Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
5420-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne Ebû’z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) parmaklarla sahfuım yıkanmasını emir buyurmuş: siz bereketin hangisinde olduğunu bilmezsiniz;) demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5421-)
Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Süfyân Ebû’z-Züheyr’den, o da Câbir’den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) lokması düştüğü vakit hemen onu alsın ve Üzerindeki bulaşığı gidererek yesin, onu şeytana bırakmasın! Parmaklarını yalamadıkça elini mendile silmesin çünkü bereket yemeğinin hangisinde olduğunu bilmez.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5422-)
Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Dâvud El-Hâferi haber verdi. H. bu hadîsi Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. Her iki râvi Süfyân'dan bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. ikisinin hadîsinde de: yalamadıkça yahut yalatmadıkça mendille silmesin.» ibaresi ve ondan sonrası vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5423-)
Bize Osman b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: şeytan her halu sânında sizden birinize gelir. Hattâ yemeği esnasında da gelebilir. İmdi birinizden lokma düşerse hemen ondaki bulaşığı gidersin, sonra onu yesin! Onu şeytana bırakmasın. Yemekten ayrıldığı zaman parmaklarını yalarsın. Çünkü bereketin yiyeceğinin hangisinde olduğunu bilmez.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5424-)
Bize bu hadîsi Ebû Küreyb ile İshâk b. İbrahim de hep birden Ebû Muâviye'den, o da A'nneş'den bu isnadla: lokması düşerse ilah...» şeklinde rivâyet ettiler. Râvi hadîsin başını: şeytan bîrinize gelir.» cümlesini anmamıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5425-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. FudayI, A'meş'den, o da Ebû Salih ile Ebû Süfyân'dan, onlar da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den parmak yalama hakkında... Bir de Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den lokmayı da zikrederek yukarkilerin hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5426-)
Bana Muhammed b. Hatim ile Ebû Bekr b. Nâfi' El-Abdî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Hammad b. Seleme rivâyet etti, ki): Bize Sabit, Enes'den rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yemek yediği vakit üç parmağını yıkar ve şöyle buyururmuş: lokması düştüğü vakit hemen omdan bulaşığı gidersin ve onu yesin, onu şeytana bırakmasın!» buyururdu. Bir de bize sahanı silmemizi emir buyurdu: siz bereketin hangi yiyeceğinizde olduğunu bilmezsiniz.» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5427-)
Bana Muhammed bi Hatim rivâyet etti. ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Süheyl babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti: yemek yediği vakit parmaklarını yalasın. Çünkü bereketin bunların hangisinde olduğunu bilmez.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5428-)
Bana bu hadîsi Ebû Bekr b. Nâfi de rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman (yani İbn-i Mehdi) rivâyet etti. Her iki râvi demişlerdir ki: Bize Haramad bu isnadla rivâyette bulundu. Yalnız o: «Biriniz sahanı silsin» dedi. Bir de: «Bereket yemeğinizin hangisinde olduğunu yahut size bereket verildiğini» dedi. Bâbın İbn Abbâs rivâyetini Buhârî ve İbn-i Mâce «Kitâbu’l-Et'ime»'de, Nesâî «Velîme» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. yalamadıkça veya yalatmadıkça onu silmesin...» cümlesinden murad: Elini yalamadan silmesin, kendi yalayamazsa hanımı, cariyesi, çocukları ve kendisini sevip sayan hizmetçileri gibi, bundan iğrenmeyecek kimselere yalatsın demektir. Talebe gibi bu sayılanlar mânâsında olup o zattan bereket uman ve parmağını yalamakla teberrük arzu eden kimselere de yalatmak caizdir. Hattâ keçi, koyun gibi hayvanlara da yalatabilir. sîz bereketin hangisinde olduğunu bilmezsiniz. » cümlesinin mânâsı ; Bereketin yediğiniz lokmalarda mı, parmağınızda veya sahanın dibinde kalan yiyecekte mi, yoksa yere düşen lokmada mı olduğunu bilemezsiniz, demektir. Binâenaleyh bereketi elde edebilmek için bütün bu hususata dikkat etmez gerekir. diyor ki: «Bereketin aslı ziyade, hayrın sübût bulması ve ondan istifâdedir. Allâhu a'lem burada ondan murad kendisiyle beslenilip akıbeti ezadan salim kalan ve Allah'a ibâdet için kuvvet veren şeydir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Parmakları Ve Kabı Yalamanın, Bulaşan Pisliği Sildikten Sonra Yere Düşen Lokmayı Yemenin Müstehab Oluşu Ve Eli Yalamadan Silmenin Keraheti Bâbı
5429-)
Bize Kuteybe b. Saîd ile Osman b. Ebî Şeybe rivâyet ettiler. Ve lâfızda birbirlerine yaklaştılar. (Dediler ki): Bize Cerir, A'meş’den, o da Ebû Vâil'den, o da Ebû Mes'ûd-ı Ensârî'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ensardan bir adam vardı. Kendisine Ebû Şuayb denilirdi. Bu zâtın kasab bir kölesi vardı. Ebû Şuayb Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i görerek yüzünden aç olduğunu anladı ve kölesine: Vah sana! Bize beş kişilik yemek yap, çünkü ben beş kişinin beşincisi olarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)' davet etmek istiyorum, dedi. O da yaptı. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve onu beş kişinin beşincisi olarak davet etti. Bunların arkasına bir adam takıldı. Kapıya vardığında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): zât bizim arkamazidan geldi. İstersen ona izin verirsin, dilersen geri döner.» buyurdular. Ebû Şuayb: Hayır! Bilâkis ona izin veriyorum ya Resûlallah! dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Müsafirin Peşine Yemek Sahibinin Davet Etmediği Birisi Takılırsa Ne Yapacağı Ve Yemek Sahibinin Takılıp Gelen Kimseye İzin Vermesinin Müstehab Oluşu Bâbı
5430-)
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İshuk b. İbrahim hep birden Ebû Muâviye'den rivâyet ettiler. H. bu hadîsi Nasr b. Ali El-Cehdamî ile Ebû Saîd El-Eşecc dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. H. Ulbeyduflah b. Muâz da rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H. Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Yûsuf, Süfyân'dan rivâyet etti. râvilerin hepsi A'meş'den, o da Ebû Vâil’den, o da Ebû Mesûd'dan bu isnadla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Cerir'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. Nasr b. Alî bu hadîsin kendi rivâyetinde: Bize Üsâme rivâyet etti. ki): Bize A'meş rivâyet etti. ki): Bize Şekik b. Seleme rivâyet etti. ki): Bize Ebû Mes'ûd-ı Ensârî rivâyet etti diyerek hadîsi nakletmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Müsafirin Peşine Yemek Sahibinin Davet Etmediği Birisi Takılırsa Ne Yapacağı Ve Yemek Sahibinin Takılıp Gelen Kimseye İzin Vermesinin Müstehab Oluşu Bâbı
5431-)
Bana Muhammed b. Amr b. Cebele b. Ebî Revvâd da rivâyet etti, ki): Bize Ebû’l-Cevvâb rivâyet etti. ki): Bize Ammar, (bu zat İbn-i Züreyk'dir.) A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir’den naklen rivâyet etti. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Müsafirin Peşine Yemek Sahibinin Davet Etmediği Birisi Takılırsa Ne Yapacağı Ve Yemek Sahibinin Takılıp Gelen Kimseye İzin Vermesinin Müstehab Oluşu Bâbı
5432-)
Bana Seleme b. Şebib dahi rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Şekîk'den, o da Ebû Mes'ud'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Bir de A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen bu hadîsi rivâyet etti. hadîsi Buhâri "Büyü'», «Mezâlim» ve «Et'ime» bahislerinde; Tirmizî «Nikâh da; Nesâî «Veli'me» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. «Bu zât Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasından başkaları da geleceğini bildiği için beş kişilik yemek yapmıştır.» dediği rivâyet olunur. Bu beş kişiye biri daha katılınca altı kişi olmuşlardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Müsafirin Peşine Yemek Sahibinin Davet Etmediği Birisi Takılırsa Ne Yapacağı Ve Yemek Sahibinin Takılıp Gelen Kimseye İzin Vermesinin Müstehab Oluşu Bâbı
5433-)
Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Yezid b. Harun rivâyet etti. ki): Bize Hammad b. Seleme, Sâbit'den, o da Enes'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in îranlı bir komşusu güzel çorba yaparmış. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e de yapmış. Sonra onu davete gelmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe için: da davet ediyor musun?» demiş. Komşusu: Hayır! cevâbını vermiş. Onun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (Gidemem!)» cevabını vermiş. tekrar davete gelmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine): da davet ediyor musun?» diye sormuş. O zât: Hayır! cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Hayır! (Gidemem!)» demiş. tekrar dönerek onu davet etmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine): da davet ediyor musun?» diye sormuş. Komşusu üçüncüde: — Evet! cevâbını vermiş. Bunun üzerine kalkarak peşpeşe yürümüşler ve komşunun evine varmışlar, diyor ki: «Bu hadîs ortada bir özür bulunup davete icabetin vücûbuna mâni olduğuna hamledilir. Bu sebeple Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) icabet edip etmemekte muhayyer bulunuyordu. O da iki caizden birini seçti. Hazret-i Âişe'ye de izin verilmezse davete gitmeyecekti. Zira Hazret-i Âişe'de açlık veya benzeri bir şey vardı. Bundan dolayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onsuz yemeğe gitmeyi kabul etmedi. Bu adâb-ı muaşeretten, arkadaşlık hukukundan ve beraber düşüp kalkma adabından ma'duddur. Komşusu Hazret-i Âişe'nin gelmesine izin verince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi için caiz olan ikinci şıkkı seçmiştir. Çünkü maslahat yenilenmiştir. Bu da zevcesi için arzu ettiği ikramın husul bulmasıdır...» bahsinde ulemanın davete icabetin hükmü hususunda ihtilâf ettiklerini, davete gitmemek için ne gibi şeylerin, özür sayılacağını görmüştük. «İranlı zâtın Hazret-i Âişe'yi davet etmemesi, ihtimal yemeği az olduğu içindir» demişlerdir. Hadîs-i şerif çorba ve diğer mubah yemeklerin yenilmesi caiz olduğuna delildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Müsafirin Peşine Yemek Sahibinin Davet Etmediği Birisi Takılırsa Ne Yapacağı Ve Yemek Sahibinin Takılıp Gelen Kimseye İzin Vermesinin Müstehab Oluşu Bâbı
5434-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Halef b. Halîfe, Yezid b. Keysân'dan, o da Ebû Hâzım'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün yahut bir gece (dışarı) çıktı. Ve birden Ebû Bekir'le Ömer'e rastladı. bu saatte evlerinizden çıkaran nedir?» diye sordu. Açlık ya Resûlallah! dediler. de. Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, beni de sizi çıkaran çıkarmıştır. Kalkın!» dedi. Hemen onunla birlikte kalktılar ve Ensâr'dan bir zâtın evine vardı. Bir de baktı ki, o zât evinde yok. Kadın onu görünce: Hoş geldiniz, safa geldiniz! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona: «Fütân nerede?» diye sordu. Kadın: Bize tatlı su getirmeğe gitti, dedi. O anda ensâri geldi. Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile iki arkadaşını gördü. Sonra: Allah'a hamd olsun bugün benden müsafirleri daha şerefli olan kimse yoktur, dedi. Hemen giderek onlara bir hurma salkımı getirdi ki, içinde koruk, kuru ve olgun hurmalar vardı. Bundan buyurun! dedi ve bıçağı aldı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: sağmal koyuna dokunma1» buyurdu. Fakat o, onlar için kesti ve hem koyundan, hem o hurma salkımından yediler, içtiler. doyup, suya kandıkları vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Bekir'le Ömer'e: yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, kıyâmet gününde bu nimetlerden mutlaka sorulacaksınız! Sizi evlerinizden açlık çıkardı. Sonra şu nimetlere kavuşmadan dönmediniz.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5435-)
Bana İshâk b. Mansûr da rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hişâm (yani Muğıre b. Seleme) haber verdi. ki): Bize Abdulvâhid b. Ziyad rivâyet etti. Bize Yezid rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hazım rivâyet etti. ki): Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işittim. Bir defa Ebû Bekir, Ömer yanında olduğu halde otururken, ansızın yanlarına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geliverdi ve: burada oturtan nedir?» diye sordu. Bizi evlerimizden açlık çıkardı. Seni hakla gönderen Allah'a yemin ederiz... dediler. râvi Halef b. Halîfe'nin hadîsi gibi rivâyette bulundu. (sallallahü aleyhi ve sellem) ile iki arkadaşını misafir eden en sârinin ismi Ebûl-Heysem Mâlik b. Teyyihan'dır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5436-)
Bana Haccâc b. Şâir rivâyet etti. ki): Bana Dah-hâk b. Mahled bir kâğıttan —ki onunla evvelâ bana çatmış, sonra onu bana okumuştur— rivâyet etti. ki): Bize bunu Hanzala b. Ebî Süfyân haber verdi. ki): Bize Saîd b. Mînâ' rivâyet etti. ki): Câbir b. Abdillah'ı şunu söylerken işittim: kazıldığı vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de açlık gördüm. Hemen karıma dönerek ona Sende bir şey var mı? Çünkü ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de şiddetli açlık gördüm, dedim. Bana içinde bir Ölçek arpa bulunan bir dağarcık çıkardı. Evimizde beslediğimiz bir de kuzucuğumuz vardı. Ben onu kestim. Kadın da arpayı öğüttü. Ve benimle beraber o da işini bitirdi. Kuzuyu onun çömleğine parçaladım. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e döndüm. Kadın: Beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le beraberindekilere karşı rezil etme! dedi. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek (vaziyeti) gizlice kendisine söyledim. Ve: Ya Resûlallah! Biz bir kuzucuğumuzu kestik. Kaduı fla evimizde bulunan bir ölçek arpayı öğüttü. İmdi sen beraberinde biirkaç kişiyle beraber gel! dedim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seslendi. Ve: hendek ahalisi! Câbir sizin için davet tertib etmiş. Hemen buyrun!» dedi. (Bana da): gelinceye kadar sakın çömleğinizi ateşten indirmeyin! Hamurunuzdan da ekmek yapmayın!» buyurdular. (Eve) geldim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de cemaatın önünde geldiler. Kanının yanına vardım: Seni gidi seni! dedi. Ben de: Bana söylediğini yaptım, dedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hamurumuzu çıkardı, ona tükürdü ve bereketlendirdi. Sonra çömleğimize giderek onun da içine tültürdü ve bereketlendirdi. Sonra (Kadına): ekmekçi çağır da seninle beraber ekmek yapsın! Çömleğinizden de kepçeyle al, onu (ateşten) indirmeyin!» buyurdu. Ordu bin kişi idi. Allah'a yemin ederim! Bir güzel yediler hattâ (doyarak) onu bırakıp gittiler. Çömleğimiz de olduğu gibi fıkırdıyordu. Hamurumuz dahi —yahut Dahhak’ın dediği gibi— ekmek yapılıyor (fakat) olduğu gibi duruyordu. hadîsi Buhârî «Kitâbu’l-Meğâzi» ile «Kitâbu'l-Cihad»'da tahric etmiştir. Hendek Harbini yerinde görmüştük. Burada da hülâsa olarak deriz ki: Bu harb kıtlık senesinde olmuştu. Müşrikler Ebû Süfyân’ın kumandasında dört bin kişilik bir ordu ile Medîne'ye gelmişlerdi. Müslümanlarsa bin kişiden ibaret idiler. Açlık ve yokluk sebebiyle Medine'nin harice açık bulunan yerine hendek kazarak müdafaa harbine karar vermişlerdi. Bu davet işi hendeğin kazıldığı zamana tesadüf etmiştir. Açlıktan karnın içeriye çekilmesidir. Ashâb-ı kirâm'la Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bu harbde açlıktan karınlarına taş bağladıkları rivâyet olunur. Davet yemeğidir. Mutlak yemek olduğunu söyleyenler de vardır. Bu kelime fârisidir. Birçok sahih hadislerden anlaşıldığına göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Arabça olmayan bazı sözler söylemiştir. Bu da onun cevazına delâlet eder. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bu davete ordunun önünde gelmesi ashabı kendisi davet ettiği içindir. Burada kendisi davet sahibi makamındadir. Yoksa başka zamanlarda ordusunun Önünde gitmez; kimsenin ökçelerine basınasına sebebiyet vermezdi. Hazret-i Câbir'in hanımının ismi Süheyle binti Mes'ud olup, Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bey'at eden ensardandır. kadının Câbir'e: «Bike ve fıike» sözü onu zemmetmekten kinayedir. Bâzılarına göre bundan murad: "Başına kepazelik gelsin: Zem olunasın.» demektir. Bunun mânâsı ; «Bu senin reyinle ve tedbirsizliğinle oldu.» demektir, mütalâasında bulunanlar da vardır. Biz bu makamda: «Seni gidi seni» deriz.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5437-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik b. Enes'e, İshâk b. Abdillah b. Ebî Talha'dan dinlediğim, onun da Enes b. Mâlik'den dinlediği şu hadîsi okudum: Enes şöyle diyormuş: Talha Ümmü Süleym'e dedi ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sesini zayıf işittim. Onda açlık olduğunu biliyorum. Senin yanında bir şey var mı? Ümmü Süleym: Evet! dedi ve arpa ekmeğinden birkaç parça çıkardı. Sonra kendisinin bir baş örtüsünü alarak bir kısmına ekmeği sardı, sonra onu benim elbisemin altına tıktı. Bir kısmıyla da beni sardı. Sonra beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gönderdi. Ben ekmeği götürdüm ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i mescidde otururken buldum. Beraberinde cemaat vardı. Başlarında durdum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ebû Talha mı gönderdi?» diye sordu. Evet! dedim. «Yemek için mi?» dedi. Evet! cevâbını verdim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberindekilere ; dedi ve yürüdü. Ben de önlerinde yürüdüm ve Ebû TaJ-ha'ya gelerek ona haber verdim. Ebû Talha: Ey Ümmü Süleym! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemaatla geldi. Halbuki bizde onları doyuracak bir şey yoktur, dedi. Ümmü Süleym: Allah ve Resûlü bilir, cevâbını verdi. Derken Ebû Talha giderek, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çıktı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de onunla beraber gelerek eve girdiler. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) i varsa getir, ya Ümmü Süleym!» dedi. O da bu ekmeği getirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) emir buyurai'ak ekmeği parçalattı. Üzerine de Ümmü Süleym tulumundan yağ sıkarak onu katıklath. Sonra bu ekmek hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah ne dilediyse onu söyledi. Sonra: kişiye izin ver!» dedi. Ebû Talha da onlara izin verdi. Ve yediler. Nihayet doydular, sonra çıktılar. Sonra (tekrar) ; kişiye izin ver!» buyurdu. Böylece cemaatın hepsi yediler ve doydular. Bu cemâat yetmiş yahut seksen kişi idi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5438-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Nümeyr rivâyet etti. H. İbn-i Nümeyr de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Sa'd fo. Saîd rivâyet etti. ki): Bana Enes b. Mâlik rivâyet etti. ki): Beni Ebû Talha davet için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gönderdi. Yemek yapmıştı. Ben de gittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemaatla birlikte idi. Bana bir baktı, ben de utanarak: Ebû Talha'ya icabet buyur! dedim. Bunun üzerine cemaata: emrini verdi. Ebû Talha: Ya Resûlallah! Ben ancak senin için bir şey yapmıştım, dedi. çığından Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yiyeceğe dokundu ve onun hakkında bereket duasında bulundu. Sonra: on kişiyi İçeriye al!» buyurdu. Ve: dedi. Onlara parmaklarının arasından bir şey de çıkardı. Cemâat yediler, doydular ve çıktılar. (Yine): on kişi al!» buyurdu. Onlar da doyuncaya kadar yediler. İçeriye on kişi alıp, dışarıya on kişi çıkara çıkara, nihayet onlardan girmeyen ve doyuncaya kadar yemeyen tek bir kişi kalmadı. Sonra sofrayı hazırladı. Bir de ne görelim, sofra cemâatin yedikleri andaki gibidir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5439-)
Bana Saîd b. Yahya El-Ümevî de rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet etti. ki): Bize Sa'd b. Saîd rivâyet etti. ki): Enes b. Mâlik'i dinledim. Sunu söyledi: Ebû Talha Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gönderdi...» Râvi hadîsi İbn-i Nümeyr hadîsi gibi nakletmiştir. Yalnız o sonunda: «Sonra kalanı aldı da topladı. Sonra ona bereket duasında bulundu. Ve sofra evvelki haline döndü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: «Bunu alın!» buyurdular.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5440-)
Bana Amru'n-Nâkıd da rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Ca'fer Er-Rakkî rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah b. Amr, Abdülmelik b. Umeyr'den, o da Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Talha, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kendisine has olmak üzere yemek yapmasını Ümm-ü Süleym'e emretti. Sonra beni ona gönderdi...» Ve râvi hadîsi nakletmiştir. Bu hadîste şöyle de demiştir: üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) elini koydu ve onun üzerine besmele çekti. Sonra: kişiye izin ver!» dedi. Ebû Talha da onlara izin vererek girdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ve besmele çekin!» dedi. Onlar da yediler. Bunu seksen kişiye yaptı. Bundan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ev sahipleri yediler. Ve artık bıraktılar.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5441-)
Bize Abd b. Humeyd dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Mesleme rivâyet etti. ki): Bize Abdülaziz b. Muhammed, Amr b. Yahya'dan, o da babasından, o da Enes b. Mâlik'den bu kıssa ile Ebû Talha'nın yemeği hakkında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyette bulundu. O bu hadîste şunu da söyledi: üzerine Ebû Talha kapıya durdu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince ona: Ya Resûlallah! (Hazırlığımız) ancak az bir şeydi, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): onu! Çünkü Allah onda bereket halkedecektir!»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5442-)
Bize yine Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Hâlid b. Mahled El-Becelî rivâyet etti. ki): Bana Muhammed b. Mûsa rivâyet etti. ki): Bana Abdullah b. Abdillah b. Ebî Talha, Enes b. Mâlik'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsi rivâyet etti. Bu hadîste şöyle de demiştir: «Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yedi. Ev sahipleri de yedi. Ve komşularına yetecek kadarını artırdılar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5443-)
Bize Hasen b. Alî El-Hulvâni dahi rivâyet etti. ki): Bize Vehb b. Cerir rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Cerir b. Zeyd'i dinledim: Amr b. Abdillah b. Ebî Talha'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet ediyordu. Enes şöyle dedi: Ebû Talha, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i mescitte uzanmış yüz üstü, arka üstü dönerken görmüş. Bunun Üzerine Ümmü Süleym'e gelerek: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i mescidde uzanmış yüz üstü, arka üstü dönerken gördüm. Aç olduğunu zannederim, dedi...» râvi hadîsi nakletmiştir. Bu hadîste şunu da söylemiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Talha, Ümmü Süleym ve Enes b. Mâlik yediler. Fazla da arttı. Onu komşularımıza hediyye ettik.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5444-)
Bana Harmele b. Yahya Et-Tütîbî de rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb rivâyet etti. ki): Bana Üsame haber verdi. Ona da Ya'kub b. Abdillah b. Ebî Talhate’l-Ensârî rivâyet etmiş. O da Enes b. Mâlik'i şunu söylerken işitmiş: gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldim. Onu ashabiy-le birlikte oturmuş. Onlarla konuşurken buldum. Karnına taş üzerine bir sargı sarmıştı. —Üsâme: Ben de şüphe ediyorum, demiş.— Ashabından bâzılarına: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) karnını niçin sardı? Diye sordum. Açlıktan, dediler. Bunun üzerine Ebû Talha'ya gittim. Bu zat Ümmü Süleym binti Milhan'ın kocasıdır. (Dedim ki): Babacığım! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i karnına bir sargı sarmış gördüm de ashabından bazılarına sordum. Açlıktan! dediler. Ebû Talha hemen annemin yanına girerek: Bir şey var mı? dedi. O da: Evet! Ben de bir parça ekmekle birkaç kuru hurma var. Eğer bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yalnız basına gelirse onu doyururuz. beraher başka biri gelirse, onlara az gelir, dedi. Sonra râvi hadîsin geri kalan yerlerini kıssasıyle nakletmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5445-)
Bana Haccâc b. Şâir dahi rivâyet etti. ki): Bize Yûnus b. Muhammed rivâyet etti. ki): Bize Harb b. Meymûn, Nadr b. Enes'den, o da Enes b. Mâlik'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Ebû Talha'nın yemeği hakkında yukarküerin hadîsi gibi rivâyette bulundu. hadîsi Buhârî «Menâkıb», «Et'ıme» ve «Nüzûr» bahislerinde; Tirmizî «Menâkıb»'de; Nesâî «Velime» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Bu hadîsin muhtelif rivâyetleri vardır. Hattâ bir rivâyetinde Ebû Talha’nın: Enes! Bizi rezil ettin!» dediği bildirilmiş. Taberânî'nin -»El-Evsât» nâm eserindeki rivâyetinde Enes (radıyallahü anh) ; «Bana taş atmağa başladı.» demiştir. Bu ihtilâflar ya kıssanın ayrı ayrı cereyan etmesinden yahut râvilerin bazı yerlerini unutmasındandır. diyor ki: «Enes (radıyallahü anh) burada iki tarik-den iki ayrı hadîs rivâyet etmiştir. Bunlar iki ayrı vak'a olup, içlerinde bu iki mucize ile daha başka mucizeler cereyan etmiştir. Birinci hadîste Ebû Talha ile Ümmü Süleym , Hazret-i Enes'i birkaç parça arpa ekmeği ile Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e göndermişlerdir... hadîste Enes: Beni Ebû Talha davet için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gönderdi. Ona yemek yapmıştı... diyor.» dahi hâdisenin ayrı ayrı iki defa cereyan ettiğine işaret etmiştir, kurada şöyle bir sual hatıra gelebilir. Hazret-i Enes'in birinci hadîsinde annesi ile üvey babasının Enes vasıtasıyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ekmek gönderdikleri anlaşılıyor. Hadîsin sonu ise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ekmeğin verilmediği, davet edilerek eve geldiği görülüyor. Enes'in annesi ile üvey babası yalnız Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e yetecek kadar ekmek göndermişler. Hazret-i Enes Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında kalabalığı görünce ekmeği vermeye utanmış, yalnız basına gelir ümidiyle onu eve davet etmiştir. Ona böyle yapmasını annesi ile üvey babası da ısmarlamış olabilirler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Rızasına Güvendiği Ve Bunu Tamamıyla Tahkik Ettiği Kimsenin Evine Giderken Başkasını Arkasına Takmanın Cevazı Ve Bir Yemeğin Etrafına Toplanmanın Müstehab Oluşu Bâbı
5446-)
Bize Kuteybe b. Said, Mâlik b. Enes'den, ona İshâk b. Abdillah b. Ebi Talha'dan naklen okunanlar meyanında rivâyet etti. İshâk, Enes b. Mâlik'i şunu söylerken işitmiş: terzi, yaptığı bir yemeğe Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i davet etti. Enes b. Mâlik ki): Bu yemeğe Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le birlikte ben de gittim. Yemek sahibi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e arpa ekmeği ile içinde kabak ve pastırma bulunan bir çorba takdim etti. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kabağı tasın kenarından araştırdığını gördüm. Artık o günden sonra kabağı sevmekteyim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Çorba Yemenin Cevazı, Kabak Yemenin Müstehab Oluşu, Yemek Sahibi Kerih Görmemek Şartıyla Softadakilerin Misafir Bile Olsalar Birbirlerini Tercih Etmelerinin Müstehab Oluşu Bâbı
5447-)
Bize Muhammed b. Alâ' ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Üsame, Süleyman b. Muğire'den, o da Sabit'ten, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’l bir adam davet etti. Onunla birlikte ben de gittim. Derken içinde kabak bulunan bir çorba getirdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu kabaktan yemeğe başladı. Hoşuna gidiyordu. Ben bunu görünce kabağı yemeyip ona vermeye başladım. Râvi diyor ki: Enes, ondan sonra arük kabak benim de hoşuma gider oldu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Çorba Yemenin Cevazı, Kabak Yemenin Müstehab Oluşu, Yemek Sahibi Kerih Görmemek Şartıyla Softadakilerin Misafir Bile Olsalar Birbirlerini Tercih Etmelerinin Müstehab Oluşu Bâbı
5448-)
Bana Haccâc b. Şâir ile Abd b. Umeyd hep birden Abdurrez-zâk'tan rivâyet ettiler. ki): Bize Ma'mer, Sabit El-Bûnânî ile Âsim El-Ahvel'den, onlar da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdiler ki: Terzi bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i davet etmiş... da ziyâde etti: «Sabit ki): Arkacığından Enes'i şunu söylerken işittim. Bundan sonra benim için içerisine kabak koydurabile-ceğim hiç bir yemek yapılmamıştır ki, kabak konmamış olsun.» hadîsi Buhârî «Kitâbü’l-Buyû'» ve «Kitâbü'l-Et'ıme»'de; Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî «Velime» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Tirmizî onu «Şemail» bahsinde de tahrîc etmiş ve: «Bu hadîs hasen şahindir.» demiştir. Kurtubî diyor ki: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in tasın kenarından kabağı takib etmesi, yemeğin türlü olmasındandır. Bu sebeple hoşuna gideni yani kabağı yiyiyor. Hoşuna gitmeyeni —ki pastırmadır— bırakıyordu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Çorba Yemenin Cevazı, Kabak Yemenin Müstehab Oluşu, Yemek Sahibi Kerih Görmemek Şartıyla Softadakilerin Misafir Bile Olsalar Birbirlerini Tercih Etmelerinin Müstehab Oluşu Bâbı
5449-)
Bana Muhammed b. Müsennâ El-Anezî rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Vezîd b. Humeyr'den, o da Abdullah b. Büsr'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) babama misafir oldu. Biz de kendisine yemek ve çorba takdim ettik. Onlardan yedi. Sonra kuru hurma getirildi. Onu yiyor ve çekirdeğini iki parmağının arasına koyuyordu. Şehadet parmağı ile orta parmağını bir yere topluyordu. (Şu'be Dedi ki, bu benim zannımdır. Bu söz hadîsdedir inşallah, yani çekirdeği iki parmak arasına koymak.) Sonra içecek getirildi, onu da içti. Ve sağındakine verdi. Onun üzerine babam hayvanının geminden tutarak: -Bize dua buyur,» dedi. O da: Bunlara verdiğin rızıklarda bereket ihsan ef! Kendilerine mağfiret ve rahmet eyle!» buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Çekirdeği Hurmanın Dışına Koymanın, Misafirin Yemek Sahibine Dua Etmesinin, Takva Sahibi Misafirden Dua İstemenin, Onun Da Buna İcabet Etmesinin Müstehab Oluşu Bâbı
5450-)
Bize Muhammed b. Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize İbn Adiyy rivâyet etti. H. bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Hammad rivâyet etti. Her iki nevi Şu'be'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlar; fakat çekirdeği iki parmak arasına koyma hususunda şekketmemişlerdir. Kuru hurma ile keş kırıntısı ve yağ karıştırılarak yapılan bir nevi çorbadır. Bazıları bu kelimeyi Rutabe şeklinde rivâyet etmiş. Fakat bunun bir tashif olduğu ileri sürülmüştür. Aynı kelimeyi Vatıe şeklinde rivâyet edenler de vardır. Vatie de kuru hurmadan yapılan bir nevi çorbadır. «Bütün bunların arasında münafaat yoktur. Şa-hîh rivâyetlerdeki kabul olunur. Dilde gahîh olan da odur.» diyor. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hurma çekirdeğini iki parmağı arasına alması az olduğu içindir. Hurma ile karışmasın diye kabın içine koymamıştır. Çekirdekleri iki parmağının üzerine toplayıp attığım söyleyenler de vferdır. «Bu benim zannımdır» diyerek başladığı sözünün mânâsı: Çekirdekleri koyması hadîsin metninde zikredilmiştir sanırım, demektir. Şu'be bu sözüyle hadîste tereddüt ve şekkedildiğine işarette bulunmuştur. Hadîsin ikinci tarikinde ise seksiz olarak çekirdek meselesini ispat etmiştir. Bu suretle çekirdeklerin parmak üzerine konduğu şûbut bulmuştur. Hadîs-i şerif içilecek şeylerin sağdan başlanarak sunulmasına, fazilet sahibi birisinden dua istemenin müstehab olduğuna misafirin hane sahibi için rızk, mağfiret ve rahmet duasında bulunmasının müstehab olduğuna delildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Çekirdeği Hurmanın Dışına Koymanın, Misafirin Yemek Sahibine Dua Etmesinin, Takva Sahibi Misafirden Dua İstemenin, Onun Da Buna İcabet Etmesinin Müstehab Oluşu Bâbı
5451-)
Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Abdullah b. Avn El-Hilâlî rivâyet ettiler. (Yahya Ahberenâ İbn Avn ise haddesena tâbirini kullandılar.) (İbn Avn dedi ki): Bize İbrahim b. Sa'd, babasından, o da Abdullah b. Cafer'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i acurla hurma yerken gördüm. hadîsi Buhârî, Ebû Dâvud, Tirmizî ve İbn Mâce «Kitâbu’l-Et'ime»'de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Taberâni ınin «El-Evsât» adlı eserinde Abdullah b. Cafer'den rivâyet ettiği bir hadîste: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın sağ elinde acur, sol elinde hurma gördüm. Bir ondan yiyordu, bir bundan.» denilmektedir. Mezkûr hadîs hurma ile acuru nasıl yediğini bildirmekte ise de çok zayıftır. Hazret-i Âişe'den rivâyet edilen bir hadîste de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in karpuzu hurma ile, acuru da tuzla yediği bildiriliyorsa da, bu hadîs dahi zayıftır. Hadîsin bir rivâyetinde: sıcaklığı, diğerinin soğukluğunu kırar.» denilerek bunları beraberce yemenin hikmetine işaret buyurulmuştur. Hadîs-i şerîf acurla hurmayı ve herhangi iki yiyeceği beraber yemenin câi'z olduğuna delildir. Muhtelif yemekleri bir arada yemenin caiz olduğu hususunda ulemâ arasında ihtilâf yoktur. Gerçi selefden bazılarının bunu kerih gördüğü rivâyet olunmuşsa da, bu kerahet dinî bir maslahat olmadan boş yere çok ve çeşit yemek yemeyi âdet haline getirmeye hamledilmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Acurla Hurma Yeme Bâbı
5452-)
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeyfae ile Ebû Saîd El-Eşecc ikisi birden Hafs'dan rivâyet ettiler. Ebû Bekr ki): Bize Hafs b. Gıyâs, Mus'ab b. Süleym'den rivâyet etti. ki): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti. ki): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i dizlerini dikerek oturmuş hurma yerken gördüm.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yemek Yiyenin Tevazu Göstermesinin Müstehab Oluşu Ve Oturuşunun Şekli Bâbı
5453-)
Bize Züheyr b. Harb ile İbn Ebî Ömer de hep birden Süfyân'dan rivâyet ettiler. İbn Ebî Ömer ki): Bize Süfyân b. Uyeyne Mus'ab b. Süleym'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes (Şöyle dedi): (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kuru hurma getirdiler de, onu çömelmiş olduğu halde taksim etmeye başladı. Ondan acele diyordu. rivâyetinde Zeri' yerine Hasis denilmiştir. ve Hasis kelimeleri ikisi de acele mânâsına gelirler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in acele etmesi başka bir işe gideceği içindir. Fahr-i Kainat (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz sofraya bağdaş kurarak veya diz çökerek oturup yerleşmezdi. Âdetleri daima ya iki dizini veya bir dizini dikerek oturmak yahut çömelmiş vaziyette birkaç lokma almaktı. «Sahîh-i Buhârî»'de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: yerleşerek yemek yemem.» buyurduğu rivâyet olunmuştur. Bun?, dan murad ; Ben çok yemek isteyenler gibi yerleşip oturmam. Bilâkis aceleci gibi oturur ve az yerim demektir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fakir fukaraya dağıttığı bu hurma kendinin idi. Karnı aç olduğu için acele birkaç hurma yemesi bundandır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Yemek Yiyenin Tevazu Göstermesinin Müstehab Oluşu Ve Oturuşunun Şekli Bâbı
5454-)
Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti, ki): Cebele b. Sühaym'ı şunu söylerken işittim. İbn Zübeyr bize kuru hurma yediriyordu. O gün insanlara kıtlık isabet etmişti. Biz yerken yanımızdan İbn Ömer geçiyordu: Çifter yemeyin! Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çift yemeden nehiy buyurdu. Meğer ki kişi, dîn kardeşine izin vermiş ola! dedi. izin kelimesini kaydederek: «Bu kelimenin ancak ibnü Ömer'in sözünden olduğunu zannederim.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Cemaatla Beraber Yemek Yiyen Kimseyi Sahiplerinin İzni Olmaksızın İki Hurma Ve Emsalini Bir Lokmada Beraberce Yemekten Nehiy Bâbı
5455-)
Bize bu hadîsi Ubeydullah b. Muâz da rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti, H, Muhammed b. Beşşâr dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivâyet etti. Her iki râvi Şu'be'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Onların hadisinde Şu'be'nin sözü yoktur. «O gün insanlara kıtlık isabet etmişti» cümlesi dahi yoktur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Cemaatla Beraber Yemek Yiyen Kimseyi Sahiplerinin İzni Olmaksızın İki Hurma Ve Emsalini Bir Lokmada Beraberce Yemekten Nehiy Bâbı
5456-)
Bana Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdurrahman, Süfyân'dan, o da Cebele b. Sühaym'dan naklen rivâyet etti. ki): Ben İbn Ömer'i şunu söylerken işittim: (sallallahü aleyhi ve sellem) sahiplerinden izin almadıkça iki hurmayı beraber yemekten nehiy buyurdu. hadîsi Buhârî «Et'ime», «Mezâlim» ve «Şerîket» bahislerinde Ebû Dâvud ile Tirmizî ve İbn Mâce «Et’l-me»'de; Nesâî «Velîme»'de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Bu babda birçok hadîsler vardır. diyor ki: «Sahiplerinden izin almadıkça bu nehiy ittifakıdır. İzin alırlarsa beis yoktur. Ulemâ bu nehyin tahrim için mi, yoksa kerahet ve edep için mi olduğunda ihtilâf etmişlerdir. Kâdi Iyâz, Zahirîler'den buradaki nehyin tahrim ifade ettiğini, başkalarından ise kerahet ve edep için olduğunu nakletmiştir. Doğrusu tafsilâta gitmektir. Eğer yiyecekler aralarında or-taksa birbirlerinin rızası olmadan çifter çifter yemek haramdır. Rızaları açıkça söylemekle yahut sarâhet yerini tutacak bir karine veya nazı geçme gibi bir şeyle hâsıl olur. Hepsinin razı olup olmadığında şüphe varsa çifter yemek haramdır. Yiyecek cemaattan başka birine yahut içlerinden birine ait olursa, yalnız onun rızası şarttır. Onun rızasını almadan ikişer yemek haramdır. Onunla birlikte yiyenlerin de izin istemeleri müstehab olur. Yiyecek kendinin olup, arkadaşlarını misafir etmişse, ikişer yemesi haram değildir. Sonra yiyecek azsa, çifter yememek daha iyidir. Yiyecek çok olup, artacak gibi ise ikişer yemekte beis yoktur. Lâkin mutlak surette edep yemek esnasında aç gözlülüğü bırakmaktır. Meğer ki, başka bir işe gitmek için acele ede.» Hattâbî de şunları söylüyor. «Bu ancak sahabe zamanında ve yiyecek darlığı çekildiği anlarda idi. Bugün vakit, hal genişlediğinden artık izne hacet yoktur.» Nevevî, Hattâbî'nin bu sözünü doğru bulmamış; verdiği tafsilât üzerinde israr etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Cemaatla Beraber Yemek Yiyen Kimseyi Sahiplerinin İzni Olmaksızın İki Hurma Ve Emsalini Bir Lokmada Beraberce Yemekten Nehiy Bâbı
5457-)
Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Hassan haber verdi. ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): kuru burma bulunan ev halkı aç kalmaz.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Çocuklar İçin Yemeklere Kuru Hurma Ve Benzerini Katma Hususunda Bir Bab
5458-)
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Ya'kub b. Muhammed b. Tahlâ', Ebû'r Rical Muhammed b. Abdirrahman'dan, o da annesinden, o da Âİşe'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi) ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Âişe! İçinde kuru hurma olmayan evin halkı açtırlar. Yâ Âişe! İçinde kuru hurma olmayan evin halkı açtırlar. —Yahut halkı aç kalmıştır.—» buyurdu. Bunu iki veya üç defa söyledi. şerîf kuru hurmanın, faziletine ve onu çoluk çocuk için biriktirmenin caiz olduğuna delil hattâ bunu teşvik etmektedir. Ebû'r-Rical, Muhammed b. Abdirrahman'ın künyesidir. Adamlar babası mânâsına gelen bu künye kendisine on erkek evlâd babası olduğu için verilmiştir Annesinin ismi Amra binti Abdirrahman'dır. Medîneli'dirler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Çocuklar İçin Yemeklere Kuru Hurma Ve Benzerini Katma Hususunda Bir Bab
5459-)
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Süleyman (yani İbn Bilâl) Abdullah b. Abdirrahman'dan, o da Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkas'dan, o da babasından naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim sabahladığı vakit Medine'nin iki taşlığı arasında yedi hurma ferse, akşamlayıncaya kadar ona zehir zarer vermez.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Medine Hurmasının Fazileti Bâbı
5460-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti, ki): Bize Ebû Üsârne Hâşim b. Hâşim'den rivâyet etti. ki): Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkâs'ı dinledim, şöyle diyordu. Ben Sa'd'î şunu söylerken işittim: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i; kim aeva olarak yedi hurma ile sabah kahvaltısı yaparsa, o kimseye o gün ne zehir zarar verir, ne sihir!» buyururken İşittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Medine Hurmasının Fazileti Bâbı
5461-)
Bize bu hadîsi İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. ki): Bize IMervan b. Muâviyete’l-Fezârî rivâyet etti. H. hadîsi bize İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Bedr Şûca' b. Velîd haber verdi. Her iki râvi Hâşim b. Hâşim'den bu isnadla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Ama ikisi de: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim» dememişlerdir. dememişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Medine Hurmasının Fazileti Bâbı
5462-)
Bize Yahya b. Yahya İle Yahya b. Eyyûb ve İbn Hucr rivâyet ettiler. (Yahya b. Yahya: Bize haber verdi tâbirini kullandı, ötekiler: Bize İsmail —Bu zat İbnİ Ca'fer'dir— rivâyet etti, dediler.) O da şerik'den —Bu zat İbn Ebî Nemr'dir—, o da Abdullah b. Ebî Atik'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) acvasında şifa vardır. Yahut o, sabahın ilk zamanında tiryaktır.» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Et'ime» ve «Tıbb» bahislerinde tahrîc etmiştir. Hurmanın güzel bir nev'idir. Yayla diye tercüme ettiğimiz Âlîye: Medine'nin Necid tarafına düşen tarlaları ve köyleridir. Tihâme tarafına düşenlere Safire denilir. Kâdî Iyâz Aliyenin Medîne'ye en yakın yerinin üç mil, en uzak yerinin ise sekiz mil olduğunu söyler. Panzehir mânâsına gelir. Fârisî bir kelimedir. bu hadîsin üzerinde dört vecihle söz etmiştir. Şöyle ki
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Medine Hurmasının Fazileti Bâbı
5463-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet eîti. ki): Bize Cerîr rivâyet etti. H. İshâk b. İbrahim da rivâyet etti, ki): Bize Cerîr i'e Amr b. Ubeyd, Abdül-Melik b. Unıeyr'den, o da Amr b. Hureys'den, o da Saîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl'den naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: mendendir. Onun suyu göze şifadır: buyururken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Mantarın Fazileti Ve Gözü Onunla Tedavi Bâbı
5464-)
Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Abdül-Melik b. Umeyr'den rivâyet etti. ki): Ben Amr b. Hureys'den dinledim. ki): Ben Saîd b. Zeyd'den dinledim. (Şöyle dedi): Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: mendendir. Soyu âa göze şifadır.::- buyururken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Mantarın Fazileti Ve Gözü Onunla Tedavi Bâbı
5465-)
Bize (yine) Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bana Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. ki): Bana Hakem b. Uteyhe de Hasen-i Urenî'den, o da Amr b. Hureys'den, o da Saîd b. Zeyd'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber verdi. şöyle dedi: «Hakem tana bu hadîsi rivâyet edince, onu Abdül-Melik'in hadîsinden yadırgamadım.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Mantarın Fazileti Ve Gözü Onunla Tedavi Bâbı
5466-)
Bize Saîd b. Amr El-Eş'asî rivâyet etti. ki): Bize Abser, Mutarrif den, o da Hakem'den, o da Hasen'den, o da Amr b. Hüreyre'den, o da Saîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl'den naklen haber verdi. dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah Tebâreke ve Teâlâ'nin Benî İsrail'e indirdiği mendendir. Onun suyu da göze şifadır.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Mantarın Fazileti Ve Gözü Onunla Tedavi Bâbı
5467-)
Bize İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, Mutarrif den, o da Hakem b. Uteyhe'den, o da Hasen-i Urenî'den, o da Amr b. Hureys'den, o da Saîd b. Zeyd'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber verdi: Allah'ın Mûsa'ya İndirdiği mendendir. Onun suyu da göze şifadır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Mantarın Fazileti Ve Gözü Onunla Tedavi Bâbı
5468-)
Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Abdül-Melik b. Umeyr'den rivâyet etti. ki): Ben Amr b. Hureys'i şunu söylerken işittim. ki): Ben Saîd b. Zeyd'i şöyle derken dinledim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah (azze ve celle)'nin Benî İsrail'e indirdiği mendendir. Onun suyu da göze şifadır.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Mantarın Fazileti Ve Gözü Onunla Tedavi Bâbı
5469-)
Bize Yahya b. Habib El-Hârisi de rivâyet etti. ki): Bize Hammad b. Zeyd rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Şebib rivâyet etti, ki): Ben bu hadîsi Şehr b. Havşeb'den dinledim ve kendisine sordum da, hen onu AbdüJ-Melik b. Umeyr'den dinledim, dedi, Onun üzerine Abdül-Melik'le görüştüm. O da bana Amr b. Hureys'den, o da Saîd b. Zeyd'den naklen rivâyette bulundu. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; mendendir. Onun suyu da göze şifadır.» buyurdu. hadîsi Buhârî «Tefsir» ve «Tibb» bahislerinde; Tirmizî ile İbn Mâce «Tıbb»'da; Nesâî «Tibb», «Velime» ve «Tefsir» bahislerinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Mantarın bir nev'idir. diyor ki: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mantar mendendir hadîsinin mânâsı hakkında ulema ihtilâf etmişlerdir. Ebû Ubeyd ile birçok ulema onu Beni îsrâil'in üzerine indirilen menne benzetmişlerdir. Çünkü onlara indirilen men (yani kudret helvası) külfetsiz, meşakkatsiz kendiliğinden hâsıl oluyordu. Mantar da külfetsiz, meşakkatsiz ekilmeden, sulanmadan kendiliğinden biten bir nebattır. Bu kelimenin zahiri ile amel ederek hakikaten Benî' İsrâile indirilen men olduğunu söyleyenler de vardır.» Mantarın suyunun şifa olması muhtelif suretlerde izah edilmiştir. Bir kavle göre mücerret suyu şifadır. Diğer bir kavle göre mantarın, suyu ilâçla karıştırılarak göze sürülür. Üçüncü bir kavle göre ise mantar suyu gözdeki harareti soğutmak için kullanılacaksa başka bir şeyle karıştırmadan sürülür. Bundan başka bir. maksatla' kullanılacaksa terkib yapılır. «Doğrusu mantarın suyu mutlak surette göze şifadır. Suyu sıkılır ve ondan göze sürülür. Zamanımızda ben ve başkaları gördük ki, bir zatın gözleri hakikaten görmez -oldu da, gözlerine mücerret mantar suyu çekti. Ve şifa bularak gözleri tekrar görmeye başladı. Bu zât Kemal b. Abdillah Ed-Dimeşkî. olup, salâh sahibi ve hadîs râvisidir. Mantar suyunu kullanması hadîse itikad ettiği ve onunla teberrükte bulunmak istediği içindir.» diyor.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İçkiler
Konu: Mantarın Fazileti Ve Gözü Onunla Tedavi Bâbı