Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

5370-) Bize Ahmed b. Osman En-Nevfelî dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Asım rivâyet etti. ki): Bize İbn-i Cüreyc bu hadîsi Afâ' ile Amr b. Dinar'dan Ravh’ın rivâyeti gibi haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı Ve Kapıları Kapamayı Üzerlerine De Besmele Çekmeyi— Uykuya Yatılacağı Zaman Kandil Ve Ateşi Söndürmeyi, Akşamdan Sonra Çocuklarla Hayvanların Salinmamasını Emir Bâbı
5371-) Bize Ahmed b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı Ve Kapıları Kapamayı Üzerlerine De Besmele Çekmeyi— Uykuya Yatılacağı Zaman Kandil Ve Ateşi Söndürmeyi, Akşamdan Sonra Çocuklarla Hayvanların Salinmamasını Emir Bâbı
5372-) Bize Yahya b. Yahya dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hayseme Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kavuştuğu vakit yatsının koyu karanlığı gidinceye kadar çocuklarınızla hayvanlarınızı salmayın! Çünkü şeytanlar güneş kavuştuğu zaman yatsının koyu karanlığı gidinceye kadar yayılırlar.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı Ve Kapıları Kapamayı Üzerlerine De Besmele Çekmeyi— Uykuya Yatılacağı Zaman Kandil Ve Ateşi Söndürmeyi, Akşamdan Sonra Çocuklarla Hayvanların Salinmamasını Emir Bâbı
5373-) Bana Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen Züheyr'in hadîsi gibi rivâyette bulundu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı Ve Kapıları Kapamayı Üzerlerine De Besmele Çekmeyi— Uykuya Yatılacağı Zaman Kandil Ve Ateşi Söndürmeyi, Akşamdan Sonra Çocuklarla Hayvanların Salinmamasını Emir Bâbı
5374-) Bize Amr'un-Nâkid rivâyet etti. ki): Bize Hâşim b. Kasını rivâyet etîi. ki): Bize Leys b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bana Yezid b. Abdillah b. Üsâme b. Hâd El-Leysî, Yahya b. Saîd’den, o da Ca'fer b. Abdillah b. Hakem'den, o da Ka'kaa' b. Hakînı'den, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: örtün! Tulumu da bağlayın! Çünkü senede bir gece veba iner. Kapağı olmayan hiç bir kabın yahut üzerinde bağı olmayan hiç bir tulumun yanından geçmez ki, İçine bu vebadan bir şey inmesin.» buyururken işittim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı Ve Kapıları Kapamayı Üzerlerine De Besmele Çekmeyi— Uykuya Yatılacağı Zaman Kandil Ve Ateşi Söndürmeyi, Akşamdan Sonra Çocuklarla Hayvanların Salinmamasını Emir Bâbı
5375-) Bize Nasr b. Ali El-Cehdamî de rivâyet etti. ki): Bana baham rivâyet etti. ki): Bize Leys b. Sa'd bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Yalnız o: «Çünkü senede bir gün vardır. O günde veba iner,» demiş; hadîsin sonuna şunu ziyade etmiştir: «Leys dedi ki: Bizde yabancılar bundan Aralık ayında korunurlar.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı Ve Kapıları Kapamayı Üzerlerine De Besmele Çekmeyi— Uykuya Yatılacağı Zaman Kandil Ve Ateşi Söndürmeyi, Akşamdan Sonra Çocuklarla Hayvanların Salinmamasını Emir Bâbı
5376-) Bize Eim Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkid ve Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî’den, o da Sâlîm'den, o da babasından, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti: zaman ateşi evlerinizde bırakmayın!» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı Ve Kapıları Kapamayı Üzerlerine De Besmele Çekmeyi— Uykuya Yatılacağı Zaman Kandil Ve Ateşi Söndürmeyi, Akşamdan Sonra Çocuklarla Hayvanların Salinmamasını Emir Bâbı
5377-) Bize Saîd b. Amr El-Eş'asî ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr, Ebû Amir El-Eş'arî ve Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Âmir'indir. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme, Kü-reyb'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Mûsa'dan naklen rivâyet etti. dedi): Medine'de bir ev geceleyin sâhiblerinîn üzerine yandı. Bunların hali Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlatılınca: ki bu ateş size ancak düşmandır. O halde uyuduğunuz zaman onu yanınızdan söndürün!» buyurdular. hadîsini Buhârî «Bed'ül-Halk» bahsinde; İbn-i Ömer'le Ebû Mûsa rivâyetlerini «Kitâbu'l-isti'zan»'da. İbn-i Ömer rivâyetini Ebû Dâvud ile İbn-i Mâce «Kitâb'ul-Edeb»'de; Tirmizî «Etme» bahsinde; Ebû Mûsa hadîsini İbn-i Mâce «Kitâb'ul-Edeb»'de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Fare demektir. Bu kelime Fâsık'dan alınma ismi tasgirdir. Fâsık; yoldan çıkan demektir. Fare de geceleri deliğinden çıkarak çeşitli zararlar yaptığı için ona bu isim verilmiştir. Fâşiyenin cem'idir. Fâşiye, yayılan demektir ki, murad keçi, koyun, sığır ve deve gibi yayılarak otlayan hayvanlardır. Aslında kömür demektir. Arablar bir benzetme yaparak akşamla yatsı arasındaki karanlığa da fahme demişlerdir. diyor ki: «Bu hadiste dünya ve âhiret mesâlihini bir araya toplayan muhtelif hayır nevilerinden cümleler vardır. Şeytanın ezasından kurtulmanın yolu da bu âdabı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) emir buyurmuş, Allah Taûlâ dahi aynı esBâbı onun şerrinden kurtulmaya sebep halketmiştir. Binâenaleyh şeytan kapalı bir kabı açmaya, bağlı bir tulumu çözmeye, kilitli bir kapıyı açmaya ve bir çocuğa veya başkasına ezâ vermeye ancak bu esBâbı bulduğu zaman muktedir olabilir. Nitekim sahih bir hadîste: . evine girerken besmele çekerse, şeytan: Bize bunların yanında gecelemek yok (yani, bizim bu evdekiler üzerine bir sultamız yok) der." buyurulmuştur...» rivâyetlerde bilhassa şeytanın şerrinden korunmaya tenbih buyu-rulmakta, şeytanların geceleyin etrafa dağıldıkları bildirilerek çoluk çocuğun ve hayvanatın akşamla yatsı arası olur olmaz yerlere salınmaması tavsiye edilmektedir. Hadîs-i şerif bütün rivâyetleriyle şeytanların varlığına ve insanlara çeşitli zararlar verebileceğine delâlet etmektedir. Maalesef yirminci asır müslümanlarından birçok zavalıllar dinden istifa «etmiş mürtedlerin menfî propagandalarına kapılarak şeytan iddiasını istihfafla veya açık açık inkârla karşılıyorlar. Bizim vazifemiz bu zavallılara bu yaptıklarının açık açık küfür yani dinden çıkmak olduğunu hatırlatmaktır. İslâm'ı hiç kabul etmeyenlerle, ondan yeni yeni çıkmış olanlara Allah'dan hidâyet dilemekten başka sözümüz yoktur. Bizim kırkbeş milyon müslümanm yaşadığı Türkiye'nin radyolarından onbeş dakikalık bir yayın süresinde cin, şeytan, melek ve mucize gibi şeylere en azından onbeş defa efsâne diyen radyo memur ve amirleriyle de uğraşacak vaktimiz yoktur. Bunun hükümetin lâikliğine ne derecede aykırı bir cüretkârlık olduğunu hükümeti idare edenler düşünsün. Biz bir defa daha şunu te'kid etmek isteriz ki, şeytanlar vardır. Bunların varlığına inanmak bir müslüman için zarurîdir. İnanmayan veya alay edenler derhal dinden çıkarak mürtedler güruhuna dâhil olurlar. hadîste senenin bir gecesinde vebanın (yani taun hastalığının) yeryüzüne indiği bildiriliyor. vebayı: «Ekseriyetle Ölüme götüren umumî bir hastalıktır.» diye tarif etmiştir. sarihlerinden Übbî, Cevheri'nin bu tarifini beğenmemiş: «Cevherî'nin söylediği veba malûm olan hastalıktır. Hadîsten anlaşılan bu veba değildir. O başka bir vebadır» demişse de burada hatâ eden Cevheri değil, kendisi olmuştur. Çünkü yeryüzüne indirildiği bildirilen veba hastalıktan başka bir şey değildir. Übbî: «İnmenin hakikati cisimlere mahsustur.» diyor. Bu söz vebanın yere inen bir hastalık olduğuna münafî değildir. Çünkü hastalıkların mikrob denilen ufak hayvanlardan meydana geldiği bugün ispat edilmiş bir keyfiyettir. Mikroplar gözle görülmeyecek kadar ufak da olsalar birer cisimdirler. (sallallahü aleyhi ve sellem) yangına sebebiyet vermemek için evlerde yanan mum, kandil ve gaz lâmbası gibi şeylerin söndürülmesini emir buyuruyor. Yangına sebebiyet vermiyeceği kuvvetle kestirilirse söndürmeden bırakmak da caizdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı Ve Kapıları Kapamayı Üzerlerine De Besmele Çekmeyi— Uykuya Yatılacağı Zaman Kandil Ve Ateşi Söndürmeyi, Akşamdan Sonra Çocuklarla Hayvanların Salinmamasını Emir Bâbı
5378-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeyfae İle Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye Âmeş'den, o da Hayseme'den, o da Ebû Huzeyfe'den, o da Huzeyfe'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte bir yemekte bulunduğumuz vakit, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başlayıp elini sürünceye kadar biz ellerimizi sürmezdik. Bir defa onunla birlikte bir yemekte bulunduk, derken koğuluyor gibi (süratle) bir câriye geldi. Ve elini yemeğe sürmeğe kalkıştı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen onun elini tuttu, sonra koğuluyor gibi bir bedevi geldi, onun da elini tuttu. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) besmele çekilmeyen yemeği şüphesiz ki, şeytan helâl sayar. bu cariyeyi yemeği onunla helâl etmek için getirdi. Ben de elini tuttum. Bu Bedeviyi dahi yemeği onunla helâl yapmak için getirdi. Ben de elini futtum. Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki, onun efi cariyenin eliyle birlikte benim elimdedir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5379-) Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim El-Hanzalî de rivâyet etti. ki): Bize îsa b. Yûnus haber verdi. ki): Bize A'meş Hayseme b. Abdirrahman'dan, o da Ebû Huzeyfe El-Erhabî'den, o da Huzeyfe b. Yeraam'dan naklen haber verdi. (Şöyle dedi): «Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le birlikte bir yemeğe davet olunduğumuz vakit...» râvi, Ebû Muâvîye hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuştur. O cariye ile bedevinin her ikisi hakkında «tard olunuyor gibi» demiş, hadîsinde bedevinin gelişini cariyenin gelişinden Önceye almıştır. Hadîsin sonuna da şunu ziyade etmiştir: «Sonra besmele çekti ve yedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5380-) Bu hadîsi bana Ebû Bekr b. Nâfi' dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman rivâyet etti. ki): Bize Süfyân Ameş'den bu is-nadla rivâyette bulundu ve cariyenin gelişini bedevinin gelişinden Önce zikretti. ile bedevinin arkadan koğuluyorlarmış gibi koşarak gelmeleri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başlamadan ve besmele çekmeden yemeğe yetişmek içindir. Onları koşturan şeytandır. Ve maksadına ancak bu suretle erişecektir. Aksi takdirde o yemekten yemesine imkân yoktur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu görünce hem cariyenin, hem şeytanın ellerinden tutarak kendilerine mâni olmuştur. eli cariyenin eliyle birlikte benim elimdedir.» cümlesindeki eli»'nden murad, şeytanın elidir. Bazı rivâyetlerde ve bedevinin elleriyle birlikte onun eli benim elimdedir.» Kâdî Iyâz bu vechin daha doğru olduğunu rivâyet etmiştir. Maamafih burada olduğu gibi, müfred sigasıyle dani mânâ doğrudur. Çünkü cariyenin eüni zikretmek bedevinin elini tutmamış olmayı iktiza etmez. Rivâyet ne şekilde olursa olsun mânâ birdir. O da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cariye ve bedevi ile birlikte şeytanın elini de tutmasıdır. yemeği helâl saymasından murad bâzılarına göre hakikaten helâl olacağını itikad etmesidir. Bir takımları bundan murad: «Yemeğin bereketini kaldırmaktır, böyle bir yemeği yiyen doymaz» demişlerdir. Nevevî de şunları söylemiştir: «Helâl sayar cümlesinin mânâsı yemeğe imkân bulur, demektir. Yani bir insanın besmelesiz başladığı yemeği şeytan yer. Fakat besmeleyle başlarsa veya sofradakilerden bazıları besmele çekerse, o yemekten yiyemediği gibi, henüz kimsenin yemediği yemekten de yiyemez. Sonra kelâm ve fıkıh ulemâsı ile muhaddislerin gelmiş geçmiş cumhûruna göre bu hadîs ile şeytanın yemek yediğine dâir vârid olan diğer hadîsler zahirî mânâlarına hamlediîmişlerdir. Yani şeytan hakikaten yemek yer. Çünkü bunu akıl imkânsız görmediği gibi, şeriat da inkâr etmemiş; bilâkis ispat eylemiştir. kabulü ve itikad olunması vâcibdir.» birinci rivâyetinde evvelâ cariyenin, sonra bedevinin geldiği, ikinci rivâyetinde ise bunun aksine olarak evvelâ bedevinin, sonra cariyenin geldiği bildiriliyor. Bu iki rivâyetin arası şöyle bulunur: İkinci rivâyette bedevinin evvel zikredilmesi sözdedir. Cariyenin gelişi bedevinin gelişi üzerine atıf harflerinden (vav) ile atfedilmiştir. Vav tertib icab etmez. Birinci rivâyette ise evvelâ cariyenin geldiği zikredilmiş; bedevinin gelişi onun üzerine atıf harflerinden (sümme) ile bağlanmıştır. Sümme tertib ifade eder. Binâenaleyh evvelâ cariyenin, sonra bedevinin geldiği açıkça anlaşılır. İkinci rivâyeti de bu mânâya hamletmek icab eder.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5381-) Bize Muhammed b. Müsennâ El-Anezî rivâyet etti. (Deli ki): Bize Dahhâk (yani Ebû Asım) İbn Cüreyc'den rivâyet etti. (Deniş ki): Bana Ebû'z-Zübeyr, Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işit-niş: adam evine gireceği vakit, girerken ve yemek yerken Allah'ı anarla şeytan (yardımcılarına) sizin için ne mesken var, ne akşam yemeği! der. ima evine girerken Allah'ı anmazsa, şeytan: Meskene yetiştiniz, der. O adam yemeğine başlarken besmele çekmezse, şeytan: Hem meskene, hem akşam yemeğine yetiştiniz, der.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5382-) Bu hadîsi hana İshâk b. Mansûr da rivâyet etti. ki): Bize Ravh b. Ubâde haber verdi. ki): Bize İbn-i Cüreyc rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki, Câbir b. Abdillâh'i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğini söylerken dinlemiş: Şöyle buyurmuşlar... Ebû Âsım'ın hadîsi gibi rivâyet etmiştir. Şu kadar var ki o: «Yemeğine başlarken Allah'ın ismini anmazsa, eve girerken Allah'ın İsmini anmazsa...» demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5383-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H, Muhammed b. Rumh da rivâyet etti. ki): Bize Leys, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber verdi: elle yemeyin; çünkü şeytan sol eliyle yer» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5384-) Bize Ebû Bekr b. Ebû Şeybe ile Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr, Züheyr b. Harb ve İbn-i Ebî Ömer rivâyet ettiler. Lâfız İbn-i Nümeyr'indir. (Dediler ki): Bize Süfyân, Zühri'den, o da Ebû Bekr b. b. Abdülah b. Ömer'den, o da dedesi İbn-i Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; yemek yediği zaman sağ eliyle yesin; su içtiği zaman da sağ eliyle içsin! Çünkü şeytan sol eliyle yer; sol eliyle içer.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5385-) Bize Kuteybe b. Saîd, Mâlik b. Enes'den ona okunanlar meya-nında rivâyet etti. H. İbn-i Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. İbn-i Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Yahya rivâyet etti. (Bu zât Kattân'dır.) Her iki râvİ Ubeydullah'dan ve bunların hepsi Zührî'den, Süfyân'ın isnadıyle rivâyette bulunmuşlardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5386-) Bana Ebû't-Tahir ile Harmele de rivâyet ettiler. (Ebû't-Tâhir: Bize haber verdi tâbirini kullandı. Harmele ise: Bize Abdullah b. Vehb rivâyet etti, dedi.) ki): Bana Ömer b. Muhammed rivâyet etti. ki): Bana Kaasını b. Ubeydillah b. Abdillah b. Ömer, Kasım ona Sâlim'den, o da babasından naklen rivâyet etmiş ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); sizden biriniz sol eliyle yemesin ve onunla İçmesin, çünkü şeytan sol eliyle yer, sol eliyle içer.» buyurmuşlar. ki: Nâfi' bu rivâyette şunu da ziyade ederdi: eliyle alıp vermesin». rivâyetinde: (Sizden bîriniz...) yerine: «Sakın biriniz...» İfadesi vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5387-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Zeyd b. Hubab, İkrime b. Ammar'dan rivâyet etti. ki): Bana Iyâz b. Seleme b. Ekva' rivâyet etti. Ona da babası rivâyet etmiş ki, bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında sol eliyle yemek yemiş de: elinle ye!» buyurmuşlar. Adam: — Beceremiyorum, demiş. Efendimiz: Onu ancak kibir men etti i» buyurmuşlar. Râvİ ki: Bir daha onu ağzına kaldıramadı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5388-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn-i Ebî Ömer hep birden Süfyân'dan rivâyet ettiler. Ebû Bekr ki) ; Bize Süfyân b. Uyeyne, Velid b. Kesîr'den, o da Vehb b. Keysân'dan, o da Ömer b. Ebî Seleme'den işitmiş olmak üzere rivâyet etti. Ömer Şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terbiyesi altındaydım. (Yemekte) elim tasın içinde dolaşıyordu. Bunun üzerine bana: çocuk, besmele çek; sağ elinle ye; ve önünden ye!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5389-) Bize Hasen b. Ali El-Hulvâni ile Ebû Bekr b. İshâk 1da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn-i Ebî Meryem rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Cafer haber verdi. ki): Bana Muhammed b. Amr b. Halhale, Vehb b. Keysan'dan, o da Ömer b. Ebî Seleme'den naklen haber verdi ki, Şöyle dedi: Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le beraber yemek yedim de, sahanın kenarındaki etten almağa başladım. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); «önünden ye!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5390-) Bize Amr'un-Nâkid rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyhe, Zührî'den, o da Ubeydullah'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivâyet etti. Ebû Saîd: (sallallahü aleyhi ve sellem) tulumların hünsalaştırilmasım yasak etti, demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5391-) Bana Harmele b. Yahya da rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus İbn Şihâb'dan, o da Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den, naklen haber verdi ki, Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) tulumların hünsalaştırilmasını, ağızlarından içilmesini yasak etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5392-) Bize bu hadîsi Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Mamer, Zührî'den bu isnadla bu hadîsin mislini haber verdi. Yalnız o: hünsalaştırılması ağzı aşağı çevrilerek o sudan içmektir.» demiştir. hadîslerden Ömer b. Ebî Seleme rivâyetini Buhârî «Etime» bahsinde; Ebû Saîd rivâyetini «Kitâb'ul-Eşribe» Ebû Dâvud, Tirmizî ve İbn-i Mâce aynı rivâyeti «Kitâb'ul-Eşribe»'de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Bütün bu hadîsler yemek yerken besmele çekilmesine ve yemeğin sağ elle yenilmesine delâlet etmektedirler. Sol elle yemenin şeytan işi olduğu bildirildiğine göre hadîsin zahiri şeytanın eli olduğunu, onun da yeyip içtiğini göstermektedir. Ulema bu hususta ihtilâf etmişlerdir. Tiybî'ye göre şeytanın sol elle yeyip içmesi insanlardan olan yardımcılarını buna sevk etmesidir. Maksadı sâlih kullara zarar vermektir. Bazıları burada hadîsin zahiri mânâsından ayrılmaya sebep görmemiş: «Evlâ olan, haberi zahiri mânâsı üzere bırakmak ve şeytan hakikaten yer içer demektir. Çünkü akıl bunu imkânsız görmez. Hadîsle de sabit olmuştur. Binâenaleyh te'vile ihtiyaç yoktur.» demişlerdir. şöyle diyor: «Şeytan bir cisimdir. Onun sağ eli olabilir. Lâkin sağ eliyle yemek yemez. Çünkü onun yaratılışı aksine çevrilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de onun yaptığı gibi yapmaktan men etmiştir. İnsanın solu uğursuzdur, denilebilir. Buna delil Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sol eli taharetlenmek için tâyin buyurması ve kıyâmet gününde kâfire kitabının solundan verilmesidir. Binâenaleyh şeytanın her iki eli sol olabilir. Zira kendisi uğursuzdur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yemeğin bereketi gitmesin diye mümine sol eliyle yemesini yasak etmiştir.» Nevevî de diyor ki: «Bu ve bundan sonraki hadîsler de sağ elle yiyip içmenin müstehab, sol elle yiyip içmeninse mekruh olduğuna delil vardır. Nâfi buna alıp vermeyi de ziyâde etmiştir. Fakat bu hüküm sağ elle yiyip içmeye hastalık, yara ve daha başka bir özür olmadığına göredir. Özür bulunursa sol elle yemekte, içmekte kerahet yoktur.» şeytanlar hakkında ulemâdan üç kavl naklediyor. Birinci kavle göre şeytanların bir kısmı yeyip içerler. İkinci kavle göre bir kısım şeytanlar yemezler içmezler. Üçüncü kavle göre bütün şeytanlar yeyip içerler. Aynî bu üçüncü kavil için itibardan sakıttır, diyor. Hadîsin Seleme rivâyetlerinden bîrinde bir adam diye bahsedilen zat Büsr b. Râî El-Ayr'dır. Bu zat meşhur bir sahâbîdir. Iyâz hadîste onun hakkında: ancak kibir men etti.» buyurulmasına bakarak onun bir münafık olduğuna hükmetmek istemişse de bu doğru değildir. Zira mücerret kibir ve muhalefet münafık olmayı gerektirmez. Ancak buradaki emir vücub içinse ona itaat etmediğinden dolayı günahkâr olur. Ömer b. Ebî Seleme: «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terbiyesi altındaydım» demekle onun üvey oğlu olmak şerefine erdiğini anlatmak istemiştir. Çünkü annesi Ümmü Selenie «Ezvâcı Tahirat»'tandır. son rivâyetlerinde zikri geçen ihtinas kelimesinin asıl mânâsı kırılıp bükülmek, kırıtmaktır. Bundan dolayı tabiat ve konuşmasında kadınlara benzeyen erkeklere muhannes, hem erkeklik hem de kadınlık uzvu olan insanlara da hünsa derler. Burada bu kelimeden murad tulumu ağzı aşağı çevirerek ondan su içmektir. Ulemâ buradaki nehyin haram değil, keraheti tenzihiye ifade ettiğinde müttefiktirler. Nehye sebep tulumun içinde zehirli veya zararlı bir madde olup da görmeden içenin karnına gitmesi ihtimâlidir, deniliyor.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yiyip İçmenin Âdabı Ve Hükümleri Bâbı
5393-) Bize Heddâb b. Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Hemmam rivâyet etti. ki): Bize Katâde, Enes'den rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ayakta su içmekten men etmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Su İçmenin Mekruh Oluşu Bâbı
5394-) Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Abdü’l-A'lâ rivâyet etti. ki): Bize Saîd, Katâde'den, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen onun bir kimseyi ayakta su içmekten nehiy buyurduğunu rivâyet etti. Katâde ki): (Biz Enes'e: Ya yemek ne olacak?) dedik. «O daha beter yahut daha kötüdür» cevâbını verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Su İçmenin Mekruh Oluşu Bâbı
5395-) Bize bu hadîsi Kuteybe b. Saîd ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki' Hişâm'dan, o da Katâde'den, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadîsin mislini rivâyet etti ama Katâde'nin sözünü (Hişâm) anmadı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Su İçmenin Mekruh Oluşu Bâbı
5396-) Bize Heddâb b. Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize Katâde, Ebû îsa El-Üsvârî'den, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ayakta su içmekten men etmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Su İçmenin Mekruh Oluşu Bâbı
5397-) Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ ve İbn-i Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr ile İbn-i Miisennâ'nındır. (Dediler ki): Bize Yahya b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. ki): Bize Katâde Ebü tsa El-Üsvarî'den, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki: Ayakta su İçmekten nehiy buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Su İçmenin Mekruh Oluşu Bâbı
5398-) Bana Abdu'l-Cebbâr b. Ala' rivâyet etti. ki): Bize Mervân (yani El-Fezârî) rivâyet etti. ki): Bize Ömer b. Hamza rivâyet etti. ki): Bana Ebû Gatafan El-Mürrî haber verdi ki, kendisi Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işitmiş. (sallallahü aleyhi ve sellem): biriniz ayakta su içmesin! Her kim unutursa kusuversin!» buyurdular. rivâyetler ayakta su içmenin yasak edildiğini gösteriyor. Ulemanın bu babdaki sözlerini az sonra göreceğiz. kim unutursa kusuversin...» cümlesi nedip ve istihbab mânâsına alınmıştır. Yani unutarak ayakta su içen kimsenin, o suyu kusması müstehab olur. Delili bu hadîsdir. Çünkü emri vücûba hamletmek mümkün olmazsa istihbab mânâsına alınır. ikinci rivâyetinde Katâde, Hazret-i Enes'in: O daha beter mi, yoksa daha kötü mü dediğinde şekketmiştir. Eşerr kelimesi ism-i tafdil olarak az kullanılmakla beraber fasihdir. Kelime birçok sahih hadişlerde bu tarzda kullanılagelmiştir. Binâenaleyh hakkında ileri geri söz söylemek doğru değildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Su İçmenin Mekruh Oluşu Bâbı
5399-) Bize Ebû Kâmil El-Cahderî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Avâne, Âsim'd an, o da Şa'bî'den, o da İbn-i Abbâs'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e zemzem sundum; ayakta olduğu halde içti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Zemzem İçme Hususunda Bir Bab
5400-) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Âsım'dan, o da Şa'bî'den, o da İbn-ü Abbâs'dan naklen rivâyet etti: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kova zemzemden ayakta olduğu halde zemzem içmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Zemzem İçme Hususunda Bir Bab
5401-) Bize Süreye b. Yûnus dahi rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym rivâyet etti. ki): Bize Asım El-Ahvel haber verdi. H. Yâkub Ed-Devrakî ile İsmail b. Salim de rivâyet ettiler. (İsmail: Bize haber verdi tâbirini kullandı. Ya'kub ise bize Hüşeym rivâyet etti dedi.) ki): Bize Âsım-ı Ahvel ile Muğıre, ga'bî'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zemzemden ayakta olduğu halde içmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Zemzem İçme Hususunda Bir Bab
5402-) Bana Ubeydullah b. Muâz dahi rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Âsım'dan rivâyet etti. O da Şa'bî'yi, Şa'bî de İbn Abbâs'ı dinlemiş. İbn Abbâs (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e zemzemden sundum da ayakta içti. Beyt-i Şerifin yanında iken su istedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Zemzem İçme Hususunda Bir Bab
5403-) Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. H. Bana bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Vehb b. Cerir rivâyet etti. Her iki râvi Şu'be'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. İkisinin hadîsinde de: «Ona bir kova getirdim» cümlesi vardır. hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinde, «Eşribe»'de; Tirmizî «Eşribe» ile «Şemail» bahislerinde; Nesâî «Hacc»'da; İbn-i Mace «Eşribe» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. diyor ki: «Bu hadîslerin mânâsı bazı ulemaya müşkül görünmüş hattâ bu babda bâtıl sözler söylenmiş, daha da ileriye gidilerek bunların bazısını zayıf çıkarmak cüretkârlığında bulunulmuştur. Onlar hakkında bâtıl iddialar ileriye sürülmüştür ki, bizim bunları anmaya niyetimiz yoktur. Sünnetleri tefsir ederken bâtıl ve yanlış sözlerin yayılmasında bir mânâ yoktur. Biz doğru olanı anlatacağız...» Bundan sonra Nevevî bazısı ayakta su içmekten men edildiğini, bazısı da bizzat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ayakta zemzem içtiğini bildiren bu hadîsler arasında işkâl ve zayıflık bulunmadığını, bilâkis hepsinin sa-hîh olduğunu söylüyor. Ve: «Bu hadîslerdekî nehiy kerâhet-i tenzihiy-yeye hamledilmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ayakta içmesi ise caiz olduğunu beyân içindir. Binâenaleyh ne işkâl vardır, ne de tearuz!.. Bizini şu anlattığımızı kabul etmek aynen lâzımdır. Hadîsler arasında nesih veya başka bir şey iddia edenler fena halde hata etmişlerdir. Hadîslerin arasını bulmak imkânı varken neshe nasıl gidilebilir?» diyor. mevzuda Aynî de şunları söylemiştir: «Bilmiş ol ki, ayakta su içme hususunda birçok hadîsler rivâyet olunmuştur. Bunlardan bir kısmı bunu men eder. Müslim bu hususta ayrıca bir bâb yapmıştır.» Aynî Bâbımızın hadîslerine işaret ettikten sonra sözüne şöyle devam ediyor: «Bir kısmı da ayakta su içmeyi mubah kılar. Buhârî'nin rivâyet ettiği ve hakkında bir bâb ayırdığı hadîsler bunlardandır.» Burada Aynî Hazret-i Alî ile İbn-i Ömer'den, Sa'd b. Ebî Vakkas'dan ve şâir bazı ashâb-ı kirâmdan ayakta su içmenin caiz olduğunu bildiren hadîsler rivâyet etmiştir. Meselâ: İbn-i Ömer hadîsinde: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde yolda giderken yemek yer; ayakta olduğumuz halde su içerdik» denilmektedir. Bu hadîsi Tirmizî rivâyet ettikten sonra hasen sahîh garibdir, demiştir. Amr b. Şuayb’ın babasından, onun da dedesinden rivâyet ettiği bir hadîste: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hem ayakta, hem de otururken su içtiğini gördüm.» denilmektedir. Tirmizî bu hadîs hakkında da hasen'dir, demiştir. Aynî ulemânın bu bâbda hadîslerin ihtilâfına göre ihtilâfa düştüklerini söylemiştir. Binnetîce Hasan-ı Basrî, İbrâhim Nehâî ve Katâde ayakta su içmenin mekruh olduğunu söylemişlerdir. Bu kavil Hazret-i Enes'den de rivâyet olunmuştur. Şa'bî, Saîd b. Müseyyeb, Tavus, Saîd b. Cübeyr ve Mücahid ayakta su içmekte bir beis görmemiştir. Bu kavil de İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, Ömer b. Hattâb, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Zübeyr ve Âişe (radıyallahü anha) hazeratından rivâyet olunmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Ayakta Zemzem İçme Hususunda Bir Bab
5404-) Bize İbn-i Ebi Ömer rivâyet etti. ki): Bize Sekafî Eyyûb'dan, o da Yahya b. Ebî Kesir'den, o da Abdullah b. Ebî Katâde'den, o da babasından naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) icabın içine solumaktan nehiy buyurmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Aynı Kabın İçine Solumanın Keraheti Ve Kabın Dışına Üç Defa Teneffüs Etmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5405-) Bize Kuteybe b. Saıd ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki' Azra b. Sabit El-Ensârî'den, o da Sümâme b. Abdillah ta. Enes'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kabın İçine üç defa şolurmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Aynı Kabın İçine Solumanın Keraheti Ve Kabın Dışına Üç Defa Teneffüs Etmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5406-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Abdül-Vâris b. Saîd haber verdi. H. Şeyban b. Ferrûh da rivâyet etti. ki): Bize Abdü'l-Vâris Ebû Isâm'dan, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içtiği şeyin içine Üç defa solur ve: daha kandırıcı, daha salim ve afiyetlidir.» buyururdu. «İşte ben de içilen şeyin içine üç defa soluyorum,» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Aynı Kabın İçine Solumanın Keraheti Ve Kabın Dışına Üç Defa Teneffüs Etmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5407-) Bize bu hadîsi Kuteybe b. Saîd ile Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki', Hişâmı Destevâî'den, o da Ebû Isâm'dan, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmiştir. O «Kabın içine» demiştir. Ebû Katâde rivâyetini Buhârî «Kitâbu'l-Vudu» ve «Kltabu'l-Eşribe»'de; Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn-i Mâce «Taharet» bahsinde; Enes hadîsini Buhârî, Tirmizî ve İbni Mâce «Kitâbu'l-Eşribe»'de; Nesâî «Velîme» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. «Bu iki hadîs bizim yaptığımız başlığa hamledilmiştir. Bunların biri başlığın evveline, diğeri sonuna aiddir,» diyor. Nevevî bu sözüyle birinci hadîsinde kab içine solumanın mekruh, ikinci hadîsinde kabın içinde soluk almanın müstehab olduğuna delil teşkil ettiğini anlatmak istemiştir. iki mânâsı vardır. Birisi suyu içip, bardağı ağzından ayırmadan onun içine solumaktır. Bu mekruhtur. Diğeri suyu ve benzeri bir şeyi üç nefeste içmek ve her nefeste kabı ağzından ayırarak dışarıya solumaktır. Terkibin aslı havanın veya başka bir şeyin ciğerden çıkmasına delâlet eder. Kabın içine solumaktan nehiy buyurulması bir terbiye ve nezâket yasağıdır. Çünkü soluyan kimsenin ağzından veya burnundan kabın içine başkalarını iğrendirecek salya, pis koku ve yemek kırıntısı gibi şeyler karışabilir. Bir de bu şekilde su içmek hayvanların âdetidir. İnsanlar için bu işin âdabı üç nefeste içmek ve her nefeste kabı ağzından ayırmaktır. Kabın dışına solumak makbul bir nezâkettir. Hazret-i Enes'in: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kabın İçine üç defa solurdu» demesi içerken her defa kabı ağzından ayırmak şartıyle üç defa nefes alırdı manasınadır. Hele de hadîsin sonunda: «Bu daha kandırıcı, daha salim ve daha afiyeflidîr» buyurduğuna göre, kabın içine solumuş olması bahis mevzuu değildir. İçine soluduğunu kabul etsek bile, bunu caiz olduğunu bildirmek için yapmıştır. Yahut buradaki yasak Peygamber'den başkalarına mahsustur, deriz. babda kablardan içilen ve yenilen her şeyin hükmü müsavidir. Âbbâs (radıyallahü anh)'ın su içtiği zaman iki defa nefes alirdığı rivâyet olunmuştur. Maamafih bu iki ile iktifa edileceğine nassan delil teşkil etmez. Esasen su içerken müstehab olan, üç defa kabın dışına nefes almaktır. Bu rivâyetlere bakarak ulemâ bir nefeste su içmenin caiz olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. Said b. Müseyyeb ile Ata' b. Ebî Rebah’ın bir nefeste su içmeye cevaz verdikleri rivâyet olunur. İbn-i Abbâs (radıyallahü anh) ile Tavus ve îkrime bir nefeste su içmenin mekruh olduğuna kaildirler. İbn-i Abbâs: «Bu şeytan içişidir.» demiştir. bu babda şunları söylemiştir: «Bu hadîsler zahirlerine göre muhteliftirler. Bizce bu hususta çözüm yolu bir, iki, üç ve daha fazla nefes alarak içmenin caiz olmasıdır. Zira bu hususta rivâyetlerin muhtelif olması kolaylığa delâlet etmektedir. Ama üç nefesi ihtiyar ederse iyi olur.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Aynı Kabın İçine Solumanın Keraheti Ve Kabın Dışına Üç Defa Teneffüs Etmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5408-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, İbn-i Şihab'dan dinlediğim, onun da Enes b. Mâlik'den rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e su ile karıştırılmış süt getirdiler. Sağında bir bedevi, solunda da Ebû Bekr vardı. Sütü içti, sonra bedeviye verdi. Ve: Evvelâ sağ, sonra onun sağı... buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Su, Süt Ve Benzerlerini Sunmaya Başlayanın Sağından Döndürmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5409-) Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Amr'un-Nâkid, Züheyr b. Harb ve Muhammed b. AbdİHah b. Nümeyr rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî'den, o da Enes’den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Ben on yaşında iken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye geldi. Yirmi yaşında iken de vefat etti. Annelerim beni ona hizmete teşvik ediyorlardı. Derken evimize (gelerek) yanımıza girdi. Biz de kendisine evde beslediğimiz bir koyundan süt sağdık, süte evdeki bir kuyudan su katıldı ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içti. Bunun üzerine Ömer ona — Ebû Bekr solunda olduğu halde —: Ya Resûlallah! Ebû Bekr'e ver! dedi. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu sağındaki bedeviye verdi. Ve: sağ, sonra onun sağı!..» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Su, Süt Ve Benzerlerini Sunmaya Başlayanın Sağından Döndürmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5410-) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve Alî b. Hucr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail (Bu zât İbn-i Cafer'dir) Abdullah b. Abdirrahman b. Ma'mer b. Hazm Ebû Turâlete'l-Ensârî'den rivâyet etti. O da Enes b. Mâlik'den dinlemiş, H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Su, Süt Ve Benzerlerini Sunmaya Başlayanın Sağından Döndürmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5411-) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Süleyman (yani İbn-i Bilâl) Abdullah b. Abdirrahman’dan rivâyet etti. O da Enes b. Mâlik'i rivâyet ederken dinlemiş. Enes şunu söylemiş: Bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evimize geldi. Az sonra su istedi. Biz de onun için bir koyun sağdık. Sonra o süte şu kuyunun suyundan kattım da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e verdim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (sütü) İçti. Ebû Bekr solunda, Ömer karşısında, bir bedevi de sağında bulunuyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içmesini bitirdikten sonra, Ömer kendisine Ebû Bekr'i göstererek: İşte Ebû Bekr ya Resûlüllah! dedi. Fakat Resûlüallah (sallallahü aleyhi ve sellem) bedeviye verdi. Ebû Bekr'le Ömer'i bıraktı. Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sağdakıler, sağ da kiler!» buyurdu. «Şu halde bu sünnettir; şu halde bu sünnettir; şu halde bu sünnettir!» demiş. hadîsi Buhârî «Hibe» bahsinde tahrîc etmiştir. bedevinin Hâlid b. Velid (radıyallahü anh) olduğu söylenir. Fakat Aynî bunu kabul etmek istememiştir. Hadîsin gerek «eymen» şeklinde müfred, gerekse «eymenûn» şeklinde cem' olarak rivâyet edilen cümleleri mansub ve merfu' şekillerde rivâyet olunmuştur. Mansûb okunduğuna göre cümle: «Sağdakine ver...» Merfu' okunduğuna göre: «Sağdaki daha lâyıktır...» diye takdir olunur. Ve her iki vecihle sahihtir. Fakat «El-Eymenûn» şeklindeki cem' rivâyeti müfred rivâyetinin de merfu' okunmasını tercih ettirir. Enes'in annelerinden murad hakikî annesi Ümmü Suleym ile teyzesi Ümmü Hıram ve diğer yakınlarıdır. Ömer'in Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e seslenerek «îşte Ebû Bekr» demesi unutulacağından endişe ederek onu hatırlatmak, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sağında oturan bedeviye de Ebû Bekr'in büyüklüğünü bildirmek içindir. Süte su katmanın hikmeti onu hafifletmek veya soğutmak yahut bütün cemaata yetsin diye çoğaltmaktır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Su, Süt Ve Benzerlerini Sunmaya Başlayanın Sağından Döndürmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5412-) Bize Kuteybe b. Saîd Mâlik b. Enes'den —ona okunanlar meyanında— o da Ebû Hâzim'den, o da Sehl b. Sa'd Es-Sâidî'den naklen rivâyet etti ki,: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e içecek bir şey getirmişler, o da ondan içmiş. Sağında bir çocuk solunda ise yaşlılar bulunuyormuş. Resûlüllah çocuğa: vermeme bana izin verir misin?» diye sormuş. Çocuk: Hayır! Vallahi senden gelen nasibime kimseyi tercih edemem! demiş. diyor ki: «Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu çocuğun eline bıraktı.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Su, Süt Ve Benzerlerini Sunmaya Başlayanın Sağından Döndürmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5413-) Bize Yahya b. Yahyâ rivâyet etti. ki): Bize Abdül Aziz b. Ebî Hazim haber verdi. H. bu hadîsi Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti. ki): Bize Yâkub, yani İbn-i Abdirrahman El-Kaarî rivâyet etti. Her iki râvi Ebû Hâzim’den, o da Sehl b. Sa'd'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadîsin mislini rivâyet etmişler. Ama «Onu bıraktı» dememişlerdir. Lâkin Yâkub'un rivâyetinde: «Onu ona verdi dedi» cümlesi vardır. hadîsi Buhârî «Müsâkaat» bahsinde tahrîc etmiştir. hadîsteki içilecek şeyden murad dahi yukarkinde olduğu gibi, su katılmış süttür. Bahsedilen çocuk Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh) dır. Bunu İbn-i Tin hikâye ettiği gibi, Abbâs’ın kardeşi Abdullah olduğunu da rivâyet etmiştir. diyor ki: «Bu hadîsler bu açık sünneti beyan etmektedirler. Mezkûr beyan şeriatın birçok delillerinden anlaşılan her nevi ikrama sağdan başlamanın müstehab olduğuna uygundur. Hadîs-i şerif içilen şeylerde ikrama —yaşça küçük veya mertebece düşük bile olsa — sağdakinden başlanacağına delildir. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sütü bedevi ile çocuğa Hazret-i Ebû Bekr'den önce vermiştir. Fazilet sahipleriyle büyüklerden başlanması meselesi başka sıfatlarda'birbirlerine denk oldukları zamandır...» rivâyetlerde bahsi geçen çocuğun tıbn-i Abbâs (radıyallahü anhı) olduğu kaydedilmektedir. Fakat İbn Abbâs'ın bulunduğu vak'a da Hazret-i Meymûne'nin evinde geçmiştir. Enes (radıyallahü anh) rivâyetindeki vak'a ise kendi evinde cereyan etmiştir. Binâenaleyh bunlar bir değil, ayrı ayrı vak'alardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Su, Süt Ve Benzerlerini Sunmaya Başlayanın Sağından Döndürmenin Müstehab Oluşu Bâbı
5414-) Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Amru'n-Nâkıd İshâk b. İbrahim ve İbn-i Ebî Ömer rivâyet ettiler. (İshâk: Ahberanâ Ötekiler ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar.) (Dediler ki): Bize Süfyân, Amr’dan, o da Atâ'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti, (Şöyle dedi) ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir yemek yediği vakit etini yalamadıkça yahut yalatmadıkça onu silmesin!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5415-) Bana Harun b. Abdillah rivâyet etti. ki): Bize Haccâc b. Muhammed rivâyet etü. H. Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bana Ebû Asım haber verdi. Bunlar toptan İbn-i Cüreyc'den rivâyet etmişlerdir. H, Züheyr b. Harb da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. ki): Bize İbn-i Cüreyc rivâyet etti. ki): Ata' şunu söylerken işittim. İbn Abbâs'ı dinledim, şunu söylüyordu: (sallallahü aleyhi ve sellem): yemekten yediği vakit yalamadıkça veya yalatmadıkça elini silmesin!» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5416-) Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Hatim rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn-i Mehdî, Süfyân'dan, o da Sa'd b. İbrahim'den, o da İbn-i Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i yemekten (kalkarken) üç parmağım yalarken gördüm. Hatim: «Üç'ü zîkretmemiştir. İbn Ebî Şeybe kendi rivâyetinde Abdurrahman b. Ka'b'dan, o da babasından» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5417-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye, Hişam b. Urve'den, o da Abdurrahman b. Sa'd'dan, o da İbn-i Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç parmakla (yemek) yer; elini silmeden Önce yalardı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5418-) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Hişâm Abdurrahman b. Sa'd'dan rivâyet etti ki, ona da Abdurrahman b. Kâ'b b. Mâlik — yahut Abdullah b. Kâ'b— babası Ka'b'dan naklen haber vermiş. Babası kendilerine anlatmış ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç parmakla yemek yermiş. Yemekten kalktı mı parmaklarını yalarmış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5419-) Bize bu hadisi Ebû Küreyb de rivâyet etti. ki): Bize İbn-i Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize Hişam, Abdurrahman b. Sa'd'dan rivâyet etti. Ona da Ahdurrahman b. Kâ'b b. Mâlik'le, Abdullah b. Kâ'b — yahut tunlardan biri— babası Kâ'b b. Mâlik'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmiştir

Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı