Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
4466-)
Bize bu hadîsi Amr b. Zürâra da rivâyet etti, ki): Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc bu isnâdla bu hadisin benzerini haber verdi. Imrân b. Husayn rivâyetlerini Buhârî «Diyât, İcâre, Cihâd» ve «Megâzî» bahislerinde; Tirmizî ile İbn Mâce «Diyâuda; Nesâî «Kısas» bahsinde tahrîc etmişlerdir. muhtelif rivâyetlerinden anlaşılıyor ki, bahis mevzuu kavga Hazret-i Ya’lâ ile çırağı arasında vuku' bulmuş ve Ya'lâ (radıyallahü anh) çırağının kolunu ısırmıştır. Gerçi hadîsin bir rivâyetinde Ya'lâ (radıyallahü anh)'ın: «Benim bir çırağım vardı; bir insanla kavga etti de biri diğerinin elini ısırdı...» dediği bildiriliyorsa da bu söz ısıranın kendisi olmasına aykırı değildir. Çünkü bir insan kendini kinaye yolu ile anlatarak dinleyenden gizleyebilir. Bu bâbta Nevevî şunları söylemiştir: «Hafızlar diyor ki: Sahîh ve meşhur olan kavle göre ışınlan Ya'lâ değil, çırağıdır. Mâmâfîh vak'anın Ya'lâ ile çırağı arasında bir veya iki zamanda iki defa cereyan etmiş olması da ihtimâl dahilindedir Kurtubî , Hazret-i Ya'lâ'nın büyük bir zât olduğunu dikkate alarak ısırmayı ona yakıştıramamış; çırağına hamletmeyi evlâ görmüştür. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: elini de ısırsın, sonra çek!..» buyurması, emir değil red ve inkârdır. Yani: Sen elini ısırması için onun ağzına koyamıyorsun. O halde onun elini senin ağzından çekmesine neden canın sıkılıyor da işlediği cinayeti Ödetmek istiyorsun? demek istemiştir. şerifte geçen: «Bu dâvayı ibtâl etti» ve «O adamın ön dişini heder kıldı» cümlelerinden murâd: Dişi çıkarılan zâta bir şey ödenmeyeceğine hükmetmesidir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: İnsanın Kendine Veya Bir Uzvuna Saldıran Kimseyi, Saldırılan Defeder De Öldürür Veya Bir Uzvunu Telef Ederse -ödemesi İcab Etmeyeceği Bâbı
4467-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Affân b. Müslim rivâyet etti. ki): Bize Hammâd rivâyet etti. ki): Bize Sabit, Enes'den naklen haber verdi ki, Rubeyyi'in kız kardeşi Ümmi Harise bir insanı yaralamış da, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda dâvaya çıkmışlar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Kısası (yapın!) kısası!» buyurmuş. Ümmürrabî': Ya Resûlallah , hiç filân kadından kısas alınır mı! Vallahi ondan kısas alınmaz! demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Yâ Ummerrabî, kısas'Allah'ın kitâb'dır!» buyurmuş. Hayır vallahi! Ondan ebediyyen kısas alınamaz!, demiş. Bu sözü tekrar ede ede nihayet diyeti kabul etmişler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın kullarından öylesi var ki, Allah üzerine yemîn etse onu yemininde sâdık çıkarırdı.» buyurmuşlar. hadîsin benzerini Bubâri, Mâide sûresinin tefsirinde «Diyât» ve «Sulh» bahislerinde tahrîc etmiştir. Onun rivâyetinde, yaralayan kadın Rubeyyi'inkız kardeşi değil, kendisidir. Bu kadın Hazret-i Enes b. Mâlik'in halasıdır. Yemîn eden şahıs da Ümmür rabi' değil, Enes b. Nadr yani Enes b. Mâlik'in amcasıdır. Hadîsi, Ebû Dâvûd, Nesai , İbn Mâce ve İbn Ebî Şeybe de Müslim gibi rivâyet etmişlerdir. bir cemaat: «Bu rivâyetler arasında ma'rûf olanı Buhârî'nin rivâyetidir; onu sahih tarîkleri ile nakletmistir; nitekim Sünen sahipleri de rivâyet etmişlerdir.» demişlerse de Nevevî , kıssanın ayrı ayrı iki kaziyye olduğunu söylemiştir. Zira Rubeyyi' ile Ümmü Rabî' başka başka kadınlardır. Kısas kelimesinin mansub okunması, mahzuf bir fi'lin mef'ûlu olduğu içindir. Cümle «kısası yapın!» takdirindedir. Allah'ın kitabıdır.» cümlesinden muzâf atılmıştır. Cümle: «Kitâbullahın hükmü kısasın vücûbudur.» takdirindedir. Bundan murâd: Diş çıkaranın da dişi çıkarılacağını bildiren âyettir. Ümmürrabî'in «Hayır vallahi!..» diye yemîn etmesi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e îtirâz değil, kısas sahibini afva teş-vîk, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bu hususta şefaatçi olmaya tergîb içindir. O bu yemini yâ kısâsçüarın afvine yahut Allah'ın onlara afvi ilham buyuracağına itimad ettiği için yapmıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Dişlerde Ve Diş Hükmünde Olan Şeylerde Kısasın Îsbatı Bâbı
4468-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Hafs b. Gıyâs ile Ebû Muâviye ve Veki', A'meş'den, o da Abdullah b. Mürra'dan, o da Mesrûk'dan, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. (Demiş ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): başka ilâh olmadığına ve benim Resûlüllah olduğuma şehâdet eden müslüman bir kimsenin kanı ancak üç şeyden biri ile helâl olur:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Müslümanın Kanını Mubah Kılan Şeyler Bâbı
4469-)
Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. H. İshâk b. İbrahim ile Aliy b. Haşrem dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Îsâ b. Yûnus haber verdi. râvilerin hepsi A'meş'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Müslümanın Kanını Mubah Kılan Şeyler Bâbı
4470-)
Bize Ahmed b. Hanbel ile Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet ettiler. Lâfız Ahmed'indir. (Dediler ki): Bize Abdurrahman b. Mehdî, Süfyân'dan, o da A'meş'den, o da Abdullah b. Mürra'dan, o da Mesrûk'dan, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aramızda ayağa kalkarak şöyle buyurdular: başka ilâh olmayan Allah'a yemîn ederim ki, Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim Resûlüllah olduğuma şehâdet eden müslüman bir adamın kanı helâl olmaz. Ancak üç kişi müstesna! İslâm'ı terk eden, cemaati bırakan yahut cemaatten ayrılan (burada Ahmed şekket-miştir) zina eden dul ve cana karşı can!»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Müslümanın Kanını Mubah Kılan Şeyler Bâbı
4471-)
Ameş ki: «Ben bunu İbrahim'e rivâyet ettim. O da bana Es-ved'den, o da Âişe'den naklen bunun mislini rivâyet etti.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Müslümanın Kanını Mubah Kılan Şeyler Bâbı
4472-)
Bana Haccâc b. Eş-Şair ile Kâsım b. Zekeriyyâ da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ubeydullah b. Mûsa, Seyhan'dan, o da A'meş'den her iki isnâdla birden Süfyân hadisi gibi rivâyette bulundu. Bunlar hadiste: başka ilâh olmayan Allah'a yemîn ederim ki...» cümlesini zikretmemişlerdir. hadîsi Buhârî ile Tirmizî «Diyât» bahsinde; Ebû Dâvûd «Hudûd»da; Nesâî «Muharebe» ve «Kaved» bahislerinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. şerifte bir müslumanın ancak üç sebepten biri ile öldürüle-bileceği bildirilmektedir. Birinci sebebi seyyibin zina etmesidir. Bekâr olmayan demektir. Bundan murâd —hâlen evli olsun olmasın— başından sahîh nikâh geçen erkek ve kadındır. Henüz nikahlanmamış kıza Arablar «Bikr» derler. ıstılahında, başından nikâh geçen erkeğe «Muhsan» kadına «Muhsane» denilir. Kal'alanmış; muhkem surette muhafaza altına alınmış mânâsına gelir. Nikâh insanı zinadan muhafaza ettiği için evliye veya başından nikâh geçene bu isim verilmiştir. hukukuna göre muhsan olarak zina eden erkek ve kadının cezası taşlanarak öldürülmektir. Taşlamaya hususî tabîri ile «Recim» denir. Muhsanın recim edileceğine, muhsan olmayan zâniye de yüz dayak vurulacağına bütün ulemanın ittifakı vardır. Yeri gelince bu hususta tafsilât verilecektir. îkinci sebep: Cana karşı candır. Bundan murâd: Kı-sâsdır. Yani haksız yere insan Öldüren kimsenin cezası ölümdür. Hanefîler bu hadîsle istidlal ederek zimmî mukabilinde müslümanın, köle mukabilinde hurrun öldürüleceğine kail olmuşlardır. sebep: Dînini terk ederek İslâm cemaatinden ayrılmaktır. İslâm dininden dönene «mürted» denir. Bir erkek —meâzallah— dininden döner de küfründe ısrar ederse bütün ulemânın ittifakı ile kendisine ölüm cezası verilir. İrtidâd eden kadının hükmü dahi ekser-i ulemâya göre budur. İmâm A'zam (rahimehüllah) kadınlarla çocuklann öldürülmesini yasak eden delilin umumu ile istidlal ederek: «İrtidâd eden kadın Öldürülmez.» demiştir. bazıları hadîs-i şerifteki «cemaatten ayrılan» ifadesi ile istidlal etmiş; ve: «İcmâla sabit Olan bir hükmü inkâr eden dînden çıkar!» demişlerdir. Sahih kavle göre dînden çıkmak için inkâr edilen hükmün namaz, oruç gibi zarurâtı dîniyyeden olması lâzımdır. bu hadîsin, cemaatten ayrılan bâgîlerle haricîlere de şâmil olduğunu söylemişlerdir. Hadîs-i şerîf ölüm cezasının bu üç hale münhasır olduğunu gösteriyor. İbnü'l-Arâbî bâzı Mâlikîler’den naklen ölüm cezasının on sebeple verilebileceğini söylemiş: «Fakat bunlar hiç bir surette bu üç şeyden hâriç değildir. Çünkü sihir yapan, Allah'a, Peygamber'e veya Melekler'e söven kimse kâfirdir...» demiştir. Hadîsin mensuh olduğunu söyleyenler de vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Müslümanın Kanını Mubah Kılan Şeyler Bâbı
4473-)
Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr rivâyet ettiler. Lâfız İbn Ebî Şeybe'nindir. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Abdullah b. Mürra'dan, o da Mesrûkdan, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): öldürülen hiç bir kimse yoktur ki, onun kanından Âdemin ilk oğluna bir nasîb olmasın! Çünkü o olumu ilk îcâd edendir.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ölümü Îcad Eden Kimsenin Günahını Beyan Bâbı
4474-)
Bize bu hadîsi Osman b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Cerîr rivâyet etti. H. İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Cerîr ile Îsâ b. Yûnus haber verdiler. H. İbn Ebî Ömer dahi rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. râvilerin hepsi A'meş'den bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. Cerîr ile Isa b. Yûnus'un hadîsinde: «Çünkü o ölümü îcâd etti.» denil-mistir. Onlar: «ilk» sözünü zikretmemişlerdir. hadîsi Buhârî «Enbiyâ, Diyât» ve «İ'tisâm» bahislerinde; Tirmizî «İlim»de; Nesâî «Tefsîr» ve «Muharebemde; İbn Mâce «Diyât»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. murâd: Âdem (aleyhisselâm), ilk oğlundan murâd da Kaabil'dir. Kaabil yirmi beş yaşında iken, yirmi yaşındaki kardeşi Hâbili haksız yere öldürmüştü. Ulemâ bunun sebebi hususunda ihtilâf etmişlerdir. Süddî'nin Mücâhid tarîki ile İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyetine göre: Hazret-i Havva çocuklarını biri kız biri oğlan olmak üzere ikiz doğururmuş. Yalnız Şît (aleyhisselâm)'ı tek doğurmuş. Hazret-i Âdem yeryüzüne indikten yüz sene sonra Kaabil ile kız kardeşi Iklîmâ'yi, bilâhare Hâbil ile kız kardeşi Leyûzâ'yi doğurmuş. Hazret-i Âdem oğullarına bir batından doğdukları kız kardeşlerini vermez; onları ayn batından doğan kızlarla evlendirirmiş. Hâbil ile Kaabil bulûğa erince Cenâb-i Hak Hazret-i Âdem'e, Kaabil ile Leyûzâ'yı, Hâbil ile de Iklîmâ'yi evlendirmesini emir buyurmuş. Iklîmâ pek güzelmiş. Kaabil —ikiz kardeşi olmasına rağmen— onunla evlenmek istemiş. Hazret-i Âdem (aleyhisselâm) onlara birer kurban teklif etmiş. Kaabil çiftçi, Hâbil davar sahibi imiş. Kaabil içinden: «Habil Iklîmâ'yı aldıktan sonra benim kurbanım kabul edilse ne olacak, edilmese ne olacak!» diyerek en kb'tü mahsûlünden bir yığın zahireyi kurban ayırmış. Habî1 ise Allah'ın rizâsmı dileyerek sürüsünün içinden en semiz koçu ve bir mikdar sütle yağı kurbân ayırmış. O zaman kimin kurbanı kabul edilirse, gökten beyaz bir ateş inerek onu yermiş. Gökten inen ateş Hâbi1'in kurbanını yemiş; Kaabi1'inkine dokunmamış. Kaabi1 buna içerliyerek Hâbil'i öldürmüş. yeri ile Hâbi1'in nerede ve nasıl öldürüldüğü de ihtilaflıdır. Ekser-i ulemâya göre kurbanın yeri Hindistan'dır. Kaabil kardeşini taşla öldürmüştür. Boğduğunu söyleyenler olduğu gibi, demirle öldürdüğünü söyleyenler de vardır. Sahîh kavle göre ölüm vak'ası da Hindistan'da olmuştur. geçen «kifl» kelimesi: Nasîb ve cüz' mânâsına gelir, İmâm Halil: «Günâh ve sevabın kifli: tki katı mânâsına gelir.» demiştir. şerîf İslâm'ın kaidelerinden biridir. Kaide şudur: Bir kimse bir kötülük icad ederse o kötülüğü işleyen her insanın kazandığı günahın bir misli —tâ kıyâmete kadar— îcâdçıya da verilir. Hayır îcâd edenin hali de böyledir. Ona da yolundan gidenlerin sevabı verilir. Bu babda: kim bir hayra delâlet ederse, o hayrı işleyenin kazandığı ecrin bir misli de kendisine verilir.» hadîsi. He daha başka sahîh hadîsler de vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ölümü Îcad Eden Kimsenin Günahını Beyan Bâbı
4475-)
Bize Osman b. Ebi Şeybe ile İshâk b. İbrahim ve Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr toptan Vekî'den, o da A'meş'den naklen rivâyet ettiler. H. Ebû kiekir b. Ebi Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Abde b. Süleyman ile Vekî’ A'meş'den, o da Ebû Vâil'den, o da Abdullah'dan naklen rivâyet ettiler. Abdullah Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): . gününde insanlar arasında ilk görülecek dâva kanlar hakkında olacaktır.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kan Dökmek Sebebiyile Âhirette Verilecek Ceza Ve Kıyâmet Gününde İnsanlar Arasında Görülecek İlk Davanın Bu Oluşu Bâbı
4476-)
Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. Yahya b. Habîb de rivâyet etti. ki): Bize Hâlid (yani İbni-Hâris) rivâyet etti. H. Bişr b. Hâlid dahi rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. H. İbni-MÜsennâ ile İbn Beşşar da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Ebî Adiy rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Şube'den, o da A'meş’den, o da Ebû Vail'den, o da Abdullah'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Şu kadar var ki, bazıları Şu'be'den naklen »dâva görülür» demiş; Bazıları da «İnsanlar arasında hükmolunur» demişlerdir. hadîsi Buhârî «Rikaak- ve «Diyât» bahislerinde; Tirmizî ile İbn Mâce «Diyât» da; Nesâî «Muharebe» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. şerif haksız yere kan dökmenin pek ağır vebali mûcib olduğuna işaret etmektedir. Çünkü kıyâmet gününde işe evvelâ ondan başlanması onun son derece mühim olduğunu gösterir. şöyle bir suâl hatıra gelebilir: Sünen kitaplarında Hazret-i Ebû Hüreyre'den rivâyet olunan meşhur bir hadîste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): gönünde kulun ilk hesaba çekileceği ameli namazdır.» buyurmuştur. Bu iki hadîs birbirlerine muânz olmuyorlar mı? Hayır! İki hadîs arasında muâraza yoktur. Zîra Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) hadîsi kullarla Allah arasındaki haklara âiddir. Bâbımız hadîsi ise kulların kendi aralarında, birbirlerine karşı olart haklara dairdir. Yani biri bir nevi' hakkın, diğeri başka nev'in ilk dâvasından bahsediyor demektir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kan Dökmek Sebebiyile Âhirette Verilecek Ceza Ve Kıyâmet Gününde İnsanlar Arasında Görülecek İlk Davanın Bu Oluşu Bâbı
4477-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe île Yahya b. Habîb El-Hârisî rivâyet ettiler. (Lâfızları birbirine yakındır.) (Dediler ki): Bize Bekra'dan, o da Ebû Bekra'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdülvehhâb Es-Sekafî, Eyyûb'dan, o da İbn Sîrîn'den, o da İbn Ebî den naklen rivâyet ettiler. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ki zaman, Allah'ın göklerle yeri yarattığı gündeki hey'eti gîbi dönmüştür. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır, ki üçü arka arkaya gelir: Zülka'de, Zülhicce ve Muharrem. Bir de iki cumâd ile Şa'bân arasındaki Mudar'ın ayı Receb!» Sonra şunları söyledi: hangi aydır?» Biz: Allah ve Resûlü bilir! dedik. Bunun üzerine sükût etti; hattâ ona adından başka bir isim verecek sandık. «Bu Zülhicce değil mi?» buyurdu. Evet öyle! dedik. şu belde neresidir?» diye sordu. Allah ve Resûlü bilir! dedik. Müteakiben yine sükût etti; hattâ ona adından başka bir isim verecek sandık. belde değil mi?» dedi. Evet öyle! cevabını verdik. «Yâ şu gün nedir?» buyurdu. Allah ve Resûlü bilir, dedik. Bunun üzerine yine sükût etti; hattâ ona adından başka bir isim verecek sandık. gönü değil mi?» diye sordu. Evet öyle! Yâ Resûlallah, dedik. sizin kanlarınız, mallarınız (Muhammed ki: Zannederim) ve ırzlarınız, şu ayınızda, şu beldenizde, şu gününüzün hürmeti gibi birbirinize haramdır. Yakında Rabbinize kavuşacaksınız; o da size amellerinizden suâl edecek. Sakın benden sonra birbirinizin boyunlarını vuran küffâr (veya sapıklar olmay)a dönmeyin! Dikkat!.. Burada bulunan, bulunmayana tebliğ etsin! Olur ki, bazı tebliğ olunan, bunu bazı işitenden daha belleyişli olur.» buyurdu. Sonra: Tebliğ ettim mî?» dedi. Habîb kendi rivâyetinde: «Mudarın Recebi...» dedi. Ebû Bekr'in rivâyetinde ise: «Benden sonra dönmeyin!» cümlesi vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kan, Irz Ve Malların Ağır Şekilde Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4478-)
Bize Nasr b. Aliy El-Cehdamî rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Zürey' rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Avn, Muhammed b. Sîrîn'den, o da Abdurrahmân b. Ebî Bekra'dan, o da babasından naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: gün gelince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin üzerine oturdu. Bir insan da yularından tuttu. Derken: misiniz bugün hangi gündür?» buyurdu. Ashâb: Allah ve Resûlü bilir... dediler. Hattâ ona adından başka bir isim verecek sandık; sonra: günü değil mi?» buyurdu. Hay hay (Öyle) ya Resûlallah, dedik. «Yâ bu ay nedir?» diye sordu. Allah ve Resûlü bilir, dedik. değil mi?» buyurdu. Hay hay (öyle) ya Resûlallah, dedik. «Yâ bu belde neresidir?» diye sordu. Allah ve Resûlü bilir, dedik. Hattâ ona adından başka bir isim verecek sandık. belde değil mi?» buyurdu. Hay hay (öyle) ya Resûlallah, dedik. sizin kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız birbirinize şu beldenizde, şu ayınızda, şu gününüzün hürmeti gibi haramdır. Burada bulunan bulunmayana iletsin!» buyurdular. iki bakla koça yönelerek onları kesti. Ve bir koyun sürüsüne dönerek onu aramızda taksim etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kan, Irz Ve Malların Ağır Şekilde Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4479-)
Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Mes'ade, İbn Avn'd en rivâyet etti. ki): Muhammed şunu söyledi: Abdurrahmân b. Ebî Bekre, babasından naklen söyledi. ki): O gün gelince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir devenin üzerine oturdu. Bir adam da yedeğini (yahut yularını) tutmuştu... Yezîd b. Zürey' hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kan, Irz Ve Malların Ağır Şekilde Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4480-)
Bana Muhammed b. Hâtim b. Meymûn rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Kurra b. HftUd rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Şîrîn, Abdurrahmân b. Ebî Bekrâ ile bence Abdurrahmân b. Ebî Bekrâ'dan daha üstün olan başka bir zâttan rivâyet etti. H. Muhammed b. Amr b. Cebele ile Ahmed b. Hırâş da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Âmir Abdülmelik b. Amr rivâyet etti. ki): Bize Kurra, Yahya b. Saîd isnadı ile Ebû Bekrâ'dan rivâyet etti, (O adamın adını da Humeyd b. Abdirrahmân diye söyledi.) Ebû Bekra şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) kurban günü bize hutbe irâd ederek: nedir?» diye sordu... hadîsi, İbn Avn'in hadîsi gibi nakletmişlerdir. Yalnız o «ve ırzlarınız» kaydını zikretmiyor. «Sonra iki koça yöneldi...» cümlesi ile ondan sonrasını da anmıyor. O bu hadîste şöyle deditir: beldenizde, şu ayınızda, şu gününüzün hürmeti gibi tâ Rabbînize kavuşacağınız güne kadar!.. Dikkati Tebliğ ettim mi? Ashâb: Evet! dediler. şâhid ol! Buyurdu.» hadîsi Buhârî «İlim, Hacc, Bed'ül-Halk, Edâhî, Fiten, Tefsîr» ve «Megâzî» bahislerinde; Nesâİ «Hacc» ve «İlim»de tahrîc ettikleri gibi, diğer «Sünen» sahipleri de bu mânâda hadîsler rivâyet etmişlerdir. Hadîs-i şerif kitabımızın başında «İmân» bahsinde de geçmişti. (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hutbesini Veda' haccın-da Kurban Bayramı günü Mina'da okumuştur. Rivâyetlerin bazısında devenin yularım tutan zatın Hazret-i Bilâl olduğu bildirilmiş; bir rivâyette bu işi Amr b. Hârice, başka bir rivâyette râvi Ebû Bekrâ yapmıştır. Bundan maksat, devenin hareketini önlemek, sahibini rahatsız etmesine mâni' olmaktır. zamandan murâd senedir. Ulemânın beyanlarına göre câhili-yet devrinde Araplar haram ayların tahrimî hususunda Hazret-i îbrahîm dînine riâyet ederlermiş. Fakat arka arkaya üç ay harbsiz durmak kendilerine güf gelirmiş. Bu sebeple haram aylardau birinde harbe muhtaç olurlarsa o ayın hürmetini sonraki aya te'hir ederler; meselâ Muharrem ayında harb olursa onun hürmetini Safer'e bırakırlarmış. Gelecek sene bu hürmet başka aya te'hir edilirmiş. Bu iş yıllarca tekerrür etmiş. Nihayet ayları karıştırmışlar. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in haccı onların Zülhicce'yi haram kıldıkları seneye tesadüf etmiş. Bu münasebetle izahta bulunarak zamanı döndürmelerinin Allah'ın göklerle yeri yarattığı gün verdiği hükme tesadüf ettiğini haber vermiştir. Ubeyd şöyle diyor: «Araplar nesi' yani te'hîr yaparlardı. Allahü teâlâ'nın hakkında: ancak küfürde fazlalıktır." Sûre-i Tevbe, âyet: 37. buyurduğu işte budur. Çok defa Muharrem ayında harbe muhtaç olurlar; onun tahrîmini Safer'e te'hir ederlerdi. Sonra gelecek sene Safer'i te'hir ederlerdi. îşte o sene Muharrem'in yerine dönüşüne rastlamıştır.» (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Receb için «Mudar'ın ayı» demesi meseleyi îzâhda mubâlega göstermek içindir. Filhakika Mudar'la Rabia kabileleri arasında Receb ayı hakkında ihtilâf vardı. Mudar Receb'i bugün mâruf olan yerinde sayar; Rabîa ise onu ramazan kabul ederlerdi. Bundan dolayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Receb'i Mudara izafe buyurmuştur. Mâmâfîh Mudar Receb ayını başka kabilelerden daha fazla ta'zîm ettiği için onlara izafe ettiğini söyliyenler de olmuştur. (sallallahü aleyhi ve sellem); ay hangi aydır?» diye sorarak sükût etmesi, sonra îzahda bulunması, tefhim, takrir ve bu ayın, bu günün, bu beldenin mertebelerinin büyüklüğüne tenbîh içindir. kirâmın: «Allah ve Resûlü bilir.» şeklindeki cevapları terbiye ve nezâketleri icâbıdır. Zira malûmları olan cevâbın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gizli kalmadığını bildikleri için maksadının mutlak surette ihbar olmadığını anlamışlardı. koç» diye terceme ettiğimiz «emlah»ın asıl mânâsı: Beyazla siyah karışık olup beyazı gâlib gelen demektir. iki bakla koça yönelerek...» ilâh... cümlesi bâzı muhaddis-lere göre râvi İbn Avn'in kendi sözüdür. Buhârî bu cümleyi zikretmemiştir. Bu sebeple mezkûr cümlenin râvi tarafından bir vehim olduğuna yahut hadîslerin ayrı ayrı hutbelerde îrâd edilmiş iki hadîs olduğuna ihtimâl verenler olmuşsa da Müslim'in «Dahâyâ» bahsindeki rivâyetinde bu ziyade mevcuttur. Binâenaleyh cümlenin metn-i hadîsten olduğunda şüphe kalmaz. Fakat hadîsin bir rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: cemaati Bugün hangi gündür?» ilâh... diye sorduğu, ashabın şu sorulara: «Haram gündür. Haram beldedir. Haram aydır.» diye cevab verdikleri bildiriliyor. Bâbımızın hadîsinde ise sahabenin: «Allah ve Resûlü bilir.» dedikleri görülüyor, ki bu da hutbenin ayrı ayrı iki defa okunduğu ihtimâlini kuvvetlendirir. Şu halde ikinci hutbede cevab verenler, birinciyi dinleyenlerdir. Birinci hutbede bulunmayanlar susmuşlardır. Râvilerin bazısı cevab verenleri, bazısı da vermeyenleri dinlemiş ve her biri işittiğini rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kan, Irz Ve Malların Ağır Şekilde Haram Kılındığını Beyan Bâbı
4481-)
Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivâyet etti." ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ebû Yûnus, Simâk b. Harb'dan rivâyet etti ki, ona da Alkame b. Vâil, ona da babası rivâyet etmiş. ki): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le beraber otururken ansızın bir adam birini bir tasına yedekle yederek geliverdi; ve: Ya Resûlallah! Bu adam benim kardeşimi öldürdü! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): öldürdün mü? diye sordu. (Getiren zât: O i'tirâf etmezse aleyhine beyyine getireceğim; dedi.) (Getirilen) Evet, öldürdüm, dedi. nasıl öldürdün?» diye sordu. İkimiz bir ağaçtan yaprak silkiyorduk. Derken bana söğerek beni kızdırdı. Ben de balta ile başına vurdum ve öldürdüm; dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: namına ona verecek bir şeyin var mı?» diye sordu. Benim elbisemle baltamdan başka malım yoktur, cevabını verdi. «Kavmin seni satın alırlar sanır mısın?» buyurdu. Adam: Ben kavmimce beş para etmem! dedi. Bunun üzerine ona yedeğini atarak: arkadasıml» buyurdu. Adam da onu alıp gitti. O gittikten sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): öldürürse o da onun gibi olur.» buyurdular. Derken adam döndü ve: Yâ Resûlallah! Duydum ki sen: öldürürse o da onun gibi olur» buyurmuşsun; halbuki ben onu senin emrinle aldım; dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): seninle kardeşinin günahlarınızı üzerine almasını İstemez misin?» buyurdular. Adam: Yâ Nebiyyallâh! (Gâlibâ) hay hay dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): bu onun gibidir.» buyurdu. Adam da onun yedeğini attı ve ona yol verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Katli İkrarin Sahih Oluşu; Öldürülenin Velisine Kısas Îmkanı Verilmesi Ve Ondan Afv İstemenin Müstehab Oluşu Bâbı
4482-)
Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. ki): Bize Saîd b. Süleyman rivâyet etti. ki): Bize Huşeym rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. Salim, Alkame b. Vâil'den, o da babasından naklen haber verdi. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e adam öldürmüş birini getirdiler. O da öldürülenin velîsine kısas hakkı tanıdı. Bunun üzerine velî onu alıp gitti. Boynunda tasına yedek vardı; onu çekiyordu. O dönüp gittikten sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): maktul cehennemdedir.» buyurdular. Derken biri o adama giderek Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözünü söyledi. O da katili bırakıverdi. b. Salim ki: Ben bunu Habib b. Ebî Sâbit'e andım da: Bana İbn Eşva' rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan ancak afv etmesini istemiş, fakat o kabul etmemiş; dedi. Tasınadan örme iptir. Katili getiren zâtın: «O itiraf etmezse aleyhine beyyine getireceğim!» sözünden maksadı, inkâra mecali olmadığını anlatmaktır. Aslında boynuz demektir. İnsana nisbet edildiği zaman ondan başın yan tarafı kasdedilir. beyânına göre: öldürürse o da onun gibi olur.» cümlesinin sahih te'vili şudur; birbirlerine üstünlük ve minnet bulunmaması hususunda o da katil gibidir; çünkü ondan hakkını almış olur. Fakat afvederse iş değişir; bu sefer fazl-u minnet onun olur; dünyada hürmetle anılır; âhirette de bol sevâb kazanır. bu cümleyi te'vîl ederken: «Katil olmakta ikisi de birdir. Gerçi birinin Öldürülmesi haram, diğerininki mubah ise de öfkeye ve nefse uymakta müsavidirler. Bahusus Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o zâttan, katili afv etmesini de istemişti» demişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sözü sahih bir maksadı îhâm için söylemiştir.' Maksat velînin korkarak afvetmesidir. Afvde ise hem velî hem de maktul için maslahat vardır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu maslahata târîz suretiyle işarette bulunmuştur. seninle kardeşinin günahlarınızı üzerine almasını istemez misin?» cümlesini bazıları: «Maktulü öldürdüğü, kardeşini de bu sebeple üzüntü ve kedere gark ettiği için ikisinin günahlarını da. yüklenmiş olur.» şeklinde izah etmişlerdir. «Onu afvetmen senin ve ölen kardeşinin geçmiş günahlarınızın bağışlanmasına sebep olur.» mânâsına da ihtimâli vardır. maktul cehennemdedir.» cümlesine gelince: Burada ondan murâd, hadîste bahsedilenler değildir; zîra velî katili öldürmek için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den izin almıştır. Cümleden maksat asabiyet ve saire gibi haram bir sebeple birbirlerini vuran katil ve maktuldür. Ancak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bununla yine afve ta'-rîz yapmıştır. Nitekim maktulün velîsi, ben de bu sözün mânâsına girerim diye korkmuş ve katili öldürtmekten vaz geçmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Katli İkrarin Sahih Oluşu; Öldürülenin Velisine Kısas Îmkanı Verilmesi Ve Ondan Afv İstemenin Müstehab Oluşu Bâbı
4483-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Ebû Seleme'd en, onun da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: (kabilesin)’den iki kadın birbirlerine (taş) atmışlar da biri çocuğunu düşürmüş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o çocuk hakkında gurre ile (yani) bir köle veya bir cariye ile hüküm buyurmuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ceninin Diyeti Ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı
4484-)
Bize Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti. ki): Bize Leys, İbn Şihâb'dan, o da İbn'l-Müseyyeb'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki şöyle demi;: (sallallahü aleyhi ve sellem) Beni Lihyân'dan bir kadının ölü olarak düşen çocuğu hakkında gurre ile (yani) bir köle veya câriye ile hüküm buyurdu. Sonra hakkında gurre ile hükmolunan kadın öldü de, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mirasını çocukları ile kocasına; diyetini de (suçlunun) asabesine hükmetti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ceninin Diyeti Ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı
4485-)
Bana Ebû't-Tahir dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. H. Harmele b. Yahya Et-Tücîbî de rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da İbn’l-Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahmân'dan naklen haber verdi ki, Ebû Hüreyre şunları söylemiş: (kabilesin)’den iki kadın kavga ettiler de, biri diğerine taşatarak onu ve karnındaki (cenî) ni öldürdü. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna dâvaya çıktılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ceninin diyetini gurre (yani) bir köle veya câriye olarak hüküm buyurdu. Kadının diyetini akilesine hükmetti. Çocuklarını ve onlarla beraber bulunanları da kadına mirasçı yaptı. Derken Hamel b. Nâbiga El-Hüzelî: Ya Resûlallah! Ben yememiş, içmemiş, konuşmamış, doğarken bağırmamış bir kimseyi nasıl ödeyebilirim; böylesi heder kılınır, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (adam) yaptığı sec'inden dolayı ancak kâhinlerin kardeşliklerindendir. buyurdular. .
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ceninin Diyeti Ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı
4486-)
Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: kadın kavga ettiler... hadîsi kıssası ile rivâyet etmiş, yalnız: «Çocuklarını ve onlarla beraber olanları da kadına mirasçı yaptı.» cümlesini anmamış; Şöyle deditir:. «Birisi: Biz nasıl diyet öderiz! dedi.» Râvi, Hamel b. Mâlik'in adını da söylememiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ceninin Diyeti Ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı
4487-)
Bize İshâk b. İbrâhîm El-Hanzali rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, Mansûr'dan, o da İbrahim'den, o da Ubeyd b. Nudayle El-Huzâî'den, o da Mugîra b. Şu'be'den naklen haber verdi. Muğîra şöyle dedi: kadın, ortağını gebe olduğu halde çadır direği ile döverek öldürdü. Bunlardan biri Lihyân'dandı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öldürülenin diyetini, karnındaki (cenin) için de bir gürreyi katilin asabesine hükmetti. Bunun üzerine katilin asabesinden bir adam: Biz yememiş içmemiş; doğarken bağırmamış bir kimseyi mi ödeyeceğiz! Böylesi heder kılınır; dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: sec'i gibi sec'i mi (bul)» buyurdu ve diyeti onlara yükledi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ceninin Diyeti Ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı
4488-)
Bana Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Âdem rivâyet etti. ki): Bize Mufaddal, Mansûr'dan, o da İbrahim'den, o da Ubeyd b. Nudayle'den, o da Muğîra b. Şu'be'den naklen rivâyet etti ki, bir kadın, ortağım çadır direği ile Öldürmüş de bu hususta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelmişler. O da kadının âkılesine diyet hükmetmiş. (Ölen) kadın hâmile imiş. Bu sebeple cenin hakkında gurre ile hüküm buyurmuş. Bunun üzerine kadının asabesinden biri: Biz yememiş içmemiş; bağırıp istihlâl etmemiş bir çocuğun diyetini mî Ödeyeceğiz! Böylesi heder kılınır! demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): seci gibi sec'i ha!..» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ceninin Diyeti Ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı
4489-)
Bana Muhammed b. Hatim ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdurrahmân b. Mehdi, Süfyân'dan, o da Mansûr'dan bu isnâdla Cerîr ve Mufaddal'in hadîsi mânâsında rivâyette bulundu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ceninin Diyeti Ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı
4490-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. El-Müsennâ ve İbn Beşşâr da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer, Şu'be'den, o da Mansûr'dan naklen isnadlari ile bu hadîsi olduğu gibi rivâyet ettiler. Yalnız onda şu da vardır: «Kadın çocuğunu düşürdü. Ve bu mesele Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) 'e arzolundu da o çocuk hakkında gurre ile hüküm buyurdu. Bu işi kadının velîlerinin üzerine serdi.» Hadîste «kadının diyeti»ni zikretmemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ceninin Diyeti Ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı
4491-)
Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile Ebû Küreyb ve İshâk b. İbrahim de rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (İshâk: Bize haber verdi, tâbirini kullandı.) ötekiler: Bize Veki', Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da Misver b. Mahrame’den naklen rivâyet etti... dediler. Misver Şöyle dedi: b. Hattâb, kadının cenini hakkında halkla istişare etti de Muğîra b. Şu’be: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in onun hakkında gurre ile (yani) bir köle veya câriye ile hükmettiğine şahid oldum; dedi. Bunun üzerine Ömer: seninle birlikte şahidlik edecek birini getir! dedi. Ve ona Muhammed b. Mesleme şâhidlik etti. rivâyeti Buhârî ile Ebû Dâvûd «Diyât» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Cenîn demektir. Müslim'in bütün nüshalarında bu kelime, «milâs» şeklinde rivâyet olunmuştur. Lügatte ma'rûf olan şekli ise «imlâs»dır. Nitekim Buhârî'de de öyledir. Vaktinden evvel çocuk düşürmektir. Humeydi bu hadîsi kitabında zikretmiş ve: «îmlâs, lügat kitaplarında ma'ruf olduğu gibi hemze iledir.» demiştir. Mâmâfîh Kâdî Iyâz'ın beyanına göre bir şey yerinden boşanıp kurtuldu mânâsına Araplar «melisa'ş-şey'ü» derlermiş. Kâdî: «Eğer ondan cenin kasdedilirse «milâs» okumak sahîh olur.» diyor. bu hadîs hakkında İmâm Müslim'i tahtıe etmiş ve şunları söylemiştir: «Râvi Vekî' bu hadîste vehmetmiştir. Hişâm'in ashabı ona muhalefette bulunarak râviler meyânında Misver'i zikretmemişlerdir ki, doğrusu da budur. Müslim, Veki'in hadîsinden başkasını zikretmemiştir. Buhârî ise ona muhalefet edenlerin hadîsini de almıştır; doğrusu da budur...» Fakat «Hadîsin muttasıl olabilmesi için Misver ile Urve'yi zikretmek mutlaka lâzımdır; zira Urve Hazret-i Ömer'e yetişmemiştir.» diyor. vâhid hüccet olduğu hâlde Hazret-i Ömer'in onu kabul etmiyerek şâhid istemesi te'kîd ve tesbît içindir. Hadîse şahidlik eden Muhammed b. Mesleme (radıyallahü anh) Bedir gazilerinden olup ashâb-ı kirâmın büyüklerindendir; 43 târihinde vefat etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Ceninin Diyeti Ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı
4492-)
Bize Yahya b. Yahya ile İshâk b. İbrahim ve İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındır, İbn Ebî Ömer: Bize rivâyet etti ta'bîrini kullandı. Ötekiler: Bize Süfyân b. Uyeyne Zührî'den, o da Amra'dan, o da Âişe’den naklen haber verdi, dediler. Âişe şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) çeyrek altında ve fazlasında hırsızın elini keserdi
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4493-)
Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdûrrazzak haber verdi. ki): Bize Ma'mer haber verdi. H. Ebû Bekir b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Hârûn rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Kesir ile İbrahim b. Sa'd haber verdi. Bunların hepsi Zühri'den bu hadîsin mislini bu isnâdda rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4494-)
Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yahya rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Velîd b. Şucâ' dahi rivâyet etti. Lâfız Velîd ile Harmele'nindir. (Dediler ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Urve ile Amra'dan, onlar da Âişe'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber verdi. eli ancak çeyrek altında veya daha fazlada kesilir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4495-)
Bana Ebû't-Tâhir ile Hârûn b. Saîd El-Eylî ve Ahmed b. Isa rivâyet ettiler. Lâfız Harun ile Ahmed'indir. Ebû't-Tâhir: Bize haber verdi ta'bîrini kullandı. Ötekiler: Bize İbn Vehb rivâyet etti dediler. ki): Bana Mahrame, babasından, o da Süleyman b. Yesâr'dan, o da Amra'dan, o da Âişe'yi rivâyet ederken dinlemiş olmak üzere haber verdi, ki Âişe Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken dinlemiş: ancak çeyrek altında ve onun yukarısında kesilir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4496-)
Bana Bişr b. Hakem El-Abdî rivâyet etti. ki): Bize Abdülâzîz b. Muhammed, Yezid b. Abdillâh b. Hâd'dan, o da Ebû Bekir b. Muhammed'den, o da Amra'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki, Âişe Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: eli ancak çeyrek altında ve daha fazlada kesilir.» buyururken işitmiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4497-)
Bize İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. El-Müsennâ ve İshâk b. Mansûr toptan Ebû Âmir El-Akadî'den rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Misver b. Mahreme oğullarından Abdullah b. Ca'fer, Yezîd b. Abdillâh b. Hâd'dan bu isnâdla bu hadîsin mislim rivâyet etti. hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve İbn Mâce «Hudûd» bahsinde; Nesâî «Katı'»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4498-)
Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nüraeyr rivâyet etti. ki): Bize Humeyd b. Abdirrahmân El-Ruâsî, Hişâm b. Urve'den, o da bahasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hırsızın eli çelik veya deriden mamul bir kalkan kıymetinden —ki İkisi de kıymet sahibidir— daha azda kesilmemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4499-)
Bize Osman b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Abde b. Süleyman ile Humeyd b. Abdirrahmân haber verdiler. H. Ebû Bekir b. Ebi Şeybe dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahîm b. Süleyman rivâyet etti. H. Ebû Küreyb de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Hişâm'dan bu isnâdla İbn Nümeyr'in, Humeyd b. Abdirrahmân Er-Ruasî'den naklettiği hadis gibi rivâyette bulunmuşlardır. Abdurrahîm ile Ebû Üsâme'nin hadîslerinde: «O gün o kıymet sahibi idi.» cümlesi de vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4500-)
Bize Yahya b. Yahya -rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfî'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hırsızın elini, kıymeti üç dirhem olan bir kalkandan dolayı kesmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4501-)
Bize Kuteybe b. Saîd île İbn Rumh, Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. Züheyr b. Harb ile İbn'l-Müsennâ dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya —ki El-Kattân'dır— rivâyet etti. H. İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti, ki): Bize Aliy b. Müshir rivâyet etti. Bunların hepsi Ubeydullah'dan rivâyet etmişlerdir. H. Züheyr b. Harb dahi rivâyet etti. ki): Bize İsmail (yani İbn Uleyye) rivâyet etti. H. Ebû'r-Rabî' ile Ebû Kâmil de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammâd rivâyet etti. H. Muhammed b. Râfi' dahi rivâyet etti, ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Eyyûb-i Sahtiyanı ile Eyyûb b. Mûsâ ve İsmail b. Ümeyye'den naklen haber verdi. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4502-)
Bana Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Nuaym haber verdi. ki): Bize Süfyân, Eyyûb ile İsmâîl b. Ümeyye'den ve Ubeydullah ile Mûsâ b. Ukbe'den rivâyet etti. H. Muhammed b. Râfi' dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana İsmâîl b. Ümeyye haber verdi. H. Ebû't-Tâhir de rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb, Han-zale b. Ebi Süfyân El-Cümahî ile Ubeydullah b. Ömer, Mâlik b. Enes ve Üsâme b. Zeyd El-Leysî'den naklen haber verdi. râvilerin hepsi Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Yahya'nın, Mâlîk'den naklettiği hadîs gibi rivâyette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki, bazısı (sadece) «kıymeti» demiş; bazıları: «kıymeti üç dirhem olan» demişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4503-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hırsıza lanet eylesin! Bir yumurtayı çalar da eli kesilir; ipi çalar da eli kesilir!» buyurdular..
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4504-)
Bize Amrû'n-Nâkıd ile İshâk b. İbrahim ve Aliy b. Haşrem hep birden Îsâ b. Yûnuş'dan, o da A'meş'den naklen bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet ettiler. Yalnız o: «Bir ip çalsa... ve bir yumurta çalsa...» diyormuş. rivâyetleri Buhârî «Hudûd» bahsinde; son rivâyeti Nesâî «Katı'»da, İbn Mâce «Hudûd»da tahrîc etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Hadd-i Serikat Ve Nisabı Bâbı
4505-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Muhammed b. Rumh da rivâyet etti. ki): Bize Ley», İbn Şihâb'dan, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen haber verdi ki: eden Mahzûmiyye kadının hâli Kureyş'i üzmüş; ve: Bunun hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le kim konuşacak? demişler: (Bazıları): Buna kim cesaret edebilir! Meğer ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in habîbi Ümâme ola! demişler. Bunun üzerine onunla Üsâme konuşmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hadlerinden bir hadd hakkında şefaat mı ediyorsun?» buyurmuş. Sonra ayağa kalkarak hutbe okumuş ve şunları söylemiş: nâs! Sizden öncekileri (Allah) ancak şunun için helâk etmiştir ki, onlar aralarından şerefti biri hırsızlık ederse onu bırakırlar; zayıf olan çalarsa üzerine haddi tatbik ederlerdi. Allah'a yemin olsun ki. Muhammed'in kızı Fâtıme hırsızlık etse mutlaka elini keserdim!..» Rumh'un hadîsinde: öncekiler helâk oldu.» cümlesi vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Şerefli Ve Şerefsiz Hırsızın Elinin Kesilmesi Ve Hudüd Hakkında Şefaatte Bulunmaktan Nahi Bâbı
4506-)
Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yahya da rivâyet ettiler. Lâfız Harmele'nindir. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus b. Yezîd, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki): Bana Urve b. Zübeyr, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe'den naklen haber verdi ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Fetih gazasında hırsızlık eden kadının hali Kureyş'i üzmüş de: Bunun hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le kim konuşacak? demişler. (Bazıları): Buna kim cesaret edebilir! Meğer ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in habîbi Üsâme ola! demişler. Bunun üzerine kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirilerek onun hakkında kendileri ile Üsâme b. Zeyd konuşmuş. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yüzü renklenmiş; ve: hadlerinden bir hadd hakkında şefâaf mı ediyorsun?» buyurmuş. Bunun üzerine Üsâme kendilerine: Benim için mağfiret dile ya Resûlallah! demiş. Akşam olunca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalkarak hutbe okumuş: Allah'a gerektiği gibi senada bulunmuş. Sonra şunları söylemiş: sonra (malum ola ki): (Allah) sizden öncekileri ancak şunun için helâk etmiştir ki, onlar aralarından şerefli biri hırsızlık ederse onu bırakırlar; zayıf olan çalarsa üzerine haddi tatbik ederlerdi. Hiç şüphe yoîc ki ben —nefsim yedi kudretinde bulunan Allah'a yemin olsun!— Muhammed'in kızı Fâtıme hırsızlık etse mutlaka elini keserdim!» sonra emir buyurmuş ve hırsızlık eden o kadının eli kesilmiş. şunları söylemiş: İbn Şihâb dedi ki: Urve şunu söyledi: Aişc: Sonraları kadın güzelce tevbe etti; ve evlendi. Bu işten sonra bana gelir; ben de onun hacetini Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) arz ederdim.» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Şerefli Ve Şerefsiz Hırsızın Elinin Kesilmesi Ve Hudüd Hakkında Şefaatte Bulunmaktan Nahi Bâbı
4507-)
Bize Abd b. Humeyd dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk haber verdi. ki): Bize Ma’mer, Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: kabilesinden bir kadın eşyayı âriyeten alır; ve bunu inkâr ederdi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) elinin kesilmesini emir buyurdu. Derken ailesi Üsâme b. Zeyd'e gelerek onunla konuştular. O da kadın hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) le konuştu.» Bundan sonra râvi hadîsi, Leys ve Yûnus hadîsi gibi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Şerefli Ve Şerefsiz Hırsızın Elinin Kesilmesi Ve Hudüd Hakkında Şefaatte Bulunmaktan Nahi Bâbı
4508-)
Bana Seleme b. Şebîb de rivâyet etti. ki): Bize Ha sen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kıl, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti ki, Benî Mahzûm kabilesinden bir kadın hırsızlık etmiş de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirilmiş; ve hemen Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Ümmü Seleme'ye sığınmış. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): bu kadın Fâtıme olsa mutlaka elini keserdim!» buyurmuş; ve kadının eli kesilmiş. hadîsi Buhârî: «Enbiyâ, Hudûd» ve «Fadlu Üsâme» bahislerinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve İbn Mâce «Hudûd»da; Nesâî «Katı'» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Şerefli Ve Şerefsiz Hırsızın Elinin Kesilmesi Ve Hudüd Hakkında Şefaatte Bulunmaktan Nahi Bâbı
4509-)
Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivâyet etti. ki): Bize Hüseyin, Mansûr'dan, o da El-Hasen'den, o da Hıttân b. Abdillâh Er-Rakaaşî'den, o da Ubâde b. Sâmit'den naklen haber verdi. Ubâde şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Öğrenin! Benden öğrenin!.. Allah o (kadı) nlara (çıkar) bir yol halketti. Bekârla bekâr (zina ederse) yüz dayakla bir sene sürgün; evli İle evliye yüz dayak ve recim (var!)» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Zina Edenin Haddi Bâbı
4510-)
Bize Amru'n-Nâkıd da rivâyet etti. ki): Bize Hüseyni rivâyet etti. ki): Bize Mansûr bu isnâdla bu hadîsin mislini haber verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Zina Edenin Haddi Bâbı
4511-)
Bize Muhammed b. El-M üşen nâ ile İbn Beşşâr hep birden Abdülâlâ'dan rivâyet ettiler. İbn’l-Müsennâ ki): Bize Abdül-âla rivâyet etti. ki): Bize Saîd, Katâde'den, o da El-Haşen'den, o da Hittân b. Abdillâh Er-Rakaaşî'den, o da Ubâde b. Sâmil'den naklen rivâyet ettî. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) üzerine vahy indirildiği zaman bundan dolayı gussalamr ve yüzü rengini atardı. Bir gün kendisine vahy indirildi de yine böyle oldu. Açıldığı vakit: öğrenin! Allah o (kadı) nlara (çıkar) bir yol halketti. Evli ile evli, bekârla bekâr!.. Evliye yüz dayak... sonra taşlarla recim! Bekâra yüz dayak... sonra bir sene sürgün!..» buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Zina Edenin Haddi Bâbı
4512-)
Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H. Muhammed b. Beşşar da rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet eyledi. râvilerin ikisi de Katâde'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Yalnız onların hadîsinde: «Bekâra dayak vurulur ve sürgün edilir. Evli ise döğülerek recm olunur.» ibaresi vardır. Sene ve yüz kelimelerini zikretmezler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Zina Edenin Haddi Bâbı
4513-)
Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yahya rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki): Bana Ubeydullah b. Abdillâh b. Utbe haber verdi ki, kendisi Abdullah b. Abbâs'ı şunu söylerken işitmiş: b. Hattâb, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberi üzerinde otururken şöyle dedi: şüphe yok ki Allah, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Hak (din) İle göndermiş ve kendisine kitabı indirmiştir. Ona indirilenlerden biri de recim âyetidir. Biz bu âyeti okuduk, belledik ve anladık. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) recmetti; ondan sonra biz de recmettik. Ama insanların Üzerinden uzun zaman geçerse korkarım biri: Biz Allah'ın kitabında re emi bulamıyoruz, der de Allah'ın indirdiği bir farizayı terk etmekle dalâlete düşerler: Gerçekten erkek ve kadınlardan zina eden kimse üzerine —muhsan olmak, bey yine veya gebelik yahut i'tirâf bulunmak şartı ile— recim Allah'ın kitabında haktır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Zina Hakkında Evli Kimsenin Recmi Bâbı
4514-)
Bize bu hadisi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ve İbn Ebî Ömer de rivâyet ettiler. (Dediler ki) Bize Süfyân, Zührî'den bu isnadla rivâyet etti. hadîsi Buhârî «Hudûd» bahsinde tafsilâtlı bir şekiide tahrîc etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Zina Hakkında Evli Kimsenin Recmi Bâbı
4515-)
Bana Abdülmelik b. Şuayb b. Iys b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bana babam, dedemden rivâyet etti. ki): Bana Ukayl, İbn Şihâb'dan, o da Ebû Seleme b. Abdirrahmân b. Avf ile Saîd b. El-Müseyyeb'den, onlar da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Ebû Hüreyre şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)’e mescidde iken müslümanlardan bir adam geldi ve kendilerine seslenerek: Yâ Resûlallah, ben zina ettim; dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan yüzünü çevirdi. Fakat adam yüzünü çevirdiği tarafa dönerek kendilerine (tekrar): Yâ Resûlallah, ben zina ettim; dedi. Ondan yine yüzünü çevirdi. Tâ ki bunu dört defa tekrarladı. Adam kendi aleyhine dört defa şehâdette bulununca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini çağırdı; ve: delilik var mı?» diye sordu. Adam: Hayır! cevâbın verdi. evlendin mi?» diye sordu. Adam: Evet! dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): götürün de recmedin!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Kendi Aleyhine Zinayı İtiraf Eden Kimse Bâbı