Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
8-)
Selemetü'bnü Ekva' hadîsini İshâk b. Râhuye «Müsned» inde tahrîc etmişidr. Mezkûr hadîsde: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlîkde sefer ederdim. onun ikindiden ve sabah namazından sonra namaz kıldığını görmedim.» denilmektedir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: İçinde Namaz Kılınmakdan Nehy Edilen Vakitler Bâbı
8-)
«Bu hadîs, kadınlara kabir ziyaretini caiz görenlerin delîlle-rindendir. Mes'ele ulemâ arasında ihtilaflıdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Salâti'l-havf
Konu: Kabristana Giderken Okunacak Şeyler Ve Orada Yatanlara Dua Bâbı
8-)
Erkam (radıyallahü anh) hadisini İmâm Ahmed ile Taberânî rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekke Ve Medinenin İki Mescidinde Namaz Kılmanın Fazileti Bâbı
8-)
Bedel ile mübdelin bir araya gelmelerine müeddî olur.» bu hadîsle amel edenler ve etmeyenler birbirleriyle bu babda uzun münâkaşalar yapmışlardır. Biz onları tamamiyle buraya nakle lüzum görmedik. şeriften çıkarılan hükümler yukarıda görülmüştü.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Alış Verişler
Konu: Memesinde Süt Biriktirilen Hayvanı Satmanın Hükmü Bâbı
8-)
- Bu bâbta bir şey denilemez tevakkuf olunur. İmâmül Harameyn ile Âmîdî'nin mezhebi budur. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in o zamanki ibâdeti tefekkür ve ibret alma sureti ile olmuştur. Cibrîl-i Emin'in ilk vahiy getirmesi de İbn Sa'dın rivâyetine göre ramazanın on yedinci gününe tesadüf eder Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o zaman 40 yaşlarında idiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: kendimden korktum.» sözünün mânası üzerinde ulemâ ihtilâf etmişler ortaya on iki kavil çıkmıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Resûlüllah Sallalahu Aleyhi Ve Selleme Vahyin Başlaması Bâbı
8-)
Allah'in cennet va'dine ve cennetteki ebedi hayata iman.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
8-)
Evzâî ile Ebû Sevr'in mezhepleri de Süfyan'ınki gibi ise de bu sözden hiç bir şey kasd etmediğini söyleyen adama yemîn keffareti lâzım gelir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Boşama
Konu: Karısını Kendine Haram Edip De Boşamayı Niyet Etmeyan Kimseye Keffaret Vacib Olması Bâbı
8-)
Sabah namazının sünnetini hafif kılmak müstehabdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazında Ve Kıyamında Dua Bâbı
8-)
Kadınlardan bir sınıf fahişelik ederler. Bunlar oturarak fesâd için fırsat kollarlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Fitneye Sebep Olmamak Şartı Île Kadınların Mescidlere Çıkmaları, Fakat Koku Sürünerek Çıkmamaları Bâbı
8-)
Taberânî «El-Evsat» nâm eserinde Hazret-i Ömeru'-bnu'l-Hattâb (radıyallahü anh)'dan da şu hadîsi rivâyet etmiştir: Allah'ı zikreden Kimsenin günâhı affolunur. Allah'dan dileyen mahrum kalmaz.» hadîsin isnadında Hilâl b. Abdirrahmân nâmında bir râvî vardır ki: Ukayl onu zayıf bulmuş, hadîsini münker saymıştır,
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ayının Fazileti Bâbı
8-)
- Kurtubiy'e göre ise buradaki nifaktan murad, amele dair nifaktır. kavillerin içinde en güzeli Nevevî'nin zikrettiği ve El-Übbi'nin de taraftar olduğu birinci kavildir. Ekser-i ulema ile muhakkikinin kavilleri de budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Münafık Hasletlerini Beyan Bâbı
8-)
İmâm Mâlik: «Hâkimin içtihadına göre bazan ta'zîr, şer'î hadden daha fazla olabilir.» demiştir, ki bu kavil İmâm Ebû Yûsuf'la Ebû Sevr'den de rivâyet olunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Tazir Kırbaçlarının Mikdarı Bâbı
8-)
Nezri yani adadığı şeyi i'fâ etmek.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
8-)
İbn Ebi Hatim'in Mücahit'ten rivâyetine göre yalnız Ali (radıyallahü anh)'dır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Müminlerin Birbirlerile Yardımlaşması Ve Başkalarile Alakayı Keserek Onlardan Uzak Kalmaları Bâbı
8-)
Resüllallah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i o gün kimin traş ettiği ihtilaflıdır. Buhârî'nin rivâyetine göre Ma'mer b. Abdillâh (radıyallahü anh) traş etmiştir. «Sahîh ve meşhur olan kavil de budur.» diyor. göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i traş eden zât: Hırâş b. Ümeyye'dir. bu zâtı da rivâyet etmiş, fakat Aynî'nin şerhi Zeynüddîn bunu söyleyenin vehme kapıldığını bildirmiş. b. Ümeyye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Hudeybiye günü traş etmiştir.» demiştir. Abdilberr dahi Hırâş (radıyallahü anh) ;n terceme-i hâlinde: günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in başını traş eden zât budur.» demektedir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
9-)
- Bu suâlin mânası: nasıl dirilttiğini bana göster ki, sana duâ ettiğim zaman duamı kabul buyuracağını arılayayım...» demek olduğunu ileri sürenler ve daha başka türlü söyleyenler de vardır. Kâdî Ebû Bekir el-Bâkıllânî bu son kavlî ihtiyar etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: elmeye biz İbrahim'den daha lâyıkız...» hadisi üzerindeki ihtilâfa gelince: Bu hususda ezcümle şöyle denilmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Delillerin Bir Birini Takviyesiyle İtminan-ı Kalbin Artması Bâbı
9-)
Zeydü'bnü Sabit hadîsini Ebû Ya’lâ tahrîc etmişdir. Bu hadîsde: (sallallahü aleyhi ve sellem), güneşin boynuzu doğduğu veya battığı vakit namaz kılmakdan nehiy buyurdu. Çünkü güneş, şeytanın iki boynuzu arasından doğar.» deniliyor.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: İçinde Namaz Kılınmakdan Nehy Edilen Vakitler Bâbı
9-)
îmrân b. Husayn hadîsini İmâm Ahmed b. Hanbel ile Bezzâr rivâyet etmişlerdir. Bu hariîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): dilenmesi kıyâmet günü yüzünde bir leke olacaktır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: İnsanlar İçin Dilenmenin Çirkinliği Bâbı
9-)
Bize Yahya b. Yahya dahi rivâyet etti. (Dedi ki;) Bize Hüşeym Süleyman et-Teymî'den , o da Ebû Osman en-Nehdi'den naklen haber verdi. Şunu söyledi: Ömerü'bnü'l-Hattâb (radıyallahü anh): Her işitimini söylemek, kişiye yalan olarak yeter.» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Mukaddime
Konu: Her İşittiğini Söylemekten Nehîy Bâbı
9-)
İcabet saati: Güneş zevalden sonra bir karıştan bir arşın oluncaya kadar devam eder. Bu kavli İbn Münzîr ve İbn Abdilberr kuvvetli bir isnâdla Hazret-i Ebû Zerr'den rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cuma
Konu: Cuma Günündeki İcabet Saati Hakkında Bir Bab
9-)
Enes (radıyallahü anh) hadîsini Bezzâr ile Taberânî tahric etmişlerdir. Hazret-i Enes'ten İbn Mâce de rivâyette bulunmuşsa da iki hadîs arasında sevab bildirme hususunda fark vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekke Ve Medinenin İki Mescidinde Namaz Kılmanın Fazileti Bâbı
9-)
İmâm A’zam'a göre traşa berberin sağına gelen taraftan yani traş olan kimsenin solundan başlanır. İmâm Şafiî'ye göre traş olan kimsenin sağından başlanacağını söylemiştir, İmâm A'zam'dan rivâyet edilen sahîh kavil de budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Traş Olmayı, Saç Kısaltmaya Tercih, Saç Kısaltmanın Da Caiz Olduğunu Beyan Bâbı
9-)
Bir kadın süt kızının kardeşi ile evlenebilir; ama neseb cihetinden bu mümkün değildir. kocası, o kadından süt emen çocuğun süt babası olur. Bu babda nazar-ı i'tibara alınan koca, kadının sütüne sebep olan kocasidır. Sahabe ve tabiîn devirlerinde bu hususta bir hayli ihtilâf edilmişse de sonraları ittifak hasıl olmuş; muhalefet edenler pek az kalmıştır. kirâmdan kocanın süt baba olduğuna yani emen çocukla emziren kadının kocası arasında da hürmet-i radâ’ın sübûtuna kaail olanlar: İbn Abbâs ile bir rivâyete göre Âişe (radıyallahü anha) Tabiînden: Urvetü'bnû Zübeyr, Tâvûs, İbn Şihâb, Mücâhid, Ebû'ş-Şa'sâ', Câbir b. Zeyd, Hasan-ı Basrî, Şa'bî, Salim, Kâsım b. Muhammed ve bir rivâyette Hişâm b. Urve; mezhep İmâmlarından: Ebû Hanîfe, Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ile bunların mezheplerinde bulunan diğer ulema, Sevrî , Evzâî, Leys, İshâk ve Ebû Sevr hazerâtıdır. emen çocukla emziren kadının kocası arasında hürmeti radâ' sabit olmadığına kaail bulunanlar sahâbe-i kirâmdan: İbn Ömer, Câbir b. Abdillâh, Râfi' b. Hadîc, Abdullah b. Zübeyr (radıyallahü anh) ile Tabiînden: Saîd b. el-Müseyyeb, Ebû Selemet, e'bnu Abdirrahman, Süleyman b. Yesâr ile kardeşi Atâ' b. Yesâr, Mek-hül, îbrâhîm Nehaî, Ebû Kılabe ve îyâs b. Muâviye hazerâtı; mezhep İmâmlarından da İbrahim b. Uleyye ile Dâvudu Zahirî'dir. Maamâfih ma'ruf olan rivâyete göre bu meselede Dâvudu Zahiri dört mezhebin İmâmları ile beraberdir. Şu halde yalnız İbn Uleyye müstesna olmak üzere emziren kadının kocası ile emen çocuk arasında hürmeti ra-dâın sübût bulduğuna bütün ulemâ ittifak etmişler demektir. Onlara göre kadının emzirdiği çocuk, kocasının da süt çocuğu, kocasının çocukları onun kardeş ve kız kardeşleri olduğu gibi, kocasının kardeş ve kız kardeşleri çocuğun süt amca ve süt halaları olur. Süt çocuğunun çocukları da süt babanın torunları hükmüne girer. kadının kocası ile emen çocuk arasında süt ahkâmı sabit olmaz diyenler, nikâhı haram olan kadınları beyân eden âyet-i kerîmede süt kız ile süt halanın zikredilmemiş olmaları ile istidlal ederler. ulemâ ise bahsimiz hadîsleri ile istidlal etmiş; ve muhaliflere: «Bu âyette süt kız ile süt hala gibi kimselerin nikâh edilebileceğine delâlet eden bir nass yoktur. Zîrâ bir şeyin zikredilmesi, hükmün o şeyden başka hiç bir yerde sabit olamayacağına delâlet etmez. Bu mesele deliller arasında muâraza bulunmadığı zaman bile böyledir. Kaldı ki bu bâbda sahîh hadîsler vardır.» diye cevâp vermişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Doğum İtibariyle Haram Olan Herşeyin Süt İtibariyle De Haram Olması Bâbı
9-)
Ebû Dâvûd'un rivâyet ettiği Kesîr b. Mürra hadîsinde: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle derken işittim: azze ve celle: Ey Âdem oğlu! Günün evvelinde bana dört rek'ât namaz kılmakdan âcîz kalma ki ben de günün sonunda sana kâfi geleyim! buyuruyor.» denilmişdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Duha Namazının Müstehab, En Azının İki En Mükenmelinin Sekiz; Ortasının Dört Yahut Altı Rekat Oluşu Ve Bu Namaza Devama Teşvik Bâbı
9-)
Hattâbî diyor ki: «Satışta ileri sürülen her şart satışın aslına dokunarak onu ifsâd etmez. Şartlı satışın men' edilmesinin mânâsı bâzı satışlara ve şartların bir nev'ine âiddir.» Iyâz satıştaki şartların üç kısım olduğunu söylemiştir. Bunların birincisi, akdin muktezâsı olan teslim ve malda tasarrufun caiz olması gibi şeylerdir. Bu gibi şartların caiz olduğunda hilaf yoktur. Çünkü bunlar şart koşulmasa da îfâ edilirler. Satışın muktezasından olmasa bile yararından sayılan, yük yüklemek, rehin vermek ve muhayyerlik gibi şartlardır. Bunlar da caizdir; zira satışın yararına olunca onun iktizâ ettiği şartlara benzerler. Akidlerde ileri sürülmesi caiz olmayıp, akdin muktezâ-sına aykırı düşen veya aldatmak gibi memnu' bir vechi tezammun eden şartlardır, ki ulemânın ihtilâf ettikleri yer budur. göre şartlı satış üç vecihle yapılır. Hem satış hem de şartın caiz olmasıdır, ki üç nevi'dir.: Akdin iktizâ ettiği uygun şartlar. Cariyeyi hizmet, hayvanı binmek şartiyle satın almak gibi. Akdin muktezâsı olmasa bile ona uygun düşen şartlar. Para karşılığı rehin olarak vermeyi yahut satış meclisinde bulunan kefile vermeyi şart koşmak gibi. Akdin muktezâsı olmayan ve ona uymayan, fakat şerîatin cevaz verdiği muhayyerlik, va'de gibi şartlar. Şeriat tarafından cevazı hususunda delîl olmadığı halde insanlar arasında örfü âdet hâline gelen bir şeyi şart koşmak da istihsân yolu ile bu nevide dâhildir. Ayakkabını, satanın Ölçüp biçmesini şart koşmak gibi. Yalnız Hanefiyye İmâmlarından Züfer buna muhaliftir. vecih: Satış ve şartın ikisi birden fâsid olmaktır ki, akdin iktizâ etmediği ve ona muvafık düşmeyen bilâkis taraflardan birine yahut satılan mala menfaat sağlayan bir şeyi şart koşmaktır. Buğdayı satıcının öğütmesini, köleyi başkasına satmamasını ve âzâd etmemesini şart koşmak gibi. Bu takdirde köleyi sahibi âzâd ederse İmâm A'zam'a göre istihsânın fiyatını, İmâmeyn'e göre ise kıymetini müşteriye Öder. vecih: Satış caiz, şart bâtıl olmaktır. Bu da üç nevi'dir. Akdin muktezâsı olmayan ve menfaat yerine bilâkis zarar tezammun eden şarttır. Bir elbise veya hayvanı başkasına satmamak, hibe etmemek yahut yiyeceği yememek şartiyle satmak gibi. Burada satış caiz; şart bâtıldır. Akdin nıuktezâsı olmayan, bir fayda veya zararı da tezammun etmeyen şarttır. Yiyeceği yemek şartiyle satmak gibi. Burada da satış caiz; şart bâtıldır. Alanla satandan birine yahut satılan mala değil de başkasına menfaat îcâb eden bir şeyi şart koşmak satışı bozmaz. Ecnebi birine ödünç vermek şartiyle satmak gibi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Velanın Yalnız Âzad Edene Mahsus Olması Bâbı
9-)
Hem kalben hem de diliyle Allah'ı inkâr eden kâfir olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Münafık Hasletlerini Beyan Bâbı
9-)
Mahrem olmayan bir kadını hayvana veya vasıtaya bindiren se zaruret olmadıkça onunla konuşmamalıdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Tevbe
Konu: İfk Hadisi Ve Zina İsnadında Bulunan Kimsenin Tevbesinin Kabulu Hakkında Bir Bab
9-)
- Emâneti edâ etmek. Ganimetlerin beşte birini gizîemeyip vermek bunda dahildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
9-)
Abdülmuttalib hadîsini Müslim, Ebû Dâvûd ve Nesâİ tahrîc etmişlerdir. Hadis uzundur, bundan sonraki bâbda görülecektir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İle Beni Haşim Ve Benil - Muttalibden İbaret Olan Âline Zekat Almanın Haram Kılınması Bâbı
9-)
Ubâdetü'bnu's-Sâmit hadîsini Taberânî Mucem-i Kebîr» ile «Evsat» ında Hazret-i Câbir hadîsi tarzında rivâyet etmişdir. Bu hadîsin bâzı râvîleri hakkında dahi söz edilmişdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gecenin Sonunda Zikir Ve Duaya Teşvik Ve O Zamandaki İcabet Bâbı
9-)
- Taberânî'nin, Hazret-i Ebû Ümâme'den rivâyet ettiği bir hadîste şöyle buyurulmaktadır: iftar zamanı Allah'ın cehennemden azâd ettiği kimseler vardır.» Hadîsin râvîleri mütemetdirler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ayının Fazileti Bâbı
9-)
İmâm Leys: «Ta'zîrde hâkim dokuz sopa veya daha azından öteye geçemez.» demiştir. Zahiriler'in mezhebi de budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Tazir Kırbaçlarının Mikdarı Bâbı
9-)
- Yeryüzünü bir dumanın kaplaması,
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İmanın Kabul Edilmeyeceği Zamanın Beyanı Bâbı
9-)
- Ebû Bekr İsmaîli'ye göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine gelenin Allah tarafından gönderilme bir melek olduğunu ilm-i zarurî ile bilmeden önce korkmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Resûlüllah Sallalahu Aleyhi Ve Selleme Vahyin Başlaması Bâbı
9-)
Ülülemirden murâd seriyye kumandanlarıdır. Meymûn b. Mihrân, Mukaatil ve Kelbî'nin kavilleri budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
9-)
İmâm Şafiî'nin mezhebine göre erkek bu sözü ile karısını boşamayı niyet ederse talâk, zıhâr niyet ederse zıhâr, sadece kadını kendine haram etmeyi niyet ederse yemîn keffareti lâzım gelir; fakat sözü yine de yemîn sayılmaz. Erkek, sözünden hiç bir şey kasdetmediğini söylerse Şafiî'nin esah kavline göre yine yemîn keffareti vermesi icâb eder. Diğer bir kavline göre bu söz lağvdır, ona hiç bir hüküm terettüb etmez. Bu kavil sahabeden Ebû Bekr ve Ömer (radıyallahü anh) hazerâtı ile bâzı tabiînden rivâyet olunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Boşama
Konu: Karısını Kendine Haram Edip De Boşamayı Niyet Etmeyan Kimseye Keffaret Vacib Olması Bâbı
9-)
Yedi harfden murâd, biribirinin ayni veya biribirine yakın mânâlardır. «Akhil», «Teâle» ve «Helümme» gibi. Ki «beri gel» mânâsmadır-lar. Bu kelimeler, ayni mânâya geldikleri için İmâm Mâlik, Hazret-i Ömer'den naklen onların biribirlerinin yerine okunmalarını tecviz et-mişdir. «Hangisi kolayınıza gelirse onu okuyun» emri de bu mânâyı takviye etmektedir. Hazret-i Ömer'in, bunun'yalnız minberde caiz gördüğünü söylerler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Kurânın Yedi Harf Üzerine Olmasını Ve Bunun Manasını Beyan Bâbı
9-)
Cehennem ateşiyle tehdide, cehennem azabına ve o azabın kâfirler I,hakkında sonu olmadığına iman.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
9-)
Bir kısmı sokaklarda dolaşarak erkek avlarlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Fitneye Sebep Olmamak Şartı Île Kadınların Mescidlere Çıkmaları, Fakat Koku Sürünerek Çıkmamaları Bâbı
9-)
Yeminlerde teharrî.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
9-)
Ali (radıyallahü anh) hadîsini İbn'Ebî Hatim “Kitâbu’l-llel» adlı eserinde rivâyet etmiştir. Mezkûr hadisde Hazret-i Ali: (sallallahü aleyhi ve sellem) oruçlu iken öperdi.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlu Îken Öpmenin, Şehvetini Harekete Getirmeyen Kimselere Haram Olmadığını Beyan Bâbı:
10-)
- Aden'den bir ateş çıkarak insanları bir yere toplamasıdır. Übbî'nin beyanına göre kıyâmetin büyük alâmetlerinden beş tanesi mütevatirdir. Mezkûr alâmetler kelâm kitaplarında uzun uzadıya izah edilmişlerdir. Burada bunların en sonuncusu bildirilmektedir, ki o da güneşin batıdan doğmasıdır. Bundan sonra imân veya tevbe etmenin hiç bir faydası olmayacaktır. Çünkü vukuu evvelce haber verilen ve inanılması istenilen şeyler olduğu gibi zuhur etmiş ve insanlar bunları gözleri İle görmüş olacaklardır. Bir şey'e gözü ile gördükten sonra inanmaya ise imân demezler. İmânın esası mugayyebata yani gözle görünmeyen şeylere inanmaya istinad eder. Bundan dolayıdır ki, güneşin batıdan doğuşunu görenlerin hali son nefesine gelen bir kimsenin haline benzetilmiştir. Canı boğaza gelen bir kimseye âhiret umuru gösterildiği için artık o kimsenin imânı nasıl kabul edilmez ise güneşin batıdan doğduğunu görenlerin imânı ve tövbesi de kabul edilmez. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in okuduğu âyet-i kerîme bu hakikati nâtıktır. diyor ki: «Âyetin mânası şudur: Evvelce imân etmeyen bir kâfirin güneş batıdan doğduktan sonra îman etmesi fayda vermez. Çünkü o zaman edilen imânla işlenen amel-i salihin hükmü can gırtlağa geldiği zaman edilen imânın hükmü gibidir. Böyle bir iman ise hiç bir fayda temin etmez.» Nitekim Teâlâ Hazretleri. azabımızı gözleri İle gördükten sonra edecekleri imanları onlara fayda verecek değildir.» buyurmuştur. Sahih hadiste dahi bir kulun tevbesi ancak can boğaza'gelinceye kadar kabul edileceği bildirilmiştir. Atiyye: «Bu hadis âyet-i kerîmedeki bazı'âyetlerden murâd güneşin batıdan doğması olduğuna delildir. Cumhûrun mezhebide budur» diyor. Hacer-i Askalâni «Fethu’l Bari» de şöyle demektedir. «Bu bâbtaki haberlerin mecmuundan anlaşılıyor ki yeryüzünde umumî ahvalin değişeceğini bildiren büyük kıyâmet alâmetlerinin birincisi Deccalin zuhurudur. Bu hal Îsâ (aleyhisselâm)’ın vefatı ile sona erecektir. Güneşin batıdan doğması ise sema aleminin değişeceğini bildiren alâmetlerin birincisidir. Bu da kıyâmetin kopması ile sona erecektir. Vakı'a Müslim'in bir rivâyetinde kıyâmetin büyük alâmetlerinin birincisi güneşin batıdan doğması gösterilmişsede «bu alâmet yıldızlat aleminin değişeceğini bildiren ilk alâmettir; Deccalin çıkması da dünya hallerinin değişeceğini bildiren ilk alâmettir» şeklinde te'vil edilerek hadisler arasında görülen zahiri tearuz bu suretle giderilmiştir. Ömer (radıyallahü anh)'dan rivâyet edilen bir hadise göre güneş batıdan doğduktan sonra yer yüzünde 120 sene hayat devam edecektir. Bazıları bu hadisi İbn-i Ömer (radıyallahü anh)'a mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. güneşin batıdan doğmasının hikmeti nedir? şeklinde bir sual hatıra gelirse buna Aynî şu cevabı vermektedir: Bunda dinsizlerle müneccimlerin iddialarını iptal vardır. Çünkü onlar böyle bir Şey'in olmıyacağmı hatta hatırdan bile geçmiyeceğini iddia etmişlerdi» Güneşin Arş-ı Â'lâ altındaki müstekârri meselesine gelince: müstekar kelimesi ismi zaman, ismi mekân ve mimli mastar mânalarına gelebilir. Bu sebeple Mezkûr kelime birkaç mânada tefsir edilmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İmanın Kabul Edilmeyeceği Zamanın Beyanı Bâbı
10-)
Bana Ebû-Tâhir Ahmed b. Amr b. Abdillâh b. Amr b. Şerh rivâyet etti. ki: Bize İbn Vehb haber verdi. Dedi ki: Bana Mâlik şunu söyledi: ol ki, her işittiğini söyleyen kimse selâmete eremez. Her işittiğini söyleyip dururken o ebediyyen İmâm da olamaz.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Mukaddime
Konu: Her İşittiğini Söylemekten Nehîy Bâbı
10-)
Allah'ı sevmek.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
10-)
Yedi harfden murâd: İmâle, medd, terkîk, tefhim, hemz, teshîl, idgam ve izhâr'dır. Müteehhirîn ulemâdan biri şöyle diyor: «Kırâatlardaki ihtilâf vecihlerini araşatırdım; bunların yedi olduğunu buldum. Şöyle ki: Bâzı kırâatlarda mânâ değişiyor; i'râb elden gidiyor; fakat suret değişmiyor. gibi. Bâzılarında: hareke değişiyor; mânâ ve suret olduğu gibi kalıyor gibi. Diğer bâzılarında: Harflerle mânâ değişiyor; i'râbla değişmiyor. Suret ise olduğu gibi kalıyor. misâlinde olduğu gibi. Bir takımının: Sureti değişiyor; mânâsı değişmiyor âyetini Said b. Cübeyrin şeklinde okuması gibi. Bir takım âyetlerin hem sureti; hem mânâsı değişir. âyet-i kerimesini Hazret-i Alinin. şeklinde okuması gibi. Bir kısmında takdim ve te'hîr yapılmışdır. Meselâ âyet-i kerimesini Hazret-i Ebû Bekir ile Talha şeklinde okumuşlardır. Bâzılarında da ziyâde ve noksan yapılmışdır. Meselâ İbn Mes'ûd (radıyallahü anh) kırâatında âyet şeklinde okunmuşdur. İbn Hıbbân'dan naklen yedi harfin mânâsı hususundaki ihtilâfın otuz beş kavle bâlig olduğunu söylemiş fakat bunlardan yalnız beşini zikretmiştir. Münzirî bunlardan çoğunun makbul olmadığını söylemiştir. İyâz'ın beyânına göre «yedi harf» ifâdesindeki yedi sayısı hasr için değil; kolaylık olmak üzre zikredilmişdir. Fakat ekseri ulemâ buradaki «yedi» adedinden, o sayıya hasr ve kasr kastedildiğini söylemişlerdir. Meselâ Tilâvet suretinde yedi harf: îdgam, izhar, tefhim, ter-kîk, medd, hemz ve imâle gibi nutka âid şeylerdir. Tâ ki her kabile kendi lehçesine ve diline kolay geleni okusun. Yânî Kureyş kabilesinden olan bir kimseye hemz teklîf edilmediği gibi; Yemen'liye de hemz terk ettirilmez. Benî Esed kabilesine muzâraat harfini üstün okuması teklif olunmaz. Ebû Bekr-i Bâkıllânî Şöyle deditir: «Sahih olan kavil şudur ki: Bu yedi harf Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında meydana çıkmış ve şöhret bulmuşdur. Ümmet bunları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den telâkki ederek bellemiş; Hazret-i Osman ile mushafları yazan cemâat da onları mushaflara geçirmiş ve sa-hîh olduklarını haber vermişler; Yalnız tevâtüren sabit olmıyanlarım mushaflara almamışlardır. Bu harflerin bazen mânâları; bazen de lâfızları değişirse de, hadd-i zâtında birbirlerine zıd ve muarız değildirler.» beyânına göre, yedi harf üzerine kırâet, zarûretden dolayı hassaten islâmiyetin ilk devirlerinde caizdi. Çünkü arapların lehçeleri muhtelif idi. Bütün kabilelerin lehçelerini öğrenmek ise güçdü. Müslümanların ve yazı yazanların adedi çoğalıp; zaruret ortadan kalkınca kırâetler birleştirildi. husûsda Dâvûdî dahi şunları söylemişdir: «Bu gün halkın okudukları yedi kırâetin her biri, Resûlüllah zamanındaki yedi kırâetin biri değildir. Bü'akis birinin içinde, diğerleri de dağınık hâlde bulunur.» Übeydillâh b. Ebî Sufra: «Bu günkü yedi kırâet, hadîsde zikri geçen yedi kırâetin birinden türemişdir; o da Hazret-i Osman'in mushafını toplarken tercih ettiği harfdir.» demişdir. göre «yedi harf'den murâd: Yedi muhtelif mânâdır, ilâh...» iddiası hatâdır. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yedi harfin her biri ile kıraati tecviz ecmişdir. Bu cümleden olmak üzere bir harfi, başka bir harfle değiştirmek caizdir. Lâkin ahkâm hususunda ib-dâl caiz değildir. Meselâ emsale âid bir âyeti ahkâm âyeti ile değiştirmenin haram olduğuna icmâ-ı ümmet tekarrur etmişdir. Ona göre âyetlerin sonunu değiştirmek dahi ayni sebepden dolayı fâsiddir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Kurânın Yedi Harf Üzerine Olmasını Ve Bunun Manasını Beyan Bâbı
10-)
Abdullah b. Amr hadîsini İbn Ebî Şeybe tahrîc etmişdir. Bu hadîsde: (sallallahü aleyhi ve sellem): Fecr doğdukdan sonra iki rek'âtdan başka nafile namazı yokdur; buyurdular.» denilmigdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: İçinde Namaz Kılınmakdan Nehy Edilen Vakitler Bâbı
10-)
- İnsanların kendisi hakkında atıp tutacaklarından korkmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Resûlüllah Sallalahu Aleyhi Ve Selleme Vahyin Başlaması Bâbı
10-)
Hanefîler'e göre erkek bu sözü ile karısını boşamayı niyet ederse bir talâk-ı bâin, üç talâkı niyet ederse üç talâk, ikiyi niyet ederse bir talâk vâki' olur. Hiç bir şey niyet etmezse yemîn, yalan niyet ederse lağv olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Boşama
Konu: Karısını Kendine Haram Edip De Boşamayı Niyet Etmeyan Kimseye Keffaret Vacib Olması Bâbı
10-)
İcabet saati: müezzin cuma ezanını okuduğu zamandır. Bu kavli İbn Münzir, Hazret-i Âişe'den rivâyet etmişdir. Âişe (radıyallahü anha): günü arafe günü gibidir. Onda gök kapıları açılır ve onda öyle bir saat vardır ki, o saatde kül, Allah'dan bir şey dilerse dilediğini ona mutlaka verir.» demiş; kendisine bu saatin ne zaman olduğu sorulunca: cuma ezanını okuduğu zamandır.» cevâbını vermişdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cuma
Konu: Cuma Günündeki İcabet Saati Hakkında Bir Bab
10-)
Câbir (radıyallahü anh) hadisini İbn Mâce rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekke Ve Medinenin İki Mescidinde Namaz Kılmanın Fazileti Bâbı