Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

6121-) Bize bu hadîsi Saîd b. Amr El-Eş'asî de rivâyet etti. ki): Bize Abser haber verdi. H. Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize İbn Fudeyl rivâyet etti. iki râvi Husayn'dan, o da Ebû Vâil'den, o da Huzeyfe'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen A'meş'le Muğîre'nin hadîsi gibi rivâyette bulundu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6122-) Bana Muhammed b. Abdillah b. Bezi' rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Adiyy Şu'be'den, o da Ma'bed b. Hâlid'den, o da Hâ-rîse'den naklen rivâyet etti ki: Harise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i havzmın San'a ile Medine arası kadar olduğunu söylerken işitmiş. Bunun üzerine Müstevrid ona: Onun kaplar dediğini sen işitmedin mi? demiş. Hayır! cevâbını vermiş. Müstevrid: kablar yıldızlar gibi görülecektir.» (cümlesi de olacaktır) demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6123-) Bana İbrahim b. Muhammed b. Ar'are de rivâyet etti. ki): Haremî b. Umara rivâyet etti. ki): Bize Şu'be Ma'bed b. Hâlid'den rivâyet etti ki: Ma'bed, Harise b. Vehb El-Huzâî'yi şöyle derken işitmiş: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i... buyururken dinledim. O havzı da zikretmiş. Yukarki hadîs gibi rivâyette bulunmuş. Fakat Müstevrid'in sözünü ve Hârise'nin sözünü anmamış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6124-) Bize Ebû'r-Rabi' Ez-Zehrânî ile Ebû Kâmil El-Cahderî rivâyet ettiler.' (Dediler ki): Bize Hâmmad (Bu zât İbn Zeyd'dir) rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti, (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): önünüzde bir havz vardır. Onun iki tarafının arası Cerba ile Ezruh arası gibidir.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6125-) Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya (bu zât El-Kattan'dır.) Ubeydullah'dan rivâyet etti. ki): Bana Nâfî', İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi. Önünüzde Cerba ile Ezruh arası gibi bir havz vardır.» buyurmuşlar. İbn Müsenna'nın rivâyetinde: havzım...» denilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6126-) Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam ri vayet etti. H. Ebû Bekr b. Ebi Şeybe dahi rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti. iki râvi demişler ki: Bize Ubeydullah bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Şunu da ziyade eyledi: «Ubeydullah dedi ki: Ona sordum da: Bunlar Şam'da iki köydür. Aralarında üç gecelik mesafe vardır, dedi.» İbn Bişr'in hadîsinde (üç gece yerine) üç gün denilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6127-) Bana Süveyd b. Saîd de rivâyet etti. ki): Bize Hafs b. Meysera, Mûsa b. Ukbe'den, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Ubeydullah’ın hadîsi gibi rivâyette bulundu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6128-) Bana Harmele b. Yahya dahi rivâyet etti. Bize Abdullah b. Vehb rivâyet etti. ki): Bana Ömer b. Muhammed Nâfi'den, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): önünüzde Cerba ile Ezruh arası kadar bir havz var. Onda gökyüzünün yıldızları gibi ibrikler var. Her kim ona gelir de ondan içerse bir daha ebediyyen susamaz.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6129-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim ve İbn Ebî Ömer El-Mekki rivâyet ettiler. Lâfız İbn Ebî Şeybe'nindir. (İshâk Ahberena, Ötekiler Haddesena tâbirlerini kullandılar.) (Dediler ki): Bize Abdü’l-Aziz b. Abdissamed El-Ammî, Ebû İmran El-Cevnî'den, o da Abdullah b. Samit'den, o da Ebû Zer'den rivâyet etti. Ebû Zer Şöyle dedi: Ya Resûlallah havzın kapları nedir? diye sordum. nefsi yedi kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki: Onun kapları gökyüzünün Ülker ve yıldızlarından daha çoktur. Hem de açık karanlık gecede! Bunlar cennetin kaplarıdır. Her kim bu kaplardan içerse ömrünün sonuna kadar susamaz. Havzın cennetten çıkan iki oluğu gürül gürül akar. Ondan kim içerse (bir daha) susamaz. Genişliği uzunluğu gibi olup, Amman ile Eyle arası kadardır. Suyu sütten daha ak ve baldan daha tatlıdır.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6130-) Bize Ebû Gassân El-Mismaî ile Muhammed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfızları birbirine yakındır. (Dediler ki): Bize Muâz (bu zât İbn Hişam'dır) rivâyet etti. ki): Bana babam Katade'den, o da Salim b. Ebi'l-Ca'd'dan, o da Ma'dân b. Ebi Talhate'l-Ya'merî'den, o da Sevban'dan naklen rivâyet etti ki: Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: havzımın kenarında Yemenliler için insanları koğacağım. Sopamla vuracağım. Hatta üzerlerine (su) sıçrayacak». havzın genişliği soruldu da: yerden Amman'a kadardır.» buyurdu. Suyu da soruldu: daha beyaz, baldan daha tatlıdır. Ona gürül gürül iki oluk akar. Onu cennetten akıtırlar. Biri altından, diğeri gümüşdendir.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6131-) Bana bu hadîsi Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. Mûsa rivâyet etti. ki): Bize Şeyban Katade'den Hişâm'ın isnadıyle onun hadîsi gibi rivâyette bulundu. Yalnız o: kıyâmet gününde havzın kenarında olacağım.» demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6132-) Bize Muhammed b. Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Hammad rivâyet etti. ki): Bize Şu'be Katade'den, o da Salim b. EM’l-Ca'd'dan, o da Ma'dân'dan, o da Sevban'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen havz hadîsini rivâyet etti. Râvi diyor ki: Ben Yahya b. Hammad'a: Bu senin Ebû Avâne'den işittiğin bir hadîs midir? diye sordum. Onu ben Şu'be'den de işittim, dedi. Benim için ona bir bak! dedim. O da benim için baktı ve onu bana rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6133-) Bize Abdurrahman b. Sellam El-Cümahî rivâyet etti. ki): Bize Rabî' (yani İbn Müslim) Muhammed b. Ziyad'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti: ben havzımdan bir takım adamları develerin yanından yabancı deve koğar gibi koğacağım.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6134-) Bu hadîsi bana Ubeydullah b. Muâz da rivâyet etti. ki) babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be Muhammed b. Ziyad'dan rivâyet etti. O da Ebû Hüreyre'yi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki... derken işitmiş. Râvi yukarki hadîs gibi rivâyette bulunmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6135-) Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. Ona da Enes b. Mâlik rivâyet etmiş ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'. mikdârı Eyle ile Yemen'deki San'a arası gibidir. Onda gökyüzünün yıldızları sayısınca ibrikler vardır.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6136-) Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Affân b. Müslim Es-Saffar rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Abdü’l-Aziz b. Suhaybi rivâyet ederken dinledim. ki): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: başında benim yanıma bana sahâbilik etmiş kimselerden bir takım adamlar muhakkak geleceklerdir. Tâ ki onları gördüğüm ve bana arzolundukları zaman benden ayrılacaklar. Ben behemehal: Ey Rabbim! Sahabecikterim! Sahabeciklerim! diyeceğim. Bana da: Hakikaten sen onların senden sonra ne icad ettiklerini bilmiyorsun! denilecektir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6137-) Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ali b. Hucur da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ali b. Müsbir rivâyet etti. H. Ebû Küreyb dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Fudayl rivâyet etti. Her iki râvi Muhtar b. Fulful'den, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bu manâda rivâyette bulunmuşlardır. O: yıldızların sayısıncadır.» cümlesini de ziyade etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6138-) Bize Âsim b. Nadr Et-Teymî ile Hüreym b. Abdü-A'la rivâyet ettiler. Lâfız Âsim'ındır. (Dediler ki): Bize Mu'temir rivâyet etti. ki): Ben babamdan dinledim. ki): Bize Katâde Enes b. Mâlik'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti: iki tarafının arası San'a ile Medine arası gibidir.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6139-) Bize Harun b. Abdillah da rivâyet etti. ki): Bize Abdüssamed rivâyet etti. ki): Bize Hişâm rivâyet etti. H. Hasen b. Alî El-Hulvânî dahi rivâyet etti.. ki): Bize Ebû'l-Velid Et-Tayâhsı rivâyet etti. ki): Bize Ebû Avâne rivâyet etti. iki râvi Katâde'den, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Yalnız bunların ikisi de şekketmiş: «Yahut Medine ile Amman arasının misli gibidir.» demişlerdir. Ebû Avane'nin hadîsinde: «Havzımın iki kenarının arası» ifadesi vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6140-) Bana Yahya b. Habib El-Hârisî ile Muhammed b. Abdillah Er-Ruzzî de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hâlid b. Haris, Saîd'den, o da Katâde'den naklen rivâyet etti. ki): Enes şunu söyledi. Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem): gökyüzünün yıldızları adedince altın ve gümüş ibrikler görülür.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6141-) Bu hadîsi bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. Mûsa rivâyet etti. ki): Bize Şeyban, Katâde'den rivâyet etti. ki): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti ki: Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bxmvin mislini söylemişler. Şunu da ziyade etti: gökyüzünün yıldızları sayısından daha çoktur.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6142-) Bana Velîd b. Şüca' b. Velid Es-Sekûnî rivâyet etti. ki): Bana babam rahimehüllah rivâyet etti. ki): Bana Ziyad b. Hayseme, Simak b. Harb'den, o da Câbir b. Semura'dan, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: Ben sizin için havzın başına önce varacağım. Onun iki tarafının mesafesi' San'a ile Eyle arası gibidir. Ondaki ibrikler sanki yıldızlardır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6143-) Bize Kuteybe b. Saîd ile Ebû Bekr b. EH Şeybe rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hatim b. İsmail Muhacir b. Mismar'dan, o da Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkas'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Câbir b. Semura'ya: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğin bir şeyi bana haber ver diye mektub yazdım ve hizmetçim Nâfi ile gönderdim. O da bana: . Gerçekten ben onu: başına ilk varacak benim...» buyururken işittim, diye cevab yazdı. rivâyetlerin ekserisini Buhârî «Kitabu’r-Rıkâk»'da, Ukbe rivâyetini «Kitabu'l-Meğazî»'de, Ebû Hüreyre rivâyetini de «Kitabu'l-MüsâkaU'da tahric ettiği gibi, diğer sünen sahipleri de muhtelif bahislerde rivâyet etmişlerdir. İçerisinde su toplanan yerdir. Burada ondan murad cennet kapısındaki Havz-ı Kevser'dir. Bu havz mü'minler için hazırlanmış olup, halen mevcuttur. Bazıları Havz-ı Kevser'in sırattan sonra geldiğini, bir takımları da bunun aksini iddia etmişlerdir. Sahih olan şudur ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iki tane Havz Kevser'i vardır. Bunların biri Cennetin içinde, diğeri dışındadır. Dışındakinin suyu oluklarla içerdeki havzdan gürül gürül akar. Dışardaki havzın yeri mahşerdir. Yani sırattan öncedir. Havz-ı Kevser'in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e mahsus olduğu şöhret bulmuştur. Fakat Tirmizî'nin Hazret-i Semûra'dan merfu' olarak rivâyet ettiği bir hadîste ; Peygamberin bir havzı vardır.» buyurulmuştur. Bu hadîsin mür-sel bir rivâyetini İbn Ebi'd-Dûnya sahih bir senedle tahric etmiştir. Onda şöyle buyurulmaktadır: Peygamberin bir havzı vardır. Peygamber havzınin başında elinde sopa İle durur, ümmetinden tanıdığı kimseleri davet eder. Dikkat edin ki, Peygamberler tâbilerinin çokluğu ile iftihar ederler. Ben tâbilerimin hepsinin tâbilerinden çok olmasını ümid ederim.» Bu hadîsi Taberânî dahi Hazret-i Semûra'dan mevsul ve merfu olarak tahric etmiştir. Yalnız isnadında gevşeklik vardır. Hadîs sabit ise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e mahsus olarak yine Kevser kalır. Çünkü Kevserin bir eşinin başka bir peygambere verildiği nakledilmemiştir. Allahü teâlâ hazretleri Kevser Sûresinde Resûl-ü Ekrem'ine kevseri verdiğini bildirmekle imtihanda bulunmuştur. tâifesi ile Mutezileden Bazıları Havz-ı Kevser'i inkâr etmişlerdir. Bunlar mütevatir hadîslere ve selefin icmâma, halefin mezheb İmâmlarına muhalefette bulundukları için delâlete düşmüşlerdir. Kâdî Iyâz diyor ki: «Hadîsin zahirine göre Havz-ı Kevser'den içmek, hesap görüldükten ve cehennemden kurtulduktan sonra olacaktır. Arkasından bir daha susanmayacak hal budur. Bazıları ondan ancak cehennemden selâmet bulan kimselerin içmesi mukadder olduğunu söylemişlerdir. Ama bu ümmetden olup da ondan içen, sonra cehenneme girmesi mukadder olan bir kimsenin orada susuzlukla azab görmemesi, azabının başka suretle olması ihtimali de vardır. Çünkü zahire bakılırsa ondan bütün ümmet içecek, yalnız dinden dönüp de kâfir olan içemeyecektir.» ki, Havz-ı Kevser'in uzunluğu ve genişliği hakkında muhtelif mikdarlar beyan edilmiştir. Bunların en büyüğü havzın bir aylık yol kadar uzun, en küçüğü ise üç günlük yol mesafesinde olduğunu göstermektedir, Iyâz bu hususta da şunları söylemiştir: «Bu çeşitli takdirlerden ileri gelmiştir. Bir hadîste vâki olmuş bir ihtilâf değildir ki râvilerden gelme bir ızdırab sayılsın. Bilâkis birçok sahabenin rivâyet ettiği muhtelif hadîslerde vâki olmuştur ki: Bunların yerlerinin de muhtelif olduğu bildirilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) her defasında havzınm büyüklüğüne hatırına gelen bir ibare ile misal veriyor. Bunu birbirine uzak memleketlerle canlandırarak zihinlere yaklaştırıyordu. Yoksa hakikî mesafeyi kasdetmezdi. İşte manâ cihetinden muhtelif olan rivâyetlerin araları böyle bulunur.» Havz Kevser'in uzunluğu ne ise genişliğinin de o olduğunu söylemişlerdir. Kevser'in maşrabalan hakkında da muhtelif beyanlar vârid olmuştur. Ezcümle bunların gökteki yıldızlar gibi oluşu dikkati çekmektedir. Çünkü buradaki teşbih hem kemiyyet, hem keyfiyet cihetinden yapılmış olabilir. Yani Havz-ı Kevser'in maşrabaları parlaklık cihetinden de, çokluk cihetinden de gökteki yıldızlara benzetilmiş olabilir. Nevevî'ye göre burada maksad kapların çokluğudur. Yani Havz-ı Kevser'in maşrabalan sayı itibariyle gökteki yıldızlardan çoktur.. Buna aklen veya şer'an bir mâni yoktur. Bilâkis şeriat bunu te'kid etmiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kaptan gökyüzünün yıldızlarının sayısından daha çoktur.» buyurmuştur. Iyâz bu ifadeyi sayı çokluğuna işaret görmektedir. «Filân adam sopasını elinden bırakmaz» sözü nasıl mübalâğa için söylenir ve yalan sayılmazsa, haber verilen şey çok olduğu zaman mübalâğa yapmak da şer'an yalan sayılmaz. Meselâ: Birine bir şeyin çok söylendiğini ifade için: «Bunu sana bin defa söyledim» denilir. Bundan maksad bin adedi değil, çokluktur. Ancak haber verilen şey son derece çok değilse o zaman bu gibi mübalâğalar caiz değildir. Fakat Nevevî bu mütalâaya tarafdar olmamış «Doğrusu birincisidir» diyerek kabların sayı itibariyle yıldızlardan çok olduğunu tercih etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Uhud şehidleri üzerine cenaze namazı kılmasını Nevevî dua etmiştir diye tefsirde bulunmuşsa da Hanefîler'e göre sadece dua okumuş değil, cenaze namazı kılmıştır. Bu husûsda hadîsin bir rivâyetinde: «Dirilerle Ölülere veda eden gibi hutbe okudu» denilmiştir. Bunun manâsı: Uhud şehidlerine giderek onların üzerine cenaze namazı kıldı. Sonra onlara veda ederek Medîne'ye döndü ve dirilere Veda hutbesi okudu, demektir. birinde geçen «Karanlık açık bir gecede...» tâbirinden murad bulutsuz, fakat ay karanlığı bir gece demektir. Böyle ay doğmamış bulutsuz gecelerde yıldızlar daha çok görünürler. Ay doğarsa onun ışığından birçok yıldızlar görünmez. Diğer bir rivâyette: havzımın kenarında Yemenliler için insanları koğacağım.» buyurulmuştur ki, bundan murad başka insanları koğarak Yemenlilerin gelmesine yol açmaktır. Yemenlilere gösterilecek bu ikram ve mükâfatın sebebi ilk müslümanlardan oluşları, güzel harekette bulunmaları ve ensârın esas itibariyle Yemenli olmalarıdır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in herkesten Önce havzı kevserin başına varması ise bütün ümmeti için büyük bir nimet ve ikramdır. Çünkü farat geleceklere şu ikramda bulunmak İçin bir yere ilk varan kimsedir. gününde birçok kimselerin havz-ı kevsere yaklaşmışken araya bir hâil girerek ondan içemiyecekleri ve Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): benim ümmetimdendir dediği halde kendisine: Sen onların senden sonra neler icad ettiğini bilmezdin...» diye "mukabele edileceğini bildiren rivâyetler hakkında Kâdî Iyâz şöyle demektedir: «Bu ibare havz-ı kevserden içemiyeceklerin dinden dönen mürtedler olduğunu söyleyenlere delildir. Bundan dolayıdır ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) höyleleri hakkında: olsunlar! Uzak olsunlar!» buyurmuştur. Ümmetinin günahkârları hakkında o böyle bir söz söylemez. Bilâkis onlara şefaat eder. Hallerine üzülür. Bazıları bunların iki sınıf olduğunu söylerler. Birisi İslâm'dan değil de istikâmetten dönmüş âsi mürtedlerdir. Bunlar salih amelleri kötülüklerle değişenlerdir. Diğeri hakikaten küfre dönen mürtedlerdir. Tebdil ismi bunların ikisine de şâmildir,» Bu rivâyetlerde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in istikbâle ait birçok mucizeleri vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Havzı İle O Havzın Sıfatlarını İsbat Bâbı
6144-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bişr ile Ebû Üsâme Mis'ar'dan, o da Sa'd b. İbrahim'den, o da babasından, o da Sa'd'dan naklen rivâyet etti. Sa'd Şöyle dedi: Uhud gününde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sağında ve solunda iki adam gördüm. Üzerlerinde beyaz elbiseler vardı. Bunları ne daha önce gördüm, ne de sonra. (Bu sözüyle Cibrîl İle Mikâil Aleyhisselâm'ı kasdetmişdir.)

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Uhud Harbi Gününde Cebrail, İle Mikailin Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Namına Harb Ettiklerine Dair Bir Bab
6145-) Bana İshâk b. Mansûr da rivâyet etti. ki): Bize Abdü's-Samed b. Abdil-Vâris haber verdi. ki): Bize İbrahim b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bize Sa'd babasından, o da Sa'd b. Ebî Vakkas’dan naklen rivâyet etti. Sa'd Şöyle dedi: Gerçekten Uhud günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sağında ve solunda iki adam gördüm. Üzerlerinde beyaz elbiseler vardı. Onun nâmına en şiddetli çarpışmayı yapıyorlardı. Onları ne bundan önce gördüm, ne de sonra! hadîsi Buhârî Kitabu'l-Meğazî»'de tahric etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Uhud Harbi Gününde Cebrail, İle Mikailin Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Namına Harb Ettiklerine Dair Bir Bab
6146-) Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Said b. Mansûr, Ebû'r-Rabi' El-Ateki ve Ebû Kâmil rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Yahya Ahberana; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Hammad b. Zeyd Sabit'den, o da Enes b. Mâlik'den, naklen rivâyet etti, Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanların en güzeli, en cömerti ve en cesuru idi. Bir gece Medine halkı gerçekten korktu da bir takım insanlar sesin geldiği tarafa gittiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise dönerken onlara rastladı. Sesin geldiği tarafa doğru onlardan önce gitmişti. Ebû Talha'nın çıplak bir atına binmiş; kılıç boynunda: Korkmayın!» diyordu. Enes ki: Biz onu derya bulduk. Yahut o gerçekten derya imiş. Halbuki hantallığı ile ma'ruf bir at idi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Şeçaati Ve Harbe Önde Gitmesi Hususunda Bir Bab
6147-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Veki' Şu'be'den, o da Katade'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Medine'de bir korku vardı. Bu sebeple Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Talha'nın Mendup denilen bir atını emanet aldı. Ve ona bindi. Müteakiben: ne kadar atı derya bulsak da bir korku görmedik.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Şeçaati Ve Harbe Önde Gitmesi Hususunda Bir Bab
6148-) Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr da rivâyet ettiler. (Dediler ki) ; Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. H. bu hadîsi Yahya b. Habib dahi rivâyet etti. ki): Bize Hâlid (yani İbn Haris) rivâyet etti. iki râvİ demişler ki: Bize Şu'be bu isnadla rivâyet etti. İbn Ca'ferin hadîsinde: bir atımız...» demiş. «Ebû Talha'nm» dememiştir. Hâlid'in hadîsinde ise: «Katade'den rivâyet olunmuş, Dedi ki: Enes'den işittim.» ifadesi vardır. hadîsi Buhârî «Kitabu'l-Cihâd»‘ın birkaç yerinde biraz lâfız değişikliği ile tahric etmiştir. Burada emanet alınan atın mendûp isminde olduğu görülüyor. Kâdî Iyâz: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in atları arasında da mendûp olanı bulunduğunu söylemiş, belki bu at Ebû Talha'dan sonra Peygamberimize geçmiştir demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Şeçaati Ve Harbe Önde Gitmesi Hususunda Bir Bab
6149-) Bize Mansur b. Ebî Müzâhım rivâyel etti. ki): Bize İbrahim (yani İbn Sa'd) Zühri'den rivâyet etti. H. Ebû İmran Muhammed b. Ca'fer b. Ziyad da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize İbrahim, İbn Şihab'dan, o da Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mes'ud'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayır hususunda insanların en cömerdi idi. En cömert olduğu zaman da ramazan ayı idi. Cibrîl (aleyhisselâm) onunla her sene ramazanda karşılaşır, bu ramazan bitinceye kadar sürerdi. Ona Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kur'ânı arzederdi. Cibrîl'le karşılaşdım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayr hususunda esen rüzgârdan daha cömerd olurdu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: «peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İnsanlara Hayır Yapmakta Esen Rüzgardan Daha Cömert İdi» Hadisi Bâbı
6150-) Bize bu hadîsi Ebû Küreyb de rivâyet etti. ki): Bize İbn Mübarek Yûnus'dan rivâyet etti. H. Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer haber verdi. iki râvi Zührî'den bu isnadla bu hadîsin benzerini rivâyet etmişlerdir. hadîsi Buhârî «Bed'ül-Vahy», «Sıfatu'n-Nebiyy»; «Savm» ve «Fedailü'l-Kur'ân» bahislerinde tahric etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nefsi nefislerin en şereflisi mizacı mizaçların en ortası idi. Böyle bir zatın elbette fiili dahi fiillerin en güzeli, ahlâkı ahlâkların en iyisi, şekli dahi şekillerin en sevimlisi olacaktı. Kendisinin insanların en cömerdi olduğunda şüphe yoktur. Çünkü fâni şeylerden müstağnidir, insanların en cömerdi olan Fahri Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazan-ı şerîf'de Cebra: (aleyhisselâm) la buluşunca daha da cömertleşir, âdeta esen rüzgâr gibi olurdu. Bundan murad cömertliğinin herkese karşı umumî ve sür'atli olmasıdır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: «peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İnsanlara Hayır Yapmakta Esen Rüzgardan Daha Cömert İdi» Hadisi Bâbı
6151-) Bize Saîd b. Mansûr ile Ebû'r-Rabi' rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammad b. Zeyd, Sabit El-Bünânî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e on sene hizmet ettim. Vallahi buna hiç bir defa üf demedi. Bİr şey için de: Niye böyle yaptın! Şöyle yapsaydın ya! demedi. «Bu hizmetçinin yaptığı şeylerden değil» cümlesini ziyade etti. Ama «Vallahi» dediğini anmadı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ahlakça İnsanların En Güzeli Olması Bâbı
6152-) Bize bu hadîsi Şeyban b. Ferruh dahi rivâyet etti. ki):" Bize Sellam b. Miskin rivâyet etti. ki): Bize Sabit El-Bünânî, Enes’den bu hadîsin mislini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ahlakça İnsanların En Güzeli Olması Bâbı
6153-) Bize bu hadîsi Ahmed b. Hanbel ile Züheyr b. Harb dahi hep birden İsmail'den rivâyet ettiler. Lâfız Ahmed'indir. (Dediler ki): Bize İsmail b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Abdül-Aziz, Enes’den rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medîne'ye geldiği vakit Ebû Talha elimden tutarak beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e götürdü. Ve: Ya Resûlallah! Enes akıllı çocuktur. Sana hizmet ediversin, dedi. Artık ben kendisine seferde ve hazarda hizmet ettim. Vallahi yaptığım bir şeyden dolayı bana, bunu niçin böyle yaptın; yapmadığım bir şey için de: Bunu niçin şöyle yapmadın? demedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ahlakça İnsanların En Güzeli Olması Bâbı
6154-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti. ki): Bize Zekeriyya rivâyet etti. ki): Bana Saîd (bu zat İbn Ebû Bürde'dir.) Enes'den rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e dokuz sene hizmet ettim. Bana hiç bir defa niye şöyle şöyle yaptın dediğini bilmiyorum. Bana hiç bir şeyi de ayıplamış değildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ahlakça İnsanların En Güzeli Olması Bâbı
6155-) Bana Ebû Ma'n Er-Rakâşî Zeyd b. Yezid rivâyet etti. ki) ; Bize Ömer b. Yûnus haber verdi. ki): Bize İkrime (bu zât İbn Ammar'dır.) rivâyet etîi. ki): İshâk şunu söyledi: Enes ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkça insanların en güzel-lerindendi. Bir gün beni bir hacet için gönderdi. Ben: Vallahi gitmem, dedim. Halbuki içimden Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bana emrettiği işe gitmek geliyordu. Derken dışarı çıktım. Tâ ki çocukların yanına uğradım. Onlar çarşıda oynuyorlardı. Birdenbire Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) arkamda kafamı tutuverdi. Ona baktım, gülüyordu: Enescik, sana emrettiğim yere gittin mi?» dedi. — Evet! Gidiyorum ya Resûlallah! dedim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ahlakça İnsanların En Güzeli Olması Bâbı
6156-) Enes ki): Vallahi ona dokuz sene hizmette bulundum. Yaptığım bir şey için: Niçin şöyle şöyle yaptın! Yahut yapmadığım bir şey için: Şöyle şöyle yapsaydın ya! dediğini bilmiyorum.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ahlakça İnsanların En Güzeli Olması Bâbı
6157-) Bize Şeybân b. Ferruh ile Ebû'r-Rebi' rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdü'l-Vâris, Ebû't-Teyyah'dan, o da Enes b. Mâtik’den naklen rivâyet etti. (sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkça insanların en güzeli idi demiş. rivâyetleri Buhârî «Edeb» ve «Diyad» bahislerinde tahric etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem) Medîne'de tam on sene yaşamıştır. Hazret-i Enes kendisine ilk sene içinde hizmete başlamıştır. Onun için de rivâyetlerin birinde dokuz, diğerinde on sene hizmet ettiğini söylemiştir. Yani dokuz sene dediği rivâyette tam olarak bir sene hizmet etmediğini gözönüne alarak işe başladığı seneyi saymamış, on sene dediğinde ise noksanına bakmayarak işe başladığı seneyi de saymıştır. Binâenaleyh her iki rivâyet de sahihtir. Hadîs-i şerif Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in güzel ahlâkına, niş geçimine af ve safhına delildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ahlakça İnsanların En Güzeli Olması Bâbı
6158-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkid rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, İbn Münkedir'den rivâyet etti. O da Câbir b. Abdillah'dan dinlemiş. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir şey istenirse asla yok demezdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Bir Şey İstendiğinde Asla: «yok!..» Demediği Ve İlhamını Çokluğu Bâbı
6159-) Bize Ebû Küreyb de rivâyet etti. ki): Bize Eşcaî rivâyet etti. H. Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman (yani İbn Mehdi) rivâyet etti. Her iki râvi Süfyan'dan, o da Muhammed b. Münkedir'den naklen rivâyet etmişlerdir, İbn Münkedir: Ben Câbir b. Abdillah'ı şöyle söylerken işittim, diyerek tamamen yu-karki hadîsin midini rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Bir Şey İstendiğinde Asla: «yok!..» Demediği Ve İlhamını Çokluğu Bâbı
6160-) Bize Âsim b. Nadr Et-Teymî rivâyet etti. ki): Bize Hâlıd (yani İbn Haris) rivâyet etti. ki): Bize Humeyd, Mûs;ı b. Enes'den, o da babasından naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): İslâm devrinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bir şey istendiyse onu mutlaka vermiştir. Kendisine bir adam geldi de ona iki dağ arası koyun verdi. Bunun üzerine adam kavmine dönerek: Ey kavmim, müslüman olun! Çünkü Muhammed öyle ihsanda bulunuyor ki, yokluktan korkmuyor, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Bir Şey İstendiğinde Asla: «yok!..» Demediği Ve İlhamını Çokluğu Bâbı
6161-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Harun, Hammad b. Seleme'den, o da Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den iki dağ arası (nı dolduracak) koyun istemiş, o da vermiş. Arkacığından adam kavmine gelerek: Ey kavmim, Müslüman olun! Vallahi Muhammed öyle ihsanda bulunuyor ki, fakirlikten korkmuyor, demiş. şunu söylemiş: Bir adam ancak dünyayı murad ederek Müslüman oluyor. Fakat Müslüman olur olmaz İslâmiyet onun nazarında dünyadan ve dünya üzerindekilerden daha makbul oluyordu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Bir Şey İstendiğinde Asla: «yok!..» Demediği Ve İlhamını Çokluğu Bâbı
6162-) Bana Ebû't Tâhir Ahmed b. Amr b. Şerh de rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus İbn Şihab'dan naklen haber verdi. İbn Şihab Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fetih «azasını yaptı ve Mekke'yi fethetti. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberindeki müslümanlarla (gazaya) çıktı ve Huneyn'de harb ettiler. Allah dinine ve müslümanlara yardım etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o gün Safvan b. Ümeyye'ye yüz tane deve verdi. Sonra yüz daha, sonra yüz daha ilâve etti. Şihâb Şöyle dedi: Bana Saîd b. Müseyyeb rivâyet etti ki: Safvân: Vallahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana verdiğini verdi. Ama kendisi bana insanların en menfuru idi. Bana vermekte devam etti. Nihayet nazarımda insanların en sevimlisi oldu, demiş. Bu rivâyeti Buhârî «Kitâbu'l-Edeb»'de tahric etmiştir. birinci rivâyetinde bir adam denilerek ismi zikredilmeyen zat Safvan b. Ümeyye'dir. Nitekim müteakib rivâyette ismi tasrih edilmiştir. Hazret-i Safvân'in künyesi Ebû Vehb'dir. Mekke'nin fethinden sonra müslüman olmuştur. Huneyn ve Tâif gazalarına müşrik olduğu halde iştirak etmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine ganimetten yüzer yüzer deve verince Safvan onun hak Peygamber olduğuna kanâat getirmiş ve: «Allah'a şehadet ederim bu cömertliği bir peygamberden başka kimse yapamaz» diyerek müsliman olmuştur. Hazret-i Satvân'a verilen iki dağ arası koyundan murad koyunların çokluğudur. Yani ona iki dağ arasını dolduracak kadar çok koyun vermiştir. Bu koyunlar Huneyn'den alınan ganimetlerdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Safvan ve emsaline verdiği bu atıyyeler onun sonsuz cömertliğine en açık delildir. Aliyyül-Kâari «Şifa» şerhinde bu babda şunları söylemiştir: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu gibilere bol atıyyeler vermesi bunların küfür derdinden ancak böylelikle kurtulacaklarını bildiği içindir. Çünkü mâhir doktor hastaya münasib olan ilâcı verir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de Müellefe-i Kulübün derdi mal ve hayvan olduğunu görmüş, onları kendilerine en güzel develer vermek suretiyle tedavi etmiş. Böylece küfür nıkmetinden kurtulup İslâm nimetine nail olmuşlardır.» Kulub: Kalbleri İslâm'a yatıştırılmak için kendilerine mal verilen insanlardır. Bunların bir takımı müslüman olmuş, fakat kalbleri henüz İslâmiyete yatışmamıştı. Bir takımı ise henüz müslüman olmamış, lâkin müslüman olmaları ümid ediliyordu, Müellefe-i Kulübün müslüman olanlarına ganimetten mal vermenin caiz olduğu hususunda hilaf yoktur. Yalnız onlara zekât verilip verilmiyeceği ihtilaflıdır. Kâfir olanlarına gelince onlara zekât verilmez. Zekâttan başka mallardan verilip verilemiye-ceği ihtilaflıdır. Safvan başta olmak üzere kendilerine bol atıyyeler verilen Müellefe-i Kulub birer birer Müslüman olmuş, İslâm'ın nuru ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bereketi ile çok geçmeden eski düşmanlıkları mahabbete inkılâb etmiş, kalblerinde imanın hakikati parlayarak dünkü düşmanları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dünyada en sevdikleri insan, buğzettikleri İslâmiyet'te uğrunda canlarını feda ettikleri dünyalardan daha kıymetli varlıkları hâline gelmiştir,

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Bir Şey İstendiğinde Asla: «yok!..» Demediği Ve İlhamını Çokluğu Bâbı
6163-) Bize Amru'n-Nâkıd rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, İbn Münkedir'den rivâyet etti. O da Câbir b. Abdillah'dan dinlemiş. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Bir Şey İstendiğinde Asla: «yok!..» Demediği Ve İlhamını Çokluğu Bâbı
6164-) Bize İshâk da rivâyet etti, ki): Bize Süfyân İlmi Münkedir'den, o da Câbir'le Amr'dan, onlar da Muhammed b. Âlî'den, o da Câbir’den naklen biri diğerinin rivâyetine ziyade ederek hater verdi. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Bir Şey İstendiğinde Asla: «yok!..» Demediği Ve İlhamını Çokluğu Bâbı
6165-) Bize İbn Ebî Ömer dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Süfyân şunu söyledi: Ben Muhammed b. Münkedir'i, Câbir b. Abdillah'dan dinledim, derken işittim. ki: Ben Amr b. Dinar'ı dahi Muhammed b. Alî'den naklen rivâyet ederken işittim. ki): Ben Câbir b. Abdillah'dan dinledim. Onların biri diğerinin rivâyetine ziyade etmiştir. Câbir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bahreyn'in malı gelmiş olsa cana muhakkak şu kadar, şu kadar ve şu kadar verirdim.» buyurdular. Ve eliyle bütün mala işaret ettiler. Derken Bahreyn'in malı gelmeden önce Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etti. Bu mal onun vefatından sonra Ebû Bekr'e geldi. O da bir dellâla emrederek: Her kimin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de alacak bir va'-di veya borcu varsa hemen gelsin! diye seslendi. Bunun üzerine ben kal karak: Gerçekten Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Bahreyn'in malı gelmiş olsaydı, sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar verirdim.» buyurmuştu, dedim. Ebû Bekr bir avuç aldı. Sonra bana: Bunları say, dedi. Saydım. Beşyüz çıktılar. Müteakiben: Al iki mislini daha, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Bir Şey İstendiğinde Asla: «yok!..» Demediği Ve İlhamını Çokluğu Bâbı
6166-) Bize Muhammed b. Hatim b. Meymûn rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bekr rivâyet etti. ki) ; Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Amr b. Dinar, Muhammed b. Alî'den, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi: Râvi ki: Bana Muhammed b. Münkedir de Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi. Câbir Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edince Ebû Bekr'e Alâ b. Hadramî tarafından mal geldi. Bunun üzerine Ebû Bekr her kimin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de alacağı veya onun tarafından verilmiş bir vadi varsa bize gelsin... dedi. İbn Uyeyne hadîsi gibi rivâyet etmiştir. hadîsi Buhârî «Kefale», «Humas», «Meğazı» ve «Şehâdat» bahislerinde tahric etmiştir. Basra ile Umman arasında bir yerdir. Oraya Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vali olarak Alâ b. Hadramî'yi göndermişti. Bahreyn'den gelmesi beklenilen mal cizye (vergi malı idi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu mal gelmiş olsa Hazret-i Câbir'e ondan üç avuç vereceğine işaret buyurmuştu. Hazret-i Ebû Bekr'in üç avuç vermesi bundandır. Yani Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in va'dini yerine getirmiştir. Her avuçta beşyüz altın veya gümüş çıktığına göre üç avuçta Hazret-i Câbir'e binbeşyüz altın veya gümüş verilmiş demektir. malların altın mı, yoksa gümüş mü olduğu tasrih edilmemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Resullüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Bir Şey İstendiğinde Asla: «yok!..» Demediği Ve İlhamını Çokluğu Bâbı
6167-) Bize Heddâb b. Hâlid ile Şeyban b. Ferruh ikisi birden Süleyman'dan rivâyet ettiler. Lâfız Şeyban'mdir. ki): Bize Süleyman b. Muğira rivâyet etti. ki): Bize Sabit El-Bûnâni, Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): akşam benim bir oğlum dünyaya geldi. Ona babamın adını koydum: İbrahim.» buyurdu. Sonra onu Ebû Seyf denilen demircinin karısı Ümmü Seyfe verdi; Çocuğu getirmeye gitti. Ben de kendisini tâkib ettim. Ebû Seyfe vardık, kendisi körüğünü üfürüyordu. Ev dumanla dolmuştu. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Önünde sür'atle yürüyerek: Ey Ebû Seyf, dur! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi dedim, o da durdu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) çocuğu istedi. Ve onu bağrına bastı. Ve Allah ne söylemesini dilediyse söyledi. ki: Vallahi çocuğu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Önünde can çekiştirirken gördüm. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gözleri yaşardı ve: yaşarır, kalb üzülür, fakat biz ancak Rabbimizin razı olacağını söyleriz. Vallahi yâ İbrahim, biz senin için üzülüyoruz.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu Ve Bunun Fazileti Bâbı
6168-) Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet ettiler. Lâfız Zübeyr'indir. (Dediler ki): Bize İsmail (bu zat İbn Uleyye'dir.) Eyyûb'dan, o da Amr b. Saîd'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Küçüklere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha fazla acıyan bir kimse görmedim. İbrahim Medine'nin yaylasında süt anaya verilmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de beraberinde olmak üzere gider o eve girerdi. Ev tüterdi, ibrahim'in süt babası demirci idi. Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) çocuğu alır, öper, sonra dönerdi. ki: İbrahim vefat edince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: benim oğlumdur. O memede iken Öldü. Onun iki tane süt annesi vardır. Süt müddetini cennette tamamlıyacaklardır.» hadîsi Buhârî «Cenâiz» bahsinde tahric etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in oğlu İbrahim hicretin sekizinci yılında doğmuştur. O dünyaya gelince ensar kadınları ona süt annelik yapma hususunda birbirleriyle yarış etmişlerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu Ebû Seyf Bera1 b. Evs'in karısı Havle binti Münzir'e verdi. Bu kadın ona süt annelik yapar, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de arada sırada gelip onu dolaşırdı. Arablar süt anne ile süt babanın ikisine birden «zı'r» derler. İbrahim on altı veya on yedi aylıkken vefat etti. Henüz süt müddeti olan iki seneyi doldurmamıştı. Onun için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): iki tane süt annesi vardır. Onun süt müddetini cennette tamamlıyacaklardır.» buyurdu. «Ettahrir» namındaki «Müslim» şerhinin sahibi Muhammed b. İsmail Et-Temîmî: «İbrahim (radıyallahü anh)’in süt müddetini tamamlama işi vefatından hemen sonradır. Vefat eder etmez cennete girecek, kendisine ve babasına bir ikram olmak üzere süt emmesi orada tamamlanacaktır.» diyor.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu Ve Bunun Fazileti Bâbı
6169-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Üsame ile İbn Nümeyr Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet ettiler. Âişe şöyle dedi: Bedevilerden bir takım insanlar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldiler de: Siz çocuklarınızı öper misiniz? dediler. Onlar da: Evet! cevâbını verdiler. Lâkin biz Vallahi öpmeyiz, dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): sizden rahmeti aldıysa ben (vermeye) Mâlik olur muyum?» buyurdu. Nümeyr: kalbinden rahmeti...» demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu Ve Bunun Fazileti Bâbı
6170-) Bana Amru'n-Nakıd ile İbn Ebî Ömer hep bîrden Süfyan'dan rivâyet ettiler. Amr dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Akra' b. Habis Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Hasan'ı öperken görmüş de: Benim on çocuğum var, onlardan birini öpmedim, demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ki merhamet etmeyen merhamet olunmaz.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu Ve Bunun Fazileti Bâbı