Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

1047-) Bize Ebû Küreyb dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Bişr Mis'ardan, o da Abdülmelik ile Ebû Avn'dan, onlar da Câbir b. Se-mûra'dan yukarkilerin hadîsi mânâsında rivâyette bulundu. O şunu da ziyade etti: Sa'd: «Bana namazı Bedeviler mi öğretecek?» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Öğle Ve İkindi Namazlarında Kıraat Bâbı
1048-) Bize Dâvûd b. Rüşeyd rivâyet etti. ki): Bize Velîd (yânî İbn Müslim) Saîd'den - ki İbn Abdülazîzdir - Atiyetü'bnü Kays’dan, o da Kaz'a'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet etti. Ebû Saîd Şöyle dedi: öğle namazı kılınırdı da bir kimse Bakî'e gider kazayı hacet eder, sonra abdest alır, gelir; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ilk rek'âtı uzattığından hâlâ ilk rek'âtta bulunurdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Öğle Ve İkindi Namazlarında Kıraat Bâbı
1049-) Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi, Muâviye b. Sâlih'den, o da Rabîa'dan naklen rivâyet etti. ki: Bana Kaz'a rivâyel etti. ki: Ebû Saîd'i Hud-rî'ye geldim. Yanında kalabalık insanlar vardı. Cemâat dağılınca; (kendisine): sana bunların sorduklarını sormıyacağım, sana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazını soruyorum.» dedim. Ebû Saîd: senin için hiç bir hayır yoktur.» dedi. Ebû Saîd bu sözü ona bir defa daha tekrarladıktan sonra: namazı kılınırdı da bizden birimiz Baki'a giderek kazayı hacet eder, sonra evine gelerek abdest alır ve mescide dönerdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hâlâ ilk rek'âtta bulunurdu.» demiş. rivâyetler dahi öğle ve ikindi namazlarının ilk iki rekatlarında ne mikdâr Kur'ân okunacağım, kıyamın ne kadar uzatılacağını beyân etmektedirler. diyor ki: beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı îcab-ı hâle göre uzun veya kısa kılardı. Cemâat uzun kumayı tercih ederler, kendilerinin de bir meşguliyeti bulunmazsa namazı uzatır, aksi takdirde hafif kılardı. Bazen uzatmak istediği halde çocuk ağlaması gibi bir sebepten dolayı namazı kısadan keserdi. Bazıları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namazı ekseriyetle uzatmadığını, nadiren de uzun kıldığını söylerler. Ve: «Uzun kılması caiz olduğunu göstermek için; hafif kılması da efdâl olduğunu bildirmek içindir. derler. Filhakika Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı uzatmamayı emretmiş; Buna sebep olarak cemâatin içinde hasta, zayıf ve hacet sahipleri bulunabileceğini söylemiştir. Binâenaleyh bu babda sünnet, hafif kılmaktır.» b. Ebî Vakkâs (radıyallahü anh) hadîsini Buhârî, Ebû Dâvûd ve Nesâî namaz bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Buhârî'deki rivâyeti şöyledir: b. Semûra ki: Sa'd'i Ömer (radıyallahü anh)'a şikâyet ettiler. O da onu azlederek yerine Ammâr'ı tâyîn etti. Kuleliler Sa'd'ın namaz kıldırmayı becerememesine varıncaya kadar sayıp dökmek suretiyle şikâyet ettiler. Ömer, Sa'd'a haber göndererek çağırttı. Kendisine: Yâ Ebâ İshâk! Bu adamlar senin namaz kıldırmayı beceremediğini söylüyorlar, dedi. Sa'd: gelince: Vallahi ben onlara Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazını kıldırıyorum. Ondan bir şey noksan etmiyorum. Yatsı namazını kıldırıyor; ilk iki rek'âtı uzun, son rek'âtları hafif tutuyorum.» cevâbını verdi. Ömer: zâten bu beklenir. Yâ Ebâ İshâk!» dedi. Müteakiben onunla birlikte Kûfelilere sormak üzere bir (veya bir kaç) adam gönderdi. Gönderilen adam, sormadık bir tek mescid bırakmadı. Kûfeli-ler hep Sa'd'in iyiliklerini anıyorlardı. Nihayet Benî Âbs kabilesinin mescidine girdi. Onlardan Ebû Sa'de künyesini taşıyan Üsâmetü'bnü Katâde isminde biri ayağa kalkarak: ki Allah için soruyorsun (Söyleyeyim). Sa'd düşmana karşı gönderilen müfrezeyle gitmiyor, müsavat üzere taksim yapmıyor, dâva bakarken de adalet gütmüyor.» dedi. Sa'd: bak! Vallahi sana üç şeyde dua ediyorum!.. Yârabbi, eğer bu kulun yalancı ise; bu işi riya ve şöhret için yaptıysa ömrünü uzat, fakirliğini de uzat! Ve kendisini fitnelere mâruz kıl!.» dedi. Bundan sonra hâlini soranlara Üsâme: Ben fitneye giriftar olmuş bir şeyh-i fâniyim. Beni Sad'in bed duâsı tuttu!» derdi. Abdül melik dedi ki: Onu ben de gördüm. Kaşları ihtiyarlıktan gözlerinin üstüne düşmüş; Kendisi hâlâ yoldan gelip geçen cariyelere çatıyor, onları çimdikliyordu. murâd bir kaç kişidir. Kelime Küllü zikir, Cüz-ü murâd kabilinden mecazdır. rivâyetlerden anlaşıldığına göre; Kûfeliler Hazret-i Ömere Sa'd (radıyallahü anh)’ın devlet malını yediğini, evine ağaçtan debdebeli bir kapı yaptırdığını, çarşı evine yakın olduğu için gürültüden bîzâr olarak gürültünün kesilmesini emrettiğini, ava düşkün olduğu için düşmana karşı gönderilen müfrezelerin başında bulunmadığını şikâyet etmişler. Aslı astarı olmadık buna benzer bir çok şeyler ileri sürmüşlerdir. Ömer (radıyallahü anh) bunları birer birer tetkik etmiş ve hepsinin bâtıl olduğunu meydana çıkarmıştır. Hazret-i Sa'd'in «Bana namazı bedeviler mi öğretecek?» demesinden de anlaşılıyor ki; kendisini şikâyet edenler bir takım cahillermiş. Çünkü bedevilerin ekserisi câhil olurlar. Ömer'in Sa'd (radıyallahü anh) ile birlikte teftiş için Kû-fe'ye gönderdiği zevatın Muhammedü'bnü Mesleme ile Abdullah b. Erkâm ve Melih b. Avf oldukları zannediliyor. Hazret-i Sa'd bu hâdiseden müteessir olmuş. Bilhassa Kûfe'-li Üsâmetü'bnü Katâde'nin iftiralarına karsı dayanamı-yarak ona bedduada bulunmuştur. Üç şeyle beddua etmesinin sebebi, Üsâme'nin ondan üç fazileti nefîy etmesidir. Üsâme ondan şecaati, iffeti ve hikmeti nefîy etmişti. Bunlar bütün faziletlerin esası idiler. Hazret-i Sa'd da bu üç şeye misliyle mukabele etmişdir. Ve bedduası kabul olunmuştur. İshâk’ın Cerîr'den rivâyetine göre Üsâme fakru zarurete duçar olmuş; ahlâkı bozularak fitneye kapılmış. Hattâ bir rivâyete göre, gözleri de kör olmuştur. O haliyle yine de bir kadın sesi işitti mi kadına saldırır. Kadın kendisini terslediği zaman ah, mübarek Sa'd'ın duası!., dermiş, İbn Uyeyne'nin rivâyetine göre: Her nerede bir fitne çıkarsa Üsâme mutlaka orada bulunurmuş. Hattâ kendisinin fitne esnasında öldürüldüğü rivâyet olunur. Sa'd duasının icâbetiyle ma'ruf bir zât idi. Taberânî'nin rivâyetine göre kendisine: kabulüne ne zaman nail oldun?» diye sorulmuş: «Bedir gününde nail oldum. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Sad'ın duasını möstecâp kıl,» buyurdular» diye cevap vermiştir. rivâyette Hazret-i Ebû Saîd-i Hudrî'nin Kaza'ya: «Senin için bunda hiç bir hayır yoktur.» sözünün mânâsı; Sen ne kadar çalışsan da böyle bir namaz kılamazsın. Binâenaleyh sünneti öğrenip de terketmiş olursun, demektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Öğle Ve İkindi Namazlarında Kıraat Bâbı
1050-) Bize Hârûn b. Abdillah rivâyet etti. ki): Bize Haccâc b. Muhammed, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. H. ki: Bana Muhammed b. Râfi de rivâyet etti. Her İkisinin lâfızları birbirine yakındır. ki): Bize Abdürrâzzâk rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki: Muhammed b. Abbâs b. Câ'fer'i şöyle derken işittim: Bana Ebû Selemetelmü Süfyân ile Abdullah b. Amr b. As ve Abdullah b. Müseyyeb el-Abidî, Abdullah b. Sâib'den haber verdiler. Abdullah Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'de bize sabah namazını kıldırdı da sûre-i mü'minîni okumağa haşladı. Mûsa ile Hârûn'ım, yahut isa'nın zikri geçen yere gelince: (Burada Râvî Muhammed b. Abbâd şekketmiştir. Yahut şek edenin o olup olmadığında ihtilâf edilmiştir.) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i öksürük tuttu; ve hemen rükû etti. Abdullah b. Sâib de bu namazda hazır bulunuyordu.» rivâyetinde: «Okumayı kesti, ve rükû etti.» ibaresi vardır. Yine Abdürrazzâk rivâyetinde: «Abdullah b. Amr» demiş, «İbn Âs» dememiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1051-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki) Size Yahya b. Saîd rivâyet etti. H. ki: Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bana Vekî' rivâyet etti. H. Ebû Küreyb dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize İbn Bişr, Mis'âr'dan naklen haber verdi. ki: Bana Velid b. Sert1, Amr b. Hureys'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i sabah namazında: bastığı zaman geceye yemîn ederimi" Sûre-i Tekvîr âyet 17 âyet-i kerîmesinin bulunduğu sûreyi okurken İşitmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1052-) Bana Ebû Kâmil El-Cahderî Fudayl b. Hüseyin rivâyet etti. ki): Bize Ebû Avane, Ziyad b. İlâka'dan o da Kutbete-bnü Mâlik’den naklen rivâyet etti. Dedi ki; Namaz kıldım, namazı bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kıldırdı ve: şanlı Kur'âna yemîn ederimi» suresini «uzamış hurmaları» âyet-i kerîmesine kadar okudu. Ben bunu tekrarlamaya başladım, ama ne dediğini bilmiyorum.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1053-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Şerik ile İbn Üyeyne rivâyet ettiler. H. Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize İbn Üyeyne, Ziyâd b. ti âka'dan, o da Kutbetü'bnü Mâlik'den naklen rivâyet etti. Kutbe, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i sabah namazında: küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçlarını» âyet-i kerîmesini okurken işitmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1054-) Bize Muhammed b. Beşşâr rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ziyâd b. İlâka’dan, o da amcasından naklen rivâyet etti. Amcası, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte sabah namazını kılmış. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ilk rek'âtta: küme tomurcuklan olan boylu boylu hurmaları...» âyetini okumuş. Râvî: gâlibâ: «Kaaf sûresini dedi» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1055-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Hüseyin b. Ali, Zâide'den rivâyet etti. ki):Bize Şimâk b. Harb, Câbir b. Semûra'dan naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazında; «Kaaf. Şanlı Kur'ân'a yemin ederim ki...» Sûresini okurdu. Ondan sonraki namazları hafif kıldırırdı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1056-) Bize Ebû Bekir b. Şeybe ile Muhammed b. Râfi' rivâyet ettiler. Lâfız İbn Rafi'indir. Dediler ki: Bize Yahya b. Âdem rivâyet etti. ki): Bize Züheyr, Simâk'dan rivâyet etti. ki: b. Semûra'ya, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namazını sordum. Câbir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı hafif kıldırırdı. Bunların namazı gibi (uzun) kıldırmazdı, dedi» dedi ki: Câbir, bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sabah namazında: şanlı Kur'ân'a yemin ederim...» sûresini ve onun emsalini o-kuduğunu haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1057-) Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivâyet etti. ki): Bize Sulbe, Simâk'dan, o da Câbir b. Semûrâ'dan naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazında «Leyl» sûresini; ikindide de onun gibi bir sûre; sabah namazında ise bunlardan daha uzun (bir sûre) okurdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1058-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Dâvud et-Tayalisî, Şu'be'den, o da Simâk'dan, o da Câbir b. Se-mûrâ'dan naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazında sûre-i A'lâyı; sabah namazında ondan daha uzun bir sûre okurmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1059-) Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Hârûn, Teymî'den, o da Ebû'l Minhâl'den, o da Ebû Ber-ze'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazında altmışdan yüze kadar âyet okurmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1060-) Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Vekî', Süfyan'dan, o da Hâlid El-Hazzâ'dan, o da Ebû'l-Minhâl'den, o da Ebû Berzete’l-Eslemî'den naklen rivâyet etti. Ebû Berze şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazında altmışla yüz âyet arası okurdu».

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1061-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki: Mâlik'e, İbn Şihâb'dan duyduğum, onun da Ubeydullah b. Abdillâh'dan, onun da Abdullah b. Abbâs'dan naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: İbn Abbâs şöyle dedi: Ümmü Fadl Binti Haris, bir defa beni «Mürselât» sûresini okurken işitti de: Yavrucuğum! Vallahi bu sûreyi okumanla bana hatırlattın! Bu sûre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son defa akşam namazında okuduğunu işittiğim sûredir, dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1062-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amrü'n-Nâkıd rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyân rivâyet etti. H. ki: Bana Harmeletü'bnü Yahya'dan rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus haber verdi. H. ki: Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer haber verdi. H. ki: Bize Amru'n-Nâkıd da rivâyet etti. ki): Bize Yâ'kup b. İbrahim b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bize babam, Sâlih'den rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Zührî'den bu isnadla rivâyet etmişlerdir. Salih'in hadîsinde râvî: (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan sonra Allah Azze ve celi ruhunu kabzedinceye kadar namaz kılmadı.» cümlesini ziyâde etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1063-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. Dedi ki: Mâlike, Şihâb'dan duyduğum, onun da Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im'den, onun da babasından naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Babası: «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i akşam namazında «Tûr» sûresini okurken işittim.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1064-) Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyân rivâyet etti. H. ki: Bana Harmeletü'bnü Yahya dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus haber verdi. H. ki: Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer haber verdi. Bunların hepsi Zührî'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. hadîsler sabah ve akşam namazlarında ne mikdâr Kur'ân okunacağını bildirmektedirler. namazında altmışdan yüze kadar âyet okunacağını bildiren Ebû Berze rivâyetini Buhârî «Kitâbu Mevâkîti's-Salât» da; Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce dahi «Kitâb's-Sa-lât» da; Ümmül Fadl hadîsini Buhârî «Kitâbü’l-Ezân» ile «Kitâbü'l-Megâzî- de; Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbü's-Salât» da; Cübeyr b. Mut'im hadîsini Buhârî «Kitâbü’l-Ezân»; «Cihâd» ve «Tefsir» bahislerinde; Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce «Salât» bahsinde muhtelif râvîlerden muhtelif lâfızlarla tahrîc etmişlerdir. ilk hadîsini teşkil eden Abdullah b. Sâib rivâyetinin senedindeki «İbn Âs» lâfzı, hadîs ulemâsının beyânına göre yanlışlıkla zikredilmiştir. Çünkü buradaki râvî, Abdullah b. Amr b. Âs değil, Abdullah b. Amr El Hicâzî'-dir. Bunu Buhârî, tarihinde böyle zikrettiği gibi İbn Ebî Hatim ile, gelmiş geçmiş pek çok hadîs İmâmları dahi beyan etmişlerdir. hadîs aylarca öksürük sebebi ile kıraatin kesilebileceğini, keza sûrenin bir kısmını okumanın caiz olduğunu bildirmektedir. diyor ki: «Kıraati bir özürden dolayı kesmekde hiç bir kerahet yoktur. Özür bulunmadığı halde kesmek dahi mekruh değilse de evlâ o-lan kesmemektir. Bizim mezhebimiz ile Cumhûru ulemânın ve bir rivâyette İmâm Mâlik'in mezhebi budur. İmâm Mâlik'in meşhur mezhebine göre özürsüz kıraati kesmek mekrûhdur.» Ümmü'l Fadıl rivâyetinde, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in en son kıldığı namaz, akşam namazı olduğu görülüyor. Halbuki Hazret-i Âişe hadîsinde bunun öğle namazı olduğu bildirilmiştir. Ulemâ bu iki rivâyetin arasını şöyle bulmuşlardır: Hazret-i Âişe'nin rivâyet ettiği namaz mescidde, Ümmül Fadıl'ın rivâyet ettiği ise; evinde İmâm olarak kıldığı son namazlardır. Nitekim Nesâî'nin rivâyetinde bu cihet tasrih edilerek: evinde akşam namazını kıldırdı da Mürselât sûresini okudu; Ondan sonra Allahü teâlâ ruhunu kabzedinceye kadar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir daha namaz kılamadı.» denilmiştir. Gerçi Tirmizî'nin rivâyetinde Hazret-i Ümmü Fadıl: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hastalığında başını sarmış olarak çıktı da akşam namazını kıldırdı ve Mürselât sûresini okudu. Ondan sonra Allah'a kavuşuncaya kadar bu namazı kılamadı.» demiştir. bu hadîsin Hasen Sahîh olduğunu söylemiştir. Fakat bu rivâyet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yattığı yerden içerdeki cemâatin yanına çıktığına hamlolunur. son rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in akşam namazında «Tûr» sûresini okuduğu bildirilmektedir. Bütün bu rivâyetlerden anlaşılıyor ki; Fahr-i Kainat (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz, namazı mü'minlerin hâllerine göre, kıldırmış. Onlar da namazı uzun kıldırmak için iştiyak sezerse uzun kıldırır; Kendinin veya cemâatin bir Özürü bulunursa namazı kısadan kesermiş. (238 - 321): «Akşam namazında kısa sûreleri okumak müstehabdır.» demiş; Tirmizîde: Ulemânın bununla amel ettiklerini söylemişdir. Filhakika Süfyân-ı Sevrî, İbrahim Nehaî, Abdullah İbn'l-Mübârek, Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf, İmâm Muhammed, Ahmed b. Hanbel, İmâm Mâlik ve İshâk hazerâtının Mezhepleri budur. Hazret-i Abdullah b. Ömer'den tahrîc ettiği bir hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in akşam namazında «Tîn» sûresini okuduğu; yine Abdullah b. Ömer (radıyallahu anh)'dan rivâyet edilen bir hadîsde akşam namazında «Kâfirûn» İle «İhlâs» sûrelerini okuduğu bildirilmektedir. Bâzı rivâyetlerden Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimizin «Kâfirûn» ile «İhlâs» sûrelerini Cuma geceleri akşam namazında okuduğu anlaşılıyor. Başka rivâyetlerde akşamla yatsıda «Leyl» ve «Duhâ», öğlede «Alâ» ve «Asır» sûrelerini, daha başka rivâyetlerde akşam namazında «Zilzâl», «Adiyât» ve «Nasr» sûrelerini okuduğu bildirilmiştir. Bütün bunlar, namazın îcâb-ı hâle göre kılınacağını göstermektedirler. Binaenaleyh: Hanefîlere göre: Cemaata ağır gelmiyeceğini bilirse İmâmın kıraati uzatması sünnettir. Ağır geleceğini bildiği halde uzatması mekruh olur. göre: İmâmın kıraati uzatması cemâatin buna razı olduklarını sarahaten söylemeleri şartı ile sünnettir. Yalnız cuma günü sabah namazında cemâat razı olmasalar bile İmâm kıraati uzatır. göre: İmâmın kıraati uzun tutması dört şartla mendûpdur:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
1065-) Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti, ki): Bize Şu'be, Adiy’den rivâyet etti. ki: Ben Berâ'ı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken işittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seferde yatsı namazını kılmış da, iki rek'âtın birinde «Tın» sûresini okumuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Yatsı Namazında Kıraat Bâbı
1066-) Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys Yahya'dan - ki bu zât İbn Saîd'dir - o da Adiy b. Sabit'den, o da Berâ İbn Âzib'den naklen rivâyet etti. Berâ' Şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yatsı namazım kıldım da «Tîn» Sûresini okudu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Yatsı Namazında Kıraat Bâbı
1067-) Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Mİs'âr, Adiy b. Sabit'den naklen rivâyet etti. ki): Ben Berâ İbn Âzib'den dinledim. Şöyle dedi: «Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsıda «Tin» sûresini okurken dinledim. Ondan daha güzel sesli bir kimse dinlemiş değilim!.»'. hadîsi Buhârî «Namaz» bahsinde müteaddid yerlerde tah-rîc etmiştir. Hadîsin birinci rivâyetinden anlaşılıyor ki, namaz seferde kılınmıştır. Onun için de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kısa sûrelerden okumuştur. Seferî olmadığı zamanlarda yatsıda -Şems», «Leyl» ve «İnşikak» sûrelerini okuduğu rivâyet edilmiştir. zaruret olmadıkça yatsı namazında orta sûreleri okumak sünnettir. Çünkü yatsı istirahat ve uyku zamanına tesadüf eden bir namazdır. Onu fazla uzatmaya cemâatin tahammülleri yoktur. Akşam namazında olduğu gibi hafif kıldırmaya dahi bir sebep bulunmadığından onda orta sûreleri okumak sünnet olmuştur. Bu bâbda asıl delîl Ömer (radıyallahü arih)’in Hazret-i Ebû Mûsel-Eş'arî'ye: «Akşam namazında kısa sûreler, yatsıda orta, sabah namazında da uzun sûreleri oku!» diye yazdığı mektuptur. Bir de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsı namazında «Bakara» sûresini okuyan Muâz b. Cebel (radıyallahü anh)'ı muaheze buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Yatsı Namazında Kıraat Bâbı
1068-) Bana Muhammed b. Abbâd rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Amr'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Muâz, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namazı kılar, sonra kavmine gelerek onlara İmâm olurdu. Bir gece Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yatsıyı kıldıktan sonra kavmine gelerek onlara İmâm oldu ve «Bakara» sûresini okumağa başladı. Derken bir adam selâm vererek namazdan ayrıldı. Sonra yalnız basına kıldı ve çıktı gitti. Ashâb o zâta: Sen münafık mı oldun yâ fiilân? dediler. «Hayır Vallahi (münafık değilim; hele sabah olsun) ben bunu mutlaka gider Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e haber veririm!.» cevâbını verdi, ve (ertesi günü) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: Resûlallah, biz develerle su taşıyan insanlarız, gündüzleyin çalışırız, Muâz seninle birlikte yatsıyı kılmış; sonra (Bize) gelerek Sûre-i Bakara'yı tutturdu.» dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Muâz'a dönerek: Muâz, sen fitnebaz mı oldun yoksa?., filân ve filân sûreleri (okusaydın yâ!)» buyurdular. Şöyle dedi: «Ben Amr'a: Ebû Zübeyr bize Câbir'den naklen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: Şems, Duha, Leyl ve A'lâ sûrelerini oku!» buyurduğunu rivâyet etti, dedim. Amr da bunun gibi bir şey, dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Yatsı Namazında Kıraat Bâbı
1069-) Bize Kuteybetübnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. ki: Bize de İbn Rumh rivâyet etti. ki): Bize Leys, Ebi Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi ki; Câbir Şöyle dedi. Muâz b. Cebel El-Ensâri arkadaşlarına yatsıyı kıldırdı. Fakat onlara kıraati uzun tuttu. Bunun üzerine bizden bir zât cemâatdan ayrılarak namazı yalnız basına kıldı. Onun bu yaptığını Muâz haber alınca: O adam münafıktır... dedi. Bu söz o zâtın kulağına ulaşınca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna girerek Muâz'ın söylediklerini kendilerine haber verdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Muâz’a: Sen fitnecimi olmak istersin ya Muâz? Cemaata İmâm olduğun vakit Şems ile A'lâ ve Ikra' ile Leyl sûrelerini okuyuver!.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Yatsı Namazında Kıraat Bâbı
1070-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Huşeym, Mansûr'dan, o da Amr b. Dinar'dan, o da Câbir b. Abdillâh'dan şeym, Mansûr'dan, o da Amr b. Dinar'dan, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen haber verdi ki, Muâz b. Cebel Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yatsıyı kılar sonra kavmine döner ve o namazı onlara da kıldırırmış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Yatsı Namazında Kıraat Bâbı
1071-) Bize Kuteybetü'bnü Saîd ile Ebû'r-Rabi Ez-Zehrânî rivâyet ettiler. Ebû'r-Rabî' dedi ki: Bize Hammâd rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb, Amr b. Dinar'dan, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yatsıyı kılar; sonra kavminin mescidine gelerek onlara da yatsıyı kıldırırdı...» hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Salât» ve «Kitâbül-Edep» de; Nesâî «Kitâbü's-Salât» ile «Kitâbü't-Tefsîr» de; İbn Mâce dahi «Kitâbü's-Salât» ta muhtelif lâfızlarla muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Rivâyetlerin mecmuu Hazret-i Muâz'ın yatsıyı bir defa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in arkasında cemâat, bir defa da kavmine İmâm olarak kıldırmaya devam ettiğini göstermektedir. Bazı rivâyetlerde Hazret-i Muâzin kavmine akşam namazını kıldırdığı bildirilmiştir. Bu yâ hâdisenin tekerrüründendir. Yani bazen yatsıyı, bazen de akşam namazını küdırmıştır. Yahut yatsıya mecazen akşam namazı denilmiştir. bu hadisle istidlal ederek; «Hazret-i Muâz'in kavmine kıldırdığı namaz, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında kıldığı namazın aynidir.» demiş; «Ayni değildir» deyenlere bununla cevap vermişlerdir. Fakat Allâme Aynî bunlara bir kaç vecihle cevap vermiştir. Şöyle ki:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Yatsı Namazında Kıraat Bâbı
1072-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym, İsmail b. Ebî Hâlid’den, o da Kays'dan, o da Ebû Mes'ûd-u Ensârî'den naklen haber verdi. Ebû Mes'ûd Şöyle dedi: Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek, Ben filâacanın bize namazı uzun kıldırması sebebi ile sabah namazına gelemiyorum; dedi. Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hiç bir mev'izada o günkü gadabından daha şiddetli gadaba geldiğini görmedim! Bunun üzerine şöyle buyurdular: «Ey cemaati hakîkaten içinizde nefret ettirenler var! (Bundan böyle) hanginiz cemaata İmâm olursa namazı hafif kıldırsın! Çünkü arkasında yaşlı ve zayıflarla ihtiyaç sahipleri vardır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1073-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Huşeym ile Vekî' rivâyet ettiler. H. ki: Bize de İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. de İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. Bunların hepsi İsmail'den bu isnadla Hüşeym hadisinin mislini rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1074-) Bize Kuteybetü'bnü Said rivâyet etti. ki): Bize Muğîra - ki bu zât İbn Abdirrahman el-Hizâmî'dir - Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): cemaata İmâm olursa namazı hafif kıldırsın! Çünkü onların içinde küçük, yaşlı, zayıf ve hasta olanlar vardır; Kendi kendine kıldığı vakit istediği gîbi kilsini» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1075-) Bize İbn Râfî' rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezmâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den naklen rivâyet etti. Hemmâm: Bize Ebû Hüreyre'nin Allah'ın Resûlü Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettikleri şunlardır: diyerek bir takım hadîsler zikretmiş. Ez cümle: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): cemaata İmâm olduğu vakit namazı hafif kıldırsın! Çünkü onların içinde yaşlı olanlar bulunduğu gibi zayıf olanlarıda vardır; yalnız başına kıldığı zaman namazını dilediği kadar uzatsın.» buyurdular, demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1076-) Bize Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki: Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki: Bana Ebû Selemetü'bnü Abdirrahmân haber verdi, ki Ebû Hüreyre şunu söylerken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): cemaata namaz kıldırırsa hafif tutsun, çünkü cemaatın içinde zayıf, hasta, ve hacet sahibi olanları vardır.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1077-) Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet etti. ki): Bana Leys b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan rivâyet etti. ki): Bana Ebû Bekir b. Abdirrahmân rivâyet etti. Kendisi Ebû Hüreyre'yi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Şöyle buyurdular...» diyerek yukarki hadisin mislini rivâyet ederken dinlemiş. Yalnız o, hadîsdeki «Sakîm» kelimesinin yerine «Kebir» demiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gadaba geldiğini bildiren Ebû Mes'ûd hadîsini Buhârî «İlim», «Namaz» ve «Edeb» bahislerinde; Nesâî «İlim» bahsinde; İbn Mâce dahi ayni bahisde muhtelif râvîlerden, biraz lâfız değişiklikleriyle Ebû Hüreyre hadîsini dahi Buhârî «Ezan» bahsinde tahrîc ettiği gibi Ebû Dâvûd ile İbn Mâce de ayrı ayrı râvîlerden rivâyet etmişlerdir. Gerek bu hadîsler, gerekse Bâbımızın bunlardan sonra gelecek hadîsleri İmâmın namazı vâcib ve sünnetlerini haleldar etmemek şartıyla hafif kıldırması gerektiğini; yalnız kıldığı zaman ise uzatmaya tahammülü bulunan kıraat, rükû, sücûd ve teşehhüd gibi rükünleri istediği kadar uzatmakta serbest olduğunu bildirmektedirler. (sallallahü aleyhi ve sellem)'e şikâyete gelen zâtın kim olduğu bildirilmediği gibi, kimden şikâyet ettiği dahi beyân edilmemiştir. Şikâyet edilen Hazret-i Ubey b. Kâb'tır. Bazıları şikâyet edenin Hazm b. Übeyy b. Kâ'b; şikâyet edilenin de Hazret-i Muâz olduğunu söylemişlerse de o kıssa bu değildir. Buhârî'de Hazret-i Ebû Üseyd, Mâlik b. Rabîâ'nın oğluna: «Yavrucuğum namazı bize uzun tuttun!» dediği, talik suretiyle rivâyet olunmuştur. Aynı taliki İbn Ebü Şeybe dahi rivâyet etmiş ve oğlunun Münzir olduğunu tasrîh etmiştir. Bu rivâyette Münzir: «Babam benim arkamda namaz kılar ve bazan bana: Yavrucuğum bugün bize «Sâffât» sûresini okumakla namazı uzun tuttun» derdi.» demiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hassaten namazı uzun tutan zâta hitâb etmeyip bütün cemaata: namazdan nefret ettirenler var!» buyurması onun kemal-i nezâketine ve lütfü keremine delildir. Cemâat içersinde bir kimseyi utandırmamak için âdetleri dâima bu idi. kılan kimse namazını istediği kadar uzatabilir. Çünkü herkes kendinin takat derecesini daha iyi bilir. Teâlâ Hazretleri hastalığı özürlerden saymıştır. Binâenaleyh İmâmın, namazın rükünlerine halel getirmemek şartıyla namazı hafif kıldırması îcabeder. Ashabı kirâmdan Enes b. Mâlik (radıyallahü anh), Zübeyr b. Avvâm, Ammâr b. Yâsir ve Ebû Hüreyre hazerâtı namaza hafif kıldırırlarmış. Hazret-i Sâd b. Ebî Vakkâs namazı mescidde kıldırdığı vakit rükû ve sücûdu hafif tutar; Evinde kıldığı zaman bunları ve bütün namazı uzatırmış. Kendisine niçin böyle yaptığı sorulunca: «Biz, cemâatın bize uydukları İmâmlarız.» cevâbını vermiş. Hazret-i Zübeyr'e dahi: «Siz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hn ashabı olduğunuz halde neden herkesten ziyâde namazı hafif kıldırıyorsunuz?» diye sorulunca: «Biz şu vesveseci şeytandan önce davranıyoruz» demiştir. Hazret-i Ammâr'ın da: «Bu namazı şeytan vesvese verimi den Üzerinizden atın!» dediği rivâyet olunur. Hazret-i Ömer yaralandığı Bft-man mihraba Abdurrahman b. Avf geçerek en kısa türelerden «Kevser» ile «Nasr» ı okumuştur. hafif kıldın iması hususunda Ebû Vâkıd-i-Leysî, İbn Mes'ûd, Abdullah b. Ömer, Osman b. Ebil-Âsve Enes (radıyallahü anhûm) hazerâtından da hadîsler rivâyet edilmiştir. Ebü Vâkıd hadîsini İmâm Şâfiî «Müsned» inde tahrîc etmiştir. Bu hadîsde: -Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı cemaata en hafif şekilde kıldırır, yalnız kılarken en ziyâde uzun tutan o olurdu.» denilmektedir. Mes'ûd hadîsini Taberânî -El-Evsat- ında tah-rîc etmiştir. Mezkûr hadîste: cemaata İmâm olursa namazı hafif kıldırsın 1 Çünkü içlerinde zayıf, yaşlı ve ihtiyaç sahibi olanlar vardır.» buyurulmuştur. Ömer hadîsini sahih bir senetle Nesâî tahrîc etmiştir. Bu hadîste de: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize namazı hafif kıldırmamızı emreder ve İmâm olurdu!» denilmektedir. Hazret-i Osman ile Enes (radıyallahü anhûma) hadîsleri az sonra görülecektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1078-) Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Amr b. Osman rivâyet etti. ki): Bize Mûsâ b. Talhâ rivâyet etti. ki): Bana Osman b. Ebî'l-Âs Es-Sekafî rivâyet etti, ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine: İmâm ol!» demiş. Osman diyor ki: Yâ Resûlüllah! Ben kendimde bir şey hissediyorum, dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Yokla;!» buyurdu; ve beni huzuruna oturttu. Sonra avucunu göğsüme iki mememin araşma koydu, sonra (Bana): «Dön!» dedi. Bu sefer avucunu sırtıma iki küreğimin arasına koyda sonra: İmâm ol! Her kim bir kavme İmâm olursa namazı hafif kıldırsın! Çünkü içlerinde yaşlı olanlar; çünkü içlerinde hasta olanlar, çünkü içlerinde zayıflar, ve çünkü İçlerinde hacet sahipleri vardır. Biriniz namazını yalnız kıldığı zaman nasıl isterse öyle kılsın.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1079-) Bize Muhammedü'bnü'l-Müsemmâ ve İbn Beşşar rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammed b. Câ'fer rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Şu'be, Amr b. Mürra'dan rivâyet etti. ki: Ben Müseyyeb'den dinledim. ki: Osman b. Ebîl-As rivâyet etti dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bana son vasiyyeti: «Bir kavme İmâm olduğun vakit onlara namazı hafif kıldır!» Hazret-i Osman b. Ebül-As'ın: «Ben kendimde bir şey hissediyorum.» demesi ihtimal ki cemaata İmâm olunca kendisine kibir ve ucup gibi bir şeyin ârız olacağından korktuğu içindir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mübarek eli ve duası bereketi ile Allahü teâlâ bunu kendisinden gidermiştir. Bu sözle namazda vesveseye kapılacağından korktuğunu ifade etmek- istemiş olması da muhtemeldir. Çünkü kendisi müvesvîs imiş. Bunu Müslim'in bâzı nüshalarında tahrîc ettiği şu ziyâdeden anlıyoruz: ki: Ben ya Resûlallah, şeytan nefsimle namazım ve kıraatim arasına giriyor da namazımı karıştırıyor; dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hınzip denilen şeytandır. Onu hissettin mi hemen Allah'a sığın ve sol tarafına üç defa tükür!» buyurdular. Ben bunu yaptım, Allah da onu benden defetti.» göre Osman (radıyallahü anh)’in bu sözle utandığını ve zayıf olduğunu anlatmak istemiş olması ihtimali vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1080-) Bize Halef b. Hişâm ile Ebû'r-Rabî' ez-Zehrânî rivâyet etti. Dediler ki; Bize Hammâd b. Zeyd, Abdülâziz b. Suheyb'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı kısa keser, fakat tamam kılarmış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1081-) Bize Yahya b. Yahya ile KuteybetÜ'bnü Saîd rivâyet ettiler. Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Kuteybe ise: Bize Avâ-ne Katâde'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tamam olmak şartıyle insanların en hafif namaz kıldıranı imiş; dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1082-) Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybetü'-bnü Saîd ve Ali b. Hucr rivâyet ettiler. Yahya b. Yahya (Bize haber verdi) tabirini kullandı. Ötekiler İbn Ca'ferl kastederek: Bize İsmail, Şerik b. Abdillâh b. Ebi Nemir'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti, dediler. Enes şöyle dedi: «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha hafif ve ondan daha tamam namaz kıldıran hiç bir İmâm arkasında namaz kılmadım.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1083-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Cafer b. Süleyman, Sabit El-Bünânî'den, o da Enes'den naklen haber verdi. Enes şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda iken (saflarda) annesi ile- beraber bulunan çocuğun ağlayışını işidir de hafif bir sûre, yahut kısa sûreyi okurdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1084-) Bize Muhammed b. Minhâl ed-Darir rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Zürey' rivâyet etti. ki): Bize Saîd b. Ebî Arûbe, Katâde'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (Bazen) namaza uzatmak niyetiyle giriyorum. Fakat bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin ona karşı gösterdiği fazla şefkat ve üzüntüden dolayı namazı hafif kıldırıyorum.» buyurdular. rivâyetler dahi İmâmın cemaata namazı hafif fakat tamam kıldırması lüzumuna delildirler. hadîsini Buhârî «Kitâbü’l-Ezân»ın muhtelif yerlerinde Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbü's-Salât» da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Çocuğun ağlaması sebebiyle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı hafif kıldırması, kıraati kısa kesmek suretiyle olmuştur. Buna delîl İbn Ebî Şeybe'nin rivâyet ettiği bir hadisdir. Mezkûr hadîsde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazın ilk rek'âtında altmış âyet kadar okudu. Bir çocuğun ağladığını işitince ikinci rek'âtta (yalnız) Üç âyet okudular.» denilmektedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâmlara Namazın Tamamını Hafif Kıldırmalarını Emir Bâbı
1085-) Bize Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî ile Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyin El-Cahderî ikisi birden Ebû Avâne'den rivâyet ettiler. Hâmid dedi ki: Bize Ebû Avâne, Hilâl b. Ebi Humeyd'den, o da Abdurrahmân b. Ebî Leylâ'dan, o da Berâ b. Azib'den naklen rivâyet etti. Berâ Şöyle dedi; «Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte kılınan namazı dikkatle takip ettim: Ve onun kıyamını, arkasından rükûunu, arkasından rükû'dan doğruluşunu, sonra secdesini, sonra iki secde dakî oturuşunu, sonra tekrar secdesini, sonra selâm vermekle, kalkıp gitmesi arasındaki oturuşunu takriben müsavi buldum.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı
1086-) Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şû'be, Hakem'den rivâyet etti. ki: Kûfe'yi İbn'l-Eş'as zamanında bir adam (Hakem bu adamın adını da söylemiştir) idaresi altına alınca Ubeydullah b. Abdillâh'a halka namaz kıldırmasını emretti. Bunun üzerine o da namaz kıldırmağa başladı. Başını rükûdan kaldırdığı vakit ben şu duayı okuyuncaya kadar ayakta kalırdı: «Allâhım! Ey Rabbimiz! Gökler dolusu, yer dolusu, onlardan sonra dilediğin herşey dolusu hamd sana mahsustur. Mecd-ü senaya ehil olan Allah'ım! Senin verdiğini menedecek, menettiğini de verecek yoktur. Senin katında hiçbir varlık sahibine varlığı fayda verecek değildir.» ki: Ben bunu Abdurrahmâzt b. Ebî Leylâ'ya anlattım. O da şöyle dedi: «Ben Berâ İbn Âzib'i şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı ve rükûu, başını rükûdan kaldırışı, sücûdu ve iki secde arası oturuşu takriben birbirine müsâvî idi.» şöyle dedi: «Ben bunu Amr b. Mürre'ye anlattım da o: Ben İbn Ebî Leylâ'yı gördüm onun namazı böyle değildi; dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı
1087-) Bize Muhammedü'bnü Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Dediler ki; Bize Muhammed b. Câ'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Hakem'den naklen rivâyet etti ki: Matar b. Naciye Kûfe'yi raptedince Ebû Ubeyde'ye halka namaz kıldırmasını emretmiş... Ve hadisi rivâyet etmiştir. hadîsi Buhârî-Ezan» ve «Namaz» bahislerinde, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî de «Namaz» bahsinde tah-rîc etmişlerdir. namazda kıraat ve teşehhüdün hafif, rükû, sücût ve onlardan doğrulurkerv tume'nîneti, yani azanın sükûnet bulacağı kadar durmayı uzunca tutmaya delildir. Hadîsin ikinci rivâyetinde -Takriben birbirine müsavi idi,» denilmesi, bazı fiillerin diğerlerinden biraz daha uzun olduğunu gösterir. Bu da kıyam hâline mahsustur. Teşehhüdde dahi mümkündür. beyânına göre bu hadîs bazı ahvâle hamledilmiştir. Yoksa buraya kadar geçen hadîslerden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kıyamı uzatırdığı anlaşılmıştır. Hattâ sabah namazında alt-mışdan yüze kadar âyet, öğle namazında sûre-i secdeyi okurdu. O namaza durduğu vakit cemâatdan biri «Bakî'» tarafına kazâyi hacete gider; sonra evine dönerek abdest alır, mescide gider ve ilk rek'âta yetişebilirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in akşam namazında «Tûr» ve «Mür-selât» sûrelerini, Buhârî'nin rivâyetinde «Arâf» ve ona benzer sûreler okuduğu beyân edilmiştir. Bunlar gösteriyor M: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zaman zaman kıraati uzattığı olurmuş. Binâenaleyh Bâbımız hadîsleri bâzı vakitler mânâsına hamledilmiştir. vermekle, kalkıp gitme arasındaki oturuşunu takriben müsâ-vî buldum.» cümlesi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazdan selâm verdikten sonra orada bir parça oturduğuna delildir. zapteden zâtın ismi hadîsin birinci rivâyetinde tasrîh edilmemiş ise de, ikinci rivâyette bunun Matar b. Naciye olduğu bildirilmiştir Ebû Ubeyde Hazret-i İbn Mes'üd oğludur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı
1088-) Bize Halef b. Hişâm rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Zeyd, Sâbit’den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i bize nasıl namaz kıldırırken gördüysem size de öylece namaz kıldırmaktan geri kalmam.» demiş ki: «Enes öyle bir yapardı ki, —onu sizin yaptığının görmüyorum—. Başını rükudan kaldırdığı vakit kendisini gören «unuttu gâliba» diyecek kadar ayakta dikilirdi. Secdeden başını kaldırdığı zaman dahi gören «unuttu galiba!» diyecek kadar dururdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı
1089-) Bana Ebû Bekir b. Nâfi' El-Abdî rivâyet etti. ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Hammâd rivâyet etti. ki): Bize Sabit, Enes'den naklen haber verdi. Enes şöyle dedi: Ben, tamam olmak şartıyla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha kısa kıldıran bir kimsenin arkasında namaz kılmadım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı (fiilleri itibariyle) birbirine yalandı. Ebû Bekir'in namazı dahi (fiilleri itibariyle) birbirine yakındı. Ömerü'bnü’l-Hattâb halîfe olunca sabah namazını uzattı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hamiden» dediği vakit biz: Vehmetti galiba; diyecek kadar ayakta durur; sonra secde eder, iki secde arasında dahi bizler: Vehmetti galiba diyecek kadar otururdu. hadîsi Buhârî «Ezan» bahsinde bir iki yerde tahrîc etmiştir. Hazret-i Enes'in: tamam olmak şartiyle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha kısa namaz kıldıran bir kimsenin arkasında namaz kılmadım.» demesiyle ayni hadîsde: İlâhû limen Hamiden!» dediği vakit vehmetti galiba diyecek kadar ayakta dururdu.» sözü birbirine münâfi değildir. Çünkü rü-kûdan doğrulduktan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in o-kuduğu duayı tertil ve huşu ile okumak insana unuttu zannını verecek kadar vakit alır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı yerine göre uzun ve kısa kıldırdığını az yukarıda görmüştük.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı
1090-) Bize Ahmed b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû İshâk rivâyet etti. H. Yahya b. Yahya da rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hayseme, Ebû İshâk'dan, o da Abdullah b. Yezîd'den naklen haber verdi. Abdullah Şöyle dedi: Bana Berâ' anlattı - ki yalan söylemez bir zâttır -. Kendileri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında namaz kılarlarmış. (Berâ' dedi ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükûdan başını kaldırdığı vakit o alnını yere koymadıkça hiç bir kimsenin belini eğittiğini görmedim. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasındakiler secde ederek yere kapanırlardı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâma Tabi Olma Ve Ondan Sonraki Ameller Bâbı
1091-) Bana Ebû Bekir b. Hallâd El-Bahilî de rivâyet etti. ki): Bize Yahya (yani İbn Sâid) rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. ki): Bana Ebû İshâk rivâyet etti. ki): Bana Abdullah b. Yezid rivâyet etti. ki): Bana Berâ'-ki yalancı değildir -rivâyet etti. Berâ' şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): limen hamideh» dediği vakit kendileri secdeye varmadıkça bizden hiç birimiz belini eğiltmezdi. Ondan sonra biz de secdeye kapanırdık.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâma Tabi Olma Ve Ondan Sonraki Ameller Bâbı
1092-) Bize Muhammed b. Abdirrahmân b. Sehm El-Antâkî rivâyet etti. ki): Bize İbrahim b. Muhammed Ebû İshâk El-Fezârî, Ebû İshâk Eş-Şeybânî'den, o da Muharip b. Disâr'dan naklen rivâyet etti. Muharip Şöyle dedi: Abdullah b. Yezidi minber Üzerinde şöyle derken işittim: Bize Berâ' rivâyet etti ki. kendileri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılarlarmış. O rükû etti mi onlar da rükû ederlermiş. Berâ' demiş ki: Başını rükûdan kaldırarak: limen hamideh» dediği vakit, yüzünü yere koyduğunu-görmedikçe ayakta dururduk, sonra ona tâbi olurduk.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâma Tabi Olma Ve Ondan Sonraki Ameller Bâbı
1093-) Bize Züheyr b. Harb ile İbn Nümeyr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti. ki): Bize Ebâa ve başkaları Hakem'den, o da Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan, o da Berâ’dan naklen rivâyet etti. Berâ' Şöyle dedi: «Biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte (namaz kıldığımız vakit) onun secde ettiğini görmedikçe hiç birimiz belini eğiltmezdi. dedi ki: Bize Süfyân rivâyet etti. ki: Bize Kûfeliler Eban ve başkaları rivâyet etti. Ebân: «Onun secde etliğini görünceye kadar» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâma Tabi Olma Ve Ondan Sonraki Ameller Bâbı
1094-) Bize Muhriz b. Avn b. Ebî Avn rivâyet etti. ki): Bize Halef b. Halifete'l-Eşcaî Ebû Ahmed, Ali Amr b. Hureys'in azatlısı Velîd b. Serî'den, o da Amr b. Hureys'den naklen rivâyet etti. Amr Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında sabah namazını kıldım da onun âyeni okuduğunu işittim. Bizden hiç birimiz o tamamiyle secdeye varmadıkça belini eğiltmezdi. hadîsi Müslim Hazret-i Berâ' İbn Âzîb'den muhtelif tarîklerle rivâyet ettiği gibi, Buhârî «Ezan» ve «Namaz» bahislerinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî dahi «Namaz» bahsinde muhtelif râvîlerden rivâyet etmişlerdir. söylemez bir zâttır.» Sözünü hangi râvîlerin söylediği ihtilaflıdır. Yahya b. Maîn ile Humeydî ve İbn ül-Cevzî'ye göre bu sözü söyleyen Ebû İshâk'dır. Bununla Abdullah b. Yezîd'in yalan söylemediğine işaret etmiştir. İşareti Hazret-i Berâ'e ait zannetmemelidir. Çünkü Berâ' (radıyallahü anh) Sahâbîdir. Sahabeyi kirâmın ise tezkiyeye ihtiyaçları yoktur. Bağdadî: «Eğer bu söz İshâk'ınsa Abdullah b. Yezîd hakkındadır; Abdullah'ın ise Berâ'e aittir.» demiştir. dahi: Bu söz râvî hakkında bir töhmet icâb etmez. O ancak doğruluğun hakikatini ifâde eder. Zîrâ bir ravînin iyice bilinmesini ve rivâyet ettiği hadîsle amel edilmesini istedikleri vakit râvîlerin âdeti böyle te'kîdler yapmaktı. Meselâ Ebû Hüreyre: Sâdık ve nınsdûk olan Halîlimden işittim; derdi...» demektedir. îyâz dahi ayni yoldan giderek: «Râvî bu sözle tâ'diîi kasdetmemiştir. O bununla hadîsi takviye etmek istemiş ve hadîsi hiç bir suretle müttehem olmayan Berâ' İbn Âzib’in rivâyet ettiğini söylemiştir.» demiştir. «Bu sözün mânâsı: Hadîsi bana Berâ' rivâyet etti. Bilirsiniz ki Berâ' müttehem olmayan bir zâttır. Binâenaleyh size ondan rivâyet ettiğim hadîslere îtimâd edin! demektir.» diyor. söylenenlerden anlaşılıyor ki «Yalancı değildir.» sözü Hazret-i Berâ' hakkında söylenmiştir. Nitekim hadîsin ikinci rivâyetinde Abdullah b. Yezîd'in: «Bana Berâ' rivâyet etti - ki yalancı değildir. -» demiş olması da bunu gösterir. Bir de hadîsde Berâ' dan sonra zikredilen (Hüve) zamîri kaide îcâbı zikredilen isimlerin en yakınma ait olur (ki o da Berâ') dır. b. Maîn'in Hazret-i Berâ'i yalandan tenzih etmesi Abdullah b. Yezîd dahi sahabeden olduğu halde onun hakkında bir şey söylememesi Hazret-i Abdullah'in sahabeden olup olmadığına ihtilâf edildiğindendir. Yahya b. Maîn onun sahâbi olduğunu kabul etmemiştir. Filhakika Bazıları onun sahâbî olmadığını söylemiş; İmâm Ahmed, Ebû Hatim ve Ebû Dâvûd bu bâbda tevakkuf ederek bir şey söylememişler. İbn Abdilberr, Dâre Kutnî ve diğer hadîs ulemâsı onun sahâbî olduğunu isbât etmişlerdir. Abdullah'in bu hadîsi rivâyet etmesine sebeb Taberân î'nin rivâyetine göre, Kûfe'de vali bulunduğu şuralarda cemaata namaz kıldırması ve cemâatin İmâmdan evvel rükû ve secdeye varmaları, başlarını İmâmdan önce kaldırmalarıdır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: İmâma Tabi Olma Ve Ondan Sonraki Ameller Bâbı
1095-) Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye ve Veki’, A'meş'den, o da Ubeyd b. Hasen'den, o da İbn Ebî Evfâ'dan naklen rivâyet etti. ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) belini rükûdan doğrulttuğu vakit: kendisine hamdedenin hamdini kabul eder. Allah'ım! Ey Rabbimiz! göklerle yer dolusu ve onlardan maada dilediğin her şey dolusu hamd ancak sana mahsustur.» derdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Kılanın Rüküdan Başını Kaldırdığı Vakit Ne Okuyacağı Bâbı
1097-) Bana Muhammed b. El-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. İbn'l-Müsennâ dedi ki: Bize Muhammed b. Câ'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Mecze'etü'bnü Zâhir'den rivâyet etti. Dedi ki; Ben Abdullah b. Ebî Evfâ'yı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinledim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükûdan doğruldukta: sana göklerle yer ve onlardan mâda dilediğin her şey dolusu hamd olsun. Allah'ım beni kar, dolu ve soğuk suyla temizlet Yârabbi! Beni günah ve hatalardan, beyaz elbisenin kirden paklandığı gibi temiz pak eyle.» dermiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Kılanın Rüküdan Başını Kaldırdığı Vakit Ne Okuyacağı Bâbı