Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
7087-)
Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize Ab dulla! (yani; İbn İdris) rivâyet etti. ki): Bize Âsim b. Küleyb bu isnadh haber verdi. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana şum söyledi: Ben senden hidayet ve doğruluğu dilerim...» Sonra yukar ki hadîsin mislini söylemiştir. Hüreyre rivâyetini Buhârî «Kitâbu’l-Mcgâzi»'de tahric etmiştir. hadîslerdeki seci'li dualar tekellüfsüz yapılan soc'in makbul olduğuna delildirler. Sec'in çirkini zorlanarak kasden yapılanıdır. Çünkü böyle bir seci' duanın huşuunu ve ihlâsım kaçırır. Düşünmeden, tekellüf yapmadan bile geliveren seci'de ise beis yoktur. Hattâ güzeldir. Çünkü bu fesahatin kemâlinden ileri gelir. Yahut evvelce ezberlenmiş de okunur. Mes'ud rivâyetindeki kebr kelimesi kibir şeklinde de rivâyet olunmuştur. Bu takdirde mânâsı başkalarına büyüklenmek demek olur. Kâdî Iyâz kebr rivâyetini daha muvafık bulmuştur. Nitekim Nesâî'nin rivâyet ettiği bir hadîs de bunu te'yid eder. Nesâî'nin hadîsinde kebr yerine «sûü’l-ömr» yani, ömrün kötülüğü denilmiştir. murad Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e karşı çıkan kâfir kabileleridir. Hendek harbinde bunları Ccnâb-ı Hak harbsiz darbsız rüzgârla ve meleklerle dağıtmıştı. Doğruluk ve her işde ifratsız tefritsiz hareket etmektir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-i Alî'ye duâ ederken Allah'ın kendisini doğru yola sevkettiğini, bir de okunu doğrulttuğunu, yani daima hedefe isabet ettirdiğini hatırlamasını emir buyurmuştur. Bundan murad doğru yolda giden nasıl sapmaz ve okunu doğrultan nasıl hedefden şaşmazsa duâ eden kimsenin de ilminin doğru olmasına ve sünnetten ayrılmamaya çalışmasına tenbihdir. Bazıları sedâd ve hûda kelimelerini hatırlasın da unutmasın diye tenbihde bulunduğunu söylemişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Yaptığının Ve Yapmadığının Şerrinden Allaha Sığınma Bâbı
7088-)
Bize Kuteybe b. Saîd ile Amm'n-Nâkıd ve İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. Lâfız İbn Ebi Ömer'indir. (Dediler ki): Bize Süfyân, Talha oğullarının azadlısı Muhammed b. Abdirrahman'dan, o da Küreyb'den, o da İbn A'ubasd'an, o da Cüveyriye'den naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Cüveyriye onun mescidinde iken sabah namazım kıldığı vakit erkenden yanınmış çıkmış. Sonra kuşluk zamanı geçtiğinde dönmüş. Cüveyriye oturuyormuş. Bunun üzerine: hâlâ benim bıraktığım hal üzere misin?»" diye sormuş. Evet! diye cevab vermiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): senden ayrıldıktan sonra üç defa dört kelime söyledim ki, bunlar senin bugünden beri söylediklerinle tartılsa, onların ağırlığını tutar: Allah'ı mahlûkatı sayısınca nefsinin rızasınca, arşının ağırlığınca kelimelerinin mislince hamdiyle birlikte noksanlıklardan tenzih ederim.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Günün Evvelinde Ve Uyku Anında Tesbih Bâbı
7089-)
Bize Ebû Beler b. Ebî Şeybe ile Ebû Kûreyb ve İshak, Muhammed b. Bişr'den, o da Mis'ar'dan, o da Muhammed b. Abdirrahman'dan, o da Ebî Rişdîn'den, o da İbn Abbâs'dan, o da Cüveyriye'den naklen rivâyet ettiler. Cüveyriye, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sabah namazını kıldığı vakit yahut sabah namazını kıldıktan sonra kendisinin yanına uğradığını söylemiş. râvi yukarki hadîs gibi nakilde bulunmuş; yalnız o: «Allah'ı mahlûkatının sayısınca tenzih ederim. Allah'ı kendi rızasınca tenzih ederim. Allah'ı arşının ağırlığınca tenzih ederim. Allah'ı kelimelerinin mislince tenzih ederim.» demiştir, Cüveyriye ezvâcı tahiratdandır. Benî Müstalik kabilesinin reisi Haris b. Ebî Dırâr’ın kızıdır. Ve elliyedi tarihinde vefat etmiştir. Burada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mescidinden murad namaz kıldığı yerdir. Meded mânâsına masdar olup, bir şeyi çoğaltan imdad mânâsına gelir. Burada sayıda misli manasınadır. Bazıları bitip tükenmemek hususunda Allah'ın kelimelerinin misli: Bir takımları da sevab hususunda misli olduğunu söylemişlerdir. Midadın burada kullanılması mecazdır. Çünkü Allah'ın kelimeleri saymakla bitmez. Maksad çokluğunu göstermek için mübalâğadır. Çünkü evvelâ çok sayıyla ifâde edilebilecek mahlûkatı zikretmiş, sonra arş-ı âlânın ağırlığına geçmiş. Sonra bundan daha büyüğüne yükselmiş ve onu midad kelimesiyle ifade buyurmuştur. Maksad Allahü teâlâ’nın kelimeleri nasıl saymakla bitmezse, ben de kendisini öylece tenzih ederim, demektir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Günün Evvelinde Ve Uyku Anında Tesbih Bâbı
7090-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfız İbn Müsennâ'nındır. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şube, Hakem'den rivâyet etti. ki): Ben İbn Ebi Leylâ'dan dinledim. ki): Bize Ali rivâyet etti. Ki: Fâtıme elindeki değirmen taşından duyduğu rahatsızlıktan şikâyet etmiş. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e esirler gelmiş. Fâtıme ona gitmişse de bulamamış ve Âişe'ye raslayarak ona haber vermiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince Âişe, Fatıme'nin ona geldiğini kendisine haber vermiş. Ali ki: Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza geldi. Biz döşeklerimize yatmıştık. Hemen kalkmaya davrandık. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'. kalın!»buyurdu. Ve aramızda oturdu. Hattâ göğsümün üzerinde ayağının soğukluğunu hissettim. Sonra şöyle buyurdular: istediğinizden daha hayırlısını öğreteyim ni? Döşeklerinize yattığınız vakit Allah'a otuz dört defa tekbir, otuz üç defa teşbih, otuz üç defa da tahmid getirmelisiniz. Bu sizin için hizmetçiden daha hayırlıdır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Günün Evvelinde Ve Uyku Anında Tesbih Bâbı
7091-)
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki' rivâyet etti. H. Ubeydullah b. Muâz da rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. İbn Mûsenna dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebi Adiy rivâyet etti. râvilerin hepsi Şu'be'den bu isnadla rivâyet etmişlerdir. Muâz'ın hadîsinde: her ikiniz yatağınıza yattığınızda...» cümlesi vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Günün Evvelinde Ve Uyku Anında Tesbih Bâbı
7092-)
Bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Ubeydullah b. Ebî Yezîd'den, o da Mücâhid'den, o da İbni Ebî Leylâ'dan, o da Ali b. Ebî Tâlib'den naklen rivâyet etti. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Günün Evvelinde Ve Uyku Anında Tesbih Bâbı
7093-)
Bize Muhammed b. Abdillah b. Nûmeyr ile Ubeyd b. Yaîş dahi Abdullah b. Nümeyr'den rivâyet ettiler. ki): Bize Abdû'l-Melik Atâ' b. Ebî Rebah'dan, o da Mücâhid'den, o da İbn Ebî Leylâ'dan, o dal Alî'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Hakem'in, İbn Ebî Leylâ'dan rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulundu. Bu hadîsde o şunu da ziyâde etti: dedi ki: Ben bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işi-teli beri terketmedim. Kendisine: Sılfın gecesinde de mi? dediler. Sıffın gecesinde de! cevâbını verdi.» Mücâhid'den, onun da İbn Ebî Leylâ'dan rivâyet ettiği ha-dîsde: «Râvi dedi ki: Ona: Sıffın gecesinde de mi? dedim...» cümlesi vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Günün Evvelinde Ve Uyku Anında Tesbih Bâbı
7094-)
Bana Ümeyye b. Bistâm El-Ayşî rivâyet etti. ki): Bize Yezîd (yani; İbn Zürey') rivâyet etti. ki): Bize Havlı (bu zat İbn Kâsım'dır) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Fâtime hizmetçi istemek için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelmiş ve işten şikâyet etmiş. Bunun üzerine: «Onu bizde bulamıyacaksın!» buyurmuş. Şöyle devam etmiş: «Sana hizmetçiden daha hayırlı bir şey göstereyim mi: Yatağına yaî-tığın vakit otuz üç defa teşbih, otuz üç defa tahmid, otuz dört defa da tekbir getirirsin.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Günün Evvelinde Ve Uyku Anında Tesbih Bâbı
7095-)
Bu hadîsi bana Alımed b. Said Ed-Dârimî de rivâyet etti. ki): Bize Habban rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Süheyl bu isnadla rivâyet etti. hadîsi Buhârî «Kitâbu Fedâili Ashabu'n-Nebî»'de tahric etmiştir.: (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-i Ali ile Fâtıme'yi yatakta bulduğu halde kalkmamalarını emir buyurması, Hazret-i Ali'nin onun ındinde pek büyük mertebe sahibi olduğuna delildir. Ulemâdan bazılarına göre hadîs-i şerif, uykuya yatarken bu duayı okuyanlara bir güçlük ve sakatlık arız olmayacağına delildir. Çünkü Hazret-i Fâtime çalışmaktan yorulduğundan şikâyet etmişti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara öğreteceği duanın hizmetçiden daha hayırlı olduğunu beyân buyurmuşlardır, Kâdî Iyâz'a göre: hayrdan murad: Âhiret ameli dünya işlerinden daha hayır lıdır, demektir. Ali: «Ben bunları Sıffın gecesinde de bırakmadım...» diyerek bu tesbihleri hayatının en şiddetli anlarında bile terketmediğini bildirmiştir. Sıffın gecesinden murâd, Hazret-i Ali ile Şamlılar arasında vuku bulan şiddetli harbdir. Sıffın, Fırat nehrine yakın bir yerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Günün Evvelinde Ve Uyku Anında Tesbih Bâbı
7096-)
Bana Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys, Ca'fer b. Rabia'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): öttüğünü işittiğiniz vakit Allah'dan ihsanını isteyin. Çünkü o bir melek görmüştür. Eşeğin anırmasını işittiğiniz vakit de şeytandan Allah'a sığının! Çünkü o bir şeytan görmüştür.» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Kitâbu'Bed-i'l-Halk»'da; Ebû Dâvud «Kitâbu'l-Edeb»'de; Tirmizî «Kitâbu'd-Deavât»'da; Nesâî de «Kitabu't-Tefsir» ile «Kitâbu’l-Yevm vel-Leyle»'de tahric etmişlerdir. Iyâz'a göre, horoz öterken Allah'dan dilekte bulunmanın sebebi, yapılan duaya meleklerin âmin demesi ve istek sahibi hakkında istiğfarda ve niyazda bulunmaları ümid edilmesidir. Sulehânm huzu-. runda duâ etmenin müstehab olması bundan alınmıştır. İbn Hibbân’ın rivâyet ettiği bir hadîste: sövmeyin! Çünkü o namaza davet eder.» buyurulmuştur. Filhakika horozda başka hiç bir hayvanda bulunmayan bir hâssa vardır. O, gece vakitlerini bilir ve hiç yanılmamak şartıyle ara ara her gece öttüğü vakitler de öter. Gece uzun olsun, kısa olsun fecir zamanında devamlı öter. Dâvûdî diyor ki, horozdan beş şey öğrenmek gerekir. Bunlar: Güzel ses, fecirde kalkmak, cömertlik, kıskançlık ve bol bol mü-nasebetli cinsiyyedir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Horoz Öterken Dua Etmenin Müstehab Oluşu Bâbı
7097-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşar ve Ubeydullah b. Saîd rivâyet ettiler. Lâfız İbn Saîd'indir. (Dediler ki): Bize Muâz b. Hişam rivâyet etti. ki): Bana babam, Katâde'den, o da Ebû'l-Âliye'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki: Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) sıkıntı anında: Halîm olan Allah'dan başka ilâh yoktur. Büyük arşın Rabbi olan Allah'dan başka ilâh yoktur. Göklerin Rabbinden, yerin Rabbinden ve kıymetli arşın sahibi olan Allah'dan başka ilâh yoktur.» dermiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Sıkıntı Duası Bâbı
7098-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Veki' Hişâm'dan bu isnadla rivâyet etti. Ama Muâz b. Hişâm'ın hadîsi daha tamamdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Sıkıntı Duası Bâbı
7099-)
Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bişr El-Abdî haber verdi. ki): Bize Saîd b. Ebî Arûbe, Katâde'den rivâyet etti. Onlara da Ebû'l-Âliye Er-Rıyâhî, İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etmiş ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu kelimelerle duâ eder; sıkıntı anında onları söylermiş... Râvi, Muâz b. Hişâm'ın babasından, onun da Katâde'den rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulunmuş; yalnız o: «Göklerle yerin Rabbi...» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Sıkıntı Duası Bâbı
7100-)
Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Hammad b. Seleme rivâyet etti. ki): Bana Yûsuf b. Abdillah b. Haris, Ebû'l-Âliye'den, o da İbnû Abbâs'dan naklen haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini bir şey üzdüğü vakit şöyle buyururmuş... Muâz'ın babasından rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulun muş; o hadîsdeki kelimelerle birlikte: «Kıymetli arşın Rabbi olan Allah' dan başka ilâh yoktur.» cümlesini ziyâde etmiştir. hadîsi Buh ârî «Kitâbu'd-Deavât»'da tahric etmiştir. Yumuşak huylu demektir. Bu kelimenin Allah'a ıtlakı mecazdır. Lazımı mânâsı murad edilmiştir. Ki, o da cezayı tehir etmektir. şerîf baş sıkıntısında çok okunması gereken tesirli hadîslerden biridir. Taberî: «Selef bununla duâ eder ve buna sıkıntı duası derlerdi.» diyor. Ebû Bekr-i Râzî'den bu hususta şöyle bir kıssa rivâyet olunmuştur. Esbahanda Ebû Nâim'in yanında bulunuyor; ondan hadîs yazıyordum. Orada Ebû Nâim'in yanında bulunuyor; ondan hadîs yazıyordum. Orada Ebû Bekr b. Âli namında bir şeyh vardı ki, fetva hususunda ona müracaat olunurdu. Sultana jurnal edilmiş; sultan kendisini hapsetti. Bir de rüyamda gördüm ki: Cebrail (aleyhisselâm) sağ tarafına geçmiş, durmadan teşbihle dudaklarını kıpırdatıyor. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de orada imiş. Bana: Ebû Bekr b. Alî'ye söyle de Buhârî'nin Sahîh'indeki sıkıntı duâsını okusun. Allah onun sıkıntısını giderir, buyurdu. Sabahleyin bunu kendisine haber verdim. Duayı okudu ve az sonra hapisten çıkarıldı. Hasan-ı Basrî de şunları söylemiştir: «Haccac bana adam gönderdi. Ben de maksadını anlayarak bu duayı okudum. Huzuruna çıktığım vakit: Vallahi! Seni öldürmek için istemiştim. Ama bugün sen bana şundan ve sundan daha makbulsün, dedi. Şunu da ilâve etti: Dile benden ne dilersen?» Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir, İbn Abbâs (radıyallahu anh)'ın okudukları duâ değil, zikirdir, sualin iki meşhur cevâbı vardır. Birincisi: Duaya zikirle başlanır. İkincisi: Süfyân b. Uyeyne'nin verdiği cevabdır ki: Sen Teâlâ Hazretlerinin bir kimseyi benim zikrimle meşgul olması, benden bir şey istemesine mâni olursa, ben ona bütün isteyenlere verdiğimin en kıymetlisini veririm, buyurduğunu bilmiyor musun? demiştir. bazıları bu zikirlerin fazileti sâdece büyük günahlardan sakınanlara mahsustur, demişlerse de Kâdî Iyâz bu sözü doğru bulmamış, hadîsler umumîdir, demiştir. Nevevî de aynı kanaati izhar ederek: «Doğrusu bu hadîsler tahsis edilemez...» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Sıkıntı Duası Bâbı
7101-)
Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti. Dedi ki: Bize Habban b. HUal rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. Bize Saîd El-Cüreyrî, Ebû Abdillah El-Cisrî'den, o da İbn Sâbit'den, o da Ebû Zer’den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hangi söz en faziletlidir, diye sorulmuş: melekleri yahut kulları içirt seçtiği: Allah'ı hamdiylâ tenzih ederim sözüdür.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Allahı Hamdiyle Tenzih Ederim Demenin Fazileti Bâbı
7102-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Ebî Bükeyr Şu'be'den, o da Cüreyrî'den, o da Aneze kabilesine mensub Ebû Abdillah El-Cisrî'den, o da Abdullah b. Sâmit'den, o da Ebû Zer'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): en makbul olan sözü sana haber vereyim mi?» buyurdu. Ya Resûlallah! Allah'a en makbul olan sözü bana haber ver! dedim. Bunun üzerine: Allah'a en makbul söz, Allah'ı hamdiyle tenzih ederim sözüdür.» buyurdular. şerif insan sözüne hamledilmiştir. Yoksa Kur'ân okumak mutlak tesbih ve tehlilden efdaldır. Ancak muayyen bir zamanda veya halde okunacağına dâir hadîsler vârid olan dualarla meşgul olmak daha faziletlidir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Allahı Hamdiyle Tenzih Ederim Demenin Fazileti Bâbı
7103-)
Bana Ahmed b. Ömer b. Hafs El-Vekîi rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Fudayl rivâyet etti, ki): Bize babam, Talha b. Ubeydillah b. Kerîz'den, o da Ümmü Derdâ'dan, o da Ebü Derdâ’dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kardeşi için gâibâne dua eden hiç bir müslüman kul yoktur ki: Melek sana da bir misli demesin!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Müslümanlara Gaibane Dua Etmenin Fazileti Bâbı
7104-)
Bize İsbâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Nadr b. Şüıneyl haber verdi. ki): Bize Mûsa b. Servan El-Muallim rivâyet etti. ki): Bana Talha b. Ubeydillah b. Keriz rivâyet etti. ki): Bana Ümmü Derdâ rivâyet etti. ki): Bana efendim rivâyet etti, O da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işitmiş: kimse din kardeşi için gâibâne dua ederse; ona müvekkel olan melek: Âmin! Sana da bir misli! der.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Müslümanlara Gaibane Dua Etmenin Fazileti Bâbı
7105-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize İsa b. Yûnus haber verdi. ki): Bize Abdû'l-Melik b. Ebî Süleyman Ebû'z-Zübeyr'den, o da Safvan'dan (bu zat İbn Abdillah b. Safvan'dır. Derda onun nikâhlısı idi.) ki: Şam'a geldim. Ve Ebû'd-Derda'ya evinde vardım. Fakat onu bulamadım da Ümmü Derdâ'yı buldum. Bu sene haccetmek mi istiyorsun? dedi. Evet! dedim. öyle ise Allah'a bizim için hayr duasında bulun! Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): kişinin din kardeşine gâibâne duası müsîecabdır. Onun başında mövekke! bir melek vardır. Din kardeşi için hayr duasında bulundukça, ona muvekkel olan melek: Âmin! Senin için de bir misli var, der.» buyururdu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Müslümanlara Gaibane Dua Etmenin Fazileti Bâbı
7106-)
Safvân ki: Çarşıya çıktım da Ebû Derda'ya rasladım. O da bana bunun mislini söyledi. Onu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet ediyordu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Müslümanlara Gaibane Dua Etmenin Fazileti Bâbı
7107-)
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki) Bize Yezîd b. Harun Abdulmelik b. Ebî Süleyman'dan bu isnadla bu ha dîsîn mislim rivâyet etti. Ve: b. Abdillah b. Safvan'dan.» dedi. hadîs-i şerîf yanında olmayan bir müslüman kardeşine dua etmenin faziletine delildir. bir cemaata dua etmek de aynı hükümde dâhildir. Hattâ zahirine bakılırsa, bütün müslümanlara duâ etse yine bu fazilete nail olur. Selefden bazıları kendine duâ etmek istediği vakit aynı duayı müslüman kardeşine de yaparmış. Çünkü bu duâ makbuldür. Sevabının bir misli de yapana âid olur. Derdâ tâbiindendir. Îsmi Hüceyme'dir. Cüheyme olduğunu söyleyenler de vardır. şerîf, kadının kocasına efendim diyebileceğine ve ona hürmet etmesi gerektiğine delildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Müslümanlara Gaibane Dua Etmenin Fazileti Bâbı
7108-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyr rivâyet ettiler. Lâfız İbn Nümeyr'indir, (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme ile Muhammed b. Bişr, Zekeriyya b. Ebî Zâide'den, o da Saîd b. Ebî Bürde'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet ettiler. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ki, Allah yemeği yedikten sonra, ondan dolayı Allah'a hamd-eden yahut suyu için de ondan dolayı Allah'a hamdeden kuldan razı olur.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Yeyip İçtikten Sonra Allahü Teâlâya Hamdetmenin Müstehab Oluşu Bâbı
7109-)
Bu hadîsi bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize İshâk b. Yûsuf El-Ezrak rivâyet etti. ki): Bize Zekeriyya bu isnadla rivâyet etti. Bir defa yenilen yemektir. Sabah akşam yemekleri gibL Hadîs-i şerîf yemek yedikten veya su içtikten sonra Allah'a hamdetmenin müste-hab olduğuna delildir. Buhârî'nin Sahîh'inde Allah'a nasıl hamde-dileceği muhtelif şekillerde beyan edilmiştir. Maamafih «Elhamdülillah» demekle de sünnet yerini bilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Yeyip İçtikten Sonra Allahü Teâlâya Hamdetmenin Müstehab Oluşu Bâbı
7110-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, İbn Şihab'dan dinlediğim, onun da İbn Ezher'in azatlısı Ebû Ubeyd'den, onun da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): acele edip: Ben dua ettim ama duam kabul olunmuyor. Yahut kabul edilmedi, demedikçe duası kabul olunur.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Dua Eden Kimse Acele Edip: Ben Dua Ettim Ama Kabul Edilmedi, Demedikçe Duasının Kabul Olunucağını Beyan Bâbı
7111-)
Bana Abdü’l-Melîk b. Şuayb b. Leys rivâyet etti. ki): Bana babam dedemden rivâyet etti. ki): Bana Ukayl b. Hâlid Ibnû Şihab'dan rivâyet etti ki: (Şöyle dedi): Bana Abdurrahman b. Avf’ın âzadlısı Ebû Ubeyd rivâyet etti. Bu zat Kurra'dan ve Fıkıh ule-masındandı. ki): Ebü Hüreyre'yî şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): acele edip: Ben Rabbirne dua ettim amma duamı kabul etmedi, demedikçe duası kabul olunur.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Dua Eden Kimse Acele Edip: Ben Dua Ettim Ama Kabul Edilmedi, Demedikçe Duasının Kabul Olunucağını Beyan Bâbı
7112-)
Bana Ebû't-Tâhir rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Muâviye (bu zat İbn Sâlih'dir.) Rabîa b. Yezid'den, o da Ebû İdris El-Havlânî'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber verdi ki: Şöyle buyurmuşlar: günah veya kat'ı rahim duasında bulunmadıkça, acele etmedikçe duası kabul edilir durun» Ya Resûlallah! Acele etmek nedir? demişler. «Duâ ettim de kabul edildiğini görmedim der ve o anda vaz geçerek duayı bırakır.» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî, Tirmizî ve İbnû Mâce «Kitâbu'd-Deavât»'da; Ebû Dâvud «Kitâbu's-Salat»'da muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. şerîf duaya devam etmenin lüzumuna ve icabetin gecikmesinden şikâyet edilmemesi gerektiğine delildir. Ulemâdan bazılarının beyânına göre, duadan bıkan kimsenin duası kabul olunmaz. Çünkü kabul edilsin edilmesin duâ bir ibâdettir. Mü'mine ibâdetten bıkmak yakışmaz. İcabetin gecikmesine gelince; bu, ya vakti gelmediği içindir, yahut ezelde dünyadaki duası kabul edilmeyeceği, fakat bunun bedeli âhirette verileceği mukadder olduğu, yahut duasında ısrar edip mübalağa göstermesi içindir. Çünkü Teâlâ Hazretleri duada ısrarı sever. Çok duâ edenin duası makbul olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zikir, Dua, Tevbe...
Konu: Dua Eden Kimse Acele Edip: Ben Dua Ettim Ama Kabul Edilmedi, Demedikçe Duasının Kabul Olunucağını Beyan Bâbı
7113-)
Bize Heddâb b. Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Hammad b. Seleme rivâyet etti. H. Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Muâz El-Anberî rivâyet etti. H. Muhammed b. Abdi’l-A'lâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Mu'temir rivâyet etti. H. İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Cerir haber verdi. hepsi Süleyman Et-Teymî'den rivâyet etmişlerdir. H. Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyn de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Yezîd b. Zürey rivâyet etti. ki): Bize Teymî, Ebû Osman'dan, o da Üsâme b. Zeyd'den naklen rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: kapısında durdum. Bir de gördüm ki, ona girenler hep fakirlerdir. Mevki sahipleri mahpusdurlar. Yalnız cehennemlikler müstesna! Onlar cehenneme (götürülmeye) emrolunmuşlardir. Bir de cehennemin kapısında durdum. Gördüm ki: Umumiyetle oraya girenler kadınlardır!»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7114-)
Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. İbrahim Eyyûb'dan, o da Ebû Recâ' El-Utâridî'den naklen rivâyet etti. ki): İbn Abbâs'ı şunu söylerken işittim: Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem): muttali oldum. Ve ekseri ehlinin fakirler olduğunu gördüm, cehenneme muttali oldum ve ekser ehlinin kadınlar olduğunu gördüm!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7115-)
Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Sekafî haber verdi. ki): Bize Eyyûb bu isnadla haber verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7116-)
Bize Şeyban b. Ferrûh da rivâyet etti. ki): Bize Ebû'l-Eşheb rivâyet etti. ki): Bize Ebû Recâ' İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cehenneme muttali olmuş... râvi Eyyûb'un hadîsi gibi anlatmıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7117-)
Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme, Saîd b. Ebî Arûbe'den rivâyet etti. O da Ebû Reca'yı İbn Abbâs'dan naklen rivâyet ederken dinlemiş. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular... râvi yukarki hadîsin mislini anlatmıştır,
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7118-)
Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ebû Teyyah'dan rivâyet etti. ki): Mutarrif b. Abdullah'ın iki karısı vardı. Onların birinin yanından geldi de, öteki: Sen filân hanımın yanından mı geldin? diye sordu. O da: Ben İmran b. Husayn'ın yanından geldim. Bize rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): cennet sâkinlerinin en azı kadınlardır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7119-)
Bize Muhammed b. Velîd b. Abdi'l-Hamid de rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ebû Teyyah'dan rivâyet etti. ki): Mutarrıf'i rivâyet ederken dinledim. Kendisinin iki karısı varmış... Muâz'ın hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuştur. Üsâme rivâyetini Buhârî «Kitâbu'n-Nikâh»da tahric etmiştir. sahibi diye terceme ettiğimiz Ashâb-ı Cddden murad; dünyada nâsîbi bol, zengin ve itibarlı olanlardır. hesab vermek için hapsedilecek, fakirler1 onlardan beş yüz sene önce cennete gireceklerdir. Nitekim bu hususta hadîs vârid olmuştur. İstisna edilen zenginler küfür veya günahları sebebiyle cehenneme sevk-edileceklerdir. Bu hadîsler fakirliğin ve fakirlerin faziletine delildirler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7120-)
Bize Ebû Zür'a Ubeydullah b. Abdi'l-Kerim rivâyet etti. ki): Bize İbn Bükeyr rivâyet etti. ki): Bana Ya'kub b. Abdirrahman Mûsa b. Ukbe'den, o da Abdullah b. Dinar'dan, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir duası da şuydu: Ben nimetinin zevalinden, afiyetinin değişmesinden intikamınla bütün hısımının anîden gelmesinden sana sığınırım.» diyor ki: «Bu hadîs Müslim'in kadınlar hadîsleri arasına aldığı hadîslerdendir. Halbuki onu bu hadîslerin başına alması gerekirdi. Müslim bu hadîsi İslâm'ın hafızlarından ve en belleyişlilerinden biri olan Ebû Zür'ate'r-Râzî'den rivâyet etmiştir. Sahîh'inde ondan yalnız bu hadîsi rivâyet etmiştir. Ebû Zür'a Müslim'in akranındandır. Ondan üç sene sonra ikiyüz altmış dört tarihinde vefat etmiştir.» Sahih-i Müslim'in Mısır baskısı nüshalarında bu hadîs yoktur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7121-)
Bize Saîd b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bize Süfyân ile Mu'temir b. Süleyman, Süleyman Et-Teymî'den, o da Ebû Osman En-Nehdî'den, o da Üsâme b. Zeyd'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7122-)
Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî ile Süveyd b. Saîd ve Muhammed b. Abdi’l-A'la toptan Mu'temir'den rivâyet ettiler. İbn Muâz ki): Bize Mu'temir b. Süleyman rivâyet etti. ki): Babam şunu söyledi: Bize Ebû Osman, Üsâme b. Zeyd b. Harise ile Saîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl'den rivâyet etti. Onlar da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etmişler ki, şöyle buyurmuş: sonra insanlar içinde erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7123-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyr de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Hâlid El-Ahmer rivâyet etti. H. Yahya b. Yahya da rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym haber verdi. H. İshâk b. İbrahim dahi rivâyet etti. ki): Bize Cerir haber verdi. râvilerin hepsi Süleyman Et-Teymî'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7124-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ebû Mesleme'den rivâyet etti. ki): Ebû Nadra'yı, Ebû Saîd'i Hudrî'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinledim. Şöyle buyurmuşlar: dünya tatlı, yeşildir. Ve şüphesiz Allah sizi dünyaya halife kılmıştır. Ama ne yapacaksınız diye bakar. İmdi dünyadan korunun, kadınlardan da korunun! Çünkü Benî İsrail'in ilk fitnesi kadınlarda idi.» Beşşâr'ın hadîsinde: «Ne yapacağınıza bakmak için...» ibaresi vardır. fitnesinin en zararlı bir şey olması şundandır: Erkek, çocuklarını kadından dolayı sever. Annesi nikâhında olan çocuğu, annesi boşanan veya ölen çocuktan ekseriya daha çok sever. Bu sebeble onun her dediğini yapar. Hukemadan biri Şöyle deditir: «Kadınların hepsi şerdir. Onların en şer tarafı, erkeğin onlarsız olamamasıdır. Halbuki kadınların akıl ve dinleri noksandır. Erkeği de akıl ve din noksanlığı icâbı yapılacak işlere sevkederler. Meselâ: Din umurunu öğrenmekten alıkoyarlar. Dûnda umuruna fazla düşürürler. İşte fesadın en şiddetlisi de budur.» tâbiri zevcesi olsun olmasın bütün kadınlara şâmildir! Zevcelerin fitnesi daha da çoktur. tatlı, yeşildir.» tâbirinden iki şey kastedilmiş olabilir: Biri dünyanın güzelliği, parlaklığı ve taze meyveler gibi lezzetli oluşu; diğeri yeşil sebze gibi çabuk gelici geçici olmasıdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Cennetliklerin Ekserisi Fakirler, Cehennemliklerin Ekserisi Kadınlar Olduğunu Ve Fitnenin Kadınlardan Geldiğini Beyan Bâbı
7125-)
Bana Muhammed b. İshak El-Müseyyebî rivâyet etti. ki): Bana Enes (yani Ebû Damra İbn Iyâz) Mûsa b. Ukbe'den, o da Nâfi'den, o da Abdullah b. Ömer'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. Ki, şöyle buyurmuşlar: zamanlar üç kişi yolda giderlerken kendilerini yağmur tutmuş ve dağda bir mağaraya sığınmışlar. Arkacığından mağaranın ağzına dağdan bir kaya düşmüş ve onları kapamış. Bunun üzerine yolcular birbirlerine: Bakın Allah için sâlih amel işledinizse, o ameller vasıtasıyle Allah'a duâ edin. Ola ki, Allah bu kayayı sizden açar, demişler, içlerinden biri: Allahım! Benim iki ihtiyar geçkin ana-babamla, bir karım ve küçük çocuklarım vardı. Onlara iyi bakardım. Hayvanlarımı yanlanna gelirdiğim vakit süt sağar, evvelâ annemle babamdan başlayarak çocuklarımdan önce onlara içirirdim. Şu var ki: Bir gün ağaçlık beni uzaklara götürdü de akşamlayıncaya kadar gelemedim. Ve onları uyumuş buldum. Hemen evvelce yaptığım gibi süt sağdım. Ve kabı getirerek başlan ucuna dikildim. Onları uykularından uyandırmaya kıyamıyor; çocuklara da onlardan evvel süt vermekten çekiniyordum. Çocuklar ayaklarımın dibinde çağrışıyorlardı. Benim ve çocukların hâli bu minval üzere fecir doğuncaya kadar devam etti. Eğer benim bunu senin rızanı dileyerek yaptığını biliyorsan, bu kayadan bize bir mikdârını arala da, ondan gökyüzünü görelim, demiş. Bunun üzerine Allah kayanın bir mikdârını aralamış ve ondan gökyüzünü görmüşler. Diğeri: Allahım! Benim bir amcam kızı vardı. Onu erkeklerin kadınları sevmesinin en son derecesiyle sevmiştim. Ondan kendisiyle evlenmek taleb ettim. Ama o, kendisine yüz altın getirmedikçe bunu kabul etmedi. (Çalışıp) Yoruldum. Nihayet yüz altını topladım ve ona götürdüm. Ayaklarının önüne oturduğumda: Ey Allah'ın kulu! Allah'dan kork ve bu mührü nahak yere açma! Ben de yanından kalktım. Eğer bunu senin rızânı dileyerek yaptığımı biliyorsan, bu kayanın bir kısmını bize aç, demiş. Allahü teâla da—onlara (bir miktar daha) açmış, öteki: Allahım! Ben bir ölçek pirince bir çırak tutmuştum, işini bitirdiği vakit: Bana hakkımı ver! dedi. Ben de kendisine ölçeğini arzettim. Fakat o kabul etmedi. Onu ekmeye devam ettim. Nihayet o pirinçten çobanlarıyle birlikte bir sürü sığır elde ettim. Derken bana geldi ve: Allah'dan kork da benim hakkıma zulmetme! dedi. Ben: Çobanlarıyle beraber şu sığırlara git de onları al! dedim. (Bu sefer): Allah'dan kork! Benimle alay etme! dedi. Ben seninle alay etmiyorum. Bu sığırları çobanlarıyle birlikte al! dedim. O da aldı, götürdü. Eğer bunu senin rızanı taleb için yaptığımı biliyorsan, bize (kayanın) kalan kısmını da aç! demiş. Bunun üzerine Allah kalan kısmı da açmış.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Mağaraya Sığınan Üç Kişi Kıssası İle Salih Amellere Tevessül Bâbı
7126-)
Bize İshûk b. Mansûr ile Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Asım, İbn Cüreyc'den naklen haber verdi. ki): Bana Mûsa b. Ukbe haber verdi. Süveyd b. Saîd de rivâyet etti. ki): Bize Ali b. Mûshir Ubeydullah'dan rivâyet etti. Ebû Kûreyb ile Muhammed b. Tarif El-Becelî dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Fudayl rivâyet etti. ki): Bize Ebû Varakabe b. Meskale rivâyet etti. Züheyr b. Harb ile Hasen El-Hulvâni ve Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ya'kub (yani; İbn İbrahim b. Sa'd) rivâyet etti. ki): Bize babam, Salih b. Keysan'dan rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Nâfi'den, o da İbn. Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Ebû Damre'nin Mûsa b. Ukbe'den rivâyet ettiği hadîs mânâsında rivâyette bulunmuşlardır. Onlar hadîslerinde: «yürümeye çıkmışlardı...» cümlesini de ziyâde etmişlerdir. Salih'in hadîs'inde: «gezinti yapıyorlardı...» cümlesi vardır. Yalnız Ubeydullah müstesna! Çünkü onun hadîsinde: «çıkmışlardı...» cümlesi vardır. Ondan sonra bir şey anmamıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Mağaraya Sığınan Üç Kişi Kıssası İle Salih Amellere Tevessül Bâbı
7127-)
Bana Muhammed b. Sehl Et-Temîmî ile Abdullah b. Abdirrahman b. Behram ve Ebû Bekr b. İshâk rivâyet ettiler. (İbn Sehl: HUd-desena, dedi. Ötekiler: Ahberana tâbirini kullandılar. Dediler ki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. ki): Bize Şuayb, Zührî'den naklen haber verdi. ki): Bana Salim b. Abdillah haber verdi ki, Abdullah b. Ömer Şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken dinledim: öncekilerden üç kişi yola koyuldular. Nihayet onları geceleme (ihtiyacı) bir mağaraya sığındırdı...» râvi hadîsi Nâfi'in, İbn Ömer'den rivâyet ettiği hadîs mânâsında anlatmıştır. Şu kadar var ki o: bir adam: Allah'ım! Benim ihtiyar yaşlı anne-babam vardı. Ben onlardan önce ne aileye içeceî: bir şey verirdim, ne de mala...» demiştir. Bir de şöyle deditir: «Kız bana gelmekten imtina etti. Hattâ kıtlığa duçar oldu. Bunun üzerine bana geldi. Ben de ona yüz yirmi altın verdim.» Şunu da söylemiştir: «Ben onun ücretini ürettim. Hattâ ondan dalga dalga birçok inallar meydana geldi.» Şunu da söylemiştir: «Müteakiben mağaradan çıkıp gittiler. hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Büyu'»da tahric etmiştir. önüne oturdum...» tâbirinden murad; cinsî münasebet için oturmaktır. nahak yere açma...» tâbiri, bekâretimi zina ile bozma, demekten kinayedir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rikak
Konu: Mağaraya Sığınan Üç Kişi Kıssası İle Salih Amellere Tevessül Bâbı
7128-)
Bana Süveyd b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Hafs b. Meysera rivâyet etti. ki): Bana Zeyd b. Eşlem, Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki: Şöyle buyurmuşlar: (azze ve celle): Ben kulumun bana olan zannınm yanındayım. Beni zikrettiği yerde, ben onunla beraberim, buyurdu. Vallahi! Allah kulunun tevbesine sizden birinizin sahrada kaybolan hayvanını bulmasından daha çok sevinir. Her kim bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım ve her kim bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim.» buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: Tevbeye Teşvik Ve Ondan Dolayı Ferahlanma Bâbı
7129-)
Bana Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb El-Ka'nebî rivâyet etti. ki): Bize Muğıra (yani; İbn Abdirrahman El-Hızâmî) Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): birinizin tevbesine birinizin kayıp hayvanini bulduğu vakit sevinmesinden daha çok sevinir.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: Tevbeye Teşvik Ve Ondan Dolayı Ferahlanma Bâbı
7130-)
Bize Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih’den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîs mânâsında rivâyette bulundu. hadîsin izahı zikir bahsinin başında geçmişti. Bu hadîsde orada-kinden bir cümle fazlalık vardır. Ki o da: Allahü teâlâ’nın tevbeye sevinmesi cümlesidir. Şüphesiz ki, sevinmek, kederlenmek gibi sıfatlar Allahü teâlâ hakkında müstehil yani imkânsızdır. Binâenaleyh buradaki sevinme onun rızasından mecazdır. İbn Ebî Cemre diyor ki: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah'ın tevbekâr kuluna olan ihsanını ve onu bağışlamasını ferah kelimesiyle kinaye olarak ifade etmiştir. Çünkü sultanın âdedi bir kimsenin yaptığından hoşlandığı vakit, ona fazla ihsan ve ikramda bulunmaktır.» Mâzirî ferahı üç kısma ayırmıştır ve: «Bunlardan biri de sevinçtir. Sevinç, sevinilen şeye razı olmaktır. Binâenaleyh burada murad; Allahü teâlâ’nın kulunun tevbesine, kayıp hayvanını bulan bir kimsenin, onu bulmasından duyduğu rızadan daha fazla razı olmasıdır.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: Tevbeye Teşvik Ve Ondan Dolayı Ferahlanma Bâbı
7131-)
Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler. Lâfız Osman'ındır. (İshâk: Ahberana; Osman ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dediler ki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Umara b. Umeyr'den, o da Haris b. Süveyd'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Abdullah hasta iken onu dolaşmak üzere yanına girdim de, bize biri kendinden, biri de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere iki hadîs rivâyet etti. ki): Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim: mü'min kulunun tevbesine, çorak helâk korkusu olan bir yerde devesi yanında yiyeceği ve içeceği onun üzerinde olduğu halde uyuyan, uyandığında deveyi gitmiş bulan ve onu aramaya giden, nihayet kendisine susuzluk anz olan, sonra (kendi kendine) bulunduğum yerime döneyim de ölünceye kadar yafayım diyen ve başını ölmek için dirseğinin üzerine koyan, sonra uyanarak devesini üzerindeki azığı yiyeceği ve içeceği ile yanında bulan bir adamdan, evet Allah mü'min kulunun tevbesine bu ada-mın devesi ile azığına sevinmesinden daha çok sevinir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: Tevbeye Teşvik Ve Ondan Dolayı Ferahlanma Bâbı
7132-)
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Âdem, Kutbe b. Abdi'l-Azîz'den, o da A'meş'den naklen bu isnadla rivâyet etti. Ve: «Yerden bir çoraklıkta bir adam...» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: Tevbeye Teşvik Ve Ondan Dolayı Ferahlanma Bâbı
7133-)
Bana İshak b. Mansûr da rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti, ki): Bize A'meş rivâyet etti. ki): Bize Umara b. Umeyr rivâyet etti. ki): Haris b. Süveyd'den dinledim. Şunu söyledi: Bana Abdullah biri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) den, diğeri kendinden olmak üzere iki hadîs söyledi. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): mü'min kulunun tevbesine... daha çok sevinir.» Râvi Cerir'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: Tevbeye Teşvik Ve Ondan Dolayı Ferahlanma Bâbı
7134-)
Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ebû Yûnus, Simâk'den rivâyat etti. ki): Nu'man b. Beşîr hutbe okudu da şunu söyledi: «Allah'ın kulunun tevbesine sevinmesi, azığını, su tulumunu bir deveye yükleyen, sonra yürüyen. Nihayet bir çorak yere vardığı vakit kaylûle (uykusu) gelen ve inerek bir ağaç altında istirahat eden, derken uyuya kalan ve devesi sıvışıp giden, az sonra uyanarak bir tepeye koşan, fakat hiç bir şey göremeyen, sonra ikinci tepeye koşan, fakat yine bir şey görmeyen, sonra üçüncü tepeye koşan, yine bir şey görmeyen, bunun üzerine dönen ve istirahat ettiği yere gelen. Orada otururken ansızın devesi yürüyerek geliveren hatta yedeğini eline koyan bir adamın sevincinden... Evet! Allah'ın kulun tevbesine sevinci bu adamın devesini bulduğu vakit hâline sevinmesinden daha çoktur.» ki: Şâbi, Nu'man'ın bu hadîsi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ref ettiğini söyledi. Bana gelince: Ben onu işitmedim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: Tevbeye Teşvik Ve Ondan Dolayı Ferahlanma Bâbı
7135-)
Bize Yahya b. Yahya ile Ca'fer b. Humeyd rivâyet ettiler. (Ca'fer: Haddesena, Yahya ise: Ahberana tâbirlerini kullandılar. Dediler ki): Bize Ubeydullah b. Iyâd b. Lakıt, Iyâd'dan, o da Bera' b. Âzib’den naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ve içecek olmayan çorak bir yerde devesi yedeğini sürükleyerek kaçan ve üzerinde kendisinin yiyeceği-içeceği bulunan bu hayvanı yoruluncaya kadar ariyan, sonra bir ağacın dibinden geçerken yedeği (ağaca) dolaşan, bu suretle onu ağaca dolaşmış bulan bir adamın sevincine ne dersiniz?» buyurdu. Biz: Çok olur ya Resûlallah! dedik. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bakın! Vallahi! Kulunun tevbesine Allah'ın sevinmesi bu adamın devesine sevinmesinden daha çoktur.» buyurdular. Bize Ubeydullah b. İyad babasından rivâyet etti, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: Tevbeye Teşvik Ve Ondan Dolayı Ferahlanma Bâbı
7136-)
Bize Muhammed b. Sabbâh ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ömer b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize İkrime b. Ammar rivâyet etti. ki): Bize İshâk b. Abdillah b. Ebi Talha rivâyet etti. ki): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti. —Enes bu zâtın amcasıdır.— ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: tevbe ettiği vakit kulunun tevbesine sevinmesi, birinizin devesi üzerinde çorak bir yerde bulunup, devesi kaçtığı, üzerinde de yiyeceği içeceği bulunduğu ve ondan ümidini kestiği, nihayet bir ağaca gelerek gölgesinde yattığı, devesinden ümidini kestiği, o bu halde iken aniden deve karşısına dikiliverdiği ve yedeğinden tuttuğu, sonra sevincinin şiddetinden: Allahım! Sen benim kulum, ben de senin Rabbinim, dediği; sevincinin şiddetinden yanıldığı zamanki sevincinden daha çoktur.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: Tevbeye Teşvik Ve Ondan Dolayı Ferahlanma Bâbı