Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
3463-)
Bu hadîsi bana Abdullah b. Hâşim dahi rivâyet etti. ki): Bize Veki', Süfyan'dan, o da İbn Dinar'dan bu isnâdla rivâyette bulundu. Ama «Her Cumartesi» sözünü zikretmedi. hadîsi bütün Kütübû Sitte sahibleri muhtelif şekillerle tahric etmişlerdir. Tahâvî «iki rekât namaz kılardı» cümlesinin müdrec olduğunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'nin bir yerde oturmazdan Önce mutlaka namaz kılardı. Malûm olduğu için bunu râvilerden birinin söylediğini bildirmiştir. ile İbn Mâce'nin rivâyet ettikleri bir hadîsde: kimse evinden çıkarak şu mescide yani Mescid-i Küba'ya gelir de orada namaz kılarsa ona bir ömre kadar sevap verilir.)- buyrulmuştur. b. Ebî Vakkâs (radıyallahü anh)’ın dahi: «Kubâ mescidinde iki rekât namaz kılmam benim indimde Beyt-i Makdis'e iki defa gitmemden daha iyidir.» dediği rivâyet olunur. Mamafih geçen babda görülen üç mescid hakkındaki sevap katlaması Kubâ mescidi hakkında sabit olmamıştır. Kubâ mescidinin fazileti hakkında birçok hadîsler vardır. Taberâni'nin bin ti Nûman'dan rivâyet ettiği bir hadîsde şöyle denilmektedir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kubâ'ya gelerek şu mescidi yani Mescidi Kubâ'yi bina ettiği zaman kendisini gördüm. Taşı yahut kayayı alıyor; taş kendisini çökertiyordu. Karnının veya göbeğinin üzerinde beyaz toprak izi görüyordum. Ashabından biri gelerek, annem, babam hakkı için Yâ Rasûlallah! Onu bana ver. Senin için ben taşıyayım, derdi. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Hayır! Sen de bunun gibi başka bir taş al mukabelesinde bulunurdu. Mescidi böyle bina etti...» Bu hadîsin râvileri mevsukdur. Medine'nin Cenubunda ona iki mil mesafede bulunan bir yerdir. Bazıları üç mil mesafede olduğunu söylerler. Kelime müzekker olarak münsarif, müennes olarak gayri münsarif okunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Kuba Mescidinin Ve Bu Mescidde Kılınan Namazla Onu Ziyaretin Fazileti Bâbı
3464-)
Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmi ile Ebû Bekir b. Etî Şeybe ve Muhammed b. Alâ' El-Hemdânî hep birden Ebû Muâviye'den rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'ten, o da İbrahim'den, o da Alkame'den naklen haber verdi. Alkame şöyle dedi: Abdullah ile birlikte Mina'da yürüyordum. Derken ona Osman rastladı ve onunla konuşmaya başladı. Osman ona: Ebâ Abdirrahman! Seni genç bir hanımla evlendirsek ya. Olur ki sana geçmiş zamanından bir kısmını hatırlatır, dedi. Abdullah şu cevâbı verdi: Sen böyle dedinse Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bize: gençler cemâati! Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin. Zira evlilik gözü (haramdan) daha yumdurucu, namusu daha koruyucudur. Kimin gücü yetmiyorsa o da oruç tutmayı iltizam etsin. Çünkü oruç onun İçin hayalarını kesmek (mesabesinde) dîr.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Cimaa Karşı Kuvvetli İştiyaki Olup Nikah Masraflarını Bulabilen Kimseye Evlenmenin Müstehab Oluşu, Masrafları Bulamayan Kimsenin Oruçla İştiğal Etmesi Bâbı
3465-)
Bize Osman b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, Â'meş'den, o da İbrahim'den, o da Alkame'den naklen rivâyet etti. Alkame şöyle dedi: Ben Abdullah b. Mesud ile Mina'da yürüyordum birden ona Osman b. Affan rastladı. Ve: Beri gel ya Ebâ Abdirrahman! diyerek onu tenhaya çekti. Abdullah onun bir haceti olmadığını görünce bana Gel ya Alkame! dedi. Ben de gittim. Osman ona: Seni bakire bir kızla evlendirsek ya ey Ebâ Abdirrahman! Olur ki, nefsinden kaybettiğin bazı şeyleri sana döner, dedi. Bunun üzerine Abdullah: Sen böyle dedinse... diyerek Ebû Muâviye hadîsi gibi anlattı.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Cimaa Karşı Kuvvetli İştiyaki Olup Nikah Masraflarını Bulabilen Kimseye Evlenmenin Müstehab Oluşu, Masrafları Bulamayan Kimsenin Oruçla İştiğal Etmesi Bâbı
3466-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, Â'meş'den, o. da Umâratû'bnû Umeyr'den, o da Abdûrrahman b. Yezîd'den, o da Abdullah’dan naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize: gençler cemâati! Sizden kimin evlenmeye gücü yeterse hemen evlensin. Zira evlilik gözü (haramdan) daha yumdurucu, namusu daha koruyucudur. Kİmin gücü yetmezse o da oruç tutmayı iltizam etsin. Çünkü oruç onun için hayalarını kesmek (mesabesinde) dır.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Cimaa Karşı Kuvvetli İştiyaki Olup Nikah Masraflarını Bulabilen Kimseye Evlenmenin Müstehab Oluşu, Masrafları Bulamayan Kimsenin Oruçla İştiğal Etmesi Bâbı
3467-)
Bize Osman b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Cerîrr, Â'meş'den, o da Umaratû'bnû Umeyr'den, o da Abdûrrahman b. Yezîd'den naklen rivâyet etti. Abdûrrahman Şöyle dedi: amcam Alkame ve Esved, Abdullah b. Mesûd'un yanına girdik. o gün (henüz) gençdim. İbn Mesûd bir hadîs söyledi ki, zannederim onu benim için rivâyet etti. (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular dedi.» Râvi Ebû Muâviye hadîsi gibi rivâyette bulundu. Şunu da ziyâde etti: «Abdurrahman: Artık durmayıp evlendim, dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Cimaa Karşı Kuvvetli İştiyaki Olup Nikah Masraflarını Bulabilen Kimseye Evlenmenin Müstehab Oluşu, Masrafları Bulamayan Kimsenin Oruçla İştiğal Etmesi Bâbı
3468-)
Bana Abdullah b. Saîd El-Eşecc rivâyet etti. ki): Bize Vekî rivâyet etti. ki): Bize Â'meş, Umâretû'bnû Umeyr'den, o da Abdûrrahman b. Yezid'den, o da Abdûllah’dan naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: «İbn Mesûd'un yanına girdik. Ben girenlerin en genci idim...» Râvi yukardakilerin hadîsi gibi rivâyette bulunmuş. Fakat: «Artık durmayıp evlendim» cümlesini söylememiştir. hadîsi Buhârî ile Nesâî «Oruç» ve «Nikâh» bahislerinde, Ebû Dâvûd ile İbn Mâce «Nikâh» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. . Abdirrahman, Hazret-i İbn Mes'ûdun künyesidir. Bazıları buradaki Ebû Abdirrahman’ın «Hazret-i Abdullah b. Ömer olduğunu iddia etmiş ve Ebû Abdırrahman’ın onun meşhur olan künyesidir» demişlerse de doğru değildir. Bu kıssada Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'ın dahli yoktur. ki, nefsinden kaybettiğin bazı şeyler sana döner» cümlesinden murad gençliğindeki neşât ve kuvvetidir, Bazıları: «İhtimal ki Hazret-i Osman İbn Mesûd (radıyallahü anh)’ın hâlinde pejmürdelik görmüş; bunu evlenmemiş olmasına hamletmiştir derler. yâ Alkameî» diyen Kirmânî'ye göre Hazret-i Abdullah İbn Mesûd'dur. Ayni bu sözü Hazret-i Osman’ın söylemiş olmasını muktezâyı hale daha muvafık görmüşse de bizce hadîsin Buhârî'deki ibaresi dahi Kirmânî’nin haklı olduğunu göstermektedir. Zira Buhârî'de yâ Ebâ Abdirrahman! Benim sana söyleyecek bir hacetim var, dedi. Ve'bir kenara çekildiler. Osman: Ya Ebâ Abdirrahman! Seni bir kızla evlendirmemize razı mısın? Sana kaybettiğin gençlik kuvvetini hatırlatır, demiş. Abdullah (radıyallahü anh) onun bundan başka söyliyecek bir haceti olmadığını görünce bana işaret ederek; gel ya Alkame! dedi » buyrulmaktadır. Bir sıfatın hepsine şâmil olduğu taifedir. Binâenaleyh gençler bir ma'şer, ihtiyarlar dahi bir ma'şerdir. Lisânımızda bunlara cemâat denir. Şâabbın cemidir. Gençler demektir. Şâabb kelimesi Sebebe ve Şubbann şekillerinde de cemilenir. Nevevî Şâfiîler'e göre otuz yaşım geçmeyen âkil baliğ kimselere «Şâabb» denildiğini söylüyor. Kurtubî ise onaltı yaşma kadar bir çocuğa «hades», onaîtı yaşından otuz iki yaşma kadar «şâabb», otuz ikiden yukarı olanlara «Keh'iİ» denildiğini bildirmiştir. Zemahşerî’nin kavli de budur. Bazıları otuz ikiden kırk yaşma kadar olanlara Kehil denileceğini söylemişlerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin hassaten gençlere hitab buyurması, kadınlara karşı şehvet daha ziyâde onlardan beklendiği içindir. kelimesinden murâd ne olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bir kavle göre bundan murâd nikâh masrafları, ikinci kavle göre cimâ'dır. Ulemâ ikinci kavli daha sahih bulmuşlardır. Mamafih her iki kavil netice itibariyle aynı mânâya gelirler. Cümlenin takdiri şudur: «Sizden kimin mâlî kudreti bulunmak suretiyle cinsî münasebete gücü yeterse hemen evlensin. Mâlî kudreti bulunmamak suretiyle cimaa gücü yetmeyen de oruç tutsun, bu suretle âdeta hayaları çıkarılmış gibi şehvetini kessin.» kelimesi, Bâat, Bâa' ve Bâhe şekillerinde de okunmuştur. Fakat meşhur kıraati Bâae'dir. Bu kelimenin lûgatta asıl mânâsı cinsî münasebettir. Sonra nikâh akdine de bâae denilmiştir. Hayaların çıkarılmasıdır. Bâzılarına göre Vicâ' hayaları burmaktır Onları çıkarıp atmaya iksâ' denilir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oruca teşvik suretiyle bu ismi vermiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Cimaa Karşı Kuvvetli İştiyaki Olup Nikah Masraflarını Bulabilen Kimseye Evlenmenin Müstehab Oluşu, Masrafları Bulamayan Kimsenin Oruçla İştiğal Etmesi Bâbı
3469-)
Bana Ebû Bekir b. Nafir El-Abd' rivâyet etti. ki): Bize Beliz rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Seleme, Sâbit'den, o da Enes'den naklen rivâyet eyledi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından birkaç kişi' Nebiyyi (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcelerine onun gizlice yaptığı ibâdetini sormuşlar. Neticede bunlardan biri: Ben kadınlarla evlenmeyeceğim; diğeri: Ben et yemeyeceğim; öteki: Ben döşekte uyumayacağım, demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'a hamdû sena ederek: kimselere ne oluyor ki, şöyle şöyle dediler. Ama ben hem namaz kılar, hem uyurum. Hem oruç tutar, hem tutmam. Kadınlarla da evlenirim. imdi kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Nikâh» bahsinde tahriç etmiştir. Onun rivâyeti buradakinden daha tafsilâtlı olup şöyledir: kişi evzâcı tâhirâlın evlerine gelerek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (gizli) ibâdetini sormuşlar. Kendilerine haber verilince herhalde bunu az görerek: Biz nerede, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) nerede! Allah onun gelmiş geçmiş bütün (mütesavver) günahlarını af etmiştir demişler. Bunlardan biri: Bana gelince, ben geceleri ilel ebed namaz kılacağım; diğeri ben de ömrüm boyunca oruç tutacağım, orucu hiç bırakmayacağım; öteki, ben de kadınlardan uzak kalacağım. Ve ebediy-yen evlenmiyeceğim, demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek: şöyle diyenler sizler misiniz? Dikkat edin. Vallahi sizin Allah'dan en ziyade korkan ve sakınanınız benim. Lâkın ben hem oruç tutar, hem tutmam. Hem namaz kılar, hem uyurum. Kadınlarla da evlenirim, imdi her kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.» buyurmuşlar. rivâyetinde «nefer» yerine «raht» buyrulmuştur. Bu iki kelime arasında mânâ itibariyle cüz'i fark vardır. Üçden ona; Nefer: Üçden dokuza kadar kimselere denilir: Bu kelimelerin ikisi de birer ismi cemi olup müfretleri yoktur. b. El-Müseyyeb'in rnürsel olarak rivâyet ettiği bir hadîse göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ibâdetini sormaya gelenler Ali b. Ebî Tâlib, Abdullah b. Amr bir. Âsve Osman b. Maz'ûn (radıyallahü anh) Hazerâtıdır. Bu zevat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in evinde gizlice yaptığı ibâdeti az bulunca Allah'ın affû mağfiretine nail olan bir zâtın fazla ibâdete ihtiyacı olmadığı kanâatine varmışlarsa da Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): sîzin Allah'dan en ziyade korkan ve sakınanızım.» buyurarak bunu reddetmiş, kendisinin ibâdette son derece dikkat ve şiddet gösterdiğini ve Allah korkusunun kendisinde herkesten fazla olduğunu bildirmiştir. kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir» cümlesinden murâd, sünnetimden yüz çeviren benim yolumda değildir, demektir. Yani buradaki sünnetten murâd tarikat ve yoldur. Bu da farz, nafile bütün amellere ve akaide şâmildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Cimaa Karşı Kuvvetli İştiyaki Olup Nikah Masraflarını Bulabilen Kimseye Evlenmenin Müstehab Oluşu, Masrafları Bulamayan Kimsenin Oruçla İştiğal Etmesi Bâbı
3470-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Mübarek rivâyet etti. H. Ebû Küreyb Muhammed b. Alâ' dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize İbn Mübarek, Ma'mer’den, o da Zûhri'den, o da Saîd b. El-Müseyyeb'den. o da Sa'd b. Ebî Vakkâas'dan naklen haber verdi. Sâ'd Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Osman b. Maz'û'nun tebettülünü (bekârlığı) kabul etmedi. Şayet ona izin verseydi biz de hayalarımızı çıkarırdık.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Cimaa Karşı Kuvvetli İştiyaki Olup Nikah Masraflarını Bulabilen Kimseye Evlenmenin Müstehab Oluşu, Masrafları Bulamayan Kimsenin Oruçla İştiğal Etmesi Bâbı
3471-)
Bana Ebû Imrân Muhammed b. Câ'fer t. Ziyâd rivâyet etti. ki): Bize ibrahim b. Sa'd, İbn Şihâb Zühri’den, o da Saîd b. El-Müseyyeb'den naklen rivâyet etti. Saîd Şöyle dedi: Ben Sa'd'ı: «Osman b. Mazûn'ım bekârlığı kabul edilmedi; şayet ona izin verilseydi biz de hayalarımızı çıkarırdık.» derken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Cimaa Karşı Kuvvetli İştiyaki Olup Nikah Masraflarını Bulabilen Kimseye Evlenmenin Müstehab Oluşu, Masrafları Bulamayan Kimsenin Oruçla İştiğal Etmesi Bâbı
3472-)
Bize Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize Huceym b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Leys, Ukayl'den, o da İbn Şihabb'dan naklen rivâyet etti ki. İbn Şihabb Şöyle dedi: Bana Saîd b. El-Müseyyeb haber verdi. Kendisi Sa'd b. Ebî Vakkâas'ı şunu söylerken işitmiş: b. Mazûnn bekâr kalmak istedi de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini (bundan) nehi buyurdu. Şayet ona bekârlığı tecviz etseydi biz de hayalarımızı çıkarırdık.» hadîsi Buhârî , Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce «Nikâh» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. esas itibariyle inkıta' mânâsına gelir. Hazret-i Meryem ile Fâtıma (radıyallahü anh)'ya «Betûl» denilir. Bunun vechi dîn, fazilet ve âhirete rağbet hususunda zamanlarındaki kadınlardan mümtaz ve münkatı' olmalarıdır. Ulemânın beyânına göre' bu hadisteki tebettûl'den murâd sırf Allah'ı ibâdet maksadı ile kadınlardan alâkayı keserek bekâr kalmaktır. Taberî: «Tebettûl dünya ile, dünya şehvetlerini terk ederek kendini Allahü teâlâ’nın ibâdetlerine vermektir.» diyor. Sa'd’ın: «Şayet ona izin verseydi biz de hayalarımızı çıkarırdık sözünden murâd bekârlığa ve sâir dünya lezzetlerinden alâkayı kesmeye izin verilseydi, biz de şehvetimizi kırmak için hayalarımızı çıkartır, su suretle bekârlık bize âsân olurdu demektir. hıristiyanlıkta meşru idi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz neslin çoğalması ve cihâdın devam edebilmesi için ümmetini bundan nehiy buyurmuştur. İnsanın hayalarını çıkarmak ve tenasül uzvunu kesmek bil-ittifak memnu'dur. Binâenaleyh bugün moda haline getirilmeye çalışılan umûmî doğum kontrolü de dînen memnu'dur. Çünkü bunun neticesi müslümanlar azalacaktır. Halbuki dînen müslümanların azalması değil, çoğaltılmaya çalışılması emir buyrulmuştur. Gerçi İslâm hukukunda «az!» denilen bir fiilin meşrûiyyetinden bahsolunmuştur. Fakat bu iş bâzı hallerde karı ile kocanın anlaşmasına bırakılmış bir istisnadır. Tamimine müsaade yoktur. Çocuk yapmamak için karı-koca anlaşarak erkeğin menisini dışarıya atmaktır. Abdilberr'in «El-istîab» nâm eserinde' Âişe binti' Kudâme'den rivâyet ettiği bir hadisde söyle denilmektedir: «Osman b. Mazûnn: Ya Resûlallah! Bize gazalarda bekârlık güç geliyor. Bana müsaade buyurur musun hayalarımı çıkartayım ya Resûlallah? demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Hayır İbnİ Mazûnn! Sen oruç tutmalısın. Çünkü oruç şehveti keser; buyurmuş.» Rivâyete nazaran Osman b. Mazûnn. Hazret-i Ali ve Ebû Zer (radıyallahü anh) hayalarını çıkararak bekâr yaşamak istemişler. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerini bundan men etmiştir. bunlar gösteriyor ki, dinimiz müslumanların azalmasını hedef tutan hiç bir vasıtayı meşru' görmemiştir. «İkiyüz tarihinden sonra gizin en hayırlınız hafif ve ailesiyle çoluk çocuğu olmayan bekârlarınızdır» mealinde bir hadîs rivâyet olunursa da bu hadîs uydurmadır. Binâenaleyh ona asla iltifat olunamaz. Hazret-i Huzeyfe'nin üzerinden söylenen: «Sene yüz, yüzellİ oldu mu sizden birinizin bir köpek eniği terbiye etmesi, çocuk terbiye etmesinden daha hayırlıdır.» sözü de bu kabil uydurmalardandır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Cimaa Karşı Kuvvetli İştiyaki Olup Nikah Masraflarını Bulabilen Kimseye Evlenmenin Müstehab Oluşu, Masrafları Bulamayan Kimsenin Oruçla İştiğal Etmesi Bâbı
3473-)
Bize Amr b. Ali rivâyet etti. ki): Bize Abdûl'â'lâ rivâyet ettİ. ki): Bize Hişam b. Ebî Abdillâh, Ebû'z-Züfaeyr'den, o da Câbîrden naklen rivâyet eyledi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kadın görmüş. Müteakiben zevcesi Zeyneb'e gelmiş. Zeyneb kendine ait bir deri ovuyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen hacetini bitirmiş. Sonra Ashabının yanına çıkarak: ki kadın şeytan suretinde gelir, şeytan suretinde gider. Biriniz bir kadın gördü mü hemen ailesine gelsin. Çünkü bu onun nefsinde olan şeyi giderir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadın Görüp De Onda Gözü Kalan Kimseyi Karısına Veya Cariyesine Gelerek Onunla Cima Etmeye Teşvik Bâbı
3474-)
Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Abdüssamed Abdilvâris rivâyet etti. ki): Bize Harb b. Ebi'l-Âliye rivâyet eyledi. ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kadın görmüş. yukarda hadîsin mislini rivâyet etmiş. Yalnız: «Zevcesi Zeyneb'e gelmiş. Zeyneb bir deri ovuyormuş» demiş «Şeytan suretinde gider» cümlesini söylememiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadın Görüp De Onda Gözü Kalan Kimseyi Karısına Veya Cariyesine Gelerek Onunla Cima Etmeye Teşvik Bâbı
3475-)
Bana Selemetû'bnü Şebîbb rivâyet etti. ki): Bize Hasan b. Â'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kıl, Ebû'z-Zübeyr'den naklen rivâyet eyledi. ki): Câbir şunu söyledi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: bir kadın hoşuna gider de gönlüne girerse, hemen kendi karısına giderek onunla cima' etsin. Çünkü bu nefsindeki şeyi giderir.» buyururken işittim. beyanına göre kadının şeytan suretinde gidip gelmesinden murâd, nefsi fitneye davet etmesine işarettir. Çünkü Teâlâ hazretleri erkeklerin nefislerinde kadınlara karşı bir meyi halk etmiştir. Onlara bakmaktan lezzet duyarlar. Binâenaleyh kadın erkeğe vesvese vererek şerre davet eden bir mahlûk olduğu için şeytana benzetilmiştir. Henüz tabaklanmaya konan deridir. Daha sonra «Efîk», daha sonra da «Edîm» nâmını alır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin bir kadın görerek Hazret-i Zeyneb'e gelmesi ve onun cinsî münâsebette bulunması ashabına talîm ve irşad içindir. Dışarda bir kadın görerek onda gözü kalanların böyle yapmaları îcap eder.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadın Görüp De Onda Gözü Kalan Kimseyi Karısına Veya Cariyesine Gelerek Onunla Cima Etmeye Teşvik Bâbı
3476-)
Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr El-Hemdânî rivâyet etti. ki): Bize babam ile VeUF ve İbn Bisr, İsmail'den, o da Kays'dan naklen rivâyet ettiler. Kays şöyle dedi: Ben Abdullah'ı şunu söylerken işittim: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte gaza ediyorduk. Kadınlarımız yoktu. Bu sebeble hayalarımızı çıkarsak mı ki dedik. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi bundan nehyetti. Sonra bize elbise mukabilinde muayyen bir zamana kadar bir kadınla evlenmemiz için ruhsat verdi. Bundan sonra Abdullah: îman edenler! Allah'ın size helâl kıldığı şeylerin iyi, hoş olanlarını (kendinize) haram kılmayın. Hakka da tecavüz etmeyin. Çünkü Allah mütecavizleri sevmez." Sure-i Mâide, Âyet: 87 âyet-i kerîmesini okudu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3477-)
Bize Osman bin Ebî Şeybe rivâyet etti. ki) ; Bize Cerîr, İsmail b. Ebî Hâlid'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Ve: «Sonra bize şu âyeti okudu» dedi; «Abdullah okudu» demedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3478-)
Bİzc Ebû Bekir b. Ebû Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Vekî' İsmail'den bu isnâdla rivâyetle bulundu. «Biz genç olduğumuz haldeydik ve yâ Resûlallah! Hayalarımızı çıkaralım mı diye sorduk?» dedi. «Kaza ediyorduk demedi.» hadîsi Buhârî «Nikâh» ve «Tefsir» bahislerinde, Nesâî «Tefsir» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Görülüyor ki ashâb-ı kiram'dan Bazıları şehvetlerini kırmak ve şeytanın vesvesesinden kurtulmak için hayalarını çıkarmak istemişler. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları bundan nehi buyurmuştur. Çünkü bu iş Allah'ın halk ettiği şekli değiştirmek, neslin önünü kesmek ve canlıya eziyet gibi bir takım memnu' fiilleri tazammun etmektedir. Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun yerine ashâb-ı kirâm'ma müfa denilen bir nevi muvaffak nikâha ruhsat vermiştir. Hadîs-i şerifte: bize elbise mukabilinde bir kadını bir müddet nikâh etmeye ruhsat verdi» cümlesinden murâd budur. Müt'a'nın mutlaka bir elbise mukabilinde olması şart değildir. İki tarafın razı olacakları herhangi bir şeyle müt'a yapılır. Nikâh-ı müt'a: Temettü' lâfzîle yapılan muvakkat nikâhtır. Bunda şahit lâzım değildir. râvisi Hazret-i Abdullah b. Mesud'dur. Okuduğu âyet-i kerîme İbn Abbâs (radıyallahü anh)’ın beyânına göre ashâb-ı kiram'dan üç kişi hakkında nâzil olmuştur. Bu zevat kendi aralarında: «Tenasül âletlerimizi keselim de dünya şehvetlerinden vaz geçelim. Biz de Râhiblerin yaptıkları gibi yeryüzünde seyahat edelim.» diye konuştukları vakit nâzil olmuştur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem). bunu haber aldığı vakit kendilerini çağırtarak böyle bir şey konuşup konuşmadıklarını sormuş; onlar da evet diyerek tasdik etmişlerdi. Bunun üzerine onlara: ben hem oruç tutarım, hem tutmam. Hem namaz kılarım, hem uyurum; kadınlarla da evlenirim. İmdi her kim benim sünnetimle amel ederse bendendir; kim benim sünnetimle amel etmezse o benden değildir.» buyurdular. Bu hadîsin mislini İbn Merdeveyh Hazret-i İbn Abbâs'dan rivâyet etmiştir. diyor ki ; «Bâbımız hadîsinde Hazret-i Abdullah b. Mes'ud'un İbn Abbâs (radıyallahü anh) gibi nikâhı müt'a'nın mubah olduğunu itikat ettiğine işaret vardır. Herhalde onlar bunun nesh edildiğini, duymamışlardır.» Iyâz müt'a'nın mubah olduğuna dair ashâb-ı kirâm’dan bir cemaatın hadîs rivâyet ettiklerini söyler. Nitekim Bâbımızda görülecek. Câbir b. Abdillah ile Selemetü'bnü Ekvâ', Sebratü'bnü Ma'bed ve İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîslerinden de nikâhı müt'a'ya ruhsat verildiği anlaşılmaktadır. Yalnız bu hadîslerde evlerinde mukim olanlara müt'a'nın mubah kılındığına dair bir kayıt yoktur. Bilâkis müt'a için sefer ve gazalarda zaruret icabı ruhsat verildiği bildirilmektedir. Çünkü memleket sıcak, ashabın kadınlara karşı sabırları azdı. Ömer (radıyallahü anh) hadîsinde mût'anm muztar kalmak şartıyla îslâm’ın ilk devirlerinde bir ruhsat olmak üzere tecviz edildiği bildirilmektedir. Böyle bir rivâyet İbn Abbâs (radıyallahü anh) dan da nakledilmiştir. Mâziri: «Nikâhı mût'anm İslâm'ın ilk devirlerinde caiz olduğu sabittir. Sonra nesh edildiği dahi sahih hadîslerle sübüt bulmuş; ve haram olduğuna icmâ'ı ümmet inikaad eylemiştir. Bu hususta ehl-i bid'atdan bir taife müstesna olmak üzere muhalefet eden bulunmamıştır. Ehl-i bid'at, mensuh hadîslerle istidlale teşebbüs etmişlerse de bu hadîslerde onlara bir delil yoktur.» demektedir. mût'a hakkında gereken izahat aşağıdaki rivâyetlerde sırası geldikçe verilecektir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3479-)
Bize Muhammed b. Beşşâr rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Şu'be, Amr b. Dinar'dan, rivâyet eyledi. ki): Ben Hasan b. Muhammed'i, Câbir b. Abdillah ile Selemetü'bnü Ekva'dan naklen rivâyet ederken dinledim. Şöyle dediler: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dellâh yanımıza çıkarak: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) istimta' yani kadınlarla mût'a nikâhı yapmamız için size izin vermiştir, dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3480-)
Bana Ümeyyetû'bnû Bimtâm El-Ayşî rivâyet etti. ki): Bize Yezîd yani İbn Zûrey' rivâyet etti. ki): Bize Ravh yani İbn Kasım, Amr b. Dinar'dan, o da Hasan b. Muhammed'den, o da Selemetû'bnû Ekvâ' ile Câbîr b. Abdillah'tan naklen rivâyet eyledi ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza geldi de Mut'a için bize izin verdi» demişler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3481-)
Bize Hasan El-Huîvâni rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Ata' şunu söyledi: Câbir b. Abdillah Umre yaparak geldi. Biz de evinde onun yanına vardık. Derken cemaat ona bazı şeyler sordular. Sonra mût'a'dan söz açtılar. Câbir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekir ve Ömer zamanlarında biz mût'a yaptık.» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3482-)
Bana Muhammed b. Rafi' rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. ki): Câbir b. Abdillâh'ı şunu söylerken işittim. Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekir devirlerinde bir avuç kuru hurma ve un mukabilinde birkaç günlüğüne mût'a yapardık. Nihayet Amr b. Hureys hâdisesinde Ömer bundan nehyetti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3483-)
Bize Hâmid b. Ömer E!-Bekrâvî rivâyet etti. ki): Bize Abdülvâhid yani İbn Ziyâd, Âsım'dan, o da Ebû Nadrâ'dan naklen rivâyet eyledi. ki): Câbir b. Abdillah’ın yanındaydım. Ona biri gelerek: İbn Abbâs ile İbn Zübeyr iki mût'a hakkında ihtilâf ettiler, dedi. Bunun üzerine Câbir şunu söyledi: «Biz bunları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında yaptık. Sonra Ömer onlardan bizi nehyetti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3484-)
Bize Ebû-Bekir b. Ebû Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Yûnus b. Muhammed rivâyet etti. ki): Bize Abdûlvâhid b. Ziyâd rivâyet etti. ki): Bize Ebû Umeys. Iyâz b. Seleme'den, o da babasından naklen rivâyet eyledi. Babası Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Evtâs yılında bize mût'a için üç gece ruhsat verdi. Sonra ondan nehî buyurdu. hadîsi Buhârî «Nikâh» bahsinde tahric etmiştir. Abdilberr nikâhı mût'a hakkında öteden beri hilaf olduğunu kaydettikten sonra: «Sahabeye gelince: Onlar nikâhı mût'a hakkında ihtilâf etmişlerdir. İbn Abbâs bunun caiz ve helâl olduğuna kaaildir. Bu hususta ondan rivâyet edenler arasında hilaf yoktur. Atâ' b. Ebî Rabah, Saîd b. Cübeyr ve Tavus da dahil olmak üzere İbn Abbâs'in ekseri ashabı bu kanaattedirler, Ebû Saîd, Kudrî ile Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh) Hazerâtmin dahi nikâhı mût'a'yı caiz ve helâî gördükleri rivâyet olunur.» diyor. Tâif'de bir vadidir. İslâm târihinde feth-i Mekke ile Evtâs günü aynı vak'a sayılır. Câbir hadîsinin birinci rivâyetinde zikri geçen dellâhn Hazret-i Bilâl-i Habeşî olması muhtemel görülmektedir. Mûteâkib rivâyette Eesûlüilah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bizzat gelerek mût'a için izin verdiği beyân edilmiştir. Mamafih o rivâyette de dellâhnın gelmiş olması ihtimal dahilindedir. Câbir'in: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekir ve Ömer zamanlarında biz mût'a yaptık. Nihayet Ömer bizi bundan nehyetti» şeklindeki beyanatı Hazret-i Ömer zamanına kadar nikâhı mût'a’nın nesh edildiğini duymadıklarına hamîedilmiştîr.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3485-)
Bize Kutaybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Kabi' b. Sabrate'l-Cühenî’den, o da babası Sebrâ'dan naklen rivâyet etti ki. (Şöyie demiş): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mût'a için bize izin verdi. Bunun üzerine bir zat ile ben Benî Âmîr'den bir kadına gittik. Kadın usun boyunlu dişi deve gibi bir şeydi. Ona kendimizi arz ettik. Kadın (bana): Ne vereceksin? dedi. Ben: Kaftammı cevâbını verdim. Arkadaşım da: Ka-fianum veririm, dedi. Arkadaşımm kaftanı benimkinden daha güseldi. Ama ben arkadaşımdan daha genç îdim. Kadın arkadaşımın kaftanına bakınca oku, bana bakınca da benî beğendi. Sonra: Sen ve kaftanın bana kâfidir, dedi. Bunun Üzerine onunla üç gece bir arada kaldım. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):' yanında şu müt'a yaptığı kadınlardan biri varsa, ona hemen yol versin» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3486-)
Bize Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyin El-Cahterî rivâyet etti. ki): Bize Bişr yani İbn Mûfaddal rivâyet etti. ki): Bize Umâratû'bnû Gaziyye, Rabi' b. Semra'dan naklen rivâyet eyledi ki, babası Mekke'nin fethinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte gaza etmiş. ki): «Orada onbeş gece —yani geceleri de sayılırsa otuz gün— kaldık; Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize kadınlarla mût'a yapmak için izin verdi. Derken ben kavmimden bir zat ile birlikte dışarı çıktım. Güzellik hususunda benim ona üstünlüğüm vardı. Arkadaşım çirkine yakın bir adamdı. Her birimizin kaftanı vardı. Fakat benim kaftanım eski, amcaoğlunun kaftanı ise yepyeni bir şeydi. Mekke'nin alt tarafına yahut üst tarafına vardığımız vakit Lize uzun boyunlu dişi deve gibi (endamlı) bir kadın rastladı. (Kendisine): Bizden birimizle mût'a yapmaya razı olur musun? diye sorduk. Kadın: Ne verirsiniz? dedi. Biz de her birimiz kaftanımızı yaydık. Kadın her ikimize bakmaya taşladı. Arkadaşım kadının yanıbaşma baktığını görünce: Bunun kaftanı eskidir. Benim kaftanım ise yepyenidir, dedi. Kadın ise iki veya üç defa: Onun kaftanının zararı yok mukabelesinde bulundu. Sonra kadınla ben mût'a yaptım ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mût'a'yı haram edinceye kadar yanından çıkmadım.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3487-)
Bana Ahmed b. Saîd b. Sahr Ed-Dârimî rivâyet etti. ki): Bize Ebû-Nu'man rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Umaretü'bnü Gaziyye rivâyet eyledi. ki): Bana Rabi' b. Sebrate'l-Cühenî, babasından rivâyet etti. (Şöyle dedi): «Fetih yılında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Mekke'ye müteveccihen yola çıktık...» Beşir hadîsi giti rivâyette bulunmuş. Şunu da ziyâde etmiştir: «Kadın bu işe yarar mı? dedi.» Bu hadisde: «Bunun kaftanı eski püsküdür, dedi» cümlesi de vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3488-)
Bize Muhammed b. Abdillah b. Nûmeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Abdi! Azız b. Ömer rivâyet etti. ki): Bana Rabi' b. Sebrete'l-Cühenî rivâyet etti. Ona da babası anlatmış ki; kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bera-bermiş. Efendimiz şöyle buyurmuşlar: cemâat! Ben size kadınlarla mût'a hususunda izin vermiştim. Ama artık Allah bunu kıyâmet gününe kadar haram kılmıştır. İmdi kimin de yanında bu gûnâ kadınlardan biri varsa ondan hemen arınsın. Hem o kadınlara verdiğiniz şeylerden hiç birini geri almayın.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3489-)
Bize bu hadisi Ebû Bekr b. Ebû Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Abdetû'bnû Süleyman, Abdûl Aziz b. Ömer'den naklen bu isnadla rivâyette bulundu. Sebra: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Kabe'de rükün ile kapının arasında ayakta gördüm.» demiş. İbn Numeyr hadîsinde olduğu gibi söylüyormuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3490-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Âdem haber verdi. ki): Bize İbrahim b. Sa'd, Abdülmelik b. Rabi' b. Sebrate'l-Cûhenî'den, o da babasından, o da dedesinden naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): «Fetih yılında Mekke'ye girdiğimiz vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mût'a yapmamızı emir buyurdu. Artık ondan bizi nehyedinceye kadar mût'a'dan çıkmadık.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3491-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti, ki): Bize Azîz b. Rabi' b. Sebratü'bni Ma'bed haber verdi. ki) ; Babam Rabi' b. Sebray'ı, babası Sebratü'bnû Ma'bed'den naklen rivâyet ederken dinledim. Mekke'nin fethi yılında Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlarla mut'a yapmayı emir buyurmuş. Sebra ki:Bunun üzerine ben ve Benî Sûley kabilesinden bir arkadaşım dışarı çıktık. Nihayet Benî Âmir kabilesinden bir kadın bulduk. Kadın uzun boyunlu dişi deve gibi (endamlı) idî. Kadına mût'a teklifinde bulunduk. Ve kendisine kaftanlarımızı arz ettik. Kadın bana bakıyor, benî. arkadaşımdan güzel görüyor; arkadaşımın kaftanını da benim kaftanımdan güzel görüyordu. Bu hususta bir müddet nefsiyle istişareden sonra beni arkadaşıma tercih etti. Bu suretle kadınlar bizimle beraber Üç gece kaldılar. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlardan ayrılmayı bize emir buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3492-)
Bize Amrûn-Nâkıd ile İbn Nûmeyr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Zûhrî'den, o da Rabi' b. Sebra’dan. o da babasından naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) nikâhı mut'a'dan nehiy buyurmuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3493-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Uleyye, Ma'mer'den. o da Zûhrî'den, o da babasından naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlarla mût'a yapmayı fetih gününde nehi buyurmuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3494-)
Bana bu hadîsi Hasan El-Hulvanî ile Abd b. Humeyd, Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. ki): Bana babam, Sâlih'den naklen rivâyet etti. ki): Bize İbn Şihâb, Rabi' b. Seb-rate'l-Cûheni'den, o da babasından naklen haber verdi. Babası Rabi'a, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fetih zamanında mût'a'dan yani kadınlarla mût'a yapmaktan nehi buyurduğunu ve kendisinin iki kırmızı kaîtan mukabilinde mût'a yapmış olduğunu haber vermiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3495-)
Bana Harmeletû'bnû Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus haber verdi, İbn Şihâb Şöyle dedi: Bana Urvetü'bnü Zûbeyr haber verdi ki, Abdullah b. Zübeyr Mekke'de ayağa kalkmış ve bir zata ta'rizde bulunarak: «Şübhesiz ki, bazı insanların Allah gözlerini kör ettiği gibi, kalblerini de kör etmiş. Nikâhı mût'a'ya fetva veriyorlar.» demiş. Bunun üzerine o zât kendisine nida ederek: «Sen hakikaten kaba saba bir adamsın. Ömrüme yemin ederim ki, mût'a imâmül-müttekin zamanında yapılırdı.» demiş. Bununla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kasdetmiş. İbn Zübeyr ona şu mukabelede bulunmuş Öyle ise kendini bir dene. Vallahi sen bunu yaparsan seni taşlarınla recm ederim. Şihâb Şöyle dedi: Bana Halid b. Muhacir b. Seyfullah haber verdi ki. kendisi bir zâtın yanıcıda otururken o zâta bir adam gelerek mût'a hususunda fetva istemiş. O da mût'a yapmasını emretmiş. Bunun üzerine İbn Ebî Amrate'l-Ensâri ona: Ağır ol! demiş. O zât: Ne o? Vallahi mût'a İmâmûl muttekîn zamanında yapılmıştır. Mukabelesinde bulunmuş. Ebî Amra: «Mût'a İslâm'ın ilk zamanlarında muztar kalanlar için iaşe, kan ve domuz eti (yemek) gibi bir ruhsattı. Sonra Allah dîni muhkem kıldı ve bundan nehi buyurdu.» demiş. Şîhâb Şöyle dedi: Bana Rabi' b. Sebrate’l-Cûheni haber verdi ki, babası şunu söylemiş: «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında iki kırmızı kaftan mukabilinde Benî Âmir kabilesinden bir kadınla mût'a yapmıştım. Sonra bizi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mût'a'dan nehi buyurdu.» Şîhâb ki: «Ben RaM' b. Sebra'yı, Ömer b. Abdil Azîz'e bunu anlatırken oturduğum yerden dinledim.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3496-)
Bana Selemetü'bnü Şebîb rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kıl, İbn Ebî Able'den, o da Ömer b. Abdilâzîz'den naklen rivâyet eyledi. Şöyle dedi: Bize Rabî' b. Sebrate'l-Cühenî, babasından naklen rivâyet eyledi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mût'a'dan nehyetmiş ve: edin! Mût'a şu gününüzden kıyâmet gününe kadar haramdır; kim bir şey verdi ise onu (geri) almasın!» buyurmuşlar. Sebrâ hadîsinin muhtelif rivâyetlerinden anlaşılıyor ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nikâhı mût'a'yı bir 2amamar helâl kılmış, sonra onun hükmünü kaldırmıştır. Abdullah b. Zübeyr'-in: «Allah bir takım insanların gözlerini kör ettiği gibi, kalplerini de kör etmiştir.» diyerek ta'rizde bulunduğu zat İbn Abbâs (radıyallahü anh)’dır. Hazret-i İbn Abbâs’ın âhır ömründe gözleri görmez olmuştu. İbn Abbâs (radıyallahü anh) mût'a'nın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde yapılırdığını söylemesi üzerine Abdullah b. Zübeyr'in: «Bunu yaparsan seni taşlarınla recm ederim» mukabelesinde bulunması mût'a'nın nesh edildiğini kendisine bildirdikten sonra haram olduğunda asla gübhe kalmayan bu İşi yaparsan zina etmiş olursun ve seni taşlarla recm ederim mânâsına hami edilmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3497-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Muhammed b. Alî'nin oğulları Abdullah ile Hasen'den, onların da bahalarından, onun da Ali b. Ebî Talib'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hay her günü kadınlarla mût'a yapmaktan ve ehli eşeklerin etlerini yemekten nehi buyurdular.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3498-)
Bize bu hadîsi Abdullah b. Muhammed b. Esma' Ed-Dubaî dahi rivâyet etti. ki): Bize Cüveyriye, Mâlik'den bu isnadla rivâyette bulundu. Mâlik: «Ali b. Ebi Talib'in birine sen gerçekten şaşkın bir adamsın; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi nehiy buyurdu derken işittiğini söylemiş.» hadîsi, Yahya b. Yahya'nın Mâlik'den rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3499-)
Bize Ebü Bekir b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyr ve Züheyr b. Harb toptan İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Züheyr ki): Bize Süfyân b. Uyeyoe, Zührî'den, o da Muhammed b. Ali'nin oğulları Hasen ile Abdullah'dan, onlar da babalarından, o da Ali'den nakien rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber günü hem nikâhı müt’a dan, hem de ehli eşeklerin etlerin (i yemek)’den nehiy buyurmuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3500-)
Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydûllah, İbn Şihab’dan, o da Muhammed b. Alî'nin oğulları Hasen ile Abdullah'dan, onlar da babalarından, o da Ali'den naklen rivâyet eyledi ki, Hazret-i Ali İbn Abbâs'i kadınlara müt'a yapmak hususunda müsamahakâr konuşurken işiterek: Yavaş ol ey İbnü Abbâs! Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Hayber günü hem müt'a'dan, hem de ehli eşeklerin etlerin (İ yemek)’den nehiy buyurdu; demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3501-)
Bana Ebû't-Tâhir ile Harmeletû'bnû Yahya rivâyet etti- (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yunus, Şihâb'dan, o da Muhammed b. Ali b. Ebi Tâlib'in oğulları Hasen ile Abdullah'dan, onlar da babalarından naklen haber verdi. Muhammed, Ali b. Ebi Tâlib'i İbn Abbâs'a şunları söylerken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber günü hem kadınlara müt'a yapmaktan, hem de ehli eşeklerin etlerini yemekden nehiy buyurdular.» hadîsi Buhârî «Meğâzî», «Zebâyıh» ve «Nikâh» bahislerinde; Tirmizî ile İbn Mâce «Nikâh»da; Nesâî «Av» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. kadar geçen rivâyetlerden anlaşılıyor ki, nikâhı müt'a İslâm'ın ilk zamanlarında bir müddet mubah kılınmış, sonra bu hüküm nesh edilerek müt'a'nın kıyâmete kadar haram olduğu bildirilmiştir. diyor ki: «Bu nikâh İslâm'ın ilk devirlerinde mubah idi. Sonra haranı kılındı. Bugün İmâmlar arasında bu hususta hüâf kalmamıştır. Yalnız bâzı Râfizîler'in söylediği bir takım sözler vardır. İbn Abbâs uzun gurbet ihtiyaç ve fakirlik dolayısiyle muztar kalanlar için bir zamanlar bunun mubah olduğuna kaail bulunuyordu. Sonra tevakkuf ederek bu hususta fetva vermekten vazgeçti.» Abdilberr (368-463) «Et-Temhîd» nâm eserinde şunları söylemektedir: «Nikâhı mût'a'da şâhid bulundurmaya lüzum olmadığına ve bu nikâhın bir müddette sona erdiğine, bu müddet bitince boşamadan ayrılma vuku bulduğuna, kan ile kocanın arasında mîras cer-yan etmediğine ulemâ ittifak eylemişlerdir. Mezkûr nikâh Allah'ın kitabında ve Resûlünün sünnetinde beyân buyrulan zevcelerin hükmü değildir.» şöyle bir suâl hâtıra gelebilir: Mut'a muvakkat nikâh demek olduğuna göre kari ile kocanın âdet müktezâsı yaşayamayacakları kadar uzun bir müddet meselâ ikiyüz sene için mût'a yapılsa nikâh yine batıl mıdır? ulemâ; bâtıl olduğuna kaaildirler. Hanefîler'den İmâmı Zûfer'e göre şart: bâtıl, nikâh: sahîhdir. mût'a bâtıl olunca bu nikâhla birleşen karı-kocaya hadd-i şer'i tatbik olunur mu olunmaz mı meselesi ulemâ arasında ihtilaflıdır. Ekseri Mâlikîler'e göre hadd-i şer'î tatbik edilmez. Çünkü burada akd şübhesi vardır. Ashâb-ı kirâm bu hükmün kaldırılıp kaldırılmadığı hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bu mesele Kur'ân-ı Kerîm'in haram kıldığı şeylerden değildir. Bununla beraber nikâhı mût'a yapanlar şiddetle cezalandırılırlar. göre Hazret-i İbn Abbâs'in nikâhı mût'a'ya fetva vermekten döndüğü doğru ise bu bâbda icma' hasıl olmuştur. Binâenaleyh mût'a yapanlara hadd-i serî' vurulur. Hazret-i İbn Abbâs’ın döndüğü doğru değilse mesele bir asırda yetişen ulema arasında ihtilaflı, onlardan sonra gelenler bu babdaki kavillerin birini tercih etmiş demek olur. Ki ona icma' denilip demlemeyeceği hususunda iki kavil vardır. İcma' diyenlere göre; hadd-i şer-i vacib değildir diyenlere göre had vurmak icab etmez. Nevevî de bu kavli sahih bulmuştur. Nikâhı mût'a'nın ne zaman haram kılındığı hususunda rivâyetler muhteliftir. Hayber vakıasında, Mekke'nin fethinde, Evtâs gazasında, Tebûk'de, Hacc Ebû’l-Vedâ'da ve Ömre-tû’l Gazâ'da haram kılındığına dâir hadîsler rivâyet olunur. İbn Abdilberr: «Bu babta şiddetli ihtilâflar ve pek çok hadîsler vardır. Ama biz onları yazmadık.» demiştir. Rivâyetlerin muhtelif şekillerde araları bulunmuştur. «Doğrusu ve muhtar olan kavil şudur ki, mût'a'nın haram ve mubah kılınması iki defa olmuştur. Hayber vak'asından önce mût'a helâldi. Sonra Hayber günü haram kılındı. Bilâhare Mekke'nin fethinde yine mubah kılındı. Evtas gününden murâd da Mekke'nin feth edildiği gündür. Mût'a için orada üç gün müsaade verildikten sonra bu hüküm nesh edilmiş nikâhı mût'a kıyâmete kadar haram kılınmıştır. şeyin ikişer defa nesh edildiği söylenir. Bunlar: Nikâhı mût'a, ehli eşeklerin etini yemek ve namazda Beyt-i Makdîs'e dönmektir. bazıları nikâhı mût'a meselesinde nâsiha ihtiyaç olmadığını söylemişler: «Çünkü bu nikâh ancak üç gün mubah kılınmıştı. Bu müddet bitince onun cevâzi da kendiliğinden sona erer.» demişlerdir. mût'a mânâsında bir de nikâhı muvakkat vardır. Bu nikâh aynen mût'a gibi batıldır. Aralarındaki fark hemen hemen Iafzîdir. Meselâ: Nikâhı mût'a temettü' ve istimta' gibi kelimelerle akd edildiği halde nikâhı muvakkat nikâh ve tezvic gibi kelimelerle kıyılır; nikâhı mût'a'da şâhid ve müddetin tayini şart değildir. Fakat nikâhı muvakkatte bunlar şarttır. itibariyle her ikisi de bâtıl olduğu için, Hanefîler'den Kemâl b. Hümâm nikâhı muvakkati mût'a'nın efradından saymıştır. Ali'nin: «Sen gerçekten şaşkın bir adamsın» diyerek sitem ettiği zat Hazret-i İbn Abbâs'dır. Bazıları bu ve bundan sonra gelen: Ağır ol ey İbn Abbâs !..» rivâyetiyle Hazret-i İbn Abbâs'in mût'a hakkındaki fetvasından döndüğüne istidlal ederlerse de bu rivâyetlerde onun döndüğüne dair bir sarahat yoktur. Bilâkis az evvel geçen İbn Zübeyr rivâyeti Hazret-i İbn Abbâs’ın mezkûr fetvadan henüz dönmediğini gösterir. Çünkü Abdullah b. Zübeyr'in Hazret-i İbn Abbâs'a ta'rizde bulunması kendisinin halîfe bulunduğu sıradadır. O zaman Hazret-i Ali (radıyallahü anh) dünyadan gitmişti. Anlaşılıyor ki, Hazret-i Ali vaktiyle İbn Abbâs (radıyallahü anh)'s. mût'a'nın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından nehyedildiğini söylemiş, fakat İbn Abbâs bunu kabul etmiyerek bir müddet nikâhı mût'a için fetva vermeye devam etmiş, nihayet fetvasından dönerek mût'a'nın ilelebed haram olduğunu kabul etmiştir. Nitekim Tirmizî'nin rivâyet ettiği bir hadîs de bunu teyid eder. Bazıları Hazret-i İbnİ Abbâs’ın mût'a'yı yalnız seferlerde mecburiyete ıztırâr halinde mubah gördüğünü rivâyet ederler. Hattâ Saîd b. Cübeyr'in Hazret-i İbnİ Abbâs'a: «Senin fetvan aldı yürüdü ve onun hakkında şâirler şiir söyledi» diyerek bir beyit okuduğu; İbn Abbâs bunu dinledikten sonra şaşarak: «Sübhanallah! Ben böyle bir fetva vermedim. Nikâhı mût'a ancak lâşe, kan ve domuz eti gibi bir şeydir. Muztar kalmayanlara helâl olmaz» dediği söylenir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Nikahı Müta Ve Bu Nikahın Evvela Mubah Kılınıp Sonra Nesh Edilmesi Bilahere Tekrar Mubah Kılınıp Yine Nesh Edilmesi Ve Haram Kılınmasının Kıyâmet Gününe Kadar Devamını Beyan Bâbı
3502-)
Bize Abdullah b. Meslemete’l-Ka'nebİ rivâyet etti. ki): Bize Mâlik, Ebû'z-Zinat'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre’den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınla halası ve yine bir kadınla teyzesi bir nikâh altında toplanamaz.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3503-)
Bize Muhammed b. Rumh b. El-Mûhâcir rivâyet etti. ki): Bize Leys, Yezîd b. Ebî Habîb'den, o da Irak b. Mâlik'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört kadının bir nikâh altında toplanmasını (yani) bir kadınla onun halasını ve yine bir kadınla onun teyzesini beraberce nikâh etmeyi nehiy buyurmuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3504-)
Bize Abdullah b. Meslemete'bni Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Abdûrrahman b. Abdilazîz rivâyet etti. (Müslim der ki, İbn Mesleme, Ebû Umâmete'bni Sehl b. Huneyfin neslinden Medîneli bir Ensârîdir.) o da İbn Şihâb'dan, o da Kabîsatü'bnû Züeyb'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i: kardeş kzı üzerine, kız kardeş kızı da teyze üzerine nikâh edilemez.» buyururken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3505-)
Bana Harmelîetü'bnû Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbnİ Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İfeni Şîhâb'dan naklen habeı verdi. ki): Bana Kabîsatü'bnû Züeyb el-Kâ'bî haber verdi. Kendisi Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) erkeğin bir kadınla onun halasını ve bir kadınla onun teyzesini bir nikâh altında toplamasını yasak etti.» Şibah: «Biz kadının babasının teyzesi île babasının halasını da aynı hükümde olduğunu zannediyoruz.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3506-)
Bana Ebû Ma'n Er-Rakâşî rivâyet etti. ki): Bize Hâlid b. Haris rivâyet etti. ki): Bize Hişam? Yahya'dan naklen rivâyet etti ki, Yahya kendisine Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen yazmış. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kadın halasının ve teyzesinin üzerine nikah edilemez» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3507-)
Bana İshâk b. Mensur rivâyet etti. ki): Bize Ubeydûllah b. Mûsa, Seyhan'dan, o da Yahya'dan naklen rivâyet eyledi. ki): Bana Ebû Seleme rivâyet etti. Kendisi Ebû Hüreyre'yi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu» derken işitmiş. Râvî bu hadîsi yukardaki hadîs gibi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3508-)
Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Usâme, Hişam'dan, o da Muhammed b. Sîrîn'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet eyledi. Efendimiz: adam din kardeşinin dünürlüğünün üzerine dünür göndermez. Dîn kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlığa girişmez; kadın halasının ve teyzesinin üzerine nikâh edilemez. Kadın kız kardeşinin kabını boşaltmak İçin önün boşanmasını isteyemez. Kadın isteyene varmalıdır. Onun nasibi ancak Allah'ın kendisine takdir ettiği şeydir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3509-)
Bana Muhriz b. Avn b. Ebî Avn rivâyet etti. ki): Bize Aliyyü'bnü Müshir, Öavûd b. Ebî Hind'den, o da İbnİ Sîrîn'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet eyledi. Ebû Hüreyre şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) kadının halası veya teyzesinin üzerine nikâh edilmesini yahud kadının kız kardeşinin kabında olanı boşaltmak için onun boşanmasını istemesini yasak etti. Zîra Allah (Azze ve celle) onun rızkını verir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3510-)
Bize Msihammed b. el-Müsennâ ile İbn Beşşâr ve Ebû Bekr b. Nâfi' rivâyet ettiler. Lâfız İbn'l-Müsennâ ile İbn Nâfi'indir. (Dediler ki): Bize İbn Ebû Adiyy, Şu'be'den, o da Amr b. Dinar'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Ebû Hüreyre şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kadınla halasının ve bir kadınla teyzesinin bir nikâh altında toplanmasını yasak etti.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3511-)
Bana Muhammed b. Hatim rivâyet eti. ki): Bize Şebâbe rivâyet etti. ki) ; Bize Verkaa', Amr b. Dinar'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet eyledi. hadîsi Buhârî ile Ebû Davûd, Tirmizî, Hazret-i Ebû Hüreyre'den diğer Kütübü Sitte sahihleri İbni Abbâs ile Câbir (radıyallahü anh)'dan rivâyet etmişlerdir. Tirmizî onu tahric ettikten sonra: «İbn Abbâs ve Ebû Hüreyre hadîsi sahîhdir.» demiş. Bu babda İbn Ömer, Ali, Abdullah b. Amr, Ebû Saîd, Ebû Ümâme, Câbir, Âişe, Ebû Mûsa ve Semratû'bnû Cündeb Hazerâtından da hadîsler rivâyet edildiğini söylemiştir. Bunların bâzılarını İmâmı Ahmed, İbn Ebî Şeybe, İbn Mâce , Buhârî ve Taberâni tahric etmişlerdir. Abdilberr bazı hadîs ulemâsının bu hadîs hakkında: «Ebû Hüreyre rivâyetinden maada müsned olarak bunu kimse nakîetmemiştir.» dediğini nakletmişse de hadîsin Hazret-i Ebû Hüreyre rivâyetinden başka biri İbn Abbâs diğeri Câbir (radıyallahü anh)'dan olmak üzere iki müsned rivâyeti daha vardır. İbn Abbâs rivâyetini Tirmizî tahric etmiş ve hasen sahih olduğunu söylemiştir. Hazret-i Câbir rivâyeti Buhârî'dedir. Bu hadîsin diğer bir rivâyetini de sahih şartıyla Hazret-i Câbir'den Nesâî tahric etmiştir. Ancak râvileri arasında müdellis bulunduğu için ihticâca elverişli görülmemiştir cümleleri bütün nüshalarda burada olduğu gibi merfuz şekilde rivâyet edilmiştir. «Erkek kardeşinin dünürlüğü üzere dünür göndermez; onun pazarlığı üzerine pazarlığa da girişmez.» mânâlarına gelen bu cümlelerin lâfızları her nekadar haberce de maksad bu işlerden nehîdir. Haber cümlesi nehi hususunda daha baliğdir. Çünkü yasak edilen bir şeye bâzan fiilen muhalefet edenler olur. Fakat şârih hazretlerinin verdiği bir haberin hilafı asla vaki olamaz. Bu cümleler: «Mezkûr nehiy için yüzde yüz vücub ifade eden haber muamelesi yapın» takdirindedir. üzerine pazarlıkdan murad tam alış-veriş biterken araya girerek fiatı artırmaktır. Anlaşmayı bozduğu için bu hareket memnu'dur Fakat satıcı malını müşteriye arz ettikden sonra henüz anlaşmaya yaklaşmadan başka bir müşterinin araya girerek o mala fazla fiat vermesinde bir beis yoktur. kız kardeşinin kabını boşaltmak için onun boşanmasını isteyemez» cümlesinden murâd ecnebi bir kadının bir erkeğe karısını boşattırarak onunla kendisi evlenmek ve o kadının nafaka vesaire gibi şeylerinden kendisi istifade etmek istemektir. Bu mânâ mecazen «kabını boşaltmak» tabiriyle ifade olunmuştur. kardeşten murâd; kendinden başka kadınlardır. Neseben kız kardeşi olmakla dînen kız kardeşi yâhud kâfir bir kadın arasında bu hususta fark yoktur. Esîr: «Bu söz kadının ortağını boşatmak istediği vakit onun hakkını kendine verdirmek istemesi hususunda bir temsildir» diyor. Hâsılı bir kadının kendisi varmak için erkeğe karısını boşama teklifinde bulunması memnu'dur. Nitekim hadîsin sonunda: kendini isteyenle evlensin. Çünkü onun nasibi ancak Allah'ın takdir ettiği şeydir.» buyurulmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Kadının Halası Veya Teyzesiyle Bir Nikah Altında Toplamanın Haram Kılınması Babı
3512-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti, ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da Nûbeyh b. Vehb'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Ömer b. Ubeydillah, Talhatû'bnıü Ömer'e, Şeybetü'-bnü Cüteyr'in kızını nikâh etmek istemiş de o gün hacc emiri bulunan Ebân b. Osman'ın bu nikâhta bulunması için kendisinle haber göndermiş. üzerine Ebân şunu söylemiş: «Be Osman b. Affân'ı: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): olan bir kimse ne nikâh edebilir; ne nikâh olunur; ne de dünür gönderir.» buyurdu, derken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: İhramlının Nikahlanmasının Haram Kılınması, Dünür Yollamasının Mekruh Olması Bâbı