Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
3613-)
Bize İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. ki): Bize Mervân, Yezid'den yani İbn Keysan'dan, o da Ebû Hâzım'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyette bulundu. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yedi kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer bir adam karısını yatağına davet eder de kadın razı olmazsa, kocası ondan razı oluncaya kadar Yüce Allah ona gazâb eder.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Kadının Kocasının Döşeğine Girmekten İmtinaının Haram Kılınması Bâbı
3614-)
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. H. Ebû Saîd-i Eşecc dahi rivâyet etti. ki): Bize Vekî' rivâyet eyledi. H, Zübeyr b. Harb da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Cerîr rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyette bulunmuşlardır. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): adam karısını döşeğine davet eder de döşeğe gelmez; bu sebeble ona dargın olarak yatarsa, sabahlayıncaya kadar melekler o kadına lanet ederler.» hadîsi Buhârî «ikâh» bahsinde tahric etmiştir. çağırmaktan murad cimâ'dır. Hadîsin zahirine bakılırsa sabahlayıncaya kadar kaydından bunun geceye mahsus olduğu zannedilirse de maksad gece veya gündüz her ne zaman cima'a davet ederse demektir. Nitekim rivâyetlerin birinde «sabahlayıncaya kadar» ibaresinin yerine «dönünceye kadar» denilmiş, diğerinde de «kocası razı oluncaya kadar» buyrulmuştur. sarihlerinden Übbî'nin beyânına göre bu hadîsin bir rivâyetinde geçen «Semâ» lâfzından murâd yükseklik ve celâldir. Zira Allahü teâlâ hazretlerini zaman ve mekân ihata edemez. Bazıları burada «semadaki» tâbirinden Allah ile melekler kasdedilmiştir. babda İbn Huzeyme ile İbn Hibbân, Hazret-i Câbir'den şu hadîsi tahric etmişlerdir: «Üç kişi vardır ki, bunların ne namazları kabul olunur, ne de bir hayırları semaya çıkar. Bunlar evine dönmedikçe kaçak köle, ayılmadığı müddetçe sarhoş ve kocası razı olmadıkça kocası kendisine dargın olan kadındır.» kocasının dâvetine icabet ve ona itaat etmeyen kadına hangi meleklerin lanet edecekleri suâli hâtıra gelebilir. Bunların ya Hafaza melekleri yâhud başkaları olmaları ihtimal dahilindedir. Çünkü Allahü teâlâ hazretleri pek çok melek nevileri yaratmıştır. Bunlardan bazıları yağmurlara, rüzgârlara, bulutlara; diğerleri kabirde suâle, bir takımları zikir meclislerini teftişe; bir kısmı da muhtelif işlere vekâlet ederler. laneti kadının Özürsüz cima'dan imtina' edemiyeceğine delildir. Bu babda kadının hayızlı olması bile şer'an Özür değildir. Çünkü kocası cima'dan başka bir suretle ondan istifade edebilir. Hadîsten murâd: Lanetin sabaha kadar devam etmesi, fecrin doğmasiyle yahud kadının yaptığına pişman olarak kocasının yatağına dönmesiyle zeval bulmasıdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Kadının Kocasının Döşeğine Girmekten İmtinaının Haram Kılınması Bâbı
3615-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. Dedi ki: Bize Mervân b. Muâviye, Ömer b. Hamzete'l-Ömerî'den rivâyet etti. ki) ; Bize Abdûrrahman b. Sad rivâyet etti. ki): Ebû Saîd-i Kud-rî'yi şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ki kıyâmet gününde Allah ındinde mevkii en kötü olacak insanlardan biri, karısı İle haşır neşir olup da sonra onun sırrını yayandır.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Kadının Sırrını İfşa Etmenin Haram Kılınması Bâbı
3616-)
Bize Muhammed b. Abdülah b. Numeyr ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme, Ömer b. Hamza'dan, o da Abdurrahman b. Sad'dan naklen rivâyet etti. ki): Ebû Saîdi Hudrî'yi şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ki kıyâmet gününde Allah ındinde emanete hiyanetin en büyüklerinden biri, kan ile koca beraberce haşır neşir olduktan sonra, kocasının kadının sırrını yaymasıdir.» buyurdular. Nûmeyr: «Emaneti hiyanetin en büyüğü» demiştir. ulemâsı hayır ve şer kelimelerinin ismi tafdıl hallerinde «Ay-yer» ve «Eşer» okunmalarını tecviz etmemişlerse de birçok hadîslerde bu kelimeler burada olduğu gibi, «Ahyer» ve «Eşer» diye rivâyet olunmuşlardır. Bu da gösteri ki, mezkûr kelimeleri ismi tefdıl hallerinde iki verinle okumak caizdir. ile kocanın haşir neşir olması cinsî münâsebetten kinayedir. ikinci rivâyetindeki: «Emaneti hiyanetin en büyüklerinden biri» ifadesinden muzaf hazf edilmiştir. Hazfedilen muzaf «Hıyanet» kelimesidir. şerîf erkeğin karısı ile aralarında geçen cinsî münasebet hususâtını tavsif etmesinin ve bu babda tafsilât vererek kadının neler konuştuğunu ve neler yaptığını anlatmasının haram kılındığına delildir. Fakat mücerred cinsî münasebet lâfı etmek haram değilse de ihtiyaç yokken konuşulması yine de mekruhdur. Çünkü mürüvvet ve ahlâka mugayirdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz: kim Allah'a ve âhiret gününe îman ederse, ya hayr söylesin, ya sussun» buyurmuşlardır. münasebet lâfı etmek için ihtiyaç olur veya bundan bir fayda umulursa o zaman bu hususta lâf etmenin bir keraheti yoktur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ebû Talha’ya: «Bu gece gelin güvey oldunuz mu?» diye sormuş; «Bunu şu zevcemle biz de yapıyoruz» buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Kadının Sırrını İfşa Etmenin Haram Kılınması Bâbı
3617-)
Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybetü'bnü Saîd ve Aliy-yü'bnü Hucr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize îsmaîl b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bana Rabîa, Muhammed b. Yahya b. Habbân'dan, o da İbn Muhayrîz'den naklen haber verdi. İbn Muhayrîz Şöyle dedi: Ebû Sirme ile ben Ebû Saîd-i Hudrî'nin yanına girdik. Ebû Sırme ona suâl sorarak: . Yâ Ebâ Saîd! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i hiç azilden bahsederken işittin mi? dedi. Ebû Saîd şu cevâbı verdi: Evet, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Belmusta-lik gazasında bulunduk; ve Arapların güzel kızlarını esir aldık. Perken bekârlığımız uzun sürdü de fidyeye razı olduk. Bunun üzerine cinsî münasebette bulunarak azil yapmak istedik. Arkacığından da şöyle konuştuk: Biz bu işi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aramızda iken yapacak da ona sormayacak mıyız? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sorduk: «Bunu yapmamanızda size bir zarar yoktur. Allah kıyâmet gününe kadar kaç can yaratmayı takdir buyurdu ise, o mutlaka olacaktır.» buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3618-)
Bana Benî Hâşim'in âzâdlısı Muhammed b. el-Ferec rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Zibrikaan rivâyet etti. ki): Bize Mûsâ b. Ukbe, Muhammed b. Yahya b. Habbân'dan şu isnâdla Rabîa hadîsi mânâsında rivâyette bulundu. Şu kadar var ki, o: Allah kıyâmet gününe kadar kimleri yaratacağını takdir buyurmuştur.» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3619-)
Bize Abdullah b. Muhammed b. Esmâ'ed-Dubaî rivâyet etti. ki): Bize Cüveyriye, Mâlik'den, o da Zührî'den, o da İbn Muhayrîz'den, ona da Ebû Saîd-i Hudrî haber vermiş olmak üzere rivâyet eyledi. Ebû Saîd Şöyle dedi: Bir takım esîr kadınlar ele geçirdik. Artık (onlarla cima' ederken) azil yapıyorduk. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bunun hükmünü sorduk da, bize: «Siz bunu hakîkaten yapıyor musunuz? Siz bunu hakikaten yapıyor musunuz? Siz bunu hakikaten yapıyor musunuz? Kıyâmet gününe kadar yaratılması mukadder hiç bir can yoktur ki, dünyaya gelmiş olmasın.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3620-)
Bize Nasr b. Aliy el-Cahdamî rivâyet etti. ki): Bize Bişr b. Mufaddal rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Enes b. Sîrîn’den, o da Ma'bed b. Sîrîn'den, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet eyledi. Enes ki: (Ma'bede) sen bu hadîsi Ebû Saîd'den mi işittin? diye sordum: Evet, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den nakletti: «Bunu yapmamanızda size bir zarar yoktur. Çünkü bu ancak kadere bağlı bir şeydir.» buyurmuşlar, cevâbın verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3621-)
Bize Muhammed b. el-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. H. Yahya b. Habîb de rivâyet etti. ki): Bize Hâlid yani İbn’l Haris rivâyet etti. H. Muhammed b. Hatim dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahmân b. Mehdi ile Behz rivâyet ettiler. Bu râvilerin hepsi: Bize Şu'be, Enes b. Sîrîn'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet eyledi; demişlerdir. Yalnız bunların hadîsinde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet olunmuştur. Azil hakkında: yapmamanızda size bir zarar yoktur; çünkü bu ancak kader (e bağlı bir şey) dir;" buyurmuşlar.» denilmiştir. rivâyetinde: «Şu'be dedi ki: Enes'e: Sen bu hadîsi Ebû Saîd'den mi işittin? diye sordum. Evet, cevâbını verdi.» ifâdesi de vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3622-)
Bana Ebû'r-Rabî'ez-Zehrânî Üe Ebû Kâmil el-Cahderî rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Kâmil'indir. (Dediler ki): Bize Hammâd yani İbn Zeyd rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb, Muhammed'den. o da Abhurrahman b. Bişr b. Mes'ûd'dan. o da Ebû Saîd-i Hudrî'ye isnâd etmek suretiyle rivâyette bulundu. Ebû Saîd Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)’e azlin hükmünü sordular da: «Bunu yapmamalısınız; çünkü bu ancak bir kaderden ibarettir.» buyurdular. Muhammed: «Yapmamalısınız» sözü nehye daha yakındır; demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3623-)
Bize Muhammed bel-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Muâz rivâyet etti. ki): Bize İbn Avn, Muhammed'den, o da Abdurrahman b. Bişr el-Ensârî'den naklen rivâyet eyledi. Muhammed ki: Abdurrahman hadîsi geriye isnâd ede ede tâ Ebû Saîd-i Hudrî'ye vardırdı. Ebû Saîd şunları söylemiş: (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında azlin lâfı oldu da: «Ne konuşuyorsunuz?» diye sordu. Ashâb: Bir adamın karısı emzikli olur da onunla cinsî münâsebette bulunur; ve gebe kalmasını istemezse; yine bir adamın cariyesi olur; onunla cima' ederek gebe kalmamasını isterse ne yapması lâzım geldiğini (konuşuyoruz) dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yapmamalısınız; çünkü bu ancak bir kaderden ibarettir.» buyurdular. Avn ki: «Ben bu hadîsi Hasen'e söyledim de: Vallahi bu söz tıpkı nehye benziyor; dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3624-)
Bana Haccâc b. Şaîr rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Zeyd, İbn Avn'dan rivâyet etti. ki): Muhammed'e, İbrahim'den dinlediğim Abdurrahmân b. Bişr hadîsini (yani azil hadîsini) anlattım da: b. Bişr onu ancak bana rivâyet etti; dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3625-)
Bize Muhammed b. el-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Abdülâ'lâ rivâyet eyledi. ki): Bize Hişâm, Muhammed'den, o da Mâ'bed b. Sîrîn'den naklen rivâyette bulundu. Ma'bed Şöyle dedi: Saîd'e: Sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i azil hakkında bir şey söylerken işittin mi? diye sorduk. Evet, cevâbını verdi. bu hadîsi «kader» kelimesine kadar, İbn Avn hadîsi mânâsında rivâyet eylemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3626-)
Bize Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî ile Ahmed b. Abde rivâyet ettiler. İbn Abde «Bize haber verdi» tâbirini kullandı. Ubeydullah ise: Bize Süfyân b. Uyeyne, İbn Ebî Necîh'den, o da Mücâhid'den, o da Kaza'a'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet eyledi; dedi. Ebû Saîd şunları söylemiş: (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında azil lâfı oldu da: «Sizden bîriniz bunu niçin yapıyor? Çünkü yaratılmış hiç bir nefs yoktur ki, yaratanı Allah olmasın!» buyurdu. «Bunu sizden hiç biriniz yapmasın» demedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3627-)
Bana Harun b. Saîd el-Eylî rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb rivâyet etti. ki): Bana Muâviye yani İbn Salih, Aliy b. Ebî Talha'dan, o da Ebû'l-Veddâk'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî’den naklen haber verdi. Veddâk Ebû Saîd'i şunu söylerken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e azlin hükmü soruldu da: «Her meniden çocuk olmaz; Allah bir nesneyi yaratmak isterse onu hiç bir şey men'edemez.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3628-)
Bana Ahmed b. el-Münzir el-Basri rivâyet etti. ki): Bize Zeyd b. Hubâb rivâyet etti. ki): Bize Muâviye rivâyet etti. ki): Bana Aliy b. Ebî Talhate'l-Hâşimî, Ebû'l-Veddâk'dan, o da Ebû Ebû Saîd-i Hudrî'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadîsin mislini haber verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3629-)
Bize Ahmed b. Abdillâh b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû'z Zübeyr, Câbir'den naklen haber verdi ki, bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: bir cariyem var ki, hizmetçimiz ve su taşıyan devemiz hep odur. Ben onula cinsî münâsebette de bulunuyorum; ama gebe kalmasını istemiyorum; demiş. Bunun üzerine Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): ondan azil yap; çünkü ona mukadder olan başına gelecektir.» buyurmuşlar. Adam bir müddet durmuş; sonra tekrar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Câriye gerıe kaldı; demiş. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); ona mukadder olanın başına geleceğini sana haber vermiştim.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3630-)
Bize Saîd b. Amr El-Eş'asî rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Saîd b. Hassân'dan, o da Urvetü'bnû Iyâz'dan, o da Câbir b. Abdillâh’dan naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e suâl sordu; ve: Yanımda bir cariyem var; ondan azil yapıyorum; dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ki, bu hareket Allah'ın irâde ettiği bir şeye mâni' olamaz.» buyurdu. Bilâhare o adam tekrar gelerek: Yâ Resûlallah! Sana anlattığım câriye gebe kaldı; dedi. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın kulu ve Resûlüyüm!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3631-)
Bize Haccâc b. Şâir rivâyet etti. ki): Bize Ebû Ahmed Ez-Zübeyrî rivâyet etti. ki): Bize Mekkeliler'in hikayecisi Saîd b. Hassan rivâyet etti. ki): Bana Urvetübnu Iyâz b. Adiy b. Hıyar Eıı-Nevfelî, Câbir b. Abdillâh'dan naklen haber verdi. Câbir: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir adam geldi...» demiş. Râvi, Süfyân hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3632-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İhrâhîm rivâyet ettiler. İshâk (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ebû Bekr ise: Bize Süfyân, Amr'dan, o da Atâ'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti; dedi. Câbir: «Bir Kur'ân inerken azil yapardık.» demiş. şunu da ziyâde etti: «Süfyân: Azil yasak edilecek bir şey olsa İdi, bizi ondan Kur'ân nehyederdi; dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3633-)
Bana Selemetü'bnü Şebîb rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kıl, Atâ'dan rivâyet etti. ki): Ben Câbiri şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hakîkaten azil yapardık.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3634-)
Bana Ebû Gassân el-Mismaî rivâyet etti. ki): Bize Muâz yani İbn Hişâm rivâyet etti. ki): Bana babam, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyette bulundu. Câbir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında azil yapardık. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu duydu; ama bizi neh-yetmedi.» Saîd hadîsini Buhârî: «Alış veriş», «Nikâh», «Kader», «Meğâzî», «Itk» ve «Tevhîd» bahislerinde muhtelif râvilerden tah-rîc ettiği gibi Ebû Dâvûd: «Nikâh»da; Nesâî: «Itk», «Iş-retü'n-Nisâ» ve «Nu'ût» bahislerinde rivâyet etmişlerdir. Ebî Şeybe'nin Hazret-i Ebû Saîd-i Hudrî’den rivâyet ettiği bir hadîsde şöyle deniliyor: Mustalik esirlerini alınca kadınlardan istimtâ' ettik; ve azil yaptık. Sonra ben Benî Kaynukaa' pazarına bir câriye çıkardım. Az sonra Yahûdilerden bir adam geçti; ve: Bu câriye ne yâ Ebâ Saîrî? dedi. Benim bir câriyemdir; onu satıyorum; dedim. Yahûdi: Onunla cinsî münâsebette bulunuyor muydun? diye sordu. Evet, dedim. Yahûdi: İhtimal sen onu, karnında kuzu kadar çocuk olduğu halde satıyorsun, dedi, Ben ondan azil yapardım; cevâbını verdi. Yahûdi: İşte bu küçük mevüde (yani kızı diri diriye mezara gömme) dir; dedi. Bunun üzerine ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek bu meseleyi anlattım da: yalan söylemişler; Yahûdiler yalan söylemişler..,» buyurdu.» Câbir hadîsini Buhârî. Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî , «Nikâh» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Tirmizî'nin rivâyetinde Hazret-i Câbir şöyle demektedir: Resûlallah! Biz azil yapıyorduk. Yahûdiler bunun küçük mev'û-de olduğunu söylediler; dedik. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahûdiler yalan söylemişler. Şüphesiz ki, Allah onu halk etmek isterse insan mânir olamaz; buyurdular.» kelime ve cümlelerin îzâhı: Çocuk olmasın diye münasebet-i cinsiyye esnasında erkeğin menisini dışarı çıkarmasıdır. Benî Mustalik'dir. Nitekim Benî Anber'e de Bel Anber derler. Benî Mustalik gazası hicretin altıncı veya beşinci yılında yapılmıştır. Dördüncü yılında olduğunu söyleyenler de vardır. Buna Müreysî' gazası da denilir. Kâdî Iyâz. hadîs ulemasının: «Bu rivâyet, hâdisenin Evtâs gazasında geçtiğini bildiren Mûsâ b. Ukbe rivâyetinden daha makbuldür.» dediklerini söyler. Bu gazada Benî Mustalik kabilesinden yedi yüzden fazla esîr alındığı rivâyet olunur. Hazret-i Cüveyriye bintil -Haris de bunlar meyanında imiş. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu âzâd ederek kendisi ile evlenmiştir. Esirlerin ehl-i kitâb olmadıkları ihtilaflıdır. uzuri sürdü de fidyeye razı olduk» cümlesinden murâd: Cinsî münasebete ihtiyacımız çoğaldı. Aldığımız cariyelerin gebe kalmalarından da korkuyorduk; zira gebe kalırlarsa üramü veled olacaklarından satmamız; ve onlara mukaabil fidye almamız mümkün olamazdı, demektir. mânâsı bâzılarına göre: «Azli terk etmekde size bir zarar yoktur. Çünkü Allah yaratmasını takdir buyurduğu her nefsi mutlaka yaratacaktır. Sizin azil yapıp yapmamanız bu hususta müsavidir.» demektir. Bu mânâya göre azil yapmakta bir beis yoktur. Bir takım ulemâ: «Bu cümleden murâd. azli yasak etmektir.» demişlerdir. Bu takdirde cümlenin mânâsı: «Hayır, bunu yapmamalısınız,» demek olur. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: bunu hakîkaten yapıyor musunuz?» diye sorması İbn Hacer'e göre o ana kadar ashabının bunu yaptıklarını bilmediğini gösterir. Allah'ın kulu ve resulüyüm.» cümlesinden murâd: Benim sözlerim baktır; onlara ftimâd ederek inanın, zîra söylediklerim güneş, gibi zuhur edecektir; demektir. meselesi hakkında birbirine muhalif hadisler rivâyet olunmuştur. Hazret-i Âişe'den rivâyet olunan bir hadisde ; «Sonra kendisine azli sordular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): O gizli ve'ddir; buyurdu, denilmektedir. Halbuki aynı şeyi söyleyen Yahûdiler hakkında: yalan söylemişler;» buyurduğunu az yukarıda görmüştük. Birbirlerine muhalif görülen bu rivâyetlerin arasım bulmak İçin iki ihtimâl üzerinde durulmaktadır. ihtimâle göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Yahûdiler hakkında: «Yalan söylemişler.» buyurması, azlin hakîkaten Yahûdilerin dediği gibi, küçük ve'd hükmünde olduğunu henüz bilmediği zamana tesadüf etmiştir. Nitekim kabir azabı meselesinde de Öyle olmuştu. Yahûdiler Ölünün kabirde azâb gördüğünü söyledikleri vakit Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onları tekzîb etmiş; sonra Allahü teâlâ kabir azabının hak olduğunu bildirince bunu tasdik buyurmuş; ve ondan Allah'a sığınmıştı. ihtimale göre Hazret-i Âişe hadisi diğer hadîslerle neshedilmistir Tahâvi'nin kanaati budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Azlin Hükmü Bâbı
3635-)
Bana Muhammed b. El-Müsenna rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şû'be, Yezîd b. Humeyr'den rivâyet etti. ki): Ben Abdurrahman b. Cübeyri babasından, o da Ebû'd-Derdâ'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinledim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir çadır kapısında hemen hemen doğurmak üzere bulunan bir kadının yanına uğramış da: «Galiba bu adam bu kadınla cima' etmek istiyor» demiş. Ashâb; Evet, cevabını vermişler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Vallahi içimden geldi, bu adama Öyle bir lanet edeyim ki (bu lanet) onunla beraber kabrine girsin! Acaba bu adam çocuğu mirasçı yapmak kendisine helâl olmadığf halde, onu nasıl mirasçı yapar. Çocuğu köfe gibi kullanmak kendisine helâl olmadığı halde onu naşı! hizmetçi olarak kullanır?» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Esir Edilen Hamile İle Cinsi Münasebette Bulunmanın Haram Kılınması Bâbı
3636-)
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şey be de rivâyet etti. ki): Bize Yezid b. Harun rivâyet etti. H. Muhammed b. Beşşar dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Dâvud rivâyet eyledi. Bu râviler toptan Şu'be'den bu isnadda rivâyette bulundular. beyanına göre kadın esir ve hâmile imiş. Böylesi çocuğunu doğur maçlıkça kendisiyle cima'da bulunmak helâl değildir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: bu adam çocuğu mirasa yapmak kendisine helâf olmadığı halde onu nasıl mirasçı yapar. Çocuğu köle gibi kullanmak kendisine helâl olmadığı halde onu nasıl hizmetçi olarak kullanır?» buyurmasından muradı şudur: Kadının doğurması altı ay gecikebilir. O zaman doğacak çocuk esir alan adamdan yahut ondan önceki kocasından olabilir. Esir alandan kaldığı takdirde çocuk adamın kendi oğlu olur. Ve aralarında miras cereyan etmez. Zira birbirlerine akraba değillerdir. Bu takdirde o adam doğacak çocuğu kendi hizmetinde kullanabilir. Çünkü onun malıdır. Binâenaleyh hadîs şöyle takdir edilir: «Bu adam olur ki, bu çocuğun nesebini kendi nesebine katar da çocuğu kendine oğul ve mirasçı yapar. Halbuki çocuk ondan olmadığı için mirasçı yapması helâl değildir. İhtimal ki bu çocuğu köle gibi kullanarak kendisine köle yapar. Halbuki bu da helâl değildir. Zira hami müddeti çocuğu onun addetmeye müsaittir. bu mahzurdan dolayı böyle bir kadın ile cinsî münasebette bulunmaktan kaçınmak icab eder. Iyâz'a göre bu hadîsin mânâsı: Kadının karnındaki çocuğun onu esir alan adamın menisiyle büyüyeceğine ve çocuğun iki kişi arasında ortak olacağına, bu sebeble istihdam edilemeyeceğine işarettir. Ona göre bu hadîs: kim Allah'a ve ahiret gününe İnanırsa, kendi menisi başkasının çocuğunu sulamasın!» hadîsi gibidir. Fakat Nevevî; Kâdî'nin bu te'vilini zaif hatta bâtıl bulmuş: «Doğrusu bizim söylediğimizdir» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Esir Edilen Hamile İle Cinsi Münasebette Bulunmanın Haram Kılınması Bâbı
3637-)
Bize Halef b. Kişam rivâyet etti. ki: Bize b. Enes rivâyet etti. H. Yahya b. Yahya dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Mâlik'e, Muhammed b. Abdirrahman b. Nefel'den dinlediğim, onun da Urve'den, onun da Âişe'den, onun da Cüdâme binti Vehb El-Esediyye’den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Cüdâme Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işitmiş: gileyi yasak etmek İçimden geçti. Nihayet Roma yada İranlıların bunu yaptıklarını, fakat çocuklarına bir zarar vermediğini hatırladım der ki: Halef'e gelince, o Cüzâmetü'l-Esedîyye dedi. Ama doğrusu Yahya'nın dediği gibi «de» ile Cüssâme'dir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Emzikli Kadınla Cimada Bulunmak Manasına Gelen Gilenin Cevazı Ve Azlin Kerahati Bâbı
3638-)
Bize Ubeydullah b. Saîd ile Muhammed b. Ebî Ömer rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize El-Mukri' rivâyet etti. ki): Bize Saîd b. Ebû Eyyûb rivâyet etti. ki): Bana Ebû'l-Esved, Urve'den, o da Âişe'den, o da Ukkâşe'nin kız kardeşi Cüdâme binti Vehb'den naklen rivâyet eyledi. Cüdâme şunu söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir takını insanların arasındayken yanına vardım. Şöyle duyuruyordu: gîle'yi yasak etmek içimden geçti. Derken Romalılarla İranlılara bir baktım. Gördüm ki, onlar çocuktanına gîle yapıyor, fakat bu onların çocuklarına hiç bir zarur gefirmiyormuş.» Sonra kendisine azli sordular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir kız çocuğunu gizlice diri diri mezara gömmektir.» buyurdular. El-Muhrî'den rivâyet ettiği hadîsinde: "diri diriye mezara gömülen kız çocuğuna sorulduğu vakît" Sûre-i Tekvîn ; 8. âyet-î kerîmesîdir.» cümlesini ziyâde etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Emzikli Kadınla Cimada Bulunmak Manasına Gelen Gilenin Cevazı Ve Azlin Kerahati Bâbı
3639-)
Bize bu Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. ishâk rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Eyyûb, Muhammed b. Abdirrahman b. Nevfel El-Kuraşiden, o da Urve'den, o da Âişe’den, o da Cüdâme binti Vehb El-Esediyye'den naklen rivâyet eyledi. Cüdame: «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den dinledim...» demiş. Râvi hadîsi Saîd b. Ebî Eyyûb'un azil ve Gîle hakkındaki hadîsi gibi nakletmîştir. Yalnız o (Gîle yerine) Giyâl demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Emzikli Kadınla Cimada Bulunmak Manasına Gelen Gilenin Cevazı Ve Azlin Kerahati Bâbı
3640-)
Bana Muhammed b. Abdîllâh b. Nümeyr ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. Lâfız İbn Nümeyr'indir. (Dediler ki): Bize Abdullah b. Yezîd el-Makburî rivâyet etti. ki): Bize Hayve rivâyet etti. ki): Bana Ayyaş b. Abbâs rivâyet etti. Ona da Ebû'n-Nadr, Âmir b. Sa'd'dan naklen rivâyet etmiş ki, Üsâmetü'bnu Zeyd'in, babası Sa'd b. Ebî Vakkaasa haber verdiğine göre bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Ben karımdan azil yapıyorum; demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; «Bunu niçin yapıyorsun?» diye sormuş. Adam: Kadının çocuğuna veya çocuklarına zarar geleceğinden korkuyorum (da onun için) cevâbını vermiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu zararlı bir iş olsa idi, İranlılarla Romalılara zarar verirdi.» buyurmuşlar. kendi rivâyetinde: bunun İçin ise yapma! Bu îşİ İranlılarla Romalılara zarar vermemiştir.» dedi. râviyesi Cüdame (radıyallahü anh) hakkında ihtilâf edilmiştir Basılan onun Ukkâse (radıyallahü anh)'dan başka bir zâtın kız kardeşi, bir takımları da Cüda'me binti Cendel olduğunu söylemişlerdir. Fakat muhtar olan kavle göre Hazret-i Ukkâşetü'bnû Mihsan’ın anne bir kız kardeşi Cüdâme binti Vehb el-Esediyye’dir. gayl ve gıyâl aynı mânâya gelen kelimelerdir. Lügat ulemasından bir cemaate göre gayle: Bir defa gîle yapmak mânâsına masdar bina-i merradır. Gîle ise gaylden alınma bir isimdir. Bazıları: «Bu kelime ile emzikli kadının cimaı kasdedilirse gîle ve gayle şeklinde okunabilir.» demişlerdir. hadîsdeki gileden murad ne olduğu hususunda İhtilâf etmişlerdir, İmâm Mâlik ile Esraaî ve diğer lügat ulemasına göre emzikli kadınla cinsî münasebette bulunmaktır. İbn Sikkit: «Gayl» hamile kadının çocuk emzirmesidir.» demiştir. beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bunu men' etmek istemesi, memedeki çocuğa zarar vereceğinden korktuğu içindi. Zira doktorlar bu sütün hastalık olduğunu söyler; Araplar da ondan tiksinir ve çekinirlerdi. de îzâh edildiği vecihle ve'd: Kız çocuğunu diri diri mezara gömmektir. Câhiliyet devrinde Araplar bunu acizlik ve âr gibi sebeblerle yaparlardı. Azlin ve'de benzetilmesi hayatı yok etmesi cihetiyledir. (diri diriye mezara gömülen kız çocuğuna sorulduğu vakit) âyet-i kerîmesidir.» cümlesindeki «o» zamiri mukaddere râci'dir. Yani: Bu çirkin iş, Teâlâ Hazretlerinin şu âyetindeki tehdîd de dâhildir; demektir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Emzikli Kadınla Cimada Bulunmak Manasına Gelen Gilenin Cevazı Ve Azlin Kerahati Bâbı
3641-)
Bize Yahya b. Yahyâ rivâyet etti. ki): b. Ebî Bekriden dinlediğim, onun da Amra'dan naklettiği, ona da Âişe'den haber verdiği şu hadîsi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe'nin yanında bulunuyormuş. Âişe, Hafsa’nın evîne girmek için izin isteyen bir adamın sesini işitmiş, Âişe ki: Bunun üzerine ben: Ya Resûlallah! Bu, senin evine girmek İçin izin isteyen bir adam... dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hafsa’nın süt amcasını kasdederek: filân olacak!» dedi Âişe, kendi süt amcasını kasdederek: Ya Resûlallah! Filân sağ olsa benim yanıma girebilir mi idi? diye sormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): çünkü süt, doğumun haram kıldığı her şeyi haram kılar.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Doğum İtibariyle Haram Olan Herşeyin Süt İtibariyle De Haram Olması Bâbı
3642-)
Bize bu hadîsi Ebû Eüreyb de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. H. Ebû Ma'mer İsmail b. İbrahim El-Hiizelî dahi rivâyet etti. ki): Bize Aliy b. Hâşim b. El-Berîd rivâyet eyledi. Bunlar hep birden, Hişâm b. Urve'den, o da Abdullah b. Ebî Bekr'den, o da Amra'dan, o da Âişe'den naklen rivâyette bulunmuşlardır, Âişe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: haram olan her şey sütten de haram olur.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Doğum İtibariyle Haram Olan Herşeyin Süt İtibariyle De Haram Olması Bâbı
3643-)
Bu hadîsi bana İshâk b. Mansûr da rivâyet etti. ki): Bize Abdûrrazzâk haber verdi. ki): Bize İbnİ Cüreyc haber verdi. ki): Bana Abdullah b. Ebi Bekr bu isnâdla Hişâm b. Urve hadîsi gibi rivâyette bulundu. hadîsi Buhârî «Şehâdât», «Hums» ve «Nikâh» bahislerinde; Nesâî «Nîkâh»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. hadîsi ile ondan sonra gelecek Hazret-i Âişe kıssası süt emmekle hürmet sabit olduğunu isbât etmektedirler. Emziren kadınla emen çocuk arasında bu hükmün sabit olduğuna icmâ-ı ümmet vardır. Emziren kadın, emen çocuğun annesi olur; birbirleri ile nikâhlanmalan ebe-diyyen haramdır. O çocuk şer'an kendi annesinin hangi uzvuna bakmağa me'zun ise. süt annesinin de aynı uzvuna bakabilir; onunla yalnız başına bir yerde kalabilir; beraberce sefere gidebilirler. Yalnız annelik hukuku her cihetten sabit olmadığı için aralarında miras, nafaka gibi şeyler cereyan etmediği gibi, çocuğun süt annesi lehine şâhidîiği kabul olunur; süt anne nâmına diyet vermesi icâbetmez; süt oğlunu öldürmekle anneden kısas sakıt olmaz. Bu gibi akam hususunda iki taraf birbirine ecnebi gibidirler. doğumun haram kıldığı her şeyi haram kılar.» ifâdesi hakkında Hattâbî şunları söylemiştir: «Bu hadîsin lâfzı ânım, mânâsı hâsstır. Şöyle ki: Emen çocuğa bizzat süt anne ile zî rahim (yani yakın) akrabasının nikâhları haram kılınması hususunda süt, neseb gibidir; fakat çocukla onun yakın akrabası hakkında hüküm böyle değildir. Zîra kadın bir çocuğu emzirmekle onun annesi olur; artık gerek kadının kendisi, gerekse yakın akrabası o çocuğa haram olur; ama kadın süt oğlunun babasına ve sair yakın akrabasına nikâh edilebilir; yalnız süt oğlunun oğullarına nikâhı haramdır. Binâenaleyh bu hususta süt meselesi bir taraftan umum, bir taraftan husus arzeder.» Bu babda şöyle bir kaide vardır: Emenin emzirene nefsi haram; emzirenin emene nesli haramdır.» sahibi bu hadisin ânım olduğunu ve neseb cihetiyle nikâhları haram olan her sınıf insanın süt ciheti ile de haram olduğunu, bunun hiç bir müstesnası bulunmadığını söylernişse de bu bâbda neseb ile süt arasında bâzı farklar vardır. Meselâ:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Doğum İtibariyle Haram Olan Herşeyin Süt İtibariyle De Haram Olması Bâbı
3644-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, İbn Şihab'dan dinlediğim, onun da Urvetü'bnü Züfeyr'den, naklen rivâyet ettiği, ona da Âişe'nin haber verdiği şu hadîsi okudum: Tesettür âyetleri indirildikten sonra Ebû’l-Kuays'in kardeşi Eflâh gelerek Âişe'nin yanına girmek için İzin istemiş, Eflâh, Âşe'nin süt amcass imiş. Âişe (radıyallahü anha) ki: ona izin vermeğe razı olmadım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince bu yaptığımı kendisine haber verdim de; onun yanıma girmesine izin vermemi emir buyurdu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3645-)
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe’den naklen rivâyet eyledi. Âişe (radıyallahü anhâ) Şöyle dedi: süt amcam Eflâh b. Ebî Kuays geldi...» Râvi hadîsi, Mâlik hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuş; şunu da ziyâde eylemiştir: emzirdi ise kadın emzirdi; erkek emzirmedi ya! dedim. (sallallahü aleyhi ve sellem): Ellerin topraklansın! yahud: Sağ elin topraklansın! buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3646-)
Bana Harmeletü'bnû Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Urve'den naklen haber verdi. Ona da Âişe haber vermiş ki, tesettür âyetleri indikten sonra Ebûl-Kuays'in kardeşi Eflâh gelerek onun yanına girmek için izin istemiş. Ebû'l-Kuays, Hazret-i Âişe'nin süt babası imiş. Âişe ki: Ben: Vallahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sormadıkça Eflâh'a izin veremem! Zîra beni emziren Ebû’l-Kuays değil, karışıdır; dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içeri girince ona: Resûlallah! Ebû’l-Kuays'in kardeşi Eflâh gelerek yanıma girmek için izin istedi. Ben de senden izin almadıkça ona izin vermeyi doğru bulmadım; dedim. Bunun üzerme: Sen ona izin ver! Buyurdular.» ki: «Bundan dolayıdır ki, Âişe: Neseben haram gördüğünüz şeyleri süt cihetinden de haram sayın! derdi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3647-)
Bize bu hadîsi Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzak haber verdi. ki): Bize Ma'mer' Zührî'den bu İsnâdla rivâyette bulundu. Ve yukarıkilerin hadîslerinde olduğu gibi: «Ebû’l-Kuays'in kardeşi Eflâh gelerek yanıma girmek için izin istedi...» dedi. hadîsde: «Sağ elin topraklansın! O senin amcandır.» cümlesi de vardır. Âişe'yî emziren kadının kocası idi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3648-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Nümeyr, Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet eyledi. Âişe şöyle dedi; amcam gelerek yanıma girmek için izin istedi. Ben de Resul üllalı (sallallahü aleyhi ve sellem)’den emir almadıkça ona izin vermeğe razı olmadım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince: amcam yanıma girmek için izin istedi; ama ben kendisine izin vermekten çekindim; dedim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Amcan senin yanına girsin!» buyurdu. Beni emzirdi ise kadın emzirdi; erkek emzirmedi ya! dedim. «O senîn amcandır; varsın senin yanına girsin!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3649-)
Bana Ebû'r-Rabi'ez-Zehrânî rivâyet etti, ki): Bize Hammâd yani İbnİ Zeyd rivâyet etti. ki): Bize Hişâm bu isnâdîa rivâyette bulundu ki, Ebû'l-Kuays’ın kardeşi Âişe'nin yanına girmek için izin istemiş. Râvi yukarıki hadîs gibi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3650-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye, Hişam'dan bu isnâdla bu hadîsin benzerini rivâyet eyledi. Şu kadar var ki, o «Ebû'l-Kuays, Âişe'nin yanına girmek için izin istedi.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3651-)
Bana Hasan b. Aliy el-Hulvânî ile Muhammed b. Râfi' rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdürrezzak haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc, Atâ'dan naklen haber verdi, ki): Bana Urve-tü'bnû Zübeyr haber verdi. Ona da Âişe haber vermiş. ki): amcam Ebû’l-Ca'd yanıma girmek için izin istedi. Ben kendisini kabul etmedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince bunu ona haber verdim. izin verseydin ya! Sağ eti topraklanan! yahut: Elin toprakla-naşı!» buyurdular. der ki: «Hişam bana: Bu zât olsa olsa Ebû'î-Kuays'dir; dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3652-)
Bize Kuteybetü'bnû Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Muhammed b. Rurah dahi rivâyet etti. ki): Bize Leys, Yezîd b. Ebî Habîb'den, o da îrâk'dan, o da Âişe'den naklen haber verdi ki, Âişe'nin Eflâh ismi verilen süt amcası onun yanına girmek için izin istemiş de Âişe kendisine izin vermemiş; müteakiben (bunu) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e haber vermiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine: korunma! Çünkü neseben haram olan, süt cihetîle de haramdır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3653-)
Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anbarî rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Hakem'den, o da Irak b. Mâlik'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen rivâyet eyledi. Âişe şöyle dedi: b. Kuays benim yanıma girmek için izin istedi. Ben ona izin vermekten çekindim. Müteakiben: Ben senin amcanım; seni kardeşimin karısı emzirdi, diye haber gönderdi. Ben yine kendisine izin vermekten çekindim. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi. Bunu ona anlattım da: senin yanına girsin! Zîra amcandır.» buyurdular. hadîsi Buhârî «Tefsir», «Nikâh», «Edeb» ve «Şehâdât» bahislerinde, Ebû Dâvud «Nikâh»da; Tirmizî «Radâ»da; Nesâî ile İbn Mâce de «Nikâh» bahsinde muhtelif râviler-den tahric etmişlerdir. (radıyallahü anh)’ın ismi ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bazıları İbn Ebi'LKuays olduğunu söylemiş; bir takımları Ebû’l-Kuays olduğunu iddia etmişlerdir. Ebû'l-Kuays’ın kardeşi olduğunu olduğu da söylenmiştir. İbn Abdilberr'e göre bu babda esah olan kavl İmâm Mâlik'in sözüdür ki, o da Ebû'l-Kuays'in kardeşi olmasıdır. Bu zâtın Eş'arîler'den olduğu söylenir. Kuaysin ismi de ihtilaflıdır. Bâzılarına Ca'd'dır. Eflâh'ın Ebû'l-Cuayd künyesini taşıdığını söyleyenler olduğu gibi «Ebû’l- Kuays'in adı Vâil b. Eflâh'dır.» diyenler de vardır. diyor ki: «Ulema Hazret-i Âişe’nin mezkûr amcası hakkında ihtilâf etmişlerdir. Ebû'l-Hasen el-Kaabîsi Âişe (radıyallahü anha)’nın iki tane süt amcası bulunduğunu, birisi babası Ebû Bekr'in süt kardeşi Ebû'l-Kuays olduğunu, bu zatın Âişe’nin süt babası idiğini, kardeşi Eflâh ise süt amcası olduğunu söylemiştir. Bazıları yalnız bir süt amcası olduğunu sö'ylemişlerse de bu iddia yanlıştır. Zîra birinci hadîsde zikri geçen amcası ölmüş; ikinci hadîsteki ise sağdır. Doğrusu Ra adi'nin sözüdür. Ka adi her iki kavli zikrettikten sonra: Kaabisi'nin sözü daha şayan-ı kabuldür, çünkü amcas. bir olsa hükmünü ilk defada anlar; bir daha ondan örtünmezdi, diyor.» Âişe'nin birinci hadîsinden murâd: Bundan önceki babda geçen hadîsidir. Burada şöyle bir suâl hatıra gelebilir: Âişe'nin iki tane süt amcası olunca niçin evvelâ ölenin hükmünü sormuş; sağ olsa onun yanına çıkabileceği kendisine bildirildiği halde sonradan yine ikinci amcasının yanına çıkmamıştır? Her ikisi için bir suâl yetmez mi idi? İhtimâl amcalarının biri bir cihetten, meselâ baba bir, diğeri anne-baba bir amcası olduğundan hükmün yakın olan amcasına mahsus olduğunu zannetmiş de Ötekinin hükmünü ayrıca sormuştur. Kurtubî: «Olabilir, ilk vak'ayı unutmuş da ikinci defa tekrar sormuş yâhud hükmün değiştiğini tahmin etmiştir.» diyor. yahud sağ elin topraklansın» cümlesinde râvinin şekk ettiği görülüyor. Bu cümle Arapların her zaman dillerine gelen, hakikatini kasdetmedikleri sözlerdendir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Hürmet-i Radağın Erkeğin Menisinden İleri Gelmesi Bâbı
3654-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe Ue Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Alâ' rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Sa'd b. Ubeyde'den, o da Ebû Abdirrahmân'dan, o da Alî'den naklen rivâyetle bulundu. Alî (radıyallahü anh) Şöyle dedi: Yâ Resûlüllah! Neden bizi bırakıp da daima Kureyş'i ihtiyar ediyorsun? dedim. «Sizde bir şey var mı ya?» buyurdu. Evet, Hamza'nın kızı (var) dedim. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «O bana helâl olamaz; çünkü o benim süt kardeşimin kızıdır,» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Süt Kardeş Kızının Haram Kılınması Bâbı
3655-)
Bize Osman b. Ebî Şeybe île İshâk b. İbrâhîm, Cerîr'den rivâyet ettiler. H. İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. Muhammed b. Ebî Bekr el-Mukaddemî dahi rivâyet eyledi. ki): Bize Abdurrahmân b. Mehdî, Süfyân'dan rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Süt Kardeş Kızının Haram Kılınması Bâbı
3656-)
Bize Heddâb b. Hâlîd rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize Katâde, Câbir b. Zeyd'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Hamza'nın kızmı almak istemişler. Bunun üzerine: bana helâl olmaz; çünkü süt kardeşimin kızıdır. Rahim i'tibarı ile haram olan, süt cihetîle de haram olur.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Süt Kardeş Kızının Haram Kılınması Bâbı
3657-)
Bizt bu hadîsi Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Yahya yani el-Kattân rivâyet etti. H. Muhammed b. Yahya b. Mihrân el-Kutâî de rivâyet etti. ki): Bize Bişr b. Ömer rivâyet etti. Bunlar hep Şu'be'den rivâyet etmişlerdir. H. bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. ki): Bize Aliyyü'bnû Müshir, Saîd b. Ebî Arûbe'den rivâyet etti. Bunların ikisi de Katâde'den tamamen Hemmam'ın isnadı ile rivâyette bulunmuşlardır. Yalnız Şu'be'nin hadîsi «Süt kardeşimin kızıdır.» cümlesinde biter. Saîdin hadîsinde: haram olan süt cihetîle ele haram olur.» ifâdesi de vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Süt Kardeş Kızının Haram Kılınması Bâbı
3658-)
Bize Hârûn b. Saîd El-Eylî ile Ahmed b. Îsâ rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti, ki): Bize Mahramatü'bnû Bükeyr, babasından naklen haber verdi. ki): Ben Abdullah b. Müslim'i şunu söylerken işittim: Ben Muhammed b. Müslim'i şöyle derken işittim: Ben Humeyd b. Abdirrahman'ı şöyle derken işittim: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Ümmü Seleme'yi şunu söylerken işittim (sallallahü aleyhi ve sellem)': Hamza’nın kızını bırakıp da nereye gidiyorsun yâ Resûlallah? Hamzatü'bnû Abdilmuttalib'in kızını istemez misini? dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Hamza benim süt kardeşimdir.» buyurdular. Alî rivâyetinde geçen kelimesinin ash dır. kelime: Seçmek, beğenmek ve bu hususta mübalağa göstermek mânâsında kullanılır. Kâdî Iyâz , bâzılarının mezkûr kelimeyi şeklinde rivâyet ettiğini söylemiştir. Bu takdirde mânâsı «meyi ediyorsun» demek olur. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: bir şey var mı ya?» diye sorması: «Sizde bana yaraşacak kadın var mı?» manasınadır. Abbâs (radıyallahü anh) rivâyetini Buhârî «Şehâdât» ve «Nikâh» bahislerinde; Nesâî ile İbn Mâce «Nikâh»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Hamzatü'bnû Abdilmuttalib, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin amcası ve süt kardeşidir. İkisini de Ebû Leheb'in âzâdlı cariyesi Süveybe emzirmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den iki yaş büyük idi. Hicretin üçüncü yılında Uhud gazasında şehîd edilmiştir. Müslim'in: «Bişr b. Ömer rivâyetinde: Câbir b. Zeyd'den dinledim; ibaresi vardır.» şeklindeki beyânı, râvilerden Kat âde müdellis olduğu içindir. Katâde bundan önceki rivâyette: «Câbir b. Zeyd'den» diyerek «an'ane» yapmıştı. Halbuki müdellisin hadîsi dinlediği sabit olmadıkça an'anesi makbul değildir. İşte Müslim, Katâde'nin hadîsi bizzat Câbir'den dinlediğini göstermek sureti ile senedinin sahîh ve sabit olduğuna işaret etmiştir. rivâyetleri süt kardeş kızı ile evlenmenin haram olduğuna delildirler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Süt Kardeş Kızının Haram Kılınması Bâbı
3659-)
Bize Ebû Küreyb Muhammed b. el-Ala' rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. ki): Bize Hişâm haber verdi. ki): Bana, babam, Zeyneb binti Ümmi Seleme'den, o da Ümmü Habîbe binti Ebî Süfyân'dan naklen haber verdi. Ümmü Habîbe şunu söylemiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma girdi de kendisine: Kız kardeşimi, Ebû Süfyân’ın kızını ister misin? dedim. Ne yapacağım? diye sordu. Nikâh edersin, dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Sen bunu diler misin? dedi. Ben senin bir tanen değilim. Şu halde bana hayırda kız kardeşimin ortak olmasını dilerim; dedim. Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): O bana helal olmaz! buyurdu. Ama ben senin Diirre binti Ebî Seleme'yi istemekte olduğunu haber aldım; dedim. Ummü Seleme'nin kızını mı? diye sordu. Evet, dedim. O benim terbiyem altında bulunan üvey kızım bile olmasa bana yine helâl değildir; çünkü o benim süt kardeşimin kızıdır. Onun babası ise benî Süveybe emzirmiştir. Artık bana kızlarınızı ve kız kardeşlerinizi arzetmeyin! buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Üvey Kız İle Baldızın Haram Kılınması Bâbı
3660-)
Bana bu hadîsi Süveyd b. Saîd de rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Zekeriyyâ b. Ebî Zaide rivâyet etti. H. Amrırn-Nâkıd dahi rivâyet etti. ki): Bize Esved b. Âmir rivâyet etti. ki): Bize Züheyr haber verdi. Bu râvilerin ikisi de Hişâm b. Urve'den tamamen bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Üvey Kız İle Baldızın Haram Kılınması Bâbı
3661-)
Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir rivâyet etti. Dedi ki: Bize Leys, Yezid b. Ebî Habîb'den naklen haber verdi ki, Muhammed b. Şİhâb, kendisine Urve'nin, ona da Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb'in, ona da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Ümmü Habîbe'nin anlatmış olduğunu bildirerek mektub yazmış. Ümmü Habîbe Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Ya Resûlallah! Kız kardeşim Azze'yi al! demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Sen bunu diler misin? diye sormuş. Ümmü Habibe: Evet ya Resûlallah, ben senin bir tanen değilim, onun için bana hayırda kız kardeşimin ortak olmasını dilerim, demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): O bana hela! olmaz; buyurmuş. Ümmü Habîbe (radıyallahü anh) ki: Ben, ya Resûlallah! Ama biz (aramızda) senin Dürre binti Ebî Seleme'yi almak istediğini konuşuyoruz; dedim. Ebû Seleme'nin kızını mı? diye sordu. Evet, dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): O benim terbiyem altında bulunan üvey kızım bile olmasa bana yine helâl olmaz; çünkü benim süt kardeşimin kızıdır. Ebû Seleme ile beni Süveybe emzirmıştir. Artık bana kızlarınızı ve kız kardeşlerinizi arzetmeyin! buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Üvey Kız İle Baldızın Haram Kılınması Bâbı
3662-)
Bana bu hadîsi Abdülmelik b. Şuayb b. Leys de rivâyet etti. ki): Bana babam, dedemden rivâyet etti. ki): Bana Ukayl b. Hâlid rivâyet eyledi. H. Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bana Ya'kub b. İbrâhîm ez-Zührî haber verdi. ki): Bize Muhammed b. Abdillâh b. Müslim rivâyet eyledi. Bu râvilerin ikisi de Zührî'den, İbn Ebî Habîb'in isnadı ile onun hadisi gibi rivâyette bulunmuşlar; fakat Yezîd b. Ebî Habib'den maada hiç biri hadîsinde Azze'yi adlandırmamıştir. hadîsi Buhârî «Nikâh» ve «Nafakaat» bahislerinde; Nesâî ile İbn Mâce de «Nikâh»da muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: bunu diler misin?» diye sorması teaccübündendir. Çünkü kadınlar tabîatleri iktizası kıskanç olurlar. hayırda kız kardeşimin ortak olmasını dilerim» cümlesinden murâd: Seninle sohbet ve senden dünya ve âhiret hayırları Bâbında istifâde hususunda bana kız kardeşimin ortak olmasını dilerim, demektir. Ümmü Habîbe'nin bu sözüne karşı Resûlü Ekrem bana helâl olmaz.» mukaabelesinde bulunmuştur. Zira iki kız kardeşi bir nikâh altında toplamak dînen haramdır. Herhalde Ümmü Habîbe (radıyallahü anh) o zaman henüz bu hükmü duymamış; yahut bu işi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimize mahsus olmak üzere caiz zannetmiştir. Üvey kız; kadının başka kocasından olan kızı demektir. «Terbiyem altında bulunan» ta'bîri bir kayd-i ihtirazı" değil, kayd-ı va kûîdir; yoksa babalığının terbiyesi altında bulunsun, bulunmasın üvey kız mutlak surette babalığına haramdır. Bu husûsda yalnız Davûd-u Zahiri muhaliftir. Ona göre bir kimsenin üvey kızı yanında bulunursa onunla evlenmesi haram, yanında değilse caizdir. benim terbiyem altında bulunan üvey kızım bile olmasa bana yine helâl değildir...» ifâdesinin mânâsı; O bana iki sebeple haramdır; bunlardan biri üvey kızım olması, diğeri süt kardeşimin kızı bulunmasıdır. Binâenaleyh bu sebeplerden biri bulunmasa, diğeri ile bana yine haram olur; demektir. Zira hüküm muhtelif sebeplerle sabit olur. ki ümmehat-ı mü'minînden Hazret-i Ümmü Habîbe binti Ebî Süfyân kız kardeşi Azze'yi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimize nikahlamak istemiştir. İki kız kardeşin bir nikâh altında toplanamayacağı kendisine bildirilince: «Ama ben senin Dürre binti Ebî Seleme'yi istemekte olduğunu haber aldım.» diye mukaabele etmiştir. Hazret-i Ümmü Habîbe bu sözü ile: «iki kız kardeşin bir nikâh altında toplanması caiz değil de anne ile kızının bir araya gelmesi nasıl helâl oluyor?» demek istemiştir. söylentiye göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kendisiyle evlenmek istediği Dürre binti Ebî Seleme, ümmehât-ı mü'mininden Hazret-i Ümmü Seleme (radıyallahü anh)’nın kızı idi. Bu itibarla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üvey kızı oluyordu. Diğer taraftan Dürre'nin babası Ebû Seleme, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in süt kardeşi idi. Her ikisini Ebû Leheb'in âzâdh cariyesi Süveybe emzirmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin Hazret-i Halîmetü's-Sa'diyye'den süt emmesi bundan sonradır. Ümmü Seleme (radıyallahü anh) vaktiyle Hazret-i Ebû Seleme'nin karısı olup sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile evlenmişti. Ancak kızı ile evlenmek istediği söylentisinin aslı yoktu. Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ümmü Seleme'nin kızı ile iki sebepten evlenemiyeceğini beyândan sonra: bana kızlarınızı ve kız kardeşlerinizi arzetmeyin!» cümlesiyle Ümmü Habîbe'nin kız kardeşi ile Ümmü Seleme (radıyallahü anha)'nin kızma işaret buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Üvey Kız İle Baldızın Haram Kılınması Bâbı