Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
6321-)
Bize Saîd b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bize Füleyh b. Süleyman, Sâlim'den, o da Ebû'n-Nadr'dan, o da Ubeyd b. Huneyn ile Büsr b. Saîd'den, onlar da Ebû Said-i Hudrî'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün hutbe okudu... Mâlik'in hadîsi gibi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6322-)
Bize Muhammed b. Beşşâr El-Abdî rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, İsmail b. Recâ'dan rivâyet etti. ki): Ben Abdullah b. Ebî'l-Hüzeyli Ebû'l-Ahvas'dan naklen rivâyet ederken dinledim. ki): Ben Abdullah b. Mes'ud'u Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinledim. Şöyle buyurmuşlar: dost İttihaz edecek olsam mutlaka Ebû Bekr'i dost ittihaz ederdim. Lâkin o benim kardeşim ve arkadaşımdır. Gerçekten Allah (azze ve celle) sahibinizi halil ittihaz etmiştir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6323-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfız İbn Müsennâ'nındır. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ebû İshâk'dan, o da Ebû'l-Ahvas'dan, o da Abdullah'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki, şöyle buyurmuşlar: ümmetimden birini dost ittihaz edecek olsam; mutlaka Ebû Bekr'i ittihaz ederdim.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6324-)
Bize yine Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdürrahman rivâyet etti. ki) ; Bana Süfyân, Ebû İshâk'dan, o da Ebû'l-Ahvas'dan, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6325-)
Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Cafer b. Avn haber verdi. ki): Bize Ebû Umeys, İbn Ebî Müleyke'den, o da Ahdullah'dan naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dost ittihaz edecek olsam, mutlaka İbn Ebî Kuhafe'yi dost ittihaz ederdim!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6326-)
Bize Osman b. Ebî Şeybe île Züheyr b. Harb ve İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler. İshâk: Ahberana, ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Cerir, Muğîre'den, o da Vâsıf b. Hayyan’dan, o da Abdullah b. Ebî'l-Hüzeyl'den, o da Ebû'l-Ahvâs'dan, o da Abdullah'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. yeryüzü halkından dost ittihaz edecek olsam mutlaka İbn Ebî Kuhâfe'yi dost ittihaz ederdim. Lakin sîzin sahibiniz Halilullah'dir.»buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6327-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivâyet ettiler. H. İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Cerir haber verdi. H. İbn Ebî Ömer dahi rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. Bu râvilerden hepsi A'meş'den rivâyet etmişlerdir. H. Muhammed b. Abdillah ve. Nümeyr ile Ebû Saîd El-Eşecc de rivâyet ettiler. Lâfız her ikisinindir. (Dediler ki): Bize Veki' rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Abdullah b. Mürra'dan, o da Ebû'l-Ahvâs'dan, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); edin, ben her dostun dostluğundan beraet ediyorum. Ben dost ittihaz edecek olsaydım mutlaka Ebû Bekr'i dost ittihaz ederdim. Muhakkak sahibiniz Halilullah'dır.» buyurdular. Saîd rivâyetini Buhârî «Menâkıbu'l-Ensar» bahsinde tahric etmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ashabının ne derece mütenebbih olup anlayacaklarını denemek için ismini söylemeyerek: kul ki, Allah kendisini dünya nimetleri vermekle kendi nezdinde-kiler arasında muhayyer bırakmıştır.» demiş ve bununla Allah'ın kendisini yaşamakla ölmek arasında muhayyer bıraktığını, kendisinin de ölümü tercih ettiğini anlatmak istemiştir. Bu mânâyı Hazret-i Ebû Bekr derhal anlayarak ağlamaya başlamış ve ağlaması dineceği yerde gittikçe artmıştır. Sana babalarımızı, annelerimizi feda ettik demesi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatının yakın olduğunu anladığı içindir. Sair ashâb-ı kirâm Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in maksadını anlayamamış; Ebû Bekr'in bu sözüne ve ağlamasına şaşmışlardır. Bu husûsda, Buhârî'nin rivâyetinde şöyle denilmektedir: «Biz Ebû Bekr'e şaştık, cemâat birbirlerine: Şu Şeybe bakın! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'ın kendisine dünya nimetleri vermesiyle kendi nez-dindekiler arasında muhayyer bıraktığı bir kulu haber veriyor, o ise: Sana babalarımızı, annelerimizi feda ettik, diyor! dediler.» Filhakika muhayyer bırakılan kulun Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) olduğunu Hazret-i Ebû Bekr herkesten önce anlamıştı. Durmadan ağlaması bundandı. yakın dost demektir. Kâdî Iyâz’ın beyânına göre hailenin aslı hücet, fakirlik ve inkıta' mânâsına gelir. Halilullah'ın mânâsı başka şeylerden alâkasını kesip kendini Allah'a veren demektir. Bazıları hacetim yalnız Allah'dan bekleyen mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Bu kelime: «Hılle» ve «Hülle» şekillerinde de okunmuştur. Bazıları bunun ihtisas mânâsına geldiğini, diğerleri safisini süzmek olduğunu söylemişlerdir. Bu kelime esasen muhabbet ve sevgi manasınadır. Halil sevdiğinden başkasına kalbinde yer kalmayan sevgili manâsına gelir, diyenler de vardır. Bazı hadîslerde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ben Allah'ın habibiyim...» buyurmuştur. Habib de sevgili demektir. Bundan dolayı kelâm ulemâsı habibin mi, yoksa halilin mi daha yüksek bir sevgi ifâde ettiği hususunda ihtilâfa düşmüşlerdir. Bazıları bu iki kelimenin aynı mânâya geldiğini söylemiş; bir takımları habibin daha yüksek bir mânâ taşıdığını, diğerleri halilin ondan daha yüksek mânâ ifade ettiğini söylemişlerdir. Demişlerdir ki: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): sîzin sahibiniz Halilullah'dır.» sözüyle kendisini kasdetmiştir. Yani: Ben ancak Allah'ın haliliyim, demek istemiştir. Şu halde Halil, Habibden daha yakın sevgili mânâsına gelir. Çünkü bu hadîste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kullardan hiç bir kimseyi halil ittihaz etmediğini bildirmektedir. Halbuki habiblik sıfatı yalnız Allah'a tahsis ettiği muhabbete mahsus değildir. Onun Hazret-i Hatice'ye, Âişe'ye, Ebû Bekr'e, Üsâme'ye, onun babası Zeyd'e, Hazret-i Fâtıma'ya, oğulları Hasan ile Hüseyin'e ve diğer zevata karşı muhabbeti vardı.» Maamafih mânâ itibariyle habibin halilden daha yüksek olduğunu söyleyenlerin sayısı daha fazladır. kulunu sevmesinden maksad, kendisine ibâdet ve tâat hususunda imkân vermesi, hidâyet ve rahmet buyurması, nice eltafma muvaffak kılmasıdır. Kâdî Iyâz diyor ki: «Bu muhabbetin başlangıcıdır. Nihayeti ise kulun kalbinden perdeyi açmasıdır. Tâ ki kul onu basireti ile görmeye başlar. Nitekim sahîh hadîste: kulumu seversem artık kendisiyle gördüğü gözü ben olurum... ilâh.» buyurulmustur.» Ebû Hüreyre gibi bazı Ashâb-ı kirâm Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında «Halilim» tâbirini kullanmışlardır. Fakat bu tâbir inkıta mânâsında kullanıldığı için, buradaki mânâya muhalif değildir. Sahâbinin her şeyden alâkasını keserek kendini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e adaması güzel bir şeydir. Halil kelimesinden maksadı da budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6328-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hâlid b. Abdillah, Hâlid'den, o da Ebû Osman'dan naklen haber verdi. ki): Bana Amr b. As" haber verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zatı selâsil ordusuna kumandan göndermiş. Amr Şöyle dedi: Ona vararak: Sana insanların en sevimlisi kimdir? diye sordum. cevâbını verdi. Yâ erkeklerden? dedim. «Babası!» buyurdu. Sonra kim?» dedim. buyurdu ve bir takım zevat saydı. hadîsi Buhârî «Fedâli ashao» ne «megmı» Tirmizî ile Nesâî «Menâkıb»'de tahric etmişlerdir, Zatu Selâsil: Şam tarafında Benî Cüzam kabilesine ait bir sudur. Hicretin sekizinci yılında burada müslümanlarla küffar harb' ettiği için vak'aya bu yerin ismi verilmiştir. Mûte harbi bundan önce olmuştur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Amr İbn Âs'ı ordu kumandanı tayin etmişti. Halbuki ordunun içinde Hazret-i Ebû Bekr'le Ömer de vardı. Bunu görünce Hazret-i Amr b. Âs: Galiba beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) daha çok seviyor; rütbe itibariyle bunlardan üstün tutuyor, diye düşünerek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hadîste zikri geçen suali sordu. muhtelif rivâyetlerinden anlaşıldığına göre Amr b. Âs kendisini söyler ümidiyle: «Ondan sonra kimi seviyorsun?» diye sormakta devam etmiş, fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hep başkalarını söylemiştir. Bunun üzerine Hazret-i Amr kendisine yakında sıra gelmeyeceğini anlayarak sormaktan vazgeçmiştir. Siyer ulemâsının beyânlarına göre gerçekten o gün Hazret-i Amr'dan daha üstün bir hayli Ashâb-ı kiranı bulunmakta idi. «Bu hadîs Hazret-i Ebû Bekr'le Ömer ve Âişe'nin pek büyük fazilet sahibi olduklarını açıkça göstermektedir. Bu hadîste Hazret-i Ebû Bekr'i, ondan sonra Ömer'i bütün sahabeden üstün kabul eden ehl-i sünnete açık delil vardır.» diyor.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6329-)
Bana Hasan b. Alî El-Hulvâni rivâyet etti. ki): Bize Ca'fer b. Avn, Ebû Umeys'den rivâyet etti. Abd b. Humeyd de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Ca'fer b. Avn haber verdi. ki): Bize Ebû Umeys, İbn Ebî Müley-ke'den naklen haber verdi. ki): Ben Âişe'den dinledim. Kendisine: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yerine halife bıraksa, bu zât kim oturdu? diye soruldu da: Ebû Bekr! dedi. Müteakiben kendisine: Ebû Bekr'den sonra kim? olurdu denildi: Ömer! cevâbını verdi. Sonra kendisine: Ömer'den sonra kim? dediler. Ebû Ubeyde b. Cerrah! Ve bunda karar kıldı. ki: Hazret-i Âişe, Ebû Ubeyde de durmuş, bir daha bir şey söylememiştir. diyor ki-: «Bu hadîs sahabenin icmaı ile birlikte hilâfet için evvelâ Ebû Bekr'i, sonra Ömer'i hak sahibi gören Ehl-i Sünnetin delilidir. Yine bu hadîs gösteriyor ki Ebû Bekr'in halife olması, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nassan emriyle değil, Ashâb-ı kirâmın icmaı iledir. Eğer ortada ona yahut başkasına ait bir emir bulunsaydı evvelâ ensarla diğer ashab arasında münazaa çıkmazdı. Bu nassı belleyen hafız da onu rivâyet eder, ashab ona müracaatta bulunurlardı. Lâkin evvel emirde ensar münazaa etmişlerdir. Ortada nassan bir emir de yoktur. Sonra Ebû Bekr'i halife seçmekte ittifak etmişler ve iş yatışmıştır. Hazret-i Ali hakkında emir vardır, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun halife olmasını vasiyet etmiştir, şeklindeki iddiaları bâtıldır. Bütün müslümanlarm ittifakı ile asılsızdır. Onlann dâvalarıma bâtıl olduğuna Hazret-i Ali devrinden beri ittifak vardır. Kendilerini ilk yalanlayan: «Bizde şu sahifeden başka bir şey yoktur...» diyerek Ali (radıyallahü anh) olmuştur. Onda bir emir olsaydı söylerdi. Böyle bir şey söyledi ise hiç bir zaman nakledilmemiş, kendisine böyle bir, şey anan da olmamıştır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6330-)
Bana Abbad b. Mûsa rivâyet etti, ki): Bize îbrâhim b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bana babam Muharomed b. Cübeyr b. Mutim den, o da babasından naklen haber verdi ki: Bir kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir şey istemiş, o da kadına tekrar gelmesini emir buyurmuş. Bunun üzerine kadın: Ya Resûlallah, ne buyurursun! Ya gelir de seni bulamazsam? demiş. Râvi diyor ki: Babam herhalde kadın ölümü kastediyordu, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'. bulamazsan Ebû Bekr'e gıdiver!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6331-)
Bana bu hadîsi Haecâc b. Şâir de rivâyet etti. ki): Ya'kub b. İbrahim rivâyet etti. ki) ; Bize babam, bahasından rivâyet etti. ki): Bana Muhammed b. Cübeyr b. Mut’ım haber verdi. Ona da babası Cübeyr b. Mut'un haber vermiş ki, kadının biri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek bir şey hususunda onunla konuşmuş. O da kadına bir şey verilmesini emretmiş... Abbâd b. Mûsa'nın hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. İbn Hacer, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir şey isteyen bu kadının ismini bulamadığın! söylemiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kadına tekrar gelmesini emir buyurması, yine bir şey vererek yardımda bulunmak içindir. diyor ki: «Bu hadîsde Hazret-i Ebû Bekr'in halife olacağına dâir bir emir yoktur. Hadîs Allahü teâlâ’nın bildirdiği gaibi haber vermekten ibarettir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6332-)
Bize Ubeydullah b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Hârun rivâyet etti. ki): Bize İbrahim, b. Sa'd haber verdi. ki): Bize Salih b. Keysan, Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hastalığında bana şöyle buyurdu: Ebû Bekr'i ve kardeşini çağır da bir yazı yazacağım. Çünkü ben bir arzukeşin temenni etmesinden ve birinin: Ben daha lâyıkım, demesinden korkarım. —Halbuki bunu Allah ve mü'minler kabul etmez.— Yalnız Ebû Bekr müstesna!» hadîsin son cümlesi muhtelif şekillerde rivâyet olunmuştur. Kâdî Iyâz: «Bu rivâyetlerin en güzelidir.» demiştir. murad şudur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ölüm döşeğinde iken yerine bir halife bırakmayı düşünmüş, bunun için en lâyık Ebû Bekr'i gördüğünden oğlu ile ikisini çağırtarak bu husûsdaki vasiyetini' yazdırmak istemiştir. Buna sebep olarak da çıkması melhuz olan nizâyı göstermiş: «Çünkü ben halife olmaya hevesli bir kimsenin, halife ben olacağım demesinden yahut birinin, bu hak benimdir diye iddia etmesinden korkarım. Böyle bir iddiaya Allah ve mü'minler razı değildir. Yalnız Ebû Bekr müstesna. Bu husûsda o hak iddia ederse, onu Allah da, mü'minler de kabul eder.» demiştir. diyor ki: «Bu hadîsde Ebû Bekri Sıddîk’ın faziletine açık delil vardır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefatından sonra vuku bulacak bâzı şeylere işaret buyurmuş; müslümanlarm Ebû Bekr'den başka kimsenin hilâfetini kabul etmeyeceklerini haber vermiş ve bunların hepsi olmuştur.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6333-)
Bize Muhammed b. Ebî Ömer El-Mekkî rivâyet etti. ki): Bize Mervân b. Muâviyete'l-Fezârî Yezid'den (bu zat İbn Keysan'dır), o da Ebû Hâzhn El-Eşcaî'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'. sizden kim oruçlu olarak sabahladı?» diye sordu. Ebû Bekr: Ben! cevâbını verdi. sizden kim bir cenazenin arkasından gitti?» dedi. Ebû Bekr: Ben! cevâbını verdi. sizden kim bir fakiri doyurdu?» diye sordu. Ebû Bekr: Ben! cevâbını verdi. bugün sizden hanginiz bir hastayı dolaştı?» buyurdular. (Yine) Bekr: Ben! cevâbını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hasletler bir kimsede toplanmaya görsün mutlaka cennete girer!» buyurdular. hadis zekât bahsinde geçmişti. Iyâz diyor ki: «Bunun mânâsı: Bu hasletler kendinde bulunan bir kimse kötü amelleri bulunmakla beraber soruşuz sualsiz cennete girer, demektir. Aksi takdirde mücerred iman dahi Allah'ın lûtfuyla cennete girmeyi iktiza eder.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6334-)
Bana Ebû't-Tâhir Abmed b. Amr b. Şerh ile Harmele b. Yahya rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan naklen haber verdi. ki): Bana Saîd b. Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahman rivâyet ettiler. Onlar da Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işitmişler: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: bir adam bir ineğini sürüyordu, üzerine yük yüklemişti. İnek ona bakarak: Ben onun için yaratılmadım. Ben ancak çift sürmek için yaratıldım, dedi.» üzerine cemâat şaşarak ve inek konuşur mu diye ürkerek: Sübhanellah! dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: buna inanıyorum. Ebû Bekr'le Ömer de!» buyurdu. Hüreyre ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: defa bir çoban koyunlarının içinde iken üzerine kurt saldırarak koyunlardan birini almış. Çoban onu tâkib etmiş, nihayet koyunu ondan kurtarmış. (Bu sefer) Kurt ona bakarak: Bu koyunlara yırtıcı gününde benden başka çobanları olmadığı günde kim bakacak! demiş.» Cemâat (yine): — Sübhanallah! dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: «Ben buna inanıyorum. Benimie birlikte Ebû Bekr ile Ömer dei»buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6335-)
Bana Abdul-Melik Şuayb b. Leys de rivâyet etti. ki): Bana babam dedemden rivâyet etti. ki): Bana Ukayl b. Hâlid, İbn Şihab'dan bu isnadla kurt ve koyun hikâyesini rivâyet etti. Ama inek kıssasını anmadı.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6336-)
Bize Muhammed b. Abbâd dahi rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti. H. Muhammed b. Rafı' de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Dâvud El-Haferî, Süfyân'dan rivâyet etti. iki râvi Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Yûnus'un Zührî'den rivâyet ettiği hadîs mânâsında rivâyette bulunmuşlardır. Bunların hadîsinde inekle koyun kıssaları beraberce zikredilmiştir. İkisi de hadîslerinde: «Ben buna inanıyorum. Benimle birlikte Ebû Bekr'le Ömer de! buyurdu. Ama Ebû Bekr'le Ömer orada yoktular.» demişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6337-)
Bize bu hadisi Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr da rivâyet ettiler. - (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer de rivâyet etti. ki)': Bize Şu'be rivâyet etti. H. Muhammed b. Abbad da rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Mis'ar'dan rivâyet etti. İki râvi Sa'd b. İbrahim'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etmişlerdir. hadîsi Buhârî «Kitâbu’l-Enbiya» ile «Kitâbu'!-Müzaraa«'da tahric etmiştir. rivâyetinden anlaşılıyor ki, inek ve koyun kıssaları İslâmiyetten önce ve ihtimal Benî İsrail zamanında vuku bulmuştur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bunlara inandığım soyledikteh sonra orada olmadıkları halde Ebû Bekr'le Ömer'in de inandıklarını söylemesi, onların sadakatlarına ve imanlarının kuvvetine, Allah'ın kemâl kudretini bildiklerine güvendiğindendir. İneğin: Ben ancak çift sürmek için yaratıldım, dediği hasr edatı olan «İnnema» ile bildirilmişse de, burada hasr ve kasr bilittifak murad edilmemiştir. Çünkü çift sürmekten başka ineğin etinden ve sütünden de istifade olunur. günü diye terceme ettiğimiz «Yevmü's-Seb»'den ne kasdedil-diği ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bazılarına göre bundan murad mahşer yeridir. Yani kurt, çobana: «Bu koyunlara mahşer gününde kim bakacak?» demek istemiştir. Bir takımları bundan ihmal günü kastedildiğini söylemişlerdir. Yani fitneler çoğaldığı, insanlar sürülerini çobansız bıraktığı zaman bu koyunlara kim bakacak? demektir. Bir takımlarına göre «Yevmi seb»'den murad bayram günüdür. Arabların câhiliyyet devrinde bu isimde bir bayramları vardı. O gün işi gücü bırakarak oyun ve çeşitli eğlencelerle meşgul olurlar, koyunlarını da kurtlar yerdi. Bu kavillerin içinde en doğrusu fitneler zamanında sürülerin ihmal edilmesi mânâsıdır. rivâyetler Hazret-i Ebû Bekr'le Ömer'in faziletlerine keramet ve harikaların cevazına delildir ki: Ehl-i hakkın mezhebi de budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ebû Bekri Sıddıki Radıyallahü Anh’in Faziletlerinden Bir Bab
6338-)
Bize Saîd b. Amr El-Eş'asî ile Ebû'r-Rabî' El-Atekî ve Ebû Küreyb Muhammed b. Alâ’ rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Küreyb'indir. Ebû'r-Rabi': Haddesenâ, ötekiler: Ahberana tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize İbn Mübarek, Ömer b. Saîd b. Ebi Hüseyn'den, o da İbn Ebî Müleyke'den naklen haber verdi. ki): Ben İbn Abbâs'ı şunu söylerken işittim: Ömer b. Hattâb teneşirinin üzerine kondu. Ve kaldırılmadan önce halk ona dua ve sena ederek üzerine salâvat getirerek etrafını sardılar. Ben de içlerinde idim. Arkamdan omuzumdan tutan bir adamdan başka beni belinleten olmadı. Ona baktım, bir de ne göreyim Ali imiş. Ömer'e rahmet okudu ve şunu söyledi: «Geriye hiç bir kimse bırakmadın ki, benim için onun ameli gibi amelle Allah'a kavuşmak se-ninkinden daha makbul olsun. Allah'a yemin olsun! Ben Allah'ın seni iki dostunla birlikte koyacağını biliyordum. Çünkü ben çok defalar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ; Ebû Bekr ve Ömer'le beraber geldim; Ebû Bekr ve Ömer'le beraber girdim; Ebû Bekr ve Ömer'le beraber çıktım.» buyururken işitiyordum. Ve seni Allah'ın onlarla beraber edeceğini umuyor, yahut biliyordum.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6339-)
Bize İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize îsa b. Yûnus, Ömer b. Saîd'den bu isnadda bu hadîsin mislini haber verdi. hadîsi Buhârî «Fedâilü's-Sahabe» bahsinin bir iki yerinde tahric etmiştir. Ali'nin buradaki sözü o günlerde Hazret-i Ömer'in yaptığından daha faziletli amel sahibi bir kimse olmadığına inandığını gösterir. Hadîs-i şerif Hazret-i Ebû Bekr'le Ömer'in faziletlerine, Hazret-i Ali'nin buna şahit olduğuna ve şehadetinin doğruluğuna delildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6340-)
Bize Mansûr b. Ebî Müzâhim rivâyet etti. (Dedi ki.): Bize İbrahim b. Sa'd, Salih b. Keysan'dan rivâyet etti. H. Züheyr b. Harb ile Hasan b. Ali El-Hulvânî ve Abd b. Humeyd de rivâyet etti. Lâfız hepsinindir. (Dediler ki): Bize Ya'kub b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize babam Sâlih'den, o da İbn Şihab'dan naklen rivâyet etti. ki): Bana Ebû Ümame b. Sehl rivâyet etti: Ebû Saîd-i Hudrî'yi şöyle derken işitmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) defa ben uyurken insanların üzerlerinde gömlekleri olduğu halde hana arzolunduklarını gördüm. Gömleklerin bazıları memelere, bazıları da daha aşağı varıyordu. Ömer b. Hattab da geçti. Üzerinde bir gömlek vardı ki, onu sürüklüyordu.» buyurdular. Ashab: Bunu neye te'vil ettin ya Resûlüllah! dediler. buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6341-)
Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus haber verdi. Ona da İbn Şihab, Hamza b. Abdillah b. Ömer b. Hattab'dan, o da babasından, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi. Şöyle buyurmuşlar: defa ben uyurken anîden bana getirilmiş bir tas gördüm. İçinde süt vardı. Ondan içtim. Hatta kanıklığın tırnaklanma cereyan ettiğim görüyordum. Sonra benden artanı Ömer b. Hattab'a verdim.» Ashâb: Bunu neye te'vil ettin ya Resûlüllah dediler. «İlme!..» buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6342-)
Bize bu hadîsi Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti. ki): Bize Leys Ukayl'den rivâyet etti. H. Hulvâni ile Abd b. Humeyd de ikisi birden Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. ki): Bize babam, Sâlih'den Yûnus'un isnadıyla onun hadîsi gibi rivâyette bulundu. Saîd rivâyetini Buhârî «Kitâbu’l-iman» ile tefsir ve ta'bir bahislerinde İbn Ömer hadîsini «Kitâbu'l-ilim»'de tahric etmiştir, Bazıları memelere, Bazıları da daha aşağıya varıyordu.» cümlesinden, onların daha kısa yahut daha uzun oldukları anlaşılabilir. Hakimi, Tirmizî'nin rivâyeti daha uzun olduğunu te'yid etmektedir. Mezkûr hadîsde: bazısının gömleği göbeğine, bazısmınki dizlerine, bir takımlarının da baldırlarının yarısına iniyordu.» denilmektedir. ulemâsı rü'yada gömlek görmenin din olduğunu, gömleği sürüklemenin müslümanlar arasında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatından sonra dinin güzel eserlerinin devamı mânâsına geldiğini söylemişlerdir. ilimle te'viline gelince ilimle süt çok fayda vermek hususunda müşterek oldukları ve ikisi de ıslâha sebep teşkil ettikleri içindir. Çünkü süt çocukların gıdası ve onların bedenen kuvvetlenip salâha ermesine sebebdir. İlim ise hem dünyanın, hem âhiretin salâhına sebep olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6343-)
Bize Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan naklen haber verdi. Ona da Saîd b. Müseyyeb haber vermiş. O da Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işitmiş: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken dinledim: defa ben uyurken kendimi bir su kuyusunun başında gördüm. Kuyunun üzerinde bir kova vardı. Ve o kuyudan Allah'ın dilediği kadar su çıkardım. Sonra kovayı Ebû Kuhafe'nîn oğlu aldı. Ve onunla bir yahut iki kova su çıkardı. Onun çekişinde —Allah kendisine mağfiret buyursun — zayıflık vardı. Sonra kova daha büyük kovaya döndü ve onu Hattab’ın oğlu aldı. Artık insanlardan hiç bir yiğit görmedim ki, Ömer b. Hattâb'ın çıkardığı gibi su çıkarsın. Nihayet insanlar develerini ağıllarına kapadılar.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6344-)
Bana Abdul-Melik b. Şuayb b. Leys de rivâyet etti. ki) , Bana babam, dedemden rivâyet etti. ki): Bana Ukayl b. Hâlid rivâyet etti. H. Amru'n-Nâkid ile Hulvânî ve Abd b. Humeyd de Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. ki): Bize baham, Sâlih'den Yûnus'un isnadı ile, onun hadîsi gibi rivâyette bulundu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6345-)
Bize Hulvânî ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ya'kub rivâyet etti. ki): Bize babam Sâlih'den rivâyet etti. ki): A'rac ve başkası şunu söyledi. Gerçekten Ebû Hüreyre dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ebû Kuhafe'nin oğlunu su çekerken gördüm...» Râvi Zührî'nin hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6346-)
Bana Ahmed b. Abdirrahman b. Vehb rivâyet etti. ki): Bize Amcam Abdullah b. Vehb rivâyet etti. ki): Bana Amr b. Haris haber verdi. Ona da Ebû Hüreyre'nin azatlısı Ebû Yûnus, Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etmiş. Şöyle buyurmuşlar: defa ben uyurken, bana havzımdan su çekip insanları sulardığımı gösterildi. Derken bana Ebû Bekr geldi. Ve beni dinlendirmek için kovayı elimden alarak iki kova su çekti. Ama onun çekişinde za'f vardı. Allah kendisine mağfiret buyursun. Az sonra Hattab'ın oğlu gelerek kovayı ondan aldı. Ondan daha kuvvetli su çeken adam hiç görmedim. Nihayet insanlar dönüp gittiler. Havuz hâlâ dolu fışkırıyordu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6347-)
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah b. Ömer rivâyet etti. ki): Bana Ebû Bekr b. Salim, Salim b. Abdillah'dan, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: gösterildi ki: Bir su kuyusunun başında deve kovası ile su çekiyormuşum. Derken Ebû Bekr geldi ve bir yahut iki kova su çekti. Ama zayıf bir şekilde çekti. Allah Tebareke ve Teâla ona mağfiret buyursun. Sonra Umer geldi. O da su çekti ve kova büyük kovaya döndü. Artık insanlardan onun yaptığını yapacak bir yiğit görmedim. Nihayet İnsanlar suya kandılar ve develeri ağıllara kapadılar.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6348-)
Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bana Mûsa b. Ukbe, Salim b. Abdillah’dan, o da babasından naklen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ebû Bekr'le Ömer b. Hattâb (radıyallahü anhûma)'a haklarındaki rü'yasını yukarkilerin hadîsi gibi rivâyet etti. rivâyetleri Buhârî «Fedâilü-Eshabi-n-Nebi» bahsinde tahric etmiştir. kazılıp toprağı atılmış ve henüz örülmemiş su kuyusu demektir. Zenûb, büyük su kovası; Garb, ondan da büyük su kovası mânâsına gelir. Abkari, seyyid demektir. Bazılarına göre kendisinden daha üstün bulunmayan mânâsına gelir. Bugün Arablar bu kelimeyi dâhi mânâsında kullanmaktadırlar. beyânına göre bu rü'ya Hazret-i Ebû Bekr'le Ömer'in hilâfetleri hususunda açık bir temsildir. Hazret-i Ebû Bekr'le Ömer hilâfetleri esnasında gayet güzel hareket etmiş, insanlar kendilerinden faydalanmışlardır. Onların güzel siretleriyle eserleri Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bereket ve sohbetinden geçmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tebliğ emrinin sahibidir. Onu en güzel şekilde ifa etmiş, İslâm'ın kaidelerini kurmuş, usûl ve fürûunu izah etmiş, bu sayede insanlar takım takım Allah'ın dinine girmiştir. Ondan sonra Hazret-i Ebû Bekr halife olmuş ve bu makamda iki sene birkaç ay kalmıştır. Rü'yadaki bir veya iki kovadan murad budur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir mi, yoksa iki kova mı dediğinde râvi ştikketmiştir. Murad iki kova olmasıdır. Nitekim diğer rivâyette tasrih edilmiştir. Hazret-i Ebû Bekr'in hilâfeti zamanında mürtedlerle harb olmuş, mürtedlerin kökü kurutularak islâm'ın dairesi genişletilmiştir. sonra Hazret-i Ömer halife olmuş; onun zamanında İslâm'ın dairesi daha da genişlemiş, hükümleri misli görülmedik şekilde karar kılmıştır. rü'yada müslümanlann umuru su kuyusu ile temsil edilmiştir. Çünkü kuyuda insanların hayatını sağlayan su vardır. Müslümanların emîri de onlara su çekip dağıtan kimseye benzetilmiştir. Bundan murad onların işlerini görmek ve yoluna koymaktır. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Ebû Bekr hakkında: çekmesinde za'f vardı.» buyurması, Ebû Bekr'in mertebesini düşürmek veya Hazret-i Ömer'in ondan daha üstün olduğunu anlatmak için değil, sırf hilâfet müddetlerini haber vermek, Hazret-i Ömer'in hilâfeti daha uzun süreceği için İslâm'ın dâiresi daha genişleyip, halkın refaha ereceğini haber vermek maksadına mebnîdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Ebû Bekr'e mağfiret dilemesi de onun sânım düşürmek veya bir günahına işaret değildir. Bu kelimeyi söylemek müslümanların âdeti idi. Onunla sözlerini perçinleştirirlerdi. rü'yada Hazret-i Ebû Bekr gelerek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dinlendirmek için kovayı elinden almasını ulemâ ondan sonra'Ebû Bekr'in halife olacağına ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatıyle dünya meşakkatlerinden kurtulup rahata ereceğine te'vil etmişlerdir. Nitekim bir hadîsde: mü'minin zindanı.» buyurulmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefatından bir gün önce kızı Fâtıma'ya: sonra babanın hiç bir sıkıntısı olmayacaktır.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6349-)
Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Amr'la, İbn Münkir'den rivâyet etti. Bunlar Câbir'i, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verirken işitmişler. H. Züheyr b. Harb da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, İbn Münkedir ile Amr'dan, onlar da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar ; girdim; orada bir hâne yahut köşk gördüm. Ve, bu kimin? diye sordum da, Ömer b. Hattab'ın, dediler. Girmek istedim, fakat senin kıskançlığını hatırladım.» Bunun üzerine Ömer ağladı. Ve: Ey Resûlüllah! Hiç senden kıskanılır mı! dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6350-)
Câbir'den naklen haber verdiler. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6351-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Amr'dan rivâyet etti. Amr, Câbir'den dinlemiş. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6352-)
Bize bu hadîsi Amru'n-Nâkıd dahi rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, İbn Münkedir'den rivâyet etti. ki): Ben Câbir'i, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinledim... İbn Nümeyr ile Züheyr'in hadîsleri gibi rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6353-)
Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus haber verdi. O da İbn Şihab Saîd b. Müseyyeb'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber vermiş ki: Şöyle buyurmuşlar: defa ben uyurken anîden kendimi cennette gördüm. Bir de baktım bir kadın..Bir köşkün yanında abdest alıyor! Bu köşk kimin? dedim. Ömer b. Hattab'ın cevâbını verdiler. Derhal Ömer'in kıskançlığını hatırladım ve dönüp geldim.» Hüreyre şöyle dedi: Bunun üzerine Ömer ağladı. Biz de hepimiz o meclisde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le beraber (ağlaşdık). Sonra Ömer: Babam sana feda olsun ya Resûlallah! Seni mi kıskanacağım! dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6354-)
Bana bu hadîsi Amru'n-Nakîd ile Hasen El-Hulvâni ve Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ya'kub b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize babam, Sâlih'den, o da İbn Şihab'dan bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti, rivâyetini Buhârî «Kitâbu'n-Nikâh» ile «Kitâbu'l-Meaâkîb»'de; Nesâî «Kitâbu'l-Menâkıb»'de; Ebû Hüreyre rivâyetini Buhârî «Bed'ü’l-Halk» ve «Menâkıb» bahislerinde tahric etmişlerdir. Abbâs’ın «Peygamberlerin rü'yası haktır,» dediği rivâyet olunur. İmâm Ahmed'in Hazret-i Muâz dan rivâyet ettiği bir hadîsde: ki Ömer cennetliklerdendir.» buyurulmuştur... Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in uyanıkken gördüğü ile rü'yada gördükleri müsavidir. beyânına göre: Cennette abdest alan kadın Hazret-i Enes'in validesi Ümmü Süleym'dir. O zaman henüz hayatta imiş. Yine Kastalâni'ye göre kadının aldığı abdest şer-î abdesttir. Bundan onun cennette de namazla mükellef olması lâzım gelmez. Yahut te'vil olunur ve dünyada iken ibâdete devam ederdi, denilir. Abdesti luğavî mânâsına alarak güzelliği ve parlaklığı artsın diye elini yüzünü yıkamıştır, demek de mümkündür, Ömer'in bu rü'yayı işitince ağlaması, sevindiğinden ve o ânı şevkle arzu etmesindendir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6355-)
Bize Mansûr b. Ebi Müzahim rivâyet etti. ki): Bize İbrahim (yani İbn Sa'd) rivâyet etti. H. Hasen El-Hulvanî ile Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. Abd: Ahheranî, Hasan ise: Haddesena tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Ya'kub — Bu zat İbn İbrahim b. Sa'd'dır — rivâyet etti. ki): Bize babam Sâlih'den, o da İbn Şihab'dan naklen rivâyet etti. ki): Bana Abdulhamid b. Abdirrahman b. Zeyd haber verdi. Ona da Muhammed b. Sa'd b. Ebî Vakkas haber vermiş ki, babası Sa'd şunu söylemiş: Ömer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına girmek için izin istedi. Onun yanında Kureyş'den bir takım kadınlar vardı. Kendisi ile yüksek sesle konuşuyor ve ondan çok şeyler istiyorlardı. Ömer izin isteyince kalkarak perdeye koştular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona izin verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülüyordu. Ömer; Allah yaşını güldürsün ya Resûlallah! dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): benim yanımda olanlara şaştım, senin sesini İşitince perdeye koştular,» dedi. Ömer: Ya Resûlallah! Onların çekinmesine sen daha lâyıksın! dedi. Sonra (kadınlara dönerek): Ey nefislerinin düşmanları, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den çekînmîyorsunuz da, benden mi çekiniyor sunuz? dedi. Kadınlar: Evet! Sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha sert ve şahinsin, dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yed-i kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki, şeytan sana bir caddede rastlamış olsa, mutlaka senin tuttuğun caddeden başkasını tutardı.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6356-)
Bize Harun b. Ma'ruf rivâyet etti. ki): Bize bunu Abdul-Aziz b. Muhamme'd rivâyet etti. ki): Bana Süheyl babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi ki, Ömer b. Hattâb, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelmiş. Onun yanında bir takım kadınlar varmış ki, seslerini Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (sesi) üzerine yükseltmişler. Ömer izin isteyince perdeye koşmuşlar... Zührî'nin hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. hadîsi Buhârî «Kitâbu'bed'ü'l-Halk»da; Nesâî «Menâkıb» ile «Yevm ve leyle» bahislerinde tahric etmişlerdir. çok şey istemeleri ondan çok cevab beklemeleri manasınadır. Maddî şeyler istemiş olmaları da ihtimal dahilindedir. Hadîsin bir rivâyetinde: nafaka istiyorlardı.» denilmiş olması da bunu te'yid eder. Kadınların bağıra bağıra konuşmaları bu görüşmenin fazla bağırmak yasak edilmezden önce geçtiğine hamlolunur. Başka sebeplerle meselâ Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in affına ve semahatına güvenerek yüksek sesle konuşmuş da olabilirler. Perdeden murad kapıdır. Kapı yerine odalara birer perde çekilirdi. Ömer'in: yaşını güldürsün.,.» sözünden muradı Allah seni memnun ve mesrur etsin, demektir. Yoksa çok gülmesini temenni değildir. Geniş yol demektir. Bazıları iki dağ arasındaki yol mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Kâdî Iy âz diyor ki: «İhtimal Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şeytanla yardımcılarının Hazret-i Ömer'den uzak kalmalarına ve onun aleyhine yol bulamayacaklarına misal vermiştir. Yani: Sen iyiliği, emir yahut kötülükten nehiy Bâbında bir yol tuttun . mu onda yürür gidersin, onu terketmezsin! Bu sebeple şeytan o yolda sana vesvese vererek yanıltmaktan ümidini keser, demektir. maksad hakikaten yol değildir. Çünk'ü Allahü teâlâ: ve kabilesi sizi, onları göremiyeceğiniz yerden görürler.» Şu halde şeytan ondan yolda da korkmaz. Çünkü Ömer onu göremez.» Fakat Nevevî hadîsi zahiri mânâsına hamletmeyi daha sahih bulmuş ve: «Şeytan her ne zaman Ömer'in bir yolda giderdiğini görse, ondan korkarak yolunu değiştirir.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6357-)
Bana Ebû't-Tahir Ahmed b. Amr b. Şerh rivâyet,etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb, İbrahim b. Sa'd'dan, o da babası Sa'd b. İbrahim'den, o da Ebû Seleme'den, o da Âişe'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyururmuş: önce geçen ümmetlerde bozan ilham sahipleri bulunurdu. Şayet benim ümmetimde onlardan biri bulunursa, şüphesiz Ömer b. Hattab onlardandır.» Vehb: «Muhaddesûnun tefsiri: Mülhemlerdir.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6358-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Amru'n-Nakıd ile Züheyr b. Harb da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Uyeyne rivâyet etti. iki râvi İbn Aclân'dan, o da Sa'd b. İbrahim'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. hadîsin isnadı için Darekutni, Müslim'e itiraz etmiş ve: «Bunda meşhur olan İbrahim b. Sa'd'dan, onun da babasından, onun da Ebû Seleme'den rivâyet etmesidir. Ebû Seleme: Duydum ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur, demiştir. Hadîsi Buhârî de bu tarikden Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den rivâyet etmiştir.» demiştir. Muhaddesûn tâbirinden ne murad edildiği hususunda ihtilâf etmişlerdir, İbn Vehb'e göre Mülhemûn yani kendilerine ilham gelenler, demektir. Bâzılarına göre isabet edenler mânâsına gelir. Bir takımları: Melekler onlarla konuşur mânâsına geldiğini söylemiş. Buhârî: Dillerine bir şeyin doğrusu geliverir, demiştir. şerîf evliyanın kerametlerini isbat etmektedir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6359-)
Bize Ukbe b. Mükrem El-Ammî rivâyet etti. (Pedi ki): Bize Saîd b. Âmir rivâyet etti. ki): Bize Cüveyriye fo. Esma Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen haber verdi. İbn Ömer Şöyle dedi: Ömer: Rabbınıe üç şeyde muvafık düştüm: Makâm-i İbrahim'de, hicaba ve Bedir esirleri hakkında!» dedi. , Hazret-i Ömer'in bu sözünü pek beğenmiş ve: «Bu ibare pek güzel ve pek latîfdir. Çünkü Ömer güzel edebe riâyet etmiş: Rabbim oana muvafakat etti, dememiştir. Halbuki âyetler ancak Ömer'in yerine ve içtihadına muvafık olarak inmiştir.» demiştir. Ömer (radıyallahü anh) kendi fiilinin hadis, Allah'ın kasasının ise kadîm ve her şeyden önce olduğuna işaret etmek istemiştir, ska1âni diyor ki: «Üç şeyi tahsis etmekte ziyadesini nefiy yoktur. Zîra Hazret-i Ömer'in içtihadına muvafakat birçok şeylerde olmuştur. Bunların meşhurlarından biri Bedir esirleri, diğeri de münafıkların" izerine cenaze namazı kılınması meselesidir. Bunların ikisi Sahîh'de mevcuttur. Bizim alettayin en çok bulabildiğimiz onbeşdir.» sahih bir hadîsde Ömer (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kadınları bir kıskançlık meselesinde ittifak îttiler de ben: Ola ki o sizi boşarsa, sizin yerinize Rabbi ona sizden daha aayırli zevceler verir, dedim. Ve bu hususdaki âyet indi, demiş. sonraki rivâyette görüleceği vecihle münafıkların cenaze namazı kılınmaması fikrinde bulunmuş, âyet onun fikrine muvafık olarak inmiş; şarabın haram kılınmasında dahi Öyle olmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6360-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Abdullah b. Ubey b. Selûl vefat edince oğlu Abdullah b. Abdillah, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek bahasını içinde kefenlemek için gömleğini vermesini istedi. O da verdi. Sonra cenaze namazını kıldırmasını istedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de namazını kılmak üzere ayağa kalktı. Derken Ömer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elbisesini tutarak: Ya Resûlallah! Allah sana onun namazını kılmayı yasak ettiği halde, onun cenaze namazını kılacak mısın? dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah sadece muhayyer bıraktı ve: Onlar için ister istiğfar et ister etme, onlar İçin yetmiş defa İstiğfar etsen... Sûre-i Tevbe, Âyet: 80 buyurdu. Ben yetmişden de ziyâde yapacağım.» dedi. Ömer: Hiç şüphe yok ki, o münafıktır! dedi. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun cenaze namazını kıldı. Ama Allah (azze ve celle): Ölen bir kimsenin üzerine ebedîyyen cenaze namazı kılma. Kabrinin başında da durma!" Sûre-i Tevbe, Âyet: 84. âyetini indirdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6361-)
Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ ile Ubeydullah b. Saîd le rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya (bu zat Kattan'dır), Ubeydullah'dan bu isnadla Ebû Üsame'nin hadîsi mânâsında rivâyette bulundu. Şunu da ziyade etti: «Artık onların cenaze namazını kılmaktan vazgeçti, -dedi.» hadîsi Buhârî «Cenâiz» ve «Tefsir» bahislerinde tahric etmiştir. b. Übeyy münafıklardandır. Babasının adı Übeyy, annesinin adı Selû1'dur. Abdullah her ikisine birden nisbet edilmiş, kendisine Abdullah b. Ubey b. Selûl denilmiştir. Oğlu Abdullah Ashâb-ı kirâmdandır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gömleğini vermesi, oğlu Abdullah'ın hatırını kırmamak içindir. Bâzılarına göre babasına bir mükâfat olmak üzere vermiştir. Çünkü Bedir harbinde Hazret-i Abbâs esir edildiği rakit ona bir gömlek giydirmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gömleğini vermesine bunların ikisi de hattâ kavmu kabilesinin müslüman olması emeli de sebep teşkil edebilir. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: Allah huzurunda benim gömleğim bir fayda temin edecek değildir. Ama ben bununla onun kavminden bin kişinin müslüman olmasını ümid ederimj» buyurduğu rivâyet olunur. Bu meselede Hazret-i Ömer dinde sertlik ve münafıklara şiddet göstermek taraftarıydı. Resûliîllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise az çok dinle alâkası olanlara şefkat ve kavmu kabilesinin müslüman olmasını temin edecek yatıştırma hareketini tasvib etmişti. Onun yaptığı iki şeyin en güzeli idi. Fakat Teâlâ Hazretleri bundan böyle münafıkların cenazesini kılmamasını, onlara dua etmemesini emreden âyetini indirdi. Bu suretle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bu fiiline son verdi. şerîf Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in büyük ahlâkına-delildir. Çünkü kendisine eziyet eden bir münafığa gömleğini kefen etmek suretiyle iyilikte bulunmuş; onun için Allah'dan mağfiret dilemiştir. Bu hadîs münafıkların üzerine cenaze namazı kılmanın ve onlara istiğfarda bulunmanın haram olduğuna delildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ömer Radıyallahü Anh Faziletlerine Dair Bir Bab
6362-)
Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, (Kuteybe ve İbn Hucur rivâyet ettiler. Yahya b. Yahya: Ahberana, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize İsmail (yani İbn Cafer) Muhammed b. Ebî Harmele'den, o da Yesâr'ın iki oğlu Ata' ile Süleyman'dan ve Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan naklen rivâyet etti ki: Âişe şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) benim evimde iki uyluğunu veya iki baldırını açmış olarak yaslanmıştı. Derken Ebû Bekr (içeri girmek için) izin istedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o halde iken ona izin verdi. Ve konuştu. Sonra Ömer izin istedi. Yine aynı halde ona da izin verdi. Ve konuştu. Sonra Osman izin istedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen oturdu. Ve elbisesini düzeltti. —Râvi Muhammed: Bu bir günde oldu demiyorum, demiş. — Ve Osman girdi. Onunla da konuştu. O çıktığı zaman Âişe şunları söyledi: Ebû Bekr girdi. Ona güleryüz göstermedin ve aldırış etmedin. Sonra Ömer girdi. Ona da güleryüz göstermedin, aldırış etmedin. Sonra Osman girdi. Hemen oturdun ve elbiseni düzelttin! üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): melekler utanan bir zattan ben utanmayayım mı?» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Osman B. Affan Radıyallahü Anhın Faziletlerine Dair Bir Bab
6363-)
Bize Abdulmelik b. Şuayb b. Leys b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bana babam, dedemden rivâyet etti. Bana Ukayl b. Hâlid, İbra şihab'dan, o da Yahya b. Saîd b. Âs'dan rivâyet etti. Ona da Saîd b. Âs haber vermiş; ona da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe ile Osman rivâyet etmişler ki: Ebû Bekr, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına girmek için izin istemiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe'nin çarşafına bürünmüş olarak döşeğinin üzerine uzanmış imiş. Kendisi o halde iken Ebû Bekr'e izin vermiş ve onun hacetini görmüş, sonra o gitmiş. Bilâhare Ömer izin istemiş. Aynı halde ona da izin vermiş ve onun da hacetini görmüş. Sonra Ömer gitmiş. Osman ki: Sonra yanına girmek için ben izin istedim. Hemen oturdu. Âişe'ye de: üzerine topla!» dedi. Ben de hacetimi gördüm. Sonra ayrıldım. Bunun üzerine Âişe: Ya Resûlallah! Acep neden Osman'dan endîşe ettiğin gibi Ebû Bekr'le, Ömer (radıyallahü anhüma'dan da endişe ettiğini görmedim! demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Osman utangaç bir zattır. Ona bu halde girmek için izin versem hacetini bana ulaştıramiyacağından korktum!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Osman B. Affan Radıyallahü Anhın Faziletlerine Dair Bir Bab
6364-)
Bize bu hadîsi Amru'n-Nâkıd ile Hasen b. Ali El hulvânî ve Abd b. Humeyd hep birden Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. ki): Bize babam Salih b. Keysan'dan, o da İbn Şihab'dan naklen rivâyet etti. ki): Bana Yahya b. Saîd b. Âs haber verdi. Ona da Saîd b. Âs haber vermiş. Ona da Osman ile Âişe rivâyet etmişler ki, Ebû Bekr'i Siddîk, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girmek için izin istemiş... râvi, Ükayl'in Zührî'den rivâyet ettiği hadîs gibi nakletmiştir. hadîs uyluk avretten değildir diyen Mâlikîler'le, onlara muvafakat eden diğer bir takım ulemânın delillerindendir. Fakat Nevevî'nin de beyân ettiği vecihle hadîs onlara delil olamaz. Çünkü râvi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in uylukları mı, yoksa baldırları mı açık olduğunda şekketmiştir. Şüphe gösteren bir delille ise kat'î hüküm isbat edilemez. şerîf Hazret-i Osman'ın meleklerce bile hürmete değecek kıratta büyük bir zat olduğuna ve utanmanın Melek sıfatlarından sayılacak kadar' güzel bir haslet olduğuna delildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Osman B. Affan Radıyallahü Anhın Faziletlerine Dair Bir Bab
6365-)
Bize Muhammed b. Müsennâ El-Anezî rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Adiy, Osman b. Giyas'dan, o da Ebû Osman En-Nehdî’den, o da Ebû Mûsa'l-Eş'arî'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bin defa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'nin bahçelerinden birinde dayanmış olduğu halde yanındaki bir değneği su ile çamur arasına dikmeye çalışırken aniden bir adam kapıyı çaldı. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ve onu cennetle müjdele!» buyurdular. Bir de baktık Ebû Bekr'miş. Ben ona kapıyı açtım. Ve kendisini cennetle müjdeledim. Sonra başka bir zat kapının açılmasını istedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine): Ve onu cennetle müjdele!» buyurdular. Ben (kapıya) gittim. Bir de baktım Ömer'miş. Ona da kapıyı açtım ve kendisini cennetle müjdeledim. Sonra başka bir zat kapıyı çaldı. (Bu sefer) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) oturdu. Ve: da onu başa gelecek bir musibet şartıyle cennetle müjdele!» buyurdular. (Kapıya) gittim. Bir de baktım (gelen) Osman b. Affan'mış. Ona da kapıyı açtım. Ve kendisini cennetle müjdeledim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dediğim de söyledim. Osman: Allah'ım sabır! Yahut yardım dilenecek (merci) Allah'dır, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Osman B. Affan Radıyallahü Anhın Faziletlerine Dair Bir Bab
6366-)
Bize Ebû'r-Rabi' El-Atekî rivâyet etti. ki): Bize Hammad, Syûb'dan, o da Ebû Osman En-Nehdî'den, o da Ebû Mûsa'l-Eş'arî'den nak-en rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir bahçeye girdi. Bana da kapıyı beklememi emir buyurdu... demiş. Osman b. Gıyâs'ın hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Osman B. Affan Radıyallahü Anhın Faziletlerine Dair Bir Bab
6367-)
Bize Muhammed b. Miskin El-Yemâmî rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Hassan rivâyet etti. ki): Bize Süleyman (bu zat İbn Bilâl'dır.) Şerik b. Ebî Nemr'den, o da Saîd b. Müseyyeb'den naklen rivâyet etti. ki): Bana Ebû Mûsa'l-Eş'arî haber verdi. Ki kendisi evinde abdest almış, sonra (dışarı) çıkarak: Bugün mutlaka Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gideceğim. Ve onunla beraber olacağım, demiş. Ve mescide gelmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i sormuş: O çıktı; şu tarafa doğru gitti, demişler. Ebû Mûsa diyor ki: Ben de onu soruşturarak izinden yola çıktım. Nihayet Eriz kuyusuna girdi. Ben de kapıda oturdum. Onun kapısı hurma dalından idi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hacetini görüp abdesti alınca kalkarak yanına vardım. Bir de baktım. Eriz kuyusunun kenarına oturmuş, kuyunun kenarını ortalamış, baldırlarını açmış ve onları kuyunun içine sarkıtmış. Ona selâm verdim. Sonra giderek kapının yanına oturdum. (Kendi kendime) Bugün mutlaka Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kapıcısı olacağım, dedim. Az sonra Ebû Bekr geldi ve kapıyı çaldı. Kim o? dedim. ! Ağır ol! dedim. Sonra giderek: - Ebû Bekr! cevâbını verdi. Ya Resûlallah! Bu (gelen) Ebû Bekr'dir. İzin istiyor, dedim. izin ver! Ve kendisini cennetle müjdele!» buyurdu. Ben dönüp geldim ve Ebû Bekr'e: Gir! Hem Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seni cennetle müjdeliyor, dedim. Ebû Bekr girdi. Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sağ tarafına onunla birlikte kuyunun kenarına oturdu. Ayaklarını da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığı gibi kuyuya sarkıttı. Ve baldırlarını açtı. Sonra ben (kapı yanına) döndüm ve oturdum. Kardeşimi abdest alırken bırakmıştım. Bana yetişecekti. (İçimden kardeşimi kasde-derek) Eğer Allah filâna hayr murad etti ise, onu (buraya) getirir, dedim. Bir de baktım. Bir insan kapıyı kıpırdatıyor: Kim o? dedim. Ömer b. Hattâb’ım! dedi. Ağır ol! dedim. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek selâm verdim ve: Bu (gelen) Ömer'dir, izin istiyor! dedim. izin ver; ve kendisini cennetle müjdele!» buyurdular. Hemen Ömer'e gelerek: İzin verdi. Hem Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seni cennetle müjdeliyor! dedim. O da girdi. Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le Dirlikte onun sol tarafına kuyu kenarına oturdu. Ayaklarını da kuyuya sarkıttı. Sonra (ben kapı yanına) dönerek oturdum. Ve (kardeşimi kasde-derek) Allah filâna hayır murad etti ise onu (buraya) getirir, dedim. Derken az sonra bir insan gelerek kapıyı salladı: Kim o? dedim. Osman b. Affân'ım! cevâbını verdi. ol! dedim ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek kendisine haber verdim: izin ver; ve başına gelecek bir belâ İle birlikte kendisini cennetle müjdele!» buyurdu. Hemen geldim ve: Gir! Hem Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başına gelecek bir belâ ile birlikte seni cennetle müjdeliyor, dedim. O da girdi. Fakat kuyu kenarını dolmuş buldu. Ve Öbür taraftan onların karşılarına oturdu. ki: Saîd b. Müseyyeb: Ben bunu kabirlerine yordum, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Osman B. Affan Radıyallahü Anhın Faziletlerine Dair Bir Bab
6368-)
Bana bu hadîsi Ebû Bekr b. İshâk rivâyet etti. ki): Bize Saîd b. Ufeyr rivâyet etti. ki): Bana Süleyman b. Bilâl rivâyet etti. ki): Bana şerik b. Abdillah b. Ebi Nemir rivâyet etti. ki): Saîd b. Müseyyeb'i şunu söylerken işittim: Bana Ebû Mûsa'l-Eş'arî şurada rivâyet etti. Süleyman köşe tarafına Saîd'in oturduğu yere işaret etti, Mûsa ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı murad ederek (evden) çıktım. Kendisini mallara doğru yol alırken buldum. Ve arkasından gittim. Onu bir malın içerisine girmiş buldum. Kuyunun çevresine oturdu. Baldırlarını açtı ve onları kuyuya sarkıttı... hadîsi Yahya b. Hassan’ın hadîsi mânâsında nakletmiş, yalnız Saîd'in: «Ben bunu kabirlerine yordum» sözünü anmamıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Osman B. Affan Radıyallahü Anhın Faziletlerine Dair Bir Bab
6369-)
Bize Hasen b. Ali El-Hulvâni ile Ebü Bekr b. İshâk rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Saîd b. Ebî Meryem rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer b. Ebî Kesir rivâyet etti. ki): Bana şerik b. Abdillah b. Ebî Nemr, Saîd b. Müseyyeo'den, o da Ebû Mûsa’l-Eş'arî'den naklen haber verdi. Ebû Mûsa şöyle dedi: Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir haceti için Medine'de bir bahçeye çıktı. Ben de izinden çıktım... hadîsi Süleyman b. Bilâl'in hadîsi mânâsında hikâye etmiştir. Bu hadîsde şunu da anmıştır: «İbn Müseyyeb dedi ki: Ben bunu onların kabirlerine yordum.-Üçü şurada toplanacaklar. Osman ayrılacak.» hadîsi Buhârî «Fedâilü Ashabi-n-Nebi» ve «Fiten» bahislerinde tahric etmiştir. Bahçe demektir. Esas itibariyle altın ve gümüş gibi milk edinilen şeylerdir. Sonra kıymeti olan her maddeye mal denilmiştir. Arablarca mal denilince ekseriyetle deve kasdedilir. Burada maldan murad bahçelerdir. Erîz: Yerinde de görüldüğü vecihle Medine'de Kûba'ya yakın bir su kuyusudur. Hazret-i Osman'ın parmağından Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yüzüğü bu kuyuya düşmüştü. Kuyunun etrafına taştan veya ağaçtan çevrilen çemberdir. Aslında yüksek yer demektir. Ebû Bekr'le Ömer’in bu kuyuya ayaklarını sarkıtmaları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e uymak ve onun rahatını bozmamak içindir. Çünkü onun gibi oturmasalar, ihtimal onlardan utanır. Ve ayaklarını kuyudan çıkarırdı. Saîd b. Müseyyeb'in: «Ben bunu kabirlerine yordum» sözü doğru bir firasetdir. Yani üçünün bir arada oturmasını, Öldükten sonra üçünün bir yere defnedileceklerine, Hazret-i O sman'in karşılarına oturmasının da vefatından sonra onlardan ayrı, fakat karşılarına gelen bir yere defnedileceğine yormuştur ki, bunda tamamıyle haklı olduğunu vukuat göstermiştir. Bugün Hazret-i Ebû Bekr'le Ömer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in iki tarafında Mescid-i Nebevî'de Hazret-i Osman ise onların karşılarına düşen «El-Bâki'» kabristanında medfun-durlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Osman B. Affan Radıyallahü Anhın Faziletlerine Dair Bir Bab
6370-)
Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Ebû Cafer Muhammed b. Sabbah, Ubeydullah El-Kavârîrî ve Sûreye b. Yûnus hep birden Yûsuf b. Mâcişun'dan naklen rivâyet ettiler. Lâfız İbn Sabbah'ındır. ki): Bize Yûsuf Ebû Selemete'l-Mâcişûn rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Münkedir, Saîd b. Müseyyeb'den, o da Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkâs'dan, o da babasından naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ali'ye: bana Mûsa'ya nisbetle Harun yerindesin. Şu kadar var ki, benden sonra Peygamber yoktur.» buyurdular. ki: Bunun üzerine ben bunu Sa'd'dan şifahen işitmeyi diledim ve Sa'd'la görüşerek bana Âmir'in rivâyet ettiğini kendisine anlattım. Bunu ben İşittim! dedi. Onu sen mi işittin? diye sordum. İki parmağını kulaklarına koyarak: Yoksa bunlar sağır olsunlar, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Sahabe'nin Faziletleri
Konu: Ali B. Ebi Talib Radıyallahü Anh’ın Faziletlerine Dair Bir Bab