ondan en uzak olanı idi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Günahlardan Uzak Bulunuşu, Mubahın En Ehvenini Seçmesi, Allahın Haram Kıldığı Şeyler Çiğnendiğinde Onun Namına İntikam Alması Bâbı
6194-) Bize bu hadîsi Ebû Küreyb ile İbn Nümeyr de hep birden Abdullah b. Nümeyr'den, o da Hişâm'dan naklen bu isnadla «en kolayını» sözüne kadar rivâyet ettiler. Ondan sonrasını anmadılar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Günahlardan Uzak Bulunuşu, Mubahın En Ehvenini Seçmesi, Allahın Haram Kıldığı Şeyler Çiğnendiğinde Onun Namına İntikam Alması Bâbı
6195-) Bize bu hadîsi Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle hiç bir şeye vurmadı. Ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye! Ancak Allah yolunda kendisiyle mücahede edilirse o başka! Ona hiç bir şey isabet etmemiştir ki, şahitlinden intikam alsın. Meğer ki, Allah'ın haramlarından bir şeyi çiğnemiş olsun! Bu takdirde Allah (azze ve celle) için intikam alırdı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Günahlardan Uzak Bulunuşu, Mubahın En Ehvenini Seçmesi, Allahın Haram Kıldığı Şeyler Çiğnendiğinde Onun Namına İntikam Alması Bâbı
6196-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyr de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abde ile Veki' rivâyet etti. H. Ebû Küreyb dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. Bu râvılerin hepsi Hişam'dan bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Bâzısının rivâyeti ötekilerden ziyade olmuştur. hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Menâkıb»'de; Ebû Dâvud «Kitâbu'l-Edeb»'de tahric etmişlerdir. şerif bütün rivâyetleriyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şahsı namına kimseden intikam almadığım göstermektedir. Gerçi Ukbe b. Ebî Muayt ve Abdullah b. Hatal gibi bazı müşriklerin Öldürülmesini emir buyurmuştur. Fakat bunlar yalnız Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e eziyetle kalmaz Allah'ın haram kıldığı şeyleri de çiğneyip geçerlerdi. Öldürülmeleri bundandır. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'ın hürmetini ayaklar altına alanlar hakkında son derece titiz davranır cezalarını verirdi. Bâzılarına göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şahsı nâmına intikam almaması küfre vardırmayan sebeplerle eziyet olunduğu zamana mahsustur. Nitekim bağırıp çağırmak suretiyle kendisine ezada bulunan Bedeviyi ve elbisesinden şiddetle çekerek omuzunda eser bırakan bir başkasını affetmesi bu kabildendir- Dâvûdî intikam almamayı mala mahsus görmüş, ırzı hakkında eza verenlerden hakkını aldığını söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Günahlardan Uzak Bulunuşu, Mubahın En Ehvenini Seçmesi, Allahın Haram Kıldığı Şeyler Çiğnendiğinde Onun Namına İntikam Alması Bâbı
6197-) Bize Amr b. Hammad b. Talhate'l-Kannâd rivâyet etti. ki): Bize Esbât (bu zât İbn Nasr El-Hemdâni'dir.) Sımâk'den, o da Câbir b. Semura'dan naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte ilk namazı kıldım. Sonra ailesinin yanına çıktı, onunla birlikte ben de çıktım. Derken onu bir takım çocuklar karşıladılar. Onların her birinin yanağına teker teker dokunmaya başladı. Bana gelince benim yanağıma da dokundu. Elinde Öyle serinlik veya koku duydum ki: Sanki onu kokucu sepetinden çıkarmıştı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kokusunun Güzel, Cildinin Yumuşak Oluşu Ve Kendisine Dokunmakla Teberrük Edilmesi Bâbı
6198-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Ca'-fer b. Süleyman, Sâbit'den, da Enes'den naklen rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kokusunun Güzel, Cildinin Yumuşak Oluşu Ve Kendisine Dokunmakla Teberrük Edilmesi Bâbı
6199-) Bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Hâşim, yani İbn Kaâsım rivâyet etti. ki): Bize Süleyman (bu zat İbn Muğıra'dır) Sâbit'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kokusundan daha güzel hiç bir anber, misk veya (başka) bir şey koklamadım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in teninden daha yumuşak hiç bir dîba ipek veya başka bir şeye dokunmadım.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kokusunun Güzel, Cildinin Yumuşak Oluşu Ve Kendisine Dokunmakla Teberrük Edilmesi Bâbı
6200-) Bana Ahmed b. Saîd b. Sahr Ed-Dârimî de rivâyet etti. ki): Bize Habban rivâyet etti. ki): Bize Hammad rivâyet etti. Bize Sabit, Enes'den rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) parlak beyaz renkli idi. Teri inci gibi idi. Yürüdüğü zaman sağa sola meyi ederdi. Ben ne Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in avucundan daha yumuşak bir diba ve ipeğe dokundum, ne de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kokusundan daha güzel bir misk veya anber kokladım. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Menâkıb-'de tahric etmiştir. namazdan murad öğledir. Bu hadîsler Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kokusunun güzel olduğuna delildir. Bu ona Allahü teâlâ'nın bir ikramıdır. Ulemânın beyânına göre güzel koku Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sıfatı idi. O koku sürünmese de güzel kokardı. Maamafih daima meleklerle görüştüğü, müslümanlarla düşüp kalktığı için ekseriya güzel koku da sürünürdü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in teni beyazlığı ve safiliği hususunda inciye benzetilmiştir. «tekeffee» fiilini sağa sola meyletmek diye tefsir edenler olmuşsa da Ezherî bunu hatâ görmüştür. Çünkü sağa sola meylederek yürümek ona göre gururlanan ve böbürlenen kimsenin yürüyüşüdür. Burada ondan maksad gideceği tarafa yani öne doğru sallanarak yürümektir. Maamafih Kâdî Iyâz sağa sola sallanarak yürümenin hilkatte mevcûd bir sıfatsa çirkin sayılmadığını, kasden yapılırsa o zaman bunun mekruh olduğunu söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kokusunun Güzel, Cildinin Yumuşak Oluşu Ve Kendisine Dokunmakla Teberrük Edilmesi Bâbı
6201-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Hâşim (yani İbn Kaâsım) Süleyman'dan, o da Sâbit'ten, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza girdi. Ve kaylûle uykusuna dalarak terledi. Annem bir kavanoz getirerek teri onun içine silmeye başladı. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) uyandı ve: Ummü Süleym bu yaptığın nedir?» dedi. Annem: — Bu senin terindir, onu kokumuza katıyoruz; o kokuların en güzellerindendir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Terinin Güzel Kokması Ve Onunla Teberrük Olunması Bâbı
6202-) Bana Muhammed b. Râü' de rivâyet etti. ki): Bize Huceyn b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Abdü’l-Aziz (bu zat İbnü Ebî Seleme'dir.) İshâk b. Abdillah b. Ebî Talha'dan, o da Enes b. Mâlik’den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ümmü Süleym'in evine girer de o yokken yatağında uyurdu. Bir gün yine gelerek onun yatağında uyudu. Hemen Ümmü Süleym'e giderek işte Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) senin evinde, senin yatağının üzerinde uyudu, dediler. Arkacığından Ümmü Süleym geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) terlemiş; teri yatağın üzerindeki bir deri parçasına toplanmıştı. Derhal çantasını açarak bu teri kurulamağa ve onu kavanozuna sıkmaya başladı. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) belinledi ve: yapıyorsun ey Ummü Süleym?» dedi. Ümmü Süleym: Ya Resûlallah! Çocuklarımız için bunun bereketini umuyoruz, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ettin!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Terinin Güzel Kokması Ve Onunla Teberrük Olunması Bâbı
6203-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Affân b. Müslim rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb, Ebû Kılâbe'den, o da Enes'den, o da Ümmü Süleym'den naklen rivâyet etti ki; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ümmü Süleymin yanına gelir, orada kaylûle uykusu uyurmuş. O da kendisine bir yaygı yayar, üzerinde istirahat edermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çok terüyormuş, Ümmü Süleym onun terini toplar, koku ve kavanozlara koyarmış. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ummü Süleym! Bu ne?» demiş. Ümmü Süleym: Senin terin! Onu kokuma karıştırıyorum, cevabını vermiş. hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-îsti'zan»'da tahric etmiştir. Enes'in annesi Ümmü Süleym'in Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mahrem akrabasından olduğunu evvelce görmüştük. Ümmü Süleym'in evine giderek uyuması bundandır. şerif mahrem akrabadan olan kadınların evlerine giderek uyumanın ve deri yaygı üzerine yatmanın caiz olduğuna delildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Terinin Güzel Kokması Ve Onunla Teberrük Olunması Bâbı
6204-) Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Ala’ rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme, Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: Hakikaten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üzerine soğuk bir sabanda vahiy indirilir. Yine yüzünden ter boşanırdı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Soğukta Ve Kendisine Vahiy Geldiği Zaman Terlemesi Bâbı
6205-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ize Süfyan b. Uyeyne rivâyet etti. H. ki): Ebû Küreyb de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme ile İbn Bişr hep birden Hişam'dan rivâyet ettiler. H. Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti. ki) ; Bize Hişâm babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki: Haris b. Hişam, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Sana vahy nasıl geliyor? diye sormuş da: bana çan sesi gibi gelir. Bu benim için en şiddetli olandır. Sonra açılırım ve o vahyi bellemiş olurum. Bâzan da adam suretinde bir melek gelir. Ve onun söylediğini bellerim.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Soğukta Ve Kendisine Vahiy Geldiği Zaman Terlemesi Bâbı
6206-) Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Abdû’l-Âla rivâyet etti. ki): Bize Saîd Katâde'den, o da Hasan'dan, o da Hıttan b. Abdillah'dan, o da Ubade b. Sâmit'ten naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem), üzerine vahy indirildiği vakit bundan dolayı gussalamr ve yüzünün rengi uçardı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Soğukta Ve Kendisine Vahiy Geldiği Zaman Terlemesi Bâbı
6207-) Bize Muhammed b. Beşşar rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti. ki): Bize babam Katade'den, o da Hasen'den, o da Hıttan b. Abdillah Er-Rakâşî'den, o da übâde b. Sâmid'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Üzerine vahy indirildiği vakit Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) başını eğer; ashabı da-başlarım eğerlerdi. Vahy kalktığı zaman başını kaldırırdı. Âişe rivâyetini Buhârî «Bed'ül-Vahy» bahsinde tahric etmiştir. hakkında evvelce tafsilât vermiştik. Ulemâdan bazılarına göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vahy gelirken işittiği çan sesine benzer ses meleğin sesidir. Bir takımları meleğin değil, kanatlarının sesi olduğunu söylemişlerdir. Bundaki hikmet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kulaklarının başka şeylerden boşaltılması tâki kulağında ve kalbinde meleğin sesinden başka bir şeye yer kalmamasıdır. rivâyetlerde vahyin hallerinden yalnız çan sesiyle meleğin insan kılığında gelmesi zikredilmiş. Rü'ya halindeki vahyden bahsedilmemiştir. Bunun sebebi vahy soran zâtın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e mahsus olan şeklini anlamak istemesidir. Rü'ya ise ona mahsus değil, müş-terekdir. Bu hadîsde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in vahy esna-suıda rengi uçardı denilmektedir. Halbuki hac bahsinde Ya’la b. Ümeyye'nin vahy inerken onun yüzünün kıpkırmızı olduğunu gördüğünden bahsedilmişti. Bu iki rivâyetin arasım bulmak için yüzü evvelâ kül rengi olmuş, sonra kızarmıştır. Yahut evvelâ kızarmış, sonra kül rengi olmuştur, denilir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Soğukta Ve Kendisine Vahiy Geldiği Zaman Terlemesi Bâbı
6208-) Bize Mansur b. Ebî Müzâhim ile Muhammed b. Ca'fer b. Ziyad rivâyet ettiler. (Mansûr: Haddesenâ; İbn Cafer ise Ahberana tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize İbrahim (yani İbn Sa'd) İbn Şihab'dan, o da Ubeydullah b. Abdillah'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Ehl-i kitab olanlar saçlarını salar, müşriklerse başlarını ayırırlardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine emir gelmeyen hususta ehl-i kitaba uymayı seviyordu. Bu sebeple Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) saçlarım alnına sarkıttı, bir müddet sonra ayırdı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Saçlarını Salması Ve Ayırması Bâbı
6209-) Bana Ebû't-Tâhir de rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi, ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan bu isnadla bu hadîsinin benzerini haber verdi. Sarkıtmak demektir. Burada ondan maksad saçı alnına sarkıtmaktır. Ulemânın beyânına göre saçı sarkıtmak değil, tarayıp ayırmak sünnetdir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sonraları bunu yapmıştır. Sarkıtmaktan vaz geçmesi zahire göre vahy iledir. Çünkü vahyle bildirilmeyen hükümler hususunda Ehl-i kitaba uyardı. Kâdî Iyâz'in beyânına göre ulemâdan bazıları saç sarkıtmanın neshedildiğini binâenaleyh alma ve kulakların arkasına saç sarkıtmanın caiz olmadığım söylemişlerdir. Kâdî Iyâz saçları ayırmanın vâcib değil, caiz olması ihtimâli üzerinde durmuş ve şunları söylemiştir: «Caiz ki, saçlarını ayırması ehl-i kitaba muhalefet hususunda kendi ictihadıyle olmuştur. Bu takdirde saç ayırmak müstehabdır. Bundan dolayıdır ki: Selef bu hususta ihtilâf etmiş, bir takımları saçlarını ayırmış, diğerleri kulaklarının yumuşağına kadar salmışlardı:-. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in uzun saçı olduğu, saçı ayrılırsa ayırdığı, ayrılmazsa hâli üzere bıraktığı hadîste vârid olmuştur. İmâm Mâlik: Bence saçı ayırmak daha iyidir, demiştir.» «Hâsılı sahih ve muhtar olan kavle göre saçı hem sarkıtmak, hem ayırmak caizdir. Fakat ayırmak efdaldır.» diyor. Kâdî'nin beyanına göre ehl-i kitaba uyma meselesinin te'-vili hususunda ulemâ ihtilâf etmişlerdir. Bâzılarına göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu ilk zamanlarda ehl-i kitabın kalblerini İslâm'a yatıştırmak için yapmıştır. Buna hacet kalmayıp İslâmiyet zafer kazanınca birçok şeylerde ehl-i kitaba muhalif hareket ettiğini sarahaten bildirmiştir. Bir takımları vahy gelmeyen hususta Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ehl-i kitab şeriatlarına tâbi olması ihtimal ki emrinmuştu. Ancak bu, Ehl-i kitabın değiştirmedikleri malûm olan hususata aittir, demişlerdir. usûlü fıkıh âlimleri bu hadîsle istidlal ederek: «Bir mes'eleyi Allah ve Resûlü hikâye eder de inkârda bulunmaz, yani bize caiz olmadığını bildirmezlerse, geçen ümmetlerin şeriatları bize de şeriattır.» demiş; diğer bazıları: «Bilâkis Hadîs-i şerîf geçmiş şeriatların bize şeriat olmadığına delildir. Çünkü bu hadîste Ehl-i kitaba uymayı severdi, denilerek onun muhayyer bırakıldığına işaret olunmuştur. Geçmiş şeriatlar bizim için de şeriat olsa Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e de vâcib olurdu» demişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Saçlarını Salması Ve Ayırması Bâbı
6210-) Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. ki): Ebû İshâk'ı dinledim. ki): Bera'ı şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) orta boylu, omuzlarının arası geniş, saç demedi kulaklarının yumuşağına inecek kadar büyük bir zat idi. Üzerinde kırmızı bir hülle vardı. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha güzel hiç bir şey görmedim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Sıfatı Ve Yüzce İnsanların En Güzeli Olduğu Hususunda Bir Bab
6211-) Bize Amru'n-Nâkid ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki', Süfyân'dan, o da Ebû İshâk'dan, o da Bera'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ben hiç bir uzun saçlının kırmızı hülle içinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha güzel olduğunu görmedim. Saçları omuzlarım çalıyordu. Omuzlarının arası genişti. Ne uzundu, ne kısa. Küreyb: «Saçı vardı» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Sıfatı Ve Yüzce İnsanların En Güzeli Olduğu Hususunda Bir Bab
6212-) Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Ala' rivâyet etti. ki): Bize İshâk b. Mansur, İbrahim b. Yûsuî'dan, o da babasından, o da Ebû İshâk'dan naklen rivâyet etti. ki): Ben Berâ'ı şunu söylerken işittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yüzce insanların en güzeli, ahlâkça en iyisi idi. Fazla uzun değil, kısa da değildi. rivâyetleri Buhârî «Kitâbu'l-Menâkıb»'de tahric etmiştir. Fazla uzun veya kısa olmayan yani orta boylu kimse demektir. Kulak yumuşağına kadar inen; Ciimme: Omuzlara kadar inen; Limme ise; omuzların üzerine döşenen saç demektir. Bu kelimelerin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında kullanılması saçının zaman zaman hepsine uymasındandır. Saçını kısaltmadığı zaman omuzlarına iner, kısalttığında kulaklarının yan hizasında kalırdı. Iyâz diyor ki: Bu hadîsteki «halkan» kelimesini cisminin sıfatlarına delâlet ettiği için (hâ) nın fethi ve (lâm)ın sükûnuyla tespit ettik. Enes'in hadîsinde ise (hâ) nın zammı ile rivâyet olunmuştur. Çünkü orada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ahlâkından ve güzel muaşeretinden bahsedilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Sıfatı Ve Yüzce İnsanların En Güzeli Olduğu Hususunda Bir Bab
6213-) Bize Şeyban b. Ferrûh rivâyet etti. ki): Bize Cerir b. Hazım rivâyet etti. ki): Bize Katâde rivâyet etti. ki): Enes b. Mâlik'e: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçı nasıldı? diye sordum. Orta bir saçtı. Kıvırcık değil, düz de değildi. İki kulağı ile omuzu arasında idi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Saçının Sıfatı Bâbı
6214-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Habbân b. Hilâl rivâyet etti. H. Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdü's-Samed rivâyet etti. Her iki râvi demişler ki: Bize Hemmam rivâyet etti. ki): Bize Katâde Enes'den rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçları omuzlarına çahyormuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Saçının Sıfatı Bâbı
6215-) Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Deliler ki): Bize İsmail b. Uleyye, Humeyd'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçları kulak-annın yarısına iniyordu.» demiş. hadîsi Buhârî ile İbn Mâce «Kitâbu'l-Libas»’da; Tirmizî «Şemâil»'de; Nesâî «Kİtâbu'z-Zîne»'de muhtelif râvilerden muhtelif lâfızlarla, fakat birbirine yakın manâlarda tahric etmişlerdir. Fazla kıvırcık ve fazla düz olmayan orta saç demektir. Kıvırcık, sebt ise düz saç manâlarına gelir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Saçının Sıfatı Bâbı
6216-) Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfız İbn Müsennâ'nindir. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be Simak b. Harb'den rivâyet etti. ki): Ben Câbir b. Semura'yı şunu söylerken işittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geniş ağızlı, gözünün beyazı kırmızılı, etsiz ökçeliydi. diyor ki: Simak'e: Dalîu’l-Fem ne demektir? diye sordum: Ağzı büyük manasınadır, dedi, Eşkelü’l-Ayn nedir? dedim. Göz kapağı uzun demektir, cevabını verdi. Menhusu’l-Akib nedir? dedim. Topuğunun eti az demektir, cevâbını verdi. ağızlı olmak Arablarca medin sıfatıdır. «Müslim» sârini Übbî: «Bundan murad çok küçük olmadığını, güzellikten çıkaracak kadar büyük de değildiğini anlatmaktır.» diyor. tâbirine gelince; râvi Simâk bunu göz kapağının uzunluğu ile tefsir etmişse de Kâdî Iyâz: «Bu bütün ulemanın ittifakı ile Simâk’in bir vehmi ve açık bir hatasıdır. Doğrusu bütün ulemanın ittifakı vecihle şüklenin gözün beyazına karışan kırmızılık manâsına gelmesidir. Bu makbuldür. Şühle ise; gözün karaşındaki kızıllıktır» diyerek bu tefsiri kabul etmemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ağzı, Gözleri Ve Ökçelerinin Sıfatı Hakkında Bir Bab
6217-) Bize Saîd b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bize Hâlid b. Abdillah, Cüreyrî'den, o da Ebû't-Tufeyl'den naklen rivâyet etti. Cüreyrî ki: Ona: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i gördün mü? diye sordum. Evet, beyaz, sevimli yüzlü idi, cevâbını verdi. b. Haccâc der ki': Ebû't-Tufeyl yüz yılında vefat etmiştir. Kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabından en son vefat edendir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Beyaz Ve Sevimli Yüzlü Oluşu Bâbı
6218-) Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî rivâyet etti. ki): Bize Abdü’l-A'la b. Abdi’l-A'la, Cüreyrî'den, o da Ebû't-Tüfeyl'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i gördüm. Yeryüzünde benden başka onu gören kimse yoktur. Cüreyrî ki: Ben kendisine: Onu nasıl gördün? diye sordum. Beyaz, sevimli, orta yapılı idi, dedi. İri veya zayıf çok uzun ve çok kısa olmayan, demektir. Şemir'e göre Rava ile Kast ikisi de bir manâya gelirler ve ikisi de orta boylu, demektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Beyaz Ve Sevimli Yüzlü Oluşu Bâbı
6219-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyr ve Amru'n-Nâkıd toptan İbn İdris'den rivâyet ettiler. Amr dedi ki: Bize Abdullah b. İdris El-Evdî, Hişam'dan, o da İbn Sîrîn'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Enes b. Mâlik'e, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç saçını boyadı mı? diye soruldu. Hakikat şu ki, o saçının ağarması namına bir şey görmedi. Ancak (şu kadarcık) gördü). İbn İdris sanki onu azaltmak istiyormuş, demiştir. Ebû Bekr ile Ömer saçlarını kına ve ketem ile boyarlardı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Saçının Ağarması Bâbı
6220-) Bize Muhammed b. Bekkâr b. Reyyân rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. Zekeriyya, Âsimi ahvelden, o da İbn Sîrîn'den naklen rivâyet etti. İbn Şîrîn Şöyle dedi: Enes b. Mâlik'e sordum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) saçını boyar mıydı? dedim: Saçını boyama yaşma ermedi, sakalında birkaç beyaz kıl vardı, dedi. Ben: Ebû Bekr boyar mıydı? diye sordum; Evet, kına ve ketemle! cevabını verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Saçının Ağarması Bâbı